• Sonuç bulunamadı

Yapısı ve Sûre Ġçindeki Yeri Bakımından Sûre Ġsimleri

BÖLÜM 2: ĠSĠM KAVRAMI VE KUR’ÂN-I KERÎM SÛRELERĠNĠN ĠSĠMLENDĠRĠLMESĠ ĠSĠMLENDĠRĠLMESĠ

4. Birden fazla ismi olan bu sûrelerin bazı isimlerinin sahâbeden nakledilmiĢ olması

2.2.7. Yapısı ve Sûre Ġçindeki Yeri Bakımından Sûre Ġsimleri

Bazı ilim adamları arasında sûrelere isim verilme uygulamasının genellikle sûrenin ilk kelimesi veya ilk âyeti ya da son kelimesine göre gerçekleĢtiği kanaati hâkimdir. Birçok müfessir, -çalıĢmanın 3. bölümünde de görüleceği üzere- sûrelerin isimlerini alıĢ sebebini izah ederken o ifadenin sûrenin ilk veya son kelimesi olduğu ya da ilk âyetinde geçtiği için bu ismi aldığını ifade etmektedirler. Fakat sûre isimlerini bu açıdan inceleyince durumun ifade edildiği gibi olmadığını fark ettik ve Ģu sonuçlara ulaĢtık: Kur‟ân‟ın sadece bir sûresi859

ismini son kelimesinden alırken yirmi iki sûre, ismini

854 Alak sûresi, h. 730 yılında yazılan bir mushafta “el-Kalem”, h. 990 yılında yazılan bir mushafta ise “Ġkra‟”, olarak anılmaktadır.

855 Fîl sûresi, h. 621 yılında yazılmıĢ bir mushafta “Eraeyte”, ismiyle kaydedilmiĢtir.

856

KureyĢ sûresi, h. 621 yılında yazılan bir mushafta “Li Îlâf”, h. 914 yılında yazılan bir mushafta ise “es-Sayf”, Ģeklinde isimlendirilmiĢtir.

857 Mâûn sûresi, h. 730 ve h. 1186 yılında yazılan bir mushafta ise “ed-Dîn”, Ģeklinde isimlendirilmiĢtir.

858 Nasr sûresi, h. 1155 yılında yazılmıĢ bir mushafta “el-Feth”, ismiyle kaydedilmiĢtir.

859

132

sûrenin ilk kelimesinden, on sekiz tanesi ilk âyetinin içinden, yirmi beĢ tanesi ise ilk âyetinin son kelimesinden olmak üzere toplam altmıĢ beĢ sûre, ismini ilk âyetinden almakta, geri kalan kırk altı sûre ise ismini sûrenin ilk âyetinin dıĢındaki herhangi bir âyetinden almaktadır. Üç sûre de vardır ki bunların isimleri, sûrenin muhtavasında geçmemektedir. O halde sûrelerin %20 civarı ismini sûrenin ilk kelimesinden, %57‟si ilk âyetinde geçen bir ifadeden, %40‟ı ise sûrede geçen ilk âyetinin dıĢındaki bir lafızdan almaktadır. Bu durum, sûrelerin isimlerini ilk kelimesinden alındığı Ģeklindeki kanaatinin isabetsiz olduğunu göstermektedir.

