• Sonuç bulunamadı

§4 ŞEFFAFLIĞIN ÖLÇÜTLERİ

A. ANLAŞILIRLIK

8. Bölümleme/Düzen

Kapsamlı genel işlem şartları bakımından da açık ve anlaşılır bir bölümleme şeffaflık ilkesinin gerekleri arasındadır590. Genel işlem şartları içerisinde yer alan birbiriyle bağlantılı düzenlemelerin dezavantajlı etkilerinin, bu şartların münferit kısımlarının farklı, gizli yerlerde veya birbirleriyle zor bağlantı kurulacak olan, örneğin farklı paragraf ve cümleler içerisinde yer alması nedeniyle bilinebilir olmaması şeffaflık ilkesi ile bağdaşmamaktadır591. Müşterinin bir genel işlem şartı

hakkında edinmek istediği bilgiyi, bu bilgiyi bulmayı beklediği yerde bulamaması durumunda, genel işlem şartları hukukunda ulaşılmak istenen genel işlem şartlarının şeffaflığı ilkesine aykırılık oluşacaktır592. Bu bağlamda, örneğin cayma hakkına ilişkin bir bölüm altında, kendisiyle alıcının satıcının provizyon yükümlülüğünü üstlendiği bir komisyoncu şartı yer almamalıdır593.

Açıklığa, genel işlem şartlarının net bir bölümlenmesi ve mantıksal bir yapıya sahip olması ile ulaşılabilir. Bu çerçevede dikkat edilmesi gereken husus, şartın ilişkin olduğu başlık ve bölüm ile şartın içeriğinin her zaman birbirine uygun olmasıdır. Özellikle müşteri için dezavantajlı olan düzenlemenin sisteme aykırı olarak genel işlem şartlarına dâhil edilmesi veya hataya sevk edici bir üst başlığın bulunması halinde şeffaf olmama durumunun varlığı kabul edilmelidir594. Bu bağlamda örneğin bir garanti sözleşmesinde yer alan garanti meblağının sınırlanmasına ilişkin şart, yer olarak edimlerin kapsamını düzenleyen bölümden çok uzak bir yerde yer aldığı için şeffaflık ilkesine aykırılıktan ve müşterinin bu gizli şartı hesaba katmak zorunda olmamasından dolayı hükümsüz sayılmıştır595.

      

590 Bkz. Kreienbaum, s.12 vd.; Leitner, s.89 vd.; Stadler, s. 66 vd; Hans-Bernd Schäfer, s. 27. 

591 Bkz. Atamer, s. 210; BGH VersR 2005 639 (640); BGH NJW 1993, 2052 (2054) (Stadler, s. 66 dan

naklen) 

592 Bkz. BGH VErsVersR 2001, 839 (841) (aktaran Stadler, s. 66). 

593 Bkz. KG Berln ZflR 2001, 912 (913) (aktaran Stadler, s.66). 

594 Bkz. Stadler, s. 66. 

B. BELİRLİLİK

Genel işlem şartlarının anlaşılır olmaması sadece bu şartlarda kullanılan dilden kaynaklanmamakta aynı zamanda belirsiz formülasyonlar dolayısıyla kullanıcıya tanınan ayrıntılı olarak somutlaştırılmamış olan takdir hakkından da kaynaklanabilmektedir596. Şayet kullanıcı sınırsız bir şekilde düzenleme imkanını kendisinde muhafaza eder ve müşteri de kullanıcının bu yetkilerini ne zaman ve ne dereceye kadar kullanacağını bu suretle bilemezse belirlilik ilkesi ihlal edilmiş olur597. Bu itibarla şeffaflık ilkesinin gereği olarak genel işlem şartları, aynı zamanda

yeteri derecede belirli olarak kaleme alınmalıdır598. Belirsiz bir genel işlem şartı aynı zamanda anlaşılmazdır. Bu itibarla belirlilik ilkesi şeffaflık ilkesinin özel bir durumu olarak kabul edilmektedir599. Gerçektende belirlilik ilkesi sözleşmenin diğer tarafınca şartların denetlenebilirliğini sağladığı için şeffaflık ilkesini tamamlamaktadır. “Anlaşılırlık ilkesi” bakımından birincil amaç, müşterinin güvenilir ve anlaşılır bir şekilde genel işlem şartlarının içeriği hususunda bilgi sahibi olma imkânını sağlamak iken, “belirlilik ilkesinin” temel amacı ise, kullanıcının makul olmayan uygulamalarını – takdir yetkilerini- engellemektir600.

Bu bağlamda anlaşılırlık ilkesi ile belirlilik ilkesi arasında bir gerilim ilişkisi söz konusu olabilir. Zira belirli bir şart veya farklı şartlar sıklıkla geniş kapsamları nedeniyle anlaşılırlılıklarını yitirebilmektedirler. Esas olarak tereddüt bulunmasına rağmen şartın belirliliğine öncelik verilmelidir601. Belirlilik ilkesi pahasına daha az ayrıntılı ancak daha anlaşılır bir düzenlemenin seçilmesi zorunluluğu kabul edilemez602. Buradaki temel gerekçe ise, müşteri bakımından anlaşılırlıktaki eksikliklerin hukuki yardım almak suretiyle telafi edilebileceği buna karşılık belirlilik ilkesindeki eksikliklerin/sakatlıkların dengelenemeyeceğidir603.

      

596 Krş.Stadler, s. 70; belirlilik konusunda ayrıca bkz. Präve, s. 138 vd .  

597 Bkz. Thalmair, s. 24. 

598 Bkz.BGH VersR 2006, 261 (263); OLG Celle VersR 2006, 1105 (1108) (Aktaran Stadler, s. 70); bu

konuda ayrıca bkz. Lindacher, s. 348. 

