• Sonuç bulunamadı

4. GÜNEY CEPHESİ’NDE GAYRİNİZAMİ HARP ÖRNEKLERİ VE

4.1. Siyasi Durum

103

Ermeni isyanlarının Rusya ile yürütülen harbe olumsuz etkilerinin yanı sıra diğer bölgelere yayılma tehlikesi üzerine Osmanlı Devleti Ermeni isyan faaliyetlerine karşı tedbir almaya karar vermiştir. Bu sebeple; 24 Nisan 1915'te vilâyetlere ve mutasarrıflıklara “Ermeni komite merkezlerinin kapatılması, evrakına el konulması ve komite elebaşılarının tutuklanması” bildirildi.424 Yapılan tutuklamalardan sonra isyanların devam etmesi üzerine bu uygulama başlangıçta Kafkas, İran, Sina cephelerinin güvenliğini sarsabilecek olan Van, Erzurum, Bitlis, İskenderun bölgelerinde uygulanırken daha sonra diğer vilayetlere genişletilmiştir.425

Bu kapsamda; zorunlu göçe tabi tutulan İç ve Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki Ermenilerin426 Suriye ve Şehr-i Zor bölgesine nakledilmeleri kararlaştırılmıştır.

Tehcir emri verilen Ermeniler, bir hafta içinde iskân edilecekleri yerlerde bulunan Müslüman nüfusun %10’unu geçmemesine dikkat edilerek427 2000'er kişilik kafileler halinde428 sevk edilmiştir. Ermenilerden “hasta ve âmâlar, Katolik ve Protestan mezhebinden olanlar, askerler ve aileleri, memurlar, tüccarlar, bazı amele ve ustalar”

bu kapsam dışında tutulmuşlardır. 429 Adana, Maraş, Antep, Urfa bölgesinde sevke tabi tutulmayan Ermeniler olduğu gibi tabi tutulanların büyük bir kısmı 1919 yılında bölgeye geri dönmüştür.430 Hatta 20 Aralık 1918 tarihinde işgal amacıyla Adana’ya gelen 350 kişilik Fransız askerlerinin içerisindeki büyük çoğunluğu Osmanlı Ermenileri oluşturmuştur. Bu Ermenilerin şehirde oturan anne ve babalarının evlerinde kaldığı ve bu durumun ileride istenmeyen olaylara sebep olabileceği Reşid Paşa tarafından Fransız Yüksek Komiseri’ne rapor edilmiştir.431

Savaşın ilerleyen sürecinde ise tehcir olayı; Fransız ve Ruslar tarafından Ermenilere, Osmanlı Devleti’nden bağımsız toprak parçaları verilerek bağımsız bir devlet kurdurulacağı vaatleriyle Osmanlı aleyhine kullanılmıştır. Ermenilere çete ve

424 Yusuf Halaçoğlu, Ermenilerin Suriye’ye Nakli: Sürgün mü, Soykırım mı? Belgeler (Ankara:

Ankara Ticaret Odası, 2004), 9.

425 Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Osmanlı Belgelerinde Ermeniler (1915-1920), (Ankara: 1995), 8.

426 Zorunlu göçe tabi tutulanların sayısının 400.000-500.000 civarında olduğuna dair bkz. Halaçoğlu, age, 14-15.

427 Dâhiliye Nezâreti tarafından mutasarrıflıklara gönderilen şifreli telgraf için bkz. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Osmanlı Belgelerinde Ermenilerin Sevk ve İskânı (1878-1920), (Ankara, 2007), 190.

428 Halaçoğlu, Ermenilerin Suriye’ye Nakli, 10.

429 BDAGM, Osmanlı Belgelerinde Ermeniler, 9.

430 Geri dönen Ermenilere ilişkin bkz. Hallaçoğlu, Ermenilerin Suriye’ye Nakli, 12.

431 Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Osmanlı Belgelerinde Ermeni-Fransız İlişkileri (1918-1919), (Ankara, 2003), 32.

