• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM: BİNGENLİ HİLDEGARD’IN HAYATI ve YAŞADIĞI DÖNEMİN

2.3. Hildegard’ın Hayatı, Vizyonları ve Eserleri

2.3.2. Manastır Hayatı

2.3.2.1. Aziz Disibod Manastırı

Hildegard’ın ilk manastırı olan Aziz Disibod (Disibodenberg) erkek ve kadınlardan oluşmakta olan çifte manastırların Avrupa’daki ilk örneklerindendir. Çifte manastırların bu durumu özellikle feminist araştırmacılar tarafından kadının erkek din adamları tarafından kontrol altında tutulması olarak görülmektedir. Ancak bunu bir baskı unsuru olarak algılamak yerine o dönem için bir gereklilik olduğunu kabul etmek gerekmektedir. Zira manastırların güç gerektiren işleri yanında sadece kadınların olduğu bir manastırın güvenliğini sağlamadaki tereddütler bu çifte manastırların tercih edilmesine sebep olmuştur. Ayrıca manastırı inşa etmek, bakımını yapmak, iaşesini temin etmek gibi işlerin erkek rahipler için daha kolay olduğunu hatırladığımızda bu dönemde sadece kadınların kurduğu bir sistemin ayakta durabilmesi zor görünmektedir. Bu açıdan Hildegard’ın daha

663 Newman, Sister of Wisdom, 8. 664 Baird, “Introduction”, 5.

136

sonra kuracağı Aziz Rupert manastırı ve bazı Benedikten ve Sisteryan konventleri665

dışında sadece kadınlara ait manastırlar Orta Çağ’ın geç dönemlerine kadar azınlıkta kalacaktır.

Disibodenberg manastırının tarihi hakkında dönemin kronikleri bilgi vermektedir. Bu kronikler 1146-1147 yılları arasında manastırda yaşayan bir rahip tarafından yazımına başlanan ve 1200 yılında tamamlanan metinlerdir. Bu eserler Hildegard’ın çalışmaları gibi teosentrik ve eskatolojik merkezlidir.666 Kaynaklara göre manastırın kurucusu Aziz Disibod’un (ö. 975) soyunun İrlanda'da yaşayan varlıklı ve soylu bir aileye dayandığı bilinmektedir.667 Otuzlu yaşlarda rahip olan Disibod hakkında Hildegard şunları söyler: “O, kendisine gelen hasta ve zayıf insanları Kutsal Ruh’un yardımıyla iyileştirmiştir; bu nedenle birçok kişi ona şifa bulmak için gelmeye başlamıştı.”668 Hildegard, Aziz Disibod’un kör, topal, zayıf ve şeytanın musallat olduğu kişileri Tanrı’nın verdiği kuvvetle iyileştirdiğini ifade eder.669 Disibod manastırında Aziz Disibod sonrasında Mainzli Willigis’den itibaren sırasıyla II. Hatto (968-70), Ruthard (1089-1109), Adalbert (1109), Adilhun (1113) ve Fulcard (1130-1136) gibi isimler başrahiplik yapmıştır.670

Bu manastır Hildegard’ın memleketi Bermersheim’e 45-50 km’lik bir mesafede bulunmakta ve Mainz bölgesinin güneyinde yer almaktadır. Kabaca bir daireyi andıran manastırın etrafının duvarlarla çevrildiği aktarılmaktadır. (Ek-2). Hildegard’ın, ileride manevi lideri (magistra) olacak Jutta ve adı Jutta olan diğer bir kadın ile 1112 yılının 1

665 Özellikle Batı Hıristiyan manastırcılık tarihinde daha baskın olan konventler bir manastırın içinde kadın rahibeler için ayrılmış bölümleri ifade etmektedir. Birçok Avrupa ülkesinde şehir ve kırsal bölge sinde kurulan konventlerin bir kısmı faal iken bir kısmı ise müze ve gezi mekanları haline gelmiştir. Konventler bir yemine ve takip ettikleri manastır ekolünün kurallarına bağlı olarak faaliyetlerde bulunmuşlardır. Bk. Silvia Evangelisti, Nuns-A History of Convent Life 1450–1700- (Oxford: Oxford University Press, 2007) 1-2.

