• Sonuç bulunamadı

Sömürgecilikten

Ba¤›ms›zl›¤a

San Remo Paylafl›m Anlaflmas› do¤rultusunda Fransa’n›n 1920’de Suriye’den Faysal’› ç›kararak denetim sa¤lamas›yla beraber bu devletin Suriye ve Lübnan’da-ki denetimi de bafllam›fl oldu. Frans›zlar ‹ngilizlerden farkl› olarak dolayl› bir netim yerine bütün yönetim kademelerine Frans›zlar›n yerlefltirildi¤i do¤rudan yö-netimi tercih ederek yerli halk›n bürokrasiye kat›l›m›na izin vermediler. Dolay›s›y-la Frans›zDolay›s›y-lar›n 1946’da tamamen çekilmesine kadar parDolay›s›y-lamenter bir sistem yerlefl-tirilmeye çal›fl›lm›flsa da yerel anlamda halk›n kat›l›m›ndan yoksun oldu¤undan, bunun meflruiyeti de söz konusu de¤ildi. Fransa, geçici bir manda yönetimi olufl-turmak yerine kal›c› bir egemenlik kurmak amac›yla hareket etti¤i için “böl ve yö-net” yöntemine baflvurarak Suriye ve Lübnan’daki ulusal birli¤i sa¤lamak ve güç-lendirmek yerine etnik, dinî ve mezhepsel farkl›l›klar› olabildi¤ince derinlefltirme-ye çal›flt›.

Fransa bu do¤rultuda ilk uygulamay› 1920’de ayr› bir Lübnan Devleti olufltura-rak yapt›. Daha ziyade Lübnan Da¤› olaolufltura-rak bilinen bölgeye özgü olan Mutasarr›f-l›¤a Akdeniz k›y›s›nda bulunan Trablus, Sayda, Sur ve Beyrut’u da ekledi. Bunun yan›nda oldukça verimli bir bölge olan Bekaa Vadisini Suriye’den ay›rarak onu da Lübnan s›n›rlar›na dâhil etti.

Fransa bölgede manda yönetimini tesis ederken Marunî nüfusu korumay› amaç-lad›¤›n› öne sürmekteydi. Oysa Büyük Lübnan’›n s›n›rlar›n› yeniden belirlerken dâhil edilen Müslüman bölgeleriyle tüm Hristiyanlar›n ülke içindeki nüfus oranla-r› % 50’nin alt›na düflürülmüfltü. Böylece Müslüman ve Hristiyanlar aras›ndaki geç-miflten gelen rekabet biraz farkl›laflsa da günümüze kadar sürecek bir zemine otur-tulmufl oluyordu. Lübnan’› bir Hristiyan topra¤› olarak gören Marunîler, Frans›zlar-dan ald›klar› destekle ülkenin ekonomik ve siyasal yaflam›na hâkim olmaya çal›fl›p daha çok Bat›yla iliflki kurmaya yönelerek Arap dünyas›na s›rt çevirirken, Müslü-manlar Suriye ile birleflmeye çal›flmakta ve kendilerini Arap Orta Do¤usu’nun bir parças› olarak görmekteydi.

Dolay›s›yla Lübnan’›n pek türdefl olmayan toplumsal yap›s› geçmiflte oldu¤u gi-bi yeni dönemde de ulusal gi-birli¤in kurulmas›n›n önünde önemli gi-bir engel olarak durmaktayd›. Lübnan Da¤› bölgesinde yaflayan Marunîler, fiuf Da¤› bölgesinde ya-flayan Dürzîler ve güney Lübnan’da yaya-flayan fiiiler d›fl›ndaki di¤er unsurlar ülkede da¤›n›k bir flekilde bulundu¤undan, farkl› din ve mezhepten olan insanlar›n nere-deyse yan yana yaflad›¤› bir görünüm ortaya ç›km›flt›. Lübnan’da bunlar›n yan›nda

% 30 dolay›ndaki Marunîlerin d›fl›nda, ülkede en kalabal›k nüfusu oluflturan % 50’ye varan Sünni ve fiii Müslümanlar ile Müslüman nüfusu içinde say›lan Dürzîler ve % 10 dolay›ndaki Grek-Katolikler ve Grek-Ortodokslar ile % 5-10 dolay›ndaki Katolik Ermeniler bulunmaktayd›. Zaimlik olarak öne ç›kan feodal bir yap›n›n söz konusu oldu¤u Lübnan’da her mezhep ya da dinsel grup kendi içinde ayr› bir ör-gütlenmeye sahip bulunmakta ve ülkede etkin ve siyasal gücü geçmiflten beri elin-de bulunduran aileler ve bunlar›n ileri gelenlerince yönlendirilmekteydi.

