• Sonuç bulunamadı

İsrafa ve Hazza Dayalı Tüketim

Belgede TÜRKİYE CUMHURİYETİ (sayfa 188-196)

C. Modern Gıda Sistemi (1980 ve Sonrası)

4. İsrafa ve Hazza Dayalı Tüketim

173 yaratacaktır. Şirketlerin kendi kâr etme politikalarını terk ederek üreticiler lehine karar almalarını beklemek ise anlamsızdır.

Tüm bu bulguları birlikte değerlendirmek gerekirse geleneksel sistemde tedarik zincirine hâkim olan devlet-üretici-tüketici zinciri kırılarak yerine şirket-üretici-şirket-tüketiciden oluşan bir zincir geçmiştir. Bunun anlamı ise girdilerin temin edilmesinden üretime, dağıtımdan pazarlamaya kadar zincirin bütün halkalarının şirketler tarafından kontrol edildiği bir döneme girildiği ve bu dönemde etkin bir devletten söz edilemeyeceği gerçeğidir. Çünkü tarımsal faaliyetler alanında önemli roller üstlenen kamu kurum ve kuruluşları ya özelleştirilmiş ya da kapatılmıştır. Bunlardan boşalan alanları ise yerli ve yabancı şirketler doldurmuştur. Şirketlerin ortaklık kurma, satın alma ve sözleşmeli üreticilik gibi çeşitli mekanizmaları kullanabilme olanakları ise bu süreci onlar açısından oldukça kolaylaştırmaktadır diyebiliriz.

174 Modern gıda sistemi süreciyle birlikte pek çok alanda olduğu gibi satın alma tercihlerinde de geleneksel anlayıştan belirgin derecede sapmalar yaşandığı görülmektedir. Öncelikle yeni dönem geleneksel olandan barındırdığı gıda çeşitliliği bakımından farklılaşmakta ve bu da tüketici tercihlerine yansımaktadır. Geleneksel sistemde tüketilen gıda türleri ve beslenme tarzları oldukça basitti. Tüketilen gıdanın esasını buğday ve buğdaydan elde edilen ürünler oluşturmaktaydı. Yumurta, süt ve süt ürünleri, et, sebze ve meyve gibi ürünlerin tüketimi ise mevsimsel koşullara ve ekonomik duruma bağlı olarak değişmekteydi. 1980’li yıllardan sonra bu tarz sınırlılıklar yavaş da olsa ortadan kalkmaya başlamaktadır. Tüketiciler yılın hangi mevsiminde olursa olsunlar istedikleri ürünlere kolayca ulaşabilmekte ve geleneksel dönem lüks olarak nitelendirilebilecek olan pek çok gıda ürünü bu dönem neredeyse hemen hemen her eve girebilmektedir. Yani, modern sistemde tüketicilerin tercih edebileceği gıda ürünleri sayısı artmaktadır. Bu artışta perakende sektöründeki gelişmelerin rolü yadsınamaz.

Türkiye’de perakendecilik alanında faaliyet gösteren Bim, Şok, A.101, Migros ve CarrefourSa gibi şirketlerin mağaza raflarındaki temel gıda malzemelerinin genişliği düşünülecek olursa durum daha net olarak anlaşılacaktır. İçecek gruplarından kahvaltılıklara, atıştırmalıklardan dondurulmuş ürünlere kadar pek çok gıda türü tüketiciler açısından birer alternatif yiyecek anlamına gelmektedir.

İlk bakışta tüketicilerin tercih edebileceği ürün sayısının bu denli fazla olması iyi bir durum olarak düşünülebilir. Hâlbuki tüketiciler açısından daha fazla gıda ürünü demek o oranda tedirginliğin artması anlamına da gelebilmektedir. Çünkü endüstriyel sistemde tüketicilerin önünde yüzlerce gıda çeşidi vardır ve bu ürünler ile ilgili edinebileceği bütün bilgi ambalajın üzerindeki etiketlerdedir. Yani, tüketici bir markete gıda alışverişi yapmak amacıyla girdiğinde gıda ürünü etiketleri ile baş başa kalmaktadır. Ambalaj üzerindeki bilgileri önemseyip anlamaya çalışsa bile söz konusu bilgileri yetersiz bulduğu

