• Sonuç bulunamadı

SÖZEL SUNUMLAR

KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM İLE İLGİLİ ADLİ DURUM VE SORUNLAR

1. Adli Olgu Yönetim

Bir sağlık çalışanının öncelikli görevi, mesleğinin yetki ve sorumlulukları dahilinde acil tıbbi müdahalenin ya- pılmasıdır. Ardından adli olgu ve adli olay kavramlarının bilinmesi, adli olgu ve olayların tanınması, ayırıcı ta- nısının yapılması gerekmektedir. Sağlık merkezine gelen bir hastada adli bir durumdan şüphelenildiği anda ya da bir belirti ile karşılaşıldığı anda adli makamlara bildiriminin yapılması (hekim, ebe ve hemşire tarafından), her türlü müdahale için bilgilendirmenin yapılması ve rızanın alınması, delil niteliği taşıyabilecek örneklerin alınması ve ilgili yerlere transferinin sağlanması, tıbbi bilgilerin kaydedilmesi, adli makamlarca resmi yazı ile istenilmesi halinde de adli rapor düzenlenmesi, bir adli olgununun yönetimindeki ana başlıklar olarak belirtile- bilir. Aşağıda özellikle sağlık çalışanlarının sık sorun yaşadıkları başlıklara ayrıca yer verilecektir.

1.1. Bilgilendirme ve Rıza

Bilgilendirme ve rıza, özellikle Hasta Hakları Yönetmeliği (HHY)’nde3 ayrıntılı olarak yer almış olup hasta-

ların hakkı ve sağlık çalışanlarının da bir yükümlülüğüdür. Hasta Hakları Yönetmeliği’nde bilgilendirmenin kapsamı, usulü, hangi durumlarda verilip verilmeyeceği hususları yer almaktadır.4

Hastanın tanısı, sağlık durumu, hastalığın muhtemel sebepleri, hastalığın seyri, önerilen tanı-tedavi seçenekle- ri, bu seçeneklerin özellikleri (kullanım şekli, süresi, nerede, kim tarafından, ne kadar süre uygulanacağı gibi), fayda ve riskleri, alternatif yöntemler, tedavi reddinde yaşanabilecek sorunlar, kritik yaşam tarzı değişiklikleri ve önerileri, tekrar tıbbi destek ihtiyacı olduğunda hastanın izlemesi gereken yol, bilgilendirmenin kapsamı içinde yer almaktadır.

Bilgilendirmenin usulü, hastanın anlayacağı ve serbestçe karar verebileceği şekilde olmalıdır. Hasta erişkin bir kişi ise ve yargılamada herhangi bir sorun yaşamıyor ise esas olan kendisinin bilgilendirilmesidir. Hastanın yeterliliği yoksa (mental kapasite yetersizliği gibi) yakınlarına (eş, anne-baba, erişkin çocukları, kardeş vb.)

3 https://www.mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=7.5.4847&sourceXmlSearch=&MevzuatIliski=0 4 https://www.mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=7.5.4847&sourceXmlSearch=&MevzuatIliski=0

bilgilendirme yapılabilir. Çocuklarda ise anlayabileceği dilde çocuğun da bilgilendirilmesi önemli olup mutla- ka yasal veli/vasiye bilgilendirme yapılmalıdır.

Hasta Hakları Yönetmeliği’nde bilgi verilmesinde sakınca bulunan haller de tanımlanmış olup teşhisin hasta üzerinde olumsuz etkisi olabileceği öngörülen durumlarda, hastalığın hastaya söylenmeyebileceği, bu konuda- ki takdirin hekime bağlı olduğu belirtilmiştir. Yine tedavisi olmayan durumlarda, hastanın aksi yönde bir talebi olmadığı takdirde, ailenin bilgilendirilebileceği yazılıdır.5

Sonuç olarak, bilgilendirme konusunda hastanın talepleri ön planda olmalıdır. Hasta hiç kimsenin bilgilendi- rilmesini istemiyorsa ya da bilgilendirilecek kişi olarak bir kişiyi işaret ediyorsa, hastanın yazılı kararı doğrul- tusunda hareket edilmelidir.

Rıza, hastaların her türlü tıbbi müdahale ile ilgili olarak herhangi bir baskı altında kalmadan ve usulüne uy- gun yapılmış bir bilgilendirme sonrasında, yapılacak olan müdahaleyi kabul etmeleri olarak tanımlanmaktadır (HHY)6. Rızanın kimden alınacağı ile ilgili husus, bilgilendirmenin kimlere yapılacağı hususu ile paralellik

göstermektedir. Bu nedenle, burada tekrar edilmeyecektir.