Bu araĢtırmayı yapmamızın sebebi Ģudur: Sûrelerin isimlendirilmesinin ictihâdî olduğunu savunanlar, sûrelerin çoğunun kolay adlandırıldığı ve akılda kalma olasılığı daha yüksek olduğu için isimlerini ilk kelimesinden aldığını belirtmeleri, bu bakımdan isimlendirmede herhangi bir hedef ve maksadın güdülmediği intibaını vermeleridir. Bize göre sûrenin baĢlangıç kelimesinin sûreye isim olması, sûrenin sadece bu kelimelerle baĢladığı için değil, bu baĢlangıç kelimelerinin kapsayıcı özellikler barındırması, diğer bir ifadeyle sûrenin kapsamı geniĢ kelimelerle baĢlamasındandır. Tüm sûrelerin bir ismi olduğu, isimsiz bir sûre bulunmadığı gibi aynı ismi alan iki sûre de yoktur. Yani tek bir ismin iki ayrı sûreye ad olarak verilmesi Kur‟ân‟da görülen bir durum değildir. Sûre isimlerinin yapısına bir göz atacak olursak karĢımıza Ģöyle bir tablo çıkmaktadır: Özellikle Ģunu belirtmeliyiz ki, çağrıĢtırdıkları bakımından tercih edilen sûre isimleri bize göre çok hassas bir seçimi göstermektedir. Diğer bazı peygamber adlarıyla sûre isimleriyle bulunduğu halde ulu‟l-azm peygamberlerinden olan Hz. Mûsâ ve Hz. Îsâ adında sûre ismi bulunmamaktadır. Zira Kur‟ân‟ın nâzil olduğu dönemde diğer peygamberlerin ümmetleri ve inananları mevcut değildi. Hz. Ġbrâhim‟e inanan Hanîfler varsa da bu kiĢiler toplumda yer tutacak derecede çok sayıda değillerdi. Fakat Kur‟ân, müĢrik Araplarla birlikte yahudi hıristiyan toplumların olduğu bir ortamda nâzil oldu. Kur‟ân‟ın getirdikleri, Yahudilik ve Hıristiyanlığın hükümlerini kaldırıyor, yerine yeni hükümler getiriyordu. Ġki din mensupları da Kur‟ân‟a karĢı çıkmaktaydılar. Muhtemelen bu sebeple Mûsâ va Îsâ isimlerinde sûre bulunmamaktadır. Bu adlardaki sûreler, yahudi ve hıristiyanların zihinlerinde kendi dinlerinin hala geçerli olduğu intibaını verebilirdi.

133

Öte yandan Hz. Mûsâ ve Hz. Îsâ adında sûre ismi olmamakla birlikte yahudi ve hıristiyanların Kur‟ân‟la bağını kurmak, onları Kur‟ân‟a yaklaĢtırmak için adlarını duyduklarında dikkatlerini çekecek ve onları o isme ve muhtevasına yönlendirecek, yahudilerin önem verdiği Bakara ismi; hıristiyanlar için önemli olan Mâide ve Meryem isimleri; her ikisi için de önemli olan Âl-i Ġmrân ismi, Kur‟ân sûrelerine isim yapılmıĢtır. Zira Hz. Meryem ve Hz. Mûsâ ile Hz. Hârûn‟un babalarının adı, Ġmrân‟dır. ÇağrıĢtırdıkları bakımından bu adların sûrelere isim yapılması çok anlamlı olmuĢtur. Buna göre sûre isimlerinin, muhatapların zihnini ve kalbini Kur‟ân‟a celbetme Ģeklinde özetleyebileceğimiz bir yapı taĢıdığı söylenebilir. Yûsuf ve Âl-i Ġmrân sûrelerini iĢiten Ehl-i kitabın, kendilerinden bahsedildiğü düĢüncesiyle dikkatleri bu sûrelere yönelebilirken, bütün semavî dinler tarafından mübarek kabul edilen ve saygı duyulan Hz. Ġbrâhim‟in isminin bir sûreye ad yapılması da bu bakımdan dikkat çekici bir durumdur.

Öte yandan tercih edilen sûre isimleri öyle derinlikli adlardır ki, sûrelerin içerikleri hakkında bilgi sahibi olunmasa bile sûrenin ismi, muhtevası hakkında bir fikir verebilecek mahiyettedir. Örneğin Münafikûn, Cin, Kâfirun, Nisâ vb. bazı isimleri duyan veya gören kimse, bu sûrelerin içeriği hakkında bir fikir edinebilir. Bu açıdan sûrelerin isimlendirilme sistemi çok orijinaldir. Kur‟ân‟daki sûrelerin tümünün, tek kelimeden oluĢan isimleri bulunmaktadır. Buna rağmen isim, içeriği yansıtır mahiyettedir. Bırakın uzunca yazılmıĢ bir kitabı, makale boyutlarında 15-20 sayfalık bir yazıda bile baĢlık koymanın zorluğu baĢ göstermektedir. Zira yazıya konulan baĢlık, yazıyı kapsayıca ve yansıtır olmalıdır. Bu bakımdan küçük yazılara bile çoğu kez birkaç kelimeden müteĢekkil baĢlıklar konur. Bu durum da sûrelere konulan isimlerin eĢsizliğini göstermektedir.

