• Sonuç bulunamadı

Bölgesel Yönetimlerin Kurumsal- Đdari Boyutu

3- Konfederal Yönetim Modeli: bu modelde ortaya çıkan devlet ise kendi iradeleriyle bir araya gelen ve belli konularda yetkiyi üst bir makama veren, ama kendi kararlarını

1.6. Bölgeselleşme ve Çok Kademeli Yönetim Modelinin Doğuşu

1.6.4. Bölgesel Yönetimlerin Kurumsal- Đdari Boyutu

Kurumların başarılı olabilmelerinde toplumsal özgünlükler doğrultusunda şekillenmesi önem arzetmektedir. Üniter yönetimlerde topluluk farkları önemsenmediği için bu hassasiyetler kurumsal yapılara yansıtılmamıştır, hatta merkezin istekleri doğrultusunda ihdas edilen bu kurumların uzun dönemde toplumun normlarını dönüştüreceğine inanılıyordu (Dupuy & Le Gales, 2006: 123). Oysa 1980’lere gelindiğinde bu varsayımın doğru olmadığı gittikçe açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Toplum, ekonomik ve sosyo-kültürel alanlarda yaşanan değişikliklerin kurumsal yapılara da yansıyarak kurumsal yapıların değişmesini talep ediyordu ve bölge kademesinin kuruluşu bu yönde atılmış bir adımdır. Atılan adımların büyüklüğüne göre ortaya çıkan yapılar ‘idari (fonksiyonel) bölgeselleşme’, ‘anayasal bölgeselleşme’ ve ‘kimlik temelli bölgeselleşme’ olarak tasnif edilebilir (Subirats, 2006: 199). Hemen bütün Avrupa ülklerinde bölgeselleşme yönünde gelişme yaşanmıştır (Marks & Hooghe & Schakel, 2008: 167). Çünkü bölge kademesinin idari mekanizmaya eklenmesiyle farklı vatandaş taleplerinden daha hızlı haberdar olunabilmekte ve vatandaşların beklentileri daha hızlı karşılanabilmekte olduğu için bu kademe yöneticiler ve yönetilenler arasında uyumlu ilişkilerin devam ettirilebileceği kanallar sunabiliyordu (Greer, 2006: 7). Bölgesel yönetimler bir idari ölçek olarak ülke ölçeği ile karşılaştırıldığında yönetime kurumsal anlamda daha geniş bir hareket alanı sunmaktadır.

Bölgenin idari bir kademe olarak güçlü bir alternatif şeklinde gündeme gelmesiyle idari ölçeğin ne olması gerektiği konusu değişik bir bağlamda yeniden gündeme gelmiştir. Daha önce üniter ve federal devletlerin farklı ölçekleri tercih etmiş olmalarına rağmen hangisinin ideal ölçek olduğu yönünde kesin bir kanaat oluşmamıştır. Çünkü her iki ölçeğin avantajlı olduğu ve olmadığı yanlar vardır. Bölgeselleşme sonucunda ortaya çıkan çok kademeli yönetim anlayışı ile daha belirgin olarak oluşan kanaat ise ölçeğin genel anlamda bir kere belirlenmesi yerine sunulan hizmetin özelliğine göre yerel, bölgesel, ulusal veya ulusüstü kademenin tercih edilmesinin daha anlamlı olabileceği yönünde olmuştur. Mesela savunma hizmeti sunulurken ölçek bütün ülke olmalıyken, mevsimsel şartların ortaya çıkardığı yol bakımı ve benzeri hizmetler yerel ölçekte olmalıdır. Yani pek çok hizmet için ülke büyük bir ölçek olabilir ve vatandaşların taleplerinin merkeze ulaştırması meşakkatli ve geç olabilir, dolayısıyla merkezi yönetim vatandaş beklentilerini anlamakta ve karşılamakta zorlanabileceği gibi bazı hizmetlerin planlanması ve kaynak temin edilmesi için yerel kademeler küçük olabilir. Yani farklı hizmetlerin farklı kademelerde sunulması oldukça mantıklı görünmektedir (Marks& Hooghe & Schakel, 2008: 169).