Yönetmelikte7 bazı durumlarda rıza alınmasına gerek olmadığı belirtilmiştir. Buna göre, acil müdahale gerek-

tiren, hayati tehlike oluşturan durumlarda, hastanın bilincinin kapalı olduğu durumlarda, hastanın bir organının kaybına/fonksiyonunu yerine getiremez hale gelmesine neden olabilecek durumun varlığı halinde, hastanın le- hine müdahaleler yapılabilir (HHY8, TCK9). Bu konuda, Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nda (UHK) da birtakım

düzenlemeler mevcuttur (UHK).10 Buna göre, toplum sağlığını etkileyebilecek hastalıklar dolayısıyla, özel

tedavi ve tecrit gerektiren durumlarda (kuduz, tüberküloz ve zührevi hastalıklar gibi) onam aranmamaktadır. Ayrıca kişinin daha önceden bilgilendirilmiş olduğu hallerde, kişinin mesleği gereği hastalık ve tedavi yön- temlerini biliyor olduğu durumlarda (örneğin hastanın aynı zamanda bir sağlık personeli olması durumunda) ise bilgilendirilmiş onamı gerekmeyebilir; ancak yine de mümkün olan her durumda bilgilendirme yapılarak onam alınmasına özen gösterilmesinin zararı olmayacaktır.

1.2. Adli Olgu Bildirimi

Hekim ya da diğer sağlık personeli, adli bir durum olduğundan şüphe ettiği bir belirti ile karşılaştığı her olguyu adli makamlara bildirmekle yükümlüdür. Burada unutulmaması gereken konu, hastanın adli bir olayın parçası olup olmadığı ve olgular ile ilgili olarak yasal bir işlem yapılıp yapılmayacağı hususunun adli makamların vereceği bir karar olduğudur.

5 https://www.mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=7.5.4847&sourceXmlSearch=&MevzuatIliski=0 6 https://www.mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=7.5.4847&sourceXmlSearch=&MevzuatIliski=0 7 https://www.mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=7.5.4847&sourceXmlSearch=&MevzuatIliski=0 8 https://www.mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=7.5.4847&sourceXmlSearch=&MevzuatIliski=0 9 https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.5237.pdf 10 https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.3.1593.pdf

Türk Ceza Kanunu (TCK), bildirim yükümlülüğü ile ilgili olarak kamu görevlilerine ayrı bir yükümlülük yük- lemiştir. Burada, bir suç belirtisinin kişinin göreviyle bağlantılı olarak öğrenilmesi durumunda, adli makamlara bildirimin yapılması gerektiği, aksi takdirde hapis cezası ile cezalandırılacağı belirtilmektedir (TCK Madde 279)11. Benzer şekilde TCK 280. maddede sağlık mesleği mensuplarının suçu bildirmemesi hususu düzenlen-

miştir. Kanun maddesinde, sağlık mesleği mensupları içinde hemşireler de ayrıca belirtilmiştir.12

1.3. Adli Olguların Muayenesi

Adli olguların muayenesi genel olarak, polikliniğe gelen ya da acil servise başvuran hasta muayenelerine benzemekle birlikte adli bir olayın parçası olmaları nedeniyle muayeneleri bazı özellikli durumları da içer- mektedirler. Örneğin polikliniğe gelen bir hastada üzerindeki kıyafetler pek önem taşımazken, adli olgularda kıyafetler delil niteliği taşıyabilmektedirler. Bu nedenle kıyafetlerin ayrıca incelenmesi ve inceleme için uygun şartlarda adli makamlara teslim edilmeleri gerekmektedir.

Muayene odasının; adli olguların-özellikle tutuklu ve gözetim altındaki kişilerin muayenesinde, kişilerin firar etmesini engelleyecek şekilde hazırlanmış olması, dolayısıyla güvenlikli olması önem taşımaktadır. Bilindiği gibi adli olguların muayenesinde, güvenlik görevlileri vb. kişilerin bulunmaması esastır.

Mahremiyet, tüm hastalarda önem taşımakta olup, adli olgularda mahremiyete çok daha fazla dikkat edilme- lidir. Kimi zaman hastalar poliklinikte hastalıkları nedeniyle değerlendirilirken yanında gelen kişilerin de mu- ayene odasına alınması söz konusu olabilmektedir. Bu durum, bir hastalık nedeniyle yapılan değerlendirmede kimi zaman çok önemsenmezken, adli olgularda hastanın tek başına muayenesi son derece önem taşımaktadır. Bu durum, hem adli olgunun öyküsünü rahatlıkla ifade etmesini sağlayacaktır, hem de şikayetlerini herhangi bir baskı altında kalmadan söylemesine yardımcı olacaktır.

