• Sonuç bulunamadı

YARGI REFORMU VE ANAYASA

3. Çözüm Öneriler

Tüm yurttaşların güven duyacağı, hızlı işleyen, tarafsız ve bağımsız bir yargı sis- temi için, evrensel ilkelere dayalı olarak politikalar oluşturmak, altyapıyı ve eğitim sistemini geliştirmek, yargıya idari ve mali özerklik kazandırmak, bu amaçla anaya- sal ve yasal düzenlemeler yapmak gereklidir.

24 Temmuz 2009’da Adalet Bakanlığının web sitesinde yer alan “Yargı Reformu Stratejisi”, yargının bağımsızlığını, tarafsızlığını, verimliliğini ve etkinliğini artır- maya yönelik hedefleri belirtmiştir. Bu hedefler 10 madde halinde sıralanmıştır:

1. Yargının bağımsızlığının güçlendirilmesi 2. Yargının tarafsızlığının geliştirilmesi

3. Yargının verimliliğinin ve etkinliğinin artırılması 4. Yargıda mesleki yetkinliğin artırılması

5. Yargı örgütü yönetim sisteminin geliştirilmesi 6. Yargıya güvenin artırılması

7. Adalete erişimin kolaylaştırılması

8. Uyuşmazlıkları önleyici nitelikteki tedbirlerin etkin hale getirilmesi ve alternatif çözüm yolları geliştirilmesi

9. Ceza infaz sisteminin geliştirilmesi

10. Ülkemiz ihtiyaçları ve Avrupa Birliği müktesebatına uyum sürecinin gerektirdiği mevzuat çalışmalarına devam edilmesi.(17)

Bu hedefler, kuvvetler ayrımına dayalı bağımsız ve tarafsız bir yargı oluşturma yö- nünde tartışmasız kabul edilecek hususlardır. Önemli olan bu güzel ifadelerin, yasal düzenlemelere dönüştürülürken nasıl şekillendiği ve nasıl uygulandığıdır.

3.1. Çağdaş Yargı Düzeni için Temel İlke ve Politikalar

Yargı alanında anayasal ve yasal temel düzenlemeler yapılırken, yargının bağımsız- lığı özenle gözetilmeli ve korunmalıdır. Evrensel olarak, yargı sisteminde tabii

mahkeme ilkesi esastır; olağanüstü mahkemelere yer verilmez. Yargılamada hiç

kimseye ayrıcalık tanınmaz. Ayrıcalık yaratacak yöntemler kullanılmaz. Herkes

doğal yargıç ilkesine uygun olarak yargılanmalıdır. Hiç kimse tabii mahkemesin- den başka bir mercî önüne çıkarılamaz. Kişilere yargı yolunu kapatacak düzenleme

yapılmaz. Yargılamada bireyle devlet arasında fark gözetilmez. İdarenin tüm işlem- leri yargının denetiminde olmalıdır. Devlet ve kamu tüzel kişileri, yargı kararlarının gereklerini öncelikle yerine getirmelidirler. Herkese yargılamada avukat hizmetin- den yararlanma olanağı sağlanmalıdır. Ceza ve ceza yerine geçen önlemler ancak kanunla konulabilir. Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılmaz. Ceza sorumluluğu kişiseldir.(18)

Türkiye’de yapılacak her anayasal ve yasal düzenlemenin bu evrensel ilkelere uygun olması beklenir. Aksi halde, son yıllarda olduğu gibi, kulağa hoş gelen hedefler açıklanıp, bunların özüyle bağdaşmayan uygulamalar yapılırsa, orada yargının bıra- kın bağımsızlığından söz etmeyi, varlığından bile söz edilemez.

3.2. Yargının Kuruluş ve İşleyişine Yönelik Politikalar

Evrensel ilkeler doğrultusunda, yapılması gereken reformlar, oluşturulması gereken kurumlar ve izlenmesi gereken politikalara ilişkin önerilerimiz aşağıda belirtilmiş- tir:(19)

 Toplumda adaletin sağlanması, hukukun üstünlüğüne olan inancın yerleşmesi, herkesin hak arama olanaklarından eşit olarak yararlanabilmesi amacıyla, yargı,

açıklık, demokratiklik ve çabukluk ilkelerine uygun biçimde yeniden yapı-

landırılmalıdır.

