• Sonuç bulunamadı

Gayrimüslimlerin Durumu ve Partilerin Birleşmesi Meselesi

B) İtilaf Devletleriyle Olan İlişkiler

2) Gayrimüslimlerin Durumu ve Partilerin Birleşmesi Meselesi

Seçim hazırlıkları süresince tartışma konusu olmuş meselelerden birisi Gayrimüslimlerin seçime katılıp katılmayacağı meselesiydi. Bu konuda Dâhiliye Nazırı Adil Bey verdiği beyanatta, Hıristiyanların seçime katılıp katılmayacağı konusunda bir bilgisi olmadığını, her vatandaşın bu hakkını kullanmakta serbest

329

328 yılında çıkarılan bir kanunla böyle bir kararın alınması abes karşılanmaktaydı… “İntihabat”,

İfhâm, no:14, 5 Ağustos 1919, s.1.

330 2 Ekim 1919 Padişah Vahdettin, bir Hatt-ı Hümayun’la bu hükümeti onaylamakta ve seçimlerin

bir an önce yapılıp meclisin toplanmasını arzu ettiğini söylemekteydi… “Hatt-ı Hümayun”,

İfhâm, no:62, 3 Ekim 1919, s.1; Ali Rıza Paşa Hükümeti, 2 Ekim 1919- 8 Mart 1920 tarihleri

arasında iktidarda kalmıştır… Tunaya, Partiler II, s.61.

331 Üç Yıldız, eski hükümeti eleştirerek, hükümet bu şekilde davranmasaydı, Sivas ile Erzurum ve

diğer vatan bölgelerinde yapılan kongrelere ihtiyaç kalmayacağını ifade etmekteydi… “İntihabat Karşısında”, İfhâm, no:64, 5 Ekim 1919, s.1; Hüseyin Ragıp, “Lafta Değil İşte Hamiyet”, İfhâm, no:71, 12 Ekim 1919, s.1.

332 Hüseyin Ragıp, “Türk Milleti Gözünü Aç!”, İfhâm, no:69, 10 Ekim 1919, s.1. 333 Üç Yıldız, “İntihabat Karşısında”, İfhâm, no:64, 5Ekim 1919, s.1.

olduğunu söylemiştir. Öte yandan Gayrimüslimlerin seçime katılması için Hürriyet ve İtilaf Fırkası, genel merkez üyelerinden oluşan bir komisyon kurmuştu. Bu komisyon 2 Ağustos tarihinde faaliyete başlamıştı. Ayrıca Milli Ahrar ve Sulh ve Selamet Fırkalarının da seçim meselesinde Gayrimüslimlerle ortak mesai yapmak için müzakereler yapacağı da bir Rum gazetesi tarafından yazılmıştı334.

Öte yandan, Rum ve Ermeni patrikhaneleri seçimlere katılmama kararını almışlardı335. Rum Patrikhanesi’nin aldığı karar, Sen Sinod meclisinin 8 Ağustos tarihli toplantısında onaylanmıştır336. Ermeni Patriği Zaven Efendi ise verdiği beyanatta, Emval-i Metruke kanununun uygulanmaya konmamasından, katillerin cezalandırılmamasından, zapt edilmiş olan mülklerin iade edilmemesinden dolayı Ermeni milletinin seçimlere katılmayacaklarını ifade etmişti. Bununla birlikte bazı yerlerde Ermeniler seçime mecbur edilirse bunun kanun dışı bir hareket olduğundan dolayı bir kıymeti olmayacağını söylemiş ve şu sözleri eklemiştir: “Bundan başka

Ermenileri intihab edebilmeye imkân da yoktu, müntahibleri katledilmiş olduğu için kendilerini kim intihab edebilir? Eğer Türkler Ermeni mebus intihab ederse o zevatın bunu kabul edeceklerini ümit etmemekle beraber biz de onları milletin mümessili

olarak tanıyamayız”337.

Öte yandan Musevîler de seçimlere katılıp katılmama konusunda görüşmek üzere 26 Ağustos tarihinde Hahamhane’de bir toplantı yapmıştır. Bu toplantıda İstanbul sinagogları heyeti de hazır bulunmuştu. Hahambaşı bu toplantıda Osmanlı hükümet ileri gelenlerinin, Musevî taleplerini yerine getirmeye söz verdiğini söylemiştir. Bu konu etrafında yapılan toplantı sonunda meclis, bu söz yerine getirilmeden seçimlere katılmama kararını aldı. Bu talepler, Gayrimüslimlerin temsil nispeti ve seçimle alakalı şeylerden ibaretti338. Bununla birlikte daha sonra Hahambaşı Naum Efendi verdiği beyanatta, Musevîlerin seçimlere katılıp katılmama

334 “İntihabat Hakkında”, İfhâm, no:12, 3 Ağustos 1919, s.1; İnsaniyet gazetesi yazarlarından biri

Şehir Emanet muavini Hafız Raif Bey’le seçim konusunda bir mülakat yapmıştır. Hafız Raif Bey, gayrı Müslimlerin seçime katılması konusunda kendisine yöneltilen soruya, seçimlere katılmanın bir hak olup mecburiyet olmadığını ifade etmiştir… “İntihabat Hakkında”, İfhâm, no:15, 6 Ağustos 1919, s.1.