Bu noktada kademelerin sayısı ve optimum genişliğinin ne olması gerektiği sorusu belirir. Bu soruya cevap pek çok açıdan verilebilir. Ancak cevaplar arasında en net olanı idari / teknik açıdan verilenidir. Đdari anlamda vatandaşın ihtiyaçlarından en kısa zamanda haberdar olunabilecek ve beklentilerin vatandaş memnuniyeti sağlanacak şekilde sunulabileceği ölçek, ideal ölçek olarak kabul edilebilir. Başka bir yönüyle eğer vatandaşların beklentileri homojen ise hizmetin merkezi olarak verilmesi makul iken, beklentiler farklı ise hizmetin farklılaşarak çeşitli kademelerde verilmesi daha anlamlı olabilir. Yani bir hizmet en başarılı olarak hangi kademede sunulabiliyorsa o kademe sunmalıdır. Eğer bir hizmetin merkezden başka bir kademe tarafından sunulması daha etkili ise o kademeye aktarılması veya gerekiyorsa yeni kademelerin kurulması daha mantıklı olur (Treisman, 2007: 54).

Bazı hizmetler büyük ölçekte verimli bir şekilde sunulabilirken bazı hizmetler küçük ölçekte verimli sunulabilir. Bazı hizmetlerin sunulabilmesi için her iki kademe de uygun olmayabilir ki bölgesel yönetimler klasik iki ölçekte de optimum şartlarda sunulamayan hizmetlerin çok daha verimli sunulmasına imkan verebilir yani hizmetlerin sunulduğu

kademelere bölgesel yönetimlerin de eklenmesi sonucunda bölgesel yönetimler, yerel ve ulusal ölçek arasındaki vasat ölçeğiyle vatandaşların taleplerini daha tatmin edici şekilde karşılamakta ve kamu hizmetleri daha az maliyetle daha verimli ve hızlı sunulabilmektedir. Merkezi yönetimin aksak yanları sadece yönetimin ölçeğinden değil de yönetimin içsel özelliklerinden kaynaklanıyorsa, bu aksaklığın yeni kademeye de tevarüs etme ihtimali vardır. Başka bir anlatımla bölgesel yönetim mekanizmaları bir anlamda mevcut merkezi yönetim mekanizmalarının daha küçük ölçekte yeniden üretilmesi olacağı için bu yapının aksak yanlarıyla yeniden üretilmesi ihtimal dahilindedir ve bu konuda temkinli olunmalıdır (Trench, 2006: 227). Kısaca, bölgesel yönetimler ile kademeler arttırıldığı için farklı hizmetler için optimum ölçek sağlanması daha muhtemeldir. Ayrıca bazı hizmetlerin bölgesel bazda sunuluyor olması, uzun dönemde farklı kesimlerin katılımını sağlayarak bölgesel karar verme ve problem çözme mekanizmaları geliştirmesinin önünü açarak yönetim mekanizmalarının kapasitesinin arttırılmasına katkıda bulunabilir. Đtalyan Lombardiya bölgesi bu duruma örnek olarak verilebilir (Dupuy & Le Gales, 2006: 123).

