• Sonuç bulunamadı

Türkiye’nin, Cumhuriyet’in kuruluflundan beri, en büyük komflusu olan ‹ran’a yö-nelik politikas›n›n genel olarak “çat›flmaya dönüflmeyen bir gerginlik” içerisinde flekillendi¤i tespitinde bulunmak yanl›fl olmayacakt›r. Temel olarak iki ülkenin bölgede oluflturmaya çal›flt›klar› nüfuz alanlar›n›n çak›flmas›ndan kaynaklanan bu gerginli¤in zaman zaman azald›¤›, baz› dönemlerde ise t›rmand›¤› ancak hiçbir za-man s›cak çat›flmaya dönüflmedi¤i görülmektedir.

Türkiye ile ‹ran aras›ndaki iliflkinin güven ve ifl birli¤inden çok rekabet ve güç mücadelesi zeminine oturmas› iki ülkenin ekonomik iliflkilerine de olumsuz yan-s›m›flt›r. Bulundu¤u co¤rafyada “merkezi güç” ve önemli bir küresel aktör olma he-define sahip bir ülke olan Türkiye’nin, ‹ran gibi büyük bir komflusuyla d›fl ticaret hacminin, son dönemde yaflanan çok büyük art›fllara ra¤men hâlen sadece 16 mil-yar dolar seviyesinde olmas› bu hedeften ne kadar uzak oldu¤unu göstermektedir.

Güçlü bir devlet olman›n temel koflulu güçlü bir ekonomiye sahip olmak oldu¤u-na ve güçlü bir ekonomiye sahip olmak öncelikle komflu ülkelerle olmak üzere yüksek oranda d›fl ticaret hacmine sahip olmaktan geçti¤ine göre, Türkiye’nin ‹ran ile iliflkilerinde ekonomik boyutun son dönemlere kadar ciddi flekilde ihmal edil-di¤ini ifade etmek gerekir (‹nat, 2009b: 25-26).

Türkiye ile ‹ran iliflkilerinin gelifliminde son döneme kadar ideolojik fakl›l›kla-r›n öne ç›kar›lmas›n›n ve hatta zaman zaman iki ülke aras›ndaki iliflkilerin flekillen-mesinde temel unsur hâline dönüflmesinin de alt›n› çizmek gerekir. Osmanl› döne-minde fiii-Sünni ayr›m› fleklinde yaflanan dinin farkl› flekilde yorumlanmas›na dair rekabetin, ‹ran’da 1979 y›l›nda gerçekleflen ‹slam Devrimi’nin ard›ndan, zaman za-man ‹slam’›n radikal yorumuyla seküler yorumu, baz› dönemlerde ise radikal ‹s-lam-›l›ml› ‹slam yorumlar› biçimlerinde Türkiye-‹ran iliflkilerine yans›d›¤› görül-müfltür. Özellikle 1990’l› y›llarda t›rmanan bu farkl› rejimler aras›ndaki rekabetin, iki ülkeyi silahl› çat›flman›n efli¤ine götüren gerginliklere yol açt›¤› bilinmektedir.

191

7. Ünite - Türkiye’nin Orta Do¤u Politikalar›

‹ki ülke aras›nda söz konusu olan bu ideolojik kavgan›n baflka sorunlar› da besledi¤i görülmüfltür. ‹deolojik çat›flman›n yo¤un bir flekilde yafland›¤› 1990’l›

y›llarda Ankara ile Tahran aras›nda karfl›l›kl› olarak gerçekleflen terörizme destek suçlamalar› bu gerçe¤i göstermektedir. Türkiye, ‹ran yönetimini PKK’ye destek vermekle suçlay›p misilleme tehdidinde bulunurken Tahran da Türkiye’nin ‹ran’›n güvenli¤ine karfl› silahl› sald›r›larda bulunan Halk›n Mücahitleri Örgütüne des-tek verdi¤ini iddia ediyordu. Karfl›l›kl› suçlamalarla iki ülke aras›nda zehirlenen atmosfer bir sonraki ad›mda gerçekten de oluflan tehdit alg›lamas› nedeniyle bir-birlerinin güvenli¤ine karfl› politikalar izlemeleri sonucunu do¤urabiliyordu (‹nat, 2000: 96-97).