104

komiteler kurdurulmuş, Fransız ve Rus ordularında Osmanlıya karşı silahlı mücadele yapmaları sağlanmıştır.432

Rusların ve Fransızların kışkırtmalarıyla geniş alana yayılan Ermeni isyanları sürecinde gerek Türkler gerekse Ermenilerden birçok kişi ya hayatını ya da akrabasını kaybetmiştir. Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda geri dönüş kapsamında birçok Ermeni tekrar Anadolu’ya dönmüştür.433 Geri dönüş yapan Ermeniler ile yerel halk arasındaki geçmişe dönük çözülmeyen sorunlar Fransa’nın ve çetelerin yönlendirmeleriyle Güney Cephesi’nde intikam alma arzusuna dönüştüğü söylenebilir.

Bölgeye etki eden diğer önemli siyasal olay ise Birinci Dünya Savaşı sürecinde İngiltere ve Fransa arasında imzalanan gizli bir anlaşmadır. Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı sonrasındaki durumu ve Ortadoğu’daki topraklarının nasıl paylaşılacağı konusuna ilişkin olan 16 Mayıs 1916 tarihinde yapılan bu gizli anlaşma Sykes-Picot Anlaşması’dır. Bu antlaşma, müzakereleri İngiltere adına yürüten Albay Mark Sykes ve Fransa adına yürüten Georges Picot’a ithafen Sykes-Picot Anlaşması olarak adlandırılmıştır. Bu anlaşma 1917 yılında Rusya da gerçekleştirilen Bolşevik Devrimi sonrası Bolşevikler tarafından tüm gizli anlaşmalar gibi kabul edilmeyerek kamuoyuna açıklanmıştır. Fransa ve İngiltere arasında geçerliliği kabul edilen Birinci Dünya Savaşı sonrasında Güney ve Güneydoğu vilayetlerinin işgal edilmesinin temel noktası olan bu anlaşma metninin önemli maddeleri şu şekildedir:434

1. Akka ve Hayfa limanları İngiltere’ye bırakılırken ticaretinin engellenmemesi amacıyla İskenderun Serbest Liman olacak,

2. İngiltere’ye Basra’dan Bağdat’a kadar Güney Mezopotamya bırakılırken, Fransa’ya; Suriye kıyıları ve iç bölgesi ile birlikte Çukurova bölgesi, Kayseri dışarda kalmak şartıyla Sivas, Elazığ (Harput), Maraş, Antep, Diyarbakır, Urfa, Musul ve Mardin bırakılacak,

432 BDAGM, Osmanlı Belgelerinde Ermeniler, 11.

433 Hallaçoğlu, Amerikan Arşivlerine dayanarak bu geri dönenlerin rakamının 644.900 olduğunu belirtmektedir. Bkz. Hallaçoğlu, Ermenilerin Suriye’ye Nakli, 18.

434 ATASE, Türk İstiklal Harbi Güney Cephesi, c.4 (Ankara: ATASE, 2009), 5-6; Fahir Armaoğlu, 20.Yüzyıl Siyasi Tarihi 1914-1980 (Ankara: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1988), 126; Rifat Uçarol, Siyasi Tarih (1789-2001) (İstanbul: Der Yayınları, 2008), 582.

105

3. Filistin’e milletlerarası bir statü tasarlanmış,

4. Fransa ve İngiltere’nin ileride bir Arap liderin hükümdarlığı altında kendi nüfuz bölgelerinde bağımsız bir Arap Devletini veya Arap Devletler Konfederasyonu’nu tanıması kararlaştırılmıştır.

Bu anlaşma metni incelendiğinde, araştırma sahamızda inceleyeceğimiz Adana, Urfa, Antep ve Maraş vilayetlerinin yanı sıra Musul’un da Fransız nüfuz sahası olarak belirlendiği gözlemlenmektedir. Birinci Dünya Savaşı sonrasında bu bölgelerin geçici olarak işgali İngiltere tarafından gerçekleştirilmiştir. İngiltere, Musul’u alma arzusu ile bu bölgeleri Fransa’ya karşı koz olarak kullanmıştır.

