• Sonuç bulunamadı

Osmanlı’nın Arzusu Dışında Gerçekleştirilen Nakliyat

D. LLOYD’UN OSMANLI SULARINDAKİ NAKLİYATI VE OSMANLI BÜROKRASİSİYLE

1. Osmanlı’nın Arzusu Dışında Gerçekleştirilen Nakliyat

Lloyd’un Osmanlı topraklarına soktuğu kaçak eşya ve yolcuların detaylı bir dökümünü verebilmek, bu eylemin doğası gereği mümkün değildir. Ayrıca eldeki verilerle Lloyd buharlılarıyla gerçekleştirilen kaçakçılıkta, kumpanya görevlilerinin ne ölçüde payının olduğu ya da hangi düzeyde görevlilerin bu faaliyet içerisinde yer aldığını tespit edebilmek mümkün görünmüyor. Ancak ne tip kaçak eşyanın, Osmanlı topraklarına nasıl sokulduğunun cevapları verilebilir. Bunun dışında Osmanlı gümrüklerinin işleyişi, gümrük kontrollerinin gevşekliği ya da sıkılığının genel siyasi durumla alakası ve Lloyd’un bu eylemlerdeki konum ve yeri ortaya çıkabilir.

551 A&P Records, Reports Relative to British Consular Establishments 1858 & 1871, Part III., Printed By Harrison and Sons, London 1872, s. 33.

552 Bkz. Ekler, Tablo 66.

553 Bkz. Ekler, Tablo [İstanbul İstatistikleri]

- 166 -

1830’ların sonundan itibaren Osmanlı iskelelerinde boy göstermeye başlayan, Lloyd’la ilgili Osmanlı belgelerinde rastladığımız ilk kaçakçılık bildirimi 1857 yılı sonlarında, Girit Adası’ndan yapılmıştır. Kaçakçılık bahsine konu olan meta Yunanistan’da çıkarılan Patri isimli bir gazeteydi. Patri gazetesi her hafta Lloyd buharlısıyla adadaki Avusturya konsolosuna teslim ediliyor, ondan da Yunan konsolosuna aktarılarak adadaki Rum halka dağıtılıyordu554. Girit valisi, Lloyd’un Girit acentesine, “fesada sebebiyet verecek” bu tarz yayınların halka dağıtılmadan önce ada yönetimine verilmesini rica ettiyse bir sonuç alamamıştı. Girit valisinin acente ve konsolos üzerinde bu tarz bir konuda yaptırım uygulayacak resmi gücü olmadığından konuyu merkeze taşımış ve Hariciye Nezareti’nin ilgili konsolosu uyarmasını istemiştir555. Hariciye Nezareti’nin müdahalesiyle istenen netice elde edilmiştir556. Bu hadisenin yaşandığı dönemde Avusturya, diğer büyük devletlerin aksine Girit olayları hususunda tarafsızlığını korumak istiyordu557. Dolayısıyla Avusturya’nın Girit konsolosu ve Lloyd’un ilgili gazeteyi adaya taşımaktan men edilme sebebi burada aranmalıdır.

Osmanlı Devleti’nde matbuatın kontrolüne dair kurumsallaşma 1860’lı yıllarda başlamıştır558. Bu hadisede Osmanlı yetkilileri “muzır neşriyat”tan sayılacak kaçak mallarla ilgili kurumsal bir yapı oluşturmamış olduğundan pragmatik çözümlere yönelmiştir. 1821’den beri sürekli bir kaynaşma içerisinde bulunan Girit’teki yetkililerin, olayların dozunun artış göstermekte olduğu 1857-1858 yıllarında559 bu tarz kaçakçılığa karşı daha hassas olacakları aşikârdır. Bu tarihten önce Lloyd’la ilgili herhangi bir kaçakçılık bildiriminde bulunulmamış olunması, büyük ihtimalle bu tarz olayların merkeze yansıtılmadan yerel imkânlarla çözülmesinden kaynaklanmış olsa

554 BOA. HR. MKT. 244-23 [3 Temmuz 1858] lef 3.

555 BOA. HR. MKT. 244-23 [3 Temmuz 1858] lef 2.

556 BOA. HR. MKT. 244-23 [3 Temmuz 1858] lef 1.

557 Rüştü Çelik, Kandiye Olayları: Girit’in Osmanlı Devleti’nden Kopuşu, Kitap Yay., İstanbul-2012. s. 45-46.

558 Fatmagül Demirel, II. Abdülhamid Dönemi’nde Sansür, Bağlam Yay., İstanbul-2007. s.

43.

