• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM: BİNGENLİ HİLDEGARD’IN HAYATI ve YAŞADIĞI DÖNEMİN

2.1. Dönemin Siyasi, Sosyal ve Dinî Yapısı

2.1.1. Siyasi Arka Plan

Dinî düşüncelerin gelişimi ve dönüşümü çoğu zaman siyaset ve sosyal şartlar ile ilişkili olmuştur. Dünyadan feragat etmeyi, dünyevi güçlerden uzaklaşarak kendi kutsalı ile olan bağını kuvvetlendirmeyi amaçlayan mistik yapılar da siyaset ile olumlu ya da olumsuz birtakım etkileşimlere girmiştir. Bu etkileşimler o hareketlerin yapısını, gelişimini ve yönünü doğrudan etkilemiştir. Bu açıdan Hıristiyan mistikleri arasında önemli bir yerde duran Hildegard’ın mistik düşüncelerine etki eden dinî-siyasi arka planı anlamak önemlidir. Zira Hildegard’ın vizyonlarının Kilise yetkililerince kabulü, ona verilen vaaz izni ve kurmuş olduğu manastırın devlet korumasına alınmasının geri planında bu dinî-siyasi bağlantılar yer almaktadır.

Hildegard’ın doğmuş olduğu Mainz bölgesi günümüzde Almanya sınırlarında kalsa da bölgenin tarihi Roma İmparatorluğu’na kadar uzanmaktadır. Bu bölge Alman ırkının ortaya çıkmasından çok daha önce Roma egemenliği altında olduğundan484 Hildegard için “Alman mistiği” ifadesi pek tercih edilmemiştir. Diğer taraftan Roma’dan bağımsız bir

102

Almanya tarihinin ise nereden başlayacağı tarihçiler arasında sorun oluşturmuştur. Tarihçilerin bir kısmı, Almanya tarihini Avrupa tarihi ile özdeşleştirip Roma hakimiyeti ile başlatırken diğer bir kısmı ise Şarlman’ın (Charlemagne) hükümdarlığı ile başlatmaktadırlar. Almanya’nın tarihi hakkında çalışma yapan kimi Alman hümanist ve milliyetçiler, bu başlangıcı MS IX. yılda Doğu Westfalya’daki Deltmond şehrinde gerçekleşen ve Arminus önderliğindeki Germenlerin Roma'ya karşı vermiş olduğu savaş ile başlatmış olsalar da bu çok kabul gören bir iddia olmamıştır.485 Yine bazı tarihçiler, 911 yılından 918 yılına kadar kral olan I. Konrad’ı ilk Alman kral olarak kabul etseler de Orta Çağ’ın geç dönemlerine kadar özgün bir Alman neslinden bahsetmek zordur.486 Bir milletin en temel özelliklerinden birisi olan dil olgusu açısından da henüz Alman nesline özgü bir dilin bu dönemlerde ortaya çıktığını söylemek mümkün değildir. Bu dilin kimliklendirici vasfı Almanya için ancak X. yüzyıllarda ortaya çıkmaya başlamıştır.487

Bingenli Hildegard’ın doğduğu ve yaşadığı coğrafyanın uzun süre Roma İmparatorluğu’nun siyasi egemenliğinde olduğunu söyleyebiliriz. Romalı tarihçi Tacitus’un Tuna’nın kuzeyi ile Ren bölgesinin doğusu için kullandığı “Germania” adlı bölgenin Roma egemenliğindeki merkez Avrupa’nın bir parçası olduğu söylemesi bu düşünceyi doğrulamaktadır.488 Hildegard'ın yaşadığı Ren bölgesi Roma'nın askeri birlikleri tarafından MS I. yüzyılda işgale uğramış ve Elbe bölgesine kadar bölgenin hakimiyeti uzun süre Roma’nın hakimiyetinde kalmıştır.489 Bu dönemde rakipleri ve düşmanları tarafından barbar Germen kabileleri olarak anılan Almanlar, kendileri için verilen bu ismi benimsemiş ve bu isimlendirme uzun bir süre etkisini devam ettirmiştir.490

VI. ve VII. yüzyıllarda Romalılaşan bu Germen toplulukları, Hıristiyanlığı kabul etmeye başlamıştır.491 Hıristiyanlığı seçen bu Romalı Germenler, artık Hıristiyanlığın yayılması için mücadele etmişlerdir. Göçebelikten yerleşik yaşama geçen Germenler, I. Klovis’in

485 Wende, A History of Germany, 1. 486 Fulbrook, Almanya'nın Kısa Tarihi, 26. 487 Wende, A History of Germany, 4. 488 Wende, A History of Germany, 1.