Adli olguların muayenesi ile son derece ayrıntılı bir muayene kastedilmektedir. Örneğin, boğaz ağrısı ile po- likliniğe gelen bir olguda genellikle şikayete yönelik muayene ve tetkiklerle yetinilirken, adli bir olgunun mu- ayenesi söz konusu olduğunda tüm vücut muayenesi esas teşkil etmektedir. Elbette ki, olgunun şikayetlerine yönelik olarak daha ayrıntılı bir muayene yapılabilir.

Adli olgulardan örnek alma, bu örneklerin saklanması ve transferi de diğer hastalardan alınan örneklere göre farklı ve ayrıntılı prosedürler içermektedir. Örneğin, böbrekleri ile ilgili bir şikayeti olan hastadan idrar örne- ği alınması gerektiğinde, hasta tek başına gönderilebilmekte ve acaba örnek kişiye mi ait sorusu önemli bir problem olmamaktadır. Ancak, uyutucu ve uyuşturucu madde analizi için gelen bir adli olguda örnek verirken kişinin kontrol altında olması, örneğin karıştırılmadığından emin olunması, örneğin transferinde güvenlik zin- cirine dikkat edilmesi gibi prosedürler bulunmaktadır.

Dolayısıyla adli olguların muayene odasına girmesinden muayenesine, örnek almadan bu örneklerin transferi- ne, kendine has ayrıntılı ve prosedürlere uygun hareket edilmesi esastır.

11 https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.5237.pdf 12 https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.5237.pdf

1.4. Kayıt Tutma

Genel olarak bakıldığında kayıtlar;

Tıbbi yönden önemlidir; müdahalenin zamanında, uygun şekilde ve eldeki tüm olanaklardan yararlanılarak

yapıldığını belgelerler.

İdari yönden önemlidir; yürütülen hizmetin etkinliğini ve denetlenmesini sağlaması bakımındandır. Mali yönden önemlidir; performans ve ödemeler ancak mevcut kayıtlara göre yapılabilmektedir.

Adli yönden önemlidir; sağlık personeli ile hasta arasında hukuksal bir sorun olduğunda resmi delil niteliği

taşımaktadırlar ve sağlık personelinin bu kayıtları adli makama sunması gerekmektedir.

Dolayısıyla, kayıt tutulmaması veya kayıtların eksik tutulması, TCK’ya göre görevi ihmal suçunu oluştur-

maktadır (TCK madde 257)13. Ayrıca, tıbbi kayıtlar, sağlık raporları ve reçeteler üzerinde yapılacak oyna-

malar, usulsüzlükler durumunda da; resmi belgede sahtecilik iddiası söz konusu olabilir (TCK 204. ve 205. Maddeleri).14

Hastalara ait kayıtların, sağlıkla ilgili her tür resmi belgenin orjinali ya da bir örneğinin sağlık kurumunda bulunması ve saklanması, adli makamlarca resmi yazı ile istenilmesi halinde de yine resmi yazı ile ilgili ma- kama gönderilmesi gerekmektedir. Herhangi bir sorun olduğunda resmi kayıtlar, hem hastanın hem de sağlık personelinin haklarının korunması bakımından önem taşımaktadır.

1.5. Adli Rapor Düzenlenmesi

Adli rapor; ancak adli makamlar tarafından resmi yazı ile adli rapor düzenlemesi istenirse düzenlenebilir. Kendisinden rapor düzenlenmesi istenen kişi, bilirkişi olarak görevlendirilmiş olur ve düzenleyeceği raporu gecikmeksizin adli makamlara iletmekle yükümlüdür.

Travma olgularının adli nitelikli kesin raporlarını düzenleyen hekimlerin; “Türk Ceza Kanunu’nda Tanımla-

nan Yaralama Suçlarının Adli Tıp Açısından Değerlendirilmesi Rehberi”ni15 göz önüne almaları, raporların

standardizasyonu açısından zorunludur. Hazırlanan raporların açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli ol- ması da ayrıca bir gerekliliktir. Hangi dayanağa göre düzenlendiği belli olmayan, gerekçesiz raporlar, bilir- kişiye olan güvenin zedelenmesine, yargılama sürecinin uzamasına ve hak kayıplarına neden olabilmektedir.

Outline

Benzer Belgeler