• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM: MİSTİSİZMİN KAVRAMSAL ÇERÇEVESİ ve HIRİSTİYAN

1.2. Hıristiyan Mistisizmine Etki Eden Gelenekler

1.2.1. Sır Dinleri ve Grek-Roma Geleneği

Hıristiyan mistisizminin gelişmesinde Sır dinleri ve Grek geleneğinin etkileri ön plana çıkmaktadır. Hem Hıristiyanlığın yayıldığı alanlardaki etkisi hem de Hıristiyan yazarların düşüncelerine teorik olarak kaynaklık etmesi açısından bu geleneklere yoğunlaşmak daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Dolayısıyla bu başlık altında Grek-Roma geleneği ile Sır dinlerinin Hıristiyan mistisizmine hangi açılardan tesir ettiği yukarıda sayılan hususlar çerçevesinde ele alınacaktır.

Mistisizm kavramının Hıristiyanlıkta yer edinmesinde Grek geleneğinin de etkili olduğu bilinmektedir. Zira Hıristiyanlık, Kudüs merkezli bir din olmaktan çıkarak farklı coğrafyalara yayıldığında buradaki kadim kültürlerden, dinî geleneklerden etkilenmiş ve birtakım dönüşümler yaşamıştır. Bu yayılma sürecinde Hıristiyanlık bir taraftan dil açısından Grekçe’ye bağlı kalırken; diğer taraftan kültür, medeniyet ve dinsel anlamında Grek temeli üstünde yükselmeye başlamıştır. İşte bu etkileşim mistisizm kavramının Hıristiyan mistisizmine tesir etmesiyle ortaya çıkacaktır. Zira mistisizm kavramının kökeninin, Grekçe’de “gözleri ve dudakları gizlemek” anlamında kullanılan “Mυω” (muo) ya da mύeiv (muein) kelimesine dayandığını ve kişinin bu sırrın gizli kalması adına ağzını veya gözünü kapalı tutması anlamına geldiğini daha önceden belirtmiştik. Bu gizli bilgilerin korunmasına vurgu yapan “mistik” kelimesi zamanla Grek geleneğinde Dionysius ve Demeter gibi Ana Tanrıçalar için yapılan yenilenme törenlerinin ayrıntılarının tam manası ile bilinememesi (musterio/μυστήριο) anlamında kullanılmaya

39

başlamıştır.129 Mistisizm kavramı ayrıca Antik Yunan’da yapılan Ana Tanrıça ritüellerinde üyelerin uygulamalar hakkında gözlerini ve dudaklarına kapatarak bu sırrı saklaması şeklinde kabul görmüştür. Homer ve sonrası dönemde bu törenler daha resmî bir hâl almaya başlamış, hasat zamanının başlaması ve baharın yeniden canlanması hatırına kutlanan Eleusis gibi Sır dinlerine ait ritüeller daha görünür olmuşlardır.130

Eleusis kültündeki ritüellerin dikkat çekici yanı bu törenin sadece o kültün müntesiplerine açık olmasıdır; zira diğer insanlar bu sırra vâkıf olamazlar.131 Kelime bu anlamıyla Sır dinlerinde seçkin kişiler haricinde anlamını herkesin kavrayamayacağı bir bilgi türüne dönüşmüştür. Aynı zamanda “sır” kavramı denizde vaftiz benzeri törenle arınmayı içeren ritüellerle, üyelerin daha ileri mistik seviyelere geçmek için kutsal bir evliliğin ya da toplu bir yemeğe dâhil olmalarının gerektiği şeklinde algılanmıştır.132 İşte sır dinlerinde sadece kült üyelerinin vâkıf olacağı sır anlamında kullanılan mistisizm kavramının Hıristiyan gizemlerini açıklama ve mistiklerin sıradan inananlardan farklı olduğunu ifade etmede kullanıldığını söylemek mümkündür. Parrinder mistisizm kavramının sözkonusu içeriğine değinerek Grek geleneğinin Hıristiyanlığın mistik bir hâl almasına etki ettiğini belirtmiştir.133

Grek geleneğindeki mistisizmin Hıristiyan düşüncesine tesir ettiği noktalardan birisi yukarıda söz edilen mistikler ile diğer inananlar arasındaki derece farkıdır. Hıristiyanlığın yayıldığı bölgelerdeki geleneklerde mistisizm, sadece üyelere mahsus bir yapıda idi ve yaygın halk inançlarından farklılık arz etmekteydi.134 Hıristiyanlar ise müntesip kazanma hedefinin yoğunlaştığı erken dönemde her sınıf ve zümreden insanlara dini yayma gayesi taşımaktaydılar. Bu aşamada sıradan bir inanan ile mistik bir usta arasında keskin bir ayrım bulunmamaktaydı. Parrinder de, Yeni Ahit’de inananlar arasında sınıf ayrımı ya da Tanrı ile birliği hedefleyenlerin daha doğru yolda olduğuna dair bir yaklaşım

129 Parrinder, Mysticism in the World Religions, 8.

130 Dan-Lavinia Sherbok, Jewish and Christian Mystics an Introduction, 2. 131 Batuk, Assisili Francis ve Hıristiyan Mistisizmi, 29.

