• Sonuç bulunamadı

AİLE SİSTEMİ İÇERİSİNDE ÇOCUKLARI SUÇA SÜRÜKLEYEN OLASI RİSK FAKTÖRLERİ

SÖZEL SUNUMLAR

AİLE SİSTEMİ İÇERİSİNDE ÇOCUKLARI SUÇA SÜRÜKLEYEN OLASI RİSK FAKTÖRLERİ

Literatürde suçluluğun gelişimi ile ilgili Güney Londra’da yaşayan 411 erkeğin 8 yaşından 46 yaşına kadar takip edildiği boylamsal bir araştırma olan “Cambridge Çalışması” çocuk suçluluğuna dair önemli ipuçları vermektedir. Çalışmada suça sürüklenmede çocukluk dönemindeki risk faktörleri; daha yoksul ve geniş aile- lerden gelme, ebeveynleri tarafından fiziksel olarak ihmal edilmiş olma ve aile üyelerindeki suç öyküsü olarak belirtilmiştir (Farrington ve ark., 2006). Bu çalışma kapsamında da aile sisteminin çocuk suçluluğu üzerindeki etkisini anlamada ailenin yapısı, aile içi şiddet, ailenin sosyo-ekonomik durumu, ailedeki suç öyküsü ve ya- pılan diğer çalışmalardan hareketle ailenin göç etmesi ele alınacaktır. Bu risk faktörleri aynı zamanda ailenin işlevselliğini olumsuz etkileyen ve alt sistemler arasındaki sağlıklı olması gereken etkileşimleri azaltan ve aile bireylerinde demoralizasyona sebep olan kriz durumlarıdır.

Ailenin Yapısı ve Aile İçi İlişkiler

Minuchin (1974: 51-52)’e göre aile yapısı, aile üyelerinin birbirleriyle etkileşimini organize eden görünmeyen işlevsel taleplerdir. O’na göre aile, etkileşimsel (transactional) modeller yoluyla çalışan bir sistemdir. Bu etki- leşimsel modeller aile üyelerinin davranışlarını düzenler. Farklı aile yapıları çocuğun yaşına, anne-babadaki suç öyküsüne ve kardeş ilişkilerinin doğasına bağlı olarak suça sürüklenmeyi farklı şekilde etkileyebilmektedir (Boccia ve Beaver, 2019). Boccia ve Beaver (2019) tarafından yapılan çalışmada her iki ebeveyniyle birlikte yaşayan ergenlerin, ergenlikleri ve yetişkinlikleri boyunca suçlu davranışa anlamlı derecede daha az yöneldiği görülmüştür. Fakat ergenlik dönemindeyken ebeveynlerin boşanmasının, yetişkinlik döneminde suçlu davra- nışa yönelmede kalıcı bir etkisi yoktur. Çalışmada temelde ebeveynlerin boşanmasının suçlu davranışla bir ilişkisi olabileceği fakat bunun yaşamın ilerleyen dönemlerinde suçlu davranışı önemli ölçüde etkilemediği görülmektedir. Boşanma, Öngören ve Yılmaz (2018)’ın belirttiği gibi çocukların başına gelebilecek en sarsıntı verici olaylardan biridir. Bu yüzden bu sürecin en sağlıklı şekilde atlatılması özellikle ergenlik döneminde olan çocukları riskli davranışlara yönelmekten alıkoyabilecektir.

Çocuk yetiştirmede olumlu ebeveynlik ve gözetim çocuklarda suç davranışının önüne geçebilir. Aksi durumda ihmalci, tutarsız, aşırı sert ya da cezacı bir ebeveynlik ergen suçluluğu için yordayıcıdır (Canter, 2011: 87). Olumsuz anne-baba tutumları çocukların sosyal, ahlaki ve kişilik gelişimleri üzerinde ciddi zararlı etkilere sebep olmaktadır (Aral ve Kadan, 2018). Baykara Acar (2011: 111) tarafından yapılan çalışmada cinsel suçtan hükümlü çocukların ailelerinde anne-baba tutumlarının iki uçta olduğu görülmüştür. Bunlar baskıcı ya da aşırı serbestlik tanıyan tutumlardır. Şentürk (2018) tarafından yapılan çalışmada da suça sürüklenen çocukların ebe-