599 Bkz. Heinrichs (FS. Trinkner), s. 167; Stadler, s. 70. 

600 Bkz. Stadler, s. 70. 

601 Krş.Römer, NVersZ 1999, 97 (104) ; Stadler, s. 71. 

602 Bkz. Römer, 97 (104); Stadler, s. 71. 

Belirlilik ilkesinin temel talebi genel işlem şartlarının sözleşmenin her iki tarafının haklarını ve yükümlülüklerin içeriklerini ve koşullarını somut ve belirli bir şekilde tespit etmesidir604. Bu çerçevede genel işlem şartlarının fiili koşulları ve hukuksal sonuçları o derecede belirli bir şekilde ifade edilmesi zorunludur ki, girişimci (kullanıcı ya da örneğin sigortacı) için haksız-makul olmayan bir hareket serbestîsi ortaya çıkmasın605. Genel işlem şartlarında yer alan dilsel olarak anlaşılır ve fakat içeriksel olarak kavranamayan düzenlemeler şeffaflık ilkesi ile bağdaşmazlar606. Buna tipik olarak “kanunca caiz olduğu takdirde” şeklindeki şart örnek gösterilebilir607. Bu bağlamda örneğin Nürnberg Eyalet Mahkemesi

sorumluluk sigortasında tedricilik şartını belirliliğin eksik olması ve bundan kaynaklanan şeffaflık nedeniyle hükümsüz saymıştır608. Mahkeme söz konusu kararda, düzenlemenin belirsizliği nedeniyle ortalama sigorta müşterisinin mevcut şarttaki sigorta korumasının kapsamını idrak edemeyeceğini ifade etmiştir609.

C. TAMLIK (BÜTÜNLÜK)

Genel işlem şartlarında şeffaflık ilkesinin son şekillenmesi tamlık ya da bütünlük ilkesidir610. Genel işlem şartlarından kaynaklanan akla gelecek bütün hukuksal sonuçların ortaya konması kullanıcıdan beklenemez. Bu nedenle belirlilik ilkesinde olduğu gibi tamlık ilkesinde de ancak beklenilebilirlik ölçüsü çerçevesinde kullanıcı genel işlem şartlarında tamlık veya bütünlüğe riayet etmelidir611. Tamlık ilkesine riayet edlmemesi durumunda, örneğin bir genel işlem şartları metninde müşterinin sahip olduğu hakların eksik bir şekilde sayılması veya şartlardaki hakların talep edilme koşullarının eksik bir şekilde verilmesi hataya sevk edici bir etkiye yol açacaktır612.

      

604 Bkz. OLG Duesseldorf, VersR 2000, 1093 (1094) (aktaran Stadler, s. 71); Stadler, s. 71. 

605 Bkz. Peter Präve: Versicherungsbedingungen und Transparenzgebot, VersR 200, s. 138 ff, s. 147;

Stadler, s. 71. 

606 Bkz. Stadler, s. 71 vd. 

607 Bkz. OLG Hamm BB 1983, 1304 (1307);Stadler, s.71. 

608 Bkz. OLG Nürnberg r+s 2002, 499 ff. (aktaran Stadler, s. 72) 

609 Mahkemece hükümsüz sayılan şartta , “havanın, gazların, dumanın veya nemin, duman, is, toz gibi

tortulardan tedricen (aşama aşama) meydana gelen maddi zararlara ilişkin sorumluluk taleplerinin sigorta korumasına ait olmadığı” hususu yer almaktaydı ( bkz. Stadler, s. 72).  

610 Bkz. Stadler, s.88; Präve, s. 138 vd.  

611 Bkz. Stadler, s. 88.  

Bütünlük/tamlık ilkesine aykırılıktan dolayı hükümsüzlüğe ilişkin tipik bir örnek olarak Köln Eyalet Mahkemesinin, evlilik dışı yaşam ortaklarının evlilik dışı birlikte yaşam ilişkisiyle bağlantılı tartışmaların hukuki koruma sigortası kapsamına girmeyeceğine ilişkin düzenleme içeren şartın tamlık/bütünlük ilkesine aykırılıktan dolayı hükümsüz sayılmasına ilişkin kararı verilebilir613. Mahkeme tarafından hükümsüz kılınan şartta yabancı kelimeler veya teknik kelimeler bulunmamasına rağmen ortalama müşterinin (ortalama sigortalının) anlayamayacağı bir şey yoktu ve anlaşılırlık ilkesine bir aykırılık söz konusu değildi. Yine şart yeteri derecede belirliydi ve müşteri düzenlemenin özünü çıkartabilmekteydi. Buna karşılık şart aynı cinsiyetteki yaşam ortaklıkları açısından uygulama alanı bulup bulmadığı konusunda tam değildi ve bu noktada müşteriyi yeteri derecede aydınlatmamaktaydı. İşte bu eksiklik nedeniyle Mahkeme söz konusu şartı hükümsüz addetmiştir614 . Yine Saarbrücken Eyalet Mahkemesinin vermiş olduğu bir kararda tam kasko sigortasının Avrupa sınırlarında geçerli olacağına ilişkin bir düzenleme söz konusuydu615. Buna karşılık olay Türkiye’nin Asya bölümünde meydana gelmiştir. Mahkeme Türkiye gibi kısmen Avrupa’da kısmen başka kıtada yer alan ülkelerin koruma kapsamına girip girmediği konusunda eksiklik olduğundan dolayı olayda tam kasko taleplerinin geçerli olacağına karar vermiştir616.

III. ANLAŞILIRLIK KONUSUNDA YAPILAN ARAŞTIRMALAR VE