• Sonuç bulunamadı

Osmanlı denizciliğinden bahsederken askeri ve ticari denizcilik ayrımının kesin bir çizgiyle ayrılması gerekir. Osmanlı denizcilik tarihi üzerine yapılan araştırmaların büyük bölümü askeri denizcilik konusunda yoğunlaşmıştır. Askeri ve ticari denizcilik ayrımı yapılmadığı takdirde Osmanlı donanmasının hassaten Akdeniz’de çok büyük bir güç olarak varlık gösterdiği dönemler ticari denizcilikte de benzer bir başarıyı tekrarladığı düşüncesini doğurabilir. Oysa Osmanlı Devleti, Akdeniz’de yüreklere korku salan bir donanma bulundurmaya devam ettirdiği dönemlerde dahi, Osmanlı gemi taşımacıları imparatorluk limanları arasındaki kıyı ticaretini Avrupalı rakiplerine kaptırmışlardı406. Osmanlı’nın elindeki deniz gücünü büyük oranda askeri amaçlarla kullanması kıyı ticaretinde oluşan boşluğun çeşitli yabancı devletlerin tüccar filoları tarafından doldurulması sonucunu veriyordu407. Bunun yanında devletin hem mali hem de politik amaçlarla oldukça erken tarihlerden beri çeşitli devletlere sağladığı imtiyazlar da yerli armatörlerin filolarını yeter ölçüde geliştiremedikleri sert bir rekabet ortamı oluşturmaktaydı408.

Kısa ve orta vadede sağladıkları çeşitli faydaların yanı sıra uzun vadede Osmanlı’ya verdikleri zarar detaylı bir şekilde tartışılmış olan kapitülasyonlardan Avusturya da

406 Suraiya Faroqhi, “Krizler ve Değişim 1590-1699”, Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, Ed. Halil İnalcık, Donald Quataert, Eren Yay., İstanbul-2004. C. 2, s. 615.

[ss. 543-759.]

407 Faroqhi, “Krizler ve Değişim”, s. 616.

408 Ali İhsan Bağış, Osmanlı Ticaretinde Gayri Müslimler Kapitülasyonlar – Beratlı Tüccarlar Avrupa ve Hayriye Tüccarları (1750-1839), Turhan Kitabevi, Ankara-1983. s. 2-3; Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600), Çev. Ruşen Sezer, YKY, İstanbul-2003. s. 142-145.

- 128 -

faydalanmıştı. Osmanlı Devleti’nin Avusturya ile siyasi ilişkileri 1526 yılında Macar topraklarının Osmanlılar tarafından ele geçirilmesiyle başlayan ve dostane olmayan komşulukla temellenir. İki devlet arasındaki rekabet Osmanlıların diğer Avrupa devletleriyle, bilhassa da Fransa’yla olan ilişkilerine yansımış ve Osmanlı Fransa’ya içerisinde kendi ülkesinde serbest ticaret yapabilmeyi sağlayacak kapitülasyonları da barındıran çeşitli destekler vermiştir409. Biri Müslüman dünyanın diğeri de Hıristiyan dünyanın liderliği ve hamiliği iddiasında bulunan Osmanlı ve Avusturya arasındaki çatışmalar XVIII. yüzyıl sonuna dek devam etmiştir. İki devlet arasında 1527 yılında başlayan diplomatik ilişkiler siyasi karakterlidir410. Avusturya XVII. yüzyılın sonundan itibaren Osmanlı ile ticaretini geliştirmek için girişimlerde bulunmaya başladı. Hatta bu amaçla “Erste Wiener Orientalische Handelskompagnie”yi kurarak Osmanlı ülkesinden hammadde alıp endüstriyel ürünler satmak istemişti411. Karlofça Anlaşması ile Osmanlı’da ticaret yapma hakkını elde ettiyse de iki ülke arasındaki ticaret reel olarak 1718 Pasarofça Anlaşması ile başlayabildi. Öte yandan Avusturya Osmanlı ülkesinde diğer Avrupa devletleri ölçüsünde imtiyazlar elde etmeyi 1784 tarihli ticaret senedi ile başarabilecekti412. Genel kanının aksine XVIII. yüzyıl boyunca Osmanlı ile Avusturya arasında gerçekleştirilen ticarette üstünlük Avusturyalı tüccarlarda değil Osmanlı tüccarlarındaydı. Avusturya gerek ticaretteki dezavantajlı konumdan kurtulmak gerekse Balkan topraklarında etkinlik kazanmak için Tuna’da ağırlık kazanması gerektiğini XVIII. yüzyıl ortalarında fark etmişti.

