• Sonuç bulunamadı

M›s›r, Yemen, ‹srail, Lübnan, Suriye, Türkiye, Irak ve ‹ran birer cumhuriyet olmakla birlikte uygulamada aralar›nda ciddi farkl›l›klar bulunmaktad›r. Bunlardan Türkiye ve

‹srail demokratik standartlar aç›s›ndan Bat› standartlar›na daha yak›n olanlard›r. Buna karfl›l›k Yemen çok partili demokratik ülke görüntüsü verse de uygulama aç›-s›ndan demokratik standartlardan çok uzak oldu¤u ve halk›n giderek artan demokratik talepleri ve protestolar›

karfl›s›nda uzun y›llar otoriter flekilde ülkesini yöneten Devlet Baflkan› Salih ülkesinden kaçmak zorunda kalm›flt›r.

Kurumsal olarak Yemen demokratik bir cumhuriyet olmakla beraber bura-da demokrasinin iflleyifli ve stanbura-dartla- standartla-r› Bat›l› niteliklerden çok uzakt›r.

Irak Cumhuriyeti, 2003 y›l›nda Amerika Birleflik Devletleri ve müttefiklerinin gi-rifltikleri iflgale ve Saddam rejiminin sona ermesine kadar, tek partiye ve tek kifliye dayal› bir diktatörlüktü. 250 üyeli Meclisu’l-Vatani’nin tüm Irak halk›n›n demokra-tik temsil kurumu oldu¤unu ve ülkenin yönetiminde tek yetkili oldu¤unu söyle-mek mümkün de¤ildi. ‹flgalden sonra Irak’ta yaflanan geliflmelerle kifli

diktatörlü-¤üne ve Baas Partisinin hakimiyetine son verilmifltir. 1991’deki Birinci Körfez Sa-vafl›’ndan sonra Birleflmifl Milletler taraf›ndan üçe bölünerek uçufla yasak bölgeler oluflturulmas› Ba¤dat’taki siyasi iktidar›n ülkenin tümü üzerindeki egemenli¤ini s›-n›rland›rm›fl, ülkeyi fiilen bölmüfltür. Kuzeyde Kürtlerin Kürdistan Demokratik Par-tisi ile Kürdistan Yurtseverler Birli¤i adl› siyasi partileri etkin konuma gelmifllerdir.

Mart 2003’te ABD önderli¤inde Saddam rejimine son vermek için giriflilen Irak’› ifl-gal hareketi sonunda Saddam rejimi sona ermifl ancak ülke tam bir kaosa sürük-lenmifltir. Saddam rejimine son verilmesinden sonra süreç içerisinde 15 Ekim 2005’te yeni anayasa kabul edilmifl, siyasal partiler kurulmufl, yeni seçimler yap›l-m›fl ve demokratik sistemin tesisine yönelik ad›mlar at›lyap›l-m›flt›r. Yeni sisteme göre devlet baflkan›, 325 üyeli parlamento (Temsilciler Meclisi) taraf›ndan seçilmekte, hükümet Meclisteki ço¤unluk partisinden kurulmaktad›r. Etnik ve dini temelli çok say›daki siyasi parti aras›nda ciddi rekabet yaflanmaktad›r. Genel olarak ülkenin et-nik ve dini yap›s›n› gözeten dengeli bir yap›n›n tesisine önem verilmektedir. Ülke tam bir federasyon olmamakla beraber kuzeydeki Kürt Özerk Yönetimi, federe devlet benzeri bir yap›ya sahiptir.

