• Sonuç bulunamadı

TEORİK ÇERÇEVE VE TEMEL KAVRAMLAR

2. VERGİYE KARŞI DİRENME ŞEKİLLERİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

2.3. Agresif Vergi Planlaması

Ayrıca vergiden kaçınma nedeniyle yeterli miktarda gelir elde edemeyen devlet harcamalar için gerekli gelir kaynağını borçlanma yoluyla sübvanse etmeye çalışacaktır.

Hukuki olarak vergiden kaçınmanın ortaya çıkardığı sonuçlara gelince;

devletler kabul edilemez vergiden kaçınmayı mücadele edilmesi gereken küresel bir sorun olarak gördüğünden bu amaçla yasal düzenlemelere yer vermektedir. Ancak yapılan yasal düzenlemelerin çok oluşu gerek vergi sistemi içerisinde gerekse ülkelerin vergi sistemleri arasında içerisinde karmaşık ve birbiriyle çelişen düzenlemelerin ortaya çıkmasına neden olmuştur52. Dolayısıyla karmaşık ve birbiriyle uyumsuz düzenlemeler vergiden kaçınmayı önlemek bir yana kolaylaştırmaktadır. Diğer taraftan vergiden kaçınma halinde yasaların amacı ya da yasama organının niyeti ile yükümlünün ulaştığı sonuç arasında bir çelişki mevcuttur. Çünkü mükellefler tarafından elde edilen vergi avantajı yasanın amacı ya da yasama organının niyetlendiği sonuçla değil, yasanın lafzı ile uyumludur53. Yani vergiden kaçınma yasanın lafzına uygun olarak gerçekleşmekte lakin yasanın ruhuyla çelişmektedir. Bu durum vergi kanunlarının yorumlanmasında hangi yorum yönteminin uygulanması gerektiği sorunun gündeme getirmektedir. Ayrıca vergiden kaçınma faaliyetleri dolaysız vergilerin vergi gelirleri içerisindeki payının düşmesine neden olmaktadır54. Dolaysız vergilerle karşılanamayan vergi açığı bu defa dolaylı vergilerle giderilmeye çalışıldığından bilhassa nihai vergi ödeyicileri üzerinde adil olmayacak şekilde vergi yükünün artması söz konu olmakta, bu durum da vergi sisteminin etkinliği ve etkililiğini olumsuz etkilemektedir. Benzer şekilde vergiden kaçınma vergi adaleti açısından olumsuz algı oluşturmaktadır.

2.3. Agresif Vergi Planlaması

Agresif vergi planlaması, mükelleflerin vergi yükümlülüğünü ortadan kaldırmak, azaltmak ya da ertelemek amacıyla yasama organının niyet etmediği ya da niyet etmesinin olanaklı olmadığı biçimdeki davranışlarda bulunması şeklinde tanımlamak mümkündür55. Kabul edilebilir vergiden kaçınmanın aksine agresif vergi

52 Duff, s. 486.

53 Gökbel, s. 57.

54 Kıldiş, http://www.vergidunyasi.com.tr/dergiler.php?id=4690.

55 Gökbel, s. 39; Kabul edilemez vergiden kaçınmanın, vergiden kaçınmanın bir türü olduğuna dair bkz. Gilles N. Larin, Chantal Buote, Robert Duong, Aggressive Tax Planning and Inherent Risks:

Would Canada Benefit by Adopting Tools Developed by Some of Its Trading Partners, Québec 2006, s. 10.

24 planlamasında mükellefler, yasama organının amaç ve niyetinin dışında davranarak vergi avantajı elde etmeye çalışmaktadır56. Bir başka deyişle, mükellefler, vergi sistemi içerisindeki yasa boşluklarından veya farklı ülkelerin vergi sistemleri arasındaki uyumsuzluklarından ustalıkla yararlanmak suretiyle kendilerine vergi avantajı sağlarken devlet aleyhine vergi kayıplarına yol açmaktadır57.

