• Sonuç bulunamadı

Ahi Evran Üniversitesi, Fen- Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü

ÖZET

Türk dilinde isimlere eklenerek çekim edatlarının yerini tutan + ÇA ekinin eşitlik, mukayese ve sınırlandırma vazifesinin olduğu açıktır. Bunlar arasında eşitlik vazifesi başlıca temel vasıf olarak kendini göstermektedir.

Çekim eki vazifesi gören +ÇA, eklendiği kelimeyle bünyece kaynaştıktan sonra eski görevinden değişik özellikler de kazanmıştır. Bu ek, eşitlik ve mukayese vasıflarının çekim eklerine mahsus olan fonksiyonundan ayrılarak yeni teşkiller meydana getirecek bir yapı özelliği kazanmıştır.

Memluk döneminin son hükümdar şairi olan Kansu Gavrî şiirlerini Eski Anadolu Türkçesi ile kaleme almıştır. Çalışmamızda Kansu Gavrî nin Türkçe Dîvânı’ nda tespit ettiğimiz +ÇA ekinin anlam ve işlevi ile ilgili özellikleri belirtilerek hem ekin bu dönemdeki kullanılışı hem de eserin bir yönüyle daha iyi anlaşılması amaçlanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Eşitlik hâli eki, Kansu Gavrî, Eski Anadolu Türkçesi

ABSTRACT

It is known that + ÇA suffix being added to nouns and used in place of participles has the tasks of equality, compariso n – contrast and classification. Among these the task of equality is the main one.

+Ça doing the task of inflection affix has gained different aspects than its old task after uniting with the word. This affix has gained a structure to be able to make new formations by getting seperated from its equality and comparison – contrast functions.

Kansu Gavri, who is one of the last poet rulers of Mameluke period, wrote his poems in Old Anatolian Turkish. In this study, we have aimed to better understand not only the work from one more different angel but also the usage of the affix by specifying the features of meaning and function of + Ça affix which we have detected in Kansu Gavri’s Turkish Divan.

Key Words: Equality position addition, Kansu Gavrî, Old Anatolian Turkish

Hâl ekleri, sık sık kullanılan ve cümlenin anlamına tesir eden isim çekimi ekleridir. Eğer bir cümlede geçen hâl eklerinden biri gerçek fonksiyonu ile anlaşılmazsa, o cümleye verilen anlam da yanlış olur. Eski Anadolu Türkçesi gibi, özellikle, yalnızca bıraktığı eserlerle takip edebildiğimiz tarihî bir lehçenin hâl eklerinin (bütün fonksiyon ve kullanılışları ile) tespiti, bu bakımdan önemlidir. Çünkü bir hâl eki, belli morfolojik şartlarda özel birtakım kullanışlar gösterebilmektedir.1

Türk dilinde isimlere eklenerek çekim edatlarının yerini tutan + ÇA ekinin eşitlik, mukayese ve sınırlandırma vazifesinin olduğu açıktır. Bunlar arasında eşitlik vazifesi başlıca temel vasıf olarak kendini göstermektedir. Çekim eki vazifesi gören +ÇA, eklendiği kelimeyle bünyece kaynaştıktan sonra eski görevinden değişik özellikler de kazanmıştır. Bu ek, eşitlik ve mukayese vasıflarının çekim eklerine mahsus olan fonksiyonundan ayrılarak yeni teşkiller meydana getirecek bir yapı özelliği kazanmıştır.

Ekin çekim ekleri vazifeleri ile kullanılışı Türk dilinde daimîlik vasfı göstermez. Herhangi bir ek bazen birçok vazife alabildiği gibi, aynı vazife birçok ekler tarafından da görülebilir. Bu durum +ÇA eki için de bahis konusudur. Bu ekin ifade ettiği anlam, aynı anlamın ifadesi için kullanılan diğer ek ve edatlar ile de ifade edilebilir. Bunları eski metinlerin tarîhî seyrine göre sıralamak mümkün olduğu gibi, ayrı zümrelerce bunlardan herhangi birinin tercihi veya üslûp mülâhazaları ile hudutlandırılması mümkündür.2

