• Sonuç bulunamadı

Alt› Gün Savafl› sonras›nda Orta Do¤u’da oluflan yeni güç da¤›l›m›, taraflar›n teh-dit alg›lamalar›n› ve güvenlik stratejilerini köklü bir flekilde de¤ifltirmifltir. Savafl sonras› yeni dönem, Arap ülkelerinin birbirlerinden daha az tehdit alg›lad›¤› ve ön-ceki döneme göre ‹srail’e yönelik ortak bir tutum belirleyebildi¤i bir konjonktür do¤urmufltu. Örne¤in; M›s›r ve Suriye’nin yo¤un silahlanma faaliyetleri, önceki dö-nemde geleneksel Arap ülkeleri taraf›ndan ciddi kayg›larla izlenip tehdit alg›lama-lar›n› artt›r›rken; yeni dönemde bu faaliyetler, baflta Suudi Arabistan olmak üzere di¤er Arap ülkeleri taraf›ndan desteklenmeye bafllanm›flt›. 1973 Savafl› öncesinde karfl›laflt›rmal› güvenlik stratejilerini, genel anlamda Arap ve ‹srail taraf› olarak ele almak mümkünse de Arap taraf›n›n kendi içindeki spesifik güvenlik stratejileri, sa-vafl›n yaflanmas›nda ve sonuçlar›n›n yans›mas›nda belirleyici olmufltur.

S O R U

D ‹ K K A T SIRA S‹ZDE

DÜfiÜNEL‹M

SIRA S‹ZDE

S O R U

DÜfiÜNEL‹M

D ‹ K K A T

SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE

AMAÇLARIMIZ

AMAÇLARIMIZ

N N

K ‹ T A P

T E L E V ‹ Z Y O N

K ‹ T A P

T E L E V ‹ Z Y O N

‹ N T E R N E T ‹ N T E R N E T

6

Resim 3.12 1973 Savafl›’nda Devlet Baflkan›

Enver Sedat ve Hava Kuvvetleri Komutan› Hüsnü Mübarek

karargahta Kaynak: Richard B. Parker (2001), The October War:

A Retrospective, Florida: University Press of Florida, s.

93

M›s›r’la bafllamak gerekirse savafl karar›n›n al›nmas›ndan, haz›rl›klar›n ve plan-lamalar›n yap›lmas›na; savafl›n yürütülmesinden, sonuçland›r›lmas›na kadar Arap taraf› içinde en etkili aktörün M›s›r oldu¤unu belirtmek gerekir. Alt› Gün Sava-fl›’nda u¤rad›¤› hezimeti ve topraklar›n›n iflgal alt›nda bulunmas›n› kabulleneme-yen M›s›r’a göre 1967’de ‹srail’le gerçek anlamda bir savafl yaflanmam›fl ve M›s›r ye-nilmemiflti. Zira savafl, M›s›r kara kuvvetlerinin yüzde 75’i daha ‹srail askerleriyle karfl›laflmadan önce sona ermiflti. Ayr›ca bir ma¤lubiyet M›s›r’a göre bütün toprak-lar›n›n iflgal alt›na girmesi ve rejimin devrilmesini gerektirirdi ki Nâs›r rejimi savafl sonras›nda iktidar›na devam etmiflti. Bu nedenle Alt› Gün Savafl› M›s›r için mutlak bir ma¤lubiyetten ziyade “geçici bir baflar›s›zl›k” olarak de¤erlendirilmekteydi.

Suriye’nin güvenlik stratejileri düflünüldü¤ünde Ürdün’deki Eylül 1970 olaylar›n-dan sonra Haf›z Esad yönetimi, Filistinli gruplara (Fedayin) deste¤ini artt›rarak de-vam ettirmiflti. Ancak fiam’›n Filistinli gruplar üzerinden uygulad›¤› gerilla takti¤iyle

‹srail üzerinde bask› oluflturma politikas› gerek ‹srail’in Suriye topraklar›nda düzen-ledi¤i misilleme sald›r›lar› gerekse Sovyetler Birli¤i’nin fiam’›n bu politikalar›na arka ç›kmamas› nedeniyle 1973 Savafl›’na do¤ru son bulmufltu. Bunun haricinde iflgal al-t›ndaki topraklar›n› ‹srail’e karfl› tek cepheli bir savaflla alamayaca¤›n› düflünen Su-riye, baflta M›s›r olmak üzere di¤er Arap ülkeleriyle iliflkilerini artt›rm›flt›r.

