• Sonuç bulunamadı

III. BÖLÜM: BİNGENLİ HİLDEGARD’IN MİSTİK DÜŞÜNCELERİ

3.1. Hildegard’ın Düşüncelerinin Temel Unsurları

3.1.2. Kutsalın Feminen Doğası

Hildegard’ın kendisinden sonraya miras bıraktığı düşünceleri arasında en göze çarpan husus kutsalın feminen bir şekilde ele alınması ve bu unsurların aktif olduğu bir teoloji kurma çabasıdır. Daha önceki bölümlerde bahsettiğimiz gibi bu düşünceler onun bir feminist olarak yorumlanmasını beraberinde getirmiştir. Ancak daha önce de ifade edildiği gibi hem hayatı boyunca takip ettiği çizgi hem de eserlerinde yazmış olduklarından bir feminist teoloji kurmaya çalıştığı tezi tam olarak doğru değildir.

Dolayısıyla burada Hildegard’ın Tanrı, İsa, Kutsal Ruh ve Kilise gibi kutsalları tamamen feminen sıfatlarla anmadığını ancak vurguladıkları vasıflara göre onların feminen taraflarını daha öne çıkartmaya çalıştığını söyleyebiliriz. Hildegard, Tanrı’nın gücü düşünüldüğünde eril, merhameti ve düşünüldüğünde dişil unsurlarını öne çıkarmıştır. Örneğin Tanrı’nın azameti, şiddeti, yargılaması gibi konuları ele aldığında Hildegard’ın “baba” “oğul”, “efendi”, “kral” gibi hep eril ifadeler kullandığı görülmektedir. Yine bir vizyonda Tanrı’nın gücünü bir baş imgesi ile açıklarken bu imgenin zayıflıkla eş değer kabul ettiği kadından daha ziyade gücü simgeleyen adama benzediğini bu açıdan

915 Hildegard, Book of Divine Work s, 99, 102. 916 Hildegard, Book of Divine Work s, 122. 917 Hildegard, Book of Divine Work s, 48, 98.

185

Tanrı’nın gücünün erkeksi olduğunu ifade etmiştir.918 Yine İsa’yı güvey olarak kabul etmiş ve onu eril vasıflarla anmıştır. Burada rahibelerin dünyevi aşktan uzak durmaları gerektiğini zira onların mistik anlamda gerçek eşlerinin İsa olduğunu dile getirmiştir. Dolayısıyla Hildegard’ın kutsalları feminen bir açıdan ele alması feminist bir teolojiyi değil, merhamet, bilgelik, annelik gibi duygular çerçevesinde Tanrı’nın sıfatlarını mistik şekilde yorumlamasından kaynaklanmaktadır.

Hildegard’ın kullandığı feminen kavramların hem Orta Çağ’daki düşünce geleneğinden hem de Latincenin dil yapısından da etkilendiği söylenebilir. Zira Latince’nin dil yapısında birçok soyut kavram feminen kabul edilmektedir.919 Eski Ahit’in feminen ifadeler barındıran Süleyman’ın Özdeyişleri, Süleyman’ın Hikmeti, Sirak’ın Sözleri (Hikmeti) gibi kitaplarının Orta Çağ’da sıklıkla okunması da Hildegard’ın feminen bir mistik dil kullanmasında etkili olmuştur. Zira XII. yüzyıl yazarları bu kitaplardan esinlenerek feminen kavramların kullanımını yaygınlaştırmışlardır. Örneğin Hildegard’ın çok yakından tanıdığı ve dönemin ileri gelen mistiklerinden olan Aziz Bernard’ın Hildegard’ın kullandığı dile benzer şekilde ruhu feminen bir varlık olarak ele alması da dikkat çekmektedir. Bu dönemde Tanrı’nın yaratma sürecini anlatmada kullanılan “bilgi” ve “bilgelik” (wisdom) gibi kavramlar feminen şekilde ele alınmıştır.920 Ayrıca bu feminen kavramlar Hıristiyan yazarlar tarafından Tanrı’nın İsa’yı zamanın başlangıcından önce tayin etmesi için de kullanılmıştır. Bunun dışında “bilgelik” dünya ve Tanrı arasındaki bağı, İsa ile inançlılar arasındaki iletişimi, Kilise ve erdemler arasındaki ilişkiyi yansıtmada da kullanmışlardır.921

Hildegard’ın eserlerinde en çok kullandığı iki feminen kavramın “bilgelik/hikmet” (sapienta/wisdom) ve “hayır yapma” (caritas) olduğu görülmektedir. Bilgelik/hikmet kelimesi Eski Ahit’te de feminen bir şekilde ele alınmış ancak Yeni Ahit onu I. Korintliler 1:24’de geçen “Oysa Mesih, çağrılmış olanlar için Tanrı’nın gücü ve Tanrı’nın bilgeliğidir.” ifadeleri ile eril bir kalıpta kullanmıştır. Dolayısıyla bilgelik/hikmet

918 Hildegard, Scivias, 377. 919 Newman, Sister of Wisdom, 42. 920 Newman, Sister of Wisdom, 42. 921 Newman, Sister of Wisdom, 45.

