• Sonuç bulunamadı

Türkiye’de Bütçe Gelirleri İçerisinde Vergi Gelirleri: 1980 Sonrası

Gül KAYALIDERE a Pelin MASTAR ÖZCAN b

4. Türkiye’de Bütçe Gelirleri İçerisinde Vergi Gelirleri: 1980 Sonrası

Vergiler temel kamu geliri olarak değerlendirilir. Kamu harcamalarının finansmanı- nın sağlanmasında önemli olan vergi gelirlerinin 1980 sonrası gelişimini incelemeye çalışacağımız aşağıdaki bölümde dönemler onar yıllık periyotlar halinde ele alın- mıştır.

1980-1990 Dönemi

Ülkemizde 1980 sonrası yıllarda dışa açılma ve finansal serbestleşme amaçlanmıştır. Belirtilen amaç doğrultusunda maliye politikaları ile devletin küçültülmesine yöne- lik tedbirler alınmıştır. Dolayısıyla, bütçe içinde kamu harcamalarının payı azaltıl- maya çalışılırken, vergi politikaları ile de sermaye üzerindeki vergi yükünün düşü- rülmesi hedeflenmiştir. Söz konusu uygulamalarla, vergi sistemimizde dolaylı ver- gilerin payı yükselirken dolaysız vergilerin payında azalma eğilimi görülmeye baş- lanmıştır. Dolaylı vergilerin payındaki artış aşağıdaki tabloda da açık bir şekilde görülmektedir. Tablodan da izleneceği üzere, 1980 yılında dolaylı vergilerin payı %37 iken 1990 yılına gelindiğinde oran %48’e yükselmiştir.

11Charles K. ROWLEY, William F. SHUGHART II, Robert TOLLISON (2002), The Economics of

Tablo 1: Dolaylı-Dolaysız Vergilerin 1980-1990 Dönemlerindeki Tahsilatının Dağılımı %

Yıllar Vergi Gelirleri Dolaysız Vergiler (TL) % Dolaylı vergiler (TL) %

1980 749.849 470.771 63 279.078 37 1981 1.190.204 708.894 60 481.310 40 1982 1.304.866 777.105 60 527.760 40 1983 1.934.492 1.107.962 57 826.530 43 1984 2.372.211 1.356.231 57 1.015.980 43 1985 3.829.117 1.795.734 47 2.033.383 53 1986 5.972.034 3.106.015 52 2.866.019 48 1987 9.051.003 4.492.170 50 4.558.833 50 1988 14.231.761 7.065.886 50 7.165.875 50 1989 25.550.320 13.644.961 53 11.905.359 47 1990 45.399.534 23.656.790 52 21.742.744 48 Kaynak:http://www.gib.gov.tr/fileadmin/user_upload/VI/GBG/Tablo_2.xls.htm (Erişim Tarihi: 20.12..2010.)

Bu dönemde gelir vergisine yönelik politikaları arz yönlü iktisat politikaları şekil- lendirmiştir. Buna paralel olarak 1963 yılından beri değiştirilmemiş olan gelir ver- gisi tarifesi yeniden düzenlenerek 1982-1986 yılları arasında tarifedeki alt oran %40’dan %25’e çekilmiştir. Tarifedeki üst oran ise %75’ den %50’ ye indirilmiş- tir13. Bu durum, gelir vergisi hâsılatının toplam vergi gelirleri içindeki payında ve GSMH’ ya oranında söz konusu yıllarda gerileme yaşanmasına neden olmuştur. Ayrıca bu dönemde Gelir Vergisinde otokontrol mekanizması işlevini gören “servet beyannamesi” kaldırılmıştır. Bu dönemde yapılan yeniliklerden biri de peşin vergi uygulamasıdır. Peşin vergi uygulaması bünyesinde barındırdığı aksaklıklar nede- niyle bir yıl sonra uygulamadan kaldırılmıştır14. Gelir vergisinde yapılan bir diğer değişiklik de en az geçim indiriminin kaldırılarak genel indirim şekline dönüştürül- mesi ve indirim tutarının yükseltilmesidir.