1979 ‹slam ‹nk›lab›ndan sonra bir ‹slam Cumhuriyeti olarak do¤an ‹ran temsile dayal›, seçimli ve anayasal› bir cumhuriyet olmakla beraber Bat› standartlar›nda bir demokrasi de¤ildir. 290 üyeli Meclis-i fiûra-y› Millî halk›n tek dereceli seçimle olufl-turdu¤u bir yasama organ› olmakla beraber ülkede siyasi partilerin iktidar yar›fl›na girmeleri ve seçime kat›lmalar› söz konusu de¤ildir. ‹ktidar “rehberlik makam›”

(Velayet-i Fakîh) ve halk›n genel oyu ile seçilen “devlet baflkanl›¤›” aras›nda pay-lafl›lm›flt›r. Meclis-i fiûrâ-y› Millî’nin çal›flmalar› üzerinde önemli etkisi bulunan fiû-râ-y› Nigehban’›n üyelerini ve üst düzey devlet görevlilerini atama yetkisine sahip Velayet-i Fakîh iktidar›n önemli bir bölümüne hükmetmektedir.

Suriye, Yemen ve M›s›r’da birden çok siyasal parti, anayasa ve genel oya daya-l› seçim mekanizmas› yürürlüktedir. Devlet baflkan› halk taraf›ndan genel seçimle fiekil 1.14

IrakCumhuriyeti’nin devrik lideri S.

Hüseyin Kaynak:

http://777discovery.

blogspot.com/2010/

08/saddam-hussein.html

Yemen’de halk ayaklanmas›nda etkili olan Nobel ödülüne lay›k görülen gazeteci T.

Karman.

seçilmektedir. Suriye’de genel seçimle belirlenen 250 üyeli Meclisu’fl-fiaab’›n üyelerinin büyük ço¤unlu¤u için-de Baas Partisi’nin için-de yer ald›¤› Millî ‹lerici Cephe (Na-tional Progressive Front: NPF)’ye aittir. 22-23 Nisan 2007 seçimlerine göre üyelerin 172’si Milli ‹lerici Cephe’ye, 78’i de ba¤›ms›zlara aittir. Haziran 2000’de devlet baflka-n› seçilen Beflar Esat, yönetimine karfl› demokratik talep-lerle 2011 y›l›nda bafllayan siyasi gösteriler k›sa zamanda ülkeyi kanl› çat›flmalara götürmüfl ve yönetimin giderek sertleflmesiyle muhaliflere karfl› ac›mas›z politikalar uy-gulanmas› bölgenin en ciddi sorunlar›ndan birine yol aç-m›flt›r. Beflar Esad yönetiminin baz› küçük reform çaba-lar› olayçaba-lar› yat›flt›rmaya yetmemifltir. Türkiye dahil Arap Birli¤i, BM, Avrupa Birli¤i ve Bat›l› güçler Esad’›n iktidar-dan çekilmesini savunurlarken ‹ran, Çin ve Rusya Esad’›n yan›nda yer alm›fllard›r.

1990’da kuzey ve güneyin birleflmesiyle kurulan Ye-men çok partili ve çift meclisli bir cumhuriyettir. Halk oyu ile seçilen devlet baflkan› taraf›ndan atanan 111 üye-li fiûrâ’n›n yan›nda halk taraf›ndan seçimle beüye-lirlenen 301 üyeli Temsilciler Meclisi yasama faaliyetini yürütmekte-dir. Yemen’de yirmi üç siyasi parti faaliyette olmakla be-raber mecliste az say›daki parti temsil edilmektedir. 2011 y›l› bafllar›nda ülkede bafllayan protesto ve halk ayaklan-mas› hareketleri sonunda Devlet Baflkan› A. A. Salih ülke-yi terk ederek iktidardan çekilmek zorunda kalm›flt›r.

Halk ayaklanmas›nda etkili olan gazeteci Tevekkül Kar-man Nobel ödülüne lay›k görülmüfltür.

