• Sonuç bulunamadı

Ankara T›p Fakültesi Mikrobiyoloji Kürsüsü’nden Prof Dr Hayati Ekmen (1926–2000) an›s›na

KL‹M‹K 2005 XII. TÜRK KL‹N‹K M‹KROB‹YOLOJ‹ VE ‹NFEKS‹YON HASTALIKLARI KONGRES‹

çiçek hastal›¤›n›n yo¤un görüldü¤ü bölgelerdir. Hastal›¤›n ordu birliklerine bulaflmamas› için, askerler daha uzak mevkilerde çad›rlara yerlefltirilmifllerdir (8).

‹stanbul’dan Yalova’ya yap›lan vapur seferleri bir süre için durdurulmufltur (9).

Karadeniz’e ç›kan gemiler için de Sinop Tahaffuzhanesi haz›rlanm›flt›r (10).

Ordu S›hhî Riyaseti, seferberli¤in bafllamas›yla birlikte, 2. Ordu ile iflbirli¤i halinde bölgede meydana gelen salg›n hastal›klarla mücadeleye bafllam›flt›r (11).

Osmanl› Ordusu’nda 1915 y›l› bafl›nda sa¤l›k birimlerinin en büyük faaliyeti, hasta ve yaral›larla, ‹stanbul çevresine yay›lan ve 3. Ordu bölgesinin geri sahas›nda büyüyen salg›n hastal›klarla mücadele olmufltur (12).

Fakat dikkat edilmelidir ki, bu önlemler, daha çok ‹stanbul flehri ve çevresi için al›nabilmifltir. Anadolu’nun öteki flehirlerinde, ulafl›m hatlar›nda ve özellikle savafl alanlar›nda ciddi ve etkili önlemlerin al›nmas› hiçbir zaman mümkün olamam›flt›r.

1916’da, Do¤u Anadolu’da Türk Ordusu’nun boflaltt›¤› vilâyetlerin halk› göçe bafllam›fl ve yollar periflan insanlarla dolmufltur. Yüz binlerce mültecinin sa¤l›¤› ile ilgilenecek bir örgüt bulunmad›¤›ndan bu insanlar›n muayene ve tedavilerini askerî hekimler üstlenmek durumunda kalm›fllard›r. Erzincan’›n Ruslar’›n eline geçmesinden sonra, Karahisar ve Erzincan yolundan gelen mülteciler için ilk muhacirin istasyonu 27 Temmuz 1916 tarihinde muayene ve tecrit için faaliyete geçirilmifltir. Bu flekilde kurulan muhacirin istasyonlar›nda 65 bin 778 kifli muayeneden geçirilmifl ve 22 bin 499 kifliye birinci, 9 bin 607 kifliye ikinci kolera afl›s›, 11 bin 999 kifliye çiçek afl›s› yap›lm›flt›r (13). Ayn› y›l, ülkenin hemen her yerinde veba, verem, tifüs, kolera, humma-› rac›a, dizanteri, tifo, para tifüs, frengi gibi bulafl›c› hastal›klar yay›lmaya bafllad›¤› için Hükümet, bütçenin Emrâz-i Sâriye ve ‹stilâiye k›sm›na 3 milyon kuruflluk ek ödenek koymufltur (14).

