• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM

3. Halk Hikâyelerinin İçerik Özellikleri

Halk hikâyeleri içerikleri bakımından incelendiğinde oldukça zengin bir içeriğe sahip oldukları görülür. Bu içerik zenginliği aynı hikâyelerin değişik varyantlarıyla birlikte daha da artmaktadır. Bu durum, şekil özelliklerinde olduğu gibi içerik özellikleri bakımından da halk hikâyelerini incelemeyi gerektirmektedir. Hikâyelerdeki olaylar ve işlenen konular göz önünde bulundurulduğunda ise hikâyeler, şu içerik özellikleri bakımından dikkati çekmektedir:

1. Her çağda karşımıza çıkan aşk, halk hikâyelerinin de vazgeçilmez konularından birisini oluşturmuştur. Öyle ki pek çok halk hikâyesi, adını birbirine âşık olan kahramanların isimlerinden almış “ve” bağlacı ile yahut “ile” bağlacı ile bu kahramanların isimleri halk hikâyesinin başlığını oluşturarak hikâyenin ismini almıştır. Kahramanlarının isimleriyle birbirine bağlaçla bağlanmış bu halk hikâyelerinde âşık olma veya âşıklık yoluna girme dört aşamada gerçekleşmiştir. Rüyada bade içerek, aynı evde büyüyüp kardeş olmadıklarını anladıktan sonra, ilk görüşte âşık olma ve

resimlerde görerek âşık olma konuları aşk hikâyelerini oluşturmuştur (Sakaoğlu, 2011: 8-10).

2. Hikâyelerdeki diğer bir konu ise kahramanlıktır (Aça, 2015: 187). Fakat bu kahramanlar, destandakiler gibi hamasi duyguları yüksek kahramanlar değildir. Daha detaylı incelendiğinde bu kahramanların, bazı anlatılardaki kahramanlar hariç olmakla birlikte, kahramanlıklarını da aşkları uğruna sergiledikleri görülmektedir. Yaralı Mahmut, Şah İsmail ve Bey Böyrek gibi halk hikâyelerinde aşkları peşinde koşarken kahramanlık sergileyen hikâye kahramanlarına rastlamak mümkündür. Köroğlu Kolları, Kaçak Nebi gibi tamamıyla kahramanlık barındıran halk hikâyeleri ise konusunu kahramanlık ve yiğitlikten alan kahramanca bir söyleyişle oluşturulmuş halk hikâyeleridir.

3. Hikâyenin içeriğini oluşturan olaylar, gerçek hayata oldukça yakın olaylardır (Albayrak, 2005: 40). Hatta tarihî olayların dahi hikâyenin olay örgüsü içerisine girdiği bazı hikâyelerde görülür fakat bu tarihî olaylar, hikâyenin kurgusu ile birlikte yeniden yoğrulup düzenlenmiş şekliyle hikâyede kendisine yer bulmuştur. Olayları işleme şekli nasıl olursa olsun, tarihî olayların yer aldığı halk hikâyelerinde anlatıdaki tarihî olay, kısmen de olsa gerçeklik taşımaktadır.

4. Masaldaki kadar olmasa da olağanüstü olaylar, halk hikâyelerinde de karşımıza çıkmaktadır (Aça, 2015:187). Hikâyelerdeki olağanüstü olaylar, masallardaki kadar olmasa da dinleyiciyi hayrete düşürücü niteliktedir. Köroğlu, su üzerindeki üç köpüğü içmesi üzerine şairlik, kahramanlık ve ölümsüzlük özelliklerini kazanmıştır (Boratav, 1984: 250-251). Âşık Garip, Hazreti Hızır’ın atının ayağının altından aldığı toprağı, annesinin görmeyen gözlerine sürmesi üzerine annesinin gözlerini açar (Türkmen, 1995: 287). Çocuksuz padişaha, Hızır’ın elma vermesi üzerine padişahın bir oğlu olur ve kısrağının da bir tayı dünyaya gelir (Duymaz ve Sakaoğlu, 1996: 20). Kerem ile Aslı, hikâyenin sonunda yanarak kül olur (Duymaz, 2001: 68-78) bu olağanüstülüklere örnek gösterilebilecek niteliktedir.