‹srail ise savunma harcamalar›n› Alt› Gün Savafl›’n›n ard›ndan artt›rarak Arap ül-keleriyle aradaki oransal fark› korumaya özen göstermifltir. Bu noktada Alt› Gün Sa-vafl›’nda al›nan galibiyetin, ‹srail’in savafl öncesi güvenlik stratejisi ba¤lam›nda ‹sra-il ordusu için ciddi bir özgüven oluflturdu¤u söyleneb‹sra-ilir. Çünkü ‹sra‹sra-il, kuruldu¤u 1948’den beri yaflad›¤› küçük veya kapsaml› her çat›flmada Arap güçleri karfl›s›nda üstünlük elde etmifl ve özellikle 1967 Savafl› bu üstünlü¤ü perçinlemifltir. ‹srail’in önceki döneme göre kendini daha “güvende” hissetmesi, sadece M›s›r ve Suriye’nin askerî kapasitesinin ortadan kald›r›lmas›ndan de¤il; ayn› zamanda Alt› Gün Sava-fl›’nda iflgal edilen topraklardan kaynaklanmaktayd›. Di¤er bir ifadeyle ‹srail, iflgal alt›ndaki topraklar sayesinde kendisine do¤al bir tampon bölge oluflturmufltu.

1973 Ekim Savafl›, Arap-‹srail sorununda ve Arap ülkeleri aras›ndaki iliflkilerde oldukça önemli bir yere sahiptir. 1973 Ekimi, 1967 Savafl›nda ‹srail’i taraf›ndan ifl-gal edilen Arap topraklar›n›n kurtar›lmas›na dönük M›s›r ve Suriye taraf›ndan ba-flar›l› bir silahlanma, strateji, gizlilik ve iflbirli¤i ile ‹srail’e savafl aç›lm›fl olunmas›

itibar›yla de ayr›ca önemsenmektedir. Hat›rlanaca¤› üzere 1967’de savafl›n zaman-lamas›, yürütülmesi ve sonuçland›r›lmas›nda inisiyatif bütünüyle ‹srail’deydi. An-cak 1973 Ekim’inde savafl›n planlanmas› ve zamanlamas›, M›s›r baflta olmak üzere Arap taraf›n›n inisiyatifinde gerçeklefltirilmifltir.

Arap ülkelerinin ‹srail’e 6 Ekim 1973’te iki cepheden ‹srail’e sald›rmalar›, Tel Aviv için beklenmedik bir geliflme olmufltu. Zira 1973 y›l› içinde farkl› istihbarat kaynaklar›ndan M›s›r’›n savafl bafllataca¤› duyumlar› gelmesi üzerine seferberlik bafllat›p askerî haz›rl›k düzeyini artt›ran ‹srail, bu istihbaratlar›n yanl›fl ç›kmas› üze-rine daha sonra gelen duyumlar› dikkate almamaya bafllam›flt›. Bu nedenle savafl,

‹srail’in beklemedi¤i ve savunmas›n›n nispeten daha zay›f oldu¤u bir gün olan 6 Ekim’de bafllam›flt›r (Bregman, 2000: 74-75).

Savafl›n bafllamas› noktas›nda iflin ironik taraf›, 1967 Savafl›’nda ‹srail, M›s›r ko-muta kademesini çok haz›rl›ks›z bir flekilde yakalam›flken ayn› durumun bu kez ‹s-rail için geçerli olmas›yd›. Zira 6 Ekim’de saat 14.00’te savafl bafllad›¤›nda ‹s‹s-railli karar vericiler, askerî yetkililerle birlikte hâlâ bir sald›r› ihtimaline karfl› seferberlik bafllat›l›p bafllat›lmayaca¤›n› tart›flmaktayd› (Bregman, 2000: 85). Bu haz›rl›ks›zl›k, M›s›r ve Suriye’nin y›llard›r süren silahlanmas› sonucunda askerî kapasitelerindeki geliflmeyle birleflti¤inde Savafl’›n ilk gününde M›s›r Sina’ya rahatl›kla geçip

tahki-89

3. Ünite - So¤uk Savafl Döneminde Orta Do¤u

1973 Arap-‹srail Savafl›, literatürde Ramazan ay›nda yaflanmas› nedeniyle Ramazan Savafl›, Yahudilerin kutsal günü olan Yom Kippur gününde yaflanmas› nedeniyle Yom Kippur Savafl› ve ekim ay›nda yaflanmas› nedeniyle de Ekim Savafl› fleklinde adland›r›labilmektedir.

