• Sonuç bulunamadı

Sûre Ġsimlerinin Belirlenmesinin Ölçütleri

BÖLÜM 2: ĠSĠM KAVRAMI VE KUR’ÂN-I KERÎM SÛRELERĠNĠN ĠSĠMLENDĠRĠLMESĠ ĠSĠMLENDĠRĠLMESĠ

2.2.4. Sûre Ġsimlerinin Belirlenmesinin Ölçütleri

Kur‟ân sûrelerinin bilinen isimlerinin bu Ģekilde isimlendirilme sebep ve metodunu tesbit etmek, ancak kapsamlı bir araĢtırma ve inceden inceye yapılan bir tefekkürle mümkün olacaktır.679

Bu açıdan tüm sûreleri, neye ve hangi ölçüte göre isimlendirildiklerini özel bir Ģekilde, ayrıntısına girerek incelemek ve tahkik etmek gerekmektedir.

Araplar, nesnelere isim verme konusunda birbirinden farklı birçok hususu baz almaktadır. ġöyle ki Araplar herhangi bir Ģeyi isimlendirirken nadir veya garip olan Ģeyleri isim olarak seçerlerdi. Yani varlıklara isim verirken, verilen ismin nadir veya alıĢılmamıĢ olmasını gözetmiĢ, varlıklara bu durumları göz önünde bulundurarak isim vermiĢlerdir. Bu durum, o varlığa mahsus olan bir sıfat veya yaratılıĢtan gelen bir özelliği de olabilir. Yine isim verirken daha muhkem, daha çok zikredilen veya idrake yakın olanı tercih etmeye dikkat etmiĢlerdir. Bu yüzden yazdıkları Ģeylere ve uzun

675

Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili, I, 146.

676 Mevdûdî, Tefhîmu’l-Kur’ân, I, 33.

677 Yazır, a.g.e., V, 3761.

678 Yazır, a.g.e., VIII, 5928-5929.

679

105

kasidelerine, içinde geçen bir cümleyi veya en meĢhur kelimeyi isim olarak verirler.680

Arapların örf ve uygulamasına göre nesnelere isim verme iĢlemi genellikle bu Ģekilde yürümektedir. Buna göre Kur‟ân sûrelerine verilen isimler de Araplarda yaygın olan bu metoda göre veriliyordu. Zira eĢyayı isimlendirmede takip ettikleri metod, sûreler için de kısmen uygulanmıĢtır.

Bununla birlikte Menâr tefsirinde sûrenin maksatları ele alınırken Ģöyle denilmektedir: ġayet Kur‟ân sûreleri, içerdiği en büyük ve en önemli konuları isim olarak alıyor olsaydı, kuĢkusuz En„âm sûresi “Akâidü‟l-Ġslâm/Ġslâm Ġnançları Sûresi” veya “Tevhid Sûresi” olarak adlandırılırdı. Çünkü bu sûrenin ana unsuru tevhid akidesidir.681

Fakat aynı ekolden gelen Mahmûd ġeltût‟a (ö. 1963) göre Kur‟ân‟daki sûrelerin isimleri incelendiğinde, sûrede iĢlenen en önemli veya en ĢaĢırtıcı, alıĢılmadık ve duyulmadık olan konunun sûrelere isim verildiği görülür. ġeltût, bu görüĢünü desteklemek için Ģöyle örnek vermektedir: Bakara sûresi, Ġsrâiloğulları tarafından öldürülmesi istenen “bakara” ile ilgili olan ĢaĢırtıcı kıssasından ötürü bu ismi alırken Mâide sûresi, havârîlerin gökten indirilmesini istedikleri “mâide”den dolayı bu adı almıĢtır. Nisâ sûresi de en önemli konu olan kadınlarla ilgili hükümleri ihtiva ettiğinden bu adla isimlendirilmiĢtir. Ona göre sûrelerin isimlendirilmesinde temel husus, budur.682

Buna göre sûreler genel olarak isimlerini ihtiva ettikleri garip bir kelimeden, ifade ettikleri alıĢılmadık bir mânadan veya sûrenin önemli ve ana konusundan alırlar.683 Bununla birlikte bütün sûreler ihtiva ettikleri mevzulara göre adlandırılmıĢ da değildir. Meselâ Hz. Mûsâ (a.s.)‟ya çok fazla yer ayırdıkları halde A„râf, Tâhâ ve Kasas sûrelerinden hiçbiri, “Mûsâ Sûresi” adını taĢımamaktadır.684