veynlerinin demokratik ve koruyucu tutumlarının orta düzeyde; otoriter tutum puanlarının ise yüksek düzey- de olduğu görülmüştür. Aile, çocukları doğrudan suç işlemeye teşvik etmese de, onların çocuklar üzerindeki sosyal kontrol kaybı çocukları suça sürükleyebilmektedir (İçli ve Çoban, 2012). Sağlıksız aile işlevleri, ailede paylaşım, sosyal destek mekanizmalarının yetersizliği, etkili sorun çözme becerilerinin eksikliği, kadın ve erkeğin çocuk yetiştirme süreçlerindeki keskin ayrımlar ve sorunlu evlilik ilişkisi gibi pek çok etken çocuğun suça yönelmesinde etkendir.

Aile İçi Şiddet

Türkiye’de Kadına Yönelik Aile içi Şiddet Araştırması’na göre (2014) aile içerisinde anneleri şiddete maruz kalan çocukların sorunlu davranışları diğer çocuklardan daha fazla sergilediği görülmüştür. Ayrıca çalışmaya göre erkekler açısından da çocukluk döneminde şiddete maruz kalma ya da annelerinin şiddete maruz kal- malarına tanık olma, yetişkinlik döneminde şiddete eğilimi arttırmaktadır. Ayrıca çalışmaya katılan kadınla- rın %27’si “çocukları terbiye etmek için bazen dövmek gerekebilir” ifadesine katılmıştır. Bu ifadeye katılan kadınlar arasında da bölgeler arası bir farklılık olduğu, kırsal bölgede yaşayan kadınların bu gibi toplumsal cinsiyet rollerini pekiştiren ifadelere daha çok katıldığı görülmektedir.

Avcı (2008) tarafından yapılan çalışmada tutuklu çocukların bir çoğunluğu herhangi bir kabahat işlediğin- de ebeveynlerinin kendilerini fiziksel ya da sözel şiddet uygulayarak cezalandırdığını belirtmiştir. Baykara Acar’ın (2011: 111) cinsel suçtan hükümlü çocuklarla yaptığı çalışmasında da çocukların ailelerinden fiziksel ve duygusal şiddet gördüğü görülmüştür. Aile içi şiddetin olduğu ailelerde yaşayan çocuklar şiddet davranışı- nı öğrenirler. Çünkü şiddet de suç gibi öğrenilen bir olgudur. Aile içerisinde özellikle babalarının annelerine ve kendilerine şiddet uyguladıklarını gören çocukların, bu davranışı öğrenmeleri olasıdır. Suça sürüklenen çocukların büyük çoğunluğunun oğlan çocuğu olduğu düşünüldüğünde, özellikle babalarını rol model olarak benimsemeleri kaçınılmazdır. Türkiye İstatistik Kurumu (2017) verilerine göre suça sürüklenen çocuklarda yaralama suçunun ilk sırada yer aldığı görülür. Kişiye karşı gerçekleşen bu suç türünün oğlan çocukları arasın- da yaygın olmasında çocukların sosyalleşmelerinde önemli olan aile içerisinde şiddetin görülme olasılığının yüksek olduğunu akla getirmektedir. Aile içi şiddetle ilişkili olan bir diğer faktör de madde bağımlılığı ve alkolizmdir (Öngören ve Yılmaz, 2018). Aile içerisindeki alkolizm ve madde bağımlılığı, şiddetin artmasına da sebep olur. Özellikle aile içerisinde babanın/kocanın, eşlere ve çocuklara daha fazla şiddet uygulamasında alkolizmin etkili olduğu düşünülmektedir.