132 Dan-Lavinia Sherbok, Jewish and Christian Mystics an Introduction, 2. 133 Parrinder, Mysticism in the World Religions, 146.

40

görülmediğini ifade etmiştir.135 Dolayısıyla sır ve gizem gibi kavramların ifade ettiği derece farkı, Hıristiyan literatürüne transfer olduğunda sıradan inananlarla uzmanlar arasındaki derece farkını daha da belirginleştirmiştir.136

Ancak Parrinder’in aksine Yeni Ahit’de inananlar ve uzmanlar arasında bir derece farkı olduğunu savunan araştırmacıları da mevcuttur. Bu metinlerin birçok mistik tarafından benimsenmesi de dikkat çekicidir. Bu duruma örnek sayacağımız bazı cümleler şunlardır: “Öğrencileri gelip İsa’ya, “Halka neden benzetmelerle konuşuyorsun?” diye sordular. İsa şöyle yanıtladı: “Göklerin Egemenliğinin sırlarını bilme ayrıcalığı size verildi, ama onlara verilmedi. Çünkü kimde varsa, ona daha çok verilecek, bolluğa kavuşturulacak. Ama kimde yoksa elindeki de alınacak.”137“Tanrı’nın Egemenliğinin sırrı sizlere açıklandı, ama dışarıda olanlara her şey benzetmelerle anlatılır.”138 “İsa, Tanrı sözünü birçok benzetmeyle halkın anlayabildiği ölçüde anlatırdı. Benzetme kullanmadan onlara hiçbir şey anlatmazdı. Ama kendi öğrencileriyle yalnız kaldığında, onlara her şeyi açıklardı.”139

Bu ifadelerden Yeni Ahit’de inananlar ile İsa’nın havarileri veya sırrın açıklandığı özel insanlar arasında kısmen de olsa bir fark olduğu görülmektedir. Bu ifadeler tıpkı sır dinlerinin sadece külte yeni katılanlar için görünür olan gizli öğretilerine benzemektedir.140 Zira İsa’nın sıradan insanların ancak benzetmelerle anlayacağı havarilerin ise Tanrı kelamını dolaysız şekilde anlayacağını söylemesi, Grek literatüründeki mistisizm kavramının ifade ettiği anlam ile uyuşmaktadır. Nihayetinde Yeni Ahit cümlelerinde sıradan insan ile mistik arasındaki derece farkına ilişkin ifadeler olsa da bu ayrımın Sır dinleri ve Grek geleneği ile olan temastan sonra daha da derinleştiğini söylemek mümkündür.

135 Parrinder, Mysticism in the World Religions, 185. 136 Parrinder, Mysticism in the World Religions, 186. 137 Matta 13/10-12.

138 Markos 4/11. 139 Markos 4/33-34.

41

Hıristiyan mistisizminin teşekkül sürecinde Grek geleneği terminolojisinin kullanılması benzer bir etkileşime sebep olmuştur. Özellikle erken dönem teologların Grek geleneği içerisinde yetişmesi bu etkileşime kapı aralamıştır. Klemens ve Origenes’in Hıristiyan ritüellerinde Grek gizem terminolojilerin kullanması da buna örnek teşkil etmektedir. Erken dönem Hıristiyanlıkta ritüellerin Grek gizemleri gibi daha bireysel ve duyguya dayanan bir form kazanması ve Eleusis ve benzeri kültlerin terminolojisini kullanması141, Hıristiyan mistisizmini de etkilemiştir. Ayrıca takibat döneminde yer altına çekilen Hıristiyanların gizli toplantılar yapma mecburiyetinde kalması, mesajını daha dar çerçevede devam ettirmesi Hıristiyan mistisizminin gizemsel yönünün daha da artmasına zemin hazırlamıştır. Böylece içsel mistik öğeler tıpkı Grek geleneğinde olduğu gibi Hıristiyan gizem mirasının içine sızmaya başlamıştır.142 Grek geleneğinden aldığı bu miras ile Hıristiyan mistisizmi zamanla okültizm ve ezoterizm ile bağlantılı bir anlam kazanmıştır.143 Hıristiyan mistiklerin tıpkı Grek geleneğindeki gibi seçilmişler anlamında kabul görmesi, sakramentlerin gizemli yönü ile Grek ritüellerinin benzerliği Hıristiyan mistisizmi ile Grek geleneğinin uzlaştığı alanlardır. Mistisizm kavramının zamanla kazandığı anlam da Grek mistisizmi ve Hıristiyanlık arasındaki bağa dair ipuçları taşımaktadır.