• Sonuç bulunamadı

‹ngiltere’nin 1881’de Osmanl›n›n denetiminde ve egemenli¤inde bulunan M›s›r’› ifl-gal etmesinde emperyal ç›karlar› ve Süveyfl Kanal›’n› denetim alt›nda bulundurmak istemesinin yan›nda, kendisinden önce Fransa’n›n harekete geçerek M›s›r’› iflgal edebilece¤i olas›l›¤› da büyük bir rol oynam›flt›r. M›s›r’› iflgal eden ‹ngiltere’nin bundan sonraki dönemde M›s›r’› resmen protektora veya kolonisi olarak ilan etmifl olmamas› ve M›s›r’›n, teoride bir Osmanl› topra¤› olmas›na ve h›divlerle yönetilme-sine karfl›l›k, ekonomik ve politik yap›s› tamamen ‹ngiltere taraf›ndan belirlenir

hâ-37

2. Ünite - 20. Yüzy›lda Orta Do¤u: Sömürgecilikten Ba¤›ms›zl›¤a

le gelmifltir. Tevfik’ten sonra yine h›divler taraf›ndan yönetilen M›s›r’da onun ölü-münden sonra o¤lu II. Abbas (1892-1914), ondan sonra Sultan Hüseyin Kâmil (1914-1917), Ahmed Fuad (1917-1936) ve son olarak da Kral Faruk 1952’de devri-linceye kadar iflbafl›nda kalm›flt›r. Bu dönemde M›s›r’da h›divlerin üzerinde tüm denetim ‹ngiliz valilerinin ya da yüksek komiserlerinin elinde bulunmaktayd›.

1883-1892 aras› dönemde Lord Baring ve 1892’den 1906’ya kadar Lord Cromer, M›-s›r’da uzun süre görev yapan ‹ngiliz valileri olmufllard›r. Daha sonra bu göreve Sir Eldon Gorst (1907-1911) ve Lord Kitchener (1911-1914 sonu) getirilmifltir. Kitche-ner’in I. Dünya Savafl›’n›n bafllamas›yla yerine bu sefer Yüksek Komiser unvan›yla önce Henry McMahon (1915-1918) ondan sonra da General Allenby (1918-1922) atanm›flt›r. I. Dünya Savafl›’n›n bafllamas›yla M›s›r’› protektoras› ilan eden ‹ngilte-re’nin bu konumunun 1919’daki Paris Konferans›’nda teyit edilmesiyle uluslarara-s› bir nitelik kazanm›flt›r (Ar›, 2008: 100).

M›s›r, ‹ngiliz iflgali alt›nda bulundu¤u sürece ‹ngiliz endüstrisi için pamuk yetifl-tiren bir ülke hâline getirilmifltir. M›s›r’›n siyasi, askerî ve kültürel (e¤itim) yap›s› da ayn› flekilde bütünüyle ‹ngiliz ç›karlar›na göre biçimlendirilmifltir. Görünüflte M›s›r-l› bürokratlar taraf›ndan yönetilen ülkede dan›flman s›fat›yla binlerce ‹ngiliz görev-li bulunmufltur. Hemen her devlet görevgörev-lisine bir ‹ngigörev-liz dan›flman düflmekteydi ve ço¤u zaman bunlar M›s›rl›lardan daha yüksek ücret almaktayd›.

M›s›r, hukuken Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun bir parças› say›lmakla beraber,

‹ngiltere’nin bu ülkeyi Arabî Pafla’n›n karfl› koymas›na ra¤men 1882’de iflgal

etti-¤i yukar›da ifade edilmiflti. I. Dünya Savafl›’n›n bafllamas›yla beraber ‹ngiltere, 1914 Aral›k’›nda M›s›r’› resmen ilhak etti¤ini aç›klayarak burada protektora kur-du. M›s›r ‹ngiliz protektoras› hâline gelirken h›divlere de bundan sonra sultan unvan› verilmekteydi. Sömürge dönemi boyunca M›s›r, ‹ngiltere taraf›ndan pa-muk üreten bir ülke hâline getirilmiflti. Stratejik önemi de Kuzey Afrika ile Orta Do¤u aras›nda bir köprü olmas›n›n yan›nda Süveyfl Kanal›’yla Akdeniz üzerin-den Körfez’e aç›lan bir kap› görevi görmesiydi. ‹ngiltere’nin iflgalinüzerin-den önce za-ten yabanc›lar›n ülke ekonomisinde hissedilir bir a¤›rl›¤› bulunan bir ülke olan M›s›r’›n, 1882’den itibaren siyasi yap›s›nda oldu¤u gibi ekonomisi üzerinde de