Agresif vergi planlaması, vergi yükünü azaltmak amacıyla bir vergi sistemi içerisindeki vergi avantajlarından veya vergi sistemleri arasındaki uyumsuzluklardan yararlanmak şeklinde ortaya çıktığı dikkate alındığında, bu tür vergiye karşı tepki yollarının çok farklı şekillerde tezahür edeceğinden şüphe yoktur. Bu anlamda kontrol edilen yabancı kurum kazançlarından, transfer fiyatlandırmasından, örtülü sermayeden veya vergi cennetlerinden yararlanma ve vergi anlaşmalarının kötüye kullanılması suretiyle vergi avantajı elde etme bu yollardan bir kaçıdır.

Agresif vergi planlaması, vergi sistemi ya da vergi sistemleri arasındaki uyumsuzluklardan yararlanılmayı da bünyesinde barındırdığından etkileri itibariyle sadece ülkelerin kendi vergi tabanlarını erozyona uğratmamakta başka ülkeleri de etkileyebilmektedir. Bu nedenle kabul edilemez vergiden kaçınma küresel bir sorun olarak değerlendirilmektedir58. Örneğin (A) ülkesinde yabancı sermayeyi ülkeye çekmek amacıyla yabancı yatırımcılara yatırım tarihinden itibaren 10 yıl süreyle vergi muafiyetinin tanındığını, (B) ülkesinde ise bilgisayar parçasının üretilmesi halinde 10 yıl süreyle vergi alınmayacağına dair düzenleme yapıldığını; (A) ülkesinde faaliyet gösteren (C) firmasının bilgisayar parçası ürettiğini; (B) ülkesinde faaliyet gösteren (D) firmasının ise bilgisayar montaj işiyle uğraştığını varsayalım.

(C) ve (D) firmalarının her ikisinde de büyük hisse sahibinin (E) ülkesinin vatandaşı (F) kişisi olduğunu varsayalım. Bu varsayım altında normal şartlar altında (C) ve (D) firmaları kendi ülkelerinde faaliyette bulunsa elde edecekleri kurum kazançları üzerinden vergiye tabi olacak ve her iki firma da ayrı ayrı vergi ödeyecek,

56 Baker, s. 10.

57 Ersin Tayfur, Avrupa Birliği’nin Vergi Kaçakçılığı ve Vergi Kaçırma Faaliyetlerine Karşı Mücadelesi, Erişim Tarihi: 30.05.2014, http://www.vmhk.org.tr/?p=4527; European Commission, Commission Recommendation Of 6.12.2012 On Aggressive Tax Planning, Brussels, 6.12.2012 C (2012) 8806 Final, s. 2.

58 European Commission, Platform For Tax Good Governance-Discussion Paper on the Recommendation On Aggressive Tax Planning, Brussels, January 2014 Taxud/D1/, s. 2, Erişim

Tarihi: 30.05.2014,

http://ec.europa.eu/taxation_customs/resources/documents/taxation/gen_info/good_governance_matte rs/platform/meeting_20140206/aggressive_tax_planning.pdf.

25 dolayısıyla (F)’nin toplam kazancında azalma meydana gelecektir. Ancak bunun yerine (F), bilgisayar parçası üretimi yapan (C) firmasını (B) ülkesine ve bilgisayar montaj işini yapan (D) firmasını ise (A) ülkesine taşıması halinde (B) ülkesinde vergi istisnası, (A) ülkesinde ise vergi muafiyeti nedeniyle her iki ülkede de vergi ödemeyerek vergi kazancı elde etmiş olacaktır. Dikkat edilirse burada vergi sistemleri arasındaki uyumsuzluğun ustalıkla kullanılması neticesinde hem (A) ülkesi hem de (B) ülkesi elde etmesi gereken vergiden mahrum kalmış durumdadır.

