• Sonuç bulunamadı

Tarihî Mushaflarda Sûre Ġsimleri

BÖLÜM 2: ĠSĠM KAVRAMI VE KUR’ÂN-I KERÎM SÛRELERĠNĠN ĠSĠMLENDĠRĠLMESĠ ĠSĠMLENDĠRĠLMESĠ

4. Birden fazla ismi olan bu sûrelerin bazı isimlerinin sahâbeden nakledilmiĢ olması

2.2.6. Farklı Disiplinlerde Sûre Ġsimleri

2.2.6.2. Tarihî Mushaflarda Sûre Ġsimleri

Mushaf, Kur‟ân-ı Kerîm âyetlerinin iki kapak arasında toplanmasından oluĢan kitaptır. Ancak literatürde mushaf, daha çok Hz. Osman döneminde yazılıp çoğaltılan Kur‟ân nüshaları için kullanılmıĢtır.838

Hz. Osman döneminde Ġslâm devletinin sınırları iyice geniĢleyince Ġslâm‟a girenlerin sayısı hızla artmaya baĢladı. Yeni fethedilen bölgelerde yaĢayan halk, Kur‟ân‟ı Hz. Peygamber (a.s.)‟den doğrudan öğrenen sahâbe gibi okuyamadığı için bazı kıraat ihtilâfları kendini gösterdi. KuĢkusuz bu dönemde yapılan en önemli faaliyet, mushafların çoğaltılıp belli baĢlı merkezlere gönderilmesi olmuĢtur.839

Hz. Osman döneminde çoğaltılıp farklı beldelere gönderilen mushafların840

Ģu anda ne durumda olduğu hakkında farklı değerlendirmeler yapılmakla birlikte,841

nakledilen bilgilerden sağlıklı bir sonuca ulaĢmak mümkün değildir. Hz. Osman‟ın neĢrettiği mushaflarla ilgili Zürkânî‟nin “Hz. Osman‟ın beldelere gönderdiği bu mushafların bulundukları yerleri belirlemek bir yana, elimizde onların Ģu anda hala mevcut olduklarını gösteren açık bir delil bile yoktur”842

Ģeklindeki görüĢü, konuyu özetler mahiyettedir.

838 MaĢalı, “Mushaf”, XXXI, 242.

839

ġen, Kur’ân’ın Metinleşme Süreci, s. 228-229.

840 Hz. Osman zamanında istinsah edilen mushafların kaç tane çoğaltılıp nerelere gönderildiği konusunda rivayetlerde yer alan bilgiler birbirinden farklıdır. Elimizdeki mevcut rivayetlerde bunların sayısının en az dört, altı, yedi, sekiz ve en fazla dokuz olduğu kaydedilmektedir. Bunların Mekke, Medine, Kûfe, Basra, ġam, Yemen, Bahreyn, Mısır ve el-Cezire mushafları olduğu kaydedilmiĢtir. Daha geniĢ bilgi için bk. Zürkânî, Menâhilü’l-irfân, s. 282-283; Subhî es-Sâlih, Mebâhis, s. 83-84; A„zamî, The

History of the Qur’anic Text, s. 94; ġen, a.g.e., s. 241-242. 841 Bu değerlendirmelerle ilgili olarak bk. ġen, a.g.e., s. 247-251.

842

129

Hz. Osman mushaflarından herhangi birinin zamanımıza ulaĢtığına dair kesin bilgi bulunmamakla birlikte bunlardan olduğu iddia edilen, aslında onlardan istinsah edilmiĢ olmaları muhtemel bulunan bazı mushaflar bugün mevcuttur.843

Mushaflarla ilgili bu kısa giriĢten sonra tarihî yazma mushaflardaki sûre isimlerini incelemeye geçebiliriz. Burada, h. 621‟den 1337 yılına kadar her asırdan birkaç tane olmak üzere 21 adet yazma tarihî mushaf844

ele alınarak tarihî seyri içinde mushaflardaki sûre isimlerininin farklılığa ağrayıp uğramadığı araĢtırılmıĢtır. Sûreleri Kur‟ân‟daki sırasına göre ele alacak olursak, biri hariç olmak üzere845

