• Sonuç bulunamadı

(1981’de ABD misyoner teşkilatı arşivine giren ilk Türk araştırmacı) Arba Yay. 2.Baskı İst.-1991-

1. Amerikan çıkarları adını verdikleri sepetin içine, askeri, siyasi, kültürel, ticari, endüstriyel ve insancıl her türlü ilişkiyi koyuyorlar. Bu boyutlarıyla Amerikan varlığının oluşmasına, gelişmesine, ve değişmesine, yani gelişen koşullara uyum göstermesine araçsal olarak imkan sağlayan örneğin misyoner faaliyetleri, donanma, okullar, barış gönüllüleri v.b. gibi mekanizmalar fonksiyonellikleri ölçüsünde değer ve önem kazanıyorlar.

Dolayısıyla bu çalışmanın amacı, genel olarak Amerikan misyoner okullarını, ülkedeki Amerikan varlığının oluşmasına ve gelişmesine katkıları açısından ve XIX. Yüzyılla sınırlı olarak incelenmektedir.(12-dipnot)

2. Amerikan donanması 1801 yılında Cebelitarık’tan geçerek Akdeniz’e girdi.

Donanma işin “yüzü sert ve soğuk” yanıydı. Bir de “yüzü sıcak”, sempatik, insancıl bir mekanizmaya ihtiyaç vardı. (13)

3. XIX. Yüzyıl ve XX. Yüzyılın ilk çeyreği misyonerliğin altın çağıdır.

Zira, bu çağ aynı zamanda kapitalizmin emperyalizme dönüştüğü çağdır. Bu

dönüşümde araçsal görev üstlenen mekanizmalardan birisi de misyoner dizgesidir. (15)

4. Misyonerliğin özü dindir. Başlıca araçları ise, okul, matbaa, kitap, hastane v.b. modern kurumlardır.

5. Protestan misyoner örgütlerinin dünyayı aralarında paylaşmalarında Osmanlı İmparatorluğu esas itibariyle ABD’nin payına düşmüştür. (17)

6. Misyonerler, ülkelerinin dış politika manevralarında doğrudan ve etkin bir şekilde rol almışlardır....

7. Misyonerler bağlı oldukları devletlerin diplomatik koruması altında faaliyet göstermişlerdir.

8. Misyoner faaliyeti, kendi iddiasının aksine, yalnızca dinsel bir olgu değildir. Dinsel boyutları aşan, ekonomik-sosyal-kültürel boyutları olan bir tür

“nüfuz etme”aracıdır. (24)

9. ABCFM ( American Board of Commissioners for Foreign Missions)’in faaliyetlerini özetleyen 1880 tarihli Bartlett raporunun ilk cümlesi şöyledir: “ Misyoner faaliyetleri açısından Türkiye, Asya’nın anahtarıdır.” Amerikalı misyonerler işte bu anahtarı 15 Ocak 1820 tarihinde kilide soktular. Zira bu kilidi açmak üzere anahtarı çevirmekle görevli ABCFM misyonerleri Pliny Fisk ve Levi Parsons bu tarihte Osmanlı mülküne ayak basmışlardır. (29)

10. Misyoner William Goodell, 1829 yılında Boston’daki meslektaşlarına yazdığı mektupta: “ Bana öyle geliyor ki, bir misyoner ilk üç yıl başka bir şey yapmadan halkın arasına karışsa ve onların gerçekte ne denli zayıf, cahil, aptal ve önyargılı olduğunu öğrense, bu kendisi için (...) büyük bir kazanım olur...” demiştir.(30)

11. Bütün misyonerlerden sistemli bir biçimde beklenen bilgiler şunlardır:

- Dinsel açıdan halkın durumu nedir?

- Din adamlarının durumu nedir?

- Sayıları-eğitim düzeyleri-bilgi-ahlak düzeyleri nedir?

- Ülkede eğitim ve öğretime ilişkin durum nedir?

- Halkın moral durumu nasıldır?(30-31) - (Alt başlıkların)

(sh. 30-31-32-33 fotokopisi alınmıştır)

12. 1.12.1833 tarihli talimat mektubunda:” Bir fetih savaşına girmiş askerler olduğunuzu unutmayın. Her ne kadar mücadele manevi alanda kafanın kafayla, kalbin kalple mücadele ise de sizin silahınız tanrının inayetiyle güçlendirilmiş manevi bir silahsa da Napolyon’un askeri girişimlerindeki kadar araştırma, bilgi ve düşünmeye ihtiyaç gösterir. Bu

mukaddes ve vaad edilmiş topraklar silahsız bir haçlı seferiyle geri alınacaktır...” (33)

13. 1835 yılında William C. Jackson, John F. Lannean, James L.