Sûre isimlerini incelerken Ģunu fark ettik: Kur‟ân‟ın ele aldığı emen hemen her konuyu yansıtan bir sûre ismi bulunmaktadır. Sûre isimlerinden yola çıkarak Kur‟ân‟ın temas ettiği konulara ulaĢabiliriz. Buna göre sadece sûrelerin isimlerinden yola çıkılarak Cenâb-ı Allah‟ın Kur‟ân‟da vurguladığı tevhid, nübüvvet, âhiret, kıssalar vb. hususlar fark edilebilir. Zira sûre isimleri, Kur‟ân‟da iĢlenen konuların yansıması konumundadır. Sûre isimleri topluca dikkatle incelendiğinde Kur‟ân‟da ele alınan konular tesbit edilebilecektir. Bu da sûre isimlerinin çeĢitliliğini gösteren bir vakıadır. Kur‟ân‟da

134

temas edilen tüm konuların bir yansıması, sûre isimlerinde de bulunmaktadır. Bu bakımdan sûre isimleri, Kur‟ân‟ı özetler mahiyettedir.

Dikkat edilecek olursa sûrelerin isimleri, düĢünmeye ve araĢtırma yapmaya iten bir yapıdadır. Buna Cin Sûresi örnek olarak gösterilebilir. Zira cinler, gözle göremediğimiz ve ilâhî vahiy dıĢında ona dair bilgi edinmeye imkân bulamadığımız bir âlemdir.860

Sûre isimleri dikkatle ve topluca incelendiğinde kâinatta bilebildiğimiz her bir varlık tabakasına ait varlıkları, sûrelere verilen isimlerde görmekteyiz. Bilinenden bilinmeyene, fizikten metafiziğe tüm alanlara ait varlıklar, sûrelere isim yapılmıĢtır. Varlık âlemi genelde “görülebilen ve görülemeyen” olarak ikiye ayrılır. Görülebilen varlıklar, insan, hayvan, bitkiler ve cansız varlıklar olarak dörde ayrılır. Görülemeyen varlıklarsa melekler, cinler ve ġeytan‟dır. Görülen varlıklardan insanın, Alak gibi yaratılıĢının sebep ve kaynağına iĢaret eden; Ġnsan sûresi gibi hem cinsini ifade eden, hem de Hûd, Yûnus, Yûsuf, Ġbrâhîm, Meryem, Lokman, Muhammed ve Nûh sûreleri ile erkek-kadın, peygamber ve peygamber olmayan bireylerini ifade eden; Âl-i Ġmrân, Enbiyâ, Mü‟minûn, Zümer, Ahzâb, Münâfikûn ve Kâfirûn adları ile çoğullarına; Hicr, Rûm Ahkâf ve KureyĢ ile topluluklarına iĢaret eden sûre isimleri bulunmaktadır. Görülen varlıklardan hayvanların da hem cinsini ifade eden, hem de fertlerini ifade eden sûreler bulunmaktadır. En„âm sûresi bir anlamıyla hayvan cinsine iĢaret ederken, Bakara, Nahl, Neml, Ankebût ve Fîl sûre isimleriyle, uçan-yürüyen, büyük-küçük hayvan fertlerine delalet etmektedir. Görülebilen varlıklardan Tîn ismi ziraat ve bitkilere iĢaret ederken cansız dediğimiz varlıkları gösteren oldukça fazla sûre isimleri bulunmaktadır. Bürûc, Necm, Târık, Kamer ve ġems isimleri ile gökyüzünde varlıklara; Ra„d ismi ile hava olaylarına; yeryüzü Ģekillerinden Kehf, Tûr ve madenlerden Hadîd adlarıyla da yeryüzündeki varlıklara iĢaret etmektedir. Görülemeyen varlıklardan cinleri, Cin sûresi; melekleri ise bir anlamıyla Mürselât ve Nâziât isimleri temsil etmektedir. ġeytanın ismi veya bir vasfını gösteren sûre ismi yoksa da faaliyetlerini gösteren Münafikûn ve Kâfirun sûre isimleri bulunmaktadır. Görüldüğü üzere her bir varlık tabakasına ait varlıkları, sûrelere verilen isimlerde görmekteyiz. Her varlık alanına ait isimlerin sûrelere ad olarak verilmesi, Kur‟ân‟ın ve sûrelerinin kapsayıcılığının çok önemli bir göstergesidir.

