• Sonuç bulunamadı

Devlet Destekli Tarım 207

Belgede TÜRKİYE CUMHURİYETİ (sayfa 116-122)

A. Geleneksel Gıda Sistemi (1923-1950) 206

1. Devlet Destekli Tarım 207

Dünya ülkelerinin hemen hemen tümünde tarım önemli bir sektördür ve tarım alanına çeşitli müdahalelerde bulunulmaktadır. Tarım kesimini çeşitli araçları kullanarak şekillendiren aktörlerden en etkilisi devlettir. Bu nedenle, tarımda yaşanan değişimlerin zaman içerisinde nasıl oluştuğunu anlayabilmek için devletin tarım sektörüne karşı izlediği politikaların tartışılması, bu politikaları yönlendiren amaç ve önceliklerin neler olduğunun saptanması, söz konusu politikaların kısa ve uzun vadede tarımsal yapılar üzerinde ne gibi etkileri olduğunun incelenmesi hem geleneksel sistemden diğer

207 Dikkat edilecek olursa tezin ilk bölümünde geleneksel, geçiş dönemi ve modern gıda sistemlerinin bazı özelliklerinin karşılaştırılmasına dayanan şekilde devlet desteği gibi bir özelliğe yer verilmemiştir. Oysa çalışmanın bu bölümünde sistemlerin genel özelliklerinden ziyade sistemin ardında yatan dinamiklerden ve etkenlerden yola çıkarak bir sistemden diğerine geçişin nasıl olduğu analiz edilecektir. Bu bakımdan devlet analize dâhil edilmiştir.

102 sistemlere geçişin nasıl gerçekleştiğini anlamak hem de devletin kendi içerisindeki dönüşümünü gözlemlemek açısından hayati bir konudur.

Tarımsal üretimin devamlılığını sağlayarak ülkede gıda güvenliğini temin etmek, tarımsal üretici ve tüketicilerinin yaşam düzeylerini geliştirmek, tarım sektörünü ulusal ekonomiye katkı sağlayacak seviyeye getirmek,208 üreticileri destekleyerek tarımsal faaliyette bulunmalarını teşvik etmek, üreticilerin birtakım girdi ihtiyaçlarını karşılamak ve fiyat değişiklikleri karşısında tüketicileri korumak gibi amaçlardan yola çıkarak hareket eden devlet, bu amaçlara ulaşmak için çeşitli girişimlerde bulunmuş ve kritik kararlar almıştır. Bunun en önemli işaretlerini devletin tarım kesiminde uyguladığı eğitim ve araştırma faaliyetlerinde, tarımsal teknoloji ve donatımın geliştirilmesine yönelik çabalarda, tarımsal krediler ile ilgili desteklemelerde ve tarımsal üretimin arttırılması konusunda yapılan çalışmalarda görmek mümkündür.209 Döneme ait tarımsal yapıyı etkileme gücü olan bu politikalara sırasıyla değinmek, geleneksel sistem içerisinde devletin ne denli etkin bir aktör olduğunu anlamak ve diğer sistemlerde devletin rolünde yaşanan değişimle karşılaştırabilmek konusunda bize bazı ipuçları verecektir.

1923-1950 yılları arasında eğitim, araştırma ve yayım modern tarıma geçişin ön koşulu olarak kabul edildiği için, dönem içerisinde bu alanlara öncelik verilerek çeşitli girişimlerde bulunulmuştur. Tarla tarımında araştırmadan başlayarak, denemeye ve daha sonra tohumun üretilerek çiftçiye dağıtılmasına kadar uzanan bütün çalışmalar devlet eliyle yerine getirilmiştir. Pamuk, tütün ve şeker pancarı bu dönemde tarımsal araştırmalara konu olan ve örgütlenme yoluna gidilen ürünlerden bazılarıdır. Söz konusu ürünlere ilişkin kurulan ıslah istasyonları, yurtdışından getirilen tohumluklar, üretme çiftliklerinde yapılan çoğaltmalar, açılan deneme tarlaları ve inşa edilen fabrikaların tamamı devletin denetimi ve kontrolü altında gerçekleştirilmiştir.210 Islah çalışmalarına

208 Gökhan Günaydın, “Türkiye Tarım Sektörü,” Tarım ve Mühendislik, Sayı 76-77, 2006, s. 20.

209 İlhan Tekeli ve Selim İlkin, “Devletçilik Dönemi Tarım Politikaları: (Modernleşme Çabaları),” içinde (der.) Şevket Pamuk ve Zafer Toprak, Türkiye’de Tarımsal Yapılar, Ankara, Yurt Yayınları, 1988, s. 41.

