• Sonuç bulunamadı

Robert Koleji: Batı entelektüel eğitiminin en iyisini ve New England Kolejleri (Amerikanın bir eyaleti) kadar geniş kültür sağlayacak bir hristiyan

ORTADOĞU’DA AMERİKAN POLİTİKASI

10. Robert Koleji: Batı entelektüel eğitiminin en iyisini ve New England Kolejleri (Amerikanın bir eyaleti) kadar geniş kültür sağlayacak bir hristiyan

kolej... O günün ihtiyaçlarını karşılayacaktı... ders kitapları dini ve ahlaki

öğreti bakımından hristiyanlığın otorite kaynaklarına dayanacak, İncil açık ve aslına uygun bir şekilde anlatılacak, İncil okutturulacak, sabah-akşam dua ettirilecekti... Bu kolej (dış görünüşte) genç insanları meslek hayatına hazırlayan, (öz itibariyle) hristiyan bir kolej olacaktı...(16) Cyrus Hamlin

11. Amerikan hükümetleri, misyonerlerin çalışmalarını kendi nüfuz alanlarının gelişmesinin aracı ve bu gelişmesinin aracı ve bu gelişmeye yardımcı olduğunu gördüklerinden, hem finansman ve hem de politika imkanları ile(yönetimler ile iyi ilişkiler)çalışmalara yardımcı oldular.

12. I.Dünya Savaşı’nın sonuna doğru ABD’nin Avrupa işlerine karışmama ilkesinden eser kalmamış, Monroe prensiplerinin yerine Wilson Doktrini geçmişti. Savaş sonrası Avrupa’sının haritasını belirlemek üzere ABD, 2.4.1917’de (İtilaf devletleri yanında) savaşa girdi. Osmanlı topraklarının dağıtılmasında ve kalan topraklar üzerinde kurulacak Türk Devleti’nin özellikleri konusunda belirleyici rol oynadı. II.Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında ise ABD’nin Ortadoğu’da artık vazgeçilmez petrol menfaatleri ve kendini savunmasına adadığı bir İsrail Devleti vardı. Bu tarihten itibaren ABD’nin kendini savunma hattı Ortadoğu’yu da içine alıyordu. (17)

13. Sultan II.Mahmut; imparatorluğu içinde bulunduğu gerileme sürecinden kurtarmak istiyordu. Çağa ayak uydurmaya çalışan diğer toplumların liderleri gibi, egemenlik haklarından bir şey kaybetmeden batılı güçlerden yardım sağlamak gibi bir yol izliyordu...(26)

- ideolojik müttefik

14. Nüfuzunu genişletme ve Osmanlı İmparatorluğu’nun (bugün Türkiye’nin) iç işlerine karışmak için bir bahaneye sahip olma fırsatını kaçırmayacak, insaniyet namına (insan hakları-demokrasi...) harekete geçerek Bahhali’yi sıkıştırma...(38)

15. Büyük devlet oluşa götüren yeni yolda bulunduklarını hissettiren şey... (45)

16. Altı Avrupa Devleti (Büyük Britanya, Fransa, Almanya, İtalya, Avusturya-Macaristan ve Rusya) politikalarıyla doğu sorununa kavuşarak tezatları daha da artırmaktaydılar. (46)

17. Bilgi azlığı ve bilgi yanlışlığının hüküm sürmesi.

18. ...Cezbeden güçlü bir mıknatıs...

19. Misyonerlerin milletlerince desteklenmeleri şu gerçeği en kesin biçimde ortaya koydu. Amerikan tarafsızlığı kültürel ilişkilerde geçerli değildi. Çünki, Amerikalıların kendi medeniyetlerinin en üstün olduğuna dair sahip oldukları hararetli inanç onları ideoloji ve yaşama şekillerini, talihsiz olarak mütalaa ettikleri insanlara taşımaya yöneltti. (50)

20. Bir kimsenin vatanını, ailesini ve arkadaşlarını terketmesi, acaip dilli, farklı usülleri bulunan, bazen düşman olan insanların arasına yerleşmesi;

elverişsiz iklim, bazen tehlikelerle dolu bir çevrede, her türlü konfordan uzak bir hayat sürmesi, bütün bunların hepsi bir sebep ve büyük bir fedakarlık ister. Hatta, seçilmiş misyonerlerin hayatlarının üstünkörü bir incelemesi, onların hristiyan inancı ve hristiyan yaşama tarzını başkalarıyla paylaşmak için kuvvetli bir istek duyduklarını gösterir.

Misyoner heyetlerinin en önde gelen amacı, açıkça ifade edilmiş olmasa da, müslümanları dinlerinden döndürmekti. Misyonerler kısa zaman içinde bu doğrultuda elle tutulur bir başarı elde edememiş oldukları halde, iyi bir hazırlıktan sonra din değiştirme gününün geleceğine dair olan ümidi asla kaybetmediler. 1900’de Amerikan heyetinin Batı Türkiye misyonu şunları gözledi.

