• Sonuç bulunamadı

3. Sûrelerin tamamının sıralanıĢı, Cenâb-ı Allah‟ın bildirdiği Ģekilde Peygamber

1.2.5. Sûrelerin Sayısı

Ġlim adamlarının görüĢ birliği ettiğine göre Kur‟ân-ı Kerîm, ilk sûresi Fâtiha, son sûresi Nâs olmak üzere yüz on dört sûreden oluĢmaktadır.263

Sahâbenin çoğunluğu, Kur‟ân‟ın cem„edildiği esnada sûrelerin yüz on dört tane olduğu hususunda herhangi bir tereddüt yaĢamamıĢ ve anlaĢmazlığa düĢmemiĢlerdir.264

Kur‟ân, Hz. Peygamber (a.s.) döneminde tamamıyla bilinmektedir ve sûrelerin sayısı hakkında hiç kimsenin Ģüphesi yoktur.265

Bununla birlikte bir kısım âlimler, Kur‟ân‟daki sûrelerin sayılarının 112, 113 veya 115 olduğunu ifade eden;266

fakat müslüman toplumun kabul etmediği farklı görüĢler belirtmiĢlerdir:

Bazı âlimler, Fîl sûresi ile KureyĢ sûresini tek bir sûre kabul etmiĢlerdir.267

Bu görüĢü savunanlar KureyĢ sûresinin baĢında geçen “ ” ifadesindeki “lam”ın bir önceki sûreye taalluk ettiğini belirtmiĢ ve bundan dolayı bu iki sûreyi, tek bir sûre saymıĢlardır. Delilleri ise Ģunlardır: 1. Normalde iki sûreden her biri müstakil olur. Bu sûrenin baĢı, kendinden önceki sûreye taalluk ettiğine göre, müstakil bir sûre olmaması gerekir. 2. Übey b. Kâ„b (r.a.), bu iki sûreyi, mushafında tek bir sûre olarak yazmıĢtır.268

3. Rivayet edildiğine göre, Hz. Ömer (r.a.), akĢam namazının ilk rek„atında Tîn sûresini, ikinci rek„atında ise bu iki sûreyi aralarını besmele ile ayırmaksızın okumuĢtur.269

Fakat meĢhur ve yaygın görüĢe göre bu sûre, Fîl sûresinden ayrı ve bağımsız bir

262

Zürkânî, Menâhilü’l-irfân, s. 252-253.

263 Ġbnü‟l-Cevzî, Ebü‟l-Ferec Cemâlüddîn Abdurrahmân b. Ali, Fünûnü’l-efnân fî uyûni ulûmi’l-Kur’ân, (thk. Hasan Ziyâeddin Itr), Dârü‟l-beĢâiri‟l-Ġslâmiyye, Beyrut 1408/1987, s. 233-234; ZerkeĢî,

el-Burhân, I, 317; Fîrûzâbâdî, Besâiru zevi’t-temyîz, I, 558; Suyûtî, el-İtkân, I, 204; Abbâs, İtkânü’l-burhân fî ulûmi’l-Kur’ân, I, 443; Yıldırım, Kur’ân-ı Kerim ve Kur’ân İlimlerine Giriş, s. 52; Büleyhî, el-Hüdâ ve’l-Beyân fî Esmâi’l-Kur’ân, s. 210.

264 Ġbn ÂĢûr, et-Tahrîr ve’t-tenvîr, I, 85.

265 Jeffery, Mukaddimetân fi ulûmi’l-Kur’ân: s. 31.

266

Turgut, Tefsir Usûlü ve Kaynakları, s. 90; Keskioğlu, Nüzûlünden İtibren Kur’ân-ı Kerim Bilgileri, s. 128.

267 Râzî, Mefâtîhu’l-ğayb, XXXII, 104; Kurtubî, el-Câmi‘, XXII, 495; Suyûtî a.g.e., I, 207.

268 Râzî, a.g.e., XXXII, 104; Suyûtî, a.g.e., I, 207.

269

48 sûredir.270

Sûrenin baĢının, önceki sûreye taalluk etmesi, bu fikri savunanların görüĢüne bir delil değildir. Çünkü Kur‟ân‟ın zaten hepsi, birbirini açıklayan ve doğrulayan, tek bir sûre ve âyet gibidir. ġöyle ki vaîd (tehdit) ifade eden âyetler, mutlak olarak getirilmiĢtir. Bu fikri savunanlara göre bu âyetler, tevbe ve af âyetleriyle de alakalıdırlar. Meselâ, “Biz Kur’ân’ı indirdik kadir gecesi.”271

