• Sonuç bulunamadı

Sûre Ġsimlerinin Ġzafetle Söylenmesi

BÖLÜM 2: ĠSĠM KAVRAMI VE KUR’ÂN-I KERÎM SÛRELERĠNĠN ĠSĠMLENDĠRĠLMESĠ ĠSĠMLENDĠRĠLMESĠ

2. Kûfeliler‟e göre 432 “isim” kelimesi, alâmet anlamına gelen “es-simeh” kelimesinden türemiĢtir.433

2.2.3. Sûrelere Ġsim Verilmesi

2.2.3.1. Sûre Ġsimlerinin Ġzafetle Söylenmesi

Sûre isimlerinin Bakara sûresi, Âl-i Ġmrân sûresi, Nisâ sûresi Ģeklinde izafetli, izafet yoluyla söylenmesinin caiz olup olmadığı hususunda ilim adamları arasında ihtilaf bulunmaktadır. Buna göre bazı müfessir ve ilim adamlarına göre, sûrelere isim verirken “Sûretü‟l-Bakara/Bakara Sûresi” Ģeklinde izafetle söylenmesi doğru değildir. Onun yerine yalın olarak örneğin “Ġçinde Bakara geçen sûre” denilmelidir.537

Ebû Abdillah el-Makdisî (ö. 763/1362)‟nin nakline göre Ahmed b. Hanbel (ö. 241/855), sûreleri isimlendirirken “Sûretü Kezâ” Ģeklinde izafetle söylenmesi konusunda tevakkuf etmiĢ, bu kullanımdan kaçınmıĢtır; fakat Ebû Hilâl el-Askerî, (ö. 400/1009) sûrelerin

533

Câbirî, Esmâü’s-süveri’l-Kur’âniyye, s. 13.

534 Câbirî, a.g.e., s. 52-53.

535 Ġbn ÂĢûr, et-Tahrîr ve’t-tenvîr, I, 90; Câbirî, a.g.e., s. 58.

536 Suyûtî, el-İtkân, I, 177.

537

87

isimlerinin izafetle söylenmesinde beis görmemiĢtir. Kâdî Abdülcebbar ise sûrelerin isimlerinin izafetle söylenmesini hoĢ karĢılamamıĢ, bilakis “Ġçinde falanın geçtiği sûre” denilmesi gerektiğini belirtmiĢtir.538

Haccâc b. Yûsuf‟un da sûrelerin izafet yoluyla söylenmesine engel olduğu ve “Ġçinde falan Ģeyin zikredildiği sûre deyin” dediği belirtilmektedir.539 Zira bu görüĢü savunanlara göre Taberânî (ö. 360/971) ve Beyhakî‟nin Hz. Enes‟ten merfû olarak rivayet ettikleri Ģu ifade bunu desteklemektedir: “Bakara sûresi, Âl-i Ġmrân sûresi, Nisâ sûresi Ģeklinde Kur‟ân‟ın bütün sûrelerini adlarıyla söylemeyin. Bunun yerine içinde Bakara‟nın, Âl-i Ġmrân‟ın zikredildiği sûre deyin ve Kur‟ân‟daki bütün sûreleri bu Ģekilde adlandırın.”540

Bu hadis, hem senet ve hem de metin olarak sağlam bir delil kabul edilmemiĢtir. Senet açısından delil kabul edilmemesinin sebebi olarak, hadisin senedinde Abîs b. Meymûn‟un oluĢu zikredilmiĢtir. Zira bu Ģahıs, rivayeti zayıf (za„îfü‟r-rivâye), hadisi terk edilmiĢ biridir (metrûkü‟l-hadis). Ġbn Hibbân‟a göre bu Ģahıs tek kalırsa, bu hadisle delil getirmek caiz değildir.541

Bu hadisin mevzû olduğu da iddia edilmiĢtir.542 Suyûtî‟ye göre de bu rivayetin isnadı, zayıftır.543

Bu hadis sahih bir senetle de gelse buna göre hareket edilemeyeceği belirtilmiĢtir.544

Bu hadisin metin açısından delil kabul edilmemesinin sebebi ise sûrelerin isimlendirilmesi hususunda gelen mütevâtir sahih hadislere aykırı oluĢu zikredilmiĢtir.545

Ġlk dönem müfessirlerinden Ġbn Cerîr et-Taberî, tefsirinde bazı sûrelerin isimlerini izafetsiz olarak zikretmektedir. Meselâ, Bakara sûresinin adını izafetle “Sûretü‟l-Bakara/Bakara Sûresi” olarak değil de “es-sûretü‟lletî tüzkerü fîha‟l-Bakara/Ġçinde Bakara‟nın zikredildiği sûre”546

Nisâ sûresini “es-sûretü‟lletî tüzkerü fîha‟n-Nisâ/Ġçinde Nisâ‟nın zikredildiği sûre”547

Ģeklinde kaydetmiĢ; fakat sûrenin bitiminde

538 Makdisî, Ebû Abdillah Muhammed b. Müflih, el-Âdâbü’ş-şer‘iyye, (thk. ġuayb el-Arnaut, Ömer Hasan Kıyyâm, Müessesetü‟r-risâle, Beyrut 1416/1996, II, 285.