489 Muammer Gül, Orta Çağ Avrupa Tarihi (İstanbul: Bilge Kültür Sanat, 2009), 41. 490 Wende, A History of Germany, 5.

103

(Clovis) hükümdarlığı altında Frank krallığının egemenliğinde yaşamaya devam etmişlerdir.492 Klovis ile başlayan kral, soylular ve kilise ortaklığına dayalı Morovenj hanedanlığı, yerini 751 yılında kral olan Pepin ile Karolenj dönemine bırakmıştır.493

Karolenj İmparatorluğu, Kilise ile ittifak halinde faaliyet göstermiş, bazı ele geçirilen toprakları Papalığa vererek Kilisesinin gücünün artmasına yardım etmiştir.494

Hildegard’ın yazdığı iki aziz hikayesinde (vita) Karolenj çağının o dönemdeki izlerini görmek mümkündür. Vita’ya göre, Hildegard’ın kaldığı Aziz Rupert manastırının kurucusu Rupert anne tarafından büyük babası Şarlman’ın ileri gelen adamlarından biridir ve manastırın da içinde bulunduğu geniş topraklara sahiptir.495 Yani, Hildegard’ın kaldığı manastır için bağışlanan bu mekanların hâmilerinin Karolenj dönemine kadar uzandığı görülmektedir. Karolenj hanedanlığını Kutsal Roma-Germen İmparatorluğ’u seviyesine çıkaran Şarlman (d.742, ö.814) ise, Batı Avrupa Hıristiyanlarını birleştirmesi açısından bu dönemin en etkili isimlerinden biridir. Şarlman hem Kilise’yi korumaya önem vermiş hem de bölgenin yönetiminde Kilise gücünü doğru kanalize etmiş bir liderdir.496

Dolayısıyla bu dönemde Kilise ve Şarlman arasında karşılıklı çıkarlara dayalı bir ilişki kurulmuştur. Nihayetinde 800 yılında Şarlman'a imparatorluk tacı giydiren Kilise, böylece siyasi ve askeri gücü de arkasına almış hatta Şarlman ve Charles idaresi altında en kudretli dönemlerinden birini yaşamıştır.497 Şarlman sonrası taht kavgaları ve siyasi istikrarsızlık artmış, 843-887 yılları arasında ikiye ayrılan Frank topraklarının daha önceleri Doğu Fransa adı verilen Ren Nehri’nin doğu kısmı da artık bu süreçten sonra “Almanya” olarak adlandırılmaya başlanmıştır.498 Saksonya dükü I. Henry ile Karolenj

492 Fulbrook, Almanya'nın Kısa Tarihi, 24. 493 Fulbrook, Almanya'nın Kısa Tarihi, 24 494 Gül, Orta Çağ Avrupa Tarihi, 52.

495 Hugh Feiss, "Introduction", Hildegard of Bingen, Two Hagiographies: Vita Sancti Rupperti Confessoris

and Vita Sancti Dysibodi Episcopi, ed. Christopher P. Evans - Hugh Feiss (Leuven: Peeters Publishers,

2010), 17.

496 Wende, A History of Germany, 13. 497 Gül, Orta Çağ Avrupa Tarihi, 53. 498 Gül, Orta Çağ Avrupa Tarihi, 53.

104

imparatorluğunun son bağının da kesilmesi sonrasında ortaya çıkan yeni siyasal ve özgün bir Alman halkının ortaya çıkması hızlanmıştır.499

Karolenj dönemi sonrası yaşanan ayrılıklar ile IX. yüzyılda kaybolmaya başlayan merkezi otorite küçük bağımsız krallıkları ortaya çıkmıştır. Viking, Macar ve kısmen de Müslüman istilalarından yıpranan bu krallıklar yerlerini küçük dukalıklara bırakmıştır.500

XI. yüzyılın başlarında Sakson hanedanı sona ermesi ile siyasi iktidarın dinî liderlerle olan ilişkisi karmaşık bir seyir izlemiş ve birbiri üzerlerindeki otorite kimi zaman yer değiştirmiştir. Örneğin III. Heinrich (1039-1056), 1046'da kendisine karşı bir güç olarak gördüğü üç rakip papayı görevden alıp, yerlerine dört ayrı papa atayarak kilise üzerindeki tahakkümünü artırmıştır. Benzer mücadeleler IV. Heinrich (1050-1106) döneminde de olmuş, kilise ile devlet otoritesi arasındaki anlaşmazlık doruğa çıkmıştır.