1952’de darbe ile iktidara gelen C. Abdünnas›r tara-f›ndan gerçeklefltirilen devrimden bu yana bir

cumhuri-yet olan M›s›r, uzun geçmifle dayanan siyasi parti gelene¤ine sahiptir. Üyeleri halk taraf›ndan genel seçimle befl y›ll›k bir süre için belirlenen 518 üyeli Halk Meclisi (Meclis el-fiaab) 2012 y›l›na kadar devlet baflkan›n› seçme yetkisini ve yasama gü-cünü elinde tutmaktayd›. Yönetime karfl› demokratikleflme talepleriyle bafllayan halk gösterileri sonunda devlet baflkanl›¤›ndan fiubat 2011’de ayr›lmak zorunda kalan Hüsnü Mübarek döneminde yap›lan seçimlerde sürekli Millî Demokratik Parti’nin seçimleri kazanmas›, ülkedeki sistemin bir tür hakim parti sistemi oldu¤u-nu ortaya koymufltur. Mübarek’ten sonra Kas›m-2011-Ocak-2012 aras›nda yap›lan seçimlerin ilk iki turunda ülkenin en önemli siyasi güçlerinden olan Müslüman Kardefller(Hürriyet ve Adalet Partisi) ço¤unlu¤u elde ederek birinci parti olarak meclise girmifltir. Haziran 2012’de ilk defa halk taraf›ndan gerçeklefltirilen devlet baflkanl›¤› seçimini Müslümün Kardefllerin aday› M. Mursi kazand›. Dan›flma ifllevi gören 264 üyeli Meclis el-fiûrâ bulunmaktad›r ki üyelerin 176’s› genel seçimle halk taraf›ndan belirlenirken 88 üyesi devlet baflkan› taraf›ndan atanmaktad›r. ‹ki mec-lisli demokratik bir cumhuriyet olan M›s›r’da yeniden yap›lanma ve reforma çaba-lar›n›n nas›l bir noktaya varaca¤› merak konusudur.

Yar› demokratik bir ülke görünümü veren Lübnan da çok partili bir cumhuri-yettir. 1926 Anayasas›’na göre laik bir Arap devleti olan Lübnan parlamenter rejim-le yönetirejim-len serbest ekonomik düzene sahip bir ülkedir. Uzun y›llar devam eden

21

1. Ünite - Orta Do¤u Neresi? Orta Do¤u’nun Demografik, Ekonomik ve Siyasi Yap›s›

Müslüman Kardefller, sonra kapat›lm›fl, alt› lideri vatana ihanet suçlamas›yla idam edilmifltir. 1980’lerden sonra tekrar canlanan Müslüman Kardefller Örgütü’nün sivil kurumlar›

giderek daha etkin olmaya bafllam›flt›r. 2005 parlamento seçimlerinde Ba¤›ms›z adaylarla kat›lm›fl ve 88 sandalye kazanm›flken Hüsnü Mübarek’in iktidardan

uzaklaflt›r›lmas›ndan sonra yap›lan Kas›m-2011-Ocak-2012 seçimlerine kat›lm›fl ve en yüksek oyu al›p birinci parti olarak parlamentoya girmeyi baflarm›flt›r.

fiekil 1.15 M›s›r’da iktidara karfl› ayaklanan halk›n toplant›¤› Tahrir Meydan›.

Kaynak: ---.tr.wikipedia.org

fiekil 1.16 Halk oyuyla seçilen M›s›r’›n ilk

Cumhurbaflkan› M. Mursi

Kaynak: Setezhaber.com

iç savafl› sona erdiren 1989 Taif Antlaflmas›yla anayasada gerçeklefltirilmifl olan

de-¤iflikliklerle ülke günümüzdeki siyasi yap›ya kavuflturulmufltur. Bu dede-¤iflikliklerle ülkede ço¤unluk durumundaki Müslümanlar›n lehine baz› düzenlemeler yap›larak sosyal, dinî ve demografik yap›ya uygun bir siyasi yap› tesis edilmeye çal›fl›lm›flt›r.

Buna göre baflbakan Sünni Müslümanlardan, cumhurbaflkan› Maruni Hristiyanlar-dan ve Meclis Baflkan› da fiii MüslümanlarHristiyanlar-dan gelmektedir. Devlet baflkan› alt› y›l-l›k süre için parlamento taraf›ndan seçilmektedir. Böylece ülkenin yönetimi bu üç dini grubun elinde bulunmakta ve Sünniler, fiiiler ve Hristiyanlardan oluflan “troy-ka” ülkeyi yönetmektedir. Bat›l› yap›daki siyasi partiler dini gruplar temelinde ör-gütlenmifl olup liderleri küçük siyasi ailelerin bafl›ndaki kiflilerdir. 128 üyeli parla-mento, genel oya dayal› dört y›lda bir yap›lan seçimlerle belirlenmektedir. Seçim kampanyalar› siyasi platformdan çok aileler temelinde yürütülmektedir.

