• Sonuç bulunamadı

1. Son iki yüzyıldır müslüman aydınlar ve düşünürler epeyce karşı tezler ürettiler ve İslam’ın ilim, fen v.s.ye karşı olmadığını kanıtlamaya çalıştılar. Gayeleri İslam’ın üstün ve akılcı yönünü ortaya çıkarmaktı. Ancak bu tür bir karşı-çıkışla iki önemli çıkmaza birden düştüler.

a. Savunmacı ve tepkici bir tutum takınmaları...

b. Batının saldırılarının temelinde “problem tanımları” nın yattığını anlamamış olmalarıdır. (7)

(Modern İslam düşüncesi önemli ölçüde batıdan gelen kültürel ve psikolojik saldırılara karşı bir cevap olarak şekilllenmiştir. Halbuki batılı bilim adamlarının İslam’a saldırıları bir araştırmaya dayalı bilimsel fikirler değildi.

Bu saldırılar (-) bilim adamlarının ağzından ve bilimsel bir üslup ile batının kollektif bilincini yansıtıyordu...) (8)

c. Renan’ın Osmanlı dünyasına ilişkin yaptığı problem tanımında kültürel kimlik ile ilerleme-gelişme arasında bir çelişki varsayılmaktadır. Buna göre batılı olmayan uluslar, eğer ilerlemek ve gelişmek istiyorlarsa, kendi kimliklerinden vazgeçmelidirler. (Bu sebeple ilerleme ve gelişmeyi) gerçekleştirmek için işe (kendi kimliklerinden sıyrılmakla) işe başlamalıdırlar.

(8)

2. Türkiye toplumu başta olmak üzere batılı olmayan ulusların aydınları, kendilerine dikte edilen modernleşme projelerini hem kendi toplumları nezdinde hem de dünya ölçeğinde sorgulamak ve bir muhasebesini yapamk zorundadırlar. (9)

a.Farklı şartlar, farklı süreçler doğurur...

b. Alt süreçler...

3. Batı sömürgeciliğinin başlangıcından bu yana, batılı olmayan toplumlar yönünü, biçimini ve zamanlamasını kendilerinin saptamadığı bir değişim süreci içindeler..(11)

4. Toplumu heteronize eden veya homojenize eden ortak payda...( - ) 5. Batılı olmayan toplumların gelişme ve rekabet şartları, bugün gelişmiş ülkeler tarafından oldukça sınırlandırılmıştır. Batılı gelişmiş ülkeler kendi gelişme süreçlerinde, bu tür bir engelleme ile karşılamamışlardır. (14) (Ekle, Batılı toplumlar neden gelişmiştir?!

6. Batılı toplumların değişme süreçleri kendi iç dinamikleri dayanırken, bugünkü gelişmekte olan toplumlardaki değişme süreçleri dış faktörlerce belirlenmektedir. Dünya ülkeleri arasındaki karşılıklı ilişkilerin ve bağımlılığın artması yani “küreselleşme” bu süreci daha da hızlandırmıştır. (14)

7. Batılı devletler geçmiş asırlarda izledikleri yayılmacı ve emperyalist politikalarla kendi gelişmelerini dış kaynaklara dayanarak tamamlamışlardır.

Dahası süreç modern zamanlarda daha rafine yöntemle sürdürülmektedir.

Oysa batılı olmayan toplumlar, bırakın başkaları sömürmeyi, bizzat kendileri sömürgeciliğin ahtapot kolları arasında yaşam mücadelesi vermektedirler. (14)

8. Gelişme, sanayileşme, modernleşme sosyologları ...(19) 9. İktidar seçkinleri ve despotik güçler... (16)

10. B.M. Araştırma Enstitüsü’nün geliştirdiği bir “gelişme endeksi”nde toplam 18 temel gösterge (gelişme ölçütü) kullanılmaktadır. Bu 18 göstergenin

9’u ekonomik, 9’u ise sosyal alanla ilgilidir. Sonuncu göstergeler, sağlık, beslenme, eğitim, konut ve iletişim alanını kapsamaktadır. (17)