860

135

Kur‟ân birçok âyetiyle, kâinat kitabının okunmasına kapılar aralasın diye fizik, kimya, jeoloji, botanik, zooloji gibi tabiat bilimlerini teĢvik eder.861

Mevcut yapılarıyla sûre isimleri de pek çok Fen Bilimleri ve Sosyal Bilimler‟e ait branĢlara iĢaret etmektedir. ġems, Kamer, Târık, Bürûc, Necm ve Ra‟d isimleri, Astronomi ve Fizik‟e; Ġnsân ismi, Antropoloji‟ye, Alak Anatomi‟ye; bir bitki çeĢidi olan Tîn, Botanik‟e; bazı hayvan isimleri olan Bakara, En„âm, Nahl, Neml, Ankebût ve Fîl, Zooloji‟e; bir maden olan Hadîd, Jeoloji‟ye; yukarıdaki sayılan canlıları ifade eden tüm isimlerle Biyoloji‟ye; topluluk anlamı ihtiva eden Nâs Sosyoloji‟ye; Kasas ve ġuarâ, Edebiyat‟a; Hicr, Rûm, Ahkâf ve Sebe‟ Tarih‟e; Mâûn ve Mufaffifîn, Ġktisâd‟a; Talâk ve Tahrîm isimlerinin Hukuk‟a iĢaret ettiğini ifade edebiliriz.

Sûre isimlerinin yapısını araĢtırırken, dikkatimizi çeken hususlardan birisi de Ģu olmuĢtur: Sûre isimleri arasında olumlu anlam ifade eden sûrelerin yanında olumsuz anlam ifade eden sûre isimleri de bununmakta mıdır? Yoksa sûre adları tümüyle olumluyu, iyiyi anımsatan isimler midir? Bu sorunun cevabını Ģöyle verebiliriz ki, olumlu anlam ifade eden sûre isimleri olduğu gibi olumsuz mâna ifade eden sûre adları da bulunmaktadır. Bazı sûre isimleri, sadece adlarıyla negatif bir yapı taĢırken bazı sûre isimleri ise iĢlevleri bakımından olumsuzluğu anımsatan isimler durumundadır. Mü‟minûn, Nûr, Feth, Rahmân, ĠnĢirâh, Kevser ve Nasr isimleri doğrudan olumlu anımsaması olan sûrelerdir. Bunun yanında Ra„d ismi ise fonksiyonları, sesi ve neticeleriyle korkutucu olabilmekte ve böylece olumsuz bir anlam taĢıyabilmektedir. Duhân ismi de adında bir olumsuzluk yok iken, kıyameti veya kıtlığı çağrıĢtırdığından korkutucu olabilmektedir. Fakat Münâfikûn, Mutaffifîn, Tekâsür, Hümeze, Kâfirûn ve Tebbet adları olumsuz anımsamaları olan sûre isimleridir. Bu isimler, olunması değil, olunmaması gereken özellikleri dile getirmektedir. Sûrelere bu gibi olumsuz anlam taĢıyan isimlerin verilmesi, hangi özelliklere sahip olunmaması, hangi vasıfların taĢınmaması gerektiğine dikkat çekmek için verilmiĢ olsa gerektir.

Çevre, tüm hayatı boyunca insanın ayrılamayacağı yaĢam alanııdır. Kur‟ân‟ın çevreyi oluĢturan unsurları, hayvanları, rüzgârı, deniz ve ırmakları, dağları, taĢları ve bitkileri de çokça zikrettiğini görmekteyiz. Bu hususları ele alan âyetlerle Kur‟ân‟ın tabii çevreye verdiği önem gösterilmek, böylece çevrenin değerinin bilinmesi hususunda

861

136

insanlık uyarılmak istenmiĢ olabilir. Bu bakımdan sağlıklı yaĢam ortamının unsurlarının önemini gösteren pek çok sûre ismi de bulunmaktadır. Çevrenin ayrılmaz parçalarından olan hayvanların çeĢitli türlerinin isimleriyle anılan 6 sûre bulunmaktadır. Bunlar, Bakara, En„âm, Nahl, Neml, Ankebût ve Fîl sûreleridir.862