335 “İntihabat Hakkında”, İfhâm, no:15, 6 Ağustos 1919, s.1. 336 “İntihabat”, İfhâm, no:18, 9 Ağustos 1919, s.2.

337 “İntihabat Etrafında”, İfhâm, no:71, 12 Ekim 1919, s.1. 338 “Museviler ve İntihabat”, İfhâm, no:28, 27 Ağustos 1919, s.2.

konusunda resmî bir şeyin olmadığını söylemiş, 1902 kararnamesinde azınlıkların hukukunu koruyarak bir tadilatın yapılmasını meclisin ve sinagogların istediğini ifade etmişti. Naum Bey’e göre azınlıkların hukukunu tanımak hükümeti de memnun edecekti. Esasen milletlerin hukukunu tanımak Osmanlılığın gereklerindendi. Hahambaşı bu konudaki isteklerini Adliye Nezareti’ne ileteceklerini belirtmiştir339.

Ancak kısa bir süre sonra, Hahamhane’nin bu kararını kanun dışı bulan gazete yazarları, avukat, öğretmen, tüccarlardan oluşan bazı Musevîler bu kararı protesto etmek için bir arzuhal yazarak Adliye Nezareti’ne takdim etmişlerdir340. Musevîler daha sonra seçime katılmalarını temin etmek üzere kendi aralarında “Millî

İntihab Komitesi adıyla bir topluluk kurdular. Komite, asırlardan beri vatandaş

hissini taşıyan Musevîlerin müşterek yaşadığı Türk vatanında Türklerle siyasî sahalarda samimî bir surette yaşamayı istemekteydiler. Komite heyetinden bir kişi 11 Ekim tarihinde komite adına Millî Kongre’ye gelerek Başkan Esat Paşa ile görüştü. Musevî delegesi kongreden, Musevîlerin komite adına gösterecekleri adayları Musevî milletvekili adaylarını onaylamak için mesai ayırmasını istemişti. Bunun üzerine Esat Paşa, bundan dolayı çok memnun olduğunu ifade ederek kendilerine başarılar dilemiştir341.

Bunun yanı sıra birtakım gayrimüslim gazeteler de, Gayrimüslimlerin seçimlere katılmamaları konusunda yorumlar yapmaktaydılar. Bunlardan biri olan

Journal d’Orient, bu takdirde seçimlerin noksan olacağını ifade etmekteydi. Diğer

bir gazete olan Monitör Oriantal gazetesi de gayrimüslimlerle bazı partilerin seçime katılmamalarından dolayı ortaya garip bir görüntünün çıkacağını yazmaktaydı342.

Gayrimüslimler bu şekilde açıklamalar yaparlarken, bazıları da onların bu sözlerinde samimî olmadıklarını ifade etmekteydiler. Onların düşüncelerine göre Gayrimüslimler seçime katılmayacakmış gibi görünüp, tam zamanında iştirak ederek

339 Hahambaşı Naum Efendi ile yapılan mülakat… “İntihabat ve Museviler”, İfhâm, no:30, 29

Ağustos 1919, s.2.

340 “Şuun-ı Dâhiliye”, İfhâm, no:36, 4 Eylül 1919, s.1.

341 Araştırmalara göre komitenin Musevi milleti namına İstanbul milletvekilliğine Darülfünun Hukuk

Fakültesi müderrislerinden Mişon Ventura Efendi’yi aday göstereceği söylenmekteydi… “İntihabat Etrafında”, İfhâm, no:71, 12 Ekim 1919, s.1.

Türkleri gafil yakalayacaklardı343. Esasında bu unsurların nüfuslarını fazla göstermek için son dönemde birtakım hileler yaptıkları bilinmekteydi344. Bununla birlikte Gayrimüslimlerin böyle bir şey yapmayacakları düşünülmekte, ancak bu konuda birtakım önlemlerin alınması da tavsiye edilmekteydi. Öncelikle müntahib-i saniler birçok dairelere bölünerek seçilecekti. İkincisi, İstanbul seçimleri kanunlar gereği İstanbul, Beyoğlu ve Üsküdar Daireler İdaresi’nde üç kısma ayrılarak yapılacaktı. Bu yüzden bu dairelerden herhangi birinde Gayrimüslimlerin seçime iştiraki görülürse bu durum anlaşılmış olurdu. Öte yandan Gayrimüslimlerin seçime katılmaları konusunda Türklerin olumsuz bir tutum sergiledikleri de görülmemekteydi345.