175 durumlara da rastlanmaktadır.373 Etiket üzerinde sağlık bilgisi, besin değeri ve günlük ihtiyacı karşılama oranı gibi bilgilerin yer almadığı onlarca gıda ürünü vardır.374 Bu nedenle çoğu tüketici yalnızca ürünün üretim ve son kullanma tarihine bakarak satın alma eylemini gerçekleştirmekte ve marketten ayrılmaktadır. Hatta gıda satın almada bilinçli tercih yapıldığını gösteren unsurlardan birisi olan son kullanma tarihine bakmayı dikkate almadan alışveriş yapan tüketicilerle de karşılaşılmaktadır.375 Dolayısıyla modern sistemde tüketicilerin tercih edebileceği ürün sayısının artmış olması bazı sorunları da beraberinde getirmektedir. Geleneksel dönemde üretici ve tüketici arasındaki mesafe kısa olduğu için iki aktör arasındaki ilişki çoğunlukla karşılıklı güven esasına dayanmaktaydı.

Günümüzde ise bu mesafe arttığı için tüketiciler satın aldıkları gıdalarla ilgili çok az bilgiye sahip olabilmekte ve bu durum tüketiciler için avantajdan çok dezavantaja dönüşmektedir.376

Belirtmek gerekir ki, tüketicilerin satın alma davranışlarındaki değişimi değerlendirirken üzerinde durulabilecek tek konu sektördeki alternatif gıda ürünlerinin sayısının artmasına bağlı olarak tüketicilerin de bu ürünleri tercih edebilmeleri ve gıda satın alırken ambalaj üzerindeki etiketleri okumak gibi birtakım zahmetlere katlanmak

373 Muhammed Çukadar, “Helal Gıda Konusunda Tüketici Davranışları,” Gaziosmanpaşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, Cilt 34, Sayı 3, 2017, s. 195.

374 F. Esra Güneş, Şule Aktaç ve B. İrem O. Korkmaz, “Tüketicilerin Gıda Etiketlerine Yönelik Tutum ve Davranışları,” Akademik Gıda Dergisi, Cilt 12, Sayı 3, 2014, s.30.

375 Ahmet Topuzoğlu vd., “Tüketicilerin Gıda Ürünleri ile İlgili Bilgi Düzeyleri ve Sağlık Risklerine Karşı Tutumları,” TSK Koruyucu Hekimlik Bülteni, Cilt 6, Sayı 4, 2007, s. 256.

376 Burada özellikle belirtmek gerekir ki, modern gıda sistemi sürecinde üretici ve tüketici arasındaki mesafe arttığı için, tüketici tükettiği ürüne ilişkin bilgi edinmekte güçlük çekmektedir. Gıda gibi ekolojik boyutları olan bir konuda tüketicinin gerçek bilgiye ulaşamaması ya da var olan bilginin tüketiciden saklanması durumunda ise ekolojik sorunlar kalıcı hale gelmektedir. Hâlbuki ortada bir zarar varsa bu zararın, zarardan etkilenecekler tarafından bilinmesi ve etkilenecek olanların buna karşı önlem alması ve gerektiğinde mücadele yollarına başvurması en doğal haklarıdır. Çünkü dünya genelinde olduğu gibi Türkiye özelinde de bilgiye erişim hakkı çeşitli yasal düzenlemelerle güvence altına alınmıştır. Örneğin, Çevre Kanunu’na göre, herkes hava, su, toprak, bitki ve hayvan varlığı ile bunları olumsuz olarak etkileyebilecek olan her türlü faaliyetle ilgili bilgi ve veriyi talep edebilmektedir. Yani yasada, herkesin çevreye ilişkin bilgilere ulaşma hakkı olduğu belirtilmektedir. Bununla birlikte, mevcut endüstriyel sistem içerisinde tüketicinin yeterli bilgiye erişimi bir yana bilgiyi ortaya çıkaranların cezalandırıldığı bir durum ile karşı karşıya kalınabilmektedir. Yorumla ilgili daha fazla bilgi için bkz: Aykut Çoban, “Toplumsal ve İklimsel Adaletsizlik Sarmalında İklim Siyaseti,” içinde (ed.) Fevzi Özlüer ve Aykut Çoban, Doğa ve Kent Hakları İçin Siyasal Stratejiler, 1. Baskı, İstanbul, Ekoloji Kolektifi, 2016, s. 27; Resmi Gazete, Çevre Kanunu, (9 Ağustos 1983), Sayı 18132, https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.2872.pdf, (Erişim 08.10.2019)

176 zorunda olmaları değildir. Bunların yanında tüketicilerin gıdayı tükettikleri mekânlar da değişmektedir. Geleneksel dönem tüketim mekânları olan evlerin yerini yeni dönemle birlikte alışveriş merkezleri, restoranlar, kafeler, barlar ve pastaneler almaktadır. Başka bir ifadeyle, ev dışı gıda tüketimi bu dönemde sıklıkla karşımıza çıkan bir olgudur. Ev dışında tüketilen gıda ürünleri miktarı, bu ürünlere harcanan para ve bu eylemin ardında yatan sebeplerin neler olduğunu analiz etmeye yönelik olarak yürütülen çalışmalara bakıldığında tüketici tercihlerinin ne derece farklılaştığını görmek mümkündür.