666 Feiss, "Introduction", 10. Disibod, Rupert ve Sponheim manastırları kronikleri için bk. Anna Silvas,

Jutta and Hildegard: the Biographical Sources-Medieval Women: Texts and Contexts (Pennsylvania:

Pennsylvania State Universty Press, 1999).

667 Hildegard, Two Hagiographies: Vita Sancti Rupperti Confessoris and Vita Sancti Dysibodi Episcopi, 91.

668 Hildegard, a.g.e., 109. 669 Hildegard, a.g.e., 121. 670 Feiss, "Introduction", 10.

137

Kasım Azizler gününde Aziz Disibod manastırına girmiştir.671 Üç rahibe adayı Aziz Benediktus kurallarına göre faaliyet gösteren Disibodenberg erkek manastırının bitişiğindeki rahibe manastırına (convent/nunnery) yerleşmiştir.672 Rahibelerin katılımı ile çifte manastır (double monastry) özelliğine kavuşan Disibod manastırının idaresi başrahipte bulunmaktadır. Yeni konventin manevi liderliğini (magistra) ve öğretici rolünü ise Sponheimli Jutta üstlenmiştir.673 Konventin ilk kurulduğu zamanlarda rahibelerin yaşadıkları mekân dışarıdan kapatılan bir kapıya ve yiyeceklerini alıp çöplerini attıkları bir pencereye sahip olan küçük yerleşimlerdir.674 Ancak zamanla rahibelerin sayısı artacaktır. Özellikle Hildegard’ın vizyonları sonrası manastırın tanınması ile rahibe olmak için başvuranların çoğalması onun sadece kadınlara ait bir manastır kurma ideallerini hızlandıracaktır.

Hildegard gibi sekiz yaşında küçük bir çocuğun ailesini, kardeşlerini ve tüm dünyasını geride bırakarak manastıra kapanması zor bir durumdur. Ailesinden ayrı yeni bir mekânda öğrenme aşamasında olan bir rahibe adayı olarak bu süreçte kötü bir muamele görüp görmediği ya da manastırdan kaçmak gibi düşünceye sahip olup olmadığı bilinmemektedir. Ancak Hildegard’ın manastırdan ayrılanlara karşı olumsuz düşünceye sahip olduğu yazdığı mektuplardan ortaya çıkmaktadır. Örneğin Hildegard manastırdan kaçan bir rahibeye bu eylemiyle artık İsa'nın bağışlamasından mahrum olduğunu, Âdem'in kandırılması gibi şeytan tarafından kandırıldığını ve dünyevi nimetlere dönerek cehennemin prangalarını hak ettiğini söylemiştir.675 Bu açıdan Hildegard’ın zihin dünyasında manastırdan kaçma gibi bir düşüncenin geçmiş olma ihtimali pek gerçekçi görünmemektedir. Bu mektup bize manastırdan ayrılanların varlığını göstermenin yanında aynı zamanda manastırdan ayrılmanın dış dünyanın kötülüklerine düşmek ve ahlaki yozlaşmaya kapı aralamak olarak kabul edildiğini de göstermektedir.

Soylu bir aileden gelen Hildegard’ın manastıra gelmeden aile çevresinde kısmi bir eğitim aldığı düşünülmektedir. Hildegard, her ne kadar kadınların daha sınırlı imkânlara sahip

671 Silvas, Jutta and Hildegard: the Biographical Sources-Medieval Women: Texts and Contexts, 51. 672 Feiss, "Introduction", 9.