beyanı, o ana kadar indirilen Kur‟ân‟ın tümü ile alakalı bir âyettir. Bu fikri benimseyenlerin, “Hz. Übey (r.a.) bu ikisini ayırmamıĢtır, bir sûre saymıĢtır” Ģeklindeki görüĢleri, herkesin bunların ayrı birer sûre oluĢunda ittifak ediĢiyle çeliĢen bir ifadedir. Hz. Ömer (r.a.)‟in namazın ikinci rek‟atında bu ikisini birlikte okuyuĢu, bunların tek bir sûre oluĢuna delalet etmez. Zira imam bazen, iki sûreyi art arda okuyabilir.272

Hz. ÂiĢe‟den rivayet edilen bir hadis, Fîl ile KureyĢ sûrelerinin tek sûre olduğu iddiasını çürütmektedir. ġöyle ki Resûlullah (s.a.s.) “Allah Teâlâ, KureyĢ‟i yedi Ģeyle üstün kılmıĢtır… Hz. Allah KureyĢ hakkında bir sûre indirdi ki, bu sûrede onlardan baĢkasını zikretmemiĢtir.” buyurmaktadır.273

Sonuç olarak KureyĢ sûresi, içeriği ve üslûbu itibariyle Fîl sûresinin devamı gibidir. Ancak Besmele ile baĢlayan baĢlı baĢına bir sûredir.274

Duhâ ile ĠnĢirâh sûreleri de tek bir sûre kabul edildiği de söylenmiĢtir. Duhâ ile ĠnĢirâh‟ı bir sûre kabul edenlere göre ise sûre sayıları 113‟tür.275

ĠnĢirâh sûresi ile Duhâ sûresi arasında birçok ilgi ve benzerlik vardır. Ancak Hz. Osman nüshasında, iki sûre ayrı ayrı olarak yazılmıĢtır. Ġbn Abbas‟ın da “Elem neĢrah” Mekke‟de, Duhâ sûresinden sonra inmiĢtir” dediği rivayet edilmiĢtir.276

Öte yandan Mücahid (ö. 104/723)‟in de aralarında bulunduğu277 Enfâl ile Tevbe sûrelerini bir sûre kabul edenlere göre de sûre sayısı 113‟tür.278

Bu iki sûrenin tek sûre kabul edilmesinin sebebi, her iki sûrenin birbirine benzemesi ve aralarında Besmele

270 Ġbn ÂĢûr, et-Tahrîr ve’t-tenvîr, XXX, 553.

271

Kadr 97/1.

272 Râzî, Mefâtîhu’l-ğayb, XXXII, 104.

273 Hâkim, Ebû Abdillâh Muhammed b. Abdillâh en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek ‘ale’s-Sahîhayn, (dirâse ve thk. Mustafa Abdülkâdir Atâ), Dârü‟l-kütübi‟l-ilmiyye, Beyrut 1422/2002, II, 584.

274

Kurtubî, el-Câmi‘, XXII, 496.

275 Turgut, Tefsir Usûlü ve Kaynakları, s. 90.

276 ġevkânî, Fethu’l-kadîr, V, 617; AteĢ, Yüce Kur’ân’ın Çağdaş Tefsiri, X, 523.

277 ZerkeĢî, el-Burhân, I, 317.

278

49

bulunmayıĢıdır. Resûlullah (s.a.s.)‟ın her iki sûreye de Besmele çekmesi, bu Ģüpheyi ortadan kaldırır.279

Ġki sûrenin muhtevasının birbirine benzemesi ve sûrenin baĢında özel bir sebepten dolayı Besmele konmamıĢ olması, bu iki sûrenin tek bir sûre olduğunu göstermez. Nitekim Hâkim‟in naklettiğine göre Abdullah b. Abbas, Hz. Ali‟ye “Tevbe sûresinin baĢında Besmele neden konulmamıĢtır?” diye sormuĢ, o da “Besmele bir emandır. Müslümanların kılıçla kazandığı bir zafer sonrasında bu sûre nâzil olmuĢtur” diye cevap vermiĢtir.280