Bat›l› standartta çok partili demokratik bir cumhuriyet olan ‹srail’in siyasal sistemi kla-sik bir parlamenter demokrasidir. Devlet bafl-kan› yedi y›ll›k bir dönem için parlamento (Knesset) taraf›ndan seçilmektedir. Yürütme-nin bafl› konumundaki baflbakan ise do¤ru-dan halk›n oylar›yla seçilmekte ve seçmen-lerin yar›s›n›n oyunu almas› gerekmektedir.

Tek meclisli yasama organ›, üyeleri genel se-çimle belirlenen 120 sandalyeli Knesset’tir.

Orta Do¤u ülkelerinin siyasi yap›lar› çe-flitlilik arz etmekte olup temelde cumhuriyet rejimleri ile monarflik rejimler fleklinde bir ayr›ma gidilebilmektedir. Monarflik sistemle-rin bir k›sm› anayasal monarfli olup nispeten s›n›rl› ve anayasaya dayal›, temsili kurumla-r›n bulundu¤u, halk›n belli ölçüler içerisinde siyasal sürece kat›labildikleri sistem-lerken geleneksel monarfli olarak ifade edilen ve belli ailelerin iktidar› ellerinde tu-tup yönetime hakim bulunduklar› ülkelerde halk›n siyasi sürece kat›l›m›n› müm-kün k›lan kurumlar ve süreçler bulunmamak-tad›r. Bu tür ülkelerde iktidarlar anayasa yo-luyla de¤il geleneksel yap› ve kurumlarla s›-n›rlanmakta olup sistemin keyfili¤e ve toro-titarizme kaymas› her zaman söz konusu ol-maktad›r. Modern siyasi sistemlerin en belir-gin niteli¤ini oluflturan temsil olgusundan uzak olan sistemlerde çok s›n›rl› bir çerçeve-de ve ço¤u yerçerçeve-de dan›flma amaçl› iflleyen ku-rumlar›n fazla bir etkinli¤i bulunmamaktad›r.

Cumhuriyet sistemleri saf›nda yer alan ül-kelerde de bir standart yap›n›n söz konusu olmad›¤› gözlenmektedir. ‹ran, Irak, M›s›r ve Yemen gibi ülkelerde darbe veya devrim sonras›nda cumhuriyet rejimine geçilmifltir.

‹srail, Lübnan, Suriye ve Türkiye bafl›ndan beri cumhuriyet fleklinde örgütlenen sistem-lere sahiptirler. Cumhuriyet sistemlerinden fiekil 1.17

‹srail’in yasama organ› Knesset binas›.

fiekil 1.18

‹srail’in Filistinlilere karfl› uygulad›¤› fliddet ve katliamla ilgili bir görüntü.

Kaynak: www.ashaber.com.

Irak’ta iktidar, 2003 y›l›nda ABD ve müttefiklerinin iflgaline kadar, ülkenin tek si-yasi partisi olan Baas Partisinin elinde kalm›flt›r. Yeni dönemde demokrasinin ku-rulmas› yönünde önemli aflamalar geçilmifltir. ‹ran’da ise henüz siyasi partilerin fa-aliyetlerine izin verilmifl de¤ildir. Buna karfl›l›k Türkiye, ‹srail, M›s›r, Yemen, Lüb-nan ve Suriye’de ise birden çok parti bulunmakta ve ülke yönetiminde partiler önemli roller oynamaktad›rlar. Ne var ki her bir cumhuriyette partilerin Bat›l› stan-dartlarda örgütlendikleri, siyasi hayatta etken olduklar› ve demokratik bir ortamda ifllev gördüklerini söylemek çok zordur. Suriye’de bir tür tek parti sistemini ça¤r›fl-t›ran hakim parti sistemi, Lübnan’da dini topluluklar ve belirli aileler temelinde ör-gütlenmifl bir parti sisteminin oldu¤u gözlenmektedir.