XV. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Memlük Kıpçakçası yerini tamamen Anadolu Türkçesine bırakmıştır. Memlük döneminin son hükümdâr şâiri olan Kansu Gavrî, şiirlerini Eski Anadolu Türkçesi ile kaleme almıştır. Kansu Gavrî’ nin Türkçe Dîvânı’ nda tespit etmiş olduğumuz eşitlik hâli ekiyle ekin bu dönemdeki kullanılış işlekliği gözetilerek anlam ve işlevi üzerinde durulacaktır. Ayrıca esere bakış açımızın

1 Gülsevin, G., (2007), Eski Anadolu Türkçesinde Ekler, Ankara, Türk Dil Kurumu Yayınları, s. 16.

GÜLER KAÇAR–TUDOK 2010

1016

farklı boyutlar kazanmasına da vesile olacaktır. Bu çalışmada Gürer Gülsevin’ in “Eski Anadolu Türkçesinde Ekler” adlı kitabından yararlanılarak bazı ilavelerde bulunulmuştur.

EŞİTLİK HÂLİ EKİ I)ŞEKİLLERİ

A)ASIL EŞİTLİK HALİ ŞEKİLLERİ 1)İSİMLERDE

1.a. kök ve tabanlarda

Çün liúā mihrinden oldı õerrece ilúa bize / ùan mı dÿzaò görinürse Cennetü’l- Me’vā bize3, kimisi ùāvÿs-ı raènā didi kim kebk-òırām / hele bu

şìve-y-ile òoşca kebÿtercük olur(126) 1.b. iyelik eki almış isimlerde

Fāyide virmez felek arduñcadur / ol amān virmez bil iy cān tevbe ķıl(88), dünye ardınca düşen kim èāãì olur kim şaķì / āòiret yolın varanlar irişürler òıdmete(135)

2) ZAMİRLERDE KULLANILIŞI

Her şey vücÿda geldügi emrüñledür senüñ / her bir zebānda cārì olur bunca úil ü úāl(71), óabîbi kim Muóammed Muãùafā’ dur / úodı õatında bunca mu’cizatı(75), bunca taãvîr ü ãuver insān u óayvān u beşer / bunca terkibātı hep inşā kılan Allah’dur(87), iden oldur itdüren ol çün úamu tedbìr anuñ / áavriyā gel sözi kes bunca nedür àavàā bize(90), bilmezüz bu çarò- ı àaddāruñ temennāsı nedür/ ‘āşıúa bunca cefā-y-ıla taúāzāsı nedür(91), n’içün olmışdır felek hengāmda nā- mihribān / bunca naúş u lu’b- ıla bārî temennāsı nedür(92), çün úalemden dökilen bir lafô u ma’nādur hemîn / Ġavrî’ nüñ bes bunca terkîb- ile inşāsı nedür(92) , bunca óüccetlerle sen vaãluñ óarām itdüñ baña / ben óarāmī gözüñe ķanum nice idem óelÀl(138), irersin àavrına bunuñ bilürsin kāf- ıla nÿnuñ / irişmez ‘aķlı her dūnūn kim ide bunca seyrānı(147), ki zīrā ol saña senden yaķın oldur didi Allah / niçe tefsīr ider bilmem müfessirler bu ma'nayı(147)

3) FİİLLERDEN TÜREMİŞ ŞEKİLLERDE 3.a.İyelik eki almaksızın

Óıźr-veş mürde dile vire óayāt emdükçe / şekker- āmìz lebüñ teşne ciğer úana úana(100), aàzuma alduúça şekker laèlüñi / Òusrevā şìrìn- zebānum Tañrı içün(109), ol ùıflı gören dāye úucağında didi kim / varduúça dil ü cāna bu mecnÿn olacaúdur(119), ay yüzüñ gördükçe vallāh òasta göñlüm şād olur / Óaú seni var eylesün devletlü ãultānum benüm(156)

B) EŞİTLİK HÂLİ FONKSİYONUNDA KULLANILAN DİĞER EKLER

1)EŞİTLİK HÂLİ EKİNİN EKSİZ OLARAK KULLANILIŞI YA DA YALIN HÂLİ EŞİTLİK ÇEKİMİ YERİNE KULLANMA

Kalıplaşma olayları, bazen, herhangi bir ekin yeni bir türetme eki görevi ile gelişmesinde bir köprü vazifesi görmektedir.4 +ÇA eşitlik hâli ekinin, çekim ekinden yapım ekine geçmesi bu ekin önce, iki grup

arasında bağlantı kuran birer kalıplaşma evresinden geçmesiyle mümkün olmuştur. Şu halde kalıplaşma olayları, eklerin birbirinden ayrı görevler kazanma yolundaki gelişmelerinde, ara basamağı teşkil etmektedir.5