Bu durum da Tevbe sûresinin baĢında Besmele olmaması, Enfâl sûresinin devamı olduğunu göstermez, bilakis mesaj verici baĢka özel bir nedenden dolayı Besmele konmadığını göstermektedir. Aralarında besmele olmadığından bu sûrelerin müstakilliği hususunda Ģüpheye düĢmenin bir kıymeti olmadığı gibi Enfâl ile Tevbe sûrelerinin tek bir sûre sayılması da değeri olmayan bir görüĢtür.281

Muavvizeteyn‟i (Felak ve Nâs) bir sûre kabul edenlere göre de Kur‟ân‟da 113 sûre bulunmaktadır.282

Ayrıca Muavvizeteyn‟i (Felak ve Nâs) mushafına yazmamıĢ olan Abdullah b. Mesûd‟un (ö. 32/652), mushafında ise 112 sûre yer almıĢtır.283

Ancak diğer sahâbîler bu sûreleri mushaflarına yazmıĢlardır.284

Bu meselenin meydana gelmesinin sebebi Ġbn Mes„ûd gibi yüksek seviyeli bir sahâbîden nakledilen çeĢitli rivayetlerde onun, bu iki sûreyi Kur‟ân‟dan saymadığı ve mushafına da almadığının kayıtlı bulunmasıdır. Bu rivayetlerde Ġbn Me„sûd‟un bu sûreleri Kur‟ân‟dan sadece çıkardığı değil, aynı zamanda Ģöyle dediği de nakledilir: “Kur‟ân‟dan olmayanı ona karıĢtırmayın. Bu iki sûre Kur‟ân‟dan değildir. Cenâb-ı Allah, Resûlullah (s.a.s.)‟a, bu kelimelerle kendisine sığınmasını emretti.” Bazı rivayetlerde de bu sûreleri namazda okumadığı kayıtlıdır.285

279 ZerkeĢî, el-Burhân, I, 317; Suyûtî, el-İtkân, I, 204.

280 Hâkim, el-Müstedrek, II, 360-361.

281

ġeltût, Mahmûd, Tefsîrü’l-Kur’âni’l-Kerîm el-eczaü’l-aşereti’l-ûlâ, Dârü‟Ģ-Ģürûk, 12. bs., Kahire 1424/2004, s. 465.

282 Fîrûzâbâdî, Besâiru zevi’t-temyîz, I, 97.

283 Ġbnü‟l-Cevzî, Fünûnü’l-efnân, s. 235; ZerkeĢî, a.g.e., I, 317; Suyûtî, a.g.e., I, 205; Cezâirî, Tâhir b. Sâlih b. Ahmed, et-Tıbyân li ba‘zi’l-mebâhisi’l-müteallika bi’l-Kur’ân alâ tarîki’l-İtkân, (Ġ„tina: Abdülfettah Ebû Gudde), Mektebetü‟l-matbûâti‟l-Ġslâmiyye, 3. bs., Beyrut 1412/1991, s. 190; AteĢ,

Yüce Kur’ân’ın Çağdaş Tefsiri, I, 15. 284 AteĢ, a.g.e., XI, 187.

285

50

Bu sûrelerin Kur‟ân‟dan olmadığına dair Ġbn Me„sûd‟a nispet edilen rivayetin sahih olmadığı kabul edilmektedir.286

Ġbn Mes„ûd bu sûrelerin yazılmasını kabul etmiyordu, fakat bazı kimseler bunu Kur‟ân‟dan olduğunu inkâr ediyor Ģeklinde anlamıĢlardır.287 Ġbn Me„sûd‟a göre ancak Hz. Peygamber (a.s.)‟in yazılmasına izin verdiği Ģeyler Kur‟ân‟a yazılır. Herhalde bunların yazılması konusunda izin, Ġbn Me„sûd‟a ulaĢmamıĢtır.288

Ġbn Me„sûd‟un Muavvizeteyn‟i mushafına yazmaması herhalde Ġbn

Me„sûd, bu sûreleri Hz. Peygamber (a.s.)‟den duymamıĢ ve kendisine göre bunların Kur‟ân‟dan olması tevâtür derecesine ulaĢmamıĢ, onun için o bu sûreleri mushafından silmiĢtir.289