Arap bahar› olarak ifade edilen geliflmelerin Orta Do¤u’da ne tür sonuçlara yol açt›¤›n›

araflt›r›n›z.

Orta Do¤u ülkelerinin siyasi sistemleri her ne kadar çeflitlilik gösterse de hep-sinde ortak olan flu ki modern dönemle birlikte tümünde monarflileri ve cumhuri-yetleri s›n›rland›rmaya yönelik anayasac›l›k hareketleri, halk›n siyasi süreçlere ka-t›l›m›n› sa¤lamak amac›yla temsil ve dan›flma kurullar›, geliflmifl sistemlerin en te-mel kurumlar› olan seçimler ve partiler yönünde giderek art›n bir e¤ilim bulun-maktad›r. Anayasas›z, seçimsiz ve partisiz çok az ülke vard›r ve bu ülkeler de de-mokratikleflme yönünde bir bask› ile karfl› karfl›yad›rlar. Bölgedeki ülkelerde görü-len temsili veya dan›flma niteli¤indeki kurullar›n adlar›nda öne ç›kan “flûrâ”, “mec-lis” gibi kavramlar›n geleneksel ve kültürel bir dayana¤a sahip olmalar›, bölgede egemen ‹slam kültüründe “meflveret” ve “flûrâ”n›n tavsiye edilmifl ve önemsenmifl yöntemler olmalar›, bölge ülkelerinin temsili sisteme geçmelerinde olumlu ve önemli katk›s› olan bir zemin oluflturdu¤u söylenebilir. 2010 y›l›nda önce Tunus’ta, arkas›ndan M›s›r, Suriye ve di¤er baz› ülkelerde ortaya ç›kan demokratik siyasal re-form talep eden kitlesel hareketler ciddi sonuçlar yaratm›flt›r. Tunus, Yemen ve M›-s›r’da yöneticilerin iktidardan uzaklaflmalar›na ve yeni bir yap›lanmaya zorlam›fllar-d›r. M›s›r’da bu süreçte yap›lan seçimler sonunda halk›n tercihleri bu biçimde par-lamentoya yans›m›flt›r. Suriye’de ciddi iç kar›fl›kl›klara yol açan muhalif gösteri ve hareketler sistemin daha da otoriterleflmesine yol açarken baz› ülkelerde k›smen reformlara öncülük etmifltir. So¤uk Savafl›n sona ermesiyle h›zlanan demokratik-leflme hareketleri, 2010’lu y›llar›n bafl›nda Orta Do¤u bölgesini de etkilemifl ve si-yasi reformlar yönünde dönüfltürücü etkide bulunmufltur. Önümüzdeki y›llarda anti-demokratik rejimlerin yerini demokratik sistemlere b›rakma yönünde geliflme-lere flahit olaca¤›m›z aç›kt›r.

23

1. Ünite - Orta Do¤u Neresi? Orta Do¤u’nun Demografik, Ekonomik ve Siyasi Yap›s›

S O R U

D ‹ K K A T SIRA S‹ZDE

DÜfiÜNEL‹M

SIRA S‹ZDE

S O R U

DÜfiÜNEL‹M

D ‹ K K A T

SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE

AMAÇLARIMIZ

AMAÇLARIMIZ

N N

K ‹ T A P

T E L E V ‹ Z Y O N

K ‹ T A P

T E L E V ‹ Z Y O N

‹ N T E R N E T ‹ N T E R N E T

2

fiekil 1.19 Halk gösterileri sonunda 33 y›ll›k iktidar›n› terk etmek zorunda kalan Ali Abdullah Salih.

Kaynak:

http://www.zaman.

com.tr/haber.