Orta Do¤u konusunda ayr›nt›l› bilgi için flu çal›flmaya bak›labilir: Tayyar Ar›, Geçmiflten Günümüze Orta Do¤u: Siyaset, Savafl ve Diplomasi. MKM Yay›nc›l›k. 2008.

Fransa, Suriye’den farkl› olarak daha 1926’da kabul etti¤i bir anayasa ile Lüb-nan’a parlamenter demokrasi ile yönetilen bir cumhuriyet görünümü vermifltir.

1926 Anayasas› ile Lübnan Cumhuriyeti, temsilin dinsel niteliklere göre

belirlendi-¤i, önce iki, hemen bir y›l sonra da tek kanatl› hâle getirilen ve hâlen bu hâliyle devam eden bir meclise sahip olmufltu. Çeflitli dinsel gruplar›n temsilcileri

aras›n-S O R U

D ‹ K K A T SIRA S‹ZDE

DÜfiÜNEL‹M

SIRA S‹ZDE

S O R U

DÜfiÜNEL‹M

D ‹ K K A T

SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE

AMAÇLARIMIZ

AMAÇLARIMIZ

N N

K ‹ T A P

T E L E V ‹ Z Y O N

K ‹ T A P

T E L E V ‹ Z Y O N

‹ N T E R N E T ‹ N T E R N E T

M A K A L E M A K A L E

daki bir uzlaflmay› ifade eden 1943’teki Ulusal Pakt ile temsil ve yönetmeye iliflkin ilkeler kal›c› bir flekle dönüfltürülmekteydi. Buna göre baflbakan› ve kabineyi ata-ma gibi genifl yetkileri olan ve parlamento taraf›ndan seçilmesi öngörülen cumhur-baflkan› Hristiyan, baflbakan Sünni Müslüman, meclis cumhur-baflkan› ise fiii Müslüman olacakt›.

1926 Anayasas› asl›nda Lübnan’›n ba¤›ms›zl›¤›n› öngörmedi¤i gibi, Fransa ile Lübnan yetkilileri aras›ndaki bir anlaflmaya da dayanmamaktayd›. Lübnan’›n sa-vunmas› ve d›fl iliflkileri de zaten Fransa taraf›ndan gerçeklefltirilmekteydi. Ayr›ca Yüksek Komiserin parlamentoyu feshetme ve anayasay› ask›ya alma yetkisi bulun-maktayd›. Ayr›ca her bakanl›kta bulunan Frans›z dan›flmanlar Lübnanl› yetkililere fazla bir hareket alan› b›rakmamaktayd›. Bütün bu s›n›rlamalara ra¤men Lübnan’da ba¤›ms›z olmasa da bir anayasal çerçeveye oturan ve seçimle oluflan bir parlamen-tonun söz konusu oldu¤u özerk bir yap› vard›.

Fransa, 1936’da Suriye ile oldu¤u gibi Lübnanl› yetkililerle de ba¤›ms›zl›¤a ilifl-kin bir antlaflma imzalad›. Antlaflmaya göre Fransa tüm Manda haklar›n› Lübnanl›

yetkililere devredecekti. Bu geliflmenin ard›ndan ba¤›ms›zl›k havas›na giren Lüb-nan Meclisi 1937’de toplanarak Emile Edde’yi cumhurbaflkanl›¤›na seçti. Edde, baflbakanl›¤a bir Müslüman olan Hayreddin Ahdab’› atayarak cumhurbaflkan›n›n Marunî, baflbakan›n ise Sünni Müslüman olmas› do¤rultusundaki gelene¤i bafllat-m›fl oldu. Oluflturulan bu gelenek bir de¤iflikli¤e u¤ramadan günümüze kadar de-vam etmifltir.

Lübnanl› Müslüman ve Hristiyan liderler aras›nda 1937’de bafllat›lan bir gelene¤e daya-nan, fakat kurumsal nitelik kazanmas› 1943’teki “Ulusal Pakt”la söz konusu olan uzlaflma-ya göre, cumhurbaflkan› Hristiuzlaflma-yan, baflbakan Müslüman olacakt›. Ulusal mecliste temsil 6’ya 5 (6 Hristiyan’a karfl›l›k 5 Müslüman) oran›nda gerçeklefltirilmiflti ve kabinede Maru-nîler ve Sünni Müslümanlar ikifler veya üçer bakanla temsil edilirken, di¤er unsurlar birer bakanl›¤a sahip olacakt›.