2000’li y›llarda, “komflularla s›f›r sorun” ve “ekonomik ifl birli¤i yoluyla karfl›l›k-l› ba¤›mkarfl›l›k-l›karfl›l›k-l›¤›n art›r›lmas›” gibi ilkelere dayakarfl›l›k-l› yeni d›fl politika anlay›fkarfl›l›k-l›n›n Türki-ye’nin ‹ran politikas›na da yans›mas› sonucunda bu ülke ile oluflturulan “güvene dayal› iliflki” sonucunda, ideolojik farkl›l›klar›n geriye at›lmas› mümkün olmufltur.

Bunun neticesinde art›k ideolojik kavgalarla zehirlenmeyen yeni temiz atmosferde daha sa¤l›kl› iliflkilerin gelifltirilmesi mümkün olmufl ve böylece güvenlik konusu çat›flmadan ifl birli¤i alan›na dönüflürken bunlardan do¤an gerginlikler nedeniyle bir türlü gelifltirilemeyen ekonomik iliflkiler h›z kazanm›flt›r.

Türkiye’nin ‹ran politikas›n›n flekillenmesinde etkili olan faktörler nelerdir?

Bu genel tespitlerin ard›ndan, Cumhuriyet döneminde Türkiye’nin ‹ran ile ilifl-kilerinin tarihsel geliflimi, bu süreç içerisinde yaflanan önemli geliflmeler ve günü-müzde iki ülke iliflkilerinin ne durumda oldu¤una geçebiliriz.

Türk-‹ran iliflkilerinin tarihine bak›ld›¤›nda yap›lan ilk tespitlerden biri, iki ülke aras›n-daki s›n›r›n dünyaaras›n-daki en eski s›n›rlar aras›nda yer ald›¤› gerçe¤idir. 1639 tarihinde im-zalanan Kasr-› fiirin Anlaflmas›’yla belirlenen s›n›r, baz› küçük de¤iflikliklerle günümüze kadar devam etmifltir.

fieyh Sait ‹syan›(1925) ile bafllayan Kürt ayaklanmalar› çerçevesinde, isyanc›-lar›n A¤r› Da¤› bölgesinde s›n›r›n ‹ran toprakisyanc›-lar›nda kalan k›sm›n› kullanmalar› ve Türk güvenlik kuvvetlerine sald›r›lar› sonras›nda ‹ran topraklar›na kaçmalar› son-ras›nda Türk askerlerinin bu bölgede gerçeklefltirdikleri operasyonlarda ‹ran top-raklar›na girmeleri üzerine iki ülke aras›ndaki s›n›r›n nihai olarak netlefltirilmesi gündeme gelmifl, 1932 ve 1937 y›llar›nda imzalanan anlaflmalarla Türkiye-‹ran s›-n›r› günümüzdeki hâlini alm›flt›r (Akdevelio¤lu-Kürkçüo¤lu, 2001: 363). 1937 y›l›n-da imzalanan Say›l›n-dabad Pakt› ile Türkiye-‹ran iliflkileri o zamana kay›l›n-darki en iyi noktalardan birine ulaflm›fl oldu. Bu Pakt› imzalayan Türkiye, ‹ran, Irak ve Afganis-tan, birbirlerinin s›n›rlar›n› ihlal etmemeyi, iç ifllerine kar›flmamay› ve ortak menfa-atlerini ilgilendiren uluslararas› konularda görüfl teatisinde bulunmay› taahhüt edi-yorlard› (Türkmen, 2010: 12-13).

‹kinci Dünya Savafl› sonras› dö-nemde Bat› yanl›s› ve ABD müttefiki iki devlet olarak Sovyetler Birli¤i’ni ortak tehdit olarak gören Türkiye ve

‹ran, Washington’un da yönlendir-mesiyle iyi iliflkiler içerisinde olmufl ve ‹ran’›n Irak’taki ayr›l›kç› Kürtleri desteklemesi gibi görüfl ayr›l›klar›n›

içeren sorunlar› büyütmeyen bir

po-S O R U

SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE

AMAÇLARIMIZ

SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE

AMAÇLARIMIZ

Sadabat Pakt›, 8 Temmuz 1937’de Türkiye, ‹ran, Irak ve Afganistan aras›nda imzalanan dörtlü sald›rmazl›k pakt› olup Tahran’da Sadabat Saray›nda imzaland›¤› için bu ismi alm›flt›r. ‹mzac› devletler aras›ndaki s›n›r sorunlar›n›n kal›c› flekilde çözülmesi ile ülkelerin ba¤›ms›zl›klar›n› bulunmama ve s›n›rlara sayg›

göstermeyi kabul etmifllerdir.