Ailenin Sosyo-Ekonomik Durumu ve Yoksulluk

Yapılan çalışmalarda suça sürüklenen çocukların ailelerinin ekonomik durumlarının oldukça düşük olduğu görülmüştür (Avcı, 2008; Wubishet ve Leuween, 2016; Singh ve Jahanara, 2016; Bulgurcuoğlu ve Çamur, 2019). Bunun bir sebebi de ebeveynlerin eğitim düzeylerinin düşük olması ve nitelikli işlerde çalışmamaları- dır. Ebeveynlerin düşük eğitim düzeyi aynı zamanda yoksulluğu da beraberinde getirir. İçli ve Çoban (2012) tarafından yapılan çalışmada özellikle çocukların babalarının eğitim seviyesi ile çocuklar tarafından işlenen şiddet suçları arasında anlamlı ne negatif bir ilişki bulunmuştur. Yani çocukların özellikle babalarının eğitim seviyesi düştükçe çocuklar şiddet suçlarına daha fazla yönelmektedir.

Yoksulluk ve suç arasında doğrudan bir ilişki vardır. Yoksulluk, ailenin işlevselliğini olumsuz olarak etkileye- rek alt sistemler arasında sağlıklı bir ilişki kurulmasını engeller. Aynı zamanda çocukların ekonomik yoksun- luklardan dolayı erken yaşta çalışmaya sürükleyerek risklere daha açık hale getirir. Hem yoksulluğun hem de kalabalık aile yapısının olduğu ailelerde çocuğun sağlıklı olarak sosyalleşmesini beklemek gerçekçi bir tablo değildir. Türkiye İstatistik Kurumu (2017) verilerine göre hırsızlık, yaralama suçundan sonra çocuklar tarafın- dan en çok işlenen suç türüdür. Mala yönelik suçların temelinde de sosyo-ekonomik sebepler yatmaktadır. Bu yüzden çocukların, yoksulluklarının bir göstergesi olarak suça sürüklenmeleri yaşadıkları yoksunlukların bir ifadesidir.

Yoksulluk pek çok sosyal sorunun hem nedeni hem de sonucudur. Ne yazık ki yoksul ailelerdeki çocukların gereksinimleri karşılanamadığı ve ailenin geçimle ilgili sorunları olduğu için çocuk veya genç suça yönelmek- tedir. Yoksul aileler sorun çözme becerilerinde sorun yaşar ve bu ailelerin işlevlerinde sağlıksızlık çok boyutlu olarak görülür. Bu durumdan en çok da çocuklar olumsuz açılardan etkilenmektedir.

Aile ve Göç Deneyimi

Çocuk suçluluğu alanında yapılan çalışmalarda ailenin göç etmiş olması çocuğun suça sürüklenmesinde etkili olan risk faktörlerindendir (Avcı, 2010; Erkan ve Erdoğdu, 2006). Çalışmalar suça sürüklenen çocukların ai- lelerinde iç göç hikâyesi olduğu ve daha çok ailelerin Doğu ve Güneydoğu bölgelerinden Ankara ve İstanbul gibi büyük şehirlere göç ettiğini belirtmektedir. Aileler kentte daha nitelikli iş bulma amacı ile göç etmektedir (İçli ve Çoban, 2012). Diyarbakır’da suç isnadı ile alıkonulan ve sokakta çalışan çocuklarla yapılan bir çalış- mada çocukların %70’i göç etmiş ailelerin çocuklarıdır. Bu oran ülke içinde yer değiştirme hareketi olup göç etme nedenlerin de ilk sırada yoksulluk gelmektedir. Ayrıca çocukların % 81’i ailelerinin kente göç etmekle birlikte ekonomik sorunları yaşamaya devam ettiklerini dile getirmişlerdir (Kızmaz ve Bilgin, 2010). Fakat göç ve suç arasında doğrudan bir ilişki bulunmadığı, göçle birlikte gelen düzensizliklerin suça dolaylı olarak sebep olabileceği düşünülmektedir. Kılıç (2017) Avrupa Birliği ülkelerinde 2008-2013 yılları arasındaki veri- leri kullanarak göçün suç oranları üzerindeki etkisini analiz ettiği çalışmasında göç oralarındaki artışlarla suç oranları arasında anlamlı bir ilişki elde edememiştir. Fakat özellikle zorunlu göçün sebep olduğu yoksulluğun ve kültürel farklılığın çocukları suça sürüklemede bir risk faktörü olması kaçınılmazdır.