‹ngiltere’nin belirgin bir denetime sahip oldu¤u görülmektedir. ‹ngiliz tekelleri en iyi topraklardan yüz binlerce dönüm topra¤› ele geçirmifller, fabrikalar›n, ma-denlerin, demir yollar›n›n ve sulama tesislerinin birço¤unu denetim alt›na alm›fl-lard›. Süveyfl Kanal› fiirketi’nin paylar›n›n da % 45’i ‹ngiliz hükûmetinin elinde bulunuyordu. Ayr›ca ülkenin tüm mali sisteminin ‹ngiliz bankalar›n›n denetimi alt›nda bulundu¤u için bu bankalar M›s›r’a verdikleri borçlar›n yaln›z y›ll›k faiz-leri olarak 4 milyon pound gibi yüksek bir para almaktayd›. Genelde köylünün oldukça kötü durumda oldu¤u M›s›r’da ulusal burjuvazi de durumdan pek mem-nun de¤ildi. ‹ngilizlerin, yani yabanc›lar›n ülkede kalmas› ve koloni rejiminin sürmesi düflüncesinden yana olanlar, feodal toprak a¤alar› ile yabanc›lar›n arac›-l›¤›n› yapan komprador burjuvaziydi (Ataöv, 1973: 33-50).

Bu koflullar alt›nda yabanc›lara karfl› genel bir muhalefetin oluflmas› do¤ald›.

Toplumdaki siyasal güçler ve s›n›flar›n olgunluk derecesi dikkate al›nd›¤›nda kur-tulufl hareketine öncülük görevi ulusal burjuvaziye düflüyordu. Ulusal burjuvazinin temsilcisi olarak sivrilen Saad Zaglul, da¤›n›k görünen protesto duygular›n› örgüt-lemeye bafllad›. Zengin bir toprak a¤as›n›n o¤lu olan Zaglul, El Ezher’den mezun bir M›s›r bürokrat› olarak önce yarg›tay üyeli¤i yapmas›n›n yan›nda Baflbakan Mus-tafa Fehmi Pafla’n›n damad› olmas›n›n da etkisiyle 1906’da Lord Cromer’in tavsiye-siyle Millî E¤itim Bakan›, 1910’da da Adalet Bakan› olmufltu. Ancak 1913’te Lord

Kitchener ile geçinemedi¤inden bu görevinden ayr›lmak zorunda kald›. Zaglul da-ha Adalet Bakan› oldu¤u y›llarda h›dive fazla yetki verilmesine karfl› gelerek dik-katleri çekmiflti. 1913’te yasama meclisleri için yap›lan seçimlere kat›larak parla-mentoya giren Zaglul, baz› hükûmet politikalar›na karfl› ç›kmas›yla, h›div’in uygu-lamalar›na yöneltti¤i elefltirileriyle ve reform yap›lmas›n› önermesiyle dikkatleri üzerine çekerek I. Dünya Savafl› sonras›nda 1919 y›l›nda M›s›r halk›n›n umut ba¤-lad›¤› ulusal bir önder konumuna yükselmiflti. ‹flte bu ortamda Wilson ilkelerine umut ba¤layan Zaglul, savafl sonras› dünyas›n›n ele al›nd›¤› Paris görüflmelerine do¤rudan kat›lmas› söz konusu olursa; M›s›r halk›n›n sorunlar›n›n do¤rudan anla-t›larak ba¤›ms›zl›¤›n sa¤lanabilece¤ini düflünmekteydi.