Fâtiha sûresi, Bakara, Âl-i Ġmrân, Nisâ, Mâide, En„âm, A„râf, Enfâl, Tevbe, Yûnus, Hûd, Yûsuf, Ra„d, Ġbrâhîm, Hicr ve Nahl sûreleri tüm mushaflarda aynı isimle adlandırılmıĢtır. Ġsrâ sûresi ise mushafların yarısında Ġsrâ, diğer yarısında ise “Benî Ġsrâil” sûresi olarak kaydedilmiĢtir. Kehf, Meryem, Tâhâ, Enbiyâ, Hac, Mü‟minûn, Nûr, Furkân, ġuarâ, Neml, Kasas, Ankebût, Rûm, Lokman, Secde, Ahzâb ve Sebe‟ sûrelerinin isimlerinde de herhangi bir farklılık bulunmamakta, tüm sûreler bugünkü mushaflarla aynı isimle adlandırılmıĢtır. Fâtır sûresinde ise Ġsrâ sûresindeki durum geçerli olmuĢ; sûre hemen hemen mushafların yarısında Fâtır, diğer yarısında ise “Melâike Sûresi” olarak yazılmıĢtır. Yâsîn sûresi de tüm mushaflarda aynı adla anılmaktadır. Sâffât sûresine gelince bir mushaf hariç846

tümünde vâvlı “Ve‟s-Sâffât Sûresi” veya vâvsız “Sâffât Sûresi” olarak kaydedilmiĢtir. Sâd ve Zümer sûreleri de tüm mushaflarda aynı isimle

843 Bilgi için bk. MaĢalı, “Mushaf”, XXXI, 246-247.

844

AraĢtırma yapılan mushaflar için bk. Kur‟ân-ı Kerîm, h. 621, Süleymaniye Kütüphanesi, Hüdai Efendi Bölümü, nr. 00020; h. 628, Ahmed b. Abdüsselam b. Süleyman Zahidi, Süleymaniye Kütüphanesi, Hüdai Efendi Bölümü, nr. 00013; h. 674, Süleymaniye Kütüphanesi, Yazma BağıĢlar Bölümü, nr. 06404; h. 688, Süleymaniye Kütüphanesi, Hamidiye Bölümü, nr. 00005; h. 730, Süleymaniye Kütüphanesi, Yazma BağıĢlar Bölümü, nr. 04851; h. 787, Halil et-Tebrizi, Süleymaniye Kütüphanesi, Hacı Ahmed PaĢa Bölümü, nr. 00001; h. 820, Muhammed b. Muhammed, Süleymaniye Kütüphanesi, Nuri Arlasez Bölümü, nr. 00237; h. 903, Süleymaniye Kütüphanesi, Ayasofya Bölümü, nr. 00002; h. 914, DerviĢ Hasan b. Ġlyas, Süleymaniye Kütüphanesi, Ayasofya Bölümü, nr. 00001; h. 959, Ġbrahim b. DerviĢ el-Buhari, Süleymaniye Kütüphanesi, Pertevniyal Bölümü, nr. 00002; h. 990, Keykubat b. H. Ali el-Cüveyni, Süleymaniye Kütüphanesi, Nuri Arlasez Bölümü, nr. 00133; h. 1070, Süleymaniye Kütüphanesi, Nuri Arlasez Bölümü, nr. 00131; h. 1094, Ömer b. Ali, Süleymaniye Kütüphanesi, Murad Buhari Bölümü, nr. 00002; h. 1129, Süleymaniye Kütüphanesi, Yazma BağıĢlar Bölümü, nr. 02905; h. 1155, Ahmed b. Hüseyin, Süleymaniye Kütüphanesi, Nuri Arlasez Bölümü, nr. 00096; h. 1186, Süleymaniye Kütüphanesi, Muğla Molla Mustafa Efendi Bölümü, nr. 00004; h. 1234, Muhammed Ali Nuri, Süleymaniye Kütüphanesi, Nuri Arlasez Bölümü, nr. 00257; h. 1264, Ġbrahim Hüdayi, Süleymaniye Kütüphanesi, Nuri Arlasez Bölümü, nr. 00132; h. 1284, Hafız Muhammed Sabit, Süleymaniye Kütüphanesi, Yazma BağıĢlar Bölümü, nr. 00798; h. 1312, el-Hac Ali b. Hüseyin, Süleymaniye Kütüphanesi, Yazma BağıĢlar Bölümü, nr. 01536, h. 1337, Mehmed ġevki Safranbolevi, Süleymaniye Kütüphanesi, Yazma BağıĢlar Bölümü, nr. 04955.