Agresif vergi planlamasında mükellefler tarafından başvurulan hukuki araçlar görünüşte hukuka uygundur. Bu nedenle agresif vergi planlamasındaki işlemler ilk bakışta tespit edilememektedir. Az önce verdiğimiz örneğe dönersek (A) ve (B) ülkeleri birbirinden bağımsız birer devlet olmaları ve vergilendirme yetkisinin mülkilik prensibine tabi olduğu dikkate alındığında her iki ülkede faaliyet gösteren (F) kişisi her iki devlete de vergi ödemeyerek vergi kazancı elde etmekte ve kullandığı araçlar da ayrı ayrı her iki ülkenin de iç hukukuna uygun görünmektedir.

Bu durumda mükellef kabul edilebilir vergiden kaçınmada olduğu gibi sanki hukuka uygun hareket etmektedir. Ancak agresif vergi planlamasını kabul edilebilir vergiden kaçınmadan ayırt edebilmek için mükellefin niyetine ve hukuki araçları ustalıkla kullanıp kullanmadığına ve işlemlerin ekonomik özünün olup olmadığına bakmak gerekmektedir. Nitekim agresif vergi planlamasında peçeleme yoluyla hakkın kötüye kullanılması neticesinde mükellefi olduğu devlet aleyhine vergi kayıplarına yol açılması gerekmektedir. Örneğimizde (F) kişisi aslında kendisine ait olan her iki şirkette hem (A) ülkesine hem de (B) ülkesine vergi vermemek amacıyla hukuki araçları ustalıkla kullanarak her iki ülkenin de aleyhine ancak kendisini lehine vergi avantajı sağladığı görülmektedir.

Agresif vergi planlaması yerine doktrinde farklı kavramlar kullanılmaktadır.

Bunlar kabul edilemez vergiden kaçınma, izin verilmeyen vergiden kaçınma, aşırı vergiden kaçınma, aşırı yararlanma, vergiden kaçınmanın kötüye kullanılması ve vergi sömürücülüğüdür59.

59 Agresif vergi planlaması konusu aşağıda ayrıntılı olarak ele alınacağından burada daha fazla detaya girilmeyecektir.

26 2.4. Vergi Grevi

Vergi, gelir, servet ve harcamalar üzerinden belirli oranlar dâhilinde kamu yararı gözetilerek devlet tarafından hukuki cebir altında tahsil edilen bir ödemedir. Verginin hukuki cebir altında alınması onun yasal bir dayanağının varlığını zorunlu kılmaktadır. Günümüzde bu dayanak kanundur. Dolayısıyla “vergilerin kanuniliği ilkesi” gereğince kanuni dayanağı olmayan hiçbir vergi alınamaz60. Bununla birlikte yasal dayanağı olan her vergi tahsil edilemeyebilir. Gerek ekonomik sebepler gerek sosyolojik nedenler gerekse meşruiyet sorunları sebebiyle verginin yükümlüsü olan kişiler devlete vergi ödememe yoluna gidebilir. Devlete vergi ödememe yollarından biri de vergi grevidir.

Vergi grevi61, vergi yükümlülerinin kollektif hareket etmek suretiyle devlete vergi ödememeleri anlamını taşıyan vergi direncinin dışa vurulmuş halidir62. Vergi grevi, vergiden kaçınma ve vergi kaçırmanın aksine toplumsal nitelik arz etmektedir.

Bir başka ifadeyle vergiden kaçınma ve vergi kaçırma, vergiye karşı bireysel bir tepkiyken, vergi grevi toplumsal bir tepki olarak ortaya çıkmaktadır.

Vergi grevinin ortaya çıkabilmesi için hareketin kollektif başlaması önemli değildir. Vergiye karşı bireysel olarak gösterilen tepki, toplumun geneli tarafından kabul görmesiyle vergi grevine dönüşebilir63.

