• Sonuç bulunamadı

3. Ebussuûd Efendi’nin Hayatı ve Eserleri

3.1. Hayatı

3.1.1. Doğumu ve Ailesi

Tam ismi Muhammet b. Muhammet Mustafa el-İskilibî el-Imâdî olan Ebussuûd Efendi, rivayetlere göre miladî 1490 yılında, bir görüşe göre Çorum’un İskilip1 beldesinde, diğer bir görüşe göre ise İstanbul’un Meteris (Metris, Müderris) köyünde dünyaya gelmiştir. Ancak tercih edilen görüş İstanbul’da doğmuş olmasıdır. Diğer taraftan, Ebussuûd Efendi’nin kullandığı “İmâdî” nisbesi, İskilip’in İmâd köyünde doğmuş olabileceği ihtimalini de göstermektedir.2

1 Abdullah Aydemir, Büyük Türk Bilgini Ebussuud Efendi ve Tefsirdeki Metodu, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara 1968, s. 2.

2 Ahmet Akgündüz, “Ebussuûd Efendi”, TDV İslam Ansiklopedisi, İstanbul, 1994, c. 10, s. 365

Müftilenâm, Şeyhülislâm, Sultânü’l-müfessirîn, Hâtimetü’l-Müfessirîn, Muallim-i sânî, Allâme-i kül, Hoca Çelebi, Ebû Hanîfe-i Sânî unvanlarıyla anılan Ebussuûd Efendi’nin tefsirinin mukaddimesinde kendisinden Ebussuûd Muhammed şeklinde bahsetmesinden ve hukuki kararları ve fetvaları bu isimle imzalamasından3 hareketle asıl adının Muhammed, künyesinin veya lakabının Ebussuûd olduğu anlaşılmaktadır. O’nun bu lakap veya künyeyi niçin aldığı hakkında pek bilgi bulunmamaktadır.4

“Ebussuûd” kelimesi aslında Arapça bir kelimedir. Ancak Türklerde de Araplarda olduğu gibi isim olarak kullanılmıştır. Künye şeklinde kullanıldığı da vakidir.5

Babası, Şeyh Yavsi Muhyiddin Muhammet el-İskilibî, annesi, Sultan Hatun’dur.

Babası, Sultan II. Bayezit’le olan özel ilişkisinden dolayı “Hünkâr Şeyhi” diye de tanınmaktadır. Annesi Sultan Hatun, Mecdi Efendi ve Ayderûsî’nin ifadesine göre Ali Kuşçu’nun kız kardeşi, Âlî ve Atâî’nin beyanına göre ise Ali Kuşçu’nun kızı, Ebussuûd Efendi’nin dedesi olan Mustafa el-Imad de Ali Kuşçu’nun kardeşidir.

Mustafa el-Imad bazı kaynaklarda Ebussuûd Efendi’nin babası olarak gösterilse de bu doğru değildir.6 Şeyhülislâm Ebussuûd Efendi, Müeyyedzâde’nin kızı Zeyneb Hatun ile evlenmiştir.7 Ebussuûd Efendi’nin Mehmet, Ahmet ve Mustafa adında üç oğlu ile Kerime, Rahime ve Hatice isminde üç kızı olmuştur.8

Ebussuûd Efendi’nin en büyük oğlu Mehmed Çelebi, 1525 yılında doğdu. 1551 yılında 26 yaşında Sahn-ı Seman’da müderrisliğe başlayan Mehmed Çelebi, 1560 yılında devletin kıdemli makamlarından olan Şam kadılığına terfi etti. Daha sonra bu

3 Colin Imber, Şeriattan Kanuna Ebussuûd ve Osmanlı’da İslami Hukuk, (çev. Murteza Bedir), Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 2004, s. 13.

4 Ahmet Akgündüz, a.g.md., c. 10, s. 365.

5 Kâtip Çelebî, Keşf’uz-zunûn an esâmi’l-kütübi ve’l-fünûn, İstanbul, 1972, c. 1, s. 371, 379, 577.

6 Ahmet Akgündüz, a.g.md., c. 10, s. 365.

7 Şemsettin Sami, Kâmûsu’l-A’lâm, İstanbul, 1306, c. 1, s. 722.

