• Sonuç bulunamadı

Refah Devleti Uygulamaları Doğrultusunda Federal Yönetimlerde Mali Kaynak Aktarımı

3- Konfederal Yönetim Modeli: bu modelde ortaya çıkan devlet ise kendi iradeleriyle bir araya gelen ve belli konularda yetkiyi üst bir makama veren, ama kendi kararlarını

1.5. Federal Devlet Modeli

1.5.5. Federalizmin Ekonomik Boyutu

1.5.5.1. Refah Devleti ve Federalizm

1.5.5.1.1 Refah Devleti Uygulamaları Doğrultusunda Federal Yönetimlerde Mali Kaynak Aktarımı

Refah hizmetlerinin sunulabilmesi için yönetim merkezlerinin maddi kaynakları arasında derin farklar olmamalıdır ve bu noktada federal yönetim vatandaşların denk refah hizmetlerinden faydalanabilmelerini sağlayabilmek için federe yönetimlere şartlı ve şartsız kaynak transferleri için (Oates, 1968: 47) değişik mekanizmalar kurmakta ve bunların yönetilmesi sürecinde asli rolleri üstlenmektedir. Federal yönetimin denkleştirme amacına yönelik kaynak transferleri eşitlik ilkesi temelinde olduğu kadar verimlilik temelinde de olmalıdır (Buchanan, 1961: 123). Çünkü Federal yönetimin bu önemli rolü yürütürken tatmin edici derecede başarılı olamaması durumunda, bir veya birkaç federe yönetim federal yönetimin denkleştirme faaliyetini hakkıyla yerine getirmediği için bu süreçte üzerlerine düşen vazifeleri yerine getirmekten imtina edebilirler ki bu federal yönetimin otoritesini zaafa uğratabilir (Jeffery, 2006: 83). Diğer yandan bu asli rollerin başarıyla yerine getirilmesi durumunda ise bu süreç federal yönetim anlayışıyla iki noktada belirgin şekilde çelişmektedir. Birinci nokta merkezler arası denklik ilişkisi zedelenmeye başlamaktadır, çünkü hem kaynak aktarımını organize eden federal yönetim etkinliği artmakta hem de kaynak aktaran zengin federe yönetimler daha güçlü konum kazanmaktadır. Đkinci nokta ise yönetimler arası işbirliğininin dozu gittikçe artmakta ve bu bir merkezileşme temayülünü beslemektedir (Simeon, 2006: 29).

Kaynak aktarımı sürecinde klasik yöntem, federal yönetimin federe yönetimlere doğrudan kaynak aktarması veya harcama yapmasıdır ki bu federe yönetimlere aktarılan miktarlar arasında aşırı fark olması zengin yönetimleri rahatsız etmekte ve federal

yönetimin federe yönetimlere denk kaynak ayırmasını talep etmektedirler (Saunders, 1995: 76). Dolayısıyla kaynak aktarım sürecinde federe yönetimler arasında

çıkacak problemleri azaltmak ve yönetimler arasında güçlü ve zayıf konumlar oluşmasını önlemek için bulunan ilk teknik bu aktarımların doğrudan değil dolaylı vasıtalarla yapılmasıdır ve örtülü aktarımlar için en yaygın olarak tercih edilen yolu hizmetlerin federal yönetim tarafından sunulmasıdır (Musgrave, 1961: 97) ama federe yönetimler hangi yönetime hizmet sunumu için ne kadar harcama yapıldığının açıklanmasını talep edebilirler ki bu durumda harcamaların uzun süre örtülü kalması

imkan dahilinde görünmemektedir. Diğer yolu ise, hizmetleri federe yönetimlerin yapması fakat kaynakları federal yönetimin temin etmesidir ki bu hizmetlerler federe yönetimler tarafından sunulduğunda hizmet maliyetlerinin karşılanması için federal yönetimden maddi kaynak aktarımı gerekli olacaktır ki bu aktarımlar zaten belli prensipler çerçevesinde yapıldığı için bu miktarlar zaten bellidir ve federe yönetimler arasında rahatsızlık konusu olabilir (Banting, 2006: 51).

Bütün yönetimlerde standart hizmetlerin sunulması ve bunun farklı gelir grubunda bulunan federe yönetimler arasında sorun oluşturmaması için uygulanabilecek bir diğer yöntem, federal yönetimin topladığı vergilerin oranının arttırılmasıdır ki bu da uzun dönemde federal yönetimin nüfuzunu arttıran ve merkezileşme temayülünü besleyen bir etkiye sahiptir (Musgrave, 1961: 98; Kincaid, 1995: 43; Simeon, 2006: 29). Diğer yandan vergilerin büyük oranda federal yönetimler tarafından toplandığı ülkelerde refah hizmetlerinin daha zengin olduğu görülmektedir (Banting, 2006: 53). Çünkü refah hizmetleri kurumsallaştıktan sonra vatandaşların beklentileri benzerlik göstermeye başlamakta ve federe yönetimler üzerinde federal merkezde çizilen büyük çerçeveye dokunamadan uygulamanması yönünde baskı oluşturmaktadır. Federe yönetimler farklılıklarını sadece merkezde çizilen çerçevenin içini doldururken kullanabilir ki bu ilişki federal yönetimi federe yönetimler karşısındaki konumunu güçlendirerek üstün bir konuma getirmektedir. Yani bir yandan refah hizmetlerinin tatmin edici bir şekilde sunulması için federal yönetimlerin mali kaynaklarının güçlendirilmesi gerekirken diğer yandan kaynak aktarım merkezi haline dönüşen federal yönetimin mali kaynakları kullanarak federe yönetimleri etkisi altına almasının önlenmesine yönelik yeni mekanizmalar kurulması önerilmektedir (Watts, 2006: 203).