Sadabad Pakt›, 1979’da

‹ran’daki yeni rejimin pakt›

feshetti¤ini ilan edene kadar hukuki varl›¤›n› korunmufltur.

litika izlemifllerdir. ‹ki ülke, aralar›ndaki bu iyi iliflkiyi 1955’te ABD’nin deste¤i ve

‹ngiltere’nin kat›l›m›yla oluflturulan Ba¤dat Pakt› gibi Sovyetler Birli¤i karfl›t› as-kerî bir ittifaka kat›lmak suretiyle müttefiklik boyutuna tafl›m›fllard›r. 1958’de Irak’ta gerçekleflen darbe sonras›nda, yeni gelen Bat› karfl›t› yönetimin Ba¤dat Pakt›’ndan çekilmesi nedeniyle 1959’da Merkezi Anlaflma Örgütü (Central Tre-aty Organization-CENTO) ad›n› alan ittifak çat›s› alt›nda Türkiye-‹ran güvenlik ifl birli¤i devam etmifltir.

Ancak bu dönemde Türkiye ile ‹ran aras›nda güvenlik alan›nda ABD ve ‹ngil-tere’nin de yönlendirilmesiyle kurulan bu ifl birli¤ine ra¤men, iki ülkenin bölgesel güç olma arzular›n›n, aralar›nda “güven” olgusuna dayal› bir iliflki gelifltirmelerine engel oldu¤unun alt›n› çizmek gerekir. “Güvenlik” alan›ndaki ifl birli¤i, hiçbir za-man “güven”e dayal› bir ortakl›¤a dönüflmemifl, iki ülke aras›ndaki ekonomik ve siyasi iliflkiler hep s›n›rl› düzeyde kalm›flt›r.

fiah Muhammed R›za Pehlevi döneminde (1941-1979) Türkiye-‹ran iliflkile-rinde güvenlik alan›nda da sorunlar›n yafland›¤› k›sa bir dönem söz konusu ol-mufltur. ‹ran’da 1951’de milliyetçiler, komünist Tudeh Partisi ve fiii din adamlar›-n›n ortak deste¤iyle baflbakan olan Muhammed Musadd›k’›n Bat›l› ülkelerle reka-bet içerisine girerek petrolü millîlefltirme karar› almas› sonras›nda ‹ngiltere ve

di-¤er Bat›l› ülkelerle iliflkilerinin bozulmas› Türkiye taraf›ndan olumsuz karfl›land›.

Bölgedeki olaylar› daha çok Sovyet tehdidi penceresinden de¤erlendiren Türkiye hükûmeti, fiah ile girdi¤i mücadeleden üstün ç›kan Musadd›k’›n ‹ran’› Sovyetler Birli¤i’ne yak›nlaflt›raca¤› endiflesiyle ‹ngiltere’nin Musadd›k karfl›t› politikalar›na destek verdi. Bu çerçevede Ankara’n›n ‹ran’a karfl› uygulanan petrol ambargosu-na destek vermesi ve ‹ran’a karfl› ‹ngiltere ve ABD’nin müdahalede bulunmas›n›

teflvik etmesi Musadd›k Hükûmeti ile aras›n›n bozulmas›na yol açm›flt› (Akdeveli-o¤lu-Kürkçüo¤lu, 2001: 650).