- modern geleneksel - kesimsel modernleşme

11. Mekanik dayanışma- Organik dayanışma (Darkheim) (17)

12. Geçiş toplumları hakkında pek çok malzeme toplayan saha araştırmacıları, modernleşme sürecindeki kimi toplumlarda, geleneksel değerlerin modernleşme politikalarının başarısızlıklarını göğüslediklerini ve böylece modernleşme sürecine hizmet ettiklerini göstermişlerdir. Oysa genelde modernleşmeci aydınlar ve teorisyenler, geleneksel unsurları her zaman modernleşmenin önünde birer engel olarak görürler. Bunun bir aydın saplantısı olduğu açıktır. (18)

13. ....Toplumlarda, toplumsal gerginlikleri ve çatışmaları yumuşatan

“tampon mekanizma”lar.(geleneksel...) (18)

14. Rostow’a göre ekonomik gelişme sürecinin aşamaları:

- Geleneksel toplum: İnsanların çoğu tarımda çalışır ve kişi başına düşen üretim düşüktür.

- Kalkınmaya doğru geçiş aşaması: Girişim ruhu, eğitim ve ulusal birlik düzeyine ulaşılmıştır.

- Kalkınma : Ekonomik büyüme normaldir. Sermaye birikimi, tarım ve sanayide yeteri kadar teknik gelişme, modernleşmeyi gerekli gören bir lider kadronun ortaya çıkışı, milli gelirin %5’den %10’a yükselmesi.

- Olgunluk aşaması: Bu aşamada teknoloji bütün ekonomik etkinlikleri kuşatmıştır. (19) Ulusal gelir daha da yükseliyor ve bir kısmı tekrar yatırıma dönüyor; ekonomik büyüme gittikçe nüfus büyümesini aşmaktadır.

- Kütlesel tüketim aşaması: Dayanıklı kullanım mallarının kütlevi sunumu, büyük oranda hizmet sunumu, halkın ekonomik yaşam koşullarının iyileştirilmesi, sosyal güvencelerin sağlanması.

15. (Bir ülkede kalkınmayı gerçekleştirme bazı koşullarının oluşturulmasına bağlıdır.)....(Ancak) çoğu gelişmekte olan ülkelerde kalkınmış ülkelerdeki bu koşullar oluşturulduğu halde, ne yazık ki, beklenen kalkınma bir türlü gerçekleşmemiştir. Bu da gösteriyor ki, bir ülkenin izlediği bir süreci diğer bir ülkenin aynen izlemesi ve aynı sonuçlara ulaşması mümkün değildir.

Çünkü, kalkınma süreci, salt teknik ve ekonomik bir olay değildir. Koşulların eşitsizliği, farklı sonuçlara yol açmaktadır. (20)

16. Avrupa’da ortaya çıkan sanayi devrimine koşut olarak gerçekleşen kütlesel üretim mahalli pazarların doymasıyla uluslararasılaşmaya başlamıştır. Ancak dünyanın diğer bölgelerinde hakim olan kültürler ve

yaşam biçimleri, Avrupai mallara Pazar olmayı engelliyordu. İşte, bu aşamada Avrupa, batılı olmayan toplumları kendisi gibi tüketmesi ve yaşaması için

“değiştirme” gereği duymuştur. (21) (Bu sebeple) Batılı sömürgeciler,

"medenileşme"adı altında batılı olmayan ülkelere bir yaşam biçimi olan modernizmi sokmaktadırlar. Modernizm, Avrupa’nın batılı olmayan toplumları homojenleştirme ve asimile etme projesidir. (20) (Sosyolog Dr. Ali Şeriati’ye göre...)

17. Sömürgecilik, nasıl geçen yüzyıllarda kendini yasallaştırmak(meşrulaştırmak) için dünyayı uygarlaştırmaya çalıştığını söyleyerek kamufle etmiş ise (uygarlaştırmayı bir kamuflaj olarak kullanmış ise), bugün de modernleşme adı altında sömürülmeye uygun toplumlar oluşturmakta ve geçirmekte olduğu “emperyalizm” aşamasının karşılığı olarak “modernizmi” bir yaşam biçimi olarak dünya halklarına dayatmaktadır. (21)

18. Modernleşme, kesinlikle bir kalkınma, ilerleme ve gelişme olayı değil, tam tersine sömürülme ve gerileme yönünde gelişen bir değişme olayıdır.

(Batının emperyalist politikalarını uygulayabileceği bir sosyal, siyasal, ekonomik ve teknik yapı oluşturma olayıdır....)

Outline

Benzer Belgeler