Fakat bu iki sûrenin Kur‟ân‟dan olduğu hususunda ümmetin icmâı vardır.290 Bazı Ġslâm düĢmanları bu rivayetlere dayanarak, Allah‟ın kitabının korunmuĢ olması hakkında Ģüpheler uyandırma fırsatı bulmuĢlardır. Fakat sahâbenin hepsinin ittifakı ile üçüncü halife Hz. Osman‟ın hazırlattığı ve Ġslâm ülkelerinin değiĢik yerlerine gönderilen Kur‟ân nüshalarında bu iki sûre mevcuttur. Ayrıca Resûlullah (s.a.s.) döneminden bu güne kadar bütün Ġslâm dünyasında, iki sûreyi de ihtiva eden bu mushaf üzerinde icmâ edilmiĢtir.291

Öte yandan Ġbn Mes„ûd‟un Muavvizeteyn‟i unutmayacağından emin olduğu için yazmadığı da söylenebilir. Bunun sebebi, Muavvizeteyn‟in Ģuyû bulması, sihir ve büyü gibi hususlar dolayısıyla indirilmesidir. Fâtiha sûresini yazmaması ise bu sûrenin namazlarda okunması sebebiyledir. Çünkü namaz baki kaldığı sürece Fâtiha sûresinin unutulması mümkün değildir.292

Aslen Avustralyalı olup Amerika‟ya yerleĢmiĢ müsteĢriklerden biri olan Arthur Jeffery (ö. 1959) Fâtiha sûresi ile Muavvizetân olarak da bilinen Felak ve Nâs sûrelerinin çevirisini The Koran-Selected Surahs adlı eserine almıĢ olmakla birlikte, bu sûrelerin Kur‟ân‟ın bir parçası olduğunu kabul etmemektedir.293

Jeffery, „Sahip olduğumuz Kur‟ân, 111 sûre içermektedir‟ demekte, ayrıca Fâtiha ile ilgili olarak onun Kur‟ân‟ın

286 Zürkânî, Menâhilü’l-irfân, s. 197; Kocagöz, Oğuzhan, Kur’ân’dan Olup Olmadığı İddia Edilen Bazı

Sûre ve Âyetlerle İlgili Rivayetlerin Tahlili, (BasılmamıĢ Yüksek Lisans Tezi), Sivas 2007, s. 61. 287 Keskioğlu, Nüzûlünden İtibaren Kur’ân-ı Kerim Bilgileri, s. 101.

288 AteĢ, Yüce Kur’ân’ın Çağdaş Tefsiri, XI, 188.

289 Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili, IX, 6358-6359; Zürkânî, a.g.e., s. 198; AteĢ, a.g.e., XI, 188

290

Sehâvî, Cemâlü’l-kurrâ’, I, 39.

291 Mevdûdî, Tefhîmu’l-Kur’ân, VII, 313.

292 Jeffery, Mukaddimetân fi ulûmi’l-Kur’ân: s. 95-96.

293 OkumuĢ, Mesut, “Arthur Jeffery ve Kur‟ân ÇalıĢmaları Üzerine”, Ankara Üniversitesi İlahiyat

51

bir parçası olmadığını, tarz açısından diğer sûrelere benzemediğini, okumaya baĢlamadan önce dua etmek amacıyla kitabın baĢına sonradan yerleĢtirildiğini, bunun da Yakın Doğu‟da kutsal kitaplar için uygulanan bir gelenek olduğunu belirtmektedir.294

Kunût dualarını Sûretü‟l-Hal„ ve Sûretü‟l-Hafd adıyla birer sûre kabul ettiği rivayet edilen Übey b. Kâ„b‟ın Ģahsî mushafında ise sûre sayısı 116‟ya çıkmıĢtır.295

Ya da Übey b. Kâ„b‟a göre Kunût dualarını tek bir sûre sayarak sûre sayılarını 115 diyenler de vardır. Fakat bu rivayetin uydurma olduğunda Ģüphe görülmemektedir. Zira Übey b. Kâ„b istinsah heyetinde idi ve Kunûtları dua kabilinden yazdığı Ģüphesizdir. Eğer Kur‟ân‟dan olduğunu iddia etseydi, Ģüphesiz heyette bunun münakaĢasını yapardı. Halbuki böyle bir durum yoktur.296

O halde kendisine ait bir nüsha oluĢturan pek çok sahâbe gibi Übey b. Kâ„b‟ın da bir Kur‟ân nüshası vardı. Sahâbe, bu nüshalara tefsir kabilinden bazı açıklayıcı notlar yazıyordu. Hz. Übey b. Kâ„b, tefsir kabilinden yazdığı bu notlar arasına Hz. Peygamber (a.s.) ve sahâbenin sıkça okuduğunu duyduğu Kunut dualarını aĢırı titizliğinden dolayı unutmayayım diye yazmıĢ olabilir.297

