• Sonuç bulunamadı

Sovyetler Birliği Dönemindeki Halk Hikâyelerinin Sınıflandırılması

II. BÖLÜM

4. Sovyetler Birliği Dönemindeki Halk Hikâyelerinin Sınıflandırılması

Yeni destanları bir araya getiren Ahundov’un eserinde, yeni destanların üç ana başlık altında incelendiğine şahit olmaktayız. Beşinci cildin mukaddimesini kaleme alan Abbasov’un bu yeni destanları şu başlıklara göre gruplandırdığı görülmektedir:

1. Esasını şarkın hikmetamiz gadim hikayet, efsane, rivayet ve nagıllarından götüren habele yazılı menbalardan alan dastanlar.

2. Real tarihi hadiselerle sesleşen dastanlar.

3. Yeni hayatın terennümüne hasr olunmuş dastanlar (Ahundov, 1972: 10).

İsrafil Abbasov, Sovyetler Birliği’nin etkisi altında oluşan destanların konularını; bir kısmının yüzyıllar boyunca anlatılan efsane, masal gibi edebî anlatılardan aldığını ifade etmektedir. Bir kısmının ise tarihi olaylardan beslendiğini aktarmaktadır. Son grupta ise Sovyetler Birliği yönetiminin komünizm rejimi öğretilerini ve yaşamını anlatan rehber mahiyetindeki destanlar olduğu görülmektedir.

İçerik özellikleri bakımından klasik halk hikâyelerinden oldukça farklı olan bu hikâyeler değerlendirildiğinde, bunların komünizmin ön plana çıktığı metinler olduğu görülmektedir. Azerbaycan’daki folklor çalışmalarında Sovyet Döneminin izlerini süren Eyüp Akman, çalışmasının halk hikâyelerindeki komünizm tesirlerini incelediği bölümünde bu döneme ait hikâyeleri iki ana başlık altında toplamaktadır. Akman, “Mehebbet (Aşk) Destanları” ve “Kahramanlık Destanları” başlıkları altında dönemin hikâyelerini incelemiştir (Akman, 2008a: 230).

Aşk destanlarını kendi içerisinde üç ayrı gruba ayıran Eyüp Akman, aşk konusunu işleyen hikâyelerin bir kısmının geleneksel mevzulardan oluşan aşkı ele aldığını, bir kısmının ise çağdaş mevzuları ele aldığını ifade etmektedir. Son grupta ise hikâyelerin

biyografik veya otobiyografik karaktere sahip olan hikâyeler olduğunu aktarmaktadır (Akman, 2008a: 230).

Eyüp Akman, Kahramanlık Destanlarının kaynağını eski destancılık geleneğinden aldığını ifade ederek şekil olarak bunların yüzde yüz millî olduğunu ileri sürer. Fakat içeriği bakımından bu metinlerin komünizm propagandası yaptığını da dile getirmektedir (Akman, 2008a: 230). Bu destanlar, özellikle İkinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesi ile kahramanlık konularını işlemeye başlamış, cephedeki askerlere savaş yıllarında anlatılmıştır. Destanlar, hem cepheye asker toplamak için hem de cephedeki askerlerin moralini yükseltmek için önemli bir araç olmuştur.

Eyüp Akman’ın tasnifi Abbasov’un tasnifine göre oldukça yenidir. Bu tasnif bizim de üzerinde duracağımız bir tasniftir. Nitekim “Azerbaycan Destanları”nın beşinci cildinde yer alan yeni hayatı ve komünizmi konu edinen destanlar, içerikleri bakımından hem aşkı hem de kahramanlığı konu edinen destanlardır. Bu destanları yukarıdaki iki başlık altında toplamak en ideal sınıflandırma olacaktır.

Azerbaycan’da Sovyet idaresi altında oluşan destanların iki ana konu etrafında oluşturulduğu açıkça görülmektedir. Bu durum, bizlerin de destanları iki ana başlık altında toplamamızı sağlamaktadır. Aşkı ve sevgiyi konu edinen destanlar ve kahramanlığı, yiğitliği konu edinen destanlar olarak iki ana başlık altında okunabilecek destanların da elbette kendi içerisinde farklılıklar taşıdığı görülmektedir.

Aşkı ve sevgiyi konu edinen ilk gruptaki destanların büyük bir kısmı çağdaş yaşamı da konu edinmektedir. Aşk etrafında gelişen olaylar, aynı zamanda Sovyet idaresinin yeni yönetim anlayışını da gözler önüne sermektedir. Âşık Hüseyin Cavan’ın “Hüseyin ve Servinaz”, “Bakı Gızları”, “Kelbecer Hatıraları”, “Moskva Seferi” Hasan Pervane’nin “Tarlacı Gız”, “Hasan-Aynahanım”, “Hasan-Durnahanım”, “Hasan’ın Dağıstan Seferi”, Âşık Soltan’ın “Soltan-Gendap” ve Âşık Behmen’in “Behmen ve Humay” isimli destanları bu gruba dâhil edilebilecek destanlara örnektir.

Sevginin ve aşkın ön planda olduğu bazı destanlar ise konularını işlerken masal, efsane, menkıbe ve rivayetlerden yararlanmaktadır. Bu destanlar genellikle yazılı ürünleri esas alarak âşıklar tarafından yaratılmış veya yeniden oluşturulmuş

anlatılardır. Âşık Esed’in “Nizami ve Afag”; Âşık Ali’nin “Ferhad-Şirin”, “Şehzade Behram”; Âşık Haspolat’ın “Valeh ve Taleh”; Şair Nebi’nin “Dilsuz ve Hazangül” ve Şair Novruz’un “Sam Şehzade” gibi destanları da bu gruba giren destanlardır.

Üçüncü grup aşk destanları bir âşığın hayat hikâyesinin bir kısmını veya tamamını içeren anlatılardır. Genellikle bu grupta karşımıza otobiyografik destanlar çıkar. Âşıkların kendi hayatlarını anlatmaları dinleyicinin gözünde daha gerçekçi bir hikâyenin oluşmasını sağlamıştır. Öte yandan bu durum âşıkların da işini bir hayli kolaylaştırmıştır. Çünkü bir âşık, başka bir âşığın hayatını öğrenmek zorunda kalmamıştır. Bu gruba örnek olarak Âşık Şemşir’in “Şemşir ve Senuber”, Şair Resul’ün “Resul-Nergis” ve Âşık Soltan’ın hayatının bir kısmının konu edinildiği “Soltan ve Gendap” gibi destanlar da otobiyografik destanlardır.

Kahramanlık, yiğitlik, vatan sevgisi, ağalar ve beylerle mücadele gibi konuları işleyen diğer bir grup ise kaynağını Köroğlu gibi bir destan kahramanından almıştır. Bu gruptaki kahramanların pek çoğunun Köroğlu’na benzemesi, onun gibi hareket etmesi, Köroğlu’nun bu gruptaki kahramanlar için iyi bir örnek olduğunun kanıtıdır.

Kahramanlık konulu destanları da kendi içerisinde gruplandırmak destanlara daha ayrıntılı bir gözle bakılmasını sağlayacaktır. Özellikle savaş döneminin ürünü olduğunu belirgin bir biçimde gösteren Âşık Mirze’nin “Kamal” destanı bu gruba örnek gösterilebilir. Almanlara karşı yapılan İkinci Dünya Savaşı’nın yaşandığı bir süreçte giriştiği kahramanca mücadele sayesinde Kamal Gasımov, cephedeki askerin büyük bir motivasyon kaynağı olmuştur. Cephedeki askere moral kaynağı olan Hüseyin Bozalganlı’nın “Hanlar” ve Hüseyin Cavan’ın “Setter Han” isimli destanları da bu grup içerisine yerleştirebiliriz.

Yiğitliğin ağalara, beylere ve özellikle Çarlık Rusya’ya karşı gösterildiği diğer bir grupta da önemli bir destan yer almaktadır. Âşık Hüseyin Bozalganlı’nın “Tanrıverdi” destanında Tanrıverdi, hakkını ve yoksul halkın haklarını arayan bir kaçak olmuştur. Etrafındaki diğer “kaçaklar”la yoldaşlık edip hem beylere hem de ağalara saldırmış, onların mallarını ve paralarını alarak fakir halka dağıtmıştır. Fakat bu destanda Tanrıverdi’nin sadece ağalara karşı değil Çarlık Rusya’nın asker ve memurlarına karşı

da bir mücadeleye girdiği açık bir biçimde görünmektedir. Tanrıverdi destanı dışında Gamlı Hüseyn’in “Kaçak Kerem” ve yeniden düzenlenen “Kaçak Nebi”, “Gandal Nagı” ve 1949 yılında Tehmasıb’ın yayınladığı “Köroğlu” anlatmalarındaki Sovyet etkisiyle oluşmuş bazı değişiklikler bu gruba dâhil edilebilir.

Sovyetler Birliği döneminde Azerbaycan’daki destanların sınıflandırılmasına bir bütün şeklinde bakılacak olursa destanların tasnifinin aşağıdaki gibi olması gerektiği kanaatini taşımaktayız:

1. Aşk ve sevgi (muhabbet) Konulu Destanlar

1. 1. Yeni oluşan sosyal hayatı içeren, yeni rejimden yola çıkarak çağdaş konuları işleyen destanlar.

1. 2. Eski yazılı ve sözlü edebi ürünler olan rivayet, masal, efsane ve hikâye gibi metinlerden kaynağını alan destanlar.

1. 3. Âşıkların kendi yaşantılarını veya başka bir âşığın yaşam hikâyesini konu edinen destanlar.

2. Kahramanlık, Yiğitlik, Vatan Sevgisi ve İsyan Konulu Destanlar

2. 1. Düzenli düşman ordusuna karşı yapılan savaşı konu edinen destanlar.

2. 2. Çarlık düzenine veya ağalara onların haksız davranışlarına karşı gösterilen tepkiyi ele alan isyancı kaçakların anlatıldığı destanlar.