Büyük ruhsal değişiklik kaydedilemedi. Genel bir araştırma ruhu ve protestan topluluğuna çok fazla giriş yok. Ancak, misyonerler hissederler ki bu şartlar değişkendir ve İncil’in gücü çeşitli şekillerde zuhur etmekte fakat, bu zuhuratın bir çoğu gözle görülmemektedir. Şüphesiz mevsimi gelince harman gözükecektir. (Letter, George Washburn to Rufus Anderson, Oct.

3,1862) (53)

21. Sonuçta misyonerler, müslüman dünyasını hristiyanlaştırmada ilk adım olarak güçlerini, Ortadoğu’nun düşük, yerli hristiyan tarikatlarının, Ermeni,Rum hristiyanların, Nasturiler ve Kıptiler’in yeniden doğmacılarına ve canlandırmalarına kanalize etmek zorunda kaldılar. Bu doğu hristiyanları, Amerikan misyonerleri için sırt kemiği oldu. (53)

22. Misyonerler tarafından Ortadoğu’nun pek çok kısımlarına uygulanan batı tipi eğitim ve tıp şüphesiz maya etkisi yaptı. Misyoner eğitimlerinden yararlanan kültür gruplarına az sayıda fakat önemli yerli liderler yetiştirildi.

(54)

23. -zamanın yöneticilerini geleceği ipotek altına alacak yanılgılara sürüklemek işlevi...

24. ( - ) Misyonerler, Ortadoğu’daki ırk, din, mezhep ve cinsiyet farklılıklarını, kendi çıkarlarına hizmet edecek doğrultuda mevcut statülerin evrimleşmesine neden oldular...(54’ten uyarlama)

25. İçinde yaşanılan halk kesimi arasında, daha iyi yaşama Standardları elde etme emeli uyandırmışlardır. Basit tarım aletlerinin, dikiş makinelerinin ve batı yaşayışının diğer gereçlerinin, yaşamları çok zor ve konforları çok az olan insanları cezp etmemesi mümkün değildi... (54)

26. Redhouse sözlüğü, misyonerlerin dil çalışmalarının ürünüdür. (55) 27. Amerikan Diplomasisi’nin Ortadoğu’daki Organizasyonu işlevi....

28. Robert Kolej, İstanbul Koleji ve Beyrut-Suriye Protestan Koleji’nde Ortadoğu’daki politik, ekonomik, sosyal ve kültürel değişmeye, batılılaşma doğrultusunda şekil vermekten ibaret ABD politikasının gerçekleştirilmesine yardım edebilecek elit milli liderliği oluşturdular. (55)

29. Robert’in şöhreti, bilhassa Bulgaristan’ın bağımsızlığını kazanmasında rol almış pek çok egnç Bulgar liderin yetişmesinde tesiridir...(56)

30. Diplomatik sinir merkezi... Kendi meselelerinde batı mücadelesine son verilmesine yönelik reform talepleri- yabancı menfaatlerin devamını istediği kurumlar.

31. Batı normlarında insan mükemmelliği idealleri, Ortadoğu’da bazı liderlerce de makbul sayıldı. Mevcut düzenin tatminsizlik duyguları ...(65)

32. Ortadoğu’da reform için iç dinamiğin şüphesiz, bir tek motoru vardı:

ilerleme arzusu...(66) Müslüman öğrencilerin misyon okullarına akını, Hıristiyanlık dersi hatırına değildi. Onları çeken şey fen, bilimsel metot ve öğretim kadrosunun yeterliliği idi. Ancak, Hıristiyanlık dersi programda seçme değil zaruri dersti. (68)<misyoner faaliyetlerinin (halk ve devlet nezdinde) meşrulaştırılması>

33. **Amerikan misyonerleri ve eğitimcileri klasik Arap edebiyatının canlanmasını teşvik etmişler, böylece modern Arap milliyetçiliğine zemin hazırlamasına yardımcı olmuşlardı. (81)

34. Türk iç politikasını ele geçirmeleri ve kendi emelleri için kullanmaları... (88)

35. Eğitimi, savunmayı; kendi eğitim ve kendi savunmalarının bir parçası haline getirmek...Mahalli hükümetleri, kendi politikalarını icra eden bir araş konumuna düşürmek...