Orta Do¤u kavram›n›n modern dönemin ve dün-yay› Bat›y› merkeze alarak yap›lan kavramlafl-t›rman›n bir ürünü olarak ortaya ç›kt›¤›n›, içe-ri¤inin kullan›c›s›na göre de¤iflti¤ini, genellikle dar ve genifl anlamda terkipleriyle birlikte kulla-n›lmakta oldu¤u

Orta Do¤u kavram› ilk defa 20.yüzy›l›n bafllar›n-da Amerikal› stratejist A. T. Mahan taraf›nbafllar›n-dan Arabistan ile Hindistan aras›ndaki bölgeyi ifade etmek için kullan›lm›flt›r. Onu takiben V. Chirol Basra Körfezi için kullanm›fl ve A. Hamilton kav-ram› bilim dünyas›na tafl›m›flt›r. ‹kinci Dünya Sa-vafl›na kadar kullan›m› s›n›rl› kalan Orta Do¤u kavram› savafltan sonra yayg›nl›k kazanm›fl olup savafl y›llar›nda baz› idari ve askeri birimlerin te-sisinde de kullan›lm›flt›r. Daha önce Bat› dünya-s›na yak›n do¤udaki “öteki” yerleri anlatmak için kullan›lan Yak›n Do¤u kavram›n›n yerine gide-rek Orta Do¤u kullan›lmaya bafllanm›flt›r. Bunun-la birlikte Orta Do¤u kavram›n›n kapsam› netlik kazanmam›fl olup genellikle kullan›c›s›na göre baz› farkl›l›klar göstermektedir. Kapsam›n belir-sizli¤i nedeniyle bu kavram›n terkipleriyle birlik-te de kullan›lmakta oldu¤u görülür. “Kuzey Afri-ka ve Orta Do¤u” ile “Yak›n ve Orta Do¤u” öne ç›kan terkiplerdir. Bölgenin kültürel niteli¤ini merkeze alarak kullan›ld›¤›nda Fas’tan Endonez-ya’ya kadar uzanan ve ‹slam kültürünün egemen oldu¤u bölge bazen en genifl anlamda bu kav-ramla ifade edilmektedir. Bununla birlikte litera-türde dar anlamda Orta Do¤u kavram›n›n kapsa-m›na M›s›r, Arap Yar›madas›, Körfez ülkeleri, ‹ran ve Türkiye dahil edilmektedir. Bununla birlikte bazen Pakistan ve Afganistan’›n da dahil edildi¤i daha genifl anlamda kullan›ld›¤› da görülür.

‹ngilizcede ortaya ç›kan Orta Do¤u kavram›n›n birebir tercümeleri di¤er dillerde yayg›nl›k ka-zanm›flt›r. Türkçede önce “Orta fiark” olarak kul-lan›lan kavram günümüzde Orta Do¤u olarak Arapçada da “el-fiarkü’l-Evsat”, Frans›zcada da

“Moyen Orient” fleklinde kullan›lmaktad›r. Ulus-lararas› örgütlerde ve yay›nlarda ise standart bir kullan›m bulunmamaktad›r. Birleflmifl Milletler’in baz› yay›nlar›nda Orta Do¤u’nun yerine “Bat› As-ya” kavram›n›n tercih edildi¤i görülür.

Orta Do¤u’nun dünyan›n en eski medeniyet merkezlerinden biri oldu¤u ve evrensel dinlerin burada do¤up dünyaya buradan yay›ld›klar›, bu dinlerin kutsal merkezlerinin bu bölgede bu-lunmas› nedeniyle bütün dünyan›n bak›fl›n›n bölge üzerinde oldu¤u