Gürer Gülsevin tarafından –mAzdAn öñ(din) şeklinde gerundium olarak ele alınan bu ek, kalıplaşmaya uğramıştır. –mAdIn ekinin fonksiyonunda kullanılan bu ekteki “öñ” kelimesinin “önce, ilk olarak” anlamında kullanılması tarafımızdan daha doğru bulunulmuştur. Çünkü edat olarak kullanılan kelimeler ismin belirli hallerinden birini isterler. Bu hâl ekinin de eşitlik hâli eki olması bunu doğrular niteliktedir.

3 Yavuz, O., (2002), Kansu Gavrî’ nin Türkçe Dîvânı( Metin- İnceleme-Tıpkıbasım), Konya, Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Yayınları: 2, s. 90.

4 Korkmaz, Z., (1969), Türkçede Eklerin Kullanılış Şekilleri Ve Ek Kalıplaşması Olayları, Ankara, Türk Dil Kurumu Yayınları, s.74. 5 Korkmaz, Z., (1969), s. 74.

KANSU GAVRÎ’NİN TÜRKÇE DÎVÂNI’NDA EŞİTLİK HÂLİ EKİ

Geçürme furãatı elden fena olmazdan öñ bir dem / úoma peymāne’ i elden ùolınca tā ki peymāne( 96)

2)YALIN HÂLİN EŞİTLİK HÂLİ İLE ALTERNANS OLARAK KULLANILIŞI

Bugüne kadar yalnızca bir örnekte rastlanılan bu kullanılışa Kansu Gavrî’ nin Türkçe Dîvânı’ nda da karşımıza çıkmıştır. Bu yönüyle ekin kullanılış sahasının yayıldığını görmekteyiz.

Kimisi ùāvÿs-ı ra’nÀ didi kim kebk-òırÀm / hele bu şîve-y-ile òoşca kebÿtercük olur(126)

3) YÖNELME HÂLİ a) İsimlerde

a.1.Kök ve Tabanlarda

Çün liúā mihrinden oldı õerrece ilúa bize / ùan mı dÿzaò görinürse Cennetü’l- Me’vā bize(90), vaódetüñ baórında biz kim böyle àavvaş olmışuz / mevc urursa ùañ mıdur bu lücce-i derya bize(90)furúat odı-la kebāb oldı ciğer yana yana / nār-ı furúatle çıúar göğe şerer yana yana( 101), vaãl- ı sinün Ùur- ı Sìnā’ dur bana / iy dil-ārām oldı ùuraàum benüm(106) , cevr-ile yandurduñ uşda cānumı / ğöge irdi āh u zarum Tañrı- içün(108)

4) BULUNMA HÂLİ a.İsimlerde

a.1. Kök ve Tabanlarda

Gel sen şarāba tevbe’i gül mevsiminde itmegil / dirler ki rÿó- ı åānìdür óikmetde ol gül-reng-içün(110), demler gelür ki cennet- i kÿyuñda dilberüñ / eşküm cevāhirinden olur her cidāl laèl(139) bu yolda var mı maúdÿruñ úamu èışú ehli bir dinde / hemān bezl eyleyüp birden belürmez ad-ıla sānı(147)

a.2.İyelik Eki Almış İsimlerde

èahdüñde reng uàurladı laèl-i nigārdan / ber- dār olursa uàrı bigi vech var laèl(141)

5) AYRILMA HÂLİ

Ayrılma hâli eki Eski Türkçeyi ta’kibeden devre metinlerinde ve lehçelerde, yer, zaman v. b. kelimeler yanında zaman zarfları meydana getirecek şekilde de kaynaşmaya uğramıştır. Bu tarzdaki kaynaşmalarda anlam kaymalarının bilhassa etkisi olmuştur. Anadolu Trkç. öñdün, öñdin’ önce, ilkönce, önceden’: dünle namaz úılmaú sizden öñdin geçen sālihlerüñ ādetiydi;

ölmezden öñdin ( TTS. IV ayrıca I, II, III; Kelile S. 160) v.b.6

Metnimizde tespit etmiş olduğumuz eklerin kalıplaşmaya uğrayarak zarf şekillerinde kullanıldığı görülmektedir.