İngiltere tarafından bu amaçla Fransa’ya Musul ve Türk Petrol şirketindeki Almanya’nın hissesinden % 25’i karşılığında bu bölgelerin teslimi teklif edilmiştir.435 Bu teklif doğrultusunda, Fransa Başbakanı Clemenceau ve İngiltere Başbakanı Llyod George arasındaki görüşmeler 15 Eylül 1919 tarihinde “Suriye İhtilafnamesi” adı verilen anlaşmanın imzalanması ile son bulmuştur. Bu anlaşmaya göre İngiliz kuvvetleri tarafından 1 Kasım 1919 tarihinden itibaren Adana, Urfa, Antep ve Maraş vilayetleri Fransızlara devredilmiştir.436

Nihayetinde, Fransızlar; Urfa, Maraş ve Antep vilayetlerini İngilizlerden devir alarak işgal etmiştir. Adana vilayeti Suriye Anlaşmasından önce Mondros Mütarekesi sonrası 21 Aralık 1918 tarihinde Fransızlar tarafından işgal altına alınmıştır.

Türk tarafında ise 04 Eylül 1919 tarihinde Sivas Kongresi yapılmış ve Heyet-i Temsiliye Başkanlığına Mustafa Kemal Paşa seçilmiştir.437 Heyet-i Temsiliye, Büyük Millet Meclisi kuruluna kadar hükümet gibi görev yapmıştır. Tüm bölgelerde Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri kurulmasını sağlamıştır. Tüm cemiyetleri merkezi bir yapı altında koordine edilmesi amacıyla Heyet-i Temsiliye’ye bağlamıştır. Mustafa Kemal Paşa; Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri ve Belediye Başkanlarından öncelikle Fransızların işgaline karşı protestolar yapılması, protesto telgrafları ile Avrupa ve Amerika kamuoylarının bilgilendirilmesini istemiştir.438 Mustafa Kemal Paşa’nın bu

435 Yaşar Akbıyık, Mili Mücadelede Güney Cephesi MARAŞ (Ankara: ATAM, 2015), 48.

436 İsmail Özçelik, Milli Mücadele’de Güney Cephesi URFA (Ankara: ATAM, 2003), 63.

437 Atatürk, Nutuk, 59.

438 Ali Rıza, Ahfada Yadigâr Urfa Mücahedesi, haz. Müslüm Akalın (Urfa: Şurkav Yayınları,1995), 24. (Anılan Eser: Milli Mücadele dönemi Jandarma Komutanı Ali Rıza Beyin yazdığı Ahfada Yadigâr Urfa Mücadesi (Sinop, 1924) adlı eserin günümüz Türkçesine çevrilmiş halidir.)

106

isteğine kayıtsız kalmayan Anadolu halkı protesto telgraflarını yabancı devletlerin siyasi temsilciliklerine göndermiştir.439

Heyet-i Temsiliye Başkanı olarak Mustafa Kemal Paşa, işgal öncesi değerlendirmesinde Fransızların Güney Cephesi’ni işgale kalkışmasının altında yatan sebeplerden birinin küçük Ermenistan oluşturulmaya çalışılması faaliyeti olduğunu değerlendirdiğinden derhal gizli teşkilatların kurularak halkın teşkilatlandırılmasını ve kurulacak milli müfrezelerle Fransızlara karşı silahlı mücadele başlatılması gerektiğini belirtmiştir.440

Fransızlar işgal bölgelerine ulaştığında yerel halk ile karşı karşıya gelmelerine sebep olan olay ise Fransızların bölgeden Suriye’ye göç etmiş Ermenilerden oluşturduğu taburu işgal bölgesinde kullanması ve yörede yaşayan diğer Ermeni çeteler ile birlikte hareket ederek yöre halkına karşı baskı ve şiddet olaylarına girişmesi olarak belirtebiliriz.441 Detaylarını daha derinlemesine inceleyeceğimiz Fransızların işgal ettiği toplumun sosyolojik yapısını dikkate almadan giriştiği bu işgal ve yöre halkına karşı yapılan şiddet olaylarının sonucunda yerel halk tarafından işgale karşı direniş hareketleri başlamıştır.