Hakim ve savcı atamaları için, 1961 Anayasasında öngörülene benzer şekilde, hakimler ve savcılar için ayrı ayrı, altyapıları güçlü, sekreteryaları ve bağımsız bütçeleri olan, Yüksek Kurullar oluşturulmalıdır. Bunların seçiminde yasama ve yürütme organlarının veya üyelerinin herhangi bir etkisi ve rolü bulunmamalı- dır.

 Yargı mevzuatı anlaşılabilir biçimde, yalın, çelişkileri giderilmiş ve madde sayısı azaltılmış olarak yeniden düzenlenmelidir.

 Yargıdaki mahkeme türleri azaltılmalıdır.

 Anayasa Mahkemesi, bugün de olduğu gibi, TBMM'nin çıkardığı yasaların Anayasaya uygunluğunu denetlemelidir. Benzer şekilde, yetki ve sorumlulukları artırılmış il ve ilçe belediye meclislerinin kararları idare mahkemeleri tarafından denetlenmelidir.

 Yargıtay ve Danıştay, yalnızca içtihat mahkemesi olarak görev yapmalıdır.  Devlet Güvenlik Mahkemeleri yerine oluşturulmuş Özel Yetkili Ağır Ceza

Mahkemeleri kaldırılmalıdır.

 Türkiye’de “yargı birliği”nin gerçekleştirilmesi de önemli bir ihtiyaçtır. Askerî

Ceza Kanunu ve halen asker olmayanları da yargılayan Askerî Mahkemeler

kaldırılmalıdır. Askerî disiplini sağlamak amacıyla ve yalnız Silahlı Kuvvetler mensuplarını yargılamak üzere Disiplin mahkemeleri yeniden düzenlenmelidir.  Yargılamayı hızlandırmak amacıyla, çeşitli yargılama yöntemleri (yazılı-sözlü-

basit usul) birleştirilerek hukuk yargılamalarında tek yargılama yönteminin kullanılması sağlanmalıdır. Yargılamada tarafların birbirine, tanıklara ve bilirki- şilere doğrudan soru yöneltmelerini sağlayacak çapraz sorgu yöntemi kulla- nılmalıdır.

 Yine, yargılamayı hızlandırmak amacıyla, yargılama usulüne ilişkin işlemlerin, taraflarca önceden yapılması, bütün belge ve delillerin önceden toplanması ve

kararın ilk duruşmada açıklanması sağlanmalıdır. Duruşmalarda, tarafların

bütün belge ve delilleri değerlendirilerek yargılamanın süratle sonuca ulaşması amaçlanmalıdır.

 Memurin Muhakemat Kanunu ve memur yargılamasındaki ayrıcalıklar kaldı- rılmalıdır.

 Kimi sorunların mahkemeye yansımadan çözülmesi özendirilerek, mahkemeler- deki iş yükü azaltılmalıdır. Bu amaçla: (kira tespitleri, veraset belgesi verilmesi, isim ve yaş düzeltmeleri, şirket ve vakıfların kuruluş işlemleri; kurumların iç işleyişleriyle ilgili konular vb.) bazı sorunlar yargı konusu olmaktan çıkarılma-

luşları ve meslek odalarının katılımıyla zorunlu tahkim getirilmelidir. Halkı ge- nel olarak ilgilendiren konularda, özel kuruluş biçimleri ve karar alma yetkileri olan (tüketiciyi, çevreyi vb. korumaya yönelik) kurullar oluşturulmalıdır.  Avukatların yetki ve sorumlulukları artırılmalı, avukatlara, duruşma öncesi

tanık dinleme, bilirkişi ve adlî tıp incelemesi yaptırma, ihtar ve tebligat gön- derme, resmî ve özel yerlerden davalarla ilgili olarak her tür belge ve kayıtlar getirtebilme ve inceleyebilme yetkisi verilmelidir.

 Avukat olma koşulları, mesleğin niteliğini geliştirmek üzere yeniden belirlen- meli, mesleğe başlamadan önce sınav sistemi getirilmelidir. Avukatlık stajı ye- niden düzenlenmelidir.

