• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM: MİSTİSİZMİN KAVRAMSAL ÇERÇEVESİ ve HIRİSTİYAN

1.4. Hildegard Öncesi Başlıca Hıristiyan Mistikler

1.4.8. Augustinus

Batı Hıristiyan mistisizminin en önde gelen isimlerinden birisi Aziz Augustinus’tur. Augustinus’un yaşadığı dönem Hıristiyanlığın ve Hıristiyan mistisizminin bir dönüşüm yaşadığı zaman dilimidir. Zira bu dönemde Hıristiyanlığın resmî din olarak kabulü ile sağlanan rahat ortam mistik hareketlerin gelişmesine tesir etmiştir. Bu dönemde bir

390 King, Christian Mystics, 23.

391 Parrinder, Mysticism in the World Religions, 147. 392 King, Christian Mystics, 23.

393 King, Christian Mystics, 23.

394 Temiztürk, “Kapadokyalı Bir Kilise Babası: Aziz Basil ve Hıristiyanlığa Etkisi”, Karadeniz Tek nik

Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 3/1 (2016): 56.

88

taraftan keşişler ve asketik toplulukların sayısı artarken, diğer taraftan ruhsal atletler ile sıradan Hıristiyanlar arasındaki ayrım da gittikçe belirgin olmaya başlamıştır.396

Augustinus Batı Hıristiyan mistisizminin temellerini atması bakımından “Batı mistisizminin babası” olarak anılmaktadır.397 Bu açıdan Augustinus’un düşüncelerinin Latin Batı ile Grek Doğu arasındaki tam bir ayrışmayı sağladığı ifade edilmektedir.398

Çünkü onun yazdıkları Batı dünyasını, Grek Kilise Babalarından -Origenes hariç- daha çok etkilemiştir.399 Tanrı Devleti, Hıristiyan Doktrinleri, Kutsal Teslis üzerine ve Mektuplar gibi eserleri olsa da, Batı Hıristiyan mistisizmini etkileyen en önemli eseri İtiraflar olmuştur. Zira bu eser Hıristiyan dünyasında daha önce pek de görülmeyen içe dönük bir benlik incelemesi mahiyetinde bir kaynak olarak değerlendirilmektedir.400

Augustinus, Batı’yı etkilemesine rağmen aslen Afrika kökenlidir. MS 344’de, Kuzey Afrika’nın Kartaca bölgesine çok da uzak olmayan Thagaste şehrinde doğmuştur. 396’da Hippo piskoposu olmuş ve 28 Ağustos 430’daki ölümüne değin bu görevi sürdürmüştür. Bu açıdan Batı literatüründe “Hippolu Augustinus” olarak da bilinmektedir. Augustinus Tanrı’ya dair sorularının arttığı sıkıntılı bir süreçte, bir komşusunun evinden gelen bir sesin “Al ve oku, al ve oku” sözlerini işitir.401 Ardından gözüne ilk çarpan yer olan Romalılar 13:13-14’de geçen402 ifadeleri okur. Kendi hayatını göz önüne getiren Augustinus böylece uzun zamandır içinde bulunduğu iç çatışmalardan kurtulur.403

Augustinus bu olaydan sonra arkadaşı Alypius ile Kutsal Ruh’un çağrısına uyduğunu belirterek, annesine durumu anlatır ve Tanrı’ya kendisine doğru yolu gösterdiği için

396 Parrinder, Mysticism in the World Religions, 187.

397 Denise-Carmody, Mysticism: Holiness East and West, 201.

398 Andrew Louth, The Origins of the Christian Mystical Tradition From Plato to Denys, 2. Baskı (Oxford: Oxford Universty Press, 2007), 128.

399 Louth, The Origins of the Christian Mystical Tradition From Plato to Denys, 129. 400 Louth, The Origins of the Christian Mystical Tradition From Plato to Denys, 129.

401 Augustinus, İtiraflar, trc. Dominik Pamir (İstanbul: Kaknüs Yayınları, 1999), 186. Augustinus’u n bu dönüşümü Aziz Antonius’a oldukça benzemektedir. Aziz Antonius da benzer şekilde Kutsal Kitabı okurken duyduğu “tolle legi, tolle legi” (al ve oku) ile hayatını değiştirmiştir.

402 “Kendimizi çılgınca eğlenceye ve sarhoşluğa, ahlaksızlığa ve sefahate, çekişmeye ve kıskançlığa kaptırmayalım. Gün ışığında olduğu gibi, saygın bir yaşam sürelim. Rab İsa Mesih’i kuşanın. Benliğinizin tutkularına uymayı düşünmeyin.”