7 Ocak 1917’de S›hhiye Müdüriyet-i Umumiyesi taraf›ndan Ankara, Sivas, Erzurum, Trabzon Vilayetleri ile Ni¤de, Kayseri, Canik Sancaklar›nda salg›n hastal›klarla mücadele görevi 3. Ordu S›hhiye Riyasetine verilmifltir. O zaman hemen bütün Anadolu’da birçok salg›n hastal›klar hüküm sürmekte, fakat bunlara karfl› "pek eksik" bir mücadele yap›lmaktad›r. Esasen "S›hhiye Müdüriyet-i Umumiyesi bu hastal›klara karfl› müessir bir mücadele yapabilecek vaziyette de¤ildi[r]". Fakat Ordu, kendi m›nt›kas›n›n s›hhî durumuyla "fliddetle alâkadar" olmaktad›r. "Ordu salg›n hastal›klardan ne kadar temizlenirse temizlensin, köyler ve halk temiz olmad›kça, bunlarla temasa geçen erat salg›n hastal›klarla bulaflmakta ve buralardan gelen ikmal erat› Ordu’yu daima salg›n hastal›klar tehdidi alt›nda bulundurmaktad›[r]". Göçler, kolera, lekeli tifo ve hatta çiçek gibi salg›nlar› mayaland›ran bir âfet görevi yapm›flt›r. Bu nedenle, Ordunun, sivil halk aras›ndaki salg›n hastal›kla mücadeleyle görevlendirilmesi isabetli olmufltur. 3. Ordu’nun salg›n hastal›klarla mücadele m›nt›kas›nda, Trabzon ve Erzurum vilayetlerinin Rus iflgali alt›nda bulunmayan k›s›mlar›yla Ankara ve Sivas vilayetleri ve Ni¤de, Kayseri ve Canik müstakil sancaklar› vard›r. Bölgede lekeli tifo ve hummay› rac›a gibi bitle geçen, tifo, para tifo, kolera ve dizanteri gibi amili ba¤›rsakta bulunan ve bunlardan geçen çiçek, kuflpalaz›, k›zam›k, k›z›l gibi di¤er salg›n hastal›klar ve endemik olarak malarya ve frengi yayg›nd›r (15).

Dünya Savafl›’nda bütün gayretlere ra¤men, savafl koflullar›n›n zorlu¤u ve pek çok olumsuzluktan dolay›

cephelerdeki sa¤l›k hizmetleri yeterli olmam›flt›r. Cephelerin birbirine uzak oluflu, baz› problemleri beraberinde getirmifltir. Hastalar›n, sa¤l›k personelinin, ilâç ve tedavi için gerekli malzemenin tafl›nmas›nda ciddî zorluklar yaflanm›flt›r. Cepheler aras›ndaki yollar›n bozuk ve ulafl›m araçlar›n›n geliflmemifl oluflu, nakilleri zorlaflt›rm›flt›r. Depolarda askerî cephane kalmad›¤› gibi, sa¤l›k malzemesi de tükenmifltir. Askerin bar›nd›¤› çad›rlar y›pranm›fl, havas›z ve ›fl›ks›z olduklar› için askerleri olumsuz etkilemifltir (16).

Osmanl› ‹mparatorlu¤u üzerinde Büyük Savafl’›n bir di¤er etkisi; 1914 y›l›nda hastane hizmetleri ve hijyen durumu aç›s›ndan Alman Eczac› Helmut Becker taraf›ndan ortaya ç›kart›lan önemli bir tarihî gerçek, savafl›n bafllamas›yla birlikte ilaç ve t›bbî malzeme ithalinin durmas›d›r (17).

Hastaneler

Liman von Sanders, savafl öncesinde Osmanl› askerî hastanelerinin durumu hakk›nda flunlar› yazmaktad›r:

"Türk askerî hastanelerinin ço¤unun durumu korkunçtu. Pislik ve akla gelebilecek bütün kötü kokular, t›kl›m t›kl›m dolu hastane ko¤ufllar›n› tahammül edilmez hâle sokuyordu. ‹ç ve d›fl hastal›klardan yatanlar, yan yana ve hatta bazen ayn› yatakta yat›r›lm›fl bulunuyordu. Yatak say›s› az oldu¤undan, hastalar daha ziyade koridorlarda s›k s›ralar halinde ve k›smen minderler, k›smen de beylikler üzerinde yat›r›l›yordu."