İncelenen dönemde Türk Vergi Sisteminde önemli bir başka uygulamaya geçilmiş ve Katma Değer Vergisi (KDV) tahsilatına başlanmıştır. 1985 yılında kabul edilen KDV’ye geçilmesini gerekli kılan nedenler ise; yatırımların teşvik edilmesi, ihraca- tın geliştirilmesi, sanayi üzerindeki vergi yükünün azaltılması, enflasyonist baskının önlenmesi, kaynakların optimal dağılımında uygunluk sağlanması gibi ekonomik nedenlerin yanında, vergi adaletinin sağlanması, vergi hasılatının artırılması, vergi kaçakçılığının azaltılması, vergi sisteminde otokontrolü sağlayarak dolaysız vergileri tamamlamak olarak ileri sürülmüştür15.

KDV uygulamalarını desteklemek için iki önemli kanun çıkarılmıştır. Bunlardan biri; ücretlilere vergi iadesi hakkında kanundur. Bu kanunla ücretlilerin belge (fa-

13Kuddisi YAZICI (2008) “Türkiye’deki Vergi Sistemindeki Sorunlar ve Çözüm Önerileri”, Yaklaşım, Sayı:190, Ekim, s.165.

14H. Hakan KIVANÇ, “Vergi Reformunun Çerçevesi ve Türkiye’deki Gelişimi” , s.231 <http://www.alomaliye.com/2007/hakan_kivanc_vergi_reform.htm>, (Erişim Tarihi: 20.12.2010). 15 Ahmet KUMRULU (1988), “Türkiye’de Vergi politikası Gelişmeleri: Karar Alma Süreci ve Sapmalar (1950-1985)”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, s.231-

235<http://auhf.ankara.edu.tr/dergiler/auhfd-arsiv/AUHF-1988-40-01-04/AUHF-1988-40-01-04- Kumrulu.pdf>, (Erişim Tarihi:21.12.2010)

tura, perakende satış fişi vb.) alması özendirilerek, başarısı belge sisteminin iyi işle- mesine bağlı olan KDV desteklenmiştir. Diğer kanun ise; 3100 sayılı KDV mükel- leflerinin ödeme kaydedici cihaz kullanmaları mecburiyeti hakkında kanundur. Vergi türleri bakımından söz konusu dönemdeki gelişmeler incelendikten sonra bu dönemdeki konsolide bütçe gelir gider dengesindeki değişimlerinde değerlendiril- mesi gerekmektedir.

Tablo 2: Konsolide Bütçe Gerçekleşmeleri ve Gelirlerin Giderleri Karşılama Oranı (1980-1989)

Yıllar Genel Bütçe VergiGelirleri Tahsilatı Konsolide BütçeGideri Giderleri Karşılama Oranı (%)

1980 749.849 770.040 97,3 1981 1.190.204 1.558.743 76,3 1982 1.304.866 1.804.708 72,3 1983 1.934.492 2.600.000 74,4 1984 2.372.211 3.285.000 72,2 1985 3.829.117 5.542.182 69,1 1986 5.972.034 7.254.898 82,3 1987 9.051.003 11.050.868 81,9 1988 14.231.761 20.881.923 68,1 1989 25.550.320 32.933.446 77,5 1990 45.399,500 68.354,400 66,4

Kaynak: YILMAZ, Gülay Akgül (2006), Sosyal Devlet ve Sosyal Harcamalar, İstanbul,

Arıkan Basımevi, s.137-138 ve TC. Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdür- lüğü verilerinden derlenmiştir.

1980 sonrası izlenen politikalar gereği kamu harcamalarının konsolide bütçe içeri- sindeki payının gerilemesi öngörülmektedir. Bütçe gerçekleşmeleri değerlendirildi- ğinde ise kamu harcamalarında artış trendi devam ederken, bütçe gelirlerindeki artış benzer oranda gerçekleşememiştir. Dolayısıyla 1980 yılında konsolide bütçe gelirle- rinin giderleri karşılama oranı %97 iken 1985 yılına gelindiğinde bu oran %69’ a gerilemiştir. 1985 yılından sonra vergi gelirlerindeki artış KDV’nin kabul edilmesi ile ortaya çıkmıştır. Buna bağlı olarak da söz konusu oranda 1986 ve 1987 yıllarında bir artış gözlenmektedir. Ancak dönem sonunda ekonomik ve siyasi nedenlerle oran tekrar düşüş trendi içerisine girmiştir.