Çevrenin ayrılmaz parçalarından birisi de dağlardır. Tûr ismi dağlara, Kehf ismi de dağların bir parçası olup tabii sığınma ve korunma yeri konumundaki mağaralara iĢaret etmektedir. Beled ismi de insanın eski yaĢam alanlarını oluĢturan mekanlara ve modern yaĢam merkezlerini oluĢturan Ģehirlere delalet etmektedir. Aynı zamanda sûre isimlerinin bir kısmı, bazı Ģehirlere ve mimarî yapılara iĢaret etmektedir. Hicr, Sebe‟ ve Ahkâf isimleri buna misâl olarak verilebilir. Varlığın yaĢamını devam ettirebilmesi için gerekli olan unsurlardan biri de pek çok faydası olan rüzgârlardır. Zâriyât ismi de buna imada bulunmaktadır. Öte yandan bitkiler de çevre kavramı içerisinde mütalaa ettiğimiz, evrenin ayrılmaz parçalarındandır ki Tîn sûresi de bunlara iĢaret etmektedir.863

Sûrelere konulan isimler Hz. Allah‟ın hatırlanmasına, tevhidin korunmasına, peygamberlere olan ihtiyacın ve peygamberlik müessesesine gereksinimin idrak edilmesine, âhiret hayatının varlığının zihinlerde canlı tutulmasına, insanın kulluk ve ahlâkî buyutunun unutulmamasına ve daha bilemeyeceğimiz pek çok güzelliklerin oluĢumuna vesile olmaktadır.

Yapısı bakımından mesaj verici bir özellik taĢımaları sebebiyle olsa gerek sûre isimlerinin zikredilmesinin yerine sûrenin sıra numarasının söylenmesi, -meselâ Yâsîn sûresi yerine 36. sûre denilmesi- doğru karĢılanmamaktadır.

Kur‟ân‟daki sûre isimlerinin yapısını Ģu hususları anlatarak sürdürebiliriz:

1. Arap alfabesindeki “Zı/ ” harfi dıĢındaki tüm harfler sûre isimlerinde kullanılmıĢtır. Yani Kur‟ân‟da, içinde “Zı/ ” harfinin geçtiği herhangi bir sûre ismi -ilk ismi açısından- bulunmamaktadır.

2. Sûrelerin isimleri içerisinde, harf olarak en büyük sûre ismi, “el-Münâfikûn”dur. “ ” kelimesi, 9 harftir. Harf sayısı olarak yine büyük olan “ ” ve “ ” kelimeleri “Ģedde” ile birlikre 9 harf ise de Ģeddesiz olarak 8 harftir. Kur‟ân-ı Kerîm‟in sûrelerinin isimleri içerisinde, harf olarak en küçük sûre ismi ise tek harfli olan “Kâf”

862 Çiçek, Delâletü esmâi süveri’l-Kur’âni’l-Kerîm, s. 242.

863

137

ve “Sâd” sûreleridir. Kur‟ân sûreleri içerisinde, iki harften oluĢan sûre isimleri, Yâsin ve Tâhâ sûreleridir. Üç harften oluĢan sûre isimleri, Nûr, Kehf ve Neml sûreleridir. Dört harften oluĢan sûre isimleri, Duhân, Zuhruf, Fâtır ve Bürûc sûreleridir. BeĢ harften oluĢan sûre isimleri, Ahkâf, Hucurât, Tegâbün, Tahrîm ve GâĢiye sûreleridir. Altı harften oluĢan sûre isimleri, ĠnĢirâh, Kâfirûn, Mücâdile, Ġnfitâr, Mümtehine ve ĠnĢikâk sûreleridir.

3. Maden ismi alan tek sûre, Hadîd sûresidir.

4. Haftanın günlerinden birinin ismini alan tek sûre, Cuma sûresidir.

5. Kur‟ân‟daki sûre isimlerinin -3 tanesi dıĢında- tümü sûrelerin içinde geçmektedir. 3 sûrenin ismi ise sûrenin metninde geçmemektedir. Bunlar; Fâtiha, Enbiyâ ve Ġhlâs sûreleridir.

6. Bir devletin ismini alan tek sûre, Sebe‟ sûresidir. 7. Meyve ismini alan tek sûre, Tîn sûresidir.

8. Ġbadetlerden, Ġslâm‟ın rükünlerinden birinin ismini alan tek sûre, Hac sûresidir. 9. Ġnsan, hayvan veya melek olmayan bir varlığın ismini alan tek bir sûre vardır, o da Cin sûresidir.

10. Kur‟ân‟daki sûreler içinde 1 sûre, Mâûn, ismini son kelimesinden almaktadır. Nâs ifadesi de sûrenin içinde zikredilmekle birlikte sûrenin son kelimesinde de geçmektedir. 11. Ġki sûre ismi vardır ki bunlar düzden de tersten de okunsa, yani sağdan sola da soldan sağa da okunsa aynı kelime ortaya çıkmaktadır. Bunlar, Tebbet ve Leyl ( sûreleridir.