"Takatsiz kalan bu erlerden pek ço¤u, hiçbir yard›m görmeden ölüyordu. Bu çeflit hastaneleri ziyaretim s›ras›nda, bu halden memnun kalmad›¤›m› bildirdi¤im ve hatta bunlara sebep olan doktorlar› Harbiye Nezaretine flikâyet etti¤im için, titizli¤im her tarafta duyuldu. (...) (18)"

1915 Aral›k ay›nda savafl›n birinci y›l› tamamlan›rken; 6. Ordu bölgesindeki Musul ve Ba¤dat askerî hastanelerinin yetersizlikleri hakk›nda Dr. Abdülkadir’in yazd›klar› bu aç›dan çarp›c› örneklerdir:

"Musul’da hastanelerin durumu pek perifland›. Hastalar birbirine bitiflik olarak konmufl yer yataklar›nda yat›yorlard›. Hastalar hastal›klara göre tasnif edilmemifllerdi. Hastalar ve hastane yataklar› bitlenmiflti. Bu hastalar›n teker, teker muayenesi için yataklar üstüne oturmak mecburiyetinde kal›yordum. Hastalardan ço¤u lekeli tifo araz› veriyordu. Bu halleri Sahra S›hhiye Müfettiflli¤ine uzunca bir rapor ile bildirdim (19)."

"Ba¤dat’ta Askerî Merkez Hastahanesi, K›z›lay Hastahanesi, yaral› ve hastalara kâfi gelmedi¤inden Selmanpak Muharebesi üzerine Dicle boyundaki Kas›r ismi verilen büyük binalarda hastane açmak lüzumu hâs›l olmufl, toplam 1,300 yatak tutan 5 hastane daha aç›lm›flt›. Tekmil hastaneleri dolaflt›m. Ehemmiyetli sâri hastal›k olarak Yahudi Mektebi’ne yerlefltirilen lekeli tifo hastalar›n› ve hemen her hastanede dizanteri vakalar›n› gördüm (20)."

1916 y›l› fiubat ay›nda 6. Ordu’ya Musul’daki askerî hastaneden gönderilen bir yaz›da; vefatlar›n çoklu¤unun sebebinin, hastalara bak›lmamas› olmay›p, mevsim yüzünden, askerin ‹stanbul’dan ve Irak’a uzak di¤er yerlerden aylarca ya¤mur alt›nda yürüyerek gelmeleri oldu¤u bildirilmifltir. Özellikle yedek askerlerin bu kadar uzun yürüyüfle al›flk›n olmay›fl› ve yürüyüflün ya¤murlu havalarda oluflu, çeflitli hastal›klar›n nedenidir. Örnek olarak, 6. Alay’›n baz› taburlar› ‹stanbul’dan 1,200 askerle yola ç›km›fl iken, mevcudun yar›s›na yak›n› yollarda dökülerek, Musul’a girebilmifltir. Askerî hastanede ölümlerin yüksek olmas›n›n bir nedeni olarak da; sa¤l›k personeli say›s›ndaki yetersizlik gösterilmifltir. Tabipler

hastalanm›fllard›r. Ba¤dat’ta ayn› tarihte bir doktor hastalanm›fl ve ölmüfltür. Nusaybin’de de doktor ve eczac› tifoya yakalanm›flt›r. Sivil doktorlardan biri, Musul’da lekeli hummadan yatmaktad›r. Doktor bafl›na düflen hasta say›s›, 200’dür. Doktorlar hastaland›klar› için, sa¤l›k sorunlar› daha fazlalaflm›flt›r (21).

1916 y›l› bafl›nda Osmanl› 3. Ordusu taraf›ndan boflalt›lan flehirlerdeki hastanelerde bulunan hasta ve yaral›lar cephe gerisine nakledilmifltir. Nakil araçlar› yeterli olmad›¤›ndan, Erzurum’un Ruslar taraf›ndan iflgalinden önce, fiubat ay›n›n en so¤uk günlerinde Erzincan’a Erzurum’dan gönderilen hasta say›s› 18 bin 80’dir. Dr. Nâz›m fiâkir Bey, iflte bu nakil s›ras›nda görevlidir ve flunlar› anlatmaktad›r:

"(...) Cepheden devaml› hasta ve yaral› geldi¤inden 3 gün uyumad›k. Bahusus son gece müthifl bir kar f›rt›nas› flehri alt üst ederken Firdevso¤lu K›fllas›’ndan hafif yaral› ve hastalar› yatak ve yorganlar› ile at arabalar›na yükleyerek Erzincan’a sevk ederken u¤rad›¤›m›z zorluk ve yorgunluk unutulacak gibi de¤ildi. (...)"