Buna göre bu dualar Kur‟ân‟dan değildir, bu hususta müslümanlar arasında icmâ oluĢmuĢtur.298

Suyûtî‟ye göre Übey b. Kâ„b‟ın mushafında 116 değil, 115 sûre vardır. Zira o Kunut dualarını iki ayrı sûre sayarken Fîl ve KureyĢ sûrelerini bir sûre olarak saymıĢtır.299

Alman müsteĢrik Gustav Weil (ö. 1889) tarafından ortaya atılan, sûre sayısını 116‟ya çıkaran bir iddia vardır. Son derece zayıf ve delilden yoksun olan bu iddiaya göre Hz. Osman, Kur‟ân-ı Kerîm‟i istinsah ettirirken sözde Hz. Ali‟nin mushafında bulunan bazı sûreleri Kur‟ân‟dan atmıĢtır veya Kur‟ân‟a koymamıĢtır.300

Oryantalistlerin yanısıra, bazı aĢırı ġiî âlimlerinin Kur‟ân‟ın sahâbe tarafından tahrif edildiği ve Kur‟ân‟a

294 Jeffery, Arthur, “A Variant Text of the Fâtiha”, The Muslim World, sy. 2, c. 29, Nisan 1939, s. 158.

295 Ġbnü‟l-Cevzî, Fünûnü’l-efnân, s. 235-236; Sehâvî, Cemâlü’l-kurrâ’, I, 39; ZerkeĢî, el-Burhân, I, 317; Suyûtî, el-İtkân, I, 205; Cezâirî, et-Tıbyân, s. 190; AteĢ, Yüce Kur’ân’ın Çağdaş Tefsiri, I, 15.

296

Keskioğlu, Nüzûlünden İtibaren Kur’ân-ı Kerim Bilgileri, s. 102.

297 ġen, Ziya, Kur’ân’ın Metinleşme Süreci, Ensar NeĢriyat, Ġstanbul 2007, s. 265-266.

298 Sehâvî, a.g.e., I, 39.

299 Suyûtî, a.g.e., I, 206-207.

300

52

alınmayan sûrelerin varlığından söz ettikleri de bir gerçektir.301

Esasen söz konusu mezhebe mensup âlimlerin büyük çoğunluğu, bugün müslümanların elinde mevcut olan Kur‟ân‟ın, Hz. Osman tarafından istinsah edilen Kur‟ân‟ın aynısı olduğunu yani onda ne bir noksanlık ne de fazlalık bulunmadığını kabul etmektedir.302

Bu konuda nakledilen rivayetler incelendiğinde, Kur‟ân‟a kaydedilmeyen “en-Nûrayn” ve “Velâye Sûresi” adındaki iki sûreden söz edildiği de görülür.303

ġu da bir gerçektir ki, ġia tarihinde Kur‟ân‟ın tahrif edildiğini iddia eden yazarların yanısıra, ġeyh Sadûk gibi tahrif iddiasını kesinlikle reddeden ve çoğunluğu teĢkil eden pek çok ġiî âlim de bulunmaktadır. Bugün ise Ġran‟da ve Oniki Ġmam Siîliği‟ne mensup olan baĢka ülkelerdeki müslümanların kullandığı ve dinî ana metin kabul ettiği kitapla bizim elimizdeki Kur‟ân-ı Kerîm arasında herhangi bir farklılık bulunmadığı gibi bu kitabın otantikliği (aslına uygun, değiĢikliğe uğratılmamıĢ olması)304

hususunda da herhangi bir Ģüphe taĢınmamaktadır.305

Bu durumda Ģu da söylenebilir ki eğer gerçekten Hz. Osman, Hz. Ali ile ilgili âyetleri Kur‟ân‟dan çıkardı ise Hz. Ali halife olunca neden bunları tekrar Kur‟ân‟a yazdırtmamıĢtır?306

Hemen belirtelim ki bu hiçbir zaman mutedil ġia tarafından tasvip edilen bir görüĢ olmamıĢtır.307

Hz. Osman‟ı itham için vesile arayanlar, böyle bir iddiayı ortaya atmıĢlardır ki bu kesinlikle gerçek dıĢıdır.308