• Sonuç bulunamadı

4. GÜNEY CEPHESİ’NDE GAYRİNİZAMİ HARP ÖRNEKLERİ VE

4.4. Milli Mücadele Dönemi Öncesi Osmanlı Gayrinizami Harp Deneyimleri

4.4.6. Kafkas Harekâtı

134

Ancak devletin süresi kısa olmuştur. Avrupa Devletlerinin baskısıyla birlikte 29 Eylül 1913’te imzalanan İstanbul Barış Antlaşması’nın 2’nci maddesi gereği; Batı Trakya’nın 25 gün içinde mukavemetsiz Bulgaristan’a bırakılması taahhüt edilmiştir.

Bunun üzerine Cemal Paşa, Batı Trakya’ya geçerek subay ve yöneticilere buraların mukavemetsiz Bulgar Devleti’ne bırakılmasına ikna etmiş ve Batı Trakya Hükümeti’ne 25 Ekim 1913 tarihinde son verilmiştir. 546

Balkanlarda kurulan hükümetin her ne kadar ömrü kısa olsa da edinilen teşkilatlanma ve gayrinizami harp deneyimleri, bu dönem de burada görev yapan subaylar tarafından Birinci Dünya Savaşı sürecinde ve Milli Mücadele Dönemi’nde Osmanlı Devleti’nin Balkan politikalarında etkin olarak kullanılmıştır.547 Bu süreçte oluşturulan Kuva-yı Milliye, Kuva-yı Milliye Kumandanı, Umum Çeteler Kumandanı gibi tanımlamalar ile yurt savunmasında halkı birleştirmek amacıyla kurulan Müdafaa-i Milliye Cemiyeti gibi teşkilatların Anadolu’daki Milli Mücadele döneminde aynı adlar altında oluşturulması, Kuva-yı Milliye direniş teşkilatlanması üzerinde dönemin gayrinizami harp öğretilerinin etkisini göstermektedir.548

135

Bu amaçla; Harbiye Nazırı Enver Bey tarafından Ruslara karşı alınan ilk gayrinizami tedbir; Rus kuvvetlerinin batıya intikalini engellemek için Süleyman Askeri Bey idaresindeki Teşkilat-ı Mahsusa çalışanlarından Doktor Bahaddin Şakir Bey’i Kafkasya’ya, Ömer Naci ve Ruşeni Beyleri İran mıntıkasına göndererek, Ruslara karşı bölge halkından gönüllü kuvvetler oluşturmak, bu kuvvetler ile ayaklanmalar çıkartmak ve saldırılar yaparak Kafkasya'daki olası Rus ilerlemesini önlemek üzerine planlanmıştır.550 Görevlendirilen personelin yürüteceği harekât yöntemi tamamen gayrinizami harp olarak belirlenmiştir. Sivil bir şahıs olan Doktor Bahattin Şakir Bey’in bu görevin komutanı olarak planlanması yürütülecek olan harbin ilk göstergesidir. Doktor Bahattin Bey, Erzurum’a ulaşınca, üst makamlardan talep ettiği “Çetelerin, İran sınırına tecavüzleri konusunda saldırıların İran’ın lehine olduğuna dair İran Hükümeti bilgilendirilmeli ve Kerbela’daki büyük imamlar tarafından Rusya’ya karşı savaşın bütün Müslümanlara farz olduğuna dair fetva yayınlamalıdır.”551 şeklindeki isteği gayrinizami harbin propaganda yöntemine (psikolojik harp) işaret etmektedir.