Göç öyküsü bir ailede pek çok kırılmaya neden olabilmektedir. Mekânsal olarak yapılan bir değişiklik ailenin sosyal ve kültürel değişimini de beraberinde getirmekte ve aile içi dengenin bozulması kaçınılmaz olabilmek- tedir. Özellikle kırsal kesimden büyük kentlere yaşanan göç sürecinde anne ve babanın ebeveynlik rollerinde sorunlar, çocuk yetiştirme sürecinde aksaklıklar, çocuk ve gençlerin aile bütçesine destek olmak amacıyla ça- lışma yaşamına yani sokağa girmiş olması gibi pek çok etkenin çocuk suçluluğunda etkili olduğunu söylemek mümkündür.

Ailede Suç Öyküsü

Çalışmalarda suça sürüklenen çocukların ailelerinde de suç öyküsünün olabileceği görülmektedir (Wubishet ve Leuween, 2016; Singh ve Jahanara, 2016; Bulgurcuoğlu ve Çamur, 2019). Hükümlü bir anneye, babaya ya

da kardeşe sahip olma, çocukların suça sürüklenmesinde yordayıcıdır (Farrington ve ark., 2006). Bu durum Farrington ve ark. (2006)’ın belirttiği gibi suç öyküsü olan ebeveynlerin çocuklarını da doğrudan suça teşvik ettikleri olarak anlaşılmamalıdır. Fakat Güçlü ve Akbaş (2016: 184) kimi zaman ebeveynlerin de çocuklarını aktif bir şekilde suça sürüklediklerini belirtmektedir. Özellikle hırsızlık ve kaçakçılık gibi suçlarda aile fertle- rinin tamamının katılımı görülmektedir. Çocukların suça sürüklenmesinde bu durumda etkili olmakla birlikte ailedeki suç öyküsünün bir risk faktörü olması sosyal öğrenme kuramı ile açıklanabilir.

Sosyal öğrenme kuramına göre gözlenen modellerin önem ve saygınlıkları arttıkça davranışlarımız üzerindeki etkisi de artar (Canter, 2011: 83). Çocuklar da gözlem yoluyla öğrenirler. Sosyalleşme süreci içerisinde aile üyeleri, en yakın olarak gözlemlenebilecek bireylerdir. Özellikle kardeş ilişkisi suça sürüklenmede belirleyici- dir. Bulgurcuoğlu ve Çamur (2019) tarafından yapılan çalışmada ailesinde suç öyküsü olan hükümlü çocukla- rın yarıya yakını kardeşlerinde suç öyküsü olduğunu belirtmiştir. Minuchin (1974: 59)’in de belirttiği gibi aile içerisindeki kardeş alt sistemi çocukların akran ilişkilerini deneyimleyebileceği ilk sosyal laboratuvardır. Bu bağlamda çocuklar birbirlerini desteklerler ve birbirlerinden öğrenirler. Kardeş dünyasında çocuklar işbirliği, rekabet ve pazarlığın nasıl kurulacağını ve nasıl arkadaş olunacağını öğrenir.

Görüldüğü üzere bazı sosyal sorunlar gibi suçluluk da adeta bir “genetik hastalık” gibi nesilden nesile ne yazık ki aktarılmaktadır. Olumlu aile modeli, sağlıklı aile işlevleri ve sağlıklı sosyal çevre çocuk ve gençlerin de sağlıklı davranışlarında önemli etkenler olarak karşımıza çıkmaktadır.

SONUÇ

Çalışmada aile sistemi üzerinden çocuk suçluluğu anlaşılmaya çalışılmıştır. Çocukların sosyalleşmelerinde ilk ve en önemli kurum olarak aile, çocukları olası riskli davranışlardan koruyabileceği gibi onları suça sürükle- yen risk faktörlerini de içinde barındırabilir. Sosyalleşme sürecinde çocuk en yakınındaki insanları rol model alır. Yani ilk temas kurduğu anne ve babasından başlamak üzere sosyal çevredeki etkileşim içinde olduğu kişiler çocuk ve gençler için rol modelidir.