"Ertesi gün Erzurum’u terk edip de Il›ca, Yeniköy, Tercan yoluyla Erzincan’a giderken yolda bu arabalardan hiçbirine tesadüf etmedim. [Eksi] yirminin alt›nda bir so¤uklukta hepsinin mahvoldu¤unu düflünmenin ezas›n›, memleketi düflmana terk etmenin cefas›na ekleyince neler çektik (...) (22)"

Dr. Tevfik Sa¤lam, Mart 1916 tarihli raporunda ayn› konuda flu bilgileri vermektedir:

"Erzincan’da fazla hasta tutmamak mecburiyeti ve orduda hasta vesaiti nakliyesinin hemen mâdum olmas›, hastalar›n ekserisinin Erzincan’dan Sivas’a yaya olarak gönderilmesini istilzam etti [gerektirdi]. S›hhiye merkezleri pek yak›n olmakla beraber bu mesafenin hasta yürüyüflü ile ancak 15–20 günde kat edilebilmesi ve hastalar›n istasyonlarda yaln›z ekmek ve s›cak çorba ile beslenebilmesi, yollarda gayri kabili içtinap bir sefaletin zuhurunu mucip oldu. Bu tarzda gönderilen hasta ve yaral›lar Sivas’a ekseriya bitkin bir halde geldikleri gibi orada da sertabibin bütün mesaisine ra¤men, vilâyet taraf›ndan icap eden muavenetin diri¤ edilmesi yüzünden, hastalar izdiham ve mahrumiyet içinde kalm›fl ve binnetice hastalar ahvali s›hhiyesi fenalaflm›flt›r. (...) (23)"

Alman Doktorlar

Büyük Savafl’ta, Osmanl› Ordular›’nda, Alman askerî hekimlerin ve sa¤l›k uzmanlar›n›n da görev ald›klar› kaydedilmelidir.

1915 y›l› Ocak ay›nda zor koflullar alt›nda Trabzon’a gönderilen Alman sa¤l›k ekibi 5 doktor ve 6 hastabak›c›dan oluflmaktad›r. Bu ekip, 5 ay Trabzon’da bir hastanede çal›flm›fl ve daha sonra Mütareke’ye kadar ‹stanbul’da görev yapm›flt›r (24). 1915 ve 1916 y›llar›nda, Erzincan’da, üç Alman doktor görev yapm›fl, biri tifüsten ölmüfltür (Doktor Kolley). Di¤er ikisi, çal›flamayacak kadar hasta olunca ayr›lm›fllard›r. ‹ki hasta bak›c› (Elvers ve Vedel Yarlisberg) da tifüs salg›n›n hüküm sürerken Erzurum’da görev yapm›fllard›r (25).

Alman sa¤l›k uzmanlar›n›n katk› sa¤lad›klar› bir özel t›p alan›, bakteriyoloji laboratuvarlar›d›r. 1916 Sonbahar›nda Ankara’ya gelen Alman Seyyar Bakteriyoloji Laboratuvar› için flehirde bulunan 6 hastaneye eflit uzakl›kta bulunan bir yer seçilmifltir. Seyyar laboratuvar Ankara’da çal›flt›¤› 8 ay boyunca 10 bin 190 kifli muayene etmifltir. Muayene materyalinin yüzde 90’› hastalardan ve asker gönüllülerden ve yüzde 10’u sivil halktan al›nm›flt›r. Muayeneler, hastanelerin durumu hakk›nda bilgi vermektedir. Askerler aras›nda en çok

ölüme neden olan hastal›k, tifüstür. Sivil halk için tam bir çal›flma yap›lmamakla birlikte ayn› durum onlar için de geçerlidir. 1917 y›l› ilk 6 ay›nda hastanelerde bütün tifüs vakalar›n›n yüzde 51’i ölümle sonuçlanm›flt›r. Ankara’da ikinci derecede ölüm olan hastal›k nükseden hummad›r. Bir di¤er önemli bulgu ise, Bakteriyologlar›n, Ankara çevresinde bir s›tma salg›n› beklemeleridir (26).