210 Tekeli ve İlkin, a.g.y., s. 42-53.

103 ilişkin araştırma faaliyetleri bunlarla da sınırlı kalmamış, tarımsal araştırmaların bir başka yönü olan tarımsal mücadele ve hayvan hastalıklarıyla mücadele konularında da önemli adımlar çoğunlukla devlet aracılığıyla hayata geçirilmiştir. İnceleme dönemimiz içerisinde, 1923-1950, meydana getirilen Mücadele Enstitüsü ve İstasyonları, kurulan karantina istasyonları, açılan bölge laboratuvarları, inşa edilen hayvan hastaneleri, sayısı arttırılan aşı ve serum çeşitleri bu çalışmalara örnek olarak verilebilir.211

Cumhuriyetin kurulduğu yıllardan geçiş dönemi olarak adlandırılabilecek olan döneme kadar ki süreçte devletin etkinliğini teknoloji alanında atılan adımlarda da gözlemliyoruz. Dönemin başlangıcında ülkedeki çiftçilerin elinde bulunan teknolojik araç-gereçlerin oldukça ilkel denebilecek niteliklere sahip olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bu dönemde Türkiye’nin tarımsal yapısını yansıtan istatistikler yeterli olmamakla birlikte 1927 yılında köylerde ziraat ile uğraşanlara uygulanan bir sayım yapılmıştır. Bu sayımda çiftçi aileleri, ekim yapılan alanlar, üretim miktarları, hayvan sayısı ve bunların yanında tarımsal araç ve gereçler analiz edilmiştir. Sayım sonuçlarına ilişkin bazı kuşkular olmakla birlikte ülkemizde o tarihlerde 1.187.004 karasaban, 210.794 pulluk ve sadece 15.711 ziraat makinesinin olduğu belirtilmiştir.212 Dönem içerisinde nitelikli üretim araçları yoksunluğunun farkında olunarak bu yönde politikalar ortaya konmuştur. Tarımda makineleşmeyi özendirmek amacıyla çeşitli girişimlerde bulunulmuştur. Makine kullanan büyük çiftçilerin askerlikten muaf tutulması, tarımsal araçların kullandığı yakıtlar ile tarımsal üretimde kullanılan gübre ve tarımsal mücadele ilaçları gibi kimyasal girdilerin gümrük vergilerinden muaf tutulması, hükümet malı traktörlerin kiralanması, çiftçilere traktör dağıtılması bu girişimlerden bazıları olarak sıralanabilir.213 Makineli tarımın teşvikine yönelik olarak yapılan bu çalışmalar sonucunu

211 Tekeli ve İlkin, a.g.y., s. 53, 81.

212 Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE), Genel Tarım Sayımı: 1927: Hanehalkı Anketi Sonuçları, Ankara, 1970, s. 52.

213 Oya Silier, Türkiye’de Tarımsal Yapının Gelişimi (1923-1938), İstanbul, Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, 1981, s. 19-20.

104 almış zamanla karasaban sayısı azalmış, buna karşılık pulluk ve traktör sayısı hızla çoğalmıştır.