Ölümünden öñdin öl didi Rāsÿl / her nefeste bir kez iy cān tevbe úıl(88)

Gürer Gülsevin tarafından –mAzdAn öñ(din) şeklinde gerundium olarak ele alınan bu ek, kalıplaşmaya uğramıştır. –mAdIn ekinin fonksiyonunda kullanılan bu ekteki “öñ” kelimesinin “önce, ilk olarak” anlamında kullanılması tarafımızdan daha doğru bulunulmuştur. Çünkü edat olarak kullanılan kelimeler ismin belirli hallerinden birini isterler. Bu hâl ekinin de eşitlik hâli eki olması bunu doğrular niteliktedir.

Dîvânda tespit etmiş olduğumuz örneği aşağıda görmekteyiz. Öyle ise –mAzdAn öñ(din) şeklinde kabul edilen gerundiumun –mAzdAn öñ(dün) şeklinde de kabul etmek doğru olursa, “ Eski Anadolu Türkçesinde Ekler” adlı kitabın zarf- fiiller kısmında “dünyādan çıúmazdan öñ ol kişiye bildüreler(MC.22a.10)” örneğinin eşitlik hâli ekinin eksiz olarak kullanılışı ya da yalın hâli eşitlik çekimi yerine kullanma başlığı altında ele alma bahsi söz konusu olamaz mıydı?

Rūó- ı pāk idük óulÿl itmezden öñdün úalıba / èālem- i èunãÿrda görünmezdi şey aãla bize(90)

II)KULLANILIŞLARI

6 Korkmaz, Z., (1969), s. 16.

GÜLER KAÇAR–TUDOK 2010

1018

A.FONKSİYONLARI

1.’… kadar’ anlamında kullanılır.7

a.isimlerde

Çün liúā mihrinden oldı õerrece ilúa bize / ùan mı dÿzaò görinürse Cennetü’l- Me’vā bize(90), niçe furúat niçe mihnet gelür şādì gider àuããa / bi- óamdi’llāh bugün áavrì irişdi gine cānāna(96) áavrì’ yi hicrüñle niçe yaúasın / óadden aştı intiôārum Tañrı-içün(108),áavrì’ ye nāsıó niçe pend idesin / nuãhuña uymaz senüñ iy mütteúì(111),áavrì’ yi niçe yaúasın odına úarşu baúasın / ãu gibi n’ola aúasın el benim ü etek senüñ(127), èışk-ıla göñli pāk idem pāyuña rÿyı òak idem / niçe yaúamı çāk idem el benüm ü etek senüñ(128)hey hāy niçe fitnelidür cādu gözün kim / cān úaãdına her dem(131), cemālüñ bāàınuñ her kim gül ü gülzārını bilmez / niçe zār itse bülbül teg anuñ gülzārını bilmez(137), bunca óüccetlerle sen vaãluñ óarām itdüñ baña / ben óarāmī gözüñe ķanum nice idem óelÀl(138)

b.zamirlerde kullanılışı

iden oldur itdüren ol çün úamu tedbìr anuñ / áavriyā gel sözi kes bunca nedür àavàā bize(90), bilmezüz bu çarò- ı àaddāruñ temennāsı nedür/ ‘āşıúa bunca cefā-y-ıla taúāzāsı nedür(91), n’içün olmışdır felek hengāmda nā- mihribān / bunca naúş u lu’b- ıla bārî temennāsı nedür(92), çün úalemden dökilen bir lafô u ma’nādur hemîn / Ġavrî’ nüñ bes bunca terkîb- ile inşāsı nedür(92), bunca óüccetlerle sen vaãluñ óarām itdüñ baña / ben óarāmī gözüñe ķanum nice idem óelÀl(138), irersin àavrına bunuñ bilürsin kāf- ıla nÿnuñ / irişmez ‘aķlı her dūnūn kim ide bunca seyrānı(147)