673 Feiss, "Introduction", 11. 674 Baird, “Introduction”, 5.

138

olduğu Orta Çağ Avrupası’nda yaşamış olsa da soylu ailelerin eğitim konusunda kızlarına sağladığı imkânlardan yararlanmış olabilir. Bu dinî eğitimin temelinde Kitab-ı Mukaddes ve Latince bilgisi vardır. Newman, Hildegard'ın Kitab-ı Mukaddes hakkındaki bilgilerinin hayatının geri kalanında öğrendiğinden daha geniş ve derin olduğunu düşünmektedir.676 Flanagan gibi araştırmacılar ise, Hildegard’ın sürekli kendisinin öğrenim görmediğini ifade etmesinden, onun hiç okuma yazma bilmediğini değil, daha çok Latince yazma ve gramer gibi konularında eksikliğini anlamamız gerektiği ifade etmiştir.677 Mektuplarında “Bir filozof gibi yazamam.” derken de aslında bu dil problemini kastettiği düşünülmektedir.678 Ayrıca yazdığı eserlerinin Latincesi kuvvetli olan sekreteri Volmar tarafından redakte edilmesi de bu dil konusundaki eksikliğini göstermektedir. Hildegard sık sık bu konuda yetersiz olduğunu dile getirmiş, kadının “kırılganlığı” ve “zayıflığına” vurgu yapmıştır. Bu söyleminin altında kendi eksikliklerini Tanrı’dan aldığı ilahi ilham ile tamamlandığına vurgu yapmak olduğu dile getirilir.679

Onun kendisini eğitimsiz bir insan olarak tanımlaması klasik bir tevazu göstergesi değil, yüksek bir otorite, ayrıcalıklı bir irfanî bilgiye sahip olduğunu gösteren bir işaret olarak kabul edilmektedir.680 Yani Hildegard bu sözleri ile dünyevi eğitimsizliğin uhrevi bilgi ile telafi edildiğini öne çıkarma amacındadır.

Hildegard’ın hayatında Aziz Disibod manastırında annesi gibi gördüğü magistrası Jutta’nın yeri çok farklıdır. Hildegard’dan altı yaş büyük olan Jutta kendisi için katı bir asketizm uygulasa da ona karşı daha nazik olduğu belirtilir.681 Jutta, 1092 yılında Sponheim’da682soylu bir ailede dünyaya gelmiştir. 12 yaşlarında yakalandığı hastalıktan kurtulması halinde kendisini bakireliğe adayacağına dair yemin etmiştir.683 Hastalıktan kurtulan Jutta kendisi ile evlenmek isteyenlerin artmasına rağmen evini terk edip manevi

676 Newman, "Vision and Validation", Church History, 169. 677 Flanagan, Secret of God-Writings of Hildegard of Bingen-, 3. 678 Mektup 1, Hildegard, The Letters of Hildegard of Bingen, 28. 679 Dickens, The Female Mystic, 37.