Geleneksel dönem Türkiye tarımında devletin izlediği politikalardan bir başkası, üreticilerin korunması ve tüketicilerin fiyat değişiklikleri karşısında mağdur konuma düşmemesi üzerine kurgulanmıştır. Bu amaca ulaşmak için devlet dönem içerisinde tarımsal girdi ve ürün piyasalarına farklı şekillerde ve dozlarda müdahalelerde bulunmuş214 bu müdahil olma durumunu ise hem kendisi hem de kendisine bağlı kuruluşlar aracılığıyla yerine getirmiştir. En yaygın olarak başvurulan pazar fiyatı desteklemeleri bu bağlamda oldukça önemlidir. Bu yöntemde hükümet hangi ürünleri hangi fiyattan alacağını saptayarak alım yapacak kuruluşları belirlemektedir. Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi (TŞFAŞ), Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (Fiskobirlik), Türkiye Zirai Donatım Kurumu (TZDK) ve T.C. Ziraat Bankası devlet destekleme alımlarında görev alan kamu kuruluşlarından bazılarıdır. Bu kuruluşların geleneksel dönem içerisinde tarım sektörü üzerinde nasıl bir etkiye sahip olduklarını görmek için bazı örnekler üzerinde durmak faydalı olacaktır.

Örneğin, ilk pazar desteği uygulaması olan buğday destekleme alımlarına 1932 yılında T.C. Ziraat Bankası aracılığıyla başlanmıştır.215 Ziraat Bankası’na üreticiden buğday satın alma yetkisi tanınırken, fiyatları belirleme ve alım yerlerini tespit etme sorumluluğu hükümete bırakılmıştır. Alımlar için ise Ziraat Bankası’na 6 milyon liralık kredi açılmıştır. Yalnızca fiyat düzenleyici alımlar ile sınırlı kalınmamış buğdayın korunması, ilaçlanması ve ayıklanması sorununa da çözüm üretilmeye çalışılmıştır. Bu sorunun çözümüne yönelik olarak Ziraat Bankası’na değişik üretim bölgelerinde 3 milyon liraya

214 Korkut Boratav, “Birikim Biçimleri ve Tarım,” içinde (ed.) Necdet Oral, Türkiye’de Tarımın Ekonomi-Politiği: 1923-2013, 2. Baskı, Ankara, NotaBene Yayınları, 2015, s. 36.

215 Günaydın, a.g.y., s. 20.

105 kadar silo ve ambar inşa etme yetkisi de verilmiştir. Kısacası Ziraat Bankası aracılığıyla üreticiye az da olsa güvence sağlanmaya çalışılmıştır.216

Benzer şekilde tarımsal kamu yönetimi içerisinde oluşturulan diğer kamu iktisadi teşekkülleriyle de köylüye gereksinim duyduğu kredi, araç-gereç, gübre, ilaç gibi girdileri sağlama, ürünün pazarlanmasına yardım etme ve tüccar karşısında güçsüz üreticiye destek olma amaçlanmıştır. Burada bir başka örnek olarak Toprak Mahsulleri Ofisi’ni (TMO) verebiliriz. Ofis kurulduğu dönemden itibaren hububat üretiminin yapılmadığı ya da yetersiz kaldığı bölgelere hububatı ulaştırma görevini üstlenmiş, bunun sonucu olarak da Türkiye’nin hiçbir bölgesinde hububat sıkıntısı veya aşırı hububat bolluğunun yarattığı fiyat yüksekliği ve fiyat düşüklüğü ile karşılaşılmadığı belirtilmektedir.217 Kooperatifler de bu anlamda oldukça önemli bir başka örnektir. Dönem koşulları içerisinde kooperatiflerden beklenen kredi açmaları, araç-gereç satın alarak üyelerine dağıtmaları, tarımsal makineler alarak ortaklarına kullandırmaları ve ortaklarının ürünlerini saklamaları, işlemeleri ve pazarlamalarıdır.218 Kooperatifler ayrıca belirli bir nüfusun gıda ve diğer temel ihtiyaçlarının karşılanması noktasında da etkin rol oynamışlardır.

1925 yılında kurulan Ankara Memurlar Tüketim Kooperatifi aracılığıyla nüfusu hızla artan Ankara kentindeki memurlara belirgin düzeyde fayda sağlanmıştır.219 Dolayısıyla geleneksel gıda sistemi döneminde kooperatiflerden de (diğer kamu kuruluşlarında olduğu gibi) bir çeşit alım ofisi olarak yararlanıldığını söylemek yanlış olmayacaktır.