Aile içerisinde şiddeti ve iletişimsizliği gören ve yaşayan çocuklar bu davranışı öğrenirler. Bu nedenle ebe- veynlerin olumlu ve sağlıklı rol model olması ve aile içerisinde sağlıklı iletişim ve etkileşim süreci çocuklar için “koruyucu” bir faktördür. Alt sistemlerden oluşan ailenin işlevlerindeki sağlıksızlık ne yazık ki çocukla- rın suça yönelmesinde etken olabilmektedir. Ancak sağlıksız aile işlevlerinin tek sorumlusu olmayı da aileye yüklemek doğru olmayacaktır. Ailenin işlevlerini sağlıklı bir şekilde yerine getirmesi yapısal bir boyut olan ülkenin içinde bulunduğu sosyo-ekonomik ve politik süreçlerden bağımsız değildir. Aile üzerindeki her bir risk faktörünün ayrı bağlamlar içerisinde değerlendirilmesi ve bunlara yönelik sosyal politikaların geliştiril- mesi gerekir. Bu da suçluluğun çok boyutlu bir olgu olmasından kaynaklanmaktadır. Bu çerçevede aile sistemi içerisinde çocukları suça sürükleyen olası risk faktörlerini önlemek için yapılması gerekenler şu şekildedir;

 Çocukların suça sürüklenmelerinde yoksulluğun önemli bir faktör olmasından hareketle yoksul ailelere verilen çocuk yardımlarının arttırılması, sosyal yardımların doğrudan çocuğun gereksinimlerine yönelik olması (sosyal yardımlara bağımlı aile olmamasına dikkat edilerek),

 Çocukların akran çevreleri ile birlikte de sağlıklı bir şekilde sosyalleşmelerini sağlamak için okul öncesi eğitimin zorunlu olması, yaygınlaştırılması ve alt gelir grubu aileler için yerel yönetimlerin bu hizmeti ücretsiz vermesi,

 Aile içerisinde suç öyküsü olan ya da riskli davranışlar gösteren bireylerin belirlenerek bu kişilere yönelik bütüncül “zorunlu” psiko-sosyal rehabilitasyonun verilmesi,

 Eğitim sistemi içerisinde suça sürüklenen ergenlerin tespit edilmesi ve okullarla işbirliğinin yaygınlaşması konusunda okul sosyal hizmeti uygulamasının başlatılması,

 Aile içi şiddetin faillerinin çoğu zaman erkekler olduğu düşünüldüğünde erkeklere yönelik aile için şidde- tin hukuki yaptırımlarını ve kadın haklarını içeren bilinçlendirme çalışmalarının özellikle kırsal bölgeler- de ve kentle bütünleşme sorunu yaşayan mahallelerde yaygınlaştırılması,

 Zorunlu göçe tabi olan ailelerin sosyal hizmet uzmanları tarafından belirlenmesi, olası risk faktörlerinin sosyal inceleme ile ortaya çıkarılarak aile sosyal hizmet müdahalesinin başlatılması,

 Çocuk suçluluğunu azaltmada çocukların sosyalleşebileceği oyun, park alanı gibi kentsel mekânların art- tırılması ile

 Çocukların sportif, sanatsal ve kültürel etkinliklere katılımının sağlanması gerekmektedir.

KAYNAKÇA

Avcı, M. (2008). Tutuklu Çocuklar Üzerine Bir Araştırma: Çocukların Suça Yönelmesinde Etkili Olan Top- lumsal Nedenler ve Çözüm Önerileri. Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 11(1), 49- 73.

Aral, N. ve Kadan, G. (2018). Çocuk Yetiştirme Tutumları. K. Tepeli ve E. Durulap (Ed.). Aile Yaşam Döngüsü içinde (ss. 189-215). Ankara: Hedef.

Baykara Acar, Y. (2011). İstisnai Öyküler Cinsel Suçtan Hükümlü Olan Çocukların Yaşam Öyküleri. Ankara: Maya Akademi.

Boccio, C.M., & Beaver, K. M. (2019). The Influence of Family Structure on Delinquent Behavior. Youth Violence and Juvenile Justice, 17(1), 88-106.

Bulgurcuoğlu, S.E. ve Çamur Duyan, G. (2019). Hükümlü Çocuklar: İstanbul ve Ankara Çocuk Eğitimevi Örneği. Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları, 30, 167-190.

