• Sonuç bulunamadı

Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Halkbilimi Bölümü

ÖZET

İran Türkleri halk inançlarını öncelikle derlenmesi ve arkasından derinlemesine araştırılması, bu kültürün devamının ve gelecek nesillere aktarılmasının sağlanmasına yardımcı olabilir. İncelenen konu peşin hükümlerle değil, zamanın sosyal, kültürel ve siyasal şartları, ayrıca bölge halkı arasında mevcut olan inançlar içerisinde değerlendirmeye alınması gerekmektedir. Çalışmada, halk inançları içerisinde soyut ve somut varlıklar ve bölge halkı arasında anlatılan bazı memoratlar anlatılmıştır. Bu çalışmanın alanı, İran’ın Urmiye şehrinde yaşayan halkın inançlarının incelenmesi olarak belirlenmiştir.

ABSTRACT

First compilation, than deeper analysis of the folk beliefs of Iranian Turks may be helpful in continuation and transfer of this culture to the future generations. Rather than in a prejudiced way, the subject in question should be examined according to the social, cultural and political conditions of the time and the beliefs of the people who live in that area. I n the study, abstract and concrete elements that exist in folk beliefs and some charms rumored among people are explained. The field of this study has been determined as the analysis of the folk beliefs of the people who live in the Urmiye region of Iran.

Tarih boyunca, toplumsal hayat meydanın kahramanları, bölgede hakim olan kültürel ve toplumsal değerleri koruyup böylece kardeş toplumlar arasında bağlantı ve dostluk kurarak kültürel ve sosyal değerlerin genişlemesine ve yok olmamasında yardımcı olmuşturlar.

Her insan toplumunun yaratıcılığıyla beraber kendi varlık ve kimliğini ortaya çıkarır, dolayısıyla sosyal kurumlar ve kuruluşlar, toplum keşif edildiği müddetçe hayatına devam eder, düşünce ve sosyal değişim sonucunda sosyal organlar ve onlarla bağlantılı olan kuruluşlar, karakter ve devamını yitirerek başka biçimler içerisinde kendini yansıtır. Teknolojik dünya çerçevesi içerisinde yeni ihtiyaçlar ortaya çıkmakla birlikte insanların hayat tarzını etkileyerek yeni kanunlar ve yeni bilimler ortaya çıkar, insanlar da yaşamlarında bilim dünyasının zirvelerine yaklaştıkca yaşayış ve hayat sevyesi yüksek oldu, ancak teknolojik gelişmelerin yanı sıra kültürel değerlerimizi de korumamız gereklidir, bu doğrultuda ninelerimiz, torunları arasında cömertlik ve kahramanlık duygusunu uyandırmak ve yaşatmak için söylediği masallar ve destanlarla, evlatlarını okşadığı zaman söylediği hangi nazlandırmalardan faydalandığını ve yahut geçiş törenlerde yaygın olan halk inançlarını1 bilebilsek, kültürümüzün devam ettirilmesini kolaylaştıran yollara devam edeceğiz.2

Böyle çalışmalarla İran’ın en geniş medeni toplumlarından biri olan Azerbaycan halkının, yeniden kendi öz milli kimliğini uyandırarak bölgedeki yaşam tarzı cazip olmasına rağmen, bölgedeki yaşam biçimi daha da kutsal ve köklü ruhlara dayalı olacaktır. Bu kültürel ve ritüel sürecin önemli kısımlarından biri de halk inançlarında mevcuttur.

Çalışma, iki kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısımda kısaca halk inançları içerisinde soyut varlıklar ve bir soyut varlıklar olarak cin ile ilgili bazı örnekler anlatılmıştır. İkinci kısımda ise bölge halkı arasında somut varlıklar ve somut varlıklar ile ilgili anlatılan ve günümüze kadar yaşayan bazı örneklere yer verilmektedir.

Bu çalışmanın alanı, İran’ın Urmiye şehrinde bulunan Lek, Saatlu-ye Beygler, Saleh Abad köylerinde yaşayan Türklerin inançlarını incelenmesi olarak belirlenmiştir.

1 İnanç kelimesinin sözlük anlamı “kişi veya toplum tarfından, bir düşüncenin, bir olgunun, bir nesnenin, bir varlığın gerçek olduğunu kabul edilmesi” demektir.