Zaglul bu çerçevede bir heyet kurarak M›s›r’›n gelece¤ini Paris Konferans›’nda ele almay› planlamaktayd›. ‹ngilizler taraf›ndan önce Malta’ya sürülen; tepkiler

yo-¤unlafl›nca da konferansa kat›lmaya izin verilen Zaglul ve arkadafllar› Paris Bar›fl Konferans›’n›n kararlar› karfl›s›nda büyük bir hayal k›r›kl›¤› yaflad›lar. Zira M›s›r’›n

‹ngiliz mandas› olmas› teyit edilmiflti. Bununla beraber M›s›r’› yönetmenin kolay olmad›¤›n› gören ‹ngiliz hükûmeti bir anlaflma yapman›n yollar›n› ararken Zaglul ve arkadafllar›n› muhatap almamak için Zaglul’u önce Aden’e arkas›ndan da Seyc-helles’e sürdü. ‹ngiliz ç›karlar›na uygun bir anlaflman›n yap›lmas›n› daha sonraya b›rakan ‹ngiliz Yüksek Komiseri General Allenby bu aflamada M›s›r’a ba¤›ms›zl›k veren bir aç›klama yapmakla yetindi. ‹ngiliz yönetiminin 1922 fiubat›nda M›s›r’a ba¤›ms›zl›k verilmesikonusundaki tek tarafl› aç›klamas›na dayanan söz konusu ba¤›ms›zl›k bu hâliyle M›s›r’›n statüsünde fazla bir de¤ifliklik yapm›yordu. Buna göre, M›s›r’›n savunmas›, ‹ngiliz imparatorluk ulafl›m yollar›n›n korunmas›, M›s›r’da oturan yabanc›lar ve az›nl›klar›n korunmas› ve Sudan’da ‹ngiliz yönetiminin de-vam etmesi öngörülmekteydi. Yine bu çerçevede ‹ngiliz iflgal kuvvetleri, dan›fl-manlar ve di¤er temsilciler M›s›r’da oldu¤u gibi kalacakt›. 1914’ten itibaren kendi-lerine Sultan unvan› verilen M›s›r H›divkendi-lerine bundan sonra Kral denilecekti. Bu çerçevede Ahmed Fuad da Kral Fuad (1917-1936) unvan›n› alm›flt›r. Arkas›ndan ‹n-giltere taraf›ndan 1923’te M›s›r için kabul edilen anayasa uyar›nca 1924 Ocak’›nda yap›lan ilk seçimlerde Vafd (seçimler öncesi siyasal parti hâline gelmiflti) parla-mentoda ço¤unlu¤u sa¤lay›nca Zaglul hükûmeti kurdu.

Fakat iktidar Vafd’a yaramad›. Zaglul, hükûmeti kurmakla beraber söz verdi¤i pek çok fleyi yapamad›. Bu durum muhalefetin genifllemesine, Vafd’›n ise giderek sertleflmesine yol açmaktayd›. 1924 Kas›m’›ndaki ‹ngiltere’nin destekledi¤i bir dar-be 1923 Anayasas› rafa kald›r›lm›fl ve eski tip sömürgecili¤e geri dönülmüfl olmak-tayd›. Vafd’›n istifas›yla hükûmet ‹ngiliz emperyalizmine ba¤l› feodallerin Ulusal Birlik Partisi taraf›ndan kuruldu.

Di¤er taraftan, 1936 May›s’›nda yap›lan seçimleri tekrar kazanan Vafd yönetimi ile ‹talya’n›n Etiyopya’y› iflgali üzerine bölgedeki ç›karlar› tehlikeye giren ‹ngiltere aras›nda 26 A¤ustos 1936’da bir “‹ttifak Antlaflmas›” imzaland›. Antlaflmaya göre M›s›r, limanlar› ve havaalanlar› da dâhil olmak üzere ulafl›m araçlar›n› ‹ngiltere’nin emrine verecek, yard›m›n etkin olmas› için M›s›r’›n bütün olanaklar›n› kullanacak-t›. Süveyfl Kanal›’n›n durumuna gelince: Kanal’›n savunmas› 1882’den beri fiilen ‹n-giltere’nin elindeydi. Antlaflma, ‹ngiltere’ye bu olana¤› vermeye devam etmektey-di. Çünkü antlaflman›n sekizinci maddesinde, Kanal çevresinde ‹ngiliz askerlerinin bulunaca¤› ancak bunun bir iflgal olmad›¤› ve M›s›r’›n egemenlik haklar›n› k›s›tla-mad›¤› belirtiliyordu. Yirmi y›l sonunda M›s›r ordusu kanal’›n bütün güvenli¤ini koruyacak güce sahip oldu¤unda ‹ngiliz kuvvetlerinin art›k gereksiz oldu¤una ka-rar verilebilecekti. Kanal çevresinde 10,000 ‹ngiliz kara askeri, 400 hava pilotu ve