559 Çelik, Kandiye Olayları, s. 16-17.

- 167 -

gerektir. Fakat siyasi bir olayın baskısı, bu olayın büyümesi ve yerel yöneticilerin almaları gereken önlemleri almayarak merkez tarafından sorumlu tutulma ihtimalleri hassasiyeti artırmıştır. Hassasiyetin artışı da yerel yöneticilerin konuyu merkeze taşımaları sonucunu getirmiştir.

Muzır neşriyatın Osmanlı topraklarına girişiyle ilgili takibatın II. Abdülhamid döneminde hız kazandığı bilinen bir gerçektir. Bu dönemde sadece içerideki matbuat değil dışarıdaki matbuat da takip altına alınmış, çeşitli yöntemlerle Osmanlı Devleti ve padişahın şahsı hakkındaki olumsuz yazıların engellenmesi ya da tekzibi için uğraş verilmiştir. Yurtdışında bu tarz uygulamaların başarıya ulaşma şansı düşük olacağı için böyle içerik barındıran matbuatın ülkeye girmesinin önüne geçebilmek amacıyla da çaba sarf edilmiştir560. Özellikle yabancı elçilik ve postaneler üzerinde yaptırım uygulamakta güçlük çeken Osmanlı’nın, muzır neşriyatın ithalini engellemek konusunda da çok başarılı olduğu söylenemez561.

Avusturya Lloyd Kumpanyası’nın Osmanlı’ya muzır neşriyat sokulmasının araçlarından biri olduğu 1857-58’de Girit’te tespit edilen hadiseden anlaşılmaktadır.

II. Abdülhamid döneminde de Kumpanya’nın bu tarz faaliyetleri tespit edilmiştir. Ne var ki bu tespitlerin sayısı oldukça kısıtlıdır. Çünkü yabancı vapurları, konsolosluk görevini de yürüten acentelerini ve yabancı postaneleri denetleyebilmek, tarafı bulunduğu antlaşmalar dolayısıyla, Osmanlı açısından oldukça güçtü562. Osmanlı memurlarının vapurlara girerek kontrol yapmak gibi bir hakları da bulunmuyordu563. Yabancı postaneler üzerinde denetim kurmak isteyen devlet, 1892 yılında yasaklı yayınların ülkeye sokulması konusunda Avusturya elçiliğine gönderdiği yazıdan bir sonuç alamamıştı564. Ne vapurlarda ne de postanelerde tüm bu kontrolleri yapamayan

560 Demirel, Sansür, s. 107-117.

561 Demirel, Sansür., s. 123.

562 Aslan, Levant Postaları, s. 149-162.

563 Konan, Osmanlı Devletinde Yabancılar, s. s. 48.

564 BOA. BEO. 140-10460 [16 Ocak 1893] lef 4.

- 168 -

devlet, Lloyd’un yasaklı yayınları taşıdığını kesin olarak bilmekle beraber bunun ispatını yapamıyordu. 1895 yılında Draç’taki Lloyd acentesi tarafından dağıtımının yapıldığı tespit edilen (muhtemelen acentehaneye de Lloyd vapurlarıyla getirilmişti) kaçak yayınların kontrolünün açıktan yapılamadığı itiraf ediliyordu. Bu durumun engellenmesi için Avusturya sefaretinin itirazları engellenerek bu acentede dil bilen bir komiserin istihdamı istenmekteydi565. Bu örnekte yerel yöneticiler, merkezin ısrarla takip edilmesini istediği evrak-ı muzırranın denetimi için ideal ortamın nasıl olması gerektiğini tarif ediyorlardı. Kısacası başaramadıkları denetim işinde sorumluluğun büyük bölümünün merkezi yönetimde olduğuna vurgu yapıyorlardı.

