• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: ĠÇERĠKLERĠNE ĠġARETLERĠ AÇISINDAN SÛRE ĠSĠMLERĠNĠN TASNĠFĠ VE VERDĠĞĠ MESAJLAR ĠSĠMLERĠNĠN TASNĠFĠ VE VERDĠĞĠ MESAJLAR

3.2. Ġtikadî Konulara ĠĢaret Eden Sûre Ġsimleri

3.2.1.1.2. En‘âm Sûresi

Kur‟ân‟da yaklaĢık 23 sayfalık bir alanı kapsayan, mushaftaki sıralamada 6. sûre olan En„âm sûresi, Mekke‟de nâzil olmuĢtur.1024

Sûre, 165 âyettir. Bir rivayete göre sûre, parça parça değil, tek seferde bütün olarak indirilmiĢtir.1025

En„âm sûresi, içeriğinde 18 olmak üzere en fazla peygamber ismi geçen sûredir. Kur‟ân‟daki hiçbir sûrede bu kadar çok peygamber ismi geçmemektedir.1026

Ġsmi: Sûrenin meĢhur olan ve mushafta yazılı bulunan ismi, En„âm‟dır. En„âm sûresi,

mushaflarda, hadis kitaplarında,1027 tefsirlerde1028 ve Kur‟ân‟a dair yazılmıĢ çeĢitli kaynaklarda1029 hep “En„âm Sûresi” ismiyle kaydedilmiĢtir.

Sözlükte en„âm, “deve” anlamına gelen, ayrıca sığır, koyun ve keçi gibi bazı evcil hayvanlarla1030 ceylan, geyik ve benzeri yabani hayvanlar ve Mü‟min sûresinde

1023 Bayraklı, Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur’ân Tefsiri, I, 163.

1024 Kurtubî, el-Câmi‘, VIII, 310; Fîrûzâbâdî, Besâiru zevi’t-temyîz, I, 186.

1025

Mâverdî, en-Nüket ve’l-uyûn, II, 91; Kurtubî, a.g.e., VIII, 310; Suyûtî, el-İtkân, I, 119.

1026 Bk. En„âm 6/83-86.

1027 Dârimî, “Fezâ‟ilü‟l-Kur‟ân”, 17; Buhârî, “Tefsîr”, 6; Tirmizî, “Tefsîru‟l-Kur‟ân”, 7; Hâkim,

el-Müstedrek, “Tefsîr”, 6. 1028

Taberî, Câmi‘u’l-beyân, IX, 144; Zeccâc, Me‘âni’l-Kur’ân, II, 227; Mâverdî, a.g.e., II, 91; ZemahĢerî, el-Keşşâf, II, 320; Ġbn Atıyye, el-Muharrerü’l-vecîz, II, 265; Kurtubî, a.g.e., VIII, 310; Bikâî, Nazmü’d-dürer, VII, 1; Âlûsî, Rûhu’l-me‘ânî, VII, 75; Ġbn ÂĢûr, et-Tahrîr ve’t-tenvîr, VII, 121.

1029 Ġbnü‟l-Cevzî, Fünûnü’l-efnân, s. 283; Sehâvî, Cemâlü’l-kurrâ’, I, 36; Muhaysin, Fî

166 geçen1031

âyetten anlaĢıldığına göre bazı binek hayvanları için de kullanılan “ne„am” kelimesinin çoğuludur.1032

Bu isim çoğunlukla deve için kullanılmakla birlikte, erkeği ve diĢisiyle bu sayılan sekiz çift hayvana denilmektedir.1033

Ġsminin Kaynağı: Sûre, Hz. Peygamber (a.s.) zamanından beri “En„âm Sûresi” ismiyle

anılmaktadır.1034

Hz. Ömer, Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Mes„ûd ve diğer bazı sahâbîlerin de sûreyi “En„âm” ismiyle andıkları bilinmektedir.1035

Diğer Ġsimleri: Sûre Hz. Peygamber (a.s.) zamanından beri “En„âm” adıyla

anılmıĢtır.1036

Fakat Ġslâmî bazı kaynaklarda sûresinin birden fazla adının olduğu görülmektedir:

Tevkîfî Ġsimleri: Sûrenin tevkîfî tek ismi, En„âm sûresidir.1037

Ġctihâdî Ġsimleri: Sûrenin tevkîfî isminin dıĢında bir tane de ictihâdî ismi

bulunmaktadır. Nitekim sûre, 83 ve 149. âyetlerinde “hüccet” kelimesinin geçmesi ve bazı nübüvvet delillerinin bu sûrede yer alması sebebiyle Hüccet Sûresi adıyla da anılmaktadır.1038

Ġsimlendirilme Sebebi ve Verdiği Mesajlar: En„âm sûresine bu ismin verilmesi,

sûrede en„âm hakkında geniĢ bilgi bulunmasındandır. En„âm kelimesi her ne kadar diğer sûrelerde geçmiĢ ise de bu sûredeki ilgili âyetlerde daha geniĢ ve ayrıntılı bir Ģekilde dile getirilmiĢtir.1039

Kur‟ân‟da otuz iki kez zikredilen “en„âm” kelimesi, 136, 138, 139 ve 142. âyetlerinde altı defa tekrar edilerek en fazla bu sûrede geçmektedir.1040

Söz konusu âyetlerde Araplar‟ın hayvanlarla ilgili bazı uygulamaları ve telakkileri anlatıldığı için sûreye bu isim verilmiĢtir.1041

1030 Râgıb el-Ġsfahânî, Müfredât, s. 555.

1031 Mü‟min 40/79.

1032

Karaman, Kur’ân Yolu, II, 368-369.