Bölgesel yönetimlerde bir kademenin kurulmasında veya kademelerin yetkilerinin sınırlarının belirlenmesinde, merkezi yönetim yetkili olabilir, ama bu konudaki yetkisi mutlak değil nisbidir. Hangi kademenin hangi görev alanda birincil öneme sahip olduğu, değişiklik göstermektedir. Daha fazla birikimi ve daha geniş mali imkanları olan merkezi yönetim hala uzmanlık gerektiren ve daha masraflı hizmet alanlarında uzmanların büyük kısmını kendi kurumlarında tuttuğu için (Trench, 2006: 229), yerel ve bölgesel yönetimler bu uzmanlardan ve birikimden faydalanabilmek için merkezi yönetimle iyi geçinmek ve istenilen alanlarda önerilerini dikkate almak zorundadır (Rose, 1985: 30). Ama bu çerçeve çok kademeli yönetim anlayışının etkinliğinin artması ve AB politikalarının destekleriyle güçlenen bölgesel yönetimlere dar gelmeye başlamıştır ve zamanla kendi uzman kadrosunu oluşturan bölgesel yönetimler merkezi yönetimlerin uzmanlık gerektiren alanlardaki dolaylı tekelini kırarak oldukça başarılı faaliyetler gerçekleştirmişlerdir. Bu başarılı faaliyetlerin gerçekleştirilmesinde bölgesel yönetimler kendi uzman kadrolarını yetiştirmiş olmaları kadar merkezi yönetimlerin mali kaynakları caydırıcı bir güç olarak kullanmalarını ulusötesi kaynak temin ederek engellemeleri ve mali konumlarını güçlendirmeleri de etkili olmuştur (Peters & Pierre, 2006: 80).

Bölgesel yönetimler ile birlikte ortaya çıkan çok kademeli yönetim anlayışında kurumların katılık ve karmaşa unsurlarından kaçınılarak esneklik ve uyum ekseninde şekillendirilmesi amaçlanmaktadır. Yani çok kademeli yönetim aracılığıyla üniter yönetimlerin katılığından kaçılırken, yönetimde karmaşaya sebep olabilecek kanallar da kapatılmaya çalışılmaktadır. Bu noktada ara kademe olan bölgesel yönetimler önem arzetmektedir. Çünkü kademelerarası işbirliği için gerekli olan bilgi akışını hızlandırarak daha hızlı ve sağlıklı kararlar verilmesini sağlayacak olan bölgesel yönetim kademeleridir. Farklı kademeler farklı hizmetleri sunarken faaliyetlerin organizasyonu için birtakım iletişim mekanizmaları oluşturulması kaçınılmazdır ve sağlıklı bir koordinasyon için ara kademeler önemlidir (Watts, 2006: 207).

Yönetim kademelerinin çoklaştırılması sürecinde merkezi yönetim yetkilerin tamamını diğer kademelere devretmek yerine, yetkiyi genellikle bir veya birkaç kademe ile birlikte kullanmayı tercih etmektedir (Rodden, 2004: 484–6). Yetkilerin sadece bir kademe tarafından kullanılması genel durum olmamasına rağmen böyle bir durumda yani hangi kademenin hangi rolleri yerine getirmesi bağlamında strateji geliştirme ve yenilik yaratma işlevi merkezi yönetimler için uygun görülürken, yerel ve bölgesel yönetimler için hizmetlerin son kullanıcıya sunulması uygun görülmektedir. Çünkü hizmet sunumunun vatandaşa yakın kademe içerisinde olması hizmet kalitesini arttırarak merkez teşkilatı eleştirilere maruz kalmaktan kurtarmaktadır (Rose, 1985: 29). Ayrıca merkezi yönetim emek yoğun işleri ve faydalanan kişi sayısının fazla olduğu hizmet alanlarını bölgesel yönetimlere devretmekte isteklidirler. Çünkü bu işin yapılması için fazla personele ihtiyaç vardır ve vatandaş memnuniyetini sağlamak zordur. Yani hizmetlerin paylaştırılması sürecinde bölgesel yönetimlere daha az itibarlı ve angaryası çok olan hizmetler düşmüştür. Bu hizmetler aynı zamanda temel hizmetlerdir, çünkü vatandaşlarla doğrudan muhatap olmak ve onlara memnun olacakları hizmetleri eşitlik ekseninde sunmak önemlidir (Greer, 2006: 7).