mat›n› oluflturmufl; Suriye ise Golan tepelerini geri alabilmiflti. Nitekim, savafl›n bafllamas›yla birlikte 1948’den beri agresif politikalar yürüten ‹srail, ilk defa sald›r›

pozisyonunu b›rak›p savunma pozisyonuna geçmifltir (Tibi, 1998: 114-115). Öyle ki savafl›n üçüncü gününe gelindi¤inde M›s›r ve Suriye aç›s›ndan zafer olarak ad-land›r›labilecek bir durum söz konusuydu. Ancak, bu süreç ‹srail’in yapt›¤› sefer-berlikle rezervlerini toparlamas› sonucu de¤iflmeye bafllayacakt›.

Toparlanmaya bafllayan ‹srail, önceli¤i Suriye cephesine vererek önce direnifle sonras›nda ise karfl› sald›r›ya geçmeye bafllam›flt›r. Bu noktada M›s›r ve Suriye’nin taktik ve stratejik planlamalar›, ‹srail’in toparlanmas›na ve karfl› sald›r›ya geçmesin-de etkili olmufltu. Zira M›s›r, Sina’y› almas›n›n ard›ndan ilerlemeyi durdurup Si-na’daki tahkimat›n› güçlendirmeye bafllay›nca, ‹srail’in ifli kolaylaflm›fl ve ‹srail, güçlerinin yo¤unlu¤unu kuzeye kayd›rarak Suriye birliklerini Golan’dan ç›kartarak 11 Ekim’de Golan’› tekrar iflgal etmifltir. ‹srail, Suriye üzerine devam edip fiam’a 35 km mesafe kalana kadar ilerleyiflini sürdürmüfltür. 15 Ekim’de M›s›r cephesinde ilerlemeler kaydeden ‹srail, Süveyfl’in bat› yakas›na asker ç›kararak Sina’daki M›s›r birliklerini kuflatma alt›na alm›flt›r. (Ar›, 2008: 363-371)

Savafl’› fiilen sonland›ran ateflkes büyük güçlerin arabuluculu¤u çerçevesinde 25 Ekim 1973’te hayata geçmifltir. Di¤er Arap ülkelerinin Savafl esnas›ndaki pozisyonu-na de¤inmek gerekirse Ürdün her ne kadar ‹srail’in Suriye üzerinde bask› kurma-s›yla Suudi Arabistan’la beraber ‹srail’e savafl ilan etmiflse de Savafl’ta üçüncü cep-heyi açmam›flt›r. Bunun nedeni ise büyük ölçüde taraflar aras›ndaki kapasite farkl›-l›klar›ndan kaynaklanmaktad›r. Zira Ürdün, ‹srail’le daha uzun bir kara s›n›r›na sa-hip olmas›na ra¤men, Suriye ve M›s›r’la karfl›laflt›r›ld›¤›nda askerî kapasite aç›s›ndan daha zay›f bir konumdayd›. ‹srail’le gerçekleflen önceki savafllar›n tecrübeleri göz önünde bulunduruldu¤unda ‹srail karfl›s›nda bu güçlerin direnme flans› bulunma-maktayd› ve ‹srail’in Ürdün üzerine gitmesi olas›l›¤›, Amman’daki rejimin sonu an-lam›na gelebilecekti (Kamrava, 2005: 131). Bu nedenle Ürdün, ‹srail’le do¤rudan s›-n›r› olmas›na ve Savafl’a resmî olarak kat›lmas›na ra¤men, kendi s›s›-n›r›ndan cephe açmam›fl; Suriye’ye z›rhl› bir tugay göndererek yard›mc› olmaya çal›flm›flt›r. Ne var ki Ürdün’ün bu deste¤i, Savafl›n seyrinde hiçbir flekilde belirleyici olmam›flt›r.