Diğer taraftan, Gayrimüslimler seçime katıldıkları takdirde kime, nasıl oy vereceklerini çok iyi bilmekteydiler. Bu unsurlar, millî ve siyasî gayelerini bir teşkilata bağlamışlardı. Türkler ise bu bilinçten yoksundu346. Bu noktada görev siyasî partilere düşmekteydi. İlk yapılacak iş, seçimi bir sisteme koymak ve seçimi tehlikeden kurtarmaktı. Bununla birlikte partiler, aynı çatı altında toplanmalıydı347. Nitekim seçimlerde oyların dağılmaması ve toplu bir şekilde hareket edilmek için bazı partiler, Millî Kongre’nin348 çatısı altında toplanarak ortak mesai birliğine karar vermişlerdir. Bu karar neticesinde, partiler gösterecekleri adayların diğer taraflarca kabulü şartıyla aralarında bir birlik meydana getirecekler, yani Milli Kongre’nin onayından geçmek şartıyla her partinin isimlerini vereceği kişiler kongre genel heyetinin milletvekili adaylarını belirleyeceklerdi349.

343 Ahmet Ferit, “İntihabat 1”, İfhâm, no:82, 23 Ekim 1919, s.1.

344 Hüseyin Ragıp, hükümetin fazla nüfus tezkeresi verilmesini yasakladığını ifade etmekteydi…

“Lafta Değil İşte Hamiyet”, İfhâm, no:71, 12 Ekim 1919, s.1; Hüseyin Ragıp, “Türk Milleti Gözünü Aç”, İfhâm, no:69, 10 Ekim 1919, s.1.

345 Ahmet Ferit, “İntihabat 1”, İfhâm, no:82, 23 Ekim 1919, s.1.

346 Hüseyin Ragıp, burada “Türkün aklı sonradan gelir” atasözünü kullanmaktaydı… “Türk Milleti

Gözünü Aç”, İfhâm, no:69, 10 Ekim 1919, s.1.

347 Hüseyin Ragıp, “Lafta Değil İşte Hamiyet”, İfhâm, no:71, 12 Ekim 1919, s.1.

348 Millî Kongre, partiler arası –hatta üstü- kurulduğunu bildirmiş olan bir dernektir. Sanıldığı gibi bir

“kongre” değildir. Siyasal bir parti olmadığını da beyanname ve programında, açıkça belirtmiştir. İdeolojisinden çok eylemsel yöntemini saptamış olan Millî Kongre, siyasal olmayan sosyal yardım, öğrenci, meslek ve kültür dernekleri gibi kuruluşlarla, tamamen siyasal partilerin ve derneklerin karışımından oluşmuştur. Bu bakımdan partiler dışındaki kuruluşları da bir siyasallaşma sürecine katmıştır. Başkanı olmamakla beraber, tüm yönetim ve gelişmeler göz doktoru ve “Millî Talim ve Terbiye Cemiyeti Reisi” Esat Işık Paşa’nın kişiliğine ve eylemciliğine bağlı kalmıştır… Ayrıntılı bilgi için bk. Tunaya, Partiler II, s.165- 166.

349 Hüseyin Ragıp, böyle bir birliğin Milli Kongre’de tecelli etmesine sevindiğini ifade etmekteydi…

“İstanbul İntihabatının Tehlikeli Noktası”, İfhâm, no:76, 17 Ekim 1919, s.1; Milli Kongre, 11 Ekim günü çeşitli siyasi heyetlerinin delegeleriyle birlikte toplandı. Toplantının amacı, İstanbul milletvekilleri adaylarının hem partiler açısından hem de kamuoyunca muhterem sayılabilecek kişilerden seçilmesini kararlaştırmaktı… “İntihabat etrafında”, İfhâm, no:71, 12 Ekim 1919, s.1.

Öte yandan, İstanbul seçimleri için Millî Kongre’de toplanacak bir parti birliğinin faydalı olacağına inanılmamaktaydı. Çünkü bu birlik, başarılı olmaktan uzak görünmekteydi. Partiler gerçekleştirecekleri mesaide birbirlerine milletvekili listeleri uzatacaklar ve “siz bizimkini kabul edin biz de sizinkini kabul edelim” diyeceklerdi. Oysa seçilecek kişilerin bu şekilde değil de bütün İstanbul halkının onaylayacağı kimselerden olması gerekirdi. Çünkü partiler, dönemin şartlarına göre ne İstanbul’u ne de Anadolu’yu temsil edebilecek kuvvette değillerdi. Böyle bir durumda halk gösterilen adaylardan başkasına oy verirse, o zaman partilerin birlik mesaisi hiçbir anlam ifade etmemiş olurdu350. Bu yüzden İstanbul seçimlerinde birleşecek olan partilerin başarısı için en uygun yöntem halkın çoğunlukla onaylayabileceği kişilerin milletvekilliğine aday gösterilmeleri gerekmekteydi. Bütün partiler, İstanbul seçimlerinde kendilerinin kazanacağı mevkii ihmal etmemeli ve genelin itimadını kazanmış ve memlekette siyasî bir nüfuza sahip olmuş adamları bulmaları gerekmekteydi. Böylece oylar, İstanbul’daki Türk çoğunluğunun aleyhine olarak dağılmamış olacaktı. İstanbul seçimlerinin önemi ve gayrimüslimlerle münasebeti, partilerin İstanbul için, kendi hesaplarına değil, İstanbul Türklüğü hesabına birleşmelerini gerektirmekteydi. Bu durum aynı zamanda Anadolu için de geçerliydi351.