Vapurun postalar haricinde kalan yükü ise gümrüğe ve dolayısıyla kontrole tabi olduğu için bunlar arasındaki kaçak emtianın karaya çıkarılması bu neşriyat ölçüsünde kolay olmamaktaydı. Deniz üzerinden gerçekleştirilen kaçakçılığın yöntemleri aşağı yukarı bellidir. Bu faaliyet devlet denetiminden uzak, mal indirip yüklemek için beklemeye uygun koy ya da küçük iskelelerde yapılırdı. Bu tarz uygun bölgelere yakın yerleşimlerin ahalisi için kaçakçılık doğal bir geçim kaynağıydı566. Bir diğer kaçakçılık metodu da yabancı tacir ve konsoloslar tarafından gerçekleştirilmekteydi. Bu şahıslar uygun sahil bölgelerinde yaptırdıkları küçük iskelelerden mal indirip yüklüyorlar, gidip gelen malları yakınlarda inşa ettirdikleri evlerinin, bu iş için özel olarak hazırlanmış geniş mahzenlerinde saklıyorlardı567.

Kurumsal bir yapı arz eden ve faaliyetinin mühim bir kısmını Osmanlı sularında gerçekleştiren Lloyd’un küçük tüccarlar gibi kaçakçılık yapacağı düşünülemez.

Haliyle kaçak mal indireceği zaman, bu yöntemleri kullansın ya da kullanmasın,

565 BOA. HR. MKT. 375-46 [15 Mayıs 1895] lef 1-2.

566 Serdar Genç, “XVIII. Yüzyılda Karesi Sancağı’nda Hububat Kaçakçılığı”, İÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, C. 5, S. 7, İstanbul-2004. s. 52; Filiz Dığıroğlu, Memalik-i Osmaniye Duhanları Müşterekü’l-Menfaa Reji Şirketi Trabzon Reji İdaresi 1883-1914, Osmanlı Bankası Arşiv Araştırma Merkezi, İstanbul-2007. s. 121-123.

567 Faroqhi, Kentler ve Kentliler, s. 119.

- 169 -

devlet katında kabul edilebilecek bir açıklaması olmak zorundadır. Bu noktada başvurulan ilk açıklama Osmanlı gümrük müştemilatının eksiklerine vurgu yapmaktır. 1859 yılında Lloyd’un, Preveze’ye indirdiği malları gümrük işlemi yaptırmadan, doğrudan kendi deposuna aktardığı tespit edildiğinde Kumpanya görevlilerinin açıklama yapması talep edilmiştir. Görevliler, Preveze gümrük memurlarının dikkatsiz davranışlarıyla mallara zarar verdikleri ve yeterli depo bulunmadığı için açıkta kalan malların telef oldukları yanıtını veriyordu. Bu açıklama üzerine Hariciye Nezareti Yanya vilayetini konuyu araştırmakla görevlendirip, Kumpanya’nın ifadesi doğru ise gerekli önlemlerin alınmasını emretti568. Yanya ve Preveze’den aynı konuda devam eden şikayetler gelmemesi konunun bu şekilde kapandığını gösterir. Mühim olan nokta, Lloyd’un Osmanlı gümrük teşkilatındaki yoksunluklardan memnun olmasıdır. Bu olaydan yirmi yıl kadar sonra aynı bölgede ve aynı konuda yaşanan tartışmaları Kumpanya’nın bahsi geçen eksikliklerden memnuniyetini kanıtlar niteliktedir. Ya da bu durum Lloyd’un kaçakçılık yapmasını meşrulaştıran güzel bir mazeret teşkil ediyordu.

Preveze yakınlarındaki Selhore’de, Preveze Rüsumat Nezareti’ne bağlı olarak hizmet veren ancak hem memur hem de bina bakımından yetersiz bir gümrük dairesi mevcuttur. Yunan vapurları; yerel tüccar ve üreticilerin talebiyle bu iskeleye uğramaktadırlar. Fakat Selhore, vapurların yanaşması ve yükleme boşaltma yapması için her anlamda namüsait bir mekândır. İskelesi eski ve büyük vapurların yanaşması için uygunsuzdur. İskelenin hemen arkasında, karadaki taşıma işlerini aksatan bir mezarlık bulunmaktadır569. 1888 yılında Lloyd’un; gümrük dairesi yeterli ambarlarla donatılmış, yeter sayıda memur istihdam edilmiş olan Preveze yerine Selhore’ye uğramak için başvuruda bulunması haliyle şüpheyle karşılanmıştır. Osmanlı yetkililerinin ifadesiyle, Preveze yerine yirmi kilometre mesafedeki Selhore’ye uğramak istenmesi ile Dersaadet (Haliç) Limanı yerine Üsküdar İskelesi’ni kullanmak istemek arasında bir fark yoktur. Lloyd’un Selhore’deki denetim

