• Sonuç bulunamadı

İstanbul Kültür Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü

ÖZET

Bu bildiride gramer kitaplarında yapım eki, vasıta eki başlıkları altında ele alınan ve üzerinde çeşitli görüşlerin toplandığı, bugünde oldukça az kelimede yaşayan +leyin eki irdelenmeye çalışılmıştır. Köktürk abidelerinden bu yana farklı şekillerde yaşayan ve günümüze hece yığılması sonucu +leyin şekliyle gelen bu ekin farklı yüzyıllarda yazılmış eserlerden örnek cümlelerle fonksiyonu ortaya konulmuştur. +cIlAyIn, +lAyU, +lA eklerinin etimolojileri konusunda çeşitli görüşlere yer verilerek son şekil olan +leyin’in bu şekle hangi merhalelerden sonra geldiği gösterilmiştir.

Anahtar kelime: +lAyIn suffx, zarf, çekim eki, yapım eki, vasıta eki.

ABSTRACT

In this abstract, +leyin attachment that comes to lifeon words rarely in present days, which is addressed under derivational affix and intrumental suffix in grammer books and is collecting various discussions on has been investigated. Function of this attachment which occured in various ways in past and became +leyin by accumulation of syllables in present day has been presented by example sentences from literary works of different centuries. After giving etymology of +cIlAyIn, +lAyU, +lA attachments in this abstract, transformation of the last form of +leyin has been presented level by level.

Key Words: +lAyIn suffx, gerund, inflexional suffix, derivational affix, instrumental suffix.

Türk dilinde bazı ekler belirli dönemlerde kullanım açısından yaygınken zamanla bu rağbeti kaybetmiş ve bunun sonucu olarak günümüzde az sayıda kelimelerde varlıklarını sürdürmüşlerdir. Bu eklerden biri olan +lAyIn eki de, farklı şekillerle var olmuş ve kullanım bakımından bugüne oranla geçmişte daha işlek bir ek konumunda yer almıştır. Bugün sınırlı kelimelerde karşımıza çıkmaktadır. Bu ek, çeşitli dönemlerde farklı şekillere sahip olmuş ve çeşitli fonksiyonlar kazandırmak için kelimelere eklenmiştir. Bu bildiride ekin tarih içerisinde gelişimini göstermekle birlikte hangi fonksiyonları taşıdığı üzerinde tespitlere yer vereceğiz.

1. Ekin Eski Türkçeden bu yana gelişimi +lA eki

Eski Anadolu Türkçesi döneminde öyle “öyle vakti”, tañla “sabahlayın, sabah vakti”, tünle “geceleyin, gece vakti” gibi kelimelerde var olmuş olan bu +la ekinin zarf yapma fonksiyonundan öte, zarf görevini kuvvetlendirici bir etkisi olduğu savunulmuştur.1

Bu kelimeler arasında günümüze kadar gelebilen öyle (<öd+le) kelimesidir. Tañlayın kullanımının Çağatay döneminde de var olduğunu Zeynep Korkmaz’dan öğreniyoruz.2Öyle diğer ekleşmeleri de yaşayarak günümüze öğleyin olarak gelmiş, diğerlerinden farklı

olarak kullanımdan düşmemiştir.

Bu ek “ile” edatının eklemiş hali ile karıştırılsa da daha sonra bunun zarf yapan ya da zarf görevini pekiştiren bir ek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu ikisi arasındaki farkı Müyessiretü’l- ulûm adlı gramer kitabında şu cümlelerle görmekteyiz: “ ‘Size sabahla varalum’ ve dahı ‘tañla varalum’ diseler, ‘sabah içinde ve tañ vaktında varalum’ dimektür; pes ma’lûm oldı ki –le zarfiyet ma’nasın ifade eyler imiş.3

1 Tulum, M., (1993) “-la/-le Ekine Dair”, TDED Dergisi, İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul, s. 157-164.

2 Korkmaz, Z., (1962), Türkçede Eklerin Kullanılış Şekilleri ve Ek Kalıplaşması Olayları, Ankara, AÜDTCF Yayınları, s.76. 3

KÜBRA YILDIRIM –TUDOK 2010

1036

Söz konusu +lA ekinin zarf yapma görevinde kullanılan bir ek olduğu ortada olmakla birlikte, burada eki yapım eki kategorisinde isimden isim ya da isimden fiil yapan eklerden hangisine dahil edeceğimiz düşündürmektedir. Ardından ekleşecek olan zarf fiil ekinin doğal olarak bir fiile gelmesi gerekir ama +layu ekinin kullanımlarına bakıldığında +la ekinin isimden fiil yapan görevini taşımadığı görülür. +la eki zarf türeten bir ek iken –başlayu, süleyü gibi- isimden fiil yapan ek ve zarf fiil eki birlikteliğinden örneklenmiş ve +layu şeklinde kelimelere belli bir fonksiyon kazandırarak zamanla görevce ve şekilce kalıplaşma yoluna girmiştir.

+lAyU:

Genellikle kelimeye “gibi” anlamını vererek zarf yapan bir ektir. Bu ekte iki ayrı ekin varlığından öte +lAyU birlikteliğinin kelimeye cümle içinde kazandırdığı fonksiyon önem göstermektedir. Ek, zarf yapma görevini üstlenmiştir. –U zarf fiil eki şekilce benzer olan isimden fiil yapan +lA ekine ekleştiği gibi ekleşmiştir. +lA eki zarf yapma fonksiyonunu bu eki bünyesine almış ve yeni bir zarf yapan ek türetilmiştir.

Uygurcada tegirmi, çevre demektir. Tegirmileyü kelimesine -eklerin birer birer fonksiyonlarını yüklersek- “çevreleyerek” karşılığını vermemiz gerekir. Fakat Eski Uygur Türkçesi sözlüğünde4 “çepeçevre”

karşılığı verilmiştir. Altun Yaruk’a bakıldığında da kelime sıfat daha çok zarf görevlerinde kullanılmıştır. “+lAyU” iki ayrı ekten öte, kullanıldıkça bir kalıplaşmaya uğramış ve tek bir ek işlevi yürütmeye başlamıştır. Kutadgu Bilig’de kakılayu “bağrışarak” anlamını veren bir zarf fiil iken adıglayu “ayı gibi” anlamında kullanılmış başka bir zarftır. Birinde +la yapım eki görevini aktif tutarken diğeri kelimeye zarf fonksiyonu vermenin peşindedir. Yani ortak ve en önemli sonuçları her iki ekleşme sonucunda cümle içinde bir zarf oluşturulduğudur. “Zarf yapan bu ek neden ‘gibi’ anlamını vererek zarf yapmaktadır” sorusuna cevabı Saadet Çağatay verir ve bu anlamı daha önceden birlikte kullanıldığı +ça eşitlik ekinden kaynaklandığını söyler.5

+cıIAyu:

+layu şeklinin eşitlik eki ile birlikte kullanımı da oldukça yaygındır. Bu ek, Eski Türkçede kullanıldığı gibi Eski Anadolu Türkçesi’nde de sıklıkla kullanılmış hatta –dAyUK/ -dAvUK ekinin yaygınlaşmasına engel olmuştur.6

Bu ekte hece yığılması söz konusudur. Eski ekin düşmeden kelimede kaldığı aynı görevi gören yeni ekin onun arkasına getirildiği ek örneklerini Zeynep Korkmaz Ek Yığılması olaylarını anlatırken vermektedir. –ça ekinin daha önce türlü zamirlerle kullanılıp yeni anlamda kelimeler oluşturması ve ekin ilk fonksiyonunu korumaması sebebiyle onun görevini karşılamak ya da bu görevi pekiştirmek üzere yeni eklere gerek görülmüş ve +cIlAyU ekleşmesi yaşanmıştır.7 Eşitlik durumu eki zamanla kullanımdan düşecek, +lAyU eki

tek başına aynı görevi görmeye devam edecektir.

Ek yığılması, bazı kelimelerde +lA ekinin zarf görevinin zayıflaması ve +ca ekinin gelmesiyle de yaşanmıştır. Tanlaca, aclaca kelimelerinde eke zarf görevi tekrar yüklenmiş ya da görev kuvvetlendirilmiştir.8

+lAyIn

Ekvatif eki kullanımdan düştükten sonra bir müddet +layu şekli kullanılmış gene yukarıda anlatılan klasik bir hece yığılması olayı yaşanarak anlam kuvvetlendirmek adına +n eki getirilmiştir.

Bu eki oluşturan üç farklı ekin ne olduğu konusunda farklı görüşler mevcuttur. Muharrem Ergin9 ve

Saadet Çağatay10 eki:

-la: isimden fiil yapan ek -(y)I4: Gerundium

-n: Vasıta hali eki şeklinde tahlil etmiştir.

Banguoğlu, ekin iki birgelik (vasıta) ekinin üst üste gelmesinden oluştuğunu ileri sürerken11, Timurtaş

ekin –ladın ekinden inkişaf olduğunu bildirir.12

4 Caferoğlu, A., (1968), Eski Uygur Türkçesi Sözlüğü, TDK yayınları, Ankara. 5

Cağatay, S., (1943), “Uygurca ve Eski Osmanlıcada İnstrumental –n”, Ankara ÜniversitesiDTCF Dergisi, I/3, Ankara, S. 104. 6 Sarı, M., “Karışık Dilli Eserlerde Kelime>Enklitik>Ek Sürecinde Bir Biçim Birimi: -davUk / -dayUK”,

http://www.turkishstudies.net/Makaleler/488563412_24sarımustafa.pdf

7 Korkmaz, Z., (1960), “Türkçede Ek Yığılması Olaylarının Meydana Gelişi Üzerine”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı Belleten, s. 173. 8 Duman, M., (2000), Vasiyyet-nâme, R yayınları, İstanbul, s. 23.

9 Ergin, M., (1993), Türk Dil Bilgisi, Bayrak yayınları, İstanbul, s. 164. 10 Cağatay, S., (1943), S.104.

11 Banguoğlu, T., (2007), Türkçenin Grameri, TDK yayınları, Ankara, s. 191. 12 Timurtaş, F., (2005), Eski Anadolu Türkçesi, Akçağ yayınları, Ankara, s. 92.

+lAyInEKİ ÜZERİNE E. Zakiroğlu Abdullayev bu ekte –ley Birgelik (benzetme, mukayese) eki var olduğunu söylemiştir. “sencileyin” kelimesindeki ekleri:

+ci: eşitlik eki +ley: Birgelik eki +i: yardımcı ses

+n: vasıta eki şeklinde belirtmiştir.

Burada Zakiroğlu’nun tahlilini esas alırsak Eski ve Orta Türkçe dönemlerinde kullanılan +lAyU ekinin izahında zorlanırız. E. Zakiroğlu Abdullayev bu zarf yapan +lA ekinin eski bir +lAy şeklinden geldiğini söylemiştir.13 Eğer öyle ise bu ek +lA olduktan sonra tekrar +lAy şekline yani eski şekline mi temayül etmiş

olmaktadır? Bizce Ergin ve Çağatay’ın yaptığı tahlil daha sağlıklı gözükmektedir.

Buradaki +lA ekine zarf yapan bir ek olarak baksak da kimi kelimelerde isimden fiil yapan ekle karıştığı görülmüştür. “İnleyerek” ve “eğilerek” fiilleri verilen örneklerde şu şekilde zarf fonksiyonuna ulaşmışlardır: Bunı didi iñileyin ağladı14, İgileyin yir öpdi kıldı secde15. Bu tip karışmalarla +lAyU ekinin isimden fiil

yapan ek ve zarf fiil birlikteliğinden örnek alınarak oluşturulduğu anlaşılır.

Günümüzde kısıtlı kelimelerle bu ek yaşamaktadır. Sabahleyin, akşamleyin, öğleyin, geceleyin, kimileyin... Sencileyin “senin gibi”, bencileyin “benim gibi”, bizcileyin “bizim gibi”, onculayın “onun gibi” gibi sözcüklerde ekin en eski şekli olan +ça ekvatif ekli hali yaşamaktadır.

Ekin neden ince vokalle ekleştiği sorusuna Nadir İlhan16

ekin –tıpkı yorı-r’dan gelen ‘-yor’ eki gibi- bir kelime kökünden ortaya çıktığını ileri sürmektedir. İlhan’ın bu düşüncesine karşılık Mertol Tulum “ile” ilgili görüşleri akla gelir. Tulum, +lA ekinin il- (naklolmak, taşınmak) fiili ile –e zarf fiilinden oluşabileceğini kesinlik bildirmeden belirtmiştir.17 Ergin ise, y sesinin inceltici etkisiyle ekin ince vokalli kaldığını öne

sürmüştür.18

Ek zaten geçmişte kalın şekliyle kullanılmıştır. Ek, kalın vokalli hiçbir kelimeyle günümüze kadar gelmediğinden bir kalıplaşma yoluna gitmiş ve ince vokalli hali kabul görülmüştür. Kullanım sıklığı azalan ek ekleşme sırasında işlekliğini kaybetmiş ve kalınlık-incelik uyumuna –Anadolu ağızları dışında- tabi olmamıştır. Eki günümüze kadar getiren kelimelerdeki ince hali esas alınmıştır.

Bu ekin gramer kitaplarında “isimden isim yapan ekler”, “vasıta eki” başlıklarında yer verildiğini görmekteyiz. Belli bir kategoriye yerleştirmek gerekirse +lAyIn eki nerede yer almalıdır?

Ekin fonksiyon açısından ana görevi zarf yapmasıdır. Bu bir kelimenin cümle içerisindeki görevinin belirlenmesi demektir ki bu işlevi çekim ekleri görmektedir. Bu noktada kelimeye anlam katmaktan öte kelimenin görevini değiştiren +lAyIn ekinin yapım eki olduğu tartışılır. Eski Anadolu Türkçesi döneminde didüginleyin, geçdüginleyin, umduğumlayın, buyruğınlayın kelimelerinde görüldüğü gibi iyelik ekinden sonra gelebilecek ancak bir çekim ekidir.19 Bir kelimeye belli bir görev kazandıran bir ekin fonksiyonu ancak

cümle içinde kendini gösterir. “Sabahleyin” kelimesi bize her zaman, günün belli vakitlerinden biri olan sabah dışında başka bir anlam bildirmez; ancak hangi eylemin zamanını bildirdiği konusunda bir soru işareti oluşturur. Örneğin, “sabahlık” kelimesinin tek başına kullanıldığında sabah kelimesinden öte başka bir gösterileni mevcuttur. “Kimileyin bakıyorum kelimeler temkinliliğime aldırış etmez hale geliyor.”20 “Kimi

zaman bakıyorum kelimeler temkinliliğime aldırış etmez hale geliyor.” “Kimi” kelimesi birinci cümlede – leyin eki ile diğerinde “zaman” kelimesi ile söz öbeği oluşturarak zarf olmuştur. Sonuç itibariyle oluşturulan yeni bir anlam söz konusu olmamakla birlikte söz dizimi içerisinde bir kelimeye belli bir görevin üstlenmesi sağlanmıştır.

“gibi” edatının fonksiyonunu yürüten ve kelimeyi fiile bağlayarak zarf yapan bir ek kümesinden oluşan +lAyIn için Timurtaş “intrumental eki -n’yi ihtiva eden birleşik edatlardan teşbih bildiren edat[tır]” şeklinde izah etmiştir.21

13

İpek, B., “Türk Dilinde Vasıta Hali”, www.turkiyat.selcuk.edu.tr/pdfdergi/s23/ipek.pdf

14 Dilçin, C., (1991), Süheyl ü Nev-bahâr (İnceleme-Metin-Sözlük), Atatürk Kültür Merkezi Yayını, Ankara, s. 331. 15 Ayan, H., (1979), Hurşîd-nâme (İnceleme- Metin- Sözlük- Konu Dizini), Atatürk Üniversitesi Yayınları, Erzurum, s. 165. 16 İlhan, N., “Türkçede Ek+Kök / Kök+Ek Kaynaşmasıyla Çıkan Ekler”,

http://turkoloji.cu.edu.tr/YENI%20TURK%20DILI/nadir_ilhan_turkce_ek_kok_kok_ek_kaynasmasi.pdf 17 Tulum, M, (1993), s. 162.

18 Ergin, M, (1993), s. 165. 19 Ergin, M, (1993), s. 164.

20 Aktaş C., (1992), Üç İhtilal Çocuğu, Nehir Yayınları, İstanbul, s. 75. 21 Timurtaş, F., (2005), s. 92.

KÜBRA YILDIRIM –TUDOK 2010 1038 O konuştu. Özne O gibi konuştu. d.zarfı Onculayın konuştu. d.zarfı

Örnekteki gibi ek edat görevini görmektedir.

Bu eki vasıta eki başlığı altında inceleme sebebi eke eklenen en son ekin vasıta eki +n olmasından ya da ekin “le(<ile)”ve +n vasıta ekinden müteşekkil olduğunu düşünmekten kaynaklanıyor olsa gerek. Bu düşünce +leyin ekleşmesindeki y ve i türemelerini izah edemez durumdadır. Sadece iki vasıta ekinden oluştuğunu söylemek ekin tarihsel gelişimi ile de ters düşmektedir. +leyin eki genellikle “gibi” ya da “vakit” anlamını vererek kelimeyi zarf yapan bir ek olduğundan eki “isimden zarf yapan ekler” başlığı altında incelemek en doğrusu olacaktır.

2.+lAyIn ekinin işlevleri: 2.1. Zarf yapma görevinde

Tegirmü “çevre” anlamındayken “çepeçevre” anlamında şu şekilde kullanılmıştır: kuvragın tegirmileyü kavşatıp..aşayır erken birkerü22

Aşağıdaki örneklerde diğerlerinden farklı olarak bir fiilin zarf olması sağlanmştır: Bunı didi iñileyin ağladı

Ki ölçerdügince yanardı odı23

İgileyin yir öpdi kıldı secde

Kerametden idügin bildi secde24

“Katar halinde” anlamında: Gözetdüm Hâveran yolına düşüp Giderler katarlayu katı eşüp25

Anadolu ağızlarında, gücüleyin “güçlükle” (Isparta), gelmişleyin “gelmiş iken” (Kırşehir), erteleyin “şafakla beraber” (Adana) kelimeleri yer almaktadır.

2.1.1 “gibi” anlamını vererek zarf yapma

Köl tigin yadagın oplayu tegdi ‘Köl Tigin yaya olarak hücum etti, cümlesindeki “oplayu tegmek” deyimi Osman Fikri Sertkaya “boğa gibi saldırmak” manasında çevrilmiştir.26

arslanlayu kökrelim “arslan gibi kükreyelim”27

Udhım barıp sonğdadı/ Tegre durup anğdıdı/ Saçın kıra menğdedi/ Arzulayu er awar “Arkası sıra gidip kovaladı, etrafını çevirerek sardı, saçını kırarak yoldu, çakal gibi adam avlar.”28

Gehi güler idi nite kim bahâr Geh ağlardı bülbülleyin zâr zâr29

14. yüzyılın başında yazılan Nazmü’l-Hilafiyyat Tercümesi30’nde söz konusu ek sıfat fiil+iyelik eki

birlikteliğinin ardından eklenmiştir. “Dediğin gibi” yapısını kullanmak için bigi, teg ya da gibi edatları yerine bu ekin kullanılması ekin bu fonksiyondaki kullanımının ne kadar yaygınlaştığını göstermektedir.

Yani salât-ı havf maâlik katında nite-kim Şâf’ì bâbında geçdüginleyin kıla illâ ikinci tâ’ife kim geleler imâma irdükleri rekatı kılalar.” 31

ìmâ’-ile kıla eger Şâf’ì didüginleyin kılurısa revadur; hilâf cevâzda degül efzalındadur.”32

Assı ziyân ne kim ola şart eyledükleyin olur…”33Bu yapının benzeri kullanımı Anadolu ağızlarında da

mevcuttur: Ettikleyin “söylediği, dediği gibi” (Çorum, Elazığ)

Şeyhoğlu Mustafa’nın Hurşîd-nâme’sinde ekin, bigi edatı ile birlikte kullanımını görebiliriz. “düglek kavunu” anlamında kullanılan düglekleyin kelimesi aşağıdaki gibi geçmektedir.

22 Kaya, C., (1994), Uygurca Altun Yaruk (Giriş, Metin ve Dizin), TDK yayınları, Ankara, s. 330. 23 Dilçin, C., (1991), s. 331.

24

Ayan, H., (1979), s. 165. 25 Dilçin, C., (1991), s. 495.

26 Aydın, E, “Osman Fikri Sertkaya ve Türk Runik Metinleri”, egitim.erciyes.edu.tr/~erhana/makaleler/Aydin-Fin2006-01.pdf 27 Atalay, B., (1992), Divanü Lûgat-it-Türk Tercümesi, II. Cilt, TDK Yayınları, Ankara, s. 13.

28 Atalay, B., (1992), III. Cilt, s. 401-14. 29 Dilçin, C., (1991), s. 556.

30 Bilgin, A., (1996), Nazmü’l-Hilâfiyyat Tercümesi, TDK yayınları, Ankara. 31 Bilgin, A., (1996), s. 223.

32 Bilgin, A., (1996), s. 141. 33 Bilgin, A., (1996), s. 243.

+lAyInEKİ ÜZERİNE Tülü düglekleyin baş dutdı bağrı

Ki kavun bigi yüz urındı sağrı34 “Ayakkabı gibi” anlamında: Günüm zengi yüzi bigi ağarmaz İşüm başmaklayındur başa vermez.35

Ek, işaret zamirleri ardından şahıs zamirleri ile birlikte kullanılmış daha sonra diğer isimlere de gelerek yaygınlaşmıştır. Nadir de olsa özel isimlere de getirildiği yerlerden biri aşağıdaki gibidir:

15, 16. Yüzyılın dilini yansıtan Taaşşuknâme’de36

Gehi Mecnûn bigin âzâde boldı

Gehi Vamıklayın bi-çare boldı37 örneğiyle yer almaktadır.

18. yüzyılda yazılan manzum sözlük Manzume-i Keskin’de sıgırlayın, sencileyin kelimelerinde de “gibi” anlamı katmıştır.

2.1.2. Eşitlik eki vasfında zarf yapma

Ançulayu, munçulayu kelimelerine “böylece” karşılığı Eski Uygur Türkçesi sözlüğünde38

verilmektedir. Gene Eski Türkiye Türkçesi dönemi eserlerinde geçen ogurlayın kelimesi –“uğurlayın” şeklinde Çankırı ağzında da geçmektedir- “gizlice” manasında zarf görevinde kullanılan kelimelerdendir.

Manzume-i Keskin adlı manzum sözlükte geçen gafilleyin kelimesine “gafilce” karşılığı verilmiştir. Bugün Kütahya yöresi ağzı da bu kelimeyi bu manada kullanmaktadır. Gene ağızlarda yuvarleyin “yuvarlakça” (Uşak), büyükleyin “büyükçe”, kısaleyin “kısaca” küçükleyin “küçükçe” güzelleyin “güzelce” (Malatya) kelimeleri varlıklarını sürdürmektedir.

Osman gâzî buncalayın gazalar itmeğe başladı (Aşık Pş. 16-14)39cümlesinde ek hem +ca ekvatif ekini

karşılarken ekin genel zarf yapma özelliğinin aksine cümlede sıfat yapan ek konumunda yer almıştır.

2.1.3. “kadar” anlamı katarak zarf yapma

Ma’nì bozılacaklayın Kur’anı yañlış okumak40

Yatub ve yâ tayannub uyumak, eğer dayak alınsa düşecekleyin ise41

Art arda cümleler sıralanırken bir cümlede kadar’lı kullanım varken ardından gelen cümlede tekrardan kaçınılmış bu anlam –leyin ekiyle verilmiştir:

Gendü işedecek kadar gülmek abdesti sımaz. Ve eğer gayrı işidecekleyin olsa abdesti bile sınur.42

2.1.4. Sayılara “defa” anlamı kazandırarak zarf yapma

Ba’zıları kıtında ol rükü’ı ikileyin ide, ba’zılar kıtında itmeye. 43

2.2. Zaman zarfı görevini kuvvetlendirme

Bugünkü kullanımlarda aslında ek zaman zarfı yapmaktan öte zaman anlamını kuvvetlendirmiştir: sabahleyin, akşamleyin, geceleyin.

Sabah geldi. Sabahleyin geldi.

z.zarfı z. zarfı

Bugün kullanılan öğleyin için aynı şeyi söyleyemeyiz.

“Öğle geldi” cümlesinde zaman kelimesi fiilin ne zaman gerçekleştiğini ifade etme konusunda eksik kalmıştır. “Öğleyin geldi” cümlesinde ise ek, kelimeyi zaman zarfı yapma görevinde kullanılmıştır. Öğleyin kullanımı bu bakımdan diğer kelimelerden farklılık göstermektedir.

Türkiye Türkçesi ağızlarına baktığımızda standart Türkçede görülmeyen kullanımlarla karşılaşılır. Eyleyin “öğle zamanı” (Trabzon), sabâleyin “sabah vakti” (Ordu), guşluhleyin “kuşluk vakti” (Kırşehir) gibi.

2.3. “+ımsı” eki yerine

Derleme sözlüğünde bu işlevi gören iki kelimeye rastlıyoruz: kırmızıleyin “kırmızımsı”, mavileyin “mavimsi” (Malatya).

34 Ayan, H., (1979), s.304.

35

Ayan, H., (1979), s.321.

36 Köktekin, K., (2000), Taaşşuknâme (İnceleme-Metin-Dizin-Tıpkıbasım), Atatürk Üniversitesi Yayınları, Erzurum. 37 Köktekin, K., (2000), s.70.

38 Caferoğlu, A., (1975).

39 Korkmaz, Z., (1959) “Türk Dilinde +ça Eki ve Bu Ek ile Yapılan İsim Teşkilleri Üzerine Bir Deneme”, dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/26/995/12106.pdf,

40 Duman, M., (2000), s.133. 41 Duman, M., (2000), s.128. 42 Duman, M., (2000), s.132. 43 Duman, M., (2000), s.134.

KÜBRA YILDIRIM –TUDOK 2010

1040

+leyin ekinin öncesini ve bugünkü kullanımını göstermeye çalıştık. Burada dikkat çekilmek istenen noktalardan biri ekin isimlendirilmesindeki farklılıklardır. Bir dizinde geldiği kelimede madde başında yapım eki muamelesi görerek yer alırken, bir başka dizinde ek çekim eki olarak kelimeden ayrılmıştır. Ekin ne olduğu konusunda bir birliktelik olmadığı kesindir. Kelimeye yeni bir anlam katmaktansa cümle içinde kelimeye belli bir fonksiyon yükleyen bu eke zarf yapan ek isimlendirmesi yapmak yanlış olmayacaktır. İsim çekim eklerinden +n ve +çe eklerinin de kelimeye “gibi” anlamı vererek zarf yapan ek şeklinde kullanımları DLT’de geçmektedir: Tolun ayın yüzi “yüzü dolunay gibidir”44, Tünle bulıt örtense ewlük urı kedürmişçe

bolur/ Tanda bulıt örtense ewge yagı kirmişçe bolur. “Bulut akşam vakti kızarsa; kadın erkek çocuk doğurmuş, tanda kızarsa eve düşman girmiş gibi olur.”45. Öyleyse bu eki yapım eki kategorisine sokmak

yanlış olacaktır.

Diğer bir nokta ekin etimolojisi konusunda farklı görüşlerdir. +leyin ekindeki +le’nin isimden fiil yapan bir ek olduğunu söylemek ardından gelen zarf fiil ekine bağlı olarak doğrudur. Kakılayu “bağrışarak”, iñileyin “inleyerek”, iğileyin “eğilerek” kelimelerinde +lA eki isimden fiil yapma fonksiyonunu korurken, düglekleyin “kavun gibi”, arzulayu “çakal gibi” tarzı kelimelerde zarf yapan eklerin yığılması söz konusudur. Dünle, tanla kelimelerindeki zarf yapan +la ekinin +layu oluşumunda fonksiyonca ve şekilce katkısı bulunmaktadır. Bu konuda zarf-fiil eki ile zarf yapan ekler şekilce karışmıştır. Hece yığılmasına maruz kalan eklerde bu tarz karışma ve başka eki şekilce örnekleme görülmektedir.

Ek fonetik, morfolojik ve etimolojik açıdan incelenmeye çalışıldı. Bu çalışmada ek için yapılan bazı tahlillerin ve tasniflerin tekrar gözden geçirilmesi gerektiği bu çalışma sırasında fark edildi ve bu yönde bazı fikirler ortaya konmaya çalışıldı.

Kaynakça

Aktaş Cihan, (1992), Üç İhtilal Çocuğu, İstanbul, Nehir Yayınları.

Atalay, Besim, (1992), Divanü Lûgat-it-Türk Tercümesi I, III. Cilt, TDK Yayınları, Ankara.

Ayan, Hüseyin (1979), Hurşîd-nâme (İnceleme- Metin- Sözlük- Konu Dizini), Atatürk Üniversitesi Yayınları, Erzurum. Banguoğlu, Tahsin, (2007), Türkçenin Grameri, TDK yayınları, Ankara.