89

şükreder.404 Augustinus artık kadınlar peşinde koşmayı bıraktığını, dünyanın ona vereceği bütün zevklere sırt çevirdiğini belirterek asketik bir yaşamı tercih etmiştir. Ardından daha önce okuduğu Antonius’un hayatını takip ederek keşiş olmaya karar verir.405 İşte yaşadığı bu bireysel tecrübeler doğrultusunda Augustinus’un Grek babalarından farklı olarak mistik yaşamda “hissetmek” duygusunu öne çıkardığı dile getirilmiştir. Çünkü Doğu Kilise Babalarının mistik teolojisinin hissiyattan uzak olduğu zira onların eserlerinin kişisel tecrübelerinden ziyade Kutsal Kitabı yorumlamaya odaklandığı ileri sürülmüştür.406 Augustinus ise yaşadığı tecrübelerle daha duygusal bir mistisizm anlayışı geliştirmiştir. Bedensel hislerden kurtulmak olarak gördüğü vecd hâli ve bunu kâmil olmaya gitmenin bir yolu olarak kabul etmesi de Augustinus’u Grek Babalarından farklı kılan hususlar arasındadır.407

Diğer taraftan Augustinus’un yaşadığı dönemde Doğu’da ve Batı’da Yeni Eflatunculuk Hıristiyan mistisizmine tesir etmeye başlamıştır. Augustinus da, Yeni Platoncu fikirlerle Yunanca’dan Latince’ye çevrilen eserler vasıtasıyla tanışmıştır.408 Bu tesir sonucu Augustinus maddi dünyanın oyalanmalarından uzaklaşıp Tanrı ile bir olmaya giden ruhun gelişimini Yeni Eflatuncu felsefe ile açıklamıştır.409 Augustinus, Plotinus’da görmüş olduğumuz Tanrı’ya yükselme kavramının bir benzerine “Çıkmak, Tanrı’ya çıkmak için inin, çünkü Tanrı’ya karşı çıkmakla düştünüz.”410cümlesi ile işaret etmektedir. Aynı şekilde “Mahvolmamak için sana dönmemiz gerekiyor, iyiliğimiz sende olmakta yatıyor, sana yüz çevirdiğimizde yolumuzu şaşarız. Yıkılmamak için sana dönmeliyiz.”411

cümleleri de Plotinus gibi, kurtuluş için ruhun Tanrı’ya dönmesi gerektiğine vurgu yapmaktadır. Ruhun Tanrı’ya kavuşmak için özlem duyduğunu, onu yaratana dönerek felâha kavuşacağını belirtmiştir. Ayrıca insanın tüm mahlukların içinde Tanrı’ya dönme

404 Augustinus, İtiraflar, 186.

405 Leyser, Hermits and the New Monasticism, 7.

406 Louth, The Origins of the Christian Mystical Tradition From Plato to Denys, 129. 407 Louth, The Origins of the Christian Mystical Tradition From Plato to Denys,134. 408 Augustinus, İtiraflar, 150.

409 King, Christian Mystics, 24. 410 Augustinus, İtiraflar, 83. 411 Augustinus, İtiraflar, 90.

90

hissi taşıyan tek varlık olduğunu belirtmesi de Augustinus’un Yeni Platoncu ruh anlayışı ile benzerlik göstermektedir.

Buna rağmen Augustinus’un eserlerinde Yeni-Platonculuğa mesafeli yaklaştığını görmek mümkündür. Bunların başında yine ruh konusu gelmektedir. Plotinus’un ruh tanımı ışıklar çerçevesinde yoğunlaşırken, Augustinus ruhun kendini aşarak ilahi bilgeliği elde etmeye odaklanmıştır.412 Ayrıca Yeni Platoncu filozofları kastederek felsefecilerin, itiraf gözyaşlarından, Tanrı’nın fedakârlığından, halkının esenliğinden, vaat edilen kentten, kutsal kâseden ve Kutsal Ruh’tan bahsetmediğini belirtmektedir.413 Augustinus, Yeni-Platoncuların Tanrı’ya ulaşmada kendilerine arabulucu aradıklarını ancak aslında melek gibi süslenmiş bir şeytan ile kandırıldıklarını ifade etmiştir.414 Yine Augustinus, Yeni-Platoncu kitaplarda geçen fikirleri kimi zaman uygun bulsa da bu bilgileri Kutsal Kitap süzgecinden geçirdiğinde onların eksik olduğunu dile getirir. Örneğin, Yeni-Platoncu kitapları kastederek bu eserlerde “Başlangıçta söz vardı ve söz Tanrı’nın yanında idi, dünyaya gelen insanı aydınlatan ışığın Tanrı’nın kendi sözü” ifadeleri olsa da “Bizzat kendi olarak geldi, ama kendisi gibi olanlar onu kabul etmedi, kendisini kabul edenlere ise Tanrı’nın çocukları olma hakkını verdi”415 ifadeleri bulamadığını belirtmiştir.416