12. Sûre kelimesi ile baĢlayan tek sûre, Nûr sûresidir.

13. Bir sûre, ismini Kur‟ân‟ın diğer bir isminden almıĢtır, o da Furkân sûresidir.

14. Ġki sûrenin ismi namaz vakitlerine iĢaret etmektedir. Bunlar da Fecr ve Asr sûreleridir.

15. Bir sûre, ismini Ġslâm tarihinde yapılmıĢ olan bir savaĢtan almaktadır, o da Ahzâb sûresidir.

138

17. Kur‟ân‟daki sûreler içinde 4 sûre, ismini günün belirli vakitlerinden almaktadır. Bunlar, Fecr, Leyl, Duhâ ve Asr sûreleridir. Sabah vakti anlamına geldiği belirtilen Felak sûresi de bunlardan sayılmıĢtır.

18. Üç sûre, ismini gök cisimlerinden almaktadır. Bunlar, Kamer, Necm ve ġems sûreleridir. Bürûc ve Târık sûreleri de bunlara dahil edilebilir.

19. BeĢ sûre, ismini esmâ-i hüsnâdan almaktadır. Bunlar, Rahmân, A„lâ, Mülk, Fâtır, Nûr sûreleridir.

20. BeĢ sûre, ismini hayvan isimlerinden almaktadır. Bunlar, Bakara, Nahl, Neml, Ankebût ve Fîl sûreleridir.

21. Dört tane sûre, isimlerini mukattaa harflerinden almaktadır. Bunlar Tâhâ, Yâsîn, Sâd ve Kâf sûreleridir.

Sûrelere verilen isimlerle ilgili akla takılan birçok husus bulunmaktadır. Bunlardan birisi Ģudur: Herhangi bir sûrede birden fazla peygamber kıssası geçtiği halde sûre adını, o kıssalardan birinden almaktadır. Bu durumda sûrenin ismi hangi ölçüye göre verilmektedir? Meselâ Hûd sûresinde Hz. Nûh, Sâlih, Ġbrâhîm, Lût, ġuayb ve Mûsâ‟nın adları geçmekte, ayrıca Hz. Nûh‟un kıssası, Hûd (a.s.)‟un kıssasından daha geniĢ ve daha uzun olarak zikredilmektedir. O halde neden sûreye Hûd sûresi adı verilmiĢ olabilir? Konumuz açısından son derece önemli olan bu soruyu Ģöyle cevaplayabiliriz: Hûd (a.s.)‟a ait kıssalar birçok sûrede anlatılmakla birlikte,864

Bakara, A„râf, Hûd ve ġuarâ sûrelerinde diğer sûrelerden daha geniĢ bir Ģekilde tekrarlanmıĢ, bunun yanında bu sûreler içinde de Hûd ismi en çok bu sûrede865

geçmektedir. Buna göre Hûd kelimesi bu sûrede tam beĢ kez tekrarlanmıĢ ve bu tekrar, sûreye bu adın verilmesinin sebebi olmuĢtur.866

O halde akla Ģöyle bir soru daha gelmektedir. Hûd sûresinde Hz. Nûh‟un adı 6 yerde geçmektedir.867

Neden bu sûre Nûh sûresi olmamıĢtır? Bu soruya da Ģöyle cevap

864

Hûd kelimesi Kur‟ân‟da Bakara, A„râf, Hûd ve ġuarâ sûreleri olmak üzere dört ayrı sûrede, on kez geçmektedir. Bk. Abdülbâkî, el-Mu‘cemü’l-müfehres, s. 739.

865 Hûd kelimesi, beĢ kez olmak üzere en fazla Hûd sûresinde geçmektedir. Bk. Abdülbâkî, a.g.e., s. 739.

866 ZerkeĢî, el-Burhân, I, 340-341; Suyûtî, el-İtkân, I, 177.

867

Nûh kelimesi Kur‟ân‟da Âl-i Ġmrân, Nisâ, En„âm, A„râf, Tevbe, Yûnus, Hûd, Ġbrâhîm, Ġsrâ, Meryem, Enbiyâ, Hac, Mü‟minûn, Furkân, ġuarâ, Ankebût, Ahzâb, Sâffât, Sâd, Mü‟min, ġûrâ, Kâf, Zâriyât, Necm, Kamer, Hadîd, Tahrîm ve Nûh sûreleri olmak üzere yirmi sekiz ayrı sûrede, kırk üç kez geçerken, sekiz kez olmak üzere en fazla Hûd sûresinde geçmektedir. Bk. Abdülbâkî, a.g.e., s. 722-723.