1990-2000 Dönemi

Bu dönemde Türkiye ekonomisi 1989 yılında çıkarılan 32 sayılı KHK ile uluslara- rası sermaye hareketlerine bütünüyle açık ve dış ticareti serbestleşmiş bir yapıya sahiptir. Bu dönemin belirgin özelliklerinden biri de enflasyon oranlarının yüksel- mesine bağlı olarak yaşanan kriz ve arkasından açıklanan 5 Nisan İstikrar Prog- ramı’dır.

Bu dönemde vergi politikasının genel olarak özelliği spekülatif sermaye hareketle- rine açık hale gelen ekonomimizde, yabancı sermayeyi ülkemize çekmeye yönelik düzenlemelerin yapılmasıdır.

1995 yılından 1998 yılına kadar vergi kanunlarında çeşitli değişiklikler yapılmış ve kriz dönemlerinde ek vergiler getirilmiştir. 1994 yılında 4008 sayılı kanunla bir

defaya özgü “ekonomik denge vergisi”, “net aktif vergisi”, “ek gayrimenkul vergisi” yürürlüğe konmuş ve daha sonra bu vergiler kaldırılmıştır16.

Söz konusu dönemde, vergi gelirlerinin istenilen seviyelere yükseltilememesi, yük- sek gelire sahip mükelleflerin gelirlerinin tam olarak kavranamaması, dolaylı vergi- lerdeki artışın gelir dağılımında meydana getirdiği olumsuz etkinin giderilebilmesi amacıyla 4369 sayılı Kanun “Vergi Reformu” adı altında 29 Temmuz 1998 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

4369 sayılı kanunda temel değişiklikler, Gelir Vergisi Kanununun 1, 2, 80, 81 82 ve 103.’üncü maddelerinde yapılmıştır. Söz konusu maddelerde yapılan değişiklikler gelirin kavranması açısından önem taşımaktadır. Çünkü bu değişiklikle 1. maddede gelirin tanımı değiştirilmiş ve dünyanın genel olarak kabul ettiği net artış teorisine geçiş yapılmıştır. Bu çerçevede sadece üretim faktörlerinden elde edilenler değil, tasarruf veya harcamaya kaynak teşkil eden her türlü kazanç ve iratlar gelir olarak nitelendirilmiştir. Bu tanımlama, yedinci gelir unsurunda yer alan “kaynağı ne olursa olsun diğer her türlü kazanç ve irat” ifadesi ile birlikte düşünüldüğünde, diğer altı gelir unsuru içerisinde açıkça yer almayan her türlü kazanç ve iratların artık gelir olarak nitelendirilebileceği, dolayısıyla vergilendirilebileceği sonucu ortaya çıkar- maktadır. Bu uygulama vergi tabanının genişlemesi anlamına gelmektedir. Bir ön- ceki düzenlemede “sair kazanç ve iratlar” olarak geçen yedinci gelir unsuru sadece değer artışı kazançları ve arızi kazançlar gelir olarak değerlendirilmekteydi. Ayrıca nelerin değer artışı kazancı, nelerin de arızi kazanç olduğu da tek tek sayılmaktaydı. Bu sayılanlar dışındaki hiç bir kazanç ve irat, sair kazanç ve iratlar çerçevesinde gelir olarak nitelendirilememekteydi. 4369 sayılı kanun bu sınırlandırmayı kaldırmış ve 80, 81 ve 83. maddelerde yaptığı değişikliklerle ilk altı gelir unsuru içerisinde yer almayan her türlü kazanç ve iratları gelir olarak nitelendirmiş ve vergiye tabi kıl- mıştır. Bu düzenleme mevzuatımızda “Mali Milat” olarak adlandırılmıştır. Söz ko- nusu uygulamanın amaçları literatürde; vergi tabanının genişletilmesi, kayıt dışı ekonominin önlenmesi, sisteme basitlik ve açıklık sağlanması, vergi sisteminin eko- nomi ile uyumlu hale getirilerek vergide adaletin sağlanması olarak değerlendiril- miştir. Ancak bu dönemde yaşanan ekonomik kriz sonucunda uygulama 4444 Sayılı yasa ile 1.1.2003 tarihine ertelenmiştir. Bu ertelemenin gerekçesi olarak düzenleme- nin, sermaye çıkısına neden olacağı, yatırımları azaltacağı ve işsizlik sorununu arttı- racağı olarak ileri sürülmüştür17.