Augustinus’un bu karşılaştırmasından anlaşılan, onun yaratılışla ilgili bilgileri Yeni-Platonculukta bulsa bile İsa’nın yer almadığı bir geleneği eksik gördüğüdür. Augustinus, Tanrı Kelamı olarak işaret edilen İsa’nın, Yeni Platonculukta işaret edilse bile Kutsal Kitap metinlerinde geçen ifadeleri bizâtihi göremediği için Yeni Platonculuğu eleştirmiştir. Burada onun Kutsal Kitap’ı literal anlamda da merkeze aldığını görmekteyiz. Örneğin Augustinus’un Tanrı Sözü’nün bizzat Tanrı’dan geldiği anlamına gelen referanslar olsa bile, “Söz beden oldu ve aramızda yaşadı” 417 sözünü görmediğini için Yeni Platonculuğu eksik bulmuştur.418 Burada dikkat çeken diğer bir nokta da

412 Louth, The Origins of the Christian Mystical Tradition From Plato to Denys, 135. 413 Augustinus, İtiraflar, 161-162. 414 Augustinus, İtiraflar, 261. 415 Yuhanna 1/1-12. 416 Augustinus, İtiraflar, 150-151. 417 Yuhanna 1/14. 418 Augustinus, İtiraflar, 151.

91

Augustinus’un Yeni Platoncu görüşlerin eksiklerini dile getirdiği noktalarda hep Yuhanna İncili’ne atıf yapmasıdır. Bu da Yuhanna İncili’nin mistikler için ne kadar önemli bir referans olduğuna dair kanaatimizi destekleyen bir kanıt olarak değerlendirilebilir. Augustinus, Pavlus’un mektuplarında da benzer bir değerlendirme yapmaktadır. Dolayısıyla Augustinus için Yeni-Platonculuğu değerlendirme ölçeğinin Kutsal Kitap metinleri olduğunu söylemek mümkündür.

Augustinus’un insan anlayışı günaha eğilimli bir varlık olması açısından karamsardır. O Maniheist geçmişi ve hissi çalkantıları nedeniyle Origenes’e nazaran insan doğası hakkında olumsuz kalıplarla düşünür.419 İnsanoğlunun acizliği ve Tanrı’yı anlamaktaki çaresizliği üzerinde çokça duran Augustinus, bu düşüncelerini İtiraflar adlı eserinde şöyle dile getirmektedir:

“İnsanı kendin yarattın, bu yüzden yüreğimiz sende huzur bulana dek huzursuzluklarla çalkalanıp duracaktır.”420 “Ey Rab, dertlerimi unutmamı ve biricik mutluluğum olan seni kucaklayabilmemi, sevginle sarhoş ettiğin yüreğime gelmeni kim sağlayacak?”421 Mistik düşüncelerini Kutsal Kitap merkezinde oluşturan Augustinus, Hıristiyan düşüncesini klasik felsefe ile birleştirerek yeni ve kalıcı bir sentez üretmiştir. Augustinus, mistikler arasında âdeta genel bir görüş haline gelen mistik dilin belli aşamaları geçmiş kişiler dışındakilere açık olamayacağına dair görüşü kabul etmektedir. Kendini beğenmiş kişilerin Kutsal Kitab’ın gizemlerini anlayacak düzeyde olmadığını, okuduklarının onları çocuklar gibi şımarttığını, bu açıdan derin bir ürperti, saygı ve sevgi ile yaklaşmadan onu anlamanın mümkün olmadığını belirtir.422 Onun ancak belirli aşamaları geçip yükselmekle anlaşılabileceğini ve içindeki derin gizemleri zamanla çıkaracağını ifade etmiştir.423 Hatta o, bu aşamaları geçen ve Tanrı sözlerini anlayacak duruma gelen insanın, “Birliğin üçlüğü üçlüğün birliği” sırrını da öğreneceğini söylemiştir.424