8 Ahmet Akgündüz, a.g.md., c. 10, s. 366.

görevinden azledilen Mehmed Çelebi, 1563 yılında genç sayılabilecek yaşta Halep kadısıyken vefat etti.9

Mehmed Çelebi’nin diğer erkek kardeşi Şemseddin Ahmed, 1540 yılında doğmuştur. Biyografi yazarlarından Taşköprüzade’nin öğrencisi olan Şemseddin Ahmed, 17 yaşındayken saray damadı Rüstem Paşa’nın medresesinde günlük elli akçe ile müderris oldu. Kendisinin sarhoş edici madde kullandığı söylenen Şemseddin, kardeşi gibi babası hayattayken 30 yaşında yani 1569 yılında vefat etmiştir.10

Mustafa, 1558 yılında babası 70 yaşındayken dünyaya gelmiştir. İlk hocası babasıdır. Daha sonra 1574 yılında babasının hatırına Sahn-ı Seman medresesine müderris olmuştur. Selanik, Bursa ve Galata ve İstanbul kadılığı yapan Mustafa Efendi, 1594 yılında Anadolu, 1598 yılında ise Rumeli kazaskerliğine kadar terfi etmiştir. Mustafa Çelebi, usûl-i fıkıhta kuvvetli bir kişi olup, bunu Dürer’e yazdığı haşiyelerle ispatlamıştır. Ayrıca hat sanatında mahir olduğu söylenmektedir. Mustafa Çelebi, 43 yaşında yani 1599 yılında vefat etmiş olup, babasının yanında medfundur.

Ebussuûd Efendi’nin bu üç oğlu dışında Mahmud Çelebi adında bir oğlu daha olduğu bilinmekte fakat hakkında pek bilgi bulunmamaktadır.11

Ebussuûd Efendi’nin soyu küçük oğlu Mustafa Çelebi ile devam etmiştir. 19.

yüzyılın ortalarına kadar on batın halinde soyu devam eden bu aile Hoca Sâdeddin, Karaçelebîzâde Abdülaziz, Babaî ve Bosnalı İsa Efendilerle akrabalık bağı kurmuştur.

Hatta İsa Efendi ile olan akrabalığından dolayı daha sonraları Ebussuûd ailesi İsâzâdeler olarak isimlendirilmiştir. Ebussuûd ailesinin en son halkalarından biri de onuncu batından torun olan hattat Vahdetî Efendi’nin eşi Ayşe Sıddîka Hanım’dır.12

9 Colin Imber, a.g.e., s. 23.

10 Colin Imber, a.g.e., s. 23.

11 Abdullah Aydemir, a.g.e., s. 19.

12 Ahmet Akgündüz, a.g.md., c. 10, s. 366.

3.1.2. Eğitimi

Ebussuûd Efendi ilk tahsilini babasında yapmıştır.13 Haşiye-i Tecrîd-i Şerifiyye isimli eseri bütün haşiyeleriyle beraber, Şerh-i Miftah (iki dafa) ve Şerh-i Mevâkıf isimli eserleri başından sonuna kadar tahkik ve i’kan üzere babasıyla okumuş;

Miftâhu’l-Ulûm isimli eserin metnini de hıfzetmiştir.14 Babasından böyle kuvvetli bir tahsil gören Ebussuûd Efendi, bununla yetinmeyerek Müeyyed-Zade Abdurrahman Efendi, Mevlâna Seyyidi Karamâni ve Kemal Paşa-Zâde gibi bilginlerden de dersler aldı.15 Kısa zamanda zekâ ve irfanıyla parlayıp şöhreti ilim muhitlerinde yayılan Ebussuûd Efendi, Sultan İkinci Bayezid’in dikkatini çekmiş, bu sebeple kendisine günlük 30 akçe olarak öğrenim bursu (Çelebi Ulûfesi) verilmiştir.16