Vergi grevinin örneklerini yakın tarihte görmek mümkündür. “Poujade Hareketi” olarak literatüre geçen olay bunlardan biridir. Meydana gelen bu olay vergi grevinin iktisadi, mali ve siyasi yönünü ortaya koyması açısından önem arz etmektedir. Poujade Hareketi, 1953 yılında Fransa’nın Lot vilayetinde perakende kırtasiyecilik işi ile uğraşan ve aynı zamanda belediye meclis üyeliği yapan Pierra Poujade isimli kişinin önderliğinde başlatılmıştır. Bu hareketin meydana geldiği dönem Fransa’sı bir taraftan 1950 yılında başlayan Kore savaşının etkileriyle diğer taraftan ülkede meydana gelen ekonomik sorunlarla uğraşmaktadır. Gelişmişlik ve refah seviyesinin ülkenin her tarafında homojen bir nitelik göstermemesi de halk

60 Yıldırım Taylar, “Anayasa Mahkemesi Kararları Işığında Vergi Hukukunda Hukukî Güvenlik İlkesi”, Vergi Dünyası Dergisi, Sayı: 307, Yıl: 2007, Erişim Tarihi: 02.05.2014, http://www.vergidunyasi.com.tr/dergiler.php?id=4634.

61 Bazı kaynaklarda vergi grevi kavramı yerine vergi isyanı kavramı da kullanılmaktadır. Bkz. A.

Kerim Gök, “Vergi Direncinin Gelişimi”, Marmara Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, Cilt: XXII, Sayı: 1, Yıl: 2007, s. 151.

62 Erdem, Şenyüz, Tatlıoğlu, s. 179; Pürsünlerli Çakar, s. 1295; Gök, s. 150.

63 Pürsünlerli Çakar, s. 1296.

27 üzerinde olumsuz etki yaratmakta ve uygulanan mali politikalar faklı neticeler doğurmaktadır. Nitekim Poujade Hareketi’nin meydana geldiği Lot vilayetinde yaşayan halkın büyük çoğunluğu fakirdir. Elde edilen ticari kazançların seviyesi Fransa’nın diğer vilayetlerine göre çok aşağıdadır. Ekonomisi daha çok ziraate dayanan bu bölgeden insanların göç etmesiyle birlikte bölgenin ekonomik kaybı artmaktadır. Ayrıca ticari sektörün rasyonelleşerek merkezileşmesi ile iş yerleri, şubeler şeklinde belirli merkezden yönetilen yerler haline gelmektedir. Bu durum Fransa’nın genel milli menfaatlerine uygun görünmekle birlikte uzak yerleşim yerlerine yayılmış küçük esnafın iktisadi durumunu daha da kötüleştirici bir durum ortaya çıkmaktadır. Nitekim bu bölgede yaşayan köylü ve kasabalı halkın, ihtiyaç duydukları maddeleri satın almak için daha büyük merkezlere gitmeyi göze almaları meydana gelen gelişmenin küçük esnafın aleyhine olduğunu göstermektedir. Ayrıca küçük işletmelerin, merkezileşmiş şirketlerin distribütörlük şeklinde ortaya çıkan yeni metotlarına ayak uyduramaması ve Fransa devletinin kooperatiflere tanıdığı imtiyazları, küçük işletmelere tanınmaması esnafı müşkül duruma sokmuştur64. Dolayısıyla iktisadi açıdan küçük işletmeler zor şartlar altındadır. Buna ek olarak Fransa devletinin o dönem uyguladığı mali politikalar da Poujade Hareketini tetiklemiştir. Bir defa perakendeci iş yerleri dolaylı (vasıtalı) vergileri fiyatlara eklemek suretiyle tahsil etmek ve maliyeye ödemekle yükümlü tutulmuşlardır.

Ancak perakende iş yapan bu kimselerin, oranları malların nevilerine göre değişen vergileri toplamak konusunda teknik bilgiye sahip olmadıkları gibi büyük işletmelerin yaptığı şekilde mali müşavir ya da hesap uzmanlarından yararlanma imkânları yoktu. Dolayısıyla bu durum küçük işletmelerin vergi yükünün nispi olarak artmasına neden olmuştur65. Diğer taraftan, 1952 yılından itibaren uygulanan deflasyonist politika ile birlikte fiyatlar genel düzeyinde sürekli bir düşüş yaşanmaktadır. Bu düşüş nedeniyle küçük esnaf ve zanaatkârların iş hacimleri ve kâr hadleri daralmakta; ancak o dönem alınan götürü usulü ile tespit edilen vergiler aynı şekilde kaldığından verginin gelir üzerindeki baskısı da artmaktadır. Bu ise esnafın vergi yükünü daha ağır hissetmesine, yani vergi tazyikinin artmasına sebep olmaktadır66. Ayrıca o dönem Fransa Maliye Bakanlığı tarafından vergi kontrol usulleri sıkılaştırılmış ve vergi kaçakçılığına uygulanan cezalar sertleştirilmiş, maliye

64 Kenan Bulutoğlu, “Vergiye Karşı Tipik Bir Reaksiyon Poujade Hareketi”, Maliye Araştırma Merkezi Konferansları, Sayı 4, Yıl: 1958, s. 173-175.

65 Bulutoğlu, s. 176.

66 Bulutoğlu, s. 177-178.

28 müfettişlerine mükelleflerin her çeşit vergilerini kontrol etmek yetkisi verilerek, bir vergi türünde tespit edilen kaçakçılık izi takip olunmak suretiyle diğer vergilerdeki matrah gizlemeleri de tespit edilebilmiştir. Ancak o dönem Fransa’sında küçük esnafın geniş ölçüde vergi kaçırdığı bilinen bir gerçektir. Hatta bu durum öyle benimsenmiş ki, fazla vergi ödeyen bir mükellef, kendisinin maliye tarafından yolunduğu ya da kafeslendiği hissine kapılmakta ve ödediği vergiyi yakınlarına itiraftan utanmaktadır. Vergi kaçakçılığı Fransa’nın güneyinde sıklıkla işlenmekteydi. Bu mevcut durum karşısında kaçakçılık vakalarını azaltmak, vergi hasılatını artırmak gayesiyle 1953 yılından itibaren alınan sert mali tedbirlerden genellikle perakendeci küçük esnaf ve zanaatkârlar geniş ölçüde vergi kaçakçılığı yaptıklarından büyük ve sanayi erbabına nispetle daha fazla etkilenmiştir67. Böylece artan vergi denetimi nedeniyle küçük esnaf kendisini vergi baskısı altında hissetmeye başlamıştır. Nihayet küçük esnaf ve zanaatkârların, büyük tüccarlardan ve sanayicilerden çok kere daha ağır şekilde vergilendirildiklerine dair inancın oluşması ve bu inançlarını kuvvetlendirecek şekilde elde edilen safi kazançlardan küçük esnaf ve zanaatkârların indirimden yararlanamamasına rağmen, gerçek kazanç üzerinden vergilendirilen büyük tacir ve sanayiciler, kazançları üzerinden geniş ölçüde indirim yapabilme imkânına sahip olabilmekteydiler. Benzer şekilde küçük esnaf ve zanaatkârların, ücretli olarak çalışanlarla kendilerini karşılaştırdıklarında sosyal sigorta, aile aidatı gibi sosyal bir takım avantajlardan istifade edemediklerini görmekteydiler68. İşte bu sıkıntılı yapı içerisinde Lot vilayetine vergi müfettişlerinin geleceği ve esnaf hakkında vergi denetimi yapılacağının haber alınması üzerine Belediye Meclisinde bu konu ele alınır ve kontrole kuvvetle karşı konulması kararlaştırılır. Bu toplantının ertesi günü gelen vergi müfettişlerine mukavemetle muamelede bulunulması üzerine vergi müfettişleri denetim yapamadan bölgeyi terk etmek zorunda kalırlar. Lot vilayetinde gerçekleşen bu durum, benzer sosyolojik ve ekonomik duruma sahip yerlerde de kabul görünce münferit olarak başlayan bir eylem geniş bir kitleye ulaşarak vergi grevinin tipik bir örneğini oluşturmuştur.