Thompson’ a verilen talimatta da: Bölgenin dini coğrafyası, halkın gerçek halet-i ruhiyesi, bireylerin ve grupların entellektüel ve ahlaki durumları, bireyleri ve grupları iyi ya da kötü davranmaya iten gerçek saikler (insanların sosyal ilişkileri, onları bir arada tutan bağların-komşuluk, ticari, dinsel, yönetsel bağlar- niteliği, halkın coğrafi durumu, kişilik ve davranışlarını etkileyen fiziki nedenler, bütün bunların bizim operasyonlarımızı kolaylaştırıp kolaylaştırmayacağının araştırılması ve ayrıntılı olarak bildirilmesi isteniyordu. (33)

14. Amerikalı misyonerler yalnızca bu bilgileri toplamakla kalmıyorlar, gittikleri yerlerin coğrafi, topoğrafik, jeolojik, meteorolojik özelliklerini de düzenli raporlar halinde Boston’a bildiriyorlardı. (34)

15. Aslında, 1820 yılı başlarında Fisk ve Parsons’un İzmir’e ayak bastıkları andan itibaren BOARD’ın başlıca uğraşısı, imparatorluğun azınlık gruplarını tanımak olmuştur. Çeşitli tarihlerde bölgeye gönderilen misyonerleri görevleri tamamlanırken, “Rumlara”, “Ermenilere”,

“Musevilere”, “Bulgarlara” gönderilen misyoner deyiminin kullanıldığı görülmektedir. (37)

16. Beyrut’u tahliye eden(zorunlu sebeplerle) misyonerler, Malta’da bir yandan matbaa işleri ile uğraşırken, bir yandan da dil öğreniyor ve büyük çıkarma gününü (Beyrut’u, İzmir, İstanbul, G. Antep, D. Bakır, Trabzon’u

“işgal etme” yi sabırsızlıkla bekliyorlardı. (37)

17. Rufus Andersson’un tetkik gezisiyle ilgili 24.11.1828 tarihli yetki mektubunda. “Çok ciddi ve sorumluluk isteyen bir hizmeti yerine getirmeye davet edildiğinizin ve bu işin gerçekleştirilmesiyle yalnızca bugünkü nesiller için değil, fakat henüz çok uzaktaki günler için de hayati önemi olacak sonuçların ortaya çıkabileceğinin bilincinde olmalısınız...” denilmiştir. (37)

18. ABCFM’e göre misyoner “ İncil’i Şerif ’in hizmetkarlığına atanmış kişidir” . misyoner İsa(AS) ‘ a karşı olan kişisel sorumluluğunun yönetiminde yola çıkar. Kilise, okul, hastane, v.s. bu kutsal misyonunda kendisine yalnızca yardımcıdır. Misyonerlik tamamıyla gönüllülük esasına dayalıdır. (39)

19. Misyonerlerin eğitim düzeyleri: (Örnekler)

- William Goodel : Latince-Grekçe-Türkçe-Ermenice-Rumca-Arapça bilir.

- William G. Schauffler : İngilizce-Almanca-Fransızca-Rusça-İtalyanca-Latince-Grekçe-Türkçe-Arapça-Farsça-Süryanice-Keldanice bilir.

- Elias Rigss :( Bilfiil 69 yıl misyonerlik yapmıştır.) Grekçe-İbranice-Keldanice-Süryanice-Arapça-Ermenice-Bulgarca-Türkçe bilir. 20 yaşında Keldoni Grameri üzerine bir kitap yayımlamış, İstanbul’da 1901 yılında ölmüştür. (42/43)

20. Tom Amca’nın Kulubesi misyoner William Thompson tarafından yazılmıştır. (44)

21. Misyonerlik faaliyetlerinin temel taşı Malta’da 1822 yılında işler duruma getirilen matbaadır. (46)

22. Türk-Amerikan ilişkilerinin resmen başlaması 1830 Mayısına rastlar.

Bir yıl sonrada İstanbul’daki ABD diplomatik temsilciliğinin faaliyete geçmesi, misyoner faaliyetlerinin tümüne olduğu gibi, matbaaya da “legale çıkma”

imkanı vermiştir. İlk etapta matbaa Malta’dan İzmir’e taşınmıştır. (47) 1853 yılına kadar İzmir’de daha sonra da İstanbul’da faaliyetini sürdürmüştür. (48)

23. Misyonerlik faaliyetlerinin temel araçlarının ikincisi süreli yayınlar ve kitaplıklardır. Bir ucu Boston’daki hayırseverler diğer ucu Anadolu’daki yerli Hristiyan unsurlar olmak üzere merkez odağında misyonerlerin bulunduğu bir iletişim ağının önemli araçlarından birisidir. Süreli yayınlar...(Gençliğin dostu-Yararlı bilgiler gibi dergiler...) (48)