1979’daki ‹ran ‹slam Devrimi ve 1980’de Türkiye’de yaflanan askerî darbeyi ta-kip eden y›llarda Türkiye-‹ran iliflkilerinde siyasi ve güvenlik alanlar›nda genel ola-rak olumsuz geliflmeler yaflan›rken özellikle Turgut Özal’›n baflbakan olmas›n›n ar-d›ndan, ekonomik alanda ifl birli¤inin gelifltirilmesine yönelik olarak önemli ad›m-lar›n at›lmas› söz konusu olmufltur. ‹ran’›n, devrimi takip eden ilk y›llarda çok be-lirgin bir “rejim ihrac›” politikas›na gitmesi ve “ABD emperyalizmine hizmet et-mekle” suçlad›¤› ABD ile yak›n iliflkilere sahip bölge ülkelerinde ‹ran’dakine ben-zer halk devrimlerinin gerçekleflmesine yönelik bir söylem içerisinde olmas›, böl-gedeki di¤er Müslüman ülkeler gibi Türkiye’yi de rahats›z etmifltir. 12 Eylül 1980’de Türkiye’de gerçekleflen askerî darbe sonras›nda ABD’nin Türk iç ve d›fl siyasetin-deki etkisinin iyice artmas›n› da buna eklersek Türkiye ile ‹ran aras›ndaki iliflkile-rin 1980’leiliflkile-rin ilk y›llar›nda h›zla bozuldu¤u görülmüfltür (‹nat, 2000: 95-96).

Ekonomik kalk›nma için komflularla ifl birli¤inin gelifltirilmesinin kaç›n›lmaz ol-du¤una inanan ve politikalar›n› buna göre flekillendiren Turgut Özal’›n 1983 y›l›n-da yap›lan seçimleri kazanarak baflbakan olmas›, Türk-‹ran iliflkilerinin ideolojinin ipote¤inden kurtar›lmas› konusunda önemli bir geliflme olmufltur. Bu çerçevede Özal’›n önemli giriflimlerinden biri, 1979’da ‹ran’›n üyelikten çekilmesi sonras›nda CENTO’nun ortadan kalkmas›na ra¤men hâlen hukuksal olarak devam eden RCD’yi (Kalk›nma ‹çin Bölgesel ‹flbirli¤i/Regional Cooperation for Development) canlan-d›rmaya yönelik bir giriflim bafllatmas› olmufltur. ‹ran ve Pakistan yönetimleriyle yo¤un temaslar› sonras›nda üç ülke aras›nda 1985 y›l›nda, Bat› yanl›s› geçmifli ne-deniyle ‹ran’›n canland›r›lmas›na karfl› ç›kt›¤› RCD’nin yerine Ekonomik ‹flbirli¤i Teflkilat› (Economic Cooperation Organization-ECO) kurulmufltur. Özal, Türk d›fl politikas›n› çeflitlendirmeyi hedefleyen bu ad›mlarla, bir yandan yeni ortaklar

edin-193

7. Ünite - Türkiye’nin Orta Do¤u Politikalar›

Ba¤dat Pakt›, 1955 y›l›nda Türkiye, ‹ran, Irak, Pakistan ve ‹ngiltere aras›nda devam eden Ba¤dat Pakt›

1979’da ‹ran ve Pakistan’›n ayr›lmas›yla varl›¤› sona

vard›. Baz› karma iflletmeler kurulmuflsada baflar›l›

olamam›flt›r. 1980’de CENTO’nun feshi ile sona ermifltir.

meye çal›flmakta, bir yandan da d›fl politikada ekonomik iliflkileri yo¤unlaflt›rmak suretiyle Washington’un Türkiye’nin iç ve d›fl politikas› üzerindeki a¤›rl›¤›n› azalt-may› amaçlamaktayd›.

ABD ve ideolojik yaklafl›mlar›n gölgesinde mümkün oldu¤unca Türkiye’nin ç›-karlar›n›n gerektirdi¤i rasyonel tercihlere alan açmaya çal›flan Özal Hükûmetinin

‹ran-Irak Savafl› karfl›s›ndaki politikas› tarafs›zl›k olmufltur. Zaman zaman bu sava-fl›n sona erdirilmesi için ara buluculuk giriflimlerinde de bulunan Türkiye, savafltan en az zarar› görmeye odaklanm›fl, iki tarafla da ekonomik iliflkilerini en üst düze ç›karmaya çal›flm›flt›r. Türkiye’nin tarafs›z pozisyonuna güvenen iki ülke de birbir-lerinin Türkiye ile ticaretine zarar verecek giriflimlerden kaç›nm›fllar, örne¤in Bas-ra Körfezi’ndeki petrol tafl›yan tankerlere sald›Bas-ran ‹Bas-ran Kerkük-Yumurtal›k Petrol Boru Hatt›’n› hedef alma yoluna gitmemifltir.