1914–1918 y›llar› aras›nda savafl alan›ndaki K›z›lhaç görevlilerinin esas amaçlar› da tifüs mücadelesi olmufl ve onlar da karfl› karfl›ya bulunduklar› koflullar yüzünden kendi aralar›ndan baz› kurbanlar vermifllerdir (27).

Alman doktorlar›n ayr›ca bir de siyasî ve askerî görevleri oldu¤u saptanm›flt›r. 1915–1918 y›llar›nda Alman doktorlar›n siyasî görevlerine tipik bir örnek, Konya’da demiryollar› doktorlu¤unun bir Alman’a verilifli ile ilgili bir yaz›d›r. Alman Deniz Kuvvetleri Karargâh›na gönderilen ve demiryollar›ndaki bir doktor kadrosunu konu edinen 25 Temmuz 1915 tarihli yaz›da; "Böyle pozisyonlara yerlefltirilen Alman doktorlar›n yard›m›yla daha genifl halk kesimlerine etki etmenin mümkün olaca¤›," vurgulanm›flt›r. Bu yüzden demiryollar› doktorlu¤una ayn› zamanda jinekolog ve cerrah olarak çal›flabilecek bir denizci doktorun gönderilmesi uygun bulunmufltur. Alman Dr. Börnstein, Konya’da demiryollar› doktorlu¤una bu düflünceyle atanm›flt›r. As›l görevi tifüsle mücadeledir, fakat çok say›da sivil halk›n da sa¤l›¤›ndan sorumludur (28).

Bir Milyon Kifli Tifüse Yakalanm›flt›r

Andre Raymond, 1718, 1759, 1785 ve 1791 y›llar›nda Kahire’de; Al-Budayri de, 1743’te fiam ve 1787’de Halep’te açl›ktan dolay› salg›n hastal›klar›n yayg›nl›k kazand›¤›n› gözlemlemifllerdir. Açl›k, dizanteri ve tifüsün yay›lmas›n› çabuklaflt›rm›flt›r (29). Büyük Savafl’ta Osmanl› co¤rafyas›nda da ayn› e¤ilim gözlemlenmektedir. Tifüs salg›n› ile sefalet aras›nda ciddi bir iliflki vard›r. ‹nsanlar›n temizlenme imkânlar› olmad›¤› ve zor koflullarda yaflad›klar› dönemlerde tifüs salg›n› bafl göstermektedir.

Do¤u Cephesi’nde hastal›klar ve açl›k nedeniyle meydana gelen Türk kay›plar›n›n çok büyük oldu¤unu vurgulayan bir ‹ngiliz-Rus ortak kayna¤›nda aktar›lan bilgiler flöyledir:

"Çanakkale’de verilen büyük kay›plara ra¤men, Osmanl› Ordusu’nun seferî gücü, 1915 Kas›m ay›nda azamî 800 bin kifli kadard›. 1 Mart 1917’de bu 400 bine inmifl ve hiçbir zaman bunun üstüne ç›kamam›flt›r. (1918 Mart ay›nda da 200 bini geçmemifltir). 1916 yaz›nda toplam 52 Türk tümeninin ancak 26’s› Ruslara karfl› savaflm›flt›r. 1915 Kas›m ay› ile 1917 Mart ay› aras›nda, Türklerin kaybetti¤i 400 bin kifliden en az 300 bini Ruslara karfl› yap›lan harekâtta kaybedilmifltir. (Buna salg›n hastal›klardan ölenler, firariler ve savafl esirleri dâhildir). E¤er Gelibolu’da verilen zayiat, Osmanl› ‹mparatorlu¤unun askerî gücüne ciddi bir darbe indirmifl olsayd› ve Transkafkas Cephesi’ndeki taarruz harekât›n› zaman›nda önlemifl olsayd›, 1916’da Ruslar›n Türklere verdirmifl oldu¤u kay›plar, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun mahv› demek olacak ve 1917-1918’de Irak’ta ve 1918’de Filistin’de ‹ngiliz zaferlerine bir zemin haz›rlayacakt› (30)."