 Yargıçlık özendirilerek, yargıç sayısı artırılmalıdır. Yargıçların meslekî eğitim- leri güncelleştirilmeli, staj süreleri ve içeriği yeniden belirlenmelidir. Yargıçla- rın kendilerini, meslekî bilgi ve görgülerini geliştirecek koşullar hazırlanmalı, araştırma ve bilimsel çalışma yapmaları özendirilmelidir. Yargıçlığa geçiş ve yargıçlara yardımcı olmak amacıyla süre ve yetkileri önceden belirlenmiş yar-

dımcı yargıçlık düzeni kurulmalıdır.

 Yargıçların bir yıl içinde inceleyip sonuçlandıracağı dava sayısı önceden belli edilerek sınırlandırılmalıdır.

 Savunmanın, duruşmada savcılık makamına tanınan olanaklardan aynen yararlanması ve yargı önünde sav ile savunmanın eşitliği sağlanmalıdır. Savcı- lara bağlı olarak çalışacak “Yargı Kolluk Kuvveti” kurulmalıdır.

 Yargıtay, üyelerini kendi Genel Kurulunda seçer. Ayrıca, Yargıtay seçim düzeninde Adalet Bakanlığının hiçbir şekilde müdahalesine imkan tanımayan değişiklikler yapılarak, Yargıtay üyeliklerine, kıdemli yargıçların, avukatların ve hukukçu öğretim üyelerinin de seçilmesine olanak sağlanmalıdır.

 Hapis Cezası yerine geçecek önlemler, çeşitlendirilerek yaptırımları arttırılmalıdır. İnfazda hükümlüler arasında fark gözetilmemeli, Cezaevlerinde Birleşmiş Milletler standartlarına uyulmalıdır.

 Yoksulların yargılama giderlerinin karşılanabildiği yeni bir adli yardım düzeni mutlaka kurulmalı ve herkesin adalete erişim hakkı sağlanmalıdır.

4. Anayasa ve Yargı Erki

Bu önerilerin bazıları idari, bazıları ise yasal ve anayasal düzenlemeler gerektir- mektedir. “Anayasa yapıcılında hüner,…asıl toplumsal dengeyi, daha doğrusu,

toplumsal güçlerin gelecekteki gelişmelerini göz önünde bulundurabilmektir.”(20)

Anayasanın yeniden katılımcı bir anlayışla ve uzlaşma ile hazırlanması ülke gün- demdedir.

1960 ve 1980 Askeri darbelerinden sonra hazırlanan tepki anayasaları yerine, halkın temsilcilerinden oluşan kurucu meclislerin kalıcı, işlevsel ve etkili bir anayasa yapa- bilmeleri için, mutlaka bazı önkoşulların sağlanması gerekir. Öncelikle siyasal ha- yatta düşünce ve ifadeyi kısıtlayan engeller kaldırılmalıdır.(21) Seçim barajı kaldı- rılarak, Anayasayı yapacak mecliste toplumun tüm kesim ve eğilimlerinin temsili sağlanmalıdır. Anayasaların birer “toplum sözleşmesi” olduğu dikkate alınarak, her maddesinin “uzlaşma” ile belirlenmesi, ilke olarak kabul edilmelidir.(22)

Adil yargı ve demokratik yönetim açısından, anayasanın özüyle ilgili olarak hayati önem taşıyan konu, “kuvvetler ayrımı”nın sağlanmasıdır. Türkiye’nin yalnızca yargıyla ilgili değil, siyasal alanda da yaşadığı temel sorunların kaynağında kuvvet- ler ayrımına dayalı, birbirini dengeleyen ve denetleyen bir yasama-yürütme-yargı ilişkisi kurulamamış olması yatmaktadır. Dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi, Türkiye’de de yürütme yasama karşısında giderek güçlenmiş ve bu üç organ ara- sında en etkilisi haline gelmiştir.(23) Yürütmenin proje ve hizmet üretme ve sunma açısından yetkisinin artırılması önemlidir. Ancak, yetki istismarı ve keyfi uygula- maların olmaması için, idarenin tüm işlemleri yargı denetimine açık olmalıdır. De- mokratik rejim, meclis çoğunluğunu elinde tutan bir yönetimin “milli irade”yi temsil ettiği iddiasıyla her istediğini yapacağı bir sistem değildir. “Güçler ayrılığı denen