2. Sıfatların üstüne gelerek sıfata ‘ yaklaşıklık’ anlamı verir.8

Kimisi ùāvÿs-ı ra’nÀ didi kim kebk-òırÀm / hele bu şîve-y-ile òoşca kebÿtercük olur(126)

3. ’-dUK’ sıfat fiil eki üzerine gelerek zarf-fiil fonksiyonu üstlenir.9

Óıźr-veş mürde dile vire óayāt emdükçe / şekker āmìz lebüñ teşne ciğer úana úana(100) aàzuma alduúça şeker laèlüñi / Òusrevā şìrìn- zebānum Tañrı içün(109), ol ùıflı gören dāye úucağında didi kim / varduúça dil ü cāna bu mecnÿn olacaúdur(119), ay yüzüñ gördükçe vallāh òasta göñlüm şād olur / Óaú seni var eylesün devletlü ãultānum benüm(156)

4.’…çok’ anlamında kullanılır.

Hidāyet menbaèı kān-ı şefāèat åāóib- i mièrāc / niçe esrār keşf oldı özine “leyletü’l- esrā”(73), úıldı felekte māhı şaú muècize-i Muóammedì / niçe bunun gibi ola faòr u kemāl-i Muãùafa(82), nev-cevān ãanma cihānı aña başuñ ķoşmaàıl / kim niçe biñ nev-cevān yimiş-durur bu çarò- ı pìr(131), òāk- i süm-i semendüne olmaà içün niåār / maèdende niçe niçe çeker intiôār(141)

5.’ kaç’ anlamında kullanılır.

Naèlini úodı niçe kez yüzinüñ üstine felek / oldı ser- i tāc- ı melek hāk- i nièal- i Muãùafa(82) niçe yüz biñde bir èālem gerek elbet áavrì / oúuya õātı ile èilm- i úaża vü úaderi(151)

Eski metinler okunurken, öncelikle kelimenin ç’ li ve c’ li olarak yazılmışlarının çok önemli olduğu unutulmamalıdır; ayrıca ç’ li yazılması gerektiği hâlde, yaygınlaşan yazım geleneğine bağlı olarak c’ li yazılmışlarını da doğru tespit etmek, böylece anlamını doğru belirlemek gerekir.10

7 Gülsevin, G., (2007), s. 76.

8 Gülsevin, G., (2007), s. 77. 9 Gülsevin, G., (2007), s. 77.

10 Sarıkaya, M., (2008), “Türkçede neçe>nice>néçe “ ne kadar? ” ve neçe>nice>néce “ nasıl” GELİŞMESİ”, Turkish Studies, Volume 3/ 6 Fall, s. 560.

KANSU GAVRÎ’NİN TÜRKÇE DÎVÂNI’NDA EŞİTLİK HÂLİ EKİ Dîvânda tespit ettiğimiz aşağıdaki örneğin “niçe” olarak yazılmasına rağmen “nice” okunduğunun farkına vardık. Nice kelimesiyle anlamlandıramadığımız mısraèın niçe kelimesine uygun bir anlam taşıdığını gördük.

Yire çaldı külāhını nice faàfÿr u òaúanuñ / yile virdi serìrini işitdük sen Süleymān’ uñ(124)

6.’ Önce’ anlamında kullanılır.

Geçürme furãatı elden fena olmazdan öñ bir dem / úoma peymāne’ i elden ùolınca tā ki peymāne( 96)

7.’ Nasıl’ anlamında kullanılır.

Nicesi olmaya āşufte bu Manãÿr göñül / resen-i zülfüñ anı dāra çeker döne döne(99), dürlü dürlü óikmeti gör var- ısa sende baãar / niçe zeyn itdi cihānı ol Semìè u ol Baãar(130) bunca óüccetlerle sen vaãluñ óarām itdüñ baña / ben óarāmī gözüñe ķanum nice idem óelÀl(138)

Metnimizde tespit ettiğimiz aşağıdaki örnekte “niçe” okunan kelimenin anlama uygun düşmediği görülmektedir. Kelimenin “nice” şeklinde okunması anlamca en uygun olanıdır. Yalnız dîvânın tıpkıbasım kısmında olmayan bu kısım ifademizi muğlâklaştırmaktadır.