Irak ise savafl esnas›nda Suriye’yi desteklemek için askerî yard›mda bulunmufl;

ancak Ba¤dat yönetiminin deste¤i de Savafl’›n seyrinde etkili olmam›flt›r. Bu nok-tada M›s›r ve Suriye 1967’ye göre Savafl’›n bafl›nda daha koordineli bir strateji ge-lifltirmiflse de Savafl’›n seyrinde koordinasyon hatalar›n›n yaflanmas› söz konusu ol-mufltur. Arap ülkeleri aras›ndaki koordinasyonsuzlu¤a örnek vermek gerekirse Irak’›n Suriye’ye yard›m amaçl› gönderdi¤i 12 uçaktan oluflan Mig filosunun alt›s›, bizzat Suriye taraf›ndan yanl›fll›kla aç›lan dost atefli sonucunda SAM-6’larla düflü-rülmüfltür. Kalan alt› uçak ise ‹srail taraf›ndan düflürülmüfltür (Tibi, 1998: 116). Do-lay›s›yla Arap ülkelerinin vermifl oldu¤u askerî destek Savafl›n gidiflat›nda etkili ol-mam›flt›r ancak bu ülkelerin savafl sonras›nda uygulad›¤› politikalar afla¤›da de¤i-nilece¤i üzere günümüze kadar sürecek olan silahlanma faaliyetlerinde bir dönüm noktas› oluflturacakt›r.

Savafl›n ilk saatlerinden itibaren yaflanan yo¤un çat›flmalar, Arap ve ‹srail taraf›-n›n sahip oldu¤u silah kapasitelerini zorlamalar› sonucunu do¤urmufltu. Somutlafl-t›rmak gerekirse her iki taraf, savafl›n ilk haftas› içinde neredeyse ‹kinci Dünya Sa-vafl›’nda kullan›lan mühimmata yak›n bir büyüklükte cephane harcam›flt›. Herhan-gi bir yard›m almamas› durumunda ‹srail ve M›s›r’›n ellerindeki cephaneyle yakla-fl›k befl gün savaflabilecekleri tahmin edilmekteydi. Suriye’nin ise bu iki ülkeden da-ha az stoku bulunmaktayd›. Dolay›s›yla her iki taraf›n da acilen cepda-hane ve yeni si-lah tedarik etmesi gerekmekteydi. Bu noktada Arap taraf›n›n sisi-lah tedarikçisi olan SSCB ve ‹srail’in temel silah tedarikçisi olan ABD’nin tutumu, savafl›n gelifliminde

önemli rol oynam›fl ve yo¤un çat›flmalar›n yafland›¤› Savafl’›n 19 gün boyunca sür-dürülmesine neden olmufltur. Zira her iki süper güç de Savafl boyunca destekledik-leri ülkelere yo¤un bir mühimmat tedarikinde bulunmufllard›r (Tibi, 1998: 109).

Bu do¤rultuda ‹srail’in ticari uçaklar›yla kurulan, Savafl’›n dokuzuncu günün-den itibaren de do¤rudan ABD Hava Kuvvetlerince sürdürülen 32 günlük hava köprüsü sayesinde ‹srail’e 19’u M-60 tipi tank olmak üzere 22.300 tonluk askerî malzeme sevk edilmifltir. Avrupa üzerinden deniz köprüsüyle gönderilen silahlar-la birlikte düflünüldü¤ünde ABD aç›s›ndan transfer edilen sisilahlar-lahsilahlar-lar›n maliyeti 2 mil-yar dolar›n üzerindeydi. Buna karfl›l›k, SSCB de hava köprüsüyle 15.500 tonluk;

deniz köprüsüyle de bundan daha fazla silah› Savafl boyunca M›s›r ve Suriye’ye transfer etmifltir. fiüphesiz, Savafl’›n taraflarca sürdürülmesi bu silah sevkiyatlar› sa-yesinde söz konusu olmufltu. Ancak Savafl’›n sona erdirilmesi de yine silah teda-rikçilerinin devreye girmesiyle söz konusu olacakt›. Nitekim ‹srail’in M›s›r ve Suri-ye sald›r›lar›n› püskürterek Savafl’ta üstünlü¤ü ele geçirmesinin ard›ndan 22 Ekim 1973’te BM Güvenlik Konseyi, büyük ölçüde daha önce ald›¤› 242 say›l› karar› te-yit eden 338 say›l› karar› alm›fl ve nihayetinde taraflar aras›nda ateflkes 25 Ekim’de sa¤lanm›flt›r (Armao¤lu, 1989: 330-336).