Yukarıda verilen örneklerden de anlaşılacağı gibi, hem devlet hem de devleti temsil eden kuruluşlar dönem içerisinde tarımsal faaliyetlerin devam etmesi, bu

216 Zafer Toprak, “Türkiye Tarımı ve Yapısal Gelişmeler: 1900-1950,” içinde (der.) Şevket Pamuk ve Zafer Toprak, Türkiye’de Tarımsal Yapılar, Ankara, Yurt Yayınevi, 1988, s. 23.

217 Hüseyin Topuz, “Cumhuriyet Dönemi Ekonomisinde Tarımsal Yapının İncelenmesi (1923-1950),”

Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt 12, Sayı 3, 2007, s.

384.

218 Orhan Özcan, “Türkiye’de Kooperatifçiliğin Tarihi Gelişimi ve Cumhuriyet Dönemi Kooperatifçiliği,”

Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, (Tez Danışmanı: Mehmet Emin Arat), İstanbul, 2007, s. 75.

219 Necdet Bilgin ve Şaban Tanıyıcı, “Türkiye’de Kooperatif ve Devlet İlişkilerinin Tarihi Gelişimi,”

Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, Yıl 10, Sayı 15, 2008, s. 145.

106 faaliyetleri yürüten üreticilerin korunması ve faaliyetler sonucu ortaya çıkan ürünleri satın alan tüketicilerin fiyat değişikliklerinden etkilenmemesi için gerekli önlemleri almıştır.

Ancak çalışmanın ilerleyen bölümlerinde de ele alınacağı gibi bu ve bunun gibi pek çok kuruluş zarar ettikleri gerekçesiyle özelleştirilecek ve işlevsiz hale getirilecektir. Söz konusu kuruluşlardan boşalan alanlar ise yerli ve yabancı sermayenin hizmetine sunulacaktır. Sırası geldikçe özelleştirmelere ve bunların ardında yatan dinamiklere yer verileceği için burada yalnızca hatırlatmakla yetinilmiştir.

Kısacası, tarımsal ıslah ve araştırmaya yönelik girişimlerden, makineli tarımın teşvikinden ve buna bağlı olarak tarımsal üretimi arttırma çabalarından, üreticilerin ve tüketicilerin desteklenmesine yönelik alınan önlemlerden yola çıkarak, geleneksel dönem içerisinde devletin etkin bir şekilde ekonomik hayata müdahale ettiğini ve aktif bir şekilde piyasada rol aldığını ileri sürebiliriz. Tarım kredi kooperatifleri, ziraat okulları, yüksek ziraat enstitüleri, tohum ıslah istasyonları ve numune çiftliklerinin açılması bu etkinliğin göstergeleri olarak kabul edilebilir. Bu dönemde devletin sonraki dönemlere kıyasla etkin rol oynamasının çeşitli sebepleri vardır. Kuruluş yıllarında (uzun bir savaş döneminin sonunda) alt üst olmuş bir kırsal-tarımsal yapının devralınmış olması,220 buna rağmen dönem koşulları içerisinde ekonominin çarklarını döndürmek için öncü bir sektöre ihtiyaç duyulması ve sanayinin cılız ve dar bölgelerde sıkışmasından dolayı bu sektörün tarım olarak belirlenmesi,221 emperyalizmle savaştan çıkmış bir ülkede dış ticaret ve uluslararası sermaye hareketlerinin dönem koşullarında ya da sonraki dönemlerde olduğu gibi normalleşmemiş olması222 ve yaşanan Dünya Ekonomik Buhranının etkilerinin ülke

220 Necdet Oral, Orhan Sarıbal ve Haydar Şengül, “Cumhuriyet Döneminde Uygulanan Tarım Politikaları,”

içinde (ed.) Necdet Oral, Türkiye’de Tarımın Ekonomi-Politiği 1923-2013, 2. Baskı, Ankara, NotaBene Yayınları, 2015, s. 71.

221 Gökhan Günaydın, “Köylülüğün Dönüşümü,” içinde (der.) Abdullah Aysu ve M. Serdar Kayaoğlu, Köylülükