• Sonuç bulunamadı

Bakû Devlet Üniversitesi, Doğu bilimleri fakültesi, Türk dili ve edebiyatı bölümü

ÖZET

Dünya dillerinde olduğu gibi, Oğuz grubu Türk dillerinde de yeni kavramın anlatım şekli olarak dilde yaşayan kelimelerin kullanımını gerektiren semantikal yolla kelime yapımı genişçe kullanılmaktadır. Böyle ifade şekli dile yabancı kelimelerin girmesinin karşısını aldığı gibi kavramların kolay anlatımını da sağlamaktadır. Semantik yolla kelime yaratmada çeşitli yönlerde gelişmeler izlenilmektedir ki, araştırma zamanı tüm bunlar incelenmiştir. Bilm ve teknolojinin gelişimi sonucunda yeni kavramlar yaranmıştır. Bu zaman kelimelerin semantikası yeni kavramların ifadesi için kullanılır. Birçok örnekler kavramların somut nesnelerden ve ya kelimelerin kavramlardan doğduğunu, bazılarıysa işaretlerin değiştiğini, fakat kavramın değişmediğini gösterebilir. Bu kavramların dil işaretlerinden bağımsız olduğunu onaylıyor. Sözkonusu fikirlerin tersini söyleyen bilimadamları mevcuttur. Sözkonusu makalede de bu zıt teoriler içerisinde semantikal yolla terim ve kelimelerin yaranmasından bahsedilmektedir. Bu yöntemin önemli özellikleri araştırılmış ve birçok örnekler verilmiştir.

ABSTRACT

The article deals with the words and terms formed by semantic style in Turkic languages. The main pecularities of this method are analysed in detail and appropriate samples are given. Here we also tried to classify the main types of such kinds of words and explained their formation. Historically Turkish languages has wide opportunities according to the mobility of the word-formation mechanism. But in the result of the development of the science and engineering new conseptions are occuring. Semantica of words is used for expressing the new conseptions at this time. However there are many real-world examples of consepts which came before the words which described or named them or where the symbols have changed, but not the consepts they refer to. This suggests that the consept is independent of particular language symbols.

İnsan kavrayışında olan eşya, olay, konu ile ilgili belli bir kavram yalnız onun anlatım aracı olan kelime ile toplumda yaşam hakkı kazanabilir. Bu bakımdan kelime yalnız dil değil, aynı zamanda düşünme birimidir. O yalnız iletişim değil, herhangi bir anlam taşıması, kavramı “maddi”leştirmesiile birer düşünce öğesidir. Yani, tüm dil birimleri kendiliyinde birer “kavram” ve “anlam” taşıyıcısıdır. Özellikle, kelimenin “anlam” yapısı oldukça “karmaşık” ve çoktaraflıdır. Bu da bazen dil biriminin aynı zamanda bir değil, birkaç anlam taşımasına neden olabilir. Semantikal yöntem adlandırdığımız kelime yapımı olayı da işte bu kavram- anlam ilişkisinden doğmaktadır. Sözcüklerin semantikasındakı özelliklerle ilgili olan sözkonusu süreç şekil değişikliklerine gitmeden nitelik bakımından yeni dil biriminin yaranmasına neden oluyor.

Dünya dillerinin bir çoğu gibi Oğuz grubu Türk dilleri de intralenguistik kelime yapımına sahipler. Bu bakımdan büyük imkanların bulunduğu sözkonusu diller tarihen eski ve geleneksel kelime yaratma mekanizmasının çevikliği açısından da seçilmektedir. Fakat bilim ve tekniğin gelişimi yeni yeni kavram ve anlayışların ifadesini gerekli kılıyor. Geleneksel yöntemlerin olmasına rağmen bazen böyle kavramların ifadesi için yeni kelimenin- sözlük biriminin yaranmasına değil de, varolanın yeniden kullanımına gerek duyuluyor. Bu zaman dil birimlerinin tek anlamlılıktan çokanlamlılığa, dahası sesteşliye doğru gelişimi izlenilmektedir. Günlük kullanımda olan kelimelerin kendi eski anlamlarından uzaklaşmakla yeni anlam (bu terminoloji ve ya genel kavramları kapsayabilir.) kazandığı bu süreç dilin anlam zenginliği ile ilgili bir olay. A. Tsitkina çokanlamlılığa dayanarak semantikal yöntemle yeni kelimelerin yaranmasını şöyle açıklamaktadır: “Bu veya diğer kavramın ifadesi için dilde yeterince kelime ve kelime yapımı araçları olmadığı zaman çokanlamlı kelimenin kavramın içeriğine uygun semantikası kullanılıyor.”1 Sözkonusu

süreçte kelimenin eski anlamıyla yeni yaranan kavram ve anlayışın içeriğindeki anlam arasında assosiativ ilişki kurarak kelimeye yeni anlam yüklenmektedir. Kelimenin iç yapısı, ses yapısı değişmeden yeni kazanılmış anlamla beraber bir diğer anlayışı da ifade etmektedir.

ŞEBNEM HASANLI –TUDOK 2010

882

Türk dilinde semantikal yolla kelime yapımı sıkça kullanılan yöntemlerdendir. Özleşme harekatı zamanı yazıtlarda, ağızlarda, halk dilinde kullanılan kelimelere yeni sözlüksel anlamların aktarılması ile dilde birçok yeni anlamlı kelimeler yaranmıştır. Bu süreç şimdi de yürütülmektedir. Örneğin, “bellek” kelimesi Türk dilinde özleşme zamanı “hafıza” kelimesinin karşılığı olarak “öğrenilmiş ya da yaşanmış konuları, bunların geçmişle ilgisini bilinçli olarak zihinde saklama gücü” anlamında yazıtların dilinden modern Türk diline kabul edilmiş bulunuyor. Sonralarsa bilişimin gelişimi ile ilgili olarak “bir bilgisayarda verilerin ve işlem dizilerinin elektronik işaretler biçiminde saklandığı bölüm”2 anlamında termi özelliği kazanmışdır.

“Abrama” kelimesi ise halk dilinde başarma,becerme” anlamında kullanılmasına rağmen denizcilik dalında “fırtınalı havalarda, kabarık denizde gemiyi ya da yelkenliyi en doğru ve iyi bir biçimde yönetmek, kullanmak” anlamını taşıyan terime dönüşmüştür.3

“Açıklık” kelimesi ise halk dilinin yanısıra teknik alanda da çeşitli anlamlar kazanmıştır. “Açık” sıfatının çeşitli çalarlarını taşıma özelliğine sahip olan kelime “gerçeği olduğu gibi yansıtma durumu” anlamını da taşımaktadır. Bunun yanısıra, “boş ve geniş kır” anlamında coğrafya, “fotoğraf makinesi, dürbün gibi araçların ışık deliğinin çapı”4 anlamında fizik terimi

gibi kullanılmaktadır. Aynı kelime yazı dilinde “sözle ya da yazıyla anlatılanın kolayca anlaşılır olma özelliği”ni, “anlaşırlılığı”nı taşıyor.

Kavramların böyle bir yöntemle dilde yansıtılması, diğer dillerden kelime alımının karşısını aldığı gibi, kavramların dilde kolay ifadesini de mümkün kılıyor. Bu yerde vurgulamamız gereken en önemli konu ise yabancı kelimelerin de sözkonusu süreçten kenarda kalmamasıdır. Örneğin, İtalyan dilinde alınan “acente”5 kelimesi “bir kuruluşun yaptığı işi o kuruluşun dışında ve onun adına kazanç karşılığı yürüten daha küçük kuruluş” ve “ böyle bir kuruluşun başında bulunan kimse” yi ifade etmekle beraber gemicilikte “gemi işleten ortaklık” anlamında da terim özelliği kazanmış bulunuyor. Örnekten de görüldüyü gibi artık yabancı kökenli terimde de semantikal genişlenme izlenilmektedir. Fransız dilinden Türk dilinde geçen “akseptans” kelimesi de aynı yöntemle iki ayrı bilim dalına ait terim gibi kullanılmaktadır: “1. öğrenimi yabancı bir ülkede olan öğrenciye okulun gönderdiği ve resmi işlem için gerekli olan kabul belgesi; 2. tic. poliçenin üzerine yazılan ve altı imzalanan kabülümdür biçiminde açıklama.”6

Gagavuz dilinde de bu yöntemin kullanımına dair örneklere rastlayabiliriz. Örneğin, “bal”7

kelimesi halk dilinde “arının çeşitli bitki ve çiçeklerin nektarından ürettiği madde”ye, aynı zamanda “çeşitli meyvelerin şekerle kaynatılması sonucunda alınan reçel”e denilir. Reçelin suyunun balın katılığına benzedilmesiyle anlam yakınlığı esas alınmıştır. Yansımalardan olan “pıtırtı”8 isimi de Gagavuzca`da

“çatırtı, gürültü, uğultu” gibi kelimelerin karşılığı olması yanısıra, “motosiklet” kelimesinin de karşılığı gibi kullanılmaktadır.

Semantikal yolla kelime yapımını aşağıdaki gibi gruplarda birleştirebiliriz:

1. Kelime yeni anlam kazanarak yeni günlük kullanıma ait kelime üretir.Agglutinativ diller gibi söz sonuna getirilen eklerle yeni kelime yaratma özelliğine sahip Türk dillerinde dilin semantikasının yeni kelimelerin yaranmasında önemli yeri vardır. Bu bakımdan semantikal anlamın değişmesi ve genişlenmesi süreci genel dil katmanında da izlenilmektedir. Farklı dillere ait verilen örneklerde türk dillerinde kelimenin semantik gelişiminin ne derecede ve hangi yönde olduğu açıkça gözükmektedir:

Gagavuzca`da:

Adamak 9-1.vaat verme,söz verme; 2. hediye, armağan Borç 10- 1. borş (çorba ismi);2. kvas (bira çeşidi)

Afecennik11- 1. heves, istek; 2. fikir, kaygı

2

Püsküllüoğlu, A., (2007), Türkçe sözlük, Ekl.6. bsk., İstanbul, Can Sanat Yayınları, s.1592. 3 Püsküllüoğlu, A., (2007), s.40.

4 Püsküllüoğlu, A., (2007), s. 49. 5 Püsküllüoğlu, A., (2007), s. 42. 6 Püsküllüoğlu, A., (2007), s. 89.

7 Çebotar, P., Dron İ., (2002), Gagauzça-Rusça-Romınca sözlük, Chişinău-Pontos. 8 Çebotar, P., Dron İ., (2002)

9 Çebotar, P., Dron İ., (2002) 10 Çebotar, P., Dron İ., (2002) 11 Çebotar, P., Dron İ., (2002)

SEMANTİKAL YOLLA İSİM YAPIMI Akıtma12- 1.atın alnında beyaz leke; 2.oladya; 3. Blin, feseli( son ikisi birer yiyecek türü)

Türkçe`de:

Alaca13- 1. birkaç rengin kendini yitirmeden, belirgin biçimde karışımından oluşmuş renk; 2. birkaç renkte iplikten dokunmuş kumaş; 3. ha. keçi kılından dokunmuş kilim, çul; 4. ha. üzüme ve genel olarak meyvelere düşen leke; 5. ha. üzümün olgunlaşmak üzere olduğunu gösteren ben; 6. ha. erken olgunlaşan bir üzüm;

Akşamcı14

- 1. her akşam içki içmeyi alışkanlık haline getirmiş kimse; 2. çalışması akşama, geceye rastlayan (kimse, yer);

Ağartı15- 1. karanlıkta uzaktan güçlükle seçilebilen, belli belirsiz bir aklık; 2. ha. süt ve yoğurt, ayran

peynir gibi süt ürünleri;

2. Genel kullanıma ait kelimelerin yeni anlam kazanması ile yeni terimler oluşur. Genel kullanıma ait kelimelerin terimleşmesi ise bu sözlük birimlerinin semantik gelişimi, anlam genişlenmesi ve daralması ile ilgilidir. “Kelimenin- terimin yeni anlamda kullanılması terminolojinin nicelik bakımından değil de, nitelik bakımından çoğalmasına neden oluyor. Böyle ki, bu zaman termin iç yapısı değişmese de, anlamda gelişen değişmeler sonucunda yeni kavramın ifadesi gerçekleşiyor. Yeni yaranan nesne ile önceden varolan kavram arasında assosiativ ilişki kurmakla kelimelerin anlam genişlenmesi süreci semantik yolla kelime yapımı gibi anılıyor. Demek ki, semantikal yöntemde yeni kavram yalnız mevcut kelimelerle ifade edilir, terimin, kelimenin biriminin semantikal yükü artır.”16 Sözkonusu kelimeler terim niteliği kazanırken onların eski anlamları değişir ve yeni semantik taşımaya başlar.

Örneğin, “adım” sözcüğü Türk yazı dilinde yeni terim anlamı kazanarak hem sporda, hem de teknik alanda kullanılıyor: “1. yürümek için yapılan ayak atışlarının her biri. 2. (uzunluk ölçüsü olarak) bir ayak atışıyla alınan yol; bu uzunluk yaklaşık 75 santimetre kabul edilir. 3. bir işe girişme.4.sp. ayakta temel duruştan, bir ayağın türlü yönlerde iki ayak boyu kadar ara ile yer değiştirmesi. 5. mat. bir gösterge ucunun eş olarak ayrılmış yaylardan biri boyunca aldığı yol. 6. (teknik) iki dişli arasıdaki aralık.”17

“Akarca” sözcüğünün taşıdığı anlamlara geldikteyse, onlar hem tıpta, hem de coğrafyada tamamile farklıdır: “1.kemik veremi. 2.iyileşmeyen, sürekli işleyen çıban.eş. fistül. 3. akıntılı ve öldürücü bir hayvan hastalığı. 4. Küçük akarsu ya da pınar.”18

Azerbaycan dilinde kullanılan ve “ağır ve kötü sonuç doğuran olay, felaket” anlamında kullanılan “facie”19(facia) sözcüğü sonradan edebiyat terimi gibi “dramanın bir nevi” ni ifade eder.

3. Terimler yeni anlam kazanarak terminolojinin çeşitli dalların ve ya aynı sahasına ait yeni terimler oluşturur. Sözkonusu olay terimlerin sesteşliyine neden oluyor ki, terminolojide bu tamamen yalnış bir akımdır. Aynı bilim dalında gerçekleşdiği takdirde, uzmanlar arasındakı anlaşma sürecini kötü yönden etkileyen bu olay Oğuz grubuna ait dillerin neredeyse hepsinde izlenilmektedir. Örneğin, Gagavuzca`da “kısım” sözcüğü hem “kelime bölüğü”, hem de “kategori, cins” anlamı taşıması dilbilim uzmanları arasında karmaşıklığa neden olabilir. Türk dilinde kullanılan “alyanak” kelimesinin hem “başının iki yanı kırmızı kefal”, hem “çipura” balığını bildirmesi balıkçıları yanıltabilir. Aynı sözcüğün ziraatte “bir yanı iyice kızarmış elma”, “ bir zerdali türü” ve “ kırmızı renkli bir kiraz” gibi tamamen farklı anlamları taşıması anlaşmazlık yaratabilir. Azerbaycan dilinde kullanılan “fabula” sözcüğünün edebiyatta “eserin içeriğinin kısa anlatımı, olayların gelişim sırası” anlamının yanısıra, hukukta