• Sonuç bulunamadı

SÖZEL SUNUMLAR

PREMENSTRUAL SENDROMDA AKUPRESÜR TEDAVİSİ

Pelin İNCİ1, Sevgül DÖNMEZ2, Nevin AKDOLUN BALKAYA3, Serap Selver KİPAY4

1Yüksek Lisans Öğrencisi, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Muğla / Türkiye 2 Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi Doğum ve Kadın Sağlığı Hemşireliği AD.

Muğla / Türkiye

3 Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi Doğum ve Kadın Sağlığı Hemşireliği AD. Muğla / Türkiye

4 Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Fethiye Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Muğla / Türkiye

Öz: Premenstrual sendrom (PMS), menstruel siklusun luteal fazında ortaya çıkan, menstruasyonun başlama-

sıyla azalan ya da kaybolan, altta yatan bir psikiyatrik hastalık olmaksızın rahatsızlık veren fiziksel, davranış- sal ve psikolojik semptomlarla kendini gösteren bir durumdur. PMS %80 oranında ve sıklıkla otuzlu yaşlarda görülen, kadınların genel sağlık, yaşam kalitesi ile eş ve aile ilişkilerini etkileyen önemli bir problemdir. PMS semptomlarını azaltmada çeşitli yöntemler kullanılmaktadır. Son zamanlarda akupresür de sıkça uygulanmak- tadır. Akupresür, vücudun kendi kendine iyileştirici yeteneklerini harekete geçiren önemli şifa noktalarına basmak için parmakları kullanan eski bir şifa sanatıdır. Bu derlemede PMS tedavisinde uygulanan akupresür ile ilgili çalışmaların bulguları irdelenmiştir. Akupresür serotonin seviyelerini düşürür, endorfin ve nöro-peptid Y’yi artırır, kas ve diğer dokularda bulunan sinirleri uyarır ve endorfin ve diğer nöroendokrin hormonların serbest kalmasına yardımcı olur. Ayrıca beyin ve omurilikteki ağrı sürecini değiştirebilir, vasküler ve bağışıklık faktörlerinin salınımını uyarır. PMS üzerine akupresürün etkisini inceleyen sınırlı sayıda çalışma bulunmakta- dır. Literatürde akupresürün, PMS’nin fiziksel ve psikolojik semptomlarını iyileştirdiği, kaygı ve depresyonun ciddiyetini azalttığı ve yaşam kalitesini iyileştirdiği belirtilmektedir. LIV3 (kemiklerin birleşme noktasındaki birinci ve ikinci ayaklar arasında ayağın dorsal yüzeyinde yer alan hepatik meridyen), LI4’e (elin dorsal yüze- yinde başparmak ve işaret parmağı arasında yaklaşık olarak ikinci metakarpal kemiğin ortasında yer alan me- ridyen) ve plasebo (meridyen çizgisinde olmayan) noktalarına yapılan akupresür etkilerinin değerlendirildiği bir çalışmada, bu noktalara yapılan akupresürün PMS semptomlarını azalttığı saptanmıştır. PMS’nin kadın- ların yaşam kalitesini olumsuz etkilemesi ve akupresürün yaşam kalitesini artırması nedeniyle, hemşirelerin akupresüre yönelik bilgi ve becerilerini geliştirmeleri ve bu konuda danışmanlık vermeleri önemli olacaktır. Anahtar Kelimeler: Premenstrual sendrom, Akupresür, Hemşirelik, Eğitim, Danışmanlık, Tedavi

GİRİŞ

Premenstrual sendrom, menstruel siklusun luteal fazında ortaya çıkan, menstruasyonun başlamasıyla azalan yâda kaybolan, altta yatan bir psikiyatrik hastalık olmaksızın rahatsızlık veren, fiziksel, davranışsal ve psiko- lojik semptomlarla kendini gösteren bir durumdur (Karaca ve Kızılkaya Beji, 2015). İlk kez Frank tarafından