1914’te, Büyük Savafl’›n bafllamas› ile birlikte bütün Osmanl› ülkesi salg›n hastal›klar için âdeta bir aç›k alan haline gelmifltir. Dört y›ll›k savafl boyunca en s›k rastlan›lan ve tahribat yapan salg›nlar, daha çok bitle yay›lanlar›d›r. Bunlar›n en bafl›nda geleni, insana bitle bulaflan, bafl a¤r›s› ve ateflle bafllayan deride yayg›n dökmeler yapan, iki hafta kadar devam eden ve yafll›larda oldukça tehlikeli olan bir riketsiya hastal›¤›

KL‹M‹K 2005 XII. TÜRK KL‹N‹K M‹KROB‹YOLOJ‹ VE ‹NFEKS‹YON HASTALIKLARI KONGRES‹

olarak tifüstür ve yüzy›llar boyu büyük insan kitlelerinin ölümüne sebep olmufltur. Tifüs için literatürde lekeli humma, klasik tifüs ve Avrupa tifüsü adlar› kullan›lmaktad›r. Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda tifüs hastal›¤› en çok humma ad› alt›nda tifo ile kar›flt›r›lm›flt›r (31).

Tifüs, yani Rickettsia’lar, insanlar›n sinsi düflman›d›r. Toplumlar kuvvetli olduklar› sürece gizlenmifller, topluluklar›n direnci azal›nca tekrar ortaya ç›km›fllard›r. Bu nedenle savafllar, göçler ve insanlar› sefalet içine atan bütün koflullarda, tifüs epidemileri kendini göstermifltir. "Rickettsia tarihte daima savafllar›n peflini izlemifltir." Tifüs, bütün dünyada yayg›n bir enfeksiyondur. Savafllar, sefalet, açl›k gibi insan topluluklar›n›n bak›ms›z, dirençsiz kald›¤› ve hijyen koflullar›ndan uzaklaflt›¤› zamanlarda epidemiler yapmaktad›r. Geri kalm›fl ülkelerden tifüs kaybolmamaktad›r. Tifüs epidemiyolojisinde en önemli arac› bittir. Bit, insan parazitlerindendir. Tifüs, mevsim ile ilgili bir enfeksiyondur. Sonbahar›n so¤uk aylar›nda hasta say›s› artmaya bafllar. K›fl aylar› epidemi mevsimidir, k›fl›n bitimine do¤ru gittikçe genifller, fiubat ve Mart aylar›nda en fazlad›r. Bundan sonra hasta say›s› azalmaya bafllar. Bit, ›fl›ktan, s›cak ve aç›k havadan hofllanmaz. So¤uk mevsimlerde insanlar›n birbiriyle temas› artt›¤› için, köyde, evde, k›fllada s›k›fl›k yafland›¤›ndan ricketsia’l› bitler epidemi ve pandemi nedeni olmufltur. Büyük Savafl’ta en az 1 milyon insan tifüse yakalanm›flt›r (32).

Savafl y›llar›nda bafl gösteren di¤er önemli bir salg›n hastal›k, su ve besin hijyeni ile yak›ndan iliflkili olan tifodur. Bu da bir ordu ve savafl hastal›¤›d›r. Tarihteki her savaflta küçük veya büyük tifo epidemileri görülmüfltür. Tifo epidemileri mevsimlerle ilgilidir. Enfeksiyon, temmuz bafl›nda ortaya ç›kar ve a¤ustos ay›nda h›zla yay›l›r. Ekim’e kadar en yüksek oran›na vard›ktan sonra azalmaya bafllar (33). Büyük Savafl’ta s›k rastlananlardan hummay› rac›a da eski bir hastal›kt›r. Hastal›k tifüs ile kar›flt›r›lm›fl ve bunun hafif bir flekli san›lm›flt›r. ‹lginç bir nokta hummay› rac›a epidemileri tifüs epidemisi ile birlikte bafllamaktad›r. Çünkü salg›n koflullar› rickettsia enfeksiyonlar›n›n bir benzeridir. Bulaflt›r›c›lar› da bit ve kenedir (34).