5. Hikâyelerin bir kısmı çocuksuzlukla başlayıp çocuksuzluğun giderilmesi için çare arama ile devam eder. Çocuksuzlukla başlayan halk hikâyelerindeki kahramanların aileleri ya çocuk sahibi olamayacak kadar yaşlı ya da bütün uğraşlara rağmen çocuk sahibi olamamış çiftlerdir. “Bir varmış, bir yoğumuş bir padişah varmış. Heç evlâdı olmamış” (Duymaz ve Sakaoğlu, 1996: 136). Dünyaya gelen çocuklar ise büyük bir olağanüstülük sayesinde doğarlar. İlerde kendilerinden beklenen olağanüstü kahramanlıkları ve aşkları için yaşayacakları imtihanları da doğumlarından itibaren göstermiş olurlar. Bu sayede âşıkların da hikâye kahramanının göstereceği kahramanlıklara dinleyicileri hazırlamış oldukları ifade edilebilir (Cemiloğlu, 1999: 104-116).

6. Hikâyenin konusu genellikle aşk olduğu için kadın ve erkek kahramanlar birlikte hikâye içinde yer alırlar (Aça, 2015: 187). Fakat hikâyeler daha çok erkek kahramanın girdiği mücadele ve sınavları ele almaktadır. Güçlüklerin üstesinden gelen ve çeşitli imtihanlardan geçmek zorunda kalan çoğunlukla erkek kahramanlardır. Bu yüzden de hikâyelerin merkezinde erkek kahramanlar bulunmaktadır.

7. Halk hikâyelerindeki kahramanların birbirlerine âşık olmaları da değişik şekillerle oluşturulmuştur. Kimi zaman rüyalarında bade içirilerek, kimi zaman aynı evde büyüdükten sonra kardeş olmadıklarını anlayınca, kimi zaman da birbirlerinin resimlerini görüp ilk görüşte âşık olan kahramanlar, kendilerini bekleyen maceraya doğru yol almışlardır (Akman, 2013: 4). 8. Destanlarda motif olarak yaygın bir biçimde kullanılan “at” halk

hikâyelerinde de kahramana yardımcı olan en önemli araçlardan bir tanesidir. Kahramanlara halk hikâyelerinde yardım eden elbette sadece atı değildir. Hikâyelerde kahramana yardım etme konusunda atlardan daha çok kullanılan diğer bir motif ilahi bir güce sahip olan Hızır’dır. Hikâye anlatıcısının açıklayamayacağı kahramanı zor bir durumdan veya beladan kurtaran bazı olay ve durumlar Hızır aracılığı ile açıklanmıştır. Tabi ki kahramanın sonsuz yolculuğunda kahramana yardım eden yol arkadaşı

atıdır. Belirli zamanlarda ortaya çıkan Hızır, sadece kahramana yol gösterir. Kahramanın atıysa kahramana yarenlik eder, yoldaşlık eder (Sakaoğlu, 2011: 10-11).

9. Masallarda olduğu gibi halk hikâyelerinde de mutlu son görülür. Fakat aşk konulu halk hikâyelerinin bazılarında mutlu sonun yerini âşıkların birbirlerine kavuşamamaları aldığı için hikâyelerin kötü sonla bittiğini ifade edebiliriz (Düzgün, 2009: 49). Fakat yine de bu hikâyelerde âşıklar, öldüklerinde yan yana mezara konulurlar. Mezarlarının arasında bir kara diken büyüse de yan yana mezara gömülen âşıkların en azından öldüklerinde, ruhlar âleminde bir araya gelmelerinin sağlanmış olduğu düşünülebilir (Sakaoğlu, 2011: 12).

10. Halk hikâyelerinde olayların geçtiği çevre, masal ve destanlara göre daha gerçekçidir. Olayların çoğu halk hikâyesinde tamamıyla coğrafi bir konumu olan mekânlarda geçer. Destanlarda olduğu gibi olağanüstü çevreleri veya masallarda olduğu gibi hayalî mekânları halk hikâyelerinde görmemiz biraz zordur. Halk hikâyesindeki mekânlar; Erzurum, Kars, Van, Sivas, Tokat, İsfahan, Bağdat, Yemen gibi siyasi sınırları bulunan şehirler veya ülkeler olabilmektedir (Sakaoğlu, 2011: 11).

11. Halk hikâyeleri içerikleri itibariyle yerleşik yaşam mahsulüdür. Fakat bunun yanında tamamıyla eski yaşantıdan soyutlanmış da değillerdir. Konar-göçer yaşantının izlerine de halk hikâyelerinde rast gelmemiz mümkündür (Akman, 2013: 5).

12. Evrensel oldukları kadar ulusal olan halk hikâyeleri de vardır. Arap ve Hint-İran menşeli halk hikâyelerinin yanı sıra tamamıyla Türklere ait halk hikâyeleri de bulunmaktadır. Bu hikâyelerin bir kısmı, geniş Türk coğrafyasında varyantlaşarak anlatılan hikâyelerdir. Bir kısmı ise sadece ortaya çıktıkları çevrede mahallî sınırları olan hikâyelerdir (Aça, 2015: 187-188).