36. ABD, Lozan Konferansı’nda taraf değildi. Ancak müşahit sıfatıyla gönderdiği heyetten şu iki hususun kesinlikle garantiye kavuşmasını istemiştir.

a-Kapitülasyonların Amerikan misyoner ve eğitim faaliyetlerinin çalışma bağımsızlığını korumak üzere muhafazası

b-Boğazların bütün devletlerin ticaret gemilerinin geçebileceği bir statüye kavuşturulması...(89) (Bu heyetten Grew, Türk delegasyonundan Türkiye’deki misyoner eğitim faaliyetlerinin geleceğini garanti eden belgeyi koparmasını bilmiş, Lozan’da İsmet Paşa ile kurduğu dostluğu sonuna kadar kullanmıştır. (154)

37. Wilson, I. Dünya Savaşı’nın bitiminde 8.1.1918’de barış koşullarını dünyaya açıkladı. Wilson’un 14 maddesi olarak tanınan bu ilkelerin Osmanlı İmparatorluğu ile ilgili alanı şöyle idi:

“Madde 12 = Hali hazırdaki Osmanlı İmparatorluğu’nun Türk olan aksamına bila itiraz bir hakimiyet temini, fakat elyevm Türk boyunduruğua tabi bulunan diğer milliyetleer emniyet-i mutlaka içinde mevcudiyetleri ve mezahimsiz olarak tamamı inkişafları imkanının tahtı tefekküre alınması.

Çanakkale Boğazı’nın beynelminel teminat altında bütün milletlerin sefaini ticariyesinin serbestçe müruru için açık kalması..”

Bu 12. Maddenin konuş sebebini anlayabilmek için Osmanlı topraklarındaki Amerikan dini ve kültürel yatırımlarının genişliği hakkında fikir sahibi olmak gerekmektedir. (97)

- Toplumun değişim sürecini etkilemek...Wilson; topluma ve rejime kendi kısa ve uzun vadedeki çıkarları ile bağdaşık bir nitelik kazandırmak...)

38. Amerikan misyonerlerinin yüzyıllık bir çabadan sonra, Anadolu insanından Amerikan düşünme ve yaşama tarzını benimsemiş bir toplum yapma hedefine yönelmiş projeyi sonuçlandırma, Amerikan sanayi ve ticaret sermayesine tüm Ortadoğu’ya açılmaları için bir çıkış noktası sağlama, Amerikan nüfuzunu Ortadoğu’ya yaymak için Türkiye’yi bir üs olarak kullanma gibi hesaplarını manda önerisini yaparken gizlemiştir. (113)

39. Mustafa kemal, milli mücadelenin hedefinin sınırlarını (o sırada Anadolu’da Türkiye ve Ermenistan’ın manda yönetimi altına alınması için kongreye rapor hazırlamak üzere çalışmalar yapan Amerikan heyeti başkanı) General Harbord’a anlatmak için: “Turanizmin zararlılığına inanıyoruz.

Sınırlarımızın dışındaki amaçlar için maddi ve manevi güçlerimi dağıtmakla anavatanın kalbi ve varlığımızın düğümü olan hilafet ve saltanat makamının savunmasında ihtiyaç duyduğumuz kuvveti zayıflatmış olacağımızı düşünüyoruz” demişti. (137)

40. Avrupalıların emperyalist süreçte olmaları...

41. Amerikan kiliselerinin “Amerikan Board of Comimissioners for foreign Missions” misyonerlik teşkilatı aracılığı ile 1830’lardan itibaren yoğunlaştıkları kültürel faaliyetler, özellikle Anadolu’daki Ermeni ve Rum kültür grupları üzerinde istiklal arzularını kamçılar mahiyette vahim sonuçlar doğurmağa başlayınca 1860 yılından itibaren bu kültürel faaliyetleri denetlemek ihtiyacını hissetmiştir.

Amerikalılar tarafından Ermeni yerleşiminin nispeten yoğun olduğu bölgelerde açılan okulların, Ermeni isyanını destekledikleri tespit edilince Babıali bu okulları kapatmak istemiş, bu haklı tedbir ABD-Osmanlı ilişkilerinin I. Dünya Savaşı’na kadar sık sık bozulmasına sebep olmuştur.

(152)

42. Amerikan Board Misyoner Teşkilatı, yüz yıllık çabanın sonucunda ele geçirdiği mevzileri, emlaki ve Türkiye’de çalışma imkanını kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya idi. (157)

43. Amerikan yaşama ve düşünme tarzının yayılması...(163)

44. 1923 yılında misyonerler, Türkiye’deki Amerikan Eğitim ve Ticaret çevrelerinin faaliyetlerini kanuni bir çerçeveye oturtmak için, Lozan Antlaşması’nı, taraf olmadığı halde, Koramiral Bristol aracılığı ile Amerikan Kongresi’nin tasdikine götürmüşlerdi. (1923-1927 arasında bir mesele haline getirildi.) Neticesinde ABD senatosu 1927 yılında bu anlaşmanın tasdikini reddetti. (163-164)

45. ...Türkiye üzerinde ABD’nin nüfuz arttırması için iyi vesileler...

46. Türk Güvenliği ve egemenliği ile en iyi bağdaştıracak esaslar...

47. ORYANTALİST: Doğu halklarının kültür ve inançlarını inceleyerek,

Outline

Benzer Belgeler