Ipsos Araştırma Şirketi ve Ev Dışı Tüketim Tedarikçileri Derneği (ETÜDER) iş birliği ile yapılan çalışmaya göre 2016 yılı sonu itibariyle ev dışı tüketim harcaması 44 milyar TL olmuştur. Tüketimin ise %27’si restoranlarda, %30’u fast food, %14’ü otel,

%7’si kafe, %2’si eğlence, %7’si pastane, %4’ü eğitim kurumları, %4’ü büfe ve %4’ü catering mekânlarında gerçekleştirilmektedir.377 Türkiye’deki ev dışı gıda tüketimini inceleyen farklı araştırmalarda da benzer eğilimler görülmektedir. 2014 yılında Türkiye’nin 7 coğrafi bölgesi içerisinden seçilen illerde toplam 1.282 kişiye yapılan anket bulgularına göre, ailelerin aylık ortalama gıda harcaması 907.10 TL iken aylık toplam ev dışı gıda tüketim harcamaları 362.20 TL olarak belirtilmektedir.378 Bu veriler de modern dönemdeki tüketici profilinin geleneksel dönemdekinden oldukça farklı bir özelliğe sahip olduğu tespitini güçlendirmektedir.

Modern gıda sistemi süreciyle gıda tüketimlerini ev dışında karşılayanların yanında ev dışına çıkmayıp internet aracılığıyla hizmeti evine getirten bir tüketici profilinden de bahsetmek durumun ne boyutlara ulaştığını gösterecektir. TÜİK’in 2017 yılı Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması’nda yer alan bulgular internet üzerinden alışveriş yapanların %21,9’luk kısmının bu teknolojiyi gıda ürünleri satın

377 “Ev Dışı Tüketim Pazarı Araştırmasının Sonuçları Açıklandı,” Habertürk Gazetesi, 25.05.2017.

378 Ebru Onurlubaş, Hasan Gökhan Doğan ve Arslan Zafer Gürler “Türkiye’de Ev Dışı Gıda Tüketiminin Durumu ve Tüketici Eğilimleri,” Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt 8, Sayı 38, 2015, s. 919.

177 almak amacıyla kullandığını belirtmektedir.379 Dikkat edilecek olursa bu tüketiciler geleneksel dönemde sıkça karşımıza çıkan kendi yiyeceğini kendi evinde yiyen tüketicilerden oldukça farklı tüketim alışkanlıklarına sahip bir kitledir. Yemek yenilen mekân (ev) aynı olmakla birlikte yemeği hazırlayan kişiler değişmektedir. Bu nedenle, endüstriyel sistemde yeni bir insan tipinden ve bu insanın değişen satın alma davranışlarından söz edilebilir. Tüketiciler için gıda alışverişinin kendisinden çok yapılış şekli ve gıda tüketiminin deneyimlendiği mekânların daha öncelikli hale gelmesinin ardında yatan sebeplere bakıldığında ise, duygusal faktörlerin belirleyici olduğu görülmektedir.

Daha önce de belirtildiği gibi Cumhuriyetin kurulduğu yıllardan geçiş dönemine ve hatta geçiş döneminden modern döneme kadar olan zaman diliminde tüketiciler gıda satın alırken genel olarak rasyonel kararlar vermekteydi. Satın alınan gıdaların ilk ve öncelikli amacı beslenme ihtiyacını karşılamaktı. Elbette ki bazı istisnai durumlarla da karşılaşılmaktaydı. Hem geleneksel dönemde hem de geçiş döneminde gıdanın para işlevi gördüğü alanlar da vardı. Tüketiciler ihtiyaç duydukları bazı ürün ve hizmetleri ellerindeki gıda ürünleri ile değiştirerek temin edebilmekteydi. Çağımızda ise gıdaların psikolojik ihtiyaçları gidermek gibi bir işleve büründüğünü söylemek abartı olmayacaktır.

Çünkü modern dönem tüketicileri gıda satın alırken ihtiyaçlarına göre değil anlık satın alma dürtülerine göre hareket etmektedir. Gıda alışverişi ve tüketiminin beslenme ihtiyacını gidermenin yanında toplumdaki farklı sosyal gruplara dâhil olma,380 değişik mekânları deneyimleme381 ve kendini daha iyi hissetmek382 gibi amaçlarla yapılması, alışverişi yönlendiren faktörün duygular olduğunu göstermektedir. Buradan hareketle,

379 TÜİK, “Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması,” 2017, http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=24862, (Erişim 08.10.2018).

380 Hasan Gökhan Doğan, Arslan Zafer Gürler ve Derya Ağcadağ, “Hedonik Tüketim Alışkanlıkları Üzerine Etkili Faktörlerin Değerlendirilmesi (Tokat İli Örneği),” Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt 7, Sayı 30, 2014, s. 76.

381 Onurlubaş, Doğan ve Gürler, a.g.y., s. 921-922.

382 Gamze Işık ve Murat Selim Selvi, “Ev Hanımlarının Hedonik Tüketim Eğilimlerine İlişkin Bir Araştırma,” Balkan Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 6, Sayı 11, 2017, s. 121.

178 endüstriyel dönem tüketicilerinin gıda tercihlerinde öncelikli amaçlarının soyut duyguları tatmin etmek olduğu anlaşılmaktadır. Bu tatmin ise geleneksel dönem tüketicilerinin hayatta kalma amacıyla gıda tüketimi yapma davranışlarından pek çok bakımdan farklıdır.

Tüketilecek gıda ürünleri yelpazesinin geniş olduğu günümüz koşullarına bir de plansız alışveriş yapan tüketici grupları eklenince gıda israfının artması da kaçınılmaz olmaktadır. Endüstriyel sistemde tüketicilerin satın alma tercihlerini belirleyen en önemli unsur duygusal açlıklarını gidermek olduğu için tüketiciler ihtiyaç duyduklarından daha fazla ürün satın almaktadır. Çünkü tüketici ruhunun doyması bedeninin doyması kadar kolay olmamaktadır. Bu durumun sonucu olarak da insan tüketimi amacıyla üretilen gıdaların büyük bir bölümü kapağı bile açılmadan çöpe atılmaktadır. Birleşmiş Milletler Tarım ve Gıda Örgütü’nün isteği üzerine hazırlanan Türkiye’de Gıda Kayıpları ve İsrafı isimli raporda yer alan birtakım verilerde de bu sorunun ele alındığı görülmektedir.

Araştırma bulgularına göre, hanehalkı tüketim düzeyinde yaşanan gıda israfı tahıllarda

%5, yağlı tohumlar ve bakliyatta %4, meyve ve sebzelerde %5, balık ve deniz ürünlerinde

%2 düzeyindedir.383 Türkiye’deki gıda israfının ulaştığı boyutları göstermesi bakımından Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından yürütülen çalışmadan da burada bahsetmek yerinde olacaktır. Bu araştırmaya göre, ülke çapında günlük olarak üretilen 101 milyon adet ekmeğin 5,9 milyonunun çöpe atıldığı belirtilmektedir.384

Yukarıda yer verilen bilgilerden yola çıkarak, modern gıda sistemi sürecinde tüketici profili ve tüketim kalıpları bakımından da önemli değişimlerin yaşandığını söylemek mümkündür. Bu dönemde geleneksel ve geçiş dönemi gıda sistemlerinden farklı olarak tüketicinin karşısında onlarca gıda ürünü bulunmaktadır. Tüketiciler bu ürünleri üzerinde yazan etiketleri okuyarak satın almaktadır. Diğer pek çok alanda olduğu

383 F.F. Tatlıdil, İ. Dellal ve Z. Bayramoğlu, Food Losses and Waste ın Turkey: Country Report, 2013, s. 2.

384 TMO, Ekmek Tüketimi ile İlgili Tutum ve Davranışlar ile Ekmek İsrafı ve İsraf Üzerinde Etkili Olan Faktörler Araştırması, 2. Baskı, Ankara, 2013, s. 98.

179 gibi burada da devletin çevrim dışı kalması olgusu vardır. Devlet halk sağlığı ile ilgili görevlerini gıda etiketlerine ve tüketicilerin bu etiketleri okumasına bırakmış durumdadır.