“premenstrüel gerginlik” adıyla tanımlanmış ve adetten önceki 7 ile 10 gün arasındaki süreçte şiddetli gergin- lik, kilo alımı, baş ağrısı ve ödem olması ile nitelendirilmiştir (Frank, 1931) Semptomlar genellikle menstrü- asyondan 5-11 gün önce başlar ve menstrüasyon başladığında veya kısa bir süre sonra kesilir (Armour ve ark., 2018). PMS’nin ciddi formu, semptomların yoğunluğu, duygudurum semptomlarının baskınlığı ve önemli fonksiyon bozukluğu açısından PMS’den farklı olan Premenstrüel Disforik Bozukluktur (PMDD). (Firoozi ve ark., 2012) Semptomların şiddeti ve günlük işleyişin önemli ölçüde azalması PMDD’yi (Premenstrüel Disforik Bozukluk) PMS’den ayıran şeydir. (Kelderhouse ve Taylor, 2013).

PMS’nin fizyopatolojisi henüz tam olarak açıklığa kavuşturulmamıştır. Bu sendromun nedeni olarak çeşitli biyolojik teoriler öne sürülmüştür ve progesteronun, serotonin, opiod, katekolamin ve GABA gibi nörotrans- miterler, prolaktin seviyesi arttırılmış veya prolaktin, insülin direnci, endojen hormonların etkisine karşı artan duyarlılık gibi etkilerini içerebilir. (Firoozi ve ark., 2012) En fazla odaklanılan nörotransmitter türü seratonin olmakla birlikte, adet öncesi dönemde azalma göstermesiyle seratonerjik mekanizmada bozulmaya neden ol- duğu ve bunun da PMS belirtilerini tetiklediği bildirilmiştir. (Uzunoğlu, 2017) PMS tanılamasında:

*Bir periyodda 5 gün içerisinde en az üç adet, adet kür dönemi boyunca mevcut olması, * Süresi başladıktan sonraki 4 gün içinde sona ermesi,

* Normal yaşam aktivitelerinden bazılarını etkilemesi gerekmektedir. Ayrıca bireylerin en az iki üç ay her gün belirtilerini kaydetmesi, sağlık personelinin PMS tanılamasında yardımcı olur. (ACOG, 2015).

Epidemiyolojik çalışmalarda PMS’nin prevalansının %3 ile %30 arasında değişiklik gösterdiği bildirilmiştir. PMS’ nin şiddetli tipi olan Premenstrüel Disforik Bozukluk (PMDB) prevalansı ise %3-%8 arasında değiş- mektedir. (Karaca ve Kızılkaya Beji, 2015)

200’den fazla adet öncesi adet semptomu kaydedilmiştir ve üç geniş kategoride sınıflandırılabilir (Armour ve ark., 2018):

1. Yorgunluk, uykusuzluk, baş dönmesi, cinsel ilgideki değişiklikler, yiyecek istekleri veya aşırı yeme dahil

davranışsal belirtiler;

2. Sinirlilik, öfke, moral bozukluğu, ağlama, endişe, gerginlik, ruh hali değişimleri, konsantrasyon eksikliği,

karışıklık, unutkanlık, huzursuzluk, yalnızlık, azalan öz saygı, gerginlik gibi psikolojik semptomlar;

3. Baş ağrısı, göğüs hassasiyeti ve şişmesi, sırt ağrısı, karın ağrısı ve şişkinlik, kilo alımı, ekstremite şişmesi,

su tutma, bulantı, kas ve eklem ağrısı gibi fiziksel semptomlar. (Armour ve ark., 2018)

Çin’de nüfus tabanlı premenstrüel sendrom ve premenstrüel disforik bozukluk prevalansının incelendiği araş- tırmada, kadınlarda en sık sinirlilik (%91,21), göğüslerde hassasiyet (%77,62), depresyon (%68,31), karında şişkinlik (%63,70) ve öfke patlamaları yaşadıkları (%59,62) rapor edilmiştir. (Qiao ve ark., 2012)

PMS ve AKUPRESÜR

PMS yaygın görülen kadınların genel sağlık, yaşam kalitesi ve eş, aile ilişkilerini etkileyen önemli bir prob- lemdir. PMS semptomlarını azaltmada çeşitli yöntemler kullanılmaktadır. Son zamanlarda akupresürde sıkça uygulanmaktadır. Akupresür, vücudun kendi kendine iyileştirici yeteneklerini harekete geçiren önemli şifa noktalarına basmak için parmakları kullanan eski bir şifa sanatıdır. Akupressür, bir iğne sokmak yerine, bu noktalarda genellikle parmak veya başparmak ile yapılan manuel baskıyı kullanarak akupunktur ile aynı nok- taları uyarır. (Armour ve ark., 2018) Akupresin ana felsefesi, bütün evrende canlı, cansız her yerde var olan enerji akışları arasında birlik, denge ve uyuma dayanmaktadır. Bu uyum ile vücudun enerji dengesi ve hasta- lıklardan korunma sağlanır. (Çevik ve Taşçı, 2017) Akupres ile cilt yüzeyindeki meridyen ve akupuntur nokta- larına bası uygulandığında kas gerginliği azalır, kan dolaşımı rahatlar ve iyileşmek için vücut yaşam enerjisini artırır (Cho ve Tsay, 2004).

PMS de akupresür tedavisi ile ilgili sınırlı sayıda çalışma bulunmaktadır.

PMS de, GV24, LI46, LR3, SP6, GV20, CV3,4,6, PC6, GB34, BL23, LIV3 veLI4 Shenman akupunktur nok- taları PMS’nin hafifletilmesi için kullanılabilir (Bazarganipour ve ark., 2017).

Bazarganipour ve ark yaptığı çalışma üç döngüden oluşmaktadır. İlk döngüde katılımcılara LIV3, LI4 ve pla- sebo noktaları üzerinde nasıl baskı uygulayacağı konusunda eğitim verilmiş. Kanama başladıkça, katılımcıla- rın her biri Premenstrüel Belirtiler Tarama Aracı (PSST), Hastane Anksiyete ve Depresyon Ölçeği (HADS) ve SF12 anketlerini tamamlatılmış. İkinci döngüde, katılımcılara yatar pozisyonda sağ ayağın verilen noktalarına adetlenmeden 14 gün önce 19:00-21:00 saatleri arasında 20 dakika bası uygulaması ve kanama başlayana kadar günlük tekrarlanması sağlanmış. Kanama başlayınca anketler doldurulmuş. Üçüncü döngüde ise ikinci döngüde uygulanan işlemleri oturur pozisyonda uygulatılmıştır. PSST ölçeğine göre PMS semptomlarının ciddiyeti, akupressür gruplarında önemli ölçüde azaldığı gözlenmiştir (Bazarganipour ve ark., 2017). PMS, kadınlar arasında en sık görülen jinekolojik problemlerden biridir. Aküresürün ve refleksolojinin, adölesan kız- larda premenstrüel sendrom üzerindeki etkinliğinin değerlendirildiği ön test-son test uygulamalı bir çalışmada; refleksolojinin, PMS’de akupressürden daha etkili olduğu bulunmuştur. İstatistiksel olarak, son test puanları ile demografik değişkenleri arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Ayrıca, adölesan kızların menstrüel sendro- mun etkili yönetimi konusunda eğitilmeye ihtiyacı olduğu ifade edilmiştir (Padmavathi, 2014).

SONUÇ ve ÖNERİ

Aküpresür uygulaması kolay, invazif olmayan bir tedavi yöntemidir ve bireysel olarak yapılabilir.

Bu derlemenin sonucunda akupresürün PMS tedavisinde kullanımı ile ilgili sınırlı sayıda çalışmaya ulaşılmış- tır. Ulaşılan çalışmaların sonucuna göre, akupresürün PMS semptomları üzerinde olumlu etkileri olabileceği belirtilmektedir. PMS tedavisinde akupresür uygulamasının yaygınlaştırılmasında, özellikle hemşirelerin bu konuda eğitim almaları gerekmektedir. Eğitim alan hemşireler toplumda önemli sağlık problemi olan PMS yaşayan kadınlara ulaşarak, kadınların yaşam kalitesini arttırmayı sağlayabilirler. Bu nedenle tüm hemşirele-

rin akupresür uygulamasını öğrenmesi sadece PMS sorunu yaşayan kadınlara değil toplumda görülen birçok sağlık probleminin nonfarmakolojik tedavisine yardımcı olmayı sağlamış olur.

PMS tedavisinde akupresür uygulaması ile ilgili daha fazla sayıda yapılması önerilmektedir.

KAYNAKÇA

Karaca, P.P., Kızılkaya Beji, N (2015), Premenstrual Tanı ve Tedavisinde Kanıt Temelli Yaklaşımlar ve Hem- şirelik Bakımı, Balıkesir Sağlık Bilimleri Dergisi, Cilt:4 Sayı:3. DOI:10.5505/bsbd.2015.80299

Armour, M., Ee, C.C., Hao, J., Wilson, T.M., Yao, S.S., Smith, C.A (2018), Acupuncture and acupres- sure for premenstrual syndrome (Review), Cochrane Database Syst Rev.Aug 14;8:CD005290. doi: 10.1002/14651858.CD005290.pub2.

Qiao, M., Zhang, H., Liu, H (2012), Prevalence of premenstrual syndrome and premenstrual dysphoric disor- der in a population-based sample in China. Eur J Obstet Gynecol Reprod Biol; 162(1):83-6.

Kelderhouse, K., Taylor, J.S (2013), A review of treatment and management modalities for premenstrual dysphoric disorder. Nurs Womens Health;17(4):294-305.

Firoozi R., Kafi M., Salehi I., Shirmohammadi M(2012), The relationship between severity of premenstrual syndrome and psychiatric symptoms. Iran J Psychiatry;7(1):36-40.

Uzunoğlu, G (2017), Ergenlerde Adet Öncesi Gerginlik Sendromu ile Ruh Sağlığı Değişkenleri Arasındaki İlişkinin Analizi, Yüksek Lisans Tezi, Işık Üniversitesi, İstanbul.

Frank, R. T. (1931). The hormonal causes of premenstrual tension. Archieves of Neurology and Psychiatry, 26, 1053-1057.

Bazarganipour, F., Taghavi, S.A., Allanb, H., Beheshti, F., Khalili, A., Miri, F., Rezaei, M., Mojgori, M., Imani- nasabc, F., Irani, F., Salari, S (2017), The effect of applying pressure to the LIV3 and LI4 on the symptoms of premenstrual syndrome: A randomized clinical trial, Complementary Therapies in Medicine 31: 65–70 The American Collage of Obstetricians and Gynecologists (ACOG) (2015), https://www.acog.org/Patients/

FAQs/Premenstrual-Syndrome-PMS?IsMobileSet=false Erişim tarihi: 28.11.2019

Cho, Y., Tsay, S(2004) The effect of acupressure with massage on fatigue and depression in patients with end- stage renal disease. J Nurs Res; 12:51–59.

Padmavathi, P(2014), Effect of acupressure vs reflexology on premenstrual syndrome among adolescent girls- -a pilot study, Nurs J India. Sep-Oct;105(5):236-9

Çevik, B., Taşçı, S (2017), Akupres Uygulamasının Ağrı Yönetimine Etkisi, Sağlık Bilimleri Dergisi; 26:257- 261.

AKUT GASTROENTERİT NEDENİ İLE BAŞVURAN VE ROTAVİRÜS POZİTİFLİĞİ SAPTANAN

Outline

Benzer Belgeler