Orta Do¤u bölgesi bir bak›ma medeniyetler be-fli¤i konumundad›r. Do¤u ile Bat›n›n buluflma noktas› olan bölge tarih boyunca önemli ticaret yollar›n›n geçifl yeri, kültürlerin ve ticari malla-r›n mübadele merkezi, inançlamalla-r›n ve düflüncele-rin buluflma bölgesi olarak ço¤ulcu kimli¤i ile öne ç›km›flt›r. Tarihin her döneminde büyük güç-lerin hakimiyet kurmaya çal›flt›¤› Orta Do¤u’da Emeviler, Selçuklular, Osmanl›lardan sonra ‹ngi-liz ve Frans›zlarla ‹kinci Dünya Savafl›’ndan son-ra Amerika Birleflik Devletleri ile Sovyetler

Birli-¤i’nin hakimiyetleri söz konusu olmufltur. Mo-dern dönemde petrolün bulunmas›yla Orta

Do-¤u’nun kültürel ve dini önemine ekonomik ve stratejik önem de eklenmifltir. Dünyan›n en eski yerleflim yerleri olan Mezopotamya ve Nil vadi-sindeki Asur, Babil, Akad, Sümer gibi flehir dev-letleri bölgenin tarihsel önemini ileriye tafl›m›fl-t›r. Evrensel dinlerin do¤du¤u merkezler bu böl-ge olup bu dinlerin taraftarlar›nca her y›l ziyaret edilmektedir. ‹slamiyetin indirilmeye baflland›¤›

Mekke ve Peygamber’in vefat etti¤i ve türbesi-nin bulundu¤u Medine burada olup her y›l mil-yonlarca Müslüman taraf›ndan ziyaret edilmek-tedir. Di¤er yandan Hristiyanl›k ve Musevilik de Filistin topraklar›nda do¤mufl ve buradan dün-yaya yay›lm›flt›r. Kudüs her üç din için en önem-li merkezlerden biridir. Bu bölgede yaflanan Haç-l› Seferleri ile günümüzdeki Arap-‹srail çat›flma-s›n›n arka plan›nda bölgenin dinler için ifade et-ti¤i önem yatmaktad›r.

Özet

N

A M A Ç1

N

A M A Ç2

25

1. Ünite - Orta Do¤u Neresi? Orta Do¤u’nun Demografik, Ekonomik ve Siyasi Yap›s›

Mevcut enerji kaynaklar›n›n yaklafl›k dörtte üçü-nün bu bölgede bulunmas› nedeniyle bölgenin artan stratejik önemi, petrol üreticisi ülkelerin yüksek refah düzeyleri ile petrol üreticisi olma-yan ülkelerin ekonomik yap›lar› aras›nda ciddi farkl›l›klar›n varl›¤› ile bunun yol açt›¤› sosyal ve ekonomik sorunlar›n bulunmas›

Orta Do¤u özellikle modern dönemde sahip ol-du¤u enerji kaynaklar› ile öne ç›km›flt›r. Petrol ve do¤al gaz kaynaklar›n›n yaklafl›k dörtte üçü-nün bölge ülkelerinde bulunmas›, bu kaynaklara ihtiyaç duyan sanayi ülkeleri aç›s›ndan çok önemli hale getirmifltir. Bu nedenle 20.yüzy›lda süper güçlerin çat›flma alanlar›ndan biri hâline gelmesi anlafl›lmaz bir durum de¤ildir. Ne var ki petrol üreticisi ‹ran, Irak, Suudi Arabistan ile Kör-fez Ülkelerinin petrolden kaynaklanan yüksek gelirleri halk›n refah düzeyini art›r›rken petrol üretici olmayan M›s›r, Yemen, Filistin, Suriye gi-bi ülkelerin refah seviyeleri nispeten geri durum-da kalm›flt›r. Türkiye petrol üreticisi olmamas›na ra¤men son y›llarda sanayide kaydetti¤i geliflme-lerle millî gelirini sürekli olarak gelifltiren ülke olmufl ve bölgenin en büyük ekonomisine sahip ülke hâline gelmifltir. Ödemeler dengesi aç›s›n-dan ülke ekonomilerine bak›ld›¤›nda petrol üre-ticisi ülkelerin pozitif, di¤erlerinin ise negatif

de-¤er verdikleri görülmektedir. Bölge ülkelerinde tar›m yap›labilen arazinin çok s›n›rl› olmas› milli gelirde tar›m›n pay›n› azaltmaktad›r. Fert bafl›na düflen milli geliri en düflük ülkeler Filistin, M›s›r ve Yemen ile en yüksek olan Katar, Kuveyt ve Birleflik Arap Emirlikleri aras›nda k›rk mislinden fazla farkl›l›¤›n bulunmas› bölge ülkeleri aras›n-daki refah düzeyi farkl›l›¤›n› ortaya koymaktad›r.

