• Sonuç bulunamadı

3. Ebussuûd Efendi’nin Hayatı ve Eserleri

1.2. Ayetleri Açıklamada Konu Olan Unsurların Özellikleri

1.2.3. İfade/Anlatım Benzerliği

Birbirinden ayrı olan şeylerin bazı belirtilerde birbiriyle uyuşması durumuna benzerlik denir.116 Belli yönleriyle veya tamamen bir başkasıyla uygunluk gösteren ifadeler de ifade benzerliği diye tanımlanabilir. İfade/anlatım benzerliğinin konumuzla ilgili tarifi ise, Ebussuûd Efendi’nin, anlamsal açıdan olmasa da yapısal açıdan ortak nitelikler taşıyan ayetleri birbiriyle ilişkilendirmesidir. Öyle ki Müellif, ayeti ayetle açıklarken, zaman zaman, ayetlerin unsurları arasında ifade açısından benzerlik ilişkisi kurmuştur. Örneğin:

Bakara Suresi 2/196’ıncı ayette yer alan ِ َّ ِلِل َة َرْمُعْلا َو َّجَحْلا اوُّمِتَأ َو “Haccı ve umreyi Allah için tamamlayın.” ifadesini yine Bakara Suresinin 2/187’nci ayetindeki اوُّمِتَأ َّمُث

115 Ebussuûd Efendi, a.g.e., c. 4, s. 21; Ali Akın, a.g.e., c. 6, s. 2440-2441.

116http://tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&arama=kelime&guid=TDK.GTS.5885ee8a039fd9.191 01627

ِلْيَّللا ىَلِإ َماَيِّ ِصلا “Sonra geceye kadar orucu tamamlayın.” ifadesine benzetmiştir. Ona göre her iki ayet de söz konusu ibadetlerin farz olup olmadığına temas etmeksizin, benzer ifadeyle, başlanmış olan bir ibadetin tamamlanması gereğini vurgulamaktadır.117 Görüldüğü gibi her iki ayetteki ifade de anlatım açısından birbirine benzemektedir. Bundan dolayı Müellif de bu iki ayeti birbiriyle ilişkilendirirken ayetler arasındaki bu anlatım benzerliğini esas almıştır.

Yine Ebussuûd Efendi, Bakara Suresinin 2/258’inci ayetinde geçen يِذَّلا ىَلِإ َرَت ْمَلَأ ِف َميِها َرْبِإ َّجاَح

ِهِِّب َر ي “Rabbi hakkında İbrahim ile tartışanı görmedin mi?” cümlesinin tefsirinde, aralarındaki ifade benzerliğine vurgu yaparak َنوُميِهَي ٍدا َو ِِّلُك يِف ْمُهَّنَأ َرَت ْمَلَأ

“Onların her vâdide başıboş dolaştıklarını görmedin mi?” (Şuara 26/225) ayetini kullanmıştır.118 Her iki ayette de kafirleri ikaz, müminleri ise irşat etmek üzere hem hayret belirten hem de tasavvura sevk eden bir üslup kullanılmıştır. Öyle ki birinci ayette haddini bilmez bir kafirin, her türlü üstünlükte eşi benzeri olmayan Allah hakkında tartışma cür’etini göstermesi, başka bir ifadeyle Allah ile kendisini bir tutmaya kalkışması ve tartışma esnasında ahmaklığını ortaya koyucu nitelikte sözler sarf etmesi hayret belirten bir tarzda anlatılmış, ikinci ayette de Kur’an’ı ve İslâm’ı karalamaya yönelik şiirler yazan müşrik şairlerin119 doğru yolu benimsemeyip aksine yanlış yolu tercih ettikleri yine hayret ifade eden ve tasavvura sevk eden bir yöntemle dile getirilmiştir. Görüldüğü gibi burada her iki ayette de muhatap kitle aynıdır ve ayetlerin içeriği de maziye ait bir yaşanmışlığa birbirinin benzeri bir anlatımla muhatabın dikkatini çekme özelliği taşımaktadır. Dolayısıyla Müellifin bu iki ayeti birbiriyle ilişkilendirmesinin nedeni her iki ayette yapısal açıdan benzer bir ifade tarzının kullanılmış olmasıdır.