1033 Râzî, Mefâtîhu’l-ğayb, XIX, 232.

1034 Ġbn ÂĢûr, a.g.e., VII, 121.

1035 Dârimî, “Fezâ‟ilü‟l-Kur‟ân”, 17; Buhârî, “Tefsir”, 6; “Ezân”, 98; Ebû Dâvûd, “Salât”, 131; Tirmizî, “Tefsîru‟l-Kur‟ân”, 7.

1036 Suyûtî, el-İtkân, I, 166-177; Karaman, a.g.e., II, 368; Berrâk, Cüz’ün fî esmâi

süveri’l-Kur’âni’l-Kerîm, s. 103.

1037 Muhaysin, Fî rihâbi’l-Kur’âni’l-Kerîm, s. 85; Henâî, Esmâü’s-süveri’l-Kur’âniyye, s. 180.

1038

Fîrûzâbâdî, Besâiru zevi’t-temyîz, I, 187; Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili, III, 1862.

1039 ZerkeĢî, el-Burhân, I, 340; Suyûtî, a.g.e., I, 177.

1040 Râgıb el-Ġsfahânî, Müfredât, s. 708-709.

1041 Fîrûzâbâdî, a.g.e., I, 187; AteĢ, Yüce Kur’ân’ın Çağdaş Tefsiri, III, 113; Mevdûdî, Tefhîmu’l-Kur’ân, I, 433; Karaman, a.g.e., II, 368.

167

Sûrenin bu adla isimlendirilmesinin ana sebebi, Câhiliye Arapları‟nın Cenâb-ı Allah‟a Ģirk koĢmaya dayanan fasit düĢünce yapısını kınamaktır. Zira en„âm, Câhiliye‟de putperestliğin bir parçası idi.1042 Böylece bu hayvanlarla alakalı hurafeleri ortadan kaldırmak hedeflenmiĢ olabilir.1043

Burada Câhiliye Arapları‟nın bazı hayvanları ve ziraî ürünleriyle ilgili geleneksel uygulamalarına iĢaret edilmektedir. Buna göre Araplar söz konusu varlıkları üç kısma ayırırlardı: Bunlardan tanrıları için adadıklarından sahipleri yiyemez; ancak put bakıcıları, kutsal mekânların hizmetçileri veya buraları ziyarete gelenler gibi mal sahiplerinin uygun gördüğü kimseler yararlanabilirdi. Bahîre, sâibe, vasîle ve hâm isimleriyle andıkları bir kısım hayvanlara binmeyi yasaklar, bir kısmını keserken de Allah‟ın adını özellikle anmazlar, bir rivayete göre bunları putlarının adını anarak keserlerdi.1044 Âyette dolaylı olarak bu tür uygulamalar Ģirk dininin kalıntıları sayılmakta ve ilga edilmekte; müĢriklerin, icat ettikleri bu tür bâtıl uygulamalar yüzünden cezalandırılacakları bildirilmektedir.1045

Câhiliye döneminde hayvanlarla ilgili hükümlerin dördüncüsüne göre bahîre ve sâibe diye adlandırdıkları adak hayvanlarının sağ olarak doğan yavrularını sadece erkekler yiyebilir, ölü doğan veya doğum esnasında ölen yavruyu ise hem erkekler hem de kadınlar yiyebilirdi.1046

Aslında bu sûrenin büyük bir kısmı, hiçbir Ģekilde sadece bilinen çok tanrılı inançlarla sınırlanamayacak olan insanın yaratılmıĢ varlıklara veya hayalî güçlere ilâhî veya yarı-ilâhî vasıflar izafe etme eğilimine karĢı çok yönlü bir reddiye olarak tanımlanabilir. Bu reddiyenin özü, Allah‟ın birliğinin ve benzersizliğinin ortaya konulmasıdır.1047

Bakara sûresinde, Ġsrâiloğulları‟nın gönlündeki Ģirki boğazlamak ve tevhid inancını korumak için kutsallık verdikleri ineği boğazlamaları emredilmiĢti. En„âm sûresinde de davarlar konusunda Araplar‟ın yanlıĢ uygulamaları ele alınmakta, bu konudaki yanlıĢ inanıĢ biçimleri açıklanmaktadır.1048

Sûrede tevhid düĢüncesi o denli vurgulanmaktadır ki, En„âm sûresi neredeyse tevhide hasredilmiĢtir. Menâr tefsirinde sûrenin maksatları ele alınırken Ģöyle denilmektedir:

1042 Abdülazîz, Dirâsât fî ulûmi’l-Kur’ân, s. 71.

1043 Yıldırım, Kur’ân-ı Hakîm ve Açıklamalı Meâli, s. 127.

1044

Bk. Taberî, Câmi‘u’l-beyân, IX, 572; Râzî, Mefâtîhu’l-ğayb, XIII, 218.

1045 Karaman, Kur’ân Yolu, II, 377.

1046 Taberî, a.g.e., IX, 585; Râzî, a.g.e., XIII, 219.

1047 Esed, Kur’ân Mesajı, s. 222.

1048

168

ġayet Kur‟ân sûreleri, içerdiği en büyük ve en önemli konuları isim olarak alıyor olsaydı, kuĢkusuz En„âm sûresi “Akâidü‟l-Ġslâm (Ġslâm Ġnançları) Sûresi” veya “Tevhîd Sûresi” olarak adlandırılırdı. Çünkü bu sûrenin ana unsuru tevhid akidesidir.1049

Böylece En„âm ismi, insanların hatıralarında tevhid düĢüncesini ebedîleĢtirmek ve insanlığın yanlıĢ uygulamalara girmelerine engel olmak için bir sûreye isim yapılmıĢtır.1050