Hildegard’ın doğduğu 1096 yılında, Kutsal Roma ve Alman İmparatoru sıfatıyla bilinen IV. Henry (Heinrich) başta bulunmaktaydı. Bu dönemde Henry ile dönemin Papası VII. Gregorius arasındaki mücadeleler kızışmış ve Alman prensleri Henry’e karşı isyan etmişti.501 Kral Henry bu isyancıları bastırmış, ardından kendi atamış olduğu Papa tarafından imparator ilan edilmiştir. Sakinleşen bu geçici durum XII. yüzyılda yerini yeniden siyaset ve Kilise arasındaki anlaşmazlıklara bırakmıştır.502 Bu açıdan XII. yüzyıl Hildegard’ın da kısmen dâhil olacağı, Papalık seçimleri merkezinde yaşanan ayrılıkların, siyasal ve dinsel tartışmaların arttığı bir dönem olmuştur. Bu karışıklıkları tetikleyen aynı zamanda da nihayete erdirmek için çaba sarf eden imparatorlardan birisi de Hildegard’ın çağdaşı olan I. Friedrich’tir. (d.1122, ö.1190).503 Hildegard, Friedrich’in kral tayin edildiği ilk yıllarda hem onu tebrik etmek hem de bu ayrılıkları sona erdirmesi umuduyla ona bazı tavsiyelerde bulunduğu bir mektup yazmıştır. Friedrich’in cevabında Hildegard’ı kutsal bir kadın kabul ettiği, ondan dua istediği ve onu İngelheim’de bulunan sarayına

499 Wende, A History of Germany, 4. 500 Fulbrook, Almanya'nın Kısa Tarihi, 26. 501 Gül, Orta Çağ Avrupa Tarihi, 125. 502 Gül, Orta Çağ Avrupa Tarihi, 126.

503 1122 yılında Almanya’nın Waiblingen bölgesinde doğan Friedrich, sahip olduğu sakalları nedeniyle Barbarossa (İtalyanca kızıl saç) lakabıyla tanınmıştır. 1152-1190 yılları arasında hükümdarlık yapan Friedrich kendi döneminde haçlı seferlerini organize etmesi, papalık seçimlerine müdahalesi ve ruhban sınıfına olan müdahaleleri ile etkin bir güç olmuştur.

105

davet ettiği görülmektedir.504 1150’li yılların ortalarında gerçekleştiği düşünülen bu buluşma hakkında fazla bilgi olmasa da Hildegard’ın bu süreçte Friedrich ile iyi ilişkiler içinde olduğu görülmektedir. Ancak 1159 yılında başlayan Papalık seçimleri sürecinde Hildegard ile Friedrich karşı karşıya gelmişlerdir. Hildegard, Friedrich’in seçtiği Papaların ayrılıkları körükleyeceğini düşündüğü için onu uyarmış ve Çıkış 22/24’de geçen “Yaşamak istiyorsan bana kulak ver. Yoksa kılıcım seni mahvedecek” cümlesini hatırlatarak Friedrich’i tehdit etmiştir.505 Aynı şekilde mektuplarında, Friedrich’i küçük bir çocuk ve deli olarak nitelemiş, gözlerinin körlüğü nedeniyle onun doğru işler yapamadığını ifade etmiştir.506

Ancak bu çekişmelere rağmen Friedrich’in 1163 yılında Aziz Rupert manastırına verdiği imparatorluk koruması dikkat çekmektedir. Bu noktada Friedrich’in Hildegard’ın kutsal bir kadın olduğunu kabullendiği, kendisine muhalefet etmesine rağmen ondan dua istediği böylece imparatorluk işlerinde başarılı olmayı arzuladığı düşünülebilir. Ancak daha da önemlisi, Friedrich bu korumayla beraber Hildegard’ın dile getirdiği eleştirilerin yeni bir din-siyaset kavgasına dönüşüp imparatorluğa zarar vermesini engellemek istemiştir. Zira aristokrat bir aileden gelen, dönemin piskopos, rahip ve mistikleri ile mektuplaşarak iletişim kuran, diğer yandan Papa ile yakın ilişkiler içinde olan Hildegard’ın bu bağlantıları kullanarak yeni bir muhalefet oluşturması mümkündü. Hildegard ve Friedrich arasındaki bu mücadele 1122'ye kadar sürmüş Hildegard’ın ölümünden sonra bu mücadele Papalık ile Alman soylularının büyük ölçüde zaferiyle sona ermiştir. Böylece Alman krallarının Kilise ve büyük Alman prensleri üstündeki yetkileri ciddi bir biçimde zayıflamış ve Almanya'da feodalleşme süreci hızlanmıştır. Hildegard'ın Kilise içesindeki ayrılık tehlikesine yaptığı vurguya rağmen onun ölümünden sonra bu muhtemel tehlikeler gerçeğe dönüşmüştür. Özellikle II. Friedrich’in 1250’de ölümünden sonra siyasi ve dinî kurumların üstünlük mücadelelerine sahne olan

504 Mektup 43, Bk. L. Baird, The Personal Correspondence of Hildegard of Bingen -Selected Letters With

an Introduction and Commentary (Oxford: Oxford Universty Press, 1994), 77.

505 Mektup 44, Baird, The Personal Correspondence of Hildegard of Bingen , 77. 506 Mektup 45, Baird, The Personal Correspondence of Hildegard of Bingen , 77.

106

Büyük Fetret (1250-1273) dönemindeki bu anlaşmazlıklar dinî ve siyasi ayrılıkları arttırmıştır.507