117 Ebussuûd Efendi, a.g.e., c. 1, s. 244; Ali Akın, a.g.e., c. 2, s. 548.

118 Ebussuûd Efendi, a.g.e., c. 1, s. 295; Ali Akın, a.g.e., c. 2, s. 681-682.

119 }َنوُلَعْف َي َلا اَم َنوُلوُقَي ْمُهَّنَأ َو{}َنوُميِهَي ٍدا َو ِِّلُك يِف ْمُهَّنَأ َرَت ْمَلَأ{}َنو ُواَغْلا ُمُهُعِبَّتَي ُءا َرَعُّشلا َو{“Şairlere ise haddi aşan azgınlar uyarlar. Onların her vâdide başıboş dolaştıklarını ve gerçekte yapmadıkları şeyleri söylediklerini görmedin mi?” (Şuara 26/224-226)

Bir başka örnekte de Ebussuûd Efendi, Bakara Suresinin 2/282’nci ayetinde yer alan ُالله ُهَمَّلَع اَمَك َبُتْكَي ْنَأ ٌبِتاَك َبْأَي َلا َو “… Katip onu Allah’ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın…” ifadesini aralarındaki ifade benzerliği sebebiyle Kasas Suresinin 28/77’nci ayetinde bulunan َكْيَلِإ ُالله َنَسْحَأ اَمَك ْنِسْحَأ َو “…Allah’ın sana ihsan ettiği gibi sen de insanlara ihsan et…” ifadesiyle ilişkilendirmiştir.120 Bu ayetler arasındaki ilişkide de ifade kalıpları açısından benzerlik dikkat çekmektedir. Öyle ki birinci ayette nehiy sıygası kullanılarak yapılacak işin, Allah’ın bildirdiği şekilde yapılması gerektiği emredilmiş, ikinci ayette de emir kalıbı kullanılarak yapılması gerekenin yine Allah’ın gösterdiği şekilde yapılması gerektiği vurgulanmıştır.

Dolayısıyla her iki ayette de ifade edilmek istenen husus birbirini anımsatan tarzda anlatılmıştır. Bu da Müellifin sözü edilen ayetleri bu özellikleri, yani aralarındaki anlatım benzerliği sebebiyle irtibatlandırdığını göstermektedir.

Müfessirimiz Bakara Suresinin 2/282’nci ayetinin tefsirinde, bu ayetten önce nazil olan Kasas Suresinin 28/77’nci ayetini kullanmıştır. Her ne kadar açıklayıcı konumdaki ayet açıkladığı ayetten önce nazil olmuş olsa da ayetler arasındaki bu ilişkilendirme, anlamsal bir özellikten ziyade yapısal bir özelliğe dayalı olduğu için birbirini tefsir eden bu ayetler arasında bir öncelik-sonralık sıralaması gözetilmemiştir.

Bir diğer misalde de Ebussuûd Efendi, Bakara Suresinin 2/284’üncü ayetini açıklarken, bu ayette geçen ُالله ِهِب ْمُكْبِساَحُي ُهوُفْخُت ْوَأ ْمُكِسُفْنَأ يِف اَم اوُدْبُت… ْنِإ َو “…İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de Allah sizi, onunla sorguya çeker…” cümlesiyle, aralarındaki ifade benzerliğini göz önünde bulundurarak Ali İmran Suresinin 3/29’uncu ayetinde yer alan ُالله ُهْمَلْعَي ُهوُدْبُت ْوَأ ْمُك ِروُدُص… … يِف اَم اوُفْخُت ْنِإ “…İçinizdekini gizleseniz de, açığa vursanız da Allah onu bilir…” cümlesi arasında bağlantı kurmuştur. Bu bağlantıyı kurarken söz konusu benzer ifadeler arasındaki ayrılan