“Avusturya’da 1753 yılında Devlet Bakanı olan Kaunitz, Osmanlı topraklarına yönelik ticaret faaliyetlerinin gelişmesini temin ve İstanbul’da görev yapacak orta elçilerin daha iyi yetiştirilmesini sağlamak düşüncesiyle 1754 yılında Viyana’da Şarkiyat Akademisini (Kaiserlich-Königliche Orientalische Akademie) kurmuştu413. Bu ilişkileri Lloyd’un Osmanlı sularına girişi bakımından ele aldığımızda

409 Faroqhi, “Krizler ve Değişim”, s. 616. Ayrıca detaylı bir anlatım için bkz. Uğur Kurtaran,

“Osmanlı-Avusturya Diplomatik İlişkileri (1526-1791)”, Dan. Mehmet Beşirli, Gaziosmanpaşa Ünv., Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tokat-2006. (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi). s. 20-32.

410 Kurtaran, Osmanlı-Avusturya Diplomatik İlişkileri, s. 36.

411 Paskaleva, “Balkan Eyaletleri”, s. 51.

412 Ali İhsan Bağış, Osmanlı Ticaretinde Gayri Müslimler, s. 12-13.

413 Elibol, XVIII. Yüzyılda Osmanlı-Avusturya Ticareti, s. 73.

- 129 -

kumpanyanın Osmanlı sularında serbestçe gemi yüzdürebilmesi açısından uygun ortamın hazır olduğunu ifade edebiliriz. Zaten Lloyd da faaliyetinin ilk döneminde Osmanlı yönetiminin bir muhalefet ve direnciyle karşılaşmadı.

XIX. yüzyılın hemen başında Napolyon savaşlarının etkisiyle Osmanlı ticari denizciliğinin kıyı taşımacılığında belirli bir ivme yakaladığı tahmin edilmekteyse de bu konuda kesin bir yargıya varmak güçtür414. Osmanlı deniz nakliyatı üzerine bilgi veren kaynaklar büyük oranda Avrupa menşelidir. Bu hususta bilgi alınabilecek en mühim Osmanlı arşiv kayıtları olan gümrük defterlerinin günümüze ulaşmamış ya da henüz keşfedilmemiş olması konunun net olarak ortaya çıkarılabilmesin önündeki en büyük engeldir415. Osmanlı deniz nakliyatında yerli ve yabancı gemilerin oranı ne olursa olsun buharlı gemilerin Osmanlı limanlarında boy göstermesinin ardından yabancı bandıranın yerli bandıraya büyük bir üstünlük kurduğu anlaşılmaktadır416.

Bir önceki bölümde ifade etmeye çalıştığımız üzere XIX. yüzyılda Osmanlıların kapitülasyonlara yönelik bakış açıları değişmiş olmakla beraber yabancı ülkelere tanınmış olan bu ayrıcalıkların kaldırılması iki yönden mümkün olmamıştı. Birincisi yabancı devletlerin askerî, siyasî ve ekonomik bakımdan üstünlük sağladıkları Osmanlı’nın, kapitülasyonları ortadan kaldıracak diplomatik gücü yoktu. İkincisi;

Osmanlı Devleti, kapitülasyonların kaldırılması neticesinde oluşacak boşluğu dolduracak imkânlara da sahip değildi ve orta vadede bu imkânları sağlayabilecek gibi görünmüyordu. Dolayısıyla bunların bir anda ortadan kaldırılması gibi uygulanabilirliği olmayan bir politika yerine süreç içerisinde bunları kaldırma ve etkilerini azaltma yönünde tedbirler aldıklarını söyleyebiliriz417.

414 Donald Quataert, “19. Yüzyıla Genel Bakış: Islahatlar Devri 1812-1914”, Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, Ed. Halil İnalcık, Donald Quataert, Eren Yay., İstanbul-2004. C. 2, s. 920.

415 Mübahat Kütükoğlu, “Gümrük”, DİA, İstanbul-1996. C. 14, s. 267. [ss. 260-268].

416 Quataert, “19. Yüzyıla Genel Bakış”, s. 920-922.

417 Ali Akyıldız, Anka’nın Sonbaharı, s. 185.

- 130 -

Ele aldığımız konu bakımından değerlendirdiğimizde Osmanlı’nın bilhassa sahil ticareti konusunda yeni imtiyazların ortaya çıkmaması için çaba göstermiş olduğunu tespit edebiliyoruz418. Fakat öte yandan hal-i hazırda sahil ticareti yapan Lloyd, Osmanlı gemileri vasıtasıyla sistem içerisine dâhil edilemeyen küçük limanlara da uğraması hususunda teşvik edilmiştir419. Ancak bu teşviklerin daha ziyade Akdeniz iskele ve limanlarıyla alakalı olduğunu belirtmek gerekir.