3.1.3. Bulunduğu görevler

Ebussuûd Efendi, eğitim hayatını tamamlamasının ardından görev hayatına başlamış ve kısa zamanda döneminin en yüksek ilmi payelerine erişmiştir. Ebussuûd Efendi, tahsil hayatından sonra ilk olarak 26 yaşındayken 1516 yılında, Yavuz Sultan Selim devrinde, Çankırı Medresesine tayin edilmiş, ancak bu Medreseye gitmekte tereddüt gösterince İnegöl İshak Paşa Medresesi’ne tayin edilerek ilk hocalık görevine burada başlamıştır. Bu Medresede görev süresi dolunca ertesi yıl Davud Paşa Medresesi’ne, bir sonraki yıl Mahmut Paşa Medresesi’ne, 1525 senesinde de Vezir Mustafa Paşa tarafından Gebze’de yaptırılan Medrese’ye tayin edilmiştir. Ebussuûd Efendi bundan bir yıl sonra Bursa’da bulunan Sultaniye Medresesi’ne layık görülmüş, 1528 senesinde de Medâris-i Semaniye’den Müftü Medresesi’ne müderris olarak tayin edilmiştir. Bu vazifeyi beş yıl yaptıktan sonra da önce Bursa Kadılığı, 1533 senesinde

13 Bursalı Mehmet Tahir, Osmanlı Müellifleri, İstanbul, Ths., c. 1, s. 306.

14 Abdullah Aydemir, a.g.e., s. 7.

15 Ertuğrul Düzdağ, Şeyhülislam Ebussuud Efendi Fetvaları Işığında 16. Asır Türk Hayatı, Enderun Kitabevi, İstanbul, 1983, s. 22.

16 Şemsettin Sami, a.g.e., c. 1, s. 722; Abdullah Aydemir, a.g.e., s. 5.

ise İstanbul Kadılığı görevi verilmiştir. Anadolu Kazaskeri Kadri Efendi ve Rumeli Kazaskeri Muhyiddin Efendi’nin, korku seferi sırasında, maktûl İbrahim Paşa hakkındaki konuşmaları üzerine her ikisini de görevden alan Padişah, 1537 senesinde, Ebussuûd Efendi’yi Rumeli Kazaskerliği’ne getirmiştir. Bu görevi devralır almaz sefere katılan Ebussuûd Efendi, Kara Boğdan, Budin ve Estergon seferlerinde padişahla beraber bulunmuş ve Budin’in fethinin arkasından ilk Cuma namazını kıldırmıştır. Ebussuûd Efendi, Rumeli Kazaskerliği görevini sekiz yıl yürüttükten sonra 1545 yılında Fenârizâde’nin yerine Şeyhülislam oldu.17 Hicri hesapla tam 30 yıl bu makamda kaldıktan sonra 87 yaşında vefat etti.18

3.1.4. Vefatı

Ebussuûd Efendi’nin vefatıyla ilgili 982/1574, 984/1576 ve 987/1579 şeklinde farklı tarihler zikredilmektedir. Neredeyse o zamanın bütün ilim adamlarının ve devlet erkânının katıldığı cenazesi İstanbul’daki Fatih Sultan Mehmet Camiinden kaldırılmış ve Hz. Ebû Eyyûb el-Ensârî’nin civarında yaptırdığı medreseye ait alana defnedilmiştir. Cenaze namazını Muhaşşî Sinan Efendi (ö. 986/1578) kıldırmıştır.19 Vefatı İslam âlemi’nde çok büyük bir üzüntüyle karşılanmış ki Haremeyn âlimleri ve Müslümanlar Medine’de ve Mekke’de gıyâbi cenaze namazı kılıp dua etmişlerdir.20 Vefatı sırasında çocuklarından sadece Mustafa Çelebi hayattaydı.21

17 Ahmet Akgündüz, a.g.md., c. 10, s. 365.

18 Abdullah Aydemir, a.g.e., s. 12.

19 Nev’îzâde Atâî, Hadâiku’l-Hadâik, İstanbul, 1989, c. 2, s. 185.

20 Nev’îzâde Atâî, a.g.e., c. 2, s. 185.

21 Abdullah Aydemir, a.g.e., s. 16.

3.2. İlmi Şaysiyeti ve Eserleri