1990’l› y›llar›n, özellikle Cumhurbaflkan› Özal’›n 1993’teki ölümünün ard›ndan, Türk-‹ran iliflkilerinde Cumhuriyet tarihi boyunca yaflanan en sorunlu dönem ol-du¤u tespiti yanl›fl olmayacakt›r. Bu dönemde Türkiye’nin genel olarak bütün komflular›na karfl› uygulad›¤› çat›flmac› d›fl politikadan ‹ran ile iliflkiler de nasibini alm›fl ve iki ülke aras›ndaki gerginlikler silahl› çat›flman›n efli¤ine varm›flt›r. ‹liflki-lerin bu derece kötüleflmesine yol açan üç temel unsurdan bahsedilebilir:

1. Türkiye’de iç politikada ‹slamc›lar›n güçlenmesi sonucunda Laik-‹slamc›

mücadelesinin t›rmanmas› ve d›fl politikan›n, özellikle de ‹ran ile iliflkilerin bu politikaya sürekli olarak alet edilmesi.

2. 1996 tarihli “Iran and Libya Sanctions Act” (ILSA) gibi yapt›r›m kararlar›yla

‹ran’a karfl› izledi¤i yaln›zlaflt›rma siyasetini yo¤unlaflt›ran ABD’nin bu konu-daki bask›lar›n›n artmas›. ‹ç politik mücadelenin artmas› da Türkiye’yi bu bask›lara daha aç›k hâle getiriyordu.

3. Türkiye’nin giderek artan bir flekilde ‹ran yönetimini PKK’yi desteklemekle suçlamas›, buna karfl›l›k Tahran’›n da Ankara’y› ülkesinin güvenli¤ine karfl›

faaliyetler içerisinde olan Halk›n Mücahitleri Örgütü gibi gruplara destek vermekle itham etmesi.

Özellikle Refah-Yol Hükûmetinin baflbakan› olarak 1996’da göreve bafllayan Necmettin Erbakan döneminde ‹ran ile iliflkilerin iç siyasete alet edilmesi çok

yo-¤un bir flekilde söz konusu olmufltur. Erbakan’›n ‹ran ile iliflkilerin gelifltirmesine yönelik ad›mlar›, “abart›l› bir laiklik anlay›fl›na sahip” kesimler taraf›ndan, Türki-ye’yi ‹ran benzeri bir rejime dönüfltürme çabalar› olarak görülmüfltür. Aralar›nda üst düzey politikac› ve bürokratlar›n da bulundu¤u bu kesimler Erbakan’›n ‹ran ile iliflkileri gelifltirmek istemesinin, onun ‹slamc› politikas›n›n ürünü oldu¤unu gös-termek gayesiyle ‹ran’›n rejimine ve politikalar›na yönelik a¤›r ithamlarda bulun-mufllar, ‹ran’dan da bunlara cevap olarak benzer suçlamalar gelince iki ülke ara-s›nda çok gergin bir atmosfer oluflmufltur. Bu durum ‹ran ile iliflkilerde ciddi kar-fl›tl›klar›n yaflanmas›na da yol açm›flt›r. Bir yandan, iki ülke liderlerinin Tahran’da imzalad›klar› kapsaml› anlaflmalarla ekonomik iliflkilerin gelifltirilmesine yönelik devasa ad›mlar at›l›rken ve Türkiye ile ‹ran’›n liderli¤inde D-8 ad›yla yeni bir eko-nomik ifl birli¤i örgütü kurulurken di¤er yandan Türkiye Genelkurmay Baflkanl›¤›

PKK terörüne destek veren ülkeler aras›nda ‹ran’› da saymakta ve misilleme tehdi-dinde bulunmaktayd› (Olson, 2005: 39-42).

1990’l› y›llarda Türkiye-‹ran iliflkilerinin daha da gerginleflmesine yol açan faktörler nelerdir?

D-8 (Developing Eight), Geliflmekte olan 8 ülke anlam›ndaki D-8 Türkiye,

‹ran, Pakistan, Bangladefl, Malezya, Endonezya, M›s›r ve Nijerya aras›nda N.

SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE

AMAÇLARIMIZ