• Sonuç bulunamadı

Yönetim ve Yönetmek Üzerine Temel Notlar

YÖNETİMDEN YÖNETİŞİME KAMU SEKTÖRÜNDE DÖNÜŞÜM

N. Oğuzhan ALTAY a

2. Yönetim ve Yönetmek Üzerine Temel Notlar

“Sanatların en eskisi, bilimlerin en yenisi” olarak ifade edilen yönetim ile ilgili çok farklı tanımlar yapılabileceği konunun uzmanları tarafından belirtilmektedir (Koçel, 2003: 15). Bu cümle yönetimi hem bir bilim, hem bir sanat olarak göstermektedir. Yönetim için gerekli eğitim ve öğretim faaliyetlerinin varlığı kavramın bilim niteli- ğini öne çıkarırken, yöneticinin deneyimleri ile güçlenen sezgiler, yönetim kavramı- nın sanat niteliğini içinde barındırmaktadır. Yönetim diğer bir tanımla başkaları aracılığıyla iş görmektir. Bu nedenle bireyin olduğu her yerde yönetim vardır. An- cak, yönetimden söz edebilmek için öncelikle birden fazla bireyin varlığı işaret edi- lir. İkincisi yasalara göre oluşturulmuş meşru bir gücün varlığı, üçüncüsü de organi- zasyonun ve veya yönetilen topluluğun ortak bir amacı olmalıdır.

Peter Drucker, 21. Yüzyıl İçin Yönetim Tartışmaları adlı eserinde, yönetim teo-

risinin ilk uygulamalı örneğinin özel bir işletmede değil, kâr amacı olmayan “Mayo Kliniğinde” Taylor tarafından uygulandığını belirtmektedir (Drucker, 1999;13). Yazar, yönetim biliminin öncüsü ve “Bilimsel Yönetim Yaklaşımı’nın” kuru-

cusu Frederick W. Taylor’un 1912 yılında ABD kongresinde yaptığı konuşmada,

ABD ordusuna ait askeri bir depoda bu yaklaşımın uygulanarak elde edilen başarıların anlatıldığını ve sonucunda da Taylor’un yoğun bir ilgi gördüğünü yazar. Ancak ilginçtir, Taylor’un görüşleri kendisinin çalıştığı özel işletmede uygu- lanamamıştır. Çünkü sendikanın baskıları, ilgili işletmede bilimsel yönetim temelli yönetim anlayışı uygulamalarının terk edilmesine neden olmuştur. Görüşleri Taylorizm ile ifade edilen ABD’li makine mühendisi Taylor, 1911 yılında Amerikan Mühendisler Birliği’nde sunduğu tebliğde yönetimin temel hedefini: “… tüm çalı- şanların bireysel, maksimum refahlarını sağlamak ve böylece işverenin de maksi- mum refahını gerçekleştirmek…” şeklinde belirtir ve bilimsel yönetim anlayışının temel unsurlarını sıralar ( Taylor, 2005: 5 ve 90). Bunlar;

1-Gelişigüzel yöntemler değil bilim, 2-Çatışma değil, uyum

3-Bireycilik değil, işbirliği,

4-Sınırlı üretim değil, maksimum üretim,

5-Her işçinin en üst verimlilik ve refah düzeyine geliştirilmesi şeklinde açıklanır. Günümüz yönetim paradigmalarının temelini oluşturan bilimsel yönetim anlayışı ya da Taylorizm’de özetle altı nokta vurgulanır:

1-Bir işletmede yapılan her iş, gelişigüzel ve işi yapanın arzu ettiği şekilde değil, bilimsel yöntemle yapılmalıdır.

2-İşe uygun eleman seçilmeli, bu seçim işleri de bilimsel olarak yapılmalıdır.

3-Maksimum üretim hedeflenmeli ve her işçi tüm yeteneklerini kullanacak şekilde çalışmalıdır.

4-Çalışanlar ürettiklerine göre ödüllendirilmelidir.

5-Yapılan her iş ölçme ve değerlendirmeye konu olmalı, bulunan sonuçları daha iyiye götürmenin yolları araştırılmalı,

6-İş yapan herkes işi daha iyi yapabilmek için sürekli eğitime tabi tutulmalıdır. Yukarıdaki temel ilkeleri irdelediğimizde bazı maddeler olumlu gibi olsa da Taylorizm’in geçerliliğini yitirmesine neden olan unsurlar aşağıdaki gibi sıralanabi- lir (Demir,2008):

1-Günümüzde tek tip yönetim anlayışı yoktur.

2-Katı ve tek tip kural anlayışına bağlı hiyerarşik yönetim anlayışı geçerliliğini yi- tirmiştir.

3-Bireyin makine gibi görülüp değerlendirildiği Taylorist yönetim anlayışının ye- rine, günümüzde birey organik bir varlık olarak değerlendirilmektedir. Bundan amaç, bireyin yaşayan, gelişen, eğitilebilir ve öğretilebilir bir varlık olarak görülme- sidir.

4-Tek, katı ve hiyerarşiye dayalı yönetim anlayışı yerine günümüzde, organizas- yonların kendilerine özgü ritüelleri ve sembolleri vardır.

Taylorizm bu ve benzeri unsurlarla reddedilirken, yüzyılın başlarında ortaya konu- lup ellili yıllardan itibaren karşımıza çıkan yeni gelişmeler günümüzün modern

yönetim anlayışını ortaya çıkarmıştır. Taylor sonrası yönetim anlayışındaki geliş- meleri kısaca şöyle özetlemek mümkündür (Mucuk, 2005):

“Yönetim Süreci Yaklaşımı” ya da “Yönetimin Evrenselliği” Fransız H. Fayol

tarafından büyük bir işletmenin genel yönetim ilkeleri şeklinde 1916 yılında yayın- lanan “Genel ve Sınaî Yönetim” adlı eserinde ortaya koyulmuştur. Fayol, yönetim biliminin evrensel olduğunu ve bazı ilkelere bağlı bir takım fonksiyonlarla yürütül- düğünü belirtmiştir. Yazara göre yönetim fonksiyonları;

- ileriyi görme (planlama), - organize etme (örgütlenme), - yürütme (yöneltme),

- düzenleştirme ve uyumlaştırma (koordinasyon)

- kontrol etme (denetim) şeklinde sıralamıştır. Fayol, yönetim ilkelerinin öğretilebileceğini belirtirken yöneticinin eğitiminin önemi ve gerekliliğini vurgulamıştır.

Alman sosyolog Max Weber’in “Bürokrasi Yaklaşımı”, düşünürün “Sosyal ve

Ekonomik Örgütlenme Teorisi” başlığını taşıyan eserinde etkinlik açısından ideal

bir organizasyon düzenini bürokrasi teorisi temelinde açıklamaktadır. Bürokrasi yaklaşımı, önceki yönetim anlayışlarında olduğu gibi bir ilkeler-kurallar bütününün uygulanması ve izlenmesini önermektedir. Weber’in ideal örgütünün temel eleman- larını özetle şöyle sıralayabiliriz (Hamel-Breen,2007: 27):

1-İş ve sorumluluk dağılımı örgütün her üyesi için net bir şekilde tanımlanmıştır. 2-İş konumları, bir otorite ölçeğiyle sonuçlanan bir hiyerarşi şeklinde örgütlenmeli- dir.

3-Kişiler bu iş konumlarına teknik yetkinlikleri veya eğitimleri temelinde seçilmeli- dir.

4-Yöneticiler işletmenin sahipleri için çalışır, ama kendileri birincil sahip değildir. 5-Örgütteki herkes katı kurallara ve somut işleriyle ilişkili denetimlere tabidir. Kurallar kişisel olmayıp eşit biçimde uygulanmalıdır.

Hamel ve Breen, sayılan bu unsurların 21. yüzyılın modern yönetim anlayışında da yer bulduğunu, hatta bu anlayıştaki doğal erdemler olduğunu söylemektedirler.

Davranışsal yaklaşım kavramı altında da ifade edilen Beşeri İlişkiler Yakla- şımı’nda ABD’li Mayo, yönetimde psikoloji, sosyoloji ve sosyal psikolojiden ya-

rarlanılması gerektiğini belirtir. Bu yaklaşımda bireyin davranışı, beşeri ilişkiler, grup oluşumu ve davranışları, informel organizasyon, algılama ve tutumlar, moti- vasyon (özendirme), liderlik ile organizasyonlardaki değişim ve gelişim dikkate alınmaktadır.

Peter Drucker’ın Amaçlara Göre Yönetim Anlayışı, yazar tarafından şöyle açık- lanmaktadır:

- Biyolojik varlıkların çok sayıda farklı yapılanması olduğu gibi, modern ku- rumlar olan sosyal organizmaların da çok farklı sayıda organizasyon şekil- leri vardır. Doğru organizasyonu aramak yerine; yönetimin araştırması, ge-

liştirmesi ve denemeyi öğrenmesi gereken şey, göreve uygun organizas- yondur.

- Kimse insanları yönetemez. Görev, insanlara liderlik yapmaktır. Hedef, her bireyin kendine özgü gücünü ve bilgisini verimli kılmaktır.

- Yönetim politikasının temeli, teknoloji ve son kullanım değil, müşterilerin değerleri ve onların harcanabilir gelirlerini nerede harcayabileceklerine yö- nelik verdikleri kararlardır.

- Yönetim daha aktif olmak zorundadır ve bütün süreci içine almalıdır. - Yönetim uygulamaları daha işlevsel kılınmalıdır.

- Yönetim kuruluşun elde ettiği sonuçlar için vardır.

Drucker özetle şöyle söylemektedir. “Kurumun performansını ve sonuçlarını, kurum içinde ve dışında, kurumun kontrolünde veya kontrolü dışında etkileyen her şey, yönetimin ilgi ve sorumluluğu dâhilindedir.”