Trabzon’daki teşkilatlanmadan sorumlu Tevfik Bey’in başını çektiği teşkilat mensuplarının faaliyet planı ise şu şekilde belirlenmiştir: 552

a) Rusya’ya karşı saldırıya geçilmeden veya karşı taraftan herhangi bir saldırı olmadan önce bölgedeki Gürcülerden silahlı gönüllü kuvvetler oluşturup, ayaklandırma çıkarmak amacıyla elebaşlarını Trabzon’a çağırmak,

b) Aslen Gürcü olan Jandarma Subayı Hasan Bey’i teşkilat yapmak üzere sivil olarak Batum’a göndermek,

ç) Trabzon’daki mahkûmların serbest bırakılarak, Yakup Cemil Bey komutasında çeteler teşkil etmek,553

c) Kayıkçılardan oluşan akıncı çeteleri oluşturmak. 554

Daha sonraki süreçte; bölgeye görevlendirilen Erzurum’daki Doktor Bahaddin Şakir Bey, Trabzon’daki Kemal ve Rıza Bey ile Könk’teki Hilmi Bey ile birlikte Bayburt’ta toplantı yapmıştır. Bu toplantıdan sonra alınan karar gereğince

550 Cemil, age,13.

551 Tetik, age, 270.

552 Cemil, age,21-27.

553 Cemil, age, 21.

554 Tevfik Bey, sonraki süreçte kayıkçı ve çetelerden oluşan başlarında 5 subayın olduğu 600 gönüllü askerden oluşan teşkilat kurmuştur.

136

Teşkilat-ı Mahsusa Şark Cephesi artık “Kafkasya İhtilal Cemiyeti” namında hareket ederek, cephenin; Erzurum ve Trabzon’dan idare edilmesine karar verilmiştir.

Erzurum bölgesinde Doktor Bahaddin Şakir Bey ve Hilmi Bey ile Erzurum Valiliğine tayin edilen Tahsin Bey’in, Trabzon bölgesinde; Rıza ve Nail Bey’in, Van bölgesinde ise Ömer Naci Bey’in görev yapmasına karar verilerek cemiyetin teşkilatı oluşturulmuştur. Cemiyetin teşkilatı tamamlandıktan sonra ise Kafkasya ve İran’da bulunan Türklere ve Gürcülere dağıtılmak üzere “Kafkasya İhtilal Cemiyeti” namına bir takım beyamnameler hazırlanarak dağıtılmıştır.555

Cemiyet, bölgedeki bağımsız çeteleri bu teşkilata katmıştır. Doktor Bahaddin Şakir Bey, 04 Eylül 1914 tarihinde bu kuvvetlerin, “İslamsorlular, İdris Bey, Eyüp Paşa, Terkinik oğlu Mehmed, Gürcülerden Sabit Bey, Karapapaklardan Nadir Bey, Canfeda Mesrur çeteleri, Balaban aşireti, Çerkes ve Gürcülerden oluşturulmuş çete kuvvetlerinden” oluşmakta olduğunu belirtmiştir.556

Doktor Bahaddin Şakir Bey’in var olan gönüllü kuvvetleri ile Ruslara karşı cephe savaşına girişme isteğini hisseden Teşkilat-ı Mahsusa lideri Süleyman Askeri Bey’in; 07 Eylül 1914 tarihinde bölgede icra edilecek olan gayrinizami harbin esaslarına ilişkin vermiş olduğu talimat özet olarak şu şekildedir: 557

 Rus kuvvetlerinin çokluğundan dolayı cephe gerisinde hareket etmek ve gayrinizami harbe yönelik tedbirler almak,

 Gürcistan’daki teşkilatın sayısı artmadan ve ulaşım eksikliği giderilmeden bir ihtilal faaliyetine girişmemek,

 Her ilçede en az 40-50 mevcutlu iki çetenin kuruluşunu tamamlamak,

 Bölgedeki silahsız halkın da ihtilal cemiyetine üye olması sağlanarak, desteğini sağlamak,

 Muharebe meydanında izlenecek yöntem telgraf ve telefon hatları tahrip edilerek, onarılmaları engellenmeli,

 Demiryolları, tüneller ve köprüler imha edilmeli ve önemli erzak depoları ile cephaneler havaya uçurularak zayıf birlikler imha edilmeli,

555 age,32.