Ayrıca modern gıda sisteminde tüketicilerin gıda tüketimlerinin ardındaki temel amaç beslenmeleri değil belirli bir sosyal-kimliğe dâhil olma çabalarıdır. Söz konusu dönem içerisinde hem çok fazla gıda ürünün olması hem de ihtiyaç odaklı tüketim yerine hazza dayalı tüketim yapılması gıda atık ve kayıpları bakımından ciddi sonuçlar doğurmaktadır.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: TÜRKİYE’DE GIDA SİSTEMLERİ VE ÇEVRESEL ETKİLERİ

Tezin Birinci ve İkinci Bölümlerinde gıda sistemleri türleri (geleneksel, geçiş dönemi ve modern gıda sistemleri) ve bu sistemlerin Cumhuriyetin kurulduğu yıllardan günümüze kadar geçen süreç içerisinde ne tür değişimlerden geçtiği analiz edilmiştir.

Tezin Üçüncü bölümünde ise, Türkiye’de yaşanan ekolojik sorunlar ve gıda sistemleri faaliyetleri arasında nasıl bir ilişki olduğu ve geçmişten bugüne tercih edilen ve uygulanan gıda sistemleri türlerinin ne tür ekolojik sorunlar doğurduğu sorularına yanıt bulunmaya çalışılmaktadır.

180 Bunu yaparken gıda sektöründen kaynaklı ekolojik sorunların değerlendirilmesinde önemli birer araç olan çeşitli yöntemlerden faydalanılacaktır. Gıda sektörü ve ekolojik sorunlar arasındaki ilişkinin karmaşıklığından dolayı bu ikisi arasındaki bağlantıyı analiz edebilmek için birtakım yöntemler geliştirilmiştir.385 Ancak mevcut yöntemlerin ekolojik sorunların temel boyutlarını hesaplama noktasında evrensel olarak kabul edilebilecek tarafları yoktur. Her bir yöntem çok çeşitli hedefleri, kullanıcıları ve kavramları kapsamaktadır.386 Tez kapsamında mevcut yöntemlerin tamamının ele alınıp çözümlenebilmesi mümkün olmayacağı için, 4 temel yöntem üzerinde durulmaktadır. Bu yöntemler; yaşam döngüsü analizi, ekolojik ayak izi, DPSIR ve çevresel etki değerlendirmesidir.

Burada, tezde adı geçen yöntemler aracılığıyla ampirik bir çalışma yürütülmediğinin anımsatılması uygun olacaktır. Çünkü her bir yöntem gıda sektörünün yol açtığı ekolojik etkilerin değerlendirilmesi bakımından oldukça kapsayıcı özelliklere sahip olmasına rağmen, söz konusu yöntemlerin eleştiriye açık tarafları da bir hayli fazladır. Somutlaştıracak olursak, yaşam döngüsü analizi yöntemiyle herhangi bir gıda ürününün üretim aşamasından tüketim aşamasına kadar olan bütün sürecin ekolojik etkileri analiz edilmektedir. Ancak bu etki hesaplanırken çalışmanın yapıldığı yıl temel alınmakta ve dolayısıyla geçmiş ile mevcut dönem koşulları arasında bir kıyaslama yapılamamaktadır. Bir başka yöntem olan ekolojik ayak izinde ise, yaşam döngüsü analizinden farklı olarak geçmiş ve mevcut dönem arasında karşılaştırma yapma olanağı varken, bu yöntemde de ekolojik etkinin gıda sistemleri faaliyetlerinin (gıda üretimi, gıda işleme ve ambalajlama, gıda dağıtım ve satışı ve gıda tüketimi) hangisinden kaynaklı olduğu sorusunun cevabına ulaşılamamaktadır. Bu nedenle tezin bu bölümünde gıda

385 Gıda sektöründen kaynaklı ekolojik etkilerin türü ve boyutunu ölçmek için geliştirilen ve kullanılan yöntemlerden bazıları için bkz: EK I: Gıda Sektöründen Kaynaklı Ekolojik Etkilerin Değerlendirilmesinde Kullanılan Bazı Yöntemler ve Amaçları.

386 Sylvain Payraudeau ve Hayo M. G. van der Werf, “Environmental Impact Assessment for a Farming Region: A Review of Methods,” Agriculture, Ecosystems & Environment, Volume 107, Issue 1, 2005, s. 1.

181 sektörünün ekolojik etkilerini hesaplayan yöntemler (Türkiye’de bu yöntemler kullanılarak yapılan saha araştırmaları dâhil edilerek) ve bu yöntemlerin eleştirisine yer verilecektir. Böylece bir taraftan yöntemler ve etki değerlendirme metotlarının analizi yapılırken diğer taraftan da Türkiye’de gıda sistemleri faaliyetleri sonucunda meydana gelen ekolojik etkilerin neler olduğu açıklanmış olacaktır.

Belgede TÜRKİYE CUMHURİYETİ (sayfa 188-196)