Ölüm Tafl›y›c›lar›

Büyük Savafl y›llar›nda savafl esirleri, firariler ve mültecilerin salg›n hastal›klar›n yay›lmas›nda çok talihsiz bir rol üstlendikleri kaydedilmelidir.

Irak’ta ‹ngilizlere, Kafkaslarda Ruslara esir düflerek Hindistan’a ve Sibirya’ya sevk edilen Türk askerleri aras›nda tifüs tahribat›n› yapm›fl, özellikle Sibirya yolcular›n›n tafl›nd›klar› katarlarda hastalar bak›ms›z, ilâçs›z ölmüfller, so¤uktan kaskat› kesilen cesetler belirli istasyonlarda birer kütük gibi demiryoluna at›lm›fl kurt ve köpeklere yem olmufllard›r (36).

Osmanl› Ordusu’ndaki firarilerin salg›n hastal›klar›n yay›lmas›ndaki rolleri çok büyüktür. Firarilerin say›lar› yüksek miktarlara ulaflt›¤› için tehlikeleri fliddetli ve sürekli olmufltur. 1938’de, General Ali Fuat Cebesoy, 1916–1917 y›llar›nda Osmanl› ordular›nda firarlar›n yüzde 30’dan yüzde 50’ye ç›k›fl›n› flu flekilde aç›klam›flt›r:

"1– Savafl bafllayal› iki sene oldu¤u halde hiçbir kimseye izin verilmemesi."

"2– Tahammül edilemeyecek kadar çok so¤uk ve s›cak yerlerde sürekli olarak harp edildi¤i halde, en basit ve iptidai flekilde olsun çok laz›ml› ihtiyaçlardan hiçbirinin temin edilmemesi, az ve çok kötü yiyecek verilmesi, çok defalarda aç

b›rak›lmas›... Hulâsa insan›n tasavvur ve hayalînden geçiremeyece¤i kadar periflanl›k ve sefalet."

"3– Çanakkale Muharebeleri istisna edilirse hiçbir Türk k›tas› cephede de¤ifltirilmemifl ve sürekli olarak muharebe hatt›nda kalm›flt›. Buna sebep cephelerin çok az kuvvetle tutulmak istenmesi."

"4– Bir taraftan hastal›k ve firar dolay›s›yla kadrolar küçüldükçe di¤er taraftan yeni teflkilât için bu zay›f kadrolardan sürekli olarak subay ve erat al›nmas› (36)."

Birli¤inden ayr›lan tebdil haval› veya firarî erat hastal›¤› iç k›s›mlara tafl›maktad›r. Uluk›flla’ya kadar menzil ana hatt› ve Erzurum-Ki¤›-Palu-Maden-Diyarbak›r ve Erzurum-Erzincan- Harput-Diyarbak›r yollar›nda ve civar›nda köylerde hastal›k yayg›nlaflm›flt›r (37).

1916 Ekim ay›nda 3. Ordu’nun cephe gerisinde en az 50 bin firarî vard›r. fiiddetli kar f›rt›nalar› firar hadisesini biraz durdurmufl ve bunlar›n pek ço¤u ancak birliklerinde bulabildikleri pek az az›k (yiyecek) için yeniden k›talar›na dönmüfllerdir. Fakat tifüs ve so¤uk nedeniyle bafl gösteren bir sürü hastal›klarla k›r›lm›fllard›r. "Kolordular tümen, tümenler alay ve alaylar tabur hatta bölük" seviyesine inmifltir (38).