Orta Do¤u’nun siyasal, sosyal ve ekonomik ba-k›mdan z›tl›klar› bar›nd›ran, demokratik sis-temlerin s›n›rl› kald›¤›, monarflilerin halk hare-ketleri karfl›s›nda demokratikleflme sürecine gir-meye zorland›klar› ve bu yöndeki geliflmelerin Arap bahar› diye isimlendirildi¤i

Orta Do¤u siyasal bak›mdan otoriter sistemlerin hakim oldu¤u bir bölge olarak bilinmektedir.

Bölge 20.yüzy›l›n bafllar›nda ‹ngiltere ve Fran-sa’n›n hâkimiyeti alt›na girdi¤inde yapay flekilde oluflturulmufl ülkelerin ve rejimlerin tutunmalar›

için büyük güçler destek vermifl ve menfaatlerini gözetmifllerdir. ‹kinci Dünya Savafl›’ndan sonra ba¤›ms›zl›klar›n› elde eden ülkeler geleneksel otoriter sistemlerini ayakta tutmaya gayret etmifl ve demokratikleflme yönünde ciddi bir gayret içinde olmam›fllard›r. So¤uk Savafl›n sona erme-sinden sonra küresel düzeyde yayg›nl›k kazanan demokratikleflme hareketi bölgeye çok geç gel-mifltir. Arap bahar› olarak ifade edilen artan halk hareketleri ve demokratikleflme talepleri baz› ül-kelerde rejimlerin ve otoriter yöneticilerin de¤ifl-mesine yol açm›fl, bu çerçevede temsili kurumlar ve seçimler gündeme gelmifltir. Bölgede Türkiye ve ‹srail Bat›l› anlamda demokratik bir sisteme sahipken ‹ran, Irak, Suriye, M›s›r gibi cumhuri-yetler henüz demokratikleflebilmifl de¤iller. Mo-narflilerden Ürdün gibi bir k›sm› anayasal monar-fli iken bir k›sm› ne anayasaya ne de temsili ku-rumlara sahiptir. Ancak zaman içindeki geliflme-lere dikkate al›nd›¤›nda temsili kurumlar›n ve halk›n seçme hakk›n› elde etmesi yönünde bir geliflmenin oldu¤u gözlenmektedir. Geleneksel yap›larla modern temsili kurumlar›n ve sistemle-rin bütünlefltirilmesi çerçevesinde baz› geliflme-ler dikkat çekmektedir.

N

A M A Ç3

N

A M A Ç4

1. Tarihte ilk defa “Orta Do¤u” kavram›n› National Re-view dergisinde yay›nlanan bir yaz›s›nda kullanan A.

Thayer Mahan, bu kavram› hangi anlamda kullanm›flt›r?

a. Arap yar›madas›n› ifade etmek için.

b. Arap yar›madas›yla Hindistan aras›ndaki bölgeyi anlatmak için.

c. Basra Körfezini anlatmak için.

d. Kuzey Afrika’dan Endonezya’ya kadar uzanan bölgeyi anlatmak için.

e. Anadolu yar›madas› ile Levant bölgelerini anlat-mak için.

2. Birleflmifl Milletler’in Nüfus Y›ll›klar›nda (Demog-raphic Yearbook) Orta Do¤u kavram›n›n yerine hangi

2. Birleflmifl Milletler’in Nüfus Y›ll›klar›nda (Demog-raphic Yearbook) Orta Do¤u kavram›n›n yerine hangi