Burada, konunun derinlemesine anlaĢılması için Ģu soruların sorulması yerinde olacaktır. Sûrelerin isimlendirilmesi bir sebebe bağlı mıdır? Sûrelerin isimlendirilmesinin sebebi ile sûrelerin isimlerinin tevkîfî olması arasında bir iliĢki var mıdır? Bu soru, sûrelerin isimlendirilme sebebi ile sûre isimlerinin tevkîfî olması arasında bir bağlantı olmadığı Ģeklinde cevaplandırılmıĢtır. Yani sûrelerin isimlerinin tevkîfî olması neticesinde isimleri ile sûreler arasında bir iliĢkinin bulunması bir

680

ZerkeĢî, el-Burhân, I, 340; Suyûtî, el-İtkân, I, 177.

681 ReĢîd Rızâ, Tefsirü’l-menâr, VIII, 270.

682 ġeltût, Tefsîrü’l-Kur’âni’l-Kerîm, s. 76.

683 ZerkeĢî, a.g.e., I, 340; Suyûtî, a.g.e., I, 177.

684

106

zorunluluk ve Ģart değildir. ġüphesiz sûre isimleri, Hz. Peygamber (a.s.)‟den nakledilme sırasında ortaya çıkmıĢtır ve sûrelere isim verilirken bu kurallara bağımlı olarak verilmemiĢtir. Buna rağmen sûrelere isim verilme sebebini ortaya çıkarmaya çabalama ve ondaki saklı sırlara dalmaya engel bir durum yoktur. ĠĢte Kur‟ân-ı Kerîm‟in i„câzını araĢtıran ilimlerin bir çeĢidi de budur.685

Bazı ilim adamları sûrelerin isimlendirilmesini bir sebebe bağlamıĢlardır. Fakat bu konuyu özellikle ele alan Fadl Hasan Abbâs‟a göre bazı sûrelerin isimlendirilmesini bir sebebe bağlı olarak yapılmıĢsa da sûrelerin isimlendirilmesi tümüyle bir sebebe bağlı değildir. Örneğin Yûsuf ve Nûh sûrelerinde isimlendirilme bir sebebe bağlı olarak meydana gelmiĢtir. Bu sûrelerde, sûreye isim olarak verilen peygamberlerin kıssaları yoğun olarak anlatılmaktadır.686

Fakat Yûnus sûresinde bu durum söz konusu değildir. Zira sûrede Yûnus (a.s.)‟un kıssası detaylı olarak anlatılmamakta, buna mukabil bu Peygamberin adı sadece bir âyette687

geçmektedir. Öte taraftan Yûnus (a.s.) kıssası diğer sûrelerde de geçmesine rağmen Sâffât sûresinde ayrıntılı bir Ģekilde anlatılmaktadır. ġayet sûrelerin isimlendirilmesi bir sebebe bağlı olarak yapılsaydı, Sâffât sûresinin adı Yûnus olması gerekirdi.688

Yukarıda ifade edilen görüĢün isabetli bir yönü bulunsa da mutlak olarak doğru olduğu söylenemez. Bu meseleyi ifrât ve tefrîtten uzak bir Ģekilde ele almak gerekmektedir. Buna göre sûrelerin isimlendirilmesinin bir sebebe bağlı olması, sûrelerin tevkîfî olan isimlerinde bulunmaz. Yani tevkîfî isimlerde isimlendirmenin bir sebebe bağlı olması zorunlu değildir. Buna göre sûrelerin tevkîfî isimlerinde, sûreye bu ismin veriliĢ sebebini aramak gerekmemektedir. Ancak sûrelerin ictihâdî olan isimlerinde isimlendirmenin bir sebebe bağlı olması söz konusudur. Çünkü burada beĢer aklı ve sözü devreye girmektedir.689

Kur‟ân çalıĢmalarıyla meĢgul olan önceki âlimler, sûrelere isim vermenin metod, ilke ve amaçları konusuna gerekli değeri vermemiĢ, bu konu üzerinde yeterli ve hakettiği kadar durmamıĢlardır. Bunun neticesinde de bu hususta derinlemesine çalıĢmalar yapılmamıĢtır. Ayrıca konuya bütüncül ve kuĢatıcı bir bakıĢ açısıyla bakılamamıĢ, konu 685 Henâî, Esmâü’s-süveri’l-Kur’âniyye, s. 35. 686 Abbâs, İtkânü’l-burhân, I, 444. 687 Yûnus 10/98. 688 Abbâs, a.g.e., I, 444-445. 689 Henâî, a.g.e., s. 36.