680 Newman, "Vision and Validation", 169. 681 Feiss, "Introduction", 9

682 Günümüzde Almanya’nın Bad Kreuznach bölgesinin batısında ve Nahe nehrinin geçtiği hat üstünde yer alan bir beldedir.

139

bir arayışa girmiştir.684 Aziz Jerome’den Augustinus’a kadar birçok kişiyi saran Kutsal topraklara gitme isteği Orta Çağ’da da bir kaçış ve yenilenme olarak etkin bir idealdi ve bu Jutta’da da belirmiştir. Bu amaçla hac yolculuğuna çıkmak isteyen Jutta, kardeşi Kont Meinhard’ın müdahalesi ve Bamberg Piskoposu Otto'nun devreye girmesiyle engellenmiştir.685 Jutta, hac yolculuğunun iptali üzerine diğer bir manevi yenilenme olarak gördüğü manastıra kapanmayı uygun bulmuştur. Aile dostları olan piskopos Ruthard ile irtibata geçen Jutta, ondan manastır örtüsünü almış ve piskopos Bamberg’in himayesi altında Aziz Disibod manastırına katılmıştır.686 1106 yılında on dört yaşında iken magistra seçilmiş ve ölümüne kadar Disibodenberg’de yaşamıştır.687 Hildegard’a nazaran daha iyi bir eğitim almış olan Jutta'nın Eski Ahit, Yeni Ahit ve bazı kilise babalarının eserlerini bildiği ve bu nedenle magistra seçiminde öne çıktığı bilinmektedir.688 Aziz Benediktus kurallarına tabi bir manastıra katılmış olsa da Jutta daha katı bir asketizm taraftarı idi. O, ruhunun özgürleşmesi adına bedenine eziyet çektirmeyi ve Havva’nın işlediği ilk günah nedeniyle bedeni üzerinden kefaret ödemeyi gerekli görmekteydi.689 Tercih ettiği bu katı asketizm Jutta’nın sağlığının bozulmasına ve hayatını kaybetmesine de neden olmuştur. Hildegard’ın Disibod manastırını tercih etmesine ailesinin Jutta’yı tanınması da etkili olmuştur. Hildegard’ın ailesi onu yaşça büyük ve eğitim olarak daha iyi bir seviyede olan Jutta’ya emanet etmiştir. Hildegard manastır yaşamının liturjik temellerini oluşturan günlük uygulamaları, okuma ve yazmadaki becerisini artırmayı, Latince bilgisini ilerletmeyi Jutta sayesinde gerçekleştirmiştir.690 Jutta aynı zamanda Hildegard’ın temel mistik eseri olan Scivias’ı yazma sürecinde ona yardımcı olan Richardis’in de akrabasıdır.691

684 Silvas, Jutta and Hildegard the Biographical Sources, 51.

685 “Jutta of Sponheim”, erişim: 01.12.2017, http://landderhildegard.de/her-life/years-of-study-in-the-hermitage/jutta-of-sponheim/ .

686 “Jutta of Sponheim”, erişim:01.12.2017, http://landderhildegard.de/her-life/years-of-study-in-the-hermitage/jutta-of-sponheim/.

687 Silvas, Jutta and Hildegard the Biographical Sources, 51. 688 Akın, Orta Çağdan Bilge Bir Kadın Bingenli Azize Hildegard , 80. 689 Akın, Orta Çağdan Bilge Bir Kadın Bingenli Azize Hildegard , 80. 690 Flanagan, Secret of God-Writings of Hildegard of Bingen-,3. 691 Flanagan, Secret of God-Writings of Hildegard of Bingen-, 2.

140

Hildegard, kendi eğitimine büyük katkısı olan Jutta’nın 1136 yılında ölümü üzerine en güçlü aday olarak başrahibe seçilmiştir. Hildegard’ın 38 yaşında magistra olduğu sırada kadınlar konventinin on kişiye ulaştığı aktarılmaktadır.692 Bu süreçten sonra Hildegard’ın hayatında birçok değişiklikler görülür. Bu değişikliklerin başında Hildegard’ın vizyonlarının manastır dışındaki dünya ile tanışmasıdır. Hildegard, vizyonlar ile ilgili uzun süre sessiz kalsa da nihayetinde Tanrı’nın da emriyle bu vizyonları yazıya geçirmiştir. Böylece artık kendini doğuştan bir misyona sahip gibi hissetmeye başlamıştır.693 Hildegard, vizyonlarının Papa Eugenus’un katıldığı Trier Sinodunda (1148-1149) onaylanmasıyla daha da tanınır olmuştur. Öyle ki kaldığı Aziz Disibod, hacıların, rahibelerin dua istediği; hasta veya şeytana musallat olmuş olan kişilerinse şifa bulmak için geldiği bir manastır halini almıştır.