103. maddede yapılan değişikliklerle, kayıt dışı ekonomi ile mücadele, vergi tabanı- nın genişletilmesi, mevcut vergi mükelleflerine yeni yükümlülükler getirmemek ve vergi gelirlerini artırmak gibi amaçlar hedeflenmiştir. Ayrıca söz konusu değişik- likle, gelir vergisi tarifesinde, en düşük oran %25’ ten %15’e, en yüksek oran % 55’ ten % 40’ a düşürülmüş, dilim sayısı da yediden altıya indirilmiştir. Kurumlar vergisi oranı % 30’a düşürülmüş, kurumların dağıtılmayan karları üzerinden alınan % 20 oranındaki gelir vergisi stopajı kaldırılmıştır. Gelir vergisi yasasına eklenen geçici bir maddeyle başlangıç zamanı ve kapsam sınırlaması olmayan bir servet affı

16 Filiz GİRAY (2006), “Maliye tarihi”, Ezgi Kitapevi, Bursa, s.282.

17Celal ÇELİK (2002), “Mali Milat Kalkmamalı Ancak Uygulamada Değişikliğe Gidilmelidir”, Vergi

getirilmiştir. Bu kanun ile yapılan değişikliklerden biri de ticari kazançlarda götürü usulün kaldırılıp yerine basit usulün getirilmesidir18.

Tablo 3: Dolaylı-Dolaysız Vergilerin 1990-2000 Dönemlerindeki Tahsilâtının Dağılımı %

Yıllar Vergi Gelirleri Dolaysız Vergiler (TL) % Dolaylı Vergiler (TL) %

1990 45.399.534 23.656.790 52 21.742.744 48 1991 78.642.770 41.093.677 52 37.549.093 48 1992 141.602.094 71.392.139 50 70.209.955 50 1993 264.272.936 128.324.180 49 135.948.757 51 1994 587.760.248 283.733.274 48 304.026.974 52 1995 1.084.350.504 441.787.096 41 642.563.408 59 1996 2.244.093.830 884.067.428 39 1.360.026.402 61 1997 4.745.484.021 1.931.968.730 41 2.813.515.291 59 1998 9.228.596.187 4.302.829.162 47 4.925.767.025 53 1999 14.802.279.916 6.715.637.982 45 8.086.641.934 55 2000 26.503.698.413 10.849.961.708 41 15.653.736.705 59 Kaynak:http://www.gib.gov.tr/fileadmin/user_upload/VI/GBG/Tablo_2.xls.htm (Erişim Tarihi: 20.12.2010.)

Finansal serbestleşme döneminden sonraki dönemde de dolaysız vergi oranlarındaki azalma devam etmektedir. 1990’larda hükümetin doğrudan vergileri toplama kabili- yetinde önemli bir gelişme olmazken dolaylı vergiler en önemli gelir kalemini oluş- turmaktadır. 1990’larda hükümetin vergi tabanını genişletememesi ve daha etkin bir vergi yönetimi getirememesi, çoğunlukla tüketimden alınan dolaylı vergilerin payı- nın artmasına neden olmuştur Dönem başında dolaylı vergilerin payı %48 iken 2000’li yıllara gelindiğinde bu oran %59’a yükselmiştir. Söz konusu dönemde, aynı zamanda, vergi cezalarına ilişkin hükümler değiştirilmiş, aile reisi beyanı, asgari zirai vergi, asgari zirai kazanç esası ve hayat standardı esası kaldırılmıştır.

Bu dönemde Gelir Vergisi Kanunu’nda değişiklikler yapılmasına karşın, yaşanan ekonomik kriz neticesinde vergi tabanı genişletilemediği için konsolide bütçe vergi gelirlerindeki artış dolaylı vergilerle sağlanmaya çalışılmıştır. Konsolide bütçe ger- çekleşmeleri açısından bir değerlendirme yapıldığında konsolide bütçe giderleri, vergi gelirlerine nazaran daha hızlı bir artış göstermiştir.

18GÜNGÖR, Kamil (2002), “4369 Sayılı Yasa İle Getirilen Temel Değişikliklerin 2003 Mali Yılına Girmeden Hatırlanması ve İrdelenmesi”, Mevzuat Dergisi, Yıl:5, Sayı:56, Ağustos,

Tablo 4: Konsolide Bütçe Gerçekleşmeleri ve Gelirlerin Giderleri Karşılama Oranı (1990-2000)

Genel Bütçe Vergi Gelirleri Tahsilâtı Konsolide Bütçe Giderleri Giderleri Karşılama Oranı (%) 1990 45.399,5 68.354,4 66,4 1991 78.642,8 132.400,9 59,4 1992 141.602,1 225.398,2 62,8 1993 264.272,9 490.438,0 53,9 1994 534.888,1 902.454,0 59,3 1995 1.084.350,5 1.724.194,0 62,9 1996 2.244.093,8 3.961.308,0 56,7 1997 4.745.484,0 8.050.252,0 58,9 1998 9.228.596,2 15.614.441,0 59,1 1999 14.802.279,9 28.084.685,0 52,7 2000 26.503.698,4 46.705.028,0 56,7

Kaynak: : T.C. Maliye Bakanlığı, Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü,

http://bumko.gov.tr

2000-2010 Dönemi

Bu dönem; ülkemizde art arda krizlerin yaşandığı ve istikrar programlarının uygu- lamaya konulduğu bir dönemdir. Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizleri likidite yeter- sizliği sonucunda meydana gelmiştir. Üst üste yaşanan bu kriz sonrasında 15 Mayıs 2001 tarihinde Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı uygulamaya konulmuştur. Prog- ramın diğer uygulanan istikrar programlarından en önemli farklılığı yapısal reform- lara ağırlık vermesidir.

Bu dönemde vergi sistemimizde yapılan değişiklikler ise;

 2002 yılında Emlak Vergisi genel beyanı sırasında, Emlak Vergisinde 1972 yılından beri uygulanan beyan esası terk edilmiştir.

 Özel Tüketim Vergisi, 06.06.2002 tarihinde TBMM tarafından 4760 sayılı yasa ile kabul edilmiş ve Resmi Gazetenin 12.06.2002 gün ve 24783 sayılı nüshasında yayımlanmak suretiyle 01.08.2002 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlüğe girmiştir. Özel Tüketim Vergisi ile mali politikaların uy- gulanmasında daha etkin bir sisteme geçilmiştir. Bu vergi öncesine Bakan- lar Kurulu’nun tek bir kararname ile gerekli düzenlemeleri yapması imkân- sız hale gelmekteydi. Vergi öncesinde eki cetvellerde yer alan tütün ma- mulleri ve alkollü içkilerden 7 ayrı vergi, fon ve pay alınmaktaydı. Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun “Oran ve Tutar” başlıklı 12. maddesinde ise Bakanlar Kurulu’na vergi oranlarını ve tutarlarını değiştirerek bu vergi kap- samına giren sektörlerle ilgili maliye politikalarını daha rahat uygulaya- bilme imkânı tanınmıştır19.

 27.02.2003 tarihinde 4811 sayılı Vergi Barışı Kanunu 25033 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanun 31.08.2002 tarihinden

19Mustafa ÇAPAR (2003) , “Özel Tüketim Vergisi ve Türkiye Uygulaması”, Sayıştay Dergisi, Sayı:52, Mart, s,25.

önceki dönemlere ait olup 27.02.2003 tarihi itibariyle kesinleşmiş ya da ke- sinleşmemiş, dava safhasında olan kamu alacaklarının taksitler halinde na- sıl ödeneceğine, vergi aslına ve vergi cezalarına uygulanan gecikme zam- mından, vergi cezalarından ve gecikme faizinden hangi şartlarla vazgeçile- ceğine ilişkin hükümleri içermektedir. Bu uygulama ile bir yandan vergi tahsilatının hızlandırılması hedeflenirken, diğer yandan da stok affı gibi uygulamalarla mükellefin kayıtlı ekonomiye geçişini sağlamaktır20.

 Gider vergileri kanununda değişiklik yapılarak 02.01.2004 tarihinden itiba- ren geçerli olmak üzere “Özel İletişim Vergisi” ve “Şans Oyunları Vergisi” yürürlüğe konulmuştur.

 2007 yılının ilk yarısında yapılan düzenleme ile ücretlilere topladıkları fiş ve diğer belgeler karşılığında yapılmakta olan vergi iadesi uygulaması kal- dırılmış ve bunun yerine ücretlerine 2008 yılı basından itibaren kendisi eş ve çocukları için asgari ücretin belirli oranında asgari geçim indirimi ya- pılması esası kabul edilmiştir.

 2008 yılı itibariyle toplam vergi gelirleri içinde Özel Tüketim Vergisi’nin payı %24 olup, en önemli alt kalemi olan petrol ve doğalgaz ürünlerinin payı ise %14’dür. 2008’in ikinci yarısında özellikle motorlu taşıtlar ve da- yanıklı tüketim malları üzerinden alınan özel tüketim vergisinde azalma gö- rülmektedir. Mart 2009’da motorlu taşıtlar ve dayanıklı tüketim malları üzerindeki özel tüketim vergisi oranlarının üç ay süre ile indirilmesine ka- rar verilerek özel tüketim vergisi gelirlerindeki azalmanın önüne geçilmeye çalışılmıştır21.

Genel olarak, Güçlü Ekonomiye Geçiş Programıyla beraber, mali disiplin açısından, kamu harcamalarının konsolide bütçe içindeki payının azaldığı, vergi gelirlerinin ise nispeten arttırıldığı ifade edilebilir. Vergi gelirlerindeki artışın, gelir ve servet üze- rinden alınan vergi gelirleri dolayısıyla arttırılmasının da gelir dağılımı açısından önemi vurgulanabilir22. Ancak tablodan izleneceği üzere, dolaylı vergi gelirlerinde süreklilik gösteren artış eğilimi vardır.

Dolaylı vergilerde 2000-2010 yılları arasındaki değişim dolaysız vergiler aleyhine gerçekleşmiştir. 2000 yılında toplam vergi gelirleri içerisinde dolaysız vergilerin payı %41 iken bu oranın 2005 yılına gelindiğinde % 33 gerçekleştiği görülmektedir. Ancak 2007 yılından itibaren her yıl birkaç puanlık artışlar dikkat çekicidir. Bu gelişimin nedeni, 2006 yılı itibariyle kayıtdışı ekonominin kayıt altına alınma çalış- malarına ivme kazandırılması, vergi kaçaklarını azaltıcı ve vergi tabanını genişletici amaçla uygulamaya konulan vergi reformu ile öncelikle vergi kanunlarının sadeleş- tirilmesi ve vergi oranlarının düşürülmesi olarak değerlendirilebilir23.

20Nurullah ALTUN, Metin KÜÇÜK, Cahit ŞANVER (2003), “Vergi Barışı Kanunu Uygulamaları”,

Sakarya Üniversitesi Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi Yayınları, Yayın No:3, s:5,

http://www.sesam.sakarya.edu.tr/vergi.pdf>, (Erişim Tarihi: 04.03.2011)

21İsa SAĞBAŞ (2010), “Ekonomik Krizin Bütçeye Yansımaları”, MÜSİAD Çerçeve Dergisi, <www.müsiad.org.tr/img/yayınlarraporlar/çerçeve_dergisi_50_11.pdf>, (Erişim Tarihi: 20.12.2010) 22Gül KAYALIDERE (2010), Türkiye’ de Uygulanan Maliye Politikalarının Sürdürülebilirlik

Analizi, Celal Bayar Üniversitesi S.B.E., Yayınlanmamış Doktora tezi, s. 75.

Tablo 5: Dolaylı-Dolaysız Vergilerin 2000-2010 Dönemlerindeki Tahsilâtının Dağılımı %

Yıllar Vergi Gelirleri Dolaysız Vergiler (TL) % Dolaylı Vergiler (TL) %

2000 26.503.698.413 10.849.961.708 41 15.653.736.705 59 2001 39.735.928.150 16.058.048.860 40 23.677.879.290 60 2002 59.631.867.852 20.060.524.608 34 39.571.343.244 66 2003 84.316.168.756 27.780.137.576 33 56.536.031.180 67 2004 101.038.904.000 31.147.157.000 31 69.891.747.000 69 2005 131.948.778.000 43.081.460.000 33 88.867.318.000 67 2006 151.271.701.000 47.334.572.000 31 103.937.129.000 69 2007 171.098.466.000 57.473.256.000 34 113.625.210.000 66 2008 189.980.827.000 67.240.001.000 35 122.740.826.000 65 2009 196.289.914.000 71.478.586.000 36 124.811.328.000 64 2010 235.686.590.000 72.239.788.000 30,7 163.446.802.000 69,3 Kaynak:Gelir İdaresi Başkanlığı, “Vergi İstatistikleri”,

<http://www.gib.gov.tr/fileadmin/user_upload/VI/CVI/Tablo_57.xls.htm> (Erişim Tarihi: 03.03.2011)

2006- 2009 dönemi arasında saptanan dolaysız vergiler lehine göreceli iyileşme, 2010 yılı verilerinde aynı şekilde yorumlanamayacaktır. 2010 yılı ikinci yarısından itibaren, kamuoyunda “Torba Yasa” olarak belirtilen; “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” nın da mükellefler açısından değişik algılanmasının vergi gelirlerinde azalmaya yol açtığı da ifade edilebilir. Daha açık bir ifadeyle, vergi mükelleflerinin yasa sonrası vergi indirimlerinden yararlanma olanaklarının olacağını düşünmeleri vergi hâsılatında azalmaya yol açmıştır yorumu da yapılabilecektir.

Çalışmanın birinci bölümünde değinildiği üzere vergi gelirlerinin kamu harcamala- rını finanse eden temel kaynaklardandır. Dolayısıyla, son yıllar itibariyle vergi gelirlerinin giderleri karşılama oranını da inceleme gereği kaçınılmazdır.

Son on yıldaki gelişim incelendiğinde, 2000 yılında gelirlerin giderleri karşılama oranı %56 iken 2001 ve 2002’ de bu oranda düşüş yaşanmıştır. Oranlardaki bu deği- şim 2000 yılının sonunda ve 2001 yılının başında yaşanan krizlerinin etkileri ile açıklanabilecektir. Sonraki dönemlerde ise, özellikle de 2004 yılından itibaren ge- lirlerin giderleri karşılama oranlarında artışlar görülür. 2003 yılında ek motorlu taşıtlar vergilerinin tahsil edilmesi ve “Vergi Barışı” uygulamasına gidilmesi vergi gelirlerini arttırıcı etki yapmıştır24. Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı’ nın etkileri ve bütçe kanununun yenilenmesi böylesi bir mali disiplinin sağlanmasında etkili ol- muştur yorumu yapılabilir. 2008 finansal kriz ertesinde, 2009 yılında ekonomide görülen küçülme, ekonomik gelişmelere duyarlı olan dolaylı vergi tahsilâtı başta

24Pelin Mastar ÖZCAN (2009), Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı ve Borç Stokunun Gelişimi, Celal Bayar Üniversitesi, S.B.E., Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, s. 85-86.

olmak üzere vergi tahsilâtını olumsuz yönde etkileyerek vergi gelirlerinin bütçede öngörülenden daha düşük gerçekleşmesine neden olmuştur25.

Tablo 6: Konsolide Bütçe Gerçekleşmeleri ve Gelirlerin Giderleri Karşılama Oranı (2000-2010)

Yıllar Genel Bütçe Vergi Gelir-

leri Tahsilâtı Konsolide Bütçe Giderleri Giderleri Karşılama Oranı (%) 2000 26.503.698,4 46.705.028,0 56,7 2001 39.735.928,1 80.579.065,0 49,3 2002 59.631.867,8 115.682.350,0 51,5 2003 84.316.169,0 140.454.842,0 60,0 2004 101.038.904,0 152.169.930,0 66,4 2005 131.948.778.0 158.579.365,0 83,2 2006 151.271.701.000 178.126.033,0 84,9 2007 171.098.466.000 204.067.683,0 83,4 2008 189.980.827.000 227.030.562,0 83,6 2009 196.289.914.000 259.156.000,0 76,6 2010 235.686.590.000 293,628.000.0 80,2

Kaynak: : T.C. Maliye Bakanlığı, Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü,

http://bumko.gov.tr , (Erişim Tarihi: 20.12.2010)

Tablo 7: 1980 Sonrası Konsolide Bütçe Gerçekleşmeleri ve Gelirlerin Giderleri Karşılama Oranı: Dönemsel Değerlendirme

Yıllar Genel Bütçe Vergi Gelir-

leri Tahsilatı Konsolide Bütçe Giderleri Giderleri Karşılama Oranı (%) 1980 749.849 770.040 97,3 1985 3.829.117 5.542.182 69,1 1990 45.399,500 68.354,4 66,4 1995 1.084.350,500 1.724.194,0 62,9 2000 26.503.698,400 46.705.028,0 56,7 2005 131.948.778.000 158.579.365,0 83,2 2010 235.686.590.000 293,628.000.0 80,2

Kaynak: Tablo 2, 4 ve 6’dan derlenmiştir.

Genel bütçe vergi gelirlerinin 1980 yılı ve sonrasındaki gelişimini bütçe giderlerini karşılama oranları ile incelemeye çalıştığımız tabloda, dönem başı değere hiçbir dönemde ulaşılamadığı ifade edilebilir. Söz konusu oran, özellikle 1990’ lı yıllarda krizin de etkisi ile oldukça düşük seviyelerde gerçekleşmiştir. Ancak, 2000’ li yılla- rın başlarında ortaya çıkan Kasım ve Şubat Krizlerinden sonra vergi gelirlerinin giderleri karşılama oranı artış eğilimine girmiştir. Güçlü Ekonomiye Geçiş Progra- mının mali disiplin hedefleri doğrultusunda böylesi bir gelişme olağan olarak yo- rumlanabilecektir. Dolayısıyla, günümüz maliye politikalarının da belirlenen mali kurallar çerçevesinde uygulandığı düşünüldüğünde vergi gelirlerinin bütçe giderle-

rini karşılama oranı %80’ ler civarı olması beklenen bir sonuç olarak değerlendirile- bilir

4

.

Sonuç

Vergiler, ekonomiyi yönlendirici maliye politikası aracı olarak nitelendirilebilmek- tedir. Ancak, vergi gelirlerinin hangi kaynaklardan elde edildiği önem kazanmakta- dır. Bir başka ifadeyle, gelir ve servet üzerinden alınan dolaysız vergilerin öneminin, harcamalar üzerinden alınan dolaylı vergilerden daha fazla olduğu düşünülür. Do- laysız vergiler, vergilemede adalet ilkesinin yerine getirilmesini sağlayıcı vergiler olarak değerlendirildiğinden, bir ekonomide dolaylı vergi gelirlerinin dolaysız vergi gelirlerine oranla daha fazla olması gelir dağılımı açısından da tartışmalara yol aç- maktadır.

İncelendiği üzere, 1980 ve sonrası dönemde vergi gelirlerinde dolaylı vergiler lehine bir gelişme söz konusudur. Diğer bir ifadeyle, harcama üzerinden alınan vergilerin toplam vergi gelirleri içerisindeki payı genel olarak artmıştır. Ayrıca bir başka önemli vurgu, gelirlerin giderleri karşılama oranına yapılabilir. Son yıllardaki veri- lere bakıldığında bu oran 2000 yılında %56 seviyesindeyken 2008 yılında %74 sevi- yelerine çıkmıştır. Burada tekrarlanabilecek husus; söz konusu oransal artışın hangi vergi kaynaklarından karşılandığıdır.

Genel bütçe vergi gelirlerinin mali serbestleşme süreciyle başlayan ve günümüze uzanan verilerinin analizini yapmaya çalıştığımız araştırmamızda dikkat çekici bir diğer unsurun da belirli aralıklarla çıkartılan ve mükellefler tarafından “vergi affı” olarak algılanan çeşitli kanun değişiklikleridir. Özellikle 2011 yılında yürürlüğe girmesi planlanan “Torba Yasa”, vergi gelirlerinin 2010 yılı için hedeflenenin al- tında gerçekleşmesine neden olmuştur.

Sonuç olarak, vergi gelirlerinin bütçe içerisindeki payının daha da artması ve özel- likle gelir ve servet üzerinden alınan vergilerin payının da aynı eğilimde olması önerilmektedir. Ayrıca çeşitli zaman dilimlerinde vergi yasalarındaki değişimlerin sıklığının vergi bilincini zedelediği de ifade edilebilir.

Kaynakça

Aksoy, Ş. (1998), Kamu Maliyesi (Kamu Harcamaları-Kamu Gelirleri- Devlet