539 Ġbn ÂĢûr, et-Tahrîr ve’t-tenvîr, I, 90.

540 Taberânî, Ebü‟l-Kâsım Süleyman b. Ahmed, el-Mu‘cemü’l-evsat, (thk. Ebû Muâz Târık b. Ġvazillah b. Muhammed-Abdülmuhsin b. Ġbrâhîm el-Hüseynî), Dârü‟l-Harameyn, Kahire 1415/1995, VI, 47-48; Beyhakî, Ebû Bekr Ahmed b. Hüseyn, el-Câmi‘ li-Şu‘abi’l-îmân, Mektebetü‟r-rüĢd, Riyad 1423/2003, IV, 172-173.

541 Abdülkâdir, Me‘âlimü süveri’l-Kur’âni’l-Kerîm, I, 100.

542 Suyûtî, el-İtkân, I, 166; Âlûsî, Rûhu’l-me‘ânî, I, 34; Ġbn ÂĢûr, a.g.e., I, 90.

543

Suyûtî, et-Tahbîr, s. 368-369; a.g.e., I, 166.

544 Âlûsî, a.g.e., I, 34.

545 Abdülkâdir, a.g.e., I, 102.

546 Bk. Taberî, Câmi‘u’l-beyân, I, 204.

547

88 Nisâ/Nisâ Sûresi” ifadesini kullanmıĢtır.548

Müfessir, Mâide sûresini ise “es-sûretü‟lletî tüzkerü fîha‟l-Mâide/Ġçinde Mâide‟nin zikredildiği sûre” Ģeklinde kaydetmiĢtir.549

Fakat Âl-i Ġmrân sûresinin adını izafetle, “Sûretü Âl-i Ġmrân/Âl-i Ġmrân Sûresi” olarak,550

En„âm sûresinin adını da “Sûretü En„âm/En„âm Sûresi” Ģeklinde kaydetmiĢtir.551

Yine Ġbn Cerîr et-Taberî, tefsirinde sûrenin adını izafetle “Sûretü Hûd/Hûd Sûresi” olarak değil de “es-sûretü‟lletî yüzkerü fîhâ Hûd/Ġçinde Hûd (a.s.)‟un zikredildiği sûre” Ģeklinde kaydetmiĢ;552

fakat sûrenin bitiminde “Sûretü Hûd/Hûd Sûresi” ifadesini kullanmıĢtır.553

Birçok ilim adamı sûre isimlerinin izafetle söylenmesinin kerahetsiz olarak caiz olduğunu belirtmiĢ ve bazı sûrelerin faziletine dair hadisleri buna delil olarak getirmiĢtir.554

Âlûsî, cumhurun bu sûrenin “Bakara Sûresi” Ģeklinde isimlendirilmesine izin verdiğini belirtir ve bu yasağın, kâfirlerin (Ġnek sûresi! Kadın sûresi! Örümcek sûresi! Ģeklinde) alay etmelerinden dolayı Ġslâm‟ın baĢlangıcında olmuĢ olabileceğini söyler.555

Ġmam Nevevî‟ye göre de sûrelerin isimlerini izafetle söylenmesini hoĢ karĢılamayan ve sûrelerin meselâ “Ġçinde Bakara‟nın zikredildiği sûre”, “Ġçinde Nisâ‟nın zikredildiği sûre” Ģeklinde ifade edilmesi gerektiğini belirten bazı âlimler varsa da doğru olan, sûre isimlerinin tümünün meselâ “Bakara Sûresi”, “Âl-i Ġmrân Sûresi” Ģeklinde izafetli olarak söylenmesinin kerahetsiz olarak caiz olduğundur.556

Hz. Peygamber (a.s.)‟in Bakara sûresi dahil olmak üzere, diğer sûrelerin adlarını izafetle söylediği sahih olarak bilinmektedir. Ebû Hüreyre‟den rivayet edilen “Evlerinizi kabirler haline getirmeyiniz. Çünkü Ģeytan, içerisinde Bakara sûresinin okunduğu evden kaçar.”557

Ve Nüvas b. Sem„ân‟dan rivayet edilen “Kıyamet günü

548 Bk. Taberî, Câmi‘u’l-beyân, VII, 726.

549 Bk. Taberî, a.g.e., VIII, 5.

550 Bk. Taberî, a.g.e., V, 170.

551

Bk. Taberî, a.g.e., IX, 144.

552 Bk. Taberî, a.g.e., XII, 308.

553 Bk. Taberî, a.g.e., XII, 649.

554 Suyûtî, et-Tahbîr, s. 368; Cezâirî, et-Tıbyân, s. 162; Ömer, el-Kur’ânü’l-Kerîm târîhuhû ve âdâbuhû, s. 97; Ebû ġuhbe, el-Medhal, s. 321; Zerzûr, Ulûmü’l-Kur’ân medhal ilâ tefsîri’l-Kur’ân, s. 104; Halîfe, Ġbrahim Abdurrahman, et-Tefsîru’t-tahlîlî li sûreti’n-Nisâ, ys., y.y. ts., s. 6.