SAHAR SHAKORI –TUDOK 2010

904

Halk İnançları İçinde Soyut Varlıklar

En ilkel toplumlardan en gelişmiş toplumlara kadar her ülkenin folklorunda, kültüründe ve mitolojisinde göz ile görünmeyen varlıklar, soyut varlıklar olarak adlandırılmıştır. Memoratlarda yer alan olağan üstü veya tabiatüstü güçlerle kurulan iletişimin rahatlıkla anlatılması ve inançlar açısından tepki görmemesi onun Türk sosyo – kültürel içinde de sosyal olarak kabul edilmiş olduğunu gösterir.3 Bütün topluluklarda halk kültürünün ayrılmaz bir parçası olan soyut varlıklar toplumun dini inançlarıyla iç içe geçmiş bulunuyorlar. Başta İslam olmak üzere diğer semavi dinlerde de bu varlıklardan bahsedilmektedir.

Türk halk kültüründe, bir takım olağanüstü halleriyle insanların yaşamında etkilerini belirten, “cin” adı verilen esrarlı yaratıkların varlığına inanılır. Kuran’da Cin olarak bahsedilen varlıklara Batı’da ‘‘Genis’’ denilmektedir.

Cinlere mansup edilen bazı özellikler:

Cinler kabile ve gruplar halinde yaşarlar ve genelde insanların bulunmadıkları yerleri tercih ederler, yapıları gereği mevcut olan, ancak insanların kolay ulaşamayacakları konulardan haberdar olabilecek gibi, insanlardan farklı bir zaman içinde ve insanlardan daha uzun yaşadıkları için pek çok şey bilebilirler.

Bir cinin bir insana aşık olması, insanların yere kaynar su dökmesi, insanın yüksek bir yerden üzerine döşmesi ve insanın cine haksızlık etmesi halde insanlar cinler tarafından çarpılırlar. Cinler insanlardan ancak şu dört halde hoşlanırlar: aşırı öfke, aşırı korku, nefsin isteklerine aşırı düşkünlüğü ve aşırı gaflet.

Bölge Halkı Tarfından Cinle İlgili Anlatılan Bazı Memoratlar:

İnanca göre cinler Allah tarafından gönderilen iyilik melekleri gibi görev yapan varlıklardan olabilirler; cin olduğunu iddia edilen yaşlı kadın tarafından okul yurtlarına yerleşemeyen ve okula gideceği yerine ev arayan üniversite öğrencisine ev imkanı sağlaması ve öğrenciye bu konuda yardımcı olması.4

Anlatılanlara göre bir insan Allah’tan gafil olduğun sürece cinlerin hoşnna gelir, gerçi bu zaman içerisinde iyi veya kötü cine rastlanması çok önemlidir; cin olduğnu anlatan beyaz giyisili yaşlı adam tarafından Allah’ın varlığına inannmayan bir kişini bu konuda uyarılması ve kişinin çok hasta olan çocuğunu iyileştiyerek böylece Allah’ın var olmasını ispatlaması, dualar ve muskalarla5 kişinin ilerideki hayatında

yardımcı olması.6

İnsan vücudunun cinsi topraktan olduğu gibi, cinlerin yaratılış cinsi ateştendir; bir öğrenci tarafından anlatılan gecenin geç vakıtlerinde kız öğrenci yurduna girebilen bir erkek kişi ve yürüyüşü esnasında koridordaki otamatik ışıkları yanmayan, insan cinsinden olmayan ve cin olduğu iddia edilen bir yaratık.7

İnsan bedeninin belli noktalarından cine çarpılır, İnsanın çarpıldığı başlıca üç nokta vardır: Beyin kaidesi, saç örgüsü, tenasül organları8; küçük çocuk şeklinde görülen bir cin tarfından hamile olan kadının rahatsız edilmesi ve kadının saçları uyku sırasında örmesi ve yahut darbeler şeklinde kadının kafasından vurması.9

Bir cinin sevdiği insana aşık olması ve onunla cinsel ilişkiye girmesi(bir insanın cin tarafından tacize uğraması) halk arasında yaygın olan inançlardandır; cinler, bakire olmayan kıza cinsel taciz etmeleri ve o günden beri kızın cinsel hayatı ön plana çıkması.10