Hildegard hem kadınların manastırdaki sayılarının artması hem de gördüğü vizyonların Papa tarafından kabulü ile kazandığı otorite ile sadece kadınlara özel bir manastıra yerleşmek istemiştir. Ancak bu süreç çok da kolay olmamıştır. Hildegard’ı bu ayrılık konusunda düşündüren meselelerden birisi sadece kadınlara ait bir manastırın toprak, bina, yiyecek gibi ihtiyaçları için gerekli olan işgücü ve maddi kaynak teminidir. Zaten bu gibi ihtiyaçlardan dolayı genelde kadın rahibeler erkek manastırlarına yakın yerlerde olduğunu daha önce belirtmiştik. Ancak kurulacak yeni manastır sadece kadınlara ait olacağı için bu eksiklikler problem teşkil edebilirdi. Hildegard bu problemlerin çözümü için dikkatli bir siyaset izlemiştir. Hildegard’ın öncelikle bu ayrılığa karşı gelen başrahip Kuno’yu ikna etmesi gerekmektedir. Başrahip Kuno kendi himayesindeki bu kadınlar konventinin ayrılmasına karşı çıkmıştır. Zira bu kararının arkasında rahibelerin manastıra gelişlerinde getirdikleri drahomalardan mahrum kalma ve Hildegard’ın kazandığı şöhret ve getirilerinden faydalanamama gibi farklı sebepler vardır.694 Çünkü rahibe adaylarının yanlarında getirdikleri ve cemaate katıldıktan sonra da ailelerinden gelmeye devam eden maddi katkılar manastırlar için önemli bir gelir kaynağıdır. Hildegard’ın vizyonlarının Papa tarafından kabulü sonrası manastıra başvuran rahibelerin artması ile manastır ihtiyaçlarını karşılamayı bekleyen Aziz Disibod idaresi haliyle bu karara soğuk

692 Feiss, "Introduction", 11.

693 Brunn-Burgard, Women Mystics in Medieval Europe, 4. 694 Feiss, "Introduction", 12.

141

bakmıştır.695 Başrahip Kuno bu ayrılışı çocukluğundan beri himaye ettikleri bir kadının, kendi liderine yüz çevirmesi ve kadınlara ait bir manastır kurma fikri ile Tanrı’nın erkek öncülüğünde kurduğu hiyerarşiye karşı gelmesi olarak görmekteydi.696 Bu süreçte oldukça yıpranan Hildegard’ın sağlığı da kötüye gitmiştir. Nihayetinde Mainz başpiskoposu Heinrich, rahibe Richardis’in annesi Kontes Magravine, Richardis’in kardeşi Bremen başpiskoposu Hartwig’in destekleri ile Kuno istemeyerek de olsa bu ayrılığa onay vermiştir. Hildegard’ın 1155 yılında yazdığı mektupta bu ayrılığa uzun süre direnen Disibod başrahibine serzenişte bulunduğu görülmektedir.697

Yine de bu hazırlıklara rağmen yaşanan gelişmeler Hildegard’ın yeni manastıra taşınma sürecini geciktirmiştir. Zira başrahip Kuno’nun bu tavrı yanında 1148-1150 yılları arasında Hildegard’ın aldığı eleştiri dolu mektuplar ve bunların sonucunda başlayan soruşturmalar taşınma sürecini yavaşlatmıştır. Bu şikayetlerin başında Hildegard’ın manastıra kabul edilecek rahibe adaylarında aramış olduğu, soyluluk, asalet ve zenginlik nitelikleridir. Bu durumu Hildegard’a gelen mektuplardan anlamaktayız. Başta Marien Manastırı Başrahibesi Tenkwid olmak üzere hemcinslerinin bu şikayetleri Hildegard'ın planlarını aksatmıştır. Hildegard rahibeler için mücevher takma, süslenme ve gelinlik gibi beyaz elbise giymelerine izni verdiği ve geleneğe uymadığı için şikâyet edilmiştir. Dolayısıyla açılan soruşturmalar Aziz Rupert manastırına taşınma sürecini geciktirmiştir.698