555 Âlûsî, Rûhu’l-me‘ânî, I, 98.

556 Nevevî, et-Tibyân fî Âdâbi Hameleti’l-Kur’ân, s. 279-280.

557

89

Kur‟ân ve onunla amel edenler getirilir. Bakara ve Âl-i Ġmrân sûreleri, onlara öncülük eder.”558

Ģeklindeki vb. pek çok sahih hadis, ilim adamlarının gösterdiği delillerdendir. Ġbn ÂĢûr‟a göre Hz. Enes‟ten rivayet edilen hadisin geçerli oldugunu ifade edip onaylayanlar bu rivayeti ve Ġbn Ömer‟in sözünü, “Mekke devrinde, müslümanlar örneğin “Fîl sûresi, Ankebût Sûresi” dediklerinde müĢrikler onlarla alay ediyordu.” diyerek yorumlayıp te‟vil etmiĢlerdir. Hatta bu durumun, “Seninle alay edenlerin haklarından gelmeye Biz yeteriz.”559

âyetinin nüzûl sebebi olduğu rivayet edilmiĢtir. O halde müslümanlar Medine‟ye hicret edince sûrelerin isimlerini izafetle söylenmesinin yasaklanma sebebi ortadan kalkmıĢ ve neshedilmiĢtir. Zira tüm insanlar isimlendirmenin anlamını öğrenmiĢlerdir.560

Bu yasaklama selef arasında yaygınlaĢmamıĢtır. Bu yüzden Büyük muhaddis Buhârî de Sahîh isimli eserinin “Kitâbü Fedâili‟l-Kur‟ân”da “Bakara sûresi ve falan sûre denilmesinde bir sakınca görmeyenler” adında bir bab açmıĢ561

ve orada Hz. Peygamber (a.s.) ve ashabın “Bakara sûresi, Nisâ sûresi, Furkân sûresi vb. sûreler” dediklerine delalet eden hadisler zikretmiĢtir. Abdullah b. Mes„ûd‟dan rivayet edilen “Her kim geceleyin Bakara sûresinden bu iki âyeti okursa ona yeter.”562

Ģeklindeki hadis, buna örnektir.

Yine cumhurun getirdiği delillerden birinde de Ġbn Mes„ûd‟dan yapılan bir rivayette onun, “Bakara sûresinin indiği makam budur” dediğine iĢaret edilmektedir.563

Bu yüzden âlimlerin çoğu, sûre isimlerinin izafetle söylenmesinin doğru olmadığını savunanların bu görüĢlerine karĢı çıkmıĢlar ve izafetle söylenmesinin doğru olduğunu belirtmiĢlerdir.564

Burada dikkat edilmesi gereken husus Ģudur. Pek çok sûre bütün olarak tek seferde değil, farklı zamanlarda inmiĢtir. Sûrenin inmeye baĢladığı ilk dönemlerde, bu sûreden bahsedilmek istendiği zaman sahâbe, “Ġçinde Bakara‟nın geçtiği sûre” diye isimlendirmiĢ olabilir. Zira sûre henüz tamamlanmamıĢ ve Hz. Peygamber (a.s.) tarafından bir isim verilmemiĢtir. Daha sonra sûre tümüyle inince ona Ģu an

558 Müslim, “Salâtü‟l-Müsâfirîn”, 252, 253, 255; Tirmizî, “Fezâ‟ilü‟l-Kur‟ân”, 5.

559 Hicr 15/95. 560 Ġbn ÂĢûr, et-Tahrîr ve’t-tenvîr, I, 90. 561 Buhârî, “Fezâ‟ilü‟l-Kur‟ân”, 27. 562 Buhârî, “Fezâ‟ilü‟l-Kur‟ân”, 10. 563 Buhârî, “Hac”, 135. 564

90

mushaflardaki isim verilmiĢ olabilir. Bu nedenle sadece bir rivayetten hareketle, sûrelerin izafetle söylenmesi yanlıĢ kabul edilmemelidir.

Sûrelere isim verilme süreci Ģöyle geliĢmiĢtir: Bakara sûresini örnek olarak ele alacak olursak, Bakara sûresine ilk önce “ /es-sûretü‟lletî tüzkerü fîha‟l-Bakara/Ġçinde Bakara‟nın zikredildiği sûre” denilmekteydi. Sonra bu ifade Ģekli yaygınlaĢınca yukarıdaki ifadede geçen mevsul hazfedildi, onun yerine izafet konuldu ve Bakara sûresi “ /Sûretü zikri‟l-Bakara” Ģeklinde söylenmeye baĢlandı. Daha sonra da muzâf hazfedilip muzâfün ileyh onun yerine konulmak suretiyle “

/Sûretü‟l-Bakara/Bakara Sûresi” Ģeklinde son haliyle ifade edilmeye baĢlanmıĢtır.565