568 BOA. HR. MKT. 282-25 [27 Mart 1859] lef 2.

569 BOA. DH. MKT. 1448-7 [28 Eylül 1886].

- 170 -

yetersizliklerinden faydalanmak suretiyle kaçak mal indirip almak niyetinde olduğu düşünülmüştür. Bu faaliyetin önlenmesi için Lloyd’a izin verilmeden önce Selhore’deki denetim imkânlarının artırılması istenmiştir570.

Lloyd Selhore’ye sürekli seferler yapma tasarısından vazgeçtiyse de arada sırada bu iskeleye uğramaya devam etti. Lloyd buharlılarının Selhore’ye uğradıklarından bahseden tüm örnekler buraya kaçak eşya çıkarılmasıyla ilgilidir571. Selhore yanında;

Avlonya, Draç, Selanik, Dedeagaç, Samsun, Trabzon, Yafa, Mersin ve Beyrut limanları da Lloyd’un kaçak eşya özellikle de silah ve cephane indirdiği iskeleler olarak tespit edilmiştir572. Sıklıkla kaçak mal indirildiği tespit edilen bu kentler arasında Selanik, Samsun, Yafa gibi nispeten büyük ve dolayısıyla gümrük teşkilatı bakımından gelişmiş kentlerin de bulunması şaşkınlık vericidir. Bu durum Lloyd’un da dâhil olduğu kaçakçılık işlerinde yukarıda ifade edilen gümrük teşkilatının yetersizliği mazeretini de boşa çıkarmaktadır.

Uzun süre kaçakçılıkla mücadele eden Osmanlı Devleti, kaçak silah taşıdığı ihbarı alınan, Lloyd’a ait Ettore vapurunu teftiş ettirmek üzere 1 Mayıs 1909’da ilgili buharlıya bir müfettişini yerleştirmiştir. Bu müfettişin raporu büyük iskelelerde kaçakçılığın ne şekilde yapıldığını açıklar niteliktedir. Cumartesi günü İstanbul’dan hareket eden vapur İnebolu, Samsun ve Giresun iskelelerine uğrayarak Trabzon’a ulaşacak ve buradan yine İstanbul’a dönecektir. İlk uğrak yeri olan İnebolu’da gümrük denetimleri usulüne uygun ve herhangi bir suiistimale meydan vermeyecek şekilde gerçekleştirilmiştir. Ancak İnebolu’ya göre daha büyük ve işlek olan Samsun’da gümrük işlerine nezaret eden yalnızca bir polis ve jandarmanın bulunması, onların da sadece mürur tezkirelerini incelemekle uğraşmaları müfettişin

570 BOA. DH. MKT. 1479-107 [24 Ocak 1888].

571 BOA. HR. MKT. 346-9 [21 Ağustos 1860] lef 1; BOA. Y. PRK. HR. 18-38 [11 Ocak 1894] lef 2.

572 BOA. Y. PRK. HR. 18-38 [11 Ocak 1894] lef 2; BOA. İ. HUS. 21-1311 [19 Şubat 1894];

BOA. DH. MKT. 336-31 [23 Ocak 1895].

- 171 -

dikkatini çekmiştir. Bu yetersizliklerin yanında, buharlıdaki yükleme boşaltma işleminin denizden de kontrol edilmemesi dolayısıyla Samsun merkez komiserliğine haber veren müfettiş gerekli önlemlerin alınmasını sağlamıştır. Teftiş, Samsun’a varılıncaya dek hem kaçak silahların yakalanması hem de gümrüklerdeki personelin hakkıyla denetlenebilmesi için gizli yürütüldü. Ancak Samsun’daki yetersizliklerin görülmesi ve diğer kentlerde de benzer sıkıntılar yaşanması durumunda silahların karaya çıkarılma ihtimali dolayısıyla gizlilik kaldırılmıştır. Samsun’dan Giresun ve Trabzon’a telgraf çekilerek, buralardaki personele konu hakkında bilgi verilmiş, hazırlıklı olmaları istenmiştir. Bu uyarılara rağmen vapur Giresun’a vardığında Samsun’dakinden farklı bir manzarayla karşılaşılmaması üzerine karaya çıkan müfettiş iskele memurlarına yükleme boşaltma işleminin denizden de kontrol edilmesi emri verdi. İskele memurlarının dairesinden dönüşte evrak kontrolü yapan polisin gözleri önünde bir bavulun vapur yanında bekleyen sandala aktarıldığı ve kontrol yapan polisin bu duruma müdahale etmediği görüldü. Müfettiş hemen kontrol yapan polise bu durumu bildirmiş ve polisten bavulun gözden kaçırıldığı cevabını almıştır. Yetkililere, kaçırılan bavulun takibatını yapmaları talimatını vererek tekrar vapura binen müfettiş Salı akşamı Trabzon’a varmıştır. Ettore, Trabzon’da gümrük memurları ve polisler tarafından hem karadan hem de denizden kuşatılarak mal boşaltma işlemi dikkatle izlenmiş ve karaya çıkarılmaya çalışılan bir miktar tüfek ele geçirilmiştir. Tüm önlemlere rağmen kaçakçıların tüfekleri karaya çıkarmakta gösterdikleri cüret dikkat çekicidir. Bu cüret; Trabzon’daki memurlarla kaçakçılar arasında daha önceden bir ilişki kurulmuş olabileceği şüphesini doğurmaktadır. Bu arada Giresun’da karaya çıkarılan bavulla ilgili tahkikatın da yapıldığı, bavulda gerçekten de silah bulunduğu, silahların karaya çıkarılmasında zabıta memurlarının yardımlarının olduğu anlaşılmıştır. Buradan da memur-kaçakçı ilişkisine dair şüphe kuvvetlenmektedir. Teftiş sonucu hazırlanan rapora göre Karadeniz’deki iskeleler arasında, gümrük işlemleri bakımından belirli bir düzen ve standart yalnızca İnebolu’da sağlanmıştır. Diğer iskelelerde ise gümrük teşkilatının yetersizliği yanında çeşitli memurların da suiistimalleri gözlemlenmektedir573.

573 BOA. ZB. 384-72 [11 Mayıs 1909].

- 172 -

Bu rapor uzun süre belirli limanlara gidip gelen kumpanyaların, buralardaki memurlarla geliştirdikleri ilişkileri kullanarak kaçak eşyaları Osmanlı topraklarına sokmayı bir yöntem olarak kullandıklarını ortaya koyar. Sıkı denetim yapan İnebolu’da kaçak eşya çıkarmak için hiçbir girişime rastlanmazken, Trabzon’da tüm önlemlere rağmen memurların gözü önünde, pervasızca kaçak eşya çıkarmaya çalışılmış olması da bunu destekler. Giresun’da ise özel önlemler alınması için telgrafla uyarılmış, vapurda bir müfettişin bulunduğunu bilen polisin tutumun değişmemesi farklı ilişkilerin varlığını gösterir. Burada ilgi çekici bir diğer nokta, raporda Lloyd’un vapurda çalışan personeline ya da karaya mal aktarımı için kullandıkları kayıkçı esnafına dair hiçbir atfa rastlanmamasıdır. Sandalcılar genellikle Osmanlı tebaasından olmakla beraber kumpanyalarla anlaşmalı olarak çalışırlardı574. Eşyaların dikkatli bir şekilde taşındığını denetleyerek dikkatsiz nakliyat yapan kayıkçıklarla çalışmayı kesen kumpanyaların karaya kaçak eşya taşıyan kayıkçılardan haberdar olmamaları düşünülemez. Büyük ihtimalle Zabtiye Nezareti tarafından yaptırılan teftiş kendisine bağlı olarak çalışan personelle sınırlı tutulmuş ve kaçakçılık hadisesinin gerçekleşmesinde parmağı olan diğer unsurları içermemişti. Buradaki yöntemler Osmanlı Devleti’nin diğer liman kentlerine genellenildiğinde Lloyd ve diğer büyük kumpanyaların nasıl kaçakçılık yaptıklarına dair bir fikir elde edebiliriz.