556 Tetik, age, 275.

557 age,277.

137

 Süleyman Askeri Bey, son olarak da düşman ordusunun bütün planlarını bozmak amacıyla bu hususların çetenin bütün harp boyunca asli görevleri olduğunu, düzensiz birliklerin düşmana cepheden akın yapmaması gerektiğini yoksa bu kuvvetlerin Rus kuvvetleri karşısında imha olabileceği değerlendirmesinde bulunmuştur. Süleyman Askeri Bey’in bu aşamada belirtmiş olduğu hususun Mao’nun güçlü düşman ile erken yapılacak bir harbin gerillanın yok olmasına sebebiyet vereceğine dair fikirleri ile örtüştüğü söylenebilir.

Süleyman Askeri Bey, Ruslar ile savaşın daha başlamamış olmasından dolayı gizlilik içinde yürütülen bu faaliyetlerin Osmanlı Hükümeti’ne herhangi bir siyasi yaptırımı olmaması adına, 27 Eylül 1914 tarihin de çekmiş olduğu telgrafta özetle

“bölgeye gönderilen Osmanlı tüfeklerinin hatalı bir şekilde gönüllü kuvvetlere dağıtılmadan geri gönderilmesini, gönderilen Avusturya tüfeklerinin dağıtılmasının, doğabilecek olası sakıncalar açısından daha doğru olduğunu” bildirmiştir.558

Hazırlık süreci devam ederken Almanya’dan alınarak Türk gemisi yapılan

“Yavuz” ve “Midilli” gemilerinin 29 Ekim 1914 tarihinde Sivastopol ve Novorosiski limanlarını bombardıman yapmasıyla birlikte 30 Ekim 1914 tarihinden sonra Karadeniz’de harp başlamıştır.559

Kasım ayında, Doktor Bahaddin Şakir Bey ve Rıza Bey’in Karadeniz’deki ilk harp sınavında düzensiz kuvvetlere çok güvenerek Süleyman Askeri Bey’in tüm uyarılarına rağmen gayrinizami harbe aykırı olarak cephe savaşını tercih etmesi sonucunda; büyük miktarda personel ve silah kaybına sebebiyet verilmiştir. İlk muharebede cephe savaşında başarısız olduklarını gören disiplinsiz ve eğitimsiz büyük çoğunluğu Türk olmayan gönüllü kuvvetlerin çoğu korkarak tüfek ve çantalarını bırakıp kaçmıştır.560 Bu başarısızlıklar üzerine Süleyman Askeri Bey, tekrar ikazda bulunarak düzensiz kuvvetlerin asıl amacının düzenli orduyu desteklemek olduğunu, asıl muharebeyi yapacak olanın düzenli ordu olduğunu bir kez daha Rıza ve Bahaddin Şakir Bey’e hatırlatmıştır.561

Süleyman Askeri Bey’in, Aralık ayından itibaren Basra’ya gönderilmiş olması ile birlikte Askeri Bey’in komutasından ayrılan Rıza ve Doktor Bahaddin Şakir Bey, Ocak ayından itibaren, Rus ordusuna karşı Süleyman Askeri Bey’i

558 age,287.

559 Sabis, Harp Hatıralarım, c.2, 107.

560 age, 138.

561 Tetik, age, 309.

138

dinlemeyerek kuvvetlerini cepheden sürüp zafer kazanmayı arzulamışlardır. Bu durum birçok personel ve malzeme kaybına sebebiyet verdiğinden, istenilen başarı sağlanamamıştır. Bu kötü gidiş ile birlikte; 22 Şubat’ta Doktor Bahaddin Şakir Bey, 2 Mart’ta Rıza Bey’in bölgeden ayrılmasıyla düşünülen hiçbir hedefe varılamadan, Osmanlı Devleti için büyük kayıplar ile sonuçlanacak olan Kafkasya Cephesi başarı elde edilemeden sonuçlanmıştır.