sistem, klasik olarak yasama, yürütme ve yargı diye ayrılan güçlerin değişik yollar- dan iş başına gelen ayrı ayrı organlara verilmesi ve bunlar arasında bir frenleme ve denge mekanizması kurulması”dır.(24) Denetimsiz iktidar, demokrasi açısından

ciddi sakıncalar içermektedir. Dünya siyasal tarihi, bize, “denetlenemeyen gücün otoriterliğe kayacağını ve istismara yöneleceğini” göstermiştir.

Montesquieu, “kuvvetler ayrımından” söz ettiğinde, dünyada bugünkü anlamda siyasal partiler yoktu. Oysa, günümüzde parlamenter sistemde çoğunluğa dayalı iktidar partileri ve parti liderleri hem yasamayı hem de yürütmeyi yönlendirmekte- dirler. Dolayısıyla, parti içi demokrasiyi işletemeyen partilerin ağırlıkta olduğu ve/veya bünyelerinde güçlü muhalefet partilerinin bulunmadığı meclisler, hükümet- leri denetlemekte yetersiz kalmaktadırlar. Kaldı ki, Türkiye gibi ülkelerde seçim barajı, parlamentoya girebilen partilere, özellikle de iktidar partilerine, seçimlerde aldıkları oyun çok üzerinde bir milletvekili sayısıyla Meclislerde güçlü temsil im- kanı sağlamaktadır. Bu durum, zaten yetersiz olan yasamanın yürütme üzerindeki denetimini daha da anlamsız kılmaktadır.

5. Sonuç

Türkiye’de köklü bir yargı reformuna, yargının çok yönlü olarak yeniden yapılandı- rılmasına ihtiyaç vardır. 1961 Anayasası ile birlikte iktidarlar, hep yargı denetimin- den yakınmışlar, Danıştay’ın kararları nedeniyle örneğin, “bir memur bile atayama- dıklarından” şikayet etmişlerdir. 1971 ve 1980 askeri müdahalelerinden sonra Ana- yasalarda yapılan değişiklikler, hükümetleri tatmin etse de “yasama yürütme ve yargı arasındaki güç dengelerini yürütme lehine bozan, gelişen ve değişen toplumda ortaya çıkan ihtiyaçları karşılamaktan uzak, özgürlükleri kısıtlayan ve hak aramayı zorlaştıran düzenlemelerdir. Halbuki, ülkemizde, hızlı işleyen, bağımsız, tarafsız ve adil bir yargıya gereksinim vardır. 2000’li yıllarda çoğunluk iktidarları, “yargı re- formu” adı altında bazı düzenlemeler yapmışlardır. Ancak bunlar, söylenenin aksine, genellikle yargıyı yürütmeye daha da bağımlı hale getirme amacını taşımaktadır.

Ülkemizde Anayasa Mahkemesi ve Danıştay gibi yasama ve yürütme organlarının kararlarını inceleyen ve denetleyen yargı kurumları mevcuttur. Bu kurumların ba- ğımsızlıklarını pekiştirecek yeni anayasal düzenlemelerle, yasama, yürütme ve yargı arasında güç istismarını da önleyecek kalıcı dengeler kurulmalıdır. Siyaset biliminde

“check and balance” diye özetlenen güç dengesi kurulmalı, her gücü denetleyecek

mekanizmalar ile güçlerin kötüye kullanılması önlenmelidir.

Türkiye’de yeni bir anayasa yapımına gidilirken, yasamanın daha etkili denetim yapabileceği -ikinci meclis, senato gibi yapılar- tartışılmalıdır. Temsilde adaleti ve

seçmen eğilimlerin TBMM’ne doğru yansımasını sağlamak için, Seçim Kanununda değişiklik yapılarak

% 10 seçim barajı kaldırılmalıdır. Siyasi partiler Kanununda da parti içi demokra- siyi geliştirecek (önseçim mekanizmaları vb.) köklü düzenlemeler yapılmalıdır. Unutulmamalıdır ki, “denetimsiz güç, yozlaşmaya müsaittir” ve devlet de tüm un- surlarıyla (yasama, yürütme, yargı) toplumun refahı, insanın mutluluğu için vardır.