39

2. Ünite - 20. Yüzy›lda Orta Do¤u: Sömürgecilikten Ba¤›ms›zl›¤a

yönetim ve teknik görevler için yeterince yard›mc› personel ve 4,000 sivil personel bulunacakt›. Bu rakamlar normal zamanlar için geçerli olup Antlaflmaya eklenen Konvansiyonun on alt›nc› maddesine göre, “savaflta, yak›n savafl tehlikesinde ya da uluslararas› acil bir durum”da bu kuvvetler artt›r›labilirdi. Ayr›ca antlaflman›n onbirinci maddesine göre, ‹ngiltere ve M›s›r, Sudan ile ilgili 1899 Antlaflmalar›’n›

(19 Ocak ve 10 Temmuz) ileride de¤ifltirebileceklerdi. Sudan’›n gelece¤inin ele al›nd›¤› on birinci maddeye Ek’te, Sudan’›n ilerideki uluslararas› konvansiyonlara kat›lmas›na iliflkin karar ve yetkinin M›s›r ile ‹ngiltere’ye ait oldu¤u belirtilmektey-di. 1936 Antlaflmas› M›s›r’da kapitülasyonlar› da kald›rmaktayd›.

1922 ve 1936 anlaflmalar›n›n sonuçlar›n› M›s›r ve ‹ngiltere aç›s›ndan karfl›laflt›r›n›z.

M›s›r’›n iflgalinin sona erdi¤ini bildiren 1936 Antlaflmas›, asl›nda ‹ngiliz varl›¤›n›

hukukilefltiriyordu. M›s›r daha 1922’de ba¤›ms›z ve egemen bir devlet olarak ilan edilmiflti ama ‹ngiltere’nin bu ba¤›ms›zl›¤› ciddi biçimde s›n›rlayan dört flart›, ‹ngil-tere’nin yabanc›lar› M›s›r’›n içifllerine kar›flmaktan menetmeleri ve kapitülasyonla-r›n devam edecek olmas› bir ba¤›ms›zl›k sözünü özden mahrum etmifl, M›s›r bir çeflit protektora olmaktan kurtulamam›fl ve M›s›r’›n de jure statüsü ile de facto du-rumu aras›nda önemli farklar sürüp gitmiflti. 1936 Antlaflmas›’n›n bir ittifak oldu¤u-na iflaret etmekle taraflar›n eflitli¤i kabul edilmifl oluyordu (Md. 1). M›s›r 27 May›s 1937’de Milletler Cemiyetine de üye oluyordu. Ayr›ca M›s›r ve ‹ngiltere birbirleri-nin baflkentinde birer büyükelçilik ile temsil ediliyordu. ‹ngiliz personel M›s›r or-dusundan çekiliyor, ‹ngiliz hukuk ve mali dan›flmanlar›n›n ifline son veriliyordu.

Bu hükümler M›s›r’›n ba¤›ms›zl›¤›n› güçlendirmekle beraber Kanal çevresine ya-banc› askerlerin yerlefltiriliyor olmas› 1882’den beri devam eden durumu temelden de¤ifltirmemiflti. Kahire’deki, ‹ngiliz Yüksek Komiseri’ne bundan böyle Büyükelçi denecekse de M›s›r’daki diplomasi temsilcilerinin en k›demlisi olacak, ordudan M›-Resim 2.3

M›s›r (Giza) Piramitleri (Kahire) Kaynak: Yazar›n Kendi Arflivinden

S O R U

D ‹ K K A T SIRA S‹ZDE

DÜfiÜNEL‹M

SIRA S‹ZDE

S O R U

DÜfiÜNEL‹M

D ‹ K K A T

SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE

AMAÇLARIMIZ

AMAÇLARIMIZ

N N

K ‹ T A P

T E L E V ‹ Z Y O N

K ‹ T A P

T E L E V ‹ Z Y O N

‹ N T E R N E T ‹ N T E R N E T

M A K A L E M A K A L E

3

s›r personeli çekiliyorsa da bu kez bir ‹ngiliz askerî heyeti, dan›flman kisvesi alt›n-da M›s›r’alt›n-daki varl›¤›n› sürdürecek ve polis görevlileri aras›nalt›n-da baz› Avrupal›lar alt›n-da bulunacakt›.