186

kelimesinin her iki cinsiyeti ifade edecek şekilde kullanmıştır. Benzer durum Orta Çağ’da da geçerlidir. Bu kavramın Latincede hem eril hem de dişil kullanıldığı örnekler görülmektedir.922 Sapientia/wisdom kavramı Hildegard’ın mistik içerikli üç eserinde de karşımıza çıkmaktadır. Örneğin Scivias’ın üçüncü bölümündeki bir vizyonda üç kenarı olan bir sütundan bahsetmektedir. Bu sütunun bir yanı şeriatı (Yahudilik), bir yanı şefkati (Hıristiyanlık) diğer yanı ise Kilise’yi simgelemektedir. Burada Kilise’yi simgeleyen sütun yani Tanrı’nın Bilgeliği bütün insanları izleyen, göz alıcı parlaklığa sahip olan feminen bir figürdür. Rupertsberg el yazmasında bu vizyonun yıldızlı bir gökyüzü içinde altın renkli kıyafetlerle bir kadın olarak betimlenmesi, Tanrı’nın bilgeliği sıfatının feminen tarzda yorumlandığını göstermektedir.923 Diğer taraftan sapientia kavramı birçok mistikte görüldüğü gibi aşkın sembolü olarak da kullanılmıştır. The Book of Rewards of Life adlı eserinde “Tanrı’nın en sevdiği hanımı” olarak geçmektedir.924 Bu yönüyle Hildegard sapientia/wisdom kavramını âdeta Tanrı’nın elbiselerini temizleyen ve onu hazırlayan ideal bir eş olarak yansıtmak istemiştir.925

Caritas ise Hildegard’ın kullandığı diğer bir feminen kavramdır. Sapientia, Tanrı’nın her şeyi gören gözüyse, caritasın onun uzak görüşlülüğü olduğu ileri sürülmüştür.926

Hildegard’ın Caritas’ı birden farklı anlamda kullanıldığı görülmektedir. Örneğin caritas bazen hayır ve iyilik yapma anlamında kullanılmıştır. Yine Hildegard caritası bilgelik teolojisini yansıtır şekilde erdemlerin ve kozmosun ahlakın bir yansıması görmüş kimi zamansa caritası manastır hayatının, erdemin ve ahlakın merkezi olarak da kullanmıştır.927 Ayrıca caritas, Kutsal Ruh’un göklerden seslenmesi, enerji ve bereket gibi soyut ifadelerin karşılığı olarak da kullanılmıştır.928

922 Newman, Sister of Wisdom, 43. 923 Newman, Sister of Wisdom, 47.

924 Hildegard, The Book of Rewards of Life, 46.

925 Minore, Hildegard of Bingen’s Theology of Creation and its Implications for an Environmental Ethic , 73.

926 Minore, Hildegard of Bingen’s Theology of Creation and its Implications for an Environmental Ethic s, 75.

927 Newman, Sister of Wisdom, 79, 87. 928 Newman, Sister of Wisdom, 67.

187

Sapientia ve caritasın aynı anlamlarda ve birbirlerinin yerine kullanıldığı durumlar da vardır. Hildegard eserlerinde bu iki kavramı teslisteki yakıcı ateş anlamında Kutsal Ruh’u temsil etmekte kullanmıştır. Yine sapientia ve caritas, Kutsal Ruh sayesinde beyazlar giyinen ve Kelam’ın Meryem’in karnında enkarne olmasını sağlayan güçlerdir.929 Ayrıca sapientia ve caritas, Hildegard tarafından yaratıcı ile yaratan arasındaki bağı ve yaratılıştaki gizemi ifade etmek için bir arada kullanılmıştır.930

Hildegard’ın feminen şekilde ele aldığı diğer bir unsur ise “İsa’nın gelini”, “kirletilmez bakire” ve “inancın annesi” olarak görülen Kilise’dir. Burada onun inananları bir anne gibi sahiplenmesi ve korumasını öne çıkarmıştır. Kilise, bu feminen karakteri ve günahtan uzak olması sebebiyle rahibeler için bir rol model de sunmaktadır.931 Birçok vizyonda karnındaki çocuklar ile Kilise, İsa ile evliliği sebebiyle inananları dünyaya getiren, onları vaftiz ve ekmek-şarap ritüeli ile temizleyen bir kadın şeklinde tasvir edilmiştir.

Bu düşünceler doğrultusunda Hildegard’ın yaratıcı ile yaratılan arasındaki ilişkiyi feminen bir üslupla ele aldığı ve kendisinden sonra gelişecek olan bilgelik teolojisi (sapiential theology) adlı yöntemin temsilcisi olduğunu söyleyebiliriz. Bilgelik teolojisi özetle bilgi aşkı, sinerji, enerji ve erdemi simgelemekte yaratıcının yaratılan üzerindeki “annelik” sıfatını karşılamaktadır.932 Onun geliştirdiği bu yöntem kendisinden sonra da takip edilmiştir. Henry Suso, Norwichli Julian, Jakob Boehme, William Blake gibi mistikler bu yöntemi takip edenler arasında sayılmaktadır.933