Refah devleti anlayışı gereğince federal yönetimlerin yetkileri dahilinde olan ve federal yönetimin federe yönetimler karşısında konumunu güçlendiren faaliyet alanlarına örnek olarak emeklik, gelir garantisi, işsizlik sigortası, sosyal fonların dağıtılması ve çocuk yardımı gibi refah uygulamaları gösterilebilir (Pierson, 2002: 377). Bu şartlar altında oluşan kanaat makro ekonomik alanlar ve gelirlerin paylaştırılmasının federal yönetimin yetki alanı içinde tanımlanırken yerel kamu hizmetlerinin sağlanması federe yönetimlerin yetki alanı içinde kalmaktadır (Musgrave, 1997: 65-72; Peterson, 2006: 93)

James Buchanan federal yönetimlerde federe yönetimler arasındaki ekonomik gelişmişlik farklılıklarından kaynaklanan dengesizliklerin giderilmesi ve vatandaşların aynı topluma ait olma duygusunu korumasını sağlayacak denkleştirme mekanizmalarının federal yönetim tarafından üstlenilmesi gerektiğini öne sürmektedir (Buchanan, 1961: 123). Diğer yandan federe yönetimler federal yönetimlerin doğrudan sundukları hizmetlerin bu kademenin nüfuzunu arttırmakta olduğu için bu duruma muhalefet etmektedirler. Bu muhalefet üzerine federal yönetim doğrudan hizmet alanlarını genişletmek yerine refah hizmetlerinde federe yönetimlerin uymak zorunda olduğu standartların belirlenmesi gibi dolaylı araçlardan faydalanarak nüfuzunu arttıracak yeni yöntemler bulmakta zorlanmadığı için pratikte federe yönetimlerin federal yönetime bağlı olmadığı durumlar istisna haline gelmektedir (Sturm, 2006: 150). Bu yöntemlerden biri de federal yönetim kendi yetkileri dahilindeki hizmetleri mali kaynaklarını tam olarak aktarmadan diğer kademelere havale etmesidir. Bu durumda federe yönetimleri federal yönetimin gereksiz nüfuzundan ve zorlamalarından korunmasına dair mekanizmalar sağlanmazsa federal yönetimin nüfuzu artar.

Federal ve federe yönetimlerin yetki sınırları teoride net olarak ayrılmış olmasına rağmen özellikle refah devleti anlayışı doğrultusundaki uygulamalar sonucunda bu sınırlar bulanıklaşmış ve çoğu zaman federal yönetim konumunu güçlendirme yönünde değişmiştir. Bu noktada ortaya çıkan yapılar birbiriyle rekabet halinde olmaktan daha çok işbirliğini tercih ederler (Börzel, 2005: 249). Bu durumun federal çok merkezlilik ilkesini zedeleyecek noktaya varmaması için yönetimlerarası ilişki ve işbirliklerinde dikkate alınması gerekli şartlar belirlenmiştir. Yani kademelerarası ilişkilerde federal yapının korunması için 4 şartın karşılanıyor olması gerekmektedir. Bu şartlar 1- demokratik hesap verilebilirliği zorlaştıran yapılardan kaçınılması 2- etkin yönetimin engellenmemesi 3- işbirliğine girişen birimlerin özgünlüklerinin dikkate alınması ve işbirliklerinin hiyerarşik ilişkiler doğurmaması 4- federal yapıya uygun uyum ve istikrar mekanizmalarının çalışması (Watts, 2006: 203).

II. Dünya Savaşından sonra üniter yönetimlerde oldukça etkili olan refah devleti uygulamaları gittikçe artan bir şekilde federal yönetimler üzerinde de etkisini hissettirmiştir ki Musgrave’in federal yönetimlerde yatay ve dikey eşitliğin sağlanması yolundaki önerileri bu anlamda değerlendirilebilir. Özellikle federe yönetimlerin

yetersiz kaldığı noktalarda vatandaşlara gerekli hizmetlerin bizzat federal yönetim tarafından sunularak federe yönetimlerdeki vatandaşların aldıkları hizmetler arasındaki farklılıkların asgariye indirilmesi anlamında kullanılan yatay eşitlik ilkesi (Musgrave, 1961: 117) yönündeki uygulamalar sonucunda ortaya çıkan durum federal düşünce içinde belli gruplar tarafından eleştirimeye başlanmıştır. Bu gruplara göre yatay eşitlik ilkesi doğrultusundaki uygulamalar sonucunda federal yönetimde kademeler arasında ilişkinin tanımlayıcı kavramı olan rekabetin yerini merkezileşme temayülünü besleyen işbirliği kavramı almaya başlamış ve bu şartlar altında ekonomik faaliyetlerin uzun dönemde verimli olarak yürütülmesi daha zor olacaktır dolayısıyla tekrar federe yönetimleri güçlendirecek mekanizmalar üzerine yoğunlaşılması gerekmektedir.

1.5.5.1.2. Federal Yönetimlerin Refah Devleti Uygulamalarının Artan Maliyetini