120 Ebussuûd Efendi, a.g.e., c. 1, s. 316; Ali Akın, a.g.e., c. 2, s. 737.

yönlere de vurgu yaparak kelimelerin takdim ve tehir edilmesinin sebebiyle ilgili de açıklamalarda bulunmuştur.121 Müellif burada, hem içerik bakımından hem de cümle yapısı itibariyle birbirine yakın özellikler taşıyan ayetleri ilişkilendirmiştir. Görüldüğü gibi her iki ayetteki ifade tarzı ve içerik birbirini andırmaktadır. Ebussuûd Efendi de bu ayetler arasında bağ kurarken ayetlerin bu özellikler açısında birbirine benzerliğini dikkate almıştır. Her ne kadar bu ayetler içerdiği bilgi açısından da birbirine benzer olsa da ayetlerin ifade tarzı bakımından benzerliğini nazar-ı dikkate alarak ifade benzerliği kategorisinde bir örnek olarak zikrettik.

Yine, َنيِدِهاَّشلا َن ِم َتْنُك اَم َو َرْمَلأا ىَسوُم ىَلِإ اَنْيَضَق ْذِإ ِِّيِب ْرَغْلا ِبِناَجِب َتْنُك اَم َو “(Resûlüm!) Musa'ya emrimizi vahyettiğimiz sırada, sen batı yönünde bulunmuyordun ve (o hadiseyi) görenlerden de değildin.” (Kasas 28/44) ayetiyle ilgili “Biz vahiy ile ve kendisine Tevrat’ı vermekle Musa’ya (as) Peygamberlik vazifesini verdiğimiz zaman sen, vahiy ile buluşmanın mekanı olan Tur dağının batı yönünde, onun yanında değildin ve o vahyin görgü şahitlerinden olan, o seçilmiş yetmiş kişiden de değildin ki, Musa (as) vahye muhatap olduğunda cereyan eden hadiseleri göresin ve sen Tevrat’ı levhalara yazan katiplerden değilsin ki, onun muhtevasını aynen insanlara anlatabilesin.” şeklinde açıklamalarda bulunan Ebussuûd Efendi, Kur’an’da açıklanan tarihi olayların bilinmesinin, ya bizzat o olayları görmekle yahut onları görenlerden öğrenmekle mümkün olabileceğini, Kur’an için her ikisi de olmadığına göre onun kesin olarak gaibleri hakkıyla bilen Allah’ın (cc) kelamı olduğunun anlaşıldığını beyan ettikten sonra benzer bir ifadenin kullanıldığı اَم َو َمَي ْرَم ُلُفْكَي ْمُهُّيَأ ْمُهَمَلاْقَأ َنوُقْلُي ْذِإ ْمِهْيَدَل َتْنُك اَم َو َنوُم ِصَتْخَي ْذِإ ْمِهْيَدَل َتْنُك “Meryem'i kim himayesine alacak diye kur'a çekmek üzere kalemlerini atarlarken sen onların yanında değildin; onlar (bu konuda) tartışırken de yanlarında değildin.” (Ali İmran 3/44) ayetine yer vermiştir.122 Aralarında ilişki

121 Ebussuûd Efendi, a.g.e., c. 1, s. 319; Ali Akın, a.g.e., c. 2, s. 745-746.

122 Ebussuûd Efendi, a.g.e., c. 7, s. 21; Ali Akın, a.g.e., c. 10, s. 4607-4608.

kurulan ayetlerde anlatılan hususlar cereyan ederken Hz. Peygamberin orada bizzat hazır bulunmadığı, bütün bunların, kendisine vahiy yoluyla öğretildiği her iki ayette de benzer bir ifade tarzıyla anlatılmıştır. Dolayısıyla Müellif’in, bu ayetler arasında ilişki kurarken, ayetleri açıklamada konu olan unsurların “ifade benzerliği” özelliğini dikkate aldığı anlaşılmaktadır.