Poujade Hareketi’nin yukarıda açıklandığı üzere gerçekleştiği dikkate alındığından vergi grevinin ortaya çıkışının sadece iktisadi sebeplere bağlamanın yanlış olduğu sonucuna varılabilmektedir. Gerçekten vergi grevi, iktisadi, mali ve

67 Bulutoğlu, s. 180-182.

68 Bulutoğlu, s. 182-185.

29 siyasi sebepleri bünyesinde bulunduran bir harekettir. Poujade hareketinden yola çıkılarak vergi grevi hakkında şu çıkarımlarda bulunabiliriz:

1. Vergi grevi, iktisadi bir tepki olmakla birlikte uygulanan maliye politikaları vergi grevini tetikleyici rol oynamaktadır.

2. Vergi mükellefleri arasında farklı uygulamalar olması, vergi yükü ağır olan mükellef yönünden vergi yasalarının meşruiyetini tartışılır hale getirmektedir.

3. Sağlıklı bir vergi uygulaması açısından vergi mevzuatının ülke gerçekleri ile uyumlu olması gerekmektedir. Bu nedenle vergi yasaları hazırlanırken ülkenin ekonomik ve sosyal yapısına dikkat edilmelidir.

4. Vergi grevi, sosyolojik unsurları bünyesinde barındıran bir harekettir.

5. Vergi grevi her zaman mükelleflerin hukuka uygun menfaatlerinin zedelenmesi dolayısıyla ortaya çıkmayabilir. Vergi kaçakçılığı gibi yasal olmayan yollardan menfaat temin eden mükelleflerin bu yöndeki eylemlerini sona erdirmek üzere getirilen yasal düzenlemeler de vergi grevini ortaya çıkarabilmektedir.

6. Maliye, mükellef ile olan ilişkilerini insan davranışları ve mükellef psikolojisi açılarından en uygun şekilde ayarlamak zorundadır.

7. Toplu vergi yükünü belirli zümreler üzerine dağıtan mali gelirler dengesi ile bu zümreleri siyasi sahada temsil eden siyasi kuvvetler dengesi arasında çok sıkı bir bağ olduğu gözden kaçırılmamalıdır.

8. Maliye, vergi kontrollerinin etki ve kapsamını mükelleflerin iktisadi kuvvetine göre belirlemesi, düşük gelir kademelerinde bulunan küçük esnafın daha fazla vergi yükü altında ezilmesini önlemelidir.

Vergi grevinin ortaya çıkmasının nedenlerini dört grupta toplayabiliriz: Mali sebepler, iktisadi sebepler, siyasi sebepler ve sosyolojik sebepler. Mali sebepler, devletin maliye politikası ve bu politikayla bağlantılı olarak yürürlüğe koyduğu yasal düzenlemelerle ilgilidir. Bu bağlamda yüksek oranda vergi uygulanması, vergi mükellefleri arasında haklı bir neden olmaksızın farklı uygulamaların varlığı, özel düzenlemelerle muafiyet ve istisnaların belirli bir kesime tanınırken bir başka kesime tanınmaması, vergi denetimleri ve uygulanan cezaların sistematik olarak belirli bir kesimde yoğunlaşırken aynı durumda olan bir başka kesime uygulanmaması, aynı vergi konusunun farklı düzenlemelerle vergilendirilerek aşırıya gidilmesi, vergi

30 sisteminin işleyişinde ve vergi idaresinin yapısında bozukluk, vergilerin idarenin istediği herhangi bir zamanda tahsil edilmesi gibi keyfi uygulamaların varlığı, vergi idaresi adına görev yapan ajanların olumsuz tutumları mali sebeplere örnek olarak gösterilebilir69. Siyasi sebepler, uygulanan genel politikayla ilgilidir. Vergilerin kamu hizmetlerinin sürdürülmesine ve genel faydanın olduğu bilinciyle ödenmesine karşın halkın büyük çoğunluğu tarafından kabul edilmeyen politikalar ve bunların uygulanmasına harcanması durumunda halk, vergi ödemede bir dirençte bulunabilecektir. Benzer şekilde siyasi iktidarlar, baskı gruplarının istekleri doğrultusunda kararlar alarak bazı durumlarda oy uğruna vergilendirmeden vazgeçebilmekte veya vergi yükünü belirli kesimlere yükleyebilmektedir. Ayrıca siyasi partilerin vergileme konusundaki farklı anlayış izlemeleri nedeniyle siyasi istikrarın bulunmadığı ülkelerde her seçim döneminde farklı vaatlerde bulunulması, çok sık vergi affı kanunu çıkartılması ve vergi ödeyenlerin ödüllendirilmediği aksine