İnanca göre cinlerin insan kılığında görünebilecekleri gibi, hayvan şeklinde de örneğin yılan, akrep, kedi vb görünebiliyorlar; cinin kedi şeklinde köy evinde yaşaması, evdeki gelin kızla arkadaş olması ve ona ev işlerinde yardım etmesi, nihayet gelinin eşi tarafından o kedinin cin olduğunu fark edilmesi, hocaya dualar

3 Çobanoğlu, Ö., (2003), Türk Halk Kültüründe Memoratlar ve Halk İnançları, Ankara, Akçağ Yayınevi, S.247. 4

Naslizadeh, B., (2009). 5 Kişeye özel yazılan dua:

(﴿اًدَدِقَقِئاَرَطاَّنُكَكِلَذَنوُداَّنِمَوَنوُحِلاَّصلااَّنِماَّنَأَو.11﴿اًبَرَهُهَزِجأعُّنن َلَوِضأرَألْايِفَهَّللاَزِجعُّننَّلنَأاَّنَنَظاَّنَأَو﴾.12 ﴾

اًقَهَرَلََواًسأخَبُفاَخَيَلََفِهِّبَرِبنِمأؤُينَمَفِهِباَّنَمآىَدُه ألااَنأعِمَساَّم َلاَّنَأَو

﴿ .13 Cin Süresi: 11- 13 Ayetleri.

6 Mirzaei, N., (2002). 7

Beygi, P., (2004).

8 Bu konuyu, büyük şairimiz Şehriyar “Kara Basdı” adlı hikayesinde böyle anlatmaktadır: Dün gece cinler bana doğru saldırdılar,

Ben korkudan sesimi çıkaramadım.

Yorgan üzerinde beni rahatsız etmeye başladılar, Ama kurnaz olduğum için pes etmedim.

Aniden kalktım ve onlara hamle etmeye başladım, Şimdi görsünler bakalım kim kimi rahatsız edebiliyormuş. 9 Abbaszade, N., (1990).

URMİYE HALKI ARASINDA MEVCUT TÜRK HALK İNANÇLARI ve muskalarla yazdırılması, gelin kızın eve dönüşünde bircik oğlunun evdeki kuyuya döşmesiyle ölü bulunmasıyla ilişkin bir memorat .11

İnsanlar, kaybolan eşyalarını bulmaları için cinci hocalara başvuranların sayısı az değil. Hatta bazen kaybolan eşyaların kaynağı cinlerin kendisi olduklarına inanılmaktadır; cinler tarfından düğüne götürülen kişinin düğün sırasında köyde kaybolan elbiseleri cinlerinin kullandığını farketmesi ve bu yüzden köydeki halk tarafından elbise bohçalarında çengelli iğne bulundurulması.12

Halk İnançları İçerisinde Somut Varlıklar

İnsan yaratılışı itibariyle inanmaya müsaittir. Başına bir bela, dert ve yahut sıkıntı geldiği zaman, şifa umuduyla her çareye başvurmaya ve her duyduğunu yapmaya kalkışmaktadır. İnsanların bu zaafları, onları halk inanışlarına bağlanmaya itmiştir. Dolayısıyla inanç insanların özünde olan bir şeydir ve her toplumun kendine göre bir inanç sistemi vardır, bu inançlar, belli başlı icra yapısı içerisinde yapılmaktadır.

Türk halkının da kendi başından geçen, tarihi tecrübelerine dayanan ve dilden dile, nesilden nesile günümüze kadar gelen birçok somut inançları olmuştur. Türk inançları, toplumun geleneklerinden, inançlarından ve bireylerin arzu ve ortak çıkarlarından oluşmaktadır. Bunlar, toy (düğün) inançları, insan bedeni ile ilgili inançlar ve hayat inançları gibi birçok inançlardan oluşmaktadır.

Somut İnançlara Dair Bazı Örnekler

En eski maddi kültürün kalıntıları toprak altında muhafaza edilerek çağımıza kadar ulaştığı gibi, gelenekçi toplumlarda da en eski devirlerin mânevi kültür kalıntıları ruhların derinliklerinde günümüze kadar getirilmiştir. Çağdaş kültürün yüksek seviyesine ulaşan Türk halk topluluklarında da bu eski çağlardaki inançların örneklerine şahit oluyoruz. Örneğin, at nalını uğur saymak, mavi boncuk ve maşallah nazarlıkları takmak gibi inançların kökeni eski tarihlere kadar inmektedir.