Bu çerçevede 1943’te yap›lan seçimlerde Bishara el-Huri cumhurbaflkanl›¤a se-çilirken ba¤›ms›zl›k mücadelesinde kendisiyle iflbirli¤i yapm›fl olan Sünni Müslü-man önderlerden Riyad Sulh’u baflbakanl›¤a atam›flt›. Bu uzlaflma 1975 iç savafl›na kadar herhangi bir ciddi tehditle karfl›laflmadan devam etmifl ancak bu tarihten sonra bu uzlaflman›n ruhunun korunmas› zorlaflm›flt›r. Bu iktidar paylafl›m› ülkede H›ristiyanlar›n ço¤unlukta oldu¤u varsay›m›na dayanmaktayd›. fiiiler, 1943 Ulusal Pakt› çerçevesinde ortaya ç›kan iktidar paylafl›m›nda yeterli oranda temsil edilme-mifllerdi ve zamanla nüfuslar›n›n di¤erlerine göre daha h›zl› artmas›yla buna en fliddetli karfl› ç›kan taraf olmufllard›r.

Ulusal Pakt ad› verilen uzlaflma ile öngörülen iktidar paylafl›m›n› aç›klay›n›z

Öte yandan 1943 seçimleri Fransa’n›n Suriye ve Lübnan’›n içifllerine müdahalesine karfl› halk›n tepkisini de ifade etmekteyse de Fransa yerel yöneticilere yönetme yetki-lerini devretmek istemedi¤inden 1945 sonuna kadar taraflar aras›ndaki mücadele de-vam etti. Özellikle 7 May›s 1945’te Fransa’n›n k›y›ya asker ç›kararak Suriye ve Lüb-nan’da yeniden s›k› bir denetim kurmak istemesi halk›n sert tepkisiyle karfl›laflt›. Fran-s›zlar›n, halk›n direncini k›rmak için Suriye’yi havadan bombard›man› s›ras›nda çok sa-y›da insan hayat›n› kaybetmiflti. Nitekim Frans›z askerleri 1946 Nisan›nda Suriye’den;

ayn› y›l›n sonuna gelindi¤inde ise Lübnan’dan tamamen çekilmifllerdi.

33

2. Ünite - 20. Yüzy›lda Orta Do¤u: Sömürgecilikten Ba¤›ms›zl›¤a

S O R U

SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE

AMAÇLARIMIZ

SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE

AMAÇLARIMIZ

Lübnan’da ba¤›ms›zl›ktan sonra yaflanan krizlerden ilki 1958’de Hristiyan Cum-hurbaflkan› Camille Chamoun’un görev süresini uzatmak istemesinden kaynakla-nan ve ABD’nin yard›ma ça¤r›ld›¤› kriz, ikincisi ise 1976 iç savafl›d›r. Bu arada bi-ri 1978’de, ikincisi 1982’de ve son olarak 2006’da olmak üzere ülke üç defa ‹srail taraf›ndan iflgal edilmifltir. 1989’da Suudi Arabistan’›n arac›l›¤›yla Taif’te imzalanan anlaflma iç savafl› sona erdirirken, Müslümanlar›n Hristiyanlar karfl›s›nda dezavan-tajl› konumunu sona erdirmekteydi. Taif Anlaflmas› Meclis ve hükûmetteki temsil oranlar›n› yeniden belirlerken de¤iflen nüfus dengelerini dikkate almaktayd›. 2005 fiubat’›nda eski Baflbakan Refik Hariri’nin bir suikast sonucu hayat›n› kaybetmesi, Lübnan üzerindeki Suriye etkisini de belli ölçüde zay›flatm›flt›r. 1976 iç savafl› s›ra-s›nda Lübnan’a konuflland›r›lan 14,000 dolay›na düflen Suriye askerleri Lübnan’›

terk etmekteydi. Bununla beraber 2009 seçimleri sonras›nda kurulan ve Suriye kar-fl›tlar› olarak bilinen 14 Mart ittifak›n›n baflbakan› Said Hariri önderli¤indeki hükû-metin 2011 Ocak’›nda da¤›lmas›yla Suriye yanl›s› 8 Mart ittifak›n›n destekledi¤i Ne-cip Mikati’nin baflbakan olmas›, Lübnan üzerindeki Suriye’nin etkisinin devam et-ti¤ini göstermekteydi.

OSMANLIDAN BAAS’A UZANAN SUR‹YE’DE ZORLU