107

ZerkeĢî ve Suyûtî‟nin de benimsediği üzere her bir sûrenin isimlerini nereden aldığı, niçin bu adla isimlendirildiği konusu etrafında sınırlı kalmıĢ ve bu minvalde cereyan etmiĢtir. Sûrelerin isimlendiriliĢinden, Kur‟ân‟ın evrensel mesajı, hikmetli hidayeti ve yol gösterici siyaseti ile uyum içerisindeki yüce anlamlar çıkarmaya yönelik gayret göstermemiĢlerdir.690

Kur‟ân ekseninde araĢtırma yapan muasır ilim adamlarından da -birkaçı hariç- bu konuyu derinlemesine ele alan yoktur. Fakat son zamanlarda bazı ilim adamları Kur‟ân sûrelerinin bilinen isimlerle adlandırılmasının sebeplerini kavramamızın mümkün olduğunu belirtmiĢ691

ve bunun neticesinde de bazı ölçüler belirlemiĢlerdir. Muhammed b. Sâlih el-Berrâk‟a göre sûreler, aĢağıdaki özellikerden birine göre isimlendirilmiĢtir:

1. Sûreler isimlerini bir peygamber isminden alabilir. Nûh, Yûnus, Hûd, Yûsuf, Muhammed sûreleri buna örnektir.

2. Sûreler isimlerini sâlih bir Ģahsın isminden almıĢ olabilir. Meryem ve Lokman sûreleri buna örnek teĢkil eder.

3. Sûreler isimlerini Kur‟ân‟da sadece bu sûrede anlatılan bir kıssadan alabilir. Bakara, Âl-i Ġmrân, Mâide, A„râf, Tevbe, Hıcr, Nahl, Ġsrâ, Kehf, Neml, Ahzâb, Sebe‟, Ahkâf, Mücâdele, Tahrîm ve Fîl sûreleri buna örnektir.

4. Sûreler isimlerini Kur‟ân‟da sadece bu sûrede geçen bir ifadeden, harften alabilir. Ra„d, Nûr, Ankebût, Rûm, Zümer, Duhân, Câsiye, Hucurât, Cuma, Tegâbün, KureyĢ, Mâûn ve Tebbet sûreleri buna örnektir.

5. Sûreler isimlerini, diğer sûrelerde de geçmesine rağmen bu sûreye hâkim ve sûrede baskın olan bir vasıf ya da bir hükümden alabilir. Nisâ, En„âm, Enbiyâ, Hac, Münâfikûn ve Talâk sûreleri buna örnektir.

6. Sûreler isimlerini, Kur‟ân‟da sadece bu sûrede geçen Ģer„î bir hükümden alabilir. Enfâl ve Cuma sûreleri buna örnektir.

7. Bazen sûreler isimlerini, sûrenin ilk ifadelerinden harfinden alabilir. Sûrelerin çoğunluğu, bu Ģekilde isimlendirilmiĢtir. Tâhâ, Mü‟minûn, Furkân, Fâtır, Yâsîn, Sâffât, Sâd, Mü‟min, Feth, Kâf, Zâriyât, Tûr, Necm, Kamer, Rahmân, Vâkıa, Mülk, Kalem,

690 Çiçek, Delâletü esmâi süveri’l-Kur’âni’l-Kerîm, s. 171.

691

108

Hâkka, Müzzemmil, Müddessir, Kıyâme, Mürselât, Nebe‟, Nâziât, Abese, Tekvîr, Ġnfitâr, Mutaffifîn, ĠnĢikâk, Bürûc, Târık, A„lâ, GâĢiye, Fecr, Beled, ġems, Leyl, Duhâ, ĠnĢirâh, Tîn, Kadr, Zilzâl, Âdiyât, Kâria, Tekâsür, Asr, Hümeze ve Kevser sûreleri buna örnek gösterilebilir.

8. Kur‟ân‟daki bazı sûreler de vardır ki ismini yukarıdaki yedi çeĢitten birisine göre almadığı gibi herhangi belirli bir kurala bağlı olarak da almamıĢtır. Fâtiha, Kasas, Secde, Fussılet, ġûrâ, Zuhruf, Hadîd, HaĢr, Mümtehıne, Saf, Meâric, Cin, Ġnsân, Beyyine, Kâfirûn, Nasr, Ġhlâs, Felak, Nâs.692

Ancak yukarıda sayılan hususların nihaî birer kaide olmadığını belirtmemiz gerekmektedir.