Urmiye’de Türkler arasında en çok kullanılan davranışlardan biri de muska ve tılsımlara inanma âdetidir. Muska ve tılsımların hastalıklardan, nazardan, göze görünmez bela ve kazalardan koruduklarına inanmaktadırlar. Türkler muskaları, sağlık, sevgi ilişkileri ve cesaretli olmak içinde taktıklarını söylemişlerdir. Muskayı takan kişinin kötü davranışları ortadan kalkıyor, zekası açılıyor, ev ve aile ilişkileri düzgün oluyor, sevgi bağları kuruyor gibi inançlar da taşımaktadırlar. Muskaların içinde Arapça dua yazılmaktadır. Muskalar kağıt, gümüş veya kumaştan olmaktadır.

Yaşam ile ilgili bazı halk inançları:13

Acı nesneler (Biber, Sarmısak, Soğan) birine verilirken çift, tatlılar tekli sayılı olmalıdır. Akşam para sayılmamalı ve borç verilmemelidir, kazancın bereketi gider.

Bıçağın keskin tarafı yukarı durursa, evde uyuşmazlık olur.14

Bir kişi bilmediği bir şeyden korkarsa eğer, kişinin başından kurşun dökülür. Tavanın içinde oluşan şekile göre korktüğü nesne yorumlanır ve böylece korkusu giderilir.

Çay bardağının üzerine çöp çıkarsa misafir gelir. Ekmek ve çörek yaparken hamur sıçrarsa, misafir gelir.15

Evin içerisi temiz olmazsa oraya melekler değil şeytanlar gelir. Böylece o evde mutluluk değil geçimsizlik olur.

Evin üzerinde bir sürü karga öterse ölüm haberi gelir ama eğer sadece bir tane karga öterse sevinç ve mutluluk haberin geleceğine inanılır.

Hayvanlara göz değmemesi için ahıra yüzerlik otu asılmaktadır. Kurt uluyunca ya ayaz olur ya kar yağar.

Nazar değmiş olan bir insana, nazarı değenin giysisinden kesip tütsü yapılmalıdır.

Yılın son çarşambasında alınan aynanın aynı gün kırılması uğursuzluk getirir ve aile için yıl boyunca sıkıntılı ve zorluklu bir hayat beklenilir.

Yolculukta arabanın önüne kurt çıkarsa yolculuk uğurlu ve tavşan çıkarsa uğursuz sayılır.16

İnsan bedeni ile ilgili de mevcut bazı inançlar da aşağıdaki gibidir:17

Ayağın altı kaşınıyorsa, uzak yerden misafir gelecek demektir.

11 Karimi, E., (2003). 12 Esmaeilpour, R., (1975). 13 Abedi, P., (2010). 14 Teghılu, M., (2010). 15İmanı, T., (2010). 16 Gholamı, A., (2010). 17 Aghaei, H., (2010).

SAHAR SHAKORI –TUDOK 2010

906

Eğer bir kimse evden gittiği sırada arkasından su serpilirse, kişinin yolculuğu iyi geçecektır ve eğer kişinin evden gittiğinden hemen sonra, onun arkasından evde olan bir çocuk, evi süpürgeyle süpürürse kişi hemen geri dönecektir.

Gece tırnağını kesersen günah kazanırsın.

İnsanın bedeninden bölünüp ayrılan saça, dişe, tırnağa birisi basarsa sahibi hastalanacağı inancına bağlı bunalar inasanın bedeninden ayrıldığı zaman hemen çope atılır veya gömülür.

Sağ elinin içinin kaşınması, paranın geleceğine dair bir alamettir.

Sağ kulağın kaşınıyorsa, tanıdık birileri tarafından sen hakkında gerçek ve iyiliklerinden bahs ediliyor ve sol kulağın kaşınıyorsa dedikodun yapılıyor demektir.

Yatan kimsenin üzerinden geçmemeli, ömrü azalır.