“enayi” gibi hissettirildiği70 ülkelerde vergi ödeme konusunda ciddi direnişler gündeme gelebilmektedir. Sosyolojik sebepler, mükelleflerin sübjektif yönüyle ilgilidir. Bir ülkede mükellefler, gelir dağılımının ve vergi yükünün adil olmadığına inanmaları halinde mevcut vergi sisteminin meşruluğuna şüphe ile bakabilecektir.

Diğer taraftan mükelleflerin bir kısmının vergi ahlakının gelişmemiş olması nedeniyle devlete vergi ödememeleri, ödenmeyen bu vergiler dolayısıyla devletin gerekli önlemleri almak yerine vergisini ödeyen mükelleflere yönelmesi, ver olan sosyal sorunu çözmemesi vergisini ödeyenler yönünden vergi grevini tetikleyecektir.

Son olarak iktisadi nedenler, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik yapıyla alakalıdır.

Örneğin bir ülkede, vergi mükelleflerinin geçimlerini dahi zor sağladıkları, gayrı safi milli hasılanın düşük olduğu, orta ölçekli işletmelerin ihmal edildiği ve bunların yerine büyük işletmelere vergi kolaylıkları sağlanarak daha da büyümelerinin sağlandığı böylece rekabet imkânının ortadan kaldırılarak orta ölçekli işletmelerin piyasadan silinmesi sonucunun ortaya çıktığı bir ekonomik yapı vergi grevinin ortaya çıkmasında önemli rol oynayabilecektir.

Vergi grevi bir yönüyle sivil itaatsizlik olarak değerlendirilebilecek bir kavramdır. Sivil itaatsizlik, şiddete başvurulmaksızın yasal ya da ahlaki olarak meşruiyeti aktivistler tarafından şüpheli bulunan, özellikle hukuka veya hukuk

69 Gök, s. 147-148.

70 Gök, s. 149.

31 kurallarına dikkat çekmek amacıyla gerçekleştirilen kanunlara karşı gelme eylemidir71. Bu anlamda bir hareketin sivil itaatsizlik olarak kabul edilebilmesi için hareketin şiddetsizlik, yasaya aykırı gelme, kamuya açıklık ve çiğnenen pozitif hukuk normundan doğacak yaptırıma katlanma unsurlarını içermesi gerekmektedir72. Dolayısıyla yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda vergi grevinde mükelleflerin, kolektif olarak hareket etmekle birlikte şiddete başvurmadıkları, vergi kanunlarının getirdiği yükümlülüklere karşı geldikleri, bu karşı gelme nedeniyle uygulanacak yaptırımlara katlanmanın göze alındığı ve hareketin kamuya açık bir şekilde gerçekleştiği dikkate alındığında vergi grevinin aynı zamanda sivil itaatsizlik olduğundan şüphe yoktur.

Tarihi süreç içerisinde pek çok vergi grevi örneğine rastlanılmaktadır. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz73: Wat Tyler İsyanı (1381-İngiltere), Hampden Harekâtı (1624-1629- İngiltere), Baş Vergisi İsyanı(1990-İngiltere), Pul Vergisi İsyanı (1765-Amerika), Boston Çay Partisi İsyanı (1773-(1765-Amerika), Shays İsyanı (1786-1787-Amerika), Viski İsyanı (1794-(1786-1787-Amerika), Fries İsyanı (1799 (1786-1787-Amerika), Büyük Depresyon Yılları Vergiye Karşı Direniş Hareketleri (1929-Amerika), Patrona Halil İsyanı (1730-İstanbul), Atçalı Kel Mehmet İsyanı (1829-1830-Aydın), Erzurum İsyanları(1906-1907-Erzurum), Kastamonu İsyanı (1906-Kastamonu), Sinop İsyanı (1906-Sinop).