Ki zīrā ol saña senden yaķın oldur didi Allah / niçe tefsīr ider bilmem müfessirler bu ma'nayı(147)

8. iyelik eki almış kelimelere gelerek yön bildirir.

Fāyide virmez felek arduñcadur / ol amān virmez bil iy cān tevbe ķıl(88), dünye ardınca düşen kim èāãì olur kim şaķì / āòiret yolın varanlar irişürler òıdmete(135)

B) EŞİTLİK HÂLİNİN DİĞER İSİM HÂL EKLERİ FONKSİYONUNDA KULLANILIŞI 1. Yalın Hâl İle Alternans Olarak Kullanılışı

Kimisi ùāvÿs-ı ra’nÀ didi kim kebk-òırÀm / hele bu şîve-y-ile òoşca kebÿtercük olur(126)

2.Bulunma Hâli Yerine Kullanılışı

Fāyide virmez felek arduñcadur / ol amān virmez bil iy cān tevbe ķıl(88)

3.Yönelme Hâli Yerine Kullanılışı

Dünye ardınca düşen kim èāãì olur kim şaķì / āòiret yolın varanlar irişürler òıdmete(135)

III) +ÇA EKİNİN KALIPLAŞMASI

Çekim eki vazifesi gören +ÇA’ nın eklendiği kelime ile bünyece kaynaşmasından eski anlamından biraz farklı yeni kavramlar teşekkül etmiştir. Bu teşekküllerdeki +ÇA’ da belirli bir vazife ile kelime yapısına katılmış işlek teşkil eki vasfı yoktur. 11Dîvânda kullanılan kelimelerin iyelik eki ve izafî eşitlik vazifesi gören

+ÇA ile kalıplaştığı görülmektedir.

Fāyide virmez felek arduñcadur / ol amān virmez bil iy cān tevbe ķıl(88), dünye ardınca düşen kim èāãì olur kim şaķì / āòiret yolın varanlar irişürler òıdmete(135)

Zamirlerde Kalıplaşma

+ÇA eki işaret ve soru zamirleri ile birleşerek de birtakım sıfatlar yapar. Ekin bu gibi zamirler ile yaptığı birleşmelerde bir yapı özelliği aranmaz. Çünkü zamirler umumiyetle kelime yapısı ekleri ile genişletilmezler.12 İşaret zamiri olan “bu” zamiriyle miktarda eşitlik gösteren “+ÇA” ekinin birleşmesinden

kalıplaşan belirsizlik sıfatının dîvânda işlek olarak kullanıldığını görmekteyiz.

Her şey vücÿda geldügi emrüñledür senüñ / her bir zebānda cārì olur bunca úil ü úāl(71), óabîbi kim Muóammed Muãùafā’ dur / úodı õatında bunca mu’cizatı(75), bunca taãvîr ü ãuver insān u óayvān u beşer / bunca terkibātı hep inşā kılan Allah’dur(87), iden oldur itdüren ol çün úamu tedbìr anuñ / áavriyā gel sözi kes bunca nedür àavàā bize(90), bilmezüz

11 Korkmaz, Z., (1958), s. 47.

GÜLER KAÇAR–TUDOK 2010

1020

bu çarò- ı àaddāruñ temennāsı nedür/ ‘āşıúa bunca cefā-y-ıla taúāzāsı nedür(91), n’içün olmışdır felek hengāmda nā- mihribān / bunca naúş u lu’b- ıla bārî temennāsı nedür(92), çün úalemden dökilen bir lafô u ma’nādur hemîn / Ġavrî’ nüñ bes bunca terkîb- ile inşāsı nedür(92) , bunca óüccetlerle sen vaãluñ óarām itdüñ baña / ben óarāmī gözüñe ķanum nice idem óelÀl(138), irersin àavrına bunuñ bilürsin kāf- ıla nÿnuñ / irişmez ‘aķlı her dūnūn kim ide bunca seyrānı(147)

Soru Zamirlerinde Kalıplaşma

Bugün Türkiye Türkçesinde nice biçiminde, tek şekilli olan ve daha çok “belirsizlik” ifade eden kelime, Eski Türkçe döneminde, ne sorma kelimesi ile +ÇA eşitlik ekinin birleşip kaynaşmasıyla oluşmuştur.13