Urmiye’de inançların, halkın toplumsal yaşantısında, aile hayatında, evlenme ve düğün törenlerinin çok büyük bir yeri vardır. Düğünün başlamasından sonuna kadar ilginç inançlar yer almaktadır. Bu inançlarda, şehirden şehire veya köyden köye küçük değişikliklere rastlayabiliriz. Görücüler kız istemeye giderken yanlarında kız evine ikram etmek için şeker ve unlu tatlı götürürler, unlu mamül rızkın bolluğuna, şeker ise tatlı ilişkiler kurmayı arzu ettiklerine işarettir. Gelin kızın yüzüne ayna tutulur ki şansı açık olsun. Kızın yengesi gelin arabası evden ayrıldığı zaman gelin bir daha baba evine dönmemek dileğiyle testi veye saksı kırılır. Geline nazar değmemesi için gelinliğine ve gelin arabasına nazar boncuğu bağlanılır. Gelin arabası eve geldiği zaman, damatla kız dışarı çıkarken, arkadaşlarının üzerine yöresel küçük şekerler atarlar. Bunu yeni evlenenlerin hayatlarının tatlı ve mutlu olması için yapılır. Gelin yüzerlik tütsüsü içerisinde eve girerken çocukları çok olması için ayağı altında yumurta kırılır. Gelinin yatak odasına ve yatağın üzerine erkek çocuk bırakırlar. Gelin odaya girince bu çocuğu kocağına almak zorundadır. Bu gelinin çok çocuğu olsun ve ilk çocuğu erkek olsun için yapılır.

Urmiye’de evlenmek ve doğum âdeti ile ilgili birçok inanç vardır:18

Çocuğun ismi dedesi tarafından kulağına ezan okuduktan sonra konulmaktadır.19

Çocuğun göbeğine asılı olan kısım çocuğun bedeninden koptuğu zaman, onu cami, okul veya gül dibi gibi uğurlu yerlere gömülür ve kesinlikle çöpe atılmaz.

Doğumdan sonra uyuduğu zaman doğum yapan kadını al basmasın diye yanında erkek bulundurulur. Gelin evin avlusuna girdiğinde "yüzerlik" otu yakılarak tütsü yapılır.

Hamile kadın çirkinleşirse kız, güzelleşirse erkek çocuk doğuracağına inanılmaktadır.20

Hamileyken aya baksa çocuk güzel, yüzüne elma sürse yanakları kırmızı olur. Kadını al basmaması için yanına demir, süpürge konulur.

Yeni gelen gelin, eve sol ayağıyla atarsa şansız olacağı inancına bağlı eve girerken dikkat edilir mutlaka sağ ayağını ilk basarak eve girsin.

Sonuç olarak, Urmiye’de halk inançları, insanların hayatlarına damgasını vurmuştur. Halkın yaşamının büyük bir kısmı, toplum tarafından kabul edilen inançlar ve gelenekler tarafıntan idare etmektedir. Orada yaşayan toplumun bütün fertleri, o inanç öğesi hakkında hemen hemen aynı düşünceleri ve ortak duyguyu paylaşmaktadırlar.

Urmiye’de yaşayan Türkler kendine ait gelenek, töre ve inançları miras yoluyla tarihin derinliklerinden aldığı değerleri, günümüze kadar getirmiş ve unutmamıştır.

Kaynakça

Abbaszadeh, Negar, (1990), Yaşı 43, Urmiye, Saatlo köyü, ev hanımı ve çiftçiyle Sahar Shakori’nin 08.11.2009’da Ankara’daki telefon görüşmesi.

Abedi, Pervane, (2010), Yaşı 46, Urmiye, Saatlo köyü, Ev hanımıyla Sahar Shakori’nin 28.05.2010’da Ankaradaki telefon görüşmesi.

Aghaei, Hüseyin, (2010), Yaşı 44, Urmiye, Saatlo köyü, Doktorla Sahar Shakori’nin 30.05.2010’da Ankara’daki telefon görüşmesi.

Beygi, Pervane, (2004), Yaşı 28, Urmiye, Lek köyü, Üniversite Öğrencisiyle, Sahar Shakori’nin 11.2009’da Ankara’daki telefon görüşmesi.

Çobanoğlu, Özkul, (2008), Halkbilimi Kuramları ve Araştırma Yöntemleri Tarihine Giriş, Akçağ Yayınevi, Ankara. Çobanoğlu, Özkul, (2003), Türk Halk Kültüründe Memoratlar ve Halk İnançları, Akçağ Yayınevi, Ankara.