139

verebiliriz: Hz. Nûh ve kavmi ile olan iliĢkilerini ele alıp anlatan baĢlı baĢına bir sûre tahsis edilmiĢ, hatta bu sûrede baĢka bir kıssa yer almamıĢtır. Sadece kendi kıssasının geçtiği sûreye kendi adını vermek, o sûrede çok tekrar edilse bile kendisiyle birlikte diğer peygamberlerin kıssasının anlatıldığı sûreye isim olmaktan daha uygundur.868

Hûd sûresi de sûreler içinde bu isimle adlandırılması en uygun olan sûredir.869

Öte yandan Kasas sûresinde tek bir kıssa anlatılmaktadır, o da Hz. Mûsâ‟nın kıssasıdır. Bunun yanında Hûd sûresi kasas sûresi olarak isimlendirilmeye daha uygundur; zira sûrede Kasas kelimesi geçmemekle birlikte, bu sûrenin aksine pek çok peygamberin kıssası anlatılmaktadır. Buna göre Kasas sûresi, Hûd sûresi olarak; Hûd sûresi de Kasas sûresi olarak isimlendirilmeliydi. O halde bu sûrede baĢka peygamberler de anlatıldığı halde sûre neden baĢka bir peygamberlerin adıyla değil de Hûd sûresi olarak adlandırılmıĢtır?870

Bu soruya Ģöyle cevap verebiliriz: Bu sûrede baĢka peygamberler ve konular anlatılmakla beraber, onlardan Hûd (a.s.)‟un seçilmesi, bu vesile ile onun hak dini tebliğ etmekteki gayretlerini ebedileĢtirme gayesine hizmet etmektedir.871

Ayrıca Hz. Hûd kıssası, nüzûl açısından aynı zaman dilimine ait A„râf ve ġuarâ sûrelerinde yer almıĢ olmakla birlikte, bu sûrede kısmen daha ayrıntılı olarak ele alınır.872

Bunların yanında Kur‟ân‟da zikri çokca geçtiği halde herhangi bir sûreye isim olmayan peygamberler de vardır. Bunlardan biri, Hz. Mûsâ‟dır. Ulu‟l-Azm peygamberlerinden olup 136 kez873 olmak üzere Kur‟ân‟da en çok zikri geçen peygamber olmasına rağmen Mûsâ adında bir sûre yoktur. Hz. Âdem ve Hz. Îsâ da bu duruma örnek olarak verilebilir. O halde bu durumu nasıl açıklayabiliriz? Suyûtî de konuyu ele alırken bu hususu gündeme getirmiĢ ve bu soruyu o da sormuĢtur. Birçok sûre, -Nûh, Hûd, Ġbrâhîm, Yûnus, Âl-i Ġmrân, Neml, Yûsuf, Muhammed ve Lokman sûreleri gibi- içinde isimleri geçen peygamberlerden veya yine içinde zikri geçen -Meryem ve Mümin gibi- Ģahıslardan ismini almıĢtır. Bazı sûreler de -Ashâb-ı Kehf, Hicr, Sebe‟ gibi- içinde anlatılan kavimlerden ismini almaktadır. Bütün bunlara rağmen Kur‟ân‟da çok fazla zikredildiği halde Mûsâ adı hiçbir sûreye verilmemiĢtir. Hatta bazı âlimler, neredeyse

868 ZerkeĢî, el-Burhân, I, 341; Suyûtî, el-İtkân, I, 177-178.

869 ZerkeĢî, a.g.e., I, 341.

870

Ġbn Âdil, Ebû Hafs Ömer b. Ali, el-Lübâb fî ulûmi’l-kitâb, Dârü‟l-kütübi‟l-ilmiyye, Beyrut 1419/1998, X, 426.

871 Yıldırım, Kur’ân-ı Hakîm ve Açıklamalı Meâli, s. 220.

872 Ġslamoğlu, Kur’an Sûrelerinin Kimliği, s. 132.

873

140

Kur‟ân‟ın tümü Hz. Mûsâ‟dan söz etmektedir, demiĢlerdir. Buna rağmen hiçbir sûrenin