Kıpçak Türkçesi döneminde yer yer ilk hecesinin darlaştığı kabul edilen bu kelimede, Eski Anadolu Türkçesi döneminde ç>c değişmesi de gerçekleşmiştir. Başlangıçtan beri süregelen näçä> niçe “ne kadar? kaç?” kullanımı devam ederken, bunun “c” li biçimi olan nice; “nasıl, nice, ne suretle, hangi” anlamında kullanılmaya başlanmıştır.14 Bu anlam farklılaşmasına göre soru zamirlerinde olan kalıplaşmalar

fonksiyonları kısmında anlamlandırılmıştır.

Hidāyet menbaèı kān-ı şefāèat åāóib- i mièrāc / niçe esrār keşf oldı özine “leyletü’l- esrā”(73), úıldı felekte māhı şaú muècize-i Muóammedì / niçe bunun gibi ola faòr u kemāl-i Muãùafa(82), niçe niçe cürm ü èisyān tevbe úıl / àāfil olma Óaķ’ dan utan tevbe úıl(87), niçe bir fısú u fesād u kibr ü kìn / buàz u òışm u úahr u ùuàyān tevbe úıl(88) niçe furúat niçe mihnet gelür şādì gider àuããa / bi- óamdi’llāh bugün áavrì irişdi gine cānāna(96),nicesi olmaya āşufte bu Manãÿr göñül / resen-i zülfüñ anı dāra çeker döne döne(99), áavrì’ yi hicrüñle niçe yaúasın / óadden aştı intiôārum Tañrı-içün(108), áavrì’ ye nāãıó niçe pend idesin / nuãóuña uymaz senüñ iy mütteúì (111) yire çaldı külāhını nice faàfÿr u òaúanuñ / yile virdi serìrini işitdük sen Süleymān’ uñ(124) áavrì’ yi niçe yaúasın odına úarşu baúasın / ãu gibi n’ola aúasın el benim ü etek senüñ(127), èışk-ıla göñli pāk idem pāyuña rÿyı òak idem / niçe yaúamı çāk idem el benüm ü etek senüñ(128), dürlü dürlü óikmeti gör var- ısa sende baãar / niçe zeyn itdi cihānı ol Semìè u ol Baãar(130) hey hāy niçe fitnelidür cādu gözün kim / cān úaãdına her dem(131) bunca óüccetlerle sen vaãluñ óarām itdüñ baña / ben óarāmī gözüñe ķanum nice idem óelÀl(138), òāk- i süm-i semendüne olmaà içün niåār / maèdende niçe niçe çeker intiôār(141) ki zīrā ol saña senden yaķın oldur didi Allah / niçe tefsīr ider bilmem müfessirler bu ma'nayı(147) niçe yüz biñde bir èālem gerek elbet áavrì / oúuya õātı ile èilm- i úaża vü úaderi(151)

Sonuç olarak Sonuç olarak, Kansu Gavrî’ nin Türkçe Dîvânı’ nda eşitlik hâli ekini isimlerde, zamirlerde ve fiilden türemiş şekillerde kullanılışı tespit edilmiştir. Eşitlik hâli fonksiyonunda kullanılan diğer ekler açısından dîvâna baktığımızda, eşitlik hâli ekinin eksiz olarak kullanılışına rastlanılmıştır. Ayrıca bugüne kadar sadece bir örnekte tespit edilen yalın hâlin eşitlik hâli ile alternans olarak kullanılışı, dîvânda da tespit edilmiştir. Daha sonra kullanılışları kısmında ekin fonksiyonlarını belirtilerek en uygun düştüğü anlamlara göre bir sınıflandırmada bulunulmuştur. Eşitlik hâlinin diğer isim hâl ekleri fonksiyonunda kullanılışına bakarak eşitlik hâli ekinin yönelme hali yerine de kullanılabildiği görülmüştür. Yapılan bu çalışmayla sıkça kullanılan hâl eklerinin gerçek fonksiyonu ile anlaşılması sağlanmıştır.

Dîvânda eşitlik hâli ekinin kalıplaşmaya uğramış şekilleri tespit edilmiş, zamirlerin sıkça kullanıldığı