Canter, D. (2011). Suç Psikolojisi. (Çev. Ali Dönmez, Işıl Çoklar Başer ve Meltem Güler). Ankara: İmge. Corey, G. (2008). Psikolojik Danışma, Psikoterapi Kuram ve Uygulamaları. Tuncay Ergene (Çev.). Ankara:

Çocuk Koruma Kanunu. (2005). Resmi Gazete: 15.7.2005, Kanun Numarası: 5395.

Erkan, R. ve Erdoğdu, M.Y. (2006). Göç ve Çocuk Suçluluğu. Aile ve Toplum Eğitim Kültür ve Araştırma Dergisi, 3(9), 79-90.

Güçlü, İ. ve Akbaş, H. (2016). Suç Sosyolojisi Kavram-Teori-Uygulama. Ankara: Seçkin.

Farrington, D.P., Coid, J.W., Harnett, L.M., Jolliffe, D., Soteriou, N., Turner, R.E., & West, D.J. (2006). Cri- minal Careers up to Age 50 and Life Success up to Age 48: New Findings from the Cambridge Study in Delinquent Development. Home Office Research Study, 299.

İçli, T.G., & Çoban, S. (2012). A Study on The Effects of Family and Delinquent Peers on Juvenile Delinqu- ency in Turkey. Advances in Applied Sociology, 2(1), 66-72.

Kılıç, S.B. (2017). Effects of Economic Development and Migration on The Crime Rates within The European Union. Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 26(2), 336-343.

Kızmaz, Z. ve Bilgin, R. (2010). Sokakta Çalışan/Yaşayan Çocuklar ve Suç: Diyarbakır Örneği. Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 9(32): 269-311.

Minuchin, S. (1974). Families and Family Therapy. USA: Harvard University Press.

Öngören, S. ve Yılmaz, E. (2018). Rastlantısal Krizler. K. Tepeli ve E. Durulap (Ed.). Aile Yaşam Döngüsü içinde (ss. 297-338). Ankara: Hedef.

Singh, R.P., & Jahanara. (2016). A Study on Juvenile Delinquents: Impact of Socio-Economic Factors of Fa- mily in The State of Uttar Pradesh, India. Socioint16: 3rd International Conference on Social Sciences and Humanities, 875-884.

Sutherland, E.H. (1947). Principles of Criminology. Philadelphia, PA: Lippincott.

Şentürk, Ş. (2018). Suça Sürüklenmiş Çocukların Sosyo-Demografik Özellikleri Ana-Baba Tutumları ve Su- çun Nedenleri (Amasya Örneği). Disiplinlerarası Eğitim Araştırmaları Dergisi, 2(3) , 38-48.

Tepeli, K. (2018). Ailenin Tanımı, Türleri ve İşlevleri. K. Tepeli ve E. Durulap (Ed.). Aile Yaşam Döngüsü içinde (ss. 13-39). Ankara: Hedef.

Wubishet, H.L., & Leuween, K.V. (2016). Perceived Parental Behaviour of Juvenile Delinquent Boys in Pri- son: A Case in Ethiopia. Psychology and Developing Societies, 28(2), 203-225.

İNTERNET KAYNAKLARI

Çocuk Suçluluğunun Önlenmesine İlişkin Birleşmiş Milletler Yönlendirici İlkeleri. (1990). http://cocukhakla- ri.barobirlik.org.tr/dokuman/mevzuat_uakararlar/cocuksuclulugununonlenmesi.pdf adresinden erişilmiş- tir. Erişim Tarihi: 07.12.2019.

Türkiye İstatistik Kurumu. (2017). Güvenlik Birimine Gelen veya Getirilen Çocuklar, 2017. http://www.tuik. gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=27609 adresinden erişilmiştir. Erişim Tarihi: 05.12.2019.

Türkiye İstatistik Kurumu. (2018). Ceza İnfaz Kurumu İstatistikleri, 2018. http://www.tuik.gov.tr/PreHaber- Bultenleri.do?id=30597 adresinden erişilmiştir. Erişim Tarihi: 05.12.2019.

Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması. (2014). http://www.hips.hacettepe.edu.tr/ TKAA2014_ Ozet_Rapor.pdf adresin erişilmiştir. Erişim Tarihi: 05.12.2019.

Outline

Benzer Belgeler