24. Misyon sahası - faaliyet türleri (Dil alışmaları, kitap, öğretim, halkla temas v.s.), örgütsel birimler-istasyonlar-uç istasyonlar...(51)

(Hedefler-straetji ve taktikler-faaliyet programının belirlenmesi) (bütçe-bir önceki yıl faaliyetlerinin değerlendirilmesi) (52)

25. BOARD’ın en üst yönetiminden, uç istasyona kadar dikey-yatay haberleşme...(54)

26. Konferans adı altında, yerli hristiyan unsurların da az ya da çok söz hakkı tanıyan koordinasyon toplantıları ve ortak komiteler oluşturulması...(55)

27. Küçük Asya(Anadolu) insanına nüfuz edebilmenin en geçerli yolu okul olacaktı. (59)

28. Osmanlı İmparatorluğu’ndaki ilk misyoner okulu 1824 yılında Beyrut’ta açıldı. (59)

29. Misyoner Goodel, her ne kadar, Ermeniler arasında çalışmak üzere İstanbul’a gönderilmiş idiyse de, yangından sonra taşındığı Büyükdere’de Rumlar’ın ortasına düştü ve eğitim konusunda yaptığı ilk iş Rumlar için

“Lancester tipi” dört okul örgütlemek oldu. Yaklaşık 1 yıl içinde otuz kadar Lancester tipi okul devreye sokuldu. (59)

- Misyonerlerin Osmanlı imparatorluğu’ndaki yerleşme dönemi 1840-1870 arasıdır. Tanzimat Fermanı bu yönde bir dönüm noktası teşkil eder. (71)

(Bu tarihler arasında ABD ekonomik krizi sonucu mali destekten yoksun kalan Amerikalı misyonerlere İngiliz Kilisesi el uzatmıştır.) (73)

30. Goodel bununla da kalmamış, Aziz Bey adlı bir Osmanlı memurunun gözetiminde Osmanlı eratına okuma-yazma öğretecek bu tip bir okul örgütlenmesi girişiminde bile bulunmuştu. (60)

31. Osmanlı İmp.ındaki küçücük Protestan cemaatin1850 yılında “millet”

statüsüne kavuşması için İngiliz büyükelçisi Sir Stratford Canning’in cansiperane çabalarının arkasında görünmez adam misyoner William Goodel’

dir. 1856 Islahat Fermanının Osmanlı yönetimine empoze edilmesinde İngiliz Büyükelçisi ile Amerikan misyonerleri gıpta edilecek bir işbirliği ile yapmışlardır. (72)

32. İngiliz diplomatlarla-Amerikalı misyonerler görüş birliğinde oldukları bir başka ortak nokta “Türkler(müslümanlar) egemen konumdan çıkarılmadıkça, Hristiyan azınlıklar özgürleşmedikçe, Osmanlı İmparatorluğu için kurtuluş umudu olmadığı inancıydı. Bu nedenle İng. Büyükelçisi Canning, imparatorlukta Müslüman olmayanların durumunu iyileştirmeye yönelik her türlü çabaya (Tanzimat’ın ilanı, yeniçeri ocağının lağvı, işkencenin ilgası, dönmelerin eski dinine dönmelerine izin verilmesi, Kudüs’te ilk Protestan kilisesinin açılması, 1856 Islahat Fermanının çıkarılması vb.) destek oluyordu.(74)

33. Önde gelen ABD’li misyonerlerden birisi olan Tillman C. Trowbridge, Anadolu’da yaptığı bir gezinin notlarında, tipik misyoner görünüşünü net bir şekilde dile getiriyordu. “Ermenistan’da bir turdan notlar” adını taşıyan 1858 yılında kaleme alınan 200 sayfalık bu metnin özeti şuydu: “Türklerin gerek insan olarak kendileri, gerekse toplumsal kurumları ilkeldir. Bunun bir nedeni ırksal ise, bir nedeni de dinseldir.(İslam) Türkler Hıristiyanlaştırılmadıkça ve tüm kurumları batılılaştırılmadıkça kurtuluş yoktur. Kurtuluşun yolu ise Osmanlı’daki Hıristiyan halkları bir bir Protestanlaştırmak ve özgürleştirmektir.” Bu saptamanın önemi şuradadır ki, en azından Amerikalı misyonerler açısından izlenecek politikaların bel kemiğini işte bu kabul oluşturuyordu. (74)