845 Fâtiha sûresi, sadece h. 1094 tarihinde yazılan mushafta, “Ümmü‟l-Kur‟ân”, olarak kaydedilmiĢtir.

846

130 anılırken Mü‟min sûresi de iki mushaf hariç847

bütün mushaflarda “Mü‟min” olarak kaydedilmiĢtir. Fussilet sûresi ise bazı mushaflarda Fussilet, bazılarında “Secde”, bir kısmında “Hâ-Mîm Secde”, bir mushafta da “el-Evkât” olarak anılmaktadır. ġûrâ sûresinde de aynı durum söz konusudur. Buna göre sûre bazı mushaflarda ġûrâ, bazılarında “Ayn-Sîn-Kâf”, bir kısmında ise “Hâ-Mîm. Ayn-Sîn-Kâf” olarak adlandırılmıĢtır. Öte yandan Zuhruf, Duhân, Câsiye, Ahkâf, Muhammed, Feth ve Hucurât sûreleri de tüm mushaflarda aynı adlarla isimlendirilmiĢtir. Kâf sûresi de biri hariç848

bütün mushaflarda “Kâf” adıyla anılmaktadır. Zâriyât, Tûr ve Necm sûreleri vâvlı veya vâvsız olarak mushafların tümünde aynı adla isimlendirilirken Kamer sûresi de biri dıĢında849

bütün mushaflarda bu ismiyle adlandırılmıĢtır. Rahmân, Vâkıa ve Hadîd sûreleri tüm mushaflarda aynı adla anılırken Mücâdile sûresi ise mushafların çoğunda Mücâdile, az bir kısmında da Mücâdele sûresi olarak kayıtlıdır. HaĢr sûresi bütün mushaflarda, Mümtehine sûresi biri dıĢında850

tüm mushaflarda, Saf ve Cuma sûreleri de mushafların bütününde aynı Ģekilde adlandırılmıĢtır. Münâfikûn sûresi, ikisi hariç851

tüm mushaflarda, Tegâbün, Talâk, Tahrîm ve Mülk sûreleri de bütün mushaflarda bugünkü mushaflarla aynı isimle adlandırılmıĢtır. Kalem sûresi ise mushafların çoğunda Kalem, bazılarında “Nûn”, bir kısmında ise “Nûn ve‟l-Kalem” olarak anılmaktadır. Hâkka sûresi tüm mushaflarda, Meâric sûresi ikisi hariç852

bütün mushaflarda, Nûh, Cin, Müzzemmil, Müddessir ve Kıyâme sûrelerinde ise mushafların hepsinde aynı adla anılmaktadırlar. Ġnsân sûresi, hemen hemen mushafların yarısında Ġnsân, diğer yarısında ise “Dehr Sûresi”; Mürselât sûresi vâvlı veya vâvsız olarak mushafların tümünde; Nebe‟ sûresi ise ikisi dıĢında853