Kaynakça

Dr. Nejat Eczacıbaşı’nın 1961 yılında kuruluşuna öncülük ettiği Ekonomik Sosyal Etüdler Konferans Heyetini, 1992’de Dr. Nejat Eczacıbaşı ile birlikte bilimsel araş- tırmalara dayalı çözüm seçenekleri geliştirecek bir düşünce üretim merkezine (think- tank) dönüştürmek amacıyla 1994’te TESEV’i kurduk.

Bunlar arasında, Prof.Dr. Mithat Sancar’ın meslektaşlarıyla birlikte yürüttüğü iki farklı çalışma da vardır: Sancar, Mithat- Aydın, Suavi. 2009. “Biraz Adil, Biraz

Değil…” Demokratikleşme Sürecinde Toplumun Yargı Algısı, TESEV yayınları,

İstanbul, ISBN: 978-605-5832-15-5, 86s.

Çözüm önerileri olarak yukarıda sunulan politikalar, eski bakan, milletvekili, bele- diye başkanı, iktisatçı, hukukçu, yönetici, akademisyen, bürokrat ve uzmanların yer aldığı bir gurup tarafından 5 yıla yakın bir sürede oluşturulup geliştirilmiş Demok- ratik Cumhuriyet Programının (DCP) “Yargı” bölümünden alınmış “Yargılama

Politikaları”dır. Bkz. Demokratik Cumhuriyet Programı Türkiye için Değişme ve Yenileşme Politikaları, (Birinci Baskı 1995) Genişletilmiş 4. Baskı 1997, Hazırla-

yanlar Tarhan Erdem ve arkadaşları, Gökhan Matbaacılık, İstanbul. s.62-65, 142. Türkiye’de parlamentonun giderek denetim gücünü yitirdiğini tezini ileri süren, “Deparliamentarization in Turkey” başlığını taşıyan kapsamlı bir çalışmam yayına hazırlanmaktadır.

Dönmezer, S., F. Yenisey (2000), “Ceza Adalet Sisteminin Etkinliği”, s.276,

TESEV Yayınları, İstanbul, ISBN: 975-8112-31-1

Özbudun, E., Ö. F. Gençkaya (2010), “Türkiye’de Demokratikleşme ve Anayasa

Yapımı Politikası”, Doğan Kitap, s.111s. İstanbul, ISBN:978-605-525-2

Sancar, M., E. Ü. Atılgan (2009), “Adalet Biraz Es Geçiliyor...” Demokratik-

leşme Sürecinde Hakimler ve Savcılar”, TESEV yayınları, ISBN: 978-605-5832-12- 4, 190s.

Sancar, M., S. Aydın (2009), “Biraz Adil, Biraz Değil…” Demokratikleşme Süre-

cinde Toplumun Yargı Algısı”, s.35-52

Soysal, M. (1979), “Anayasanın Anlamı”, 5.Baskı, Gerçek Yayınevi, 399s. İstanbul,

s.7, 42, 60-64, 80, 105-107

Teziç, E., Y. Yayla, K. Bayraktar, E. Yurtcan, S. Öztek, S. Batum ve N. Yüzbaşıoğlu (1998), “Yargılama düzeninde Kalite”, TÜSİAD, 111s., İstanbul,

ISBN: 975-7249-53-X

Yazıcı, S. (2010), “Yargı Reformu Stratejisi Kapsamında Anayasal Değişiklikler”,

Yargısal Düğüm: Türkiye’de Anayasa Reformuna İlişkin Değerlendirme ve Öneri- ler, Serap Yazıcı (Ed.), Ozan Erözden, Ümit Kardaş, Ergun Özbudun, ve Serap Ya- zıcı, TESEV Yayınları, İstanbul, 40s., ISBN: 978-605-5832-36-0

İLK VE ORTA ÇAĞLARDA SİYASÎ İKTİDAR- EKONOMİ