- Olayların zorlaması

34. Hedef düzeltme-eğitimde yeni stratejiler yeni oluşumlar...

35. 1870’li yıllarla birlikte, gerek imparatorluğun yaşamında, gerekse Amerikalı misyonerlerin faaliyetlerinde yeni bir dönem başlıyordu. Bu dönemin en belirgin özelliği, denklemdeki pek çok unsurun değişmesiydi. Bir kere batının Osmanlı Devleti’ne karşı tutumu değişmişti. Her şeye rağmen yaşatılması gereken “hasta adam” gitmiş, yerine paylaşılacak mirası öne çıkmış “ölümcül hasta adam” gelmişti,imparatorluk dağılacaktı. Bu kaçınılmaz görünüyordu. Batı kendi çıkarlarını imparatorluk bünyesindeki

ulusal azınlıklar kanalıyla koruma yol ve yöntemleri geliştirme peşindeydi. O yıllarda Avrupa Başkentlerinde dillerden düşmeyen “Osmanlı İmparatorluğu’nda reform” yaygarasının dış yüzü buydu. (119)

36. Misyoner Trowbridge 1872 yılında kaleme aldığı bir raporda: “ Osmanlı İmparatorluğu’nun korunması, uzun süredir, Avrupa’daki genel barış için zorunlu sayılmıştır. İmparatorluğun dağılmasını önlemek için büyük fedakarlıklara katlanılmıştır. Bununla birlikte, tamamen kokuşmuş bir yönetimi veya halkı uzun süre muhafaza etmek imkansızdır. Dolayısıyla Türk İmparatorluğu’nun ahlaki reformasyonunun gerçekleştirilmesi mümkün görülmemektedir. Ülkenin sözde Hıristiyan toplumlarında bunun için bir temel vardır. Türkiye’nin tüm nüfusunun yaklaşık yarısı Rum, Ermeni, ve Bulgarlardan oluşmaktadır. Amerikalılar ve diğer misyonerler bu toplumlar içinde uzun süredir çalışmaktadırlar ve özellikle Ermeniler arasında başarılı olmuşlardır. Yukarıda belirtilen doğrultuda operasyonlarını genişletmeyi önermektedirler ve bunu yaparken de Amerika’dakiler kadar İngiltere’deki dostların işbirliğine güvenmektedirler.” (120)

37. Misyoner faaliyetlerinde yeni açılan cephe: “Avrupa Türkiye’si misyonu” , amacı: Bulgarların “Ortodoks hiyerarşisinin ve Türk despotizminin” pençesinden kurtarmak...(122) (1850’li yıllardan itibaren...)

38. Bulgaristan’ın kurtarılması davasının bayrağını ilk açan misyoner Robert Koleji’nin kurucusu Cyrus Hamlin olduysa, sonuç alınmasına en çok emeği geçen misyoner de Cyrus’un damadı ve kolejin ünlü müdürü George Washburn oldu. (125)

39. Amerikan misyonerleri 1881 yılına kadar Malta-İzmir-İstanbul matbaalarında toplam 725 adet kitap-broşür-risale yayınlamışlardır. Bunların esas itibarıyla dinsel ajitasyon ve propaganda yapmaya yönelik yayınlardır.

(147)

40. Emperyalist bir güç olarak, dünya sahnesine biraz gecikmeli çıkan ABD Asya, Afrika, Latin Amerika ve Orta Doğu gibi dünyanın değişik bölgelerine nüfuz ederken, misyoner dizgesinden etkin bir şekilde yararlanmıştır. (219-220)

41. Misyoner dizgesinin, Amerikan emperyalist yayılmasına en büyük katkısı “tanıma” ve ”tanıtma” konusunda olmuştur. Tanımak için Anadolu’da XIX. Yüzyıl koşullarında, halkın arasında yirmi beş, otuz, kırk hata elli yıl yaşamak; yörede konuşulan iki, üç bazen dört dili su gibi bilmek, Anadolu yaylarında at üstünde100.000 km.den fazla yol kat etmeği bir ömre sığdırabilmek gerekliydi. Osmanlı aydınının Anadolu’yu hayretler içinde tanımayı başlayışının ancak XX. Yüzyılın ilk çeyreğinde olduğu hatırlanırsa, Amerikalı misyonerlerin Anadolu’yu iyi tanıdığı söylenebilir. İyi tanıdığı için de, her ulustan, her kesimden halkın değerlerini, tutumlarını, özlemlerini, ön

yargılarını ve beklentilerini muhtemelen, Osmanlı yöneticisinden çok daha iyi biliyorlardı...(220)

42. I. Cihan Harbi’ni izleyen yıllarda Amerikan mandasına talip olan bir grup insanın bu değerlendirmesinde hiç kuşkusuz Amerikan okullarının rolü ve payı vardı. (222)

AMERİKAN FUNDAMENTALİZMİNİN

Outline

Benzer Belgeler