tüm mushaflarda; Nâziât sûresi de vâvlı veya vâvsız Ģekilde mushafların tümünde aynı adla anılmaktadırlar. Abese sûresi mushafların çoğunda Abese, az bir kısmında “A„mâ Sûresi”; Tekvîr, Ġnfitâr, Mutaffifîn ve ĠnĢikâk sûreleri ise mushafların çoğunda aynı adla, az bir kısmında da sırasıyla “Küvvirat”, “Ġnfetarat”, “Tatfîf” ve “ĠnĢakkat” olarak adlandırılmıĢlardır. Bürûc, Târık, A„lâ ve GâĢiye sûreleri; ayrıca Fecr sûresi vâvlı veya vâvsız; Beled

847

Mü‟min sûresi, h. 628 ve 1155 yıllarında yazılmıĢ mushaflarda “et-Tavl”, ismiyle kayıtlıdır.

848 Kâf sûresi, h. 903 yılında yazılan bir mushafta “el-Mecîd”, olarak isimlendirilmiĢtir.

849 Kamer sûresi, h. 1129 yılında yazılan bir mushafta “es-Sâat”, olarak adlandırılmıĢtır.

850 Mümtehine sûresi, h. 787 yılında yazılan bir mushafta “el-Meveddet”, olarak kaydedilmiĢtir.

851

Münâfikûn sûresi, h. 903 yılında yazılan bir mushafta “en-Nifâk”, h. 1094 yılında yazılan bir mushafta ise “Münâfikîn”, olarak kayıtlıdır.

852 Meâric sûresi, h. 730 yılında yazılan bir mushafta “es-Sâil”, h. 1155 yılında yazılan bir mushafta ise ĢaĢırtıcı bir biçimde “el-Hadîd”, olarak kaydedilmiĢtir.

853

131

sûresi; ġems, Leyl ve Duhâ sûreleri de vâvlı veya vâvsız Ģekilde bütün mushaflarda aynı adla kaydedilirken ĠnĢirâh sûresi ise mushafların çoğunda ĠnĢirâh, azında ise “Elem NeĢrah” olarak anılmaktadır. Tîn sûresi, vâvlı veya vâvsız olarak mushafların hepsinde; Alak sûresi, ikisi dıĢında854

tüm mushaflarda; Kadr sûresi de bütün mushaflarda aynı adla isimlendirilmiĢtir. Beyyine sûresi, mushafların çoğunda aynı adla isimlendirilirken ikisinde “Lem Yekün”, ikisinde “el-Kayyime” ve birinde ise “Münfekkîn” olarak adlandırılmıĢtır. Zilzâl sûresi mushafların çoğunda aynı adla anılırken bir kısmında ise “Zelzele” olarak kaydedilmiĢtir. Âdiyât sûresi vâvlı veya vâvsız olarak; Kâria ve Tekâsür sûreleri; Asr sûresi vâvlı veya vâvsız Ģekilde; ayrıca Hümeze sûresi tüm mushaflarda aynı isimle adlandırılmıĢtır. Fîl sûresi biri dıĢında855

tüm mushaflarda; KureyĢ sûresi ikisi hariç856

bütün mushaflarda; Mâûn sûresi ikisinin dıĢında857

mushafların hepsinde; Kevser ve Kâfirûn sûreleri de bütün mushaflarda aynı adla isimlendirilmiĢtir. Nasr sûresi biri dıĢında858

mushafların hepsinde Nasr ismiyle anılırken Tebbet sûresi ise mushafların çoğunda Tebbet, bir kısmında “Mesed”, birinde Ebî Leheb, birinde de “el-Hatab” ismiyle kaydedilmiĢtir. Son olarak Ġhlâs, Felak ve Nâs sûreleri de tüm mushaflarda aynı adla kayıtlıdır.

Görüldüğü üzere tarihî seyir içinde Kur‟ân-ı Kerîm‟deki sûre isimleri istisnalar dıĢında farklılık göstermemekte, bugünkü mushaflardaki ile aynı sûre isimlerini taĢımaktadır.