Mülteciler, savafl›n en dramatik kurbanlar› ve ayn› zamanda salg›n hastal›klar›n tafl›nmas›ndaki rolleri ve u¤rad›klar› çok a¤›r telefat nedeniyle en talihsiz kesimdir. ‹stanbul’daki Avusturya Askerî Ataflesi Joseph Pomiankowisky’nin Suriye’ye zorunlu göçe tabi tutulan Ermeni kafileleri ile ilgili saptamas› son derece ilginçtir:

"Anadolu'daki Ermeni halk›n›n Jön Türkler Hükümeti’nce göç ettirilmesi memleketin esnaf›n›, zanaatkâr›n›, tacirini, ziraatç›s›n› bir hamlede al›p götüren bir hareket olmufltu. K›sa zamanda zahire, hayvan ve bilhassa erzak yoklu¤u bafl gösterdi¤i için, Anadolu'da harekât halinde bulunan Türk birliklerini iafle etmek çok zor oluyordu. Ermenistan'da 100 bin kadar Türk askeri açl›ktan k›r›lm›flt›. Her türlü temizlik flartlar› ve sa¤l›k hizmetlerinden mahrum olan Ermeni kervanlar›, gittikleri yerlere üzerlerinde bulafl›c› mikroplar› da götürmüfllerdi. Kervanlar, u¤rad›klar› bölgelerde yaklafl›k bir milyon Müslüman›n ölümüne sebep olan lekeli humma hastal›¤›n›n mikrobunu da b›rakarak gitmifllerdir (39)."

Suriye’de iskân edilen Ermenilerin 4. Ordu bölgesine tifüsü yaymalar› gibi, 1916’da Ruslardan kaçan Türk mülteciler de s›¤›nd›klar› bölgelere tifüsü tafl›m›fllard›r. 16 fiubat 1919’da Erzurum, 3 Mart 1916’da Bitlis ve hemen arkas›ndan Mufl, 18 Nisan’da Trabzon, 15 Temmuz’da Bayburt, 20 Temmuz’da Gümüflhane ve 24 Temmuz’da Erzincan’›n Ruslar taraf›ndan iflgal edilmesi, tifüsün yay›lmas›n› h›zland›rm›flt›r (40).

Suriye’ye Ermeni mültecilerin gelmesiyle daha önce yaln›zca Gazze ve Aliye’de görülen tifüs salg›n›, Eylül ay›ndan itibaren bütün 4. Ordu bölgesine yay›lm›flt›r. Bu s›rada 4. Ordu S›hhiye Müflaviri Dr. Mühlens Almanya’ya gitti¤inden ve Ordu S›hhiye Reisi Galip de ‹stanbul’da tedavide oldu¤undan, K›z›lay Süveyfl Heyeti Baflkan› Dr. Nefl’et Ömer, 4. Ordu S›hhiye Müflavir Vekili olarak ve Binbafl› rütbesiyle görevlendirilmifltir. Dr. Nefl’et Ömer, hekimleri toplayarak onlara tifüs hakk›nda bilgiler vermifl ve al›nmas› gerekli tedbirler hakk›nda Türkçe ve Arapça kitapç›klar yay›nlam›flt›r. Halep 18 bölgeye ayr›larak her bölgeye 2 hekim atanm›fl, 9 temizleme müfrezesi taraf›ndan günde 3,000 kifli temizleyen istasyonda tifüs hastalar› önce salg›nlar hastahanesine yollanm›fl ve bu önlemler sayesinde bafllang›çta bir günde 250 olan insidens bir ayda 10’a düflürülmüfltür (41).

mücadeledeki ola¤anüstü gayretlerini yak›ndan izleyen Kress von Kressenstein; "Cemal Pafla’n›n sa¤l›k hizmetlerini gelifltirmede gösterdi¤i anlay›fl ve enerjiden" övgüyle söz etmifl ve bu anlay›fl›n özellikle Do¤u Anadolu’dan sürgün edilenlerin Halep’te hastal›k tehlikesiyle karfl›laflt›klar›nda kendini