419 Denise-Carmody, Mysticism: Holiness East and West, 199. 420 Augustinus, İtiraflar, 13.

421 Augustinus, İtiraflar, 16. 422 Augustinus, İtiraflar, 304. 423 Augustinus,İtiraflar, 56.

92

Augustinus böylece, açıklanması zor bir teori olan teslisin ancak inisiye olmuş kişiler tarafından gerçek anlamda kavranacağını ifade etmiştir. Bu açıdan, Augustinus’un da Philo ve Origenes gibi Kutsal Kitab’ın derin manaları olduğuna inandığını söyleyebiliriz. O, sıradan inananlar için literal anlamın aşikâr olduğunu ancak, gizli öğretileri anlamak için hem ilimde hem de tevazuda ilerde olmak gerektiğini dile getirmiştir.425

Augustinus’un mistik düşüncelerinde merkezi yer Tanrı’ya ayrılmıştır. Bu açıdan onun İsa merkezli (kristosentrik) değil, Tanrı merkezli (teosentrik) bir mistik olduğu ileri sürülmektedir.426 Onun, dünyanın kaynağı, yaşayan ve aktif olan Tanrı’ya kendini adayan bir mistik olduğu dile getirilmiştir.427 Bu faal Tanrı’nın mistik bakış açısına uygun olarak tarif edilmesi imkânsızdır. Augustinus, Tanrı’nın mutlak iyi olduğunu insanlığın da onun sayesinde mükemmelliğe erişebileceğini savunmuştur. O, Tanrı’nın doğasının sevgi olduğundan hareketle insanlığın onun sevgisi ile kemâle erebileceğini ve birbirini sevme ile de bunun güçleneceğini belirtmiştir.428

Her ne kadar Augustinus ruhun Tanrı ile bu denli yakın olduğunu dile getirse de insan ile Tanrı arasında keskin bir ayrım olduğuna dikkat çekmektedir. O, Tanrı’nın insana yakın olduğunu söylemiş; ancak Tanrı’nın insanoğlunun kontrolü altında olmadığını eklemiştir.429 Ona göre, insanoğlu asla Tanrı’yı açık bir şekilde algılayamaz. Augustinus, Tanrı’nın ne kadar yoğun şekilde aransa da zihinlere ulaşanın ancak Tanrı lütfu olacağını ve kalplerin ilahi gizemi kısmen anlayabileceği görüşündedir. 430 Bu açıdan daha sonraki mistiklerde görülen insan ve Tanrı’nın ontolojik birlikteliği fikrini savunmadığını söylemek mümkündür.

Augustinus Hıristiyan kavramlarını da mistik bir bakış açısıyla yorumlamıştır. O, kutsal metinleri ilahi aşkın ve lütfun bedenleşmesi olarak görmüş, onları mistik bir iletişimin

425 Augustinus, İtiraflar, 56. 426 King, Christian Mystics, 26.

427 Denise-Carmody, Mysticism: Holiness East and West, 202. 428 King, Christian Mystics, 26.

429 Denise-Carmody, Mysticism: Holiness East and West, 203. 430 Denise-Carmody, Mysticism: Holiness East and West, 203.

93

parçaları olarak değerlendirmiştir.431 Augustinus’un, mistik Hıristiyanlıkta önemli referans kaynağı olan Mezmurlar’a bakışı da dikkat çekicidir. Mezmurları okurken yüz ifadesinin değiştiğini, haykırışlara boğulduğunu ve sıkıntılarından kurtulduğunu ifade etmesi432 bu metinlerin onun dünyasında ifade ettiği anlamı göstermektedir. Augustinus, bu inanç ilahilerini okumadan henüz Tanrı’nın gerçek sevgisini tatmadığını ifade etmiştir. Ayrıca Manicilerin bu panzehirden uzak oldukları için acınacak durumda olduklarını söylemiştir.433 Mistik referansların bulunduğu diğer bir metin olan İşaya kitabını ise piskopos Ambrosius’un tavsiyesi ile okuyan Augustinus, ilk sayfaları anlamadığı için bu kitabı okumayı ertelemiştir.434

Bütün bunlara rağmen Augustinus’un sistematik bir mistik olmadığı daha çok bireysel tecrübelere dayalı bir mistik olduğu iddia edilmiştir. Bu açıdan kendisini “mistiklerin babası” olarak görenler olduğu kadar435, Inge gibi yazarların onun eserlerini mistik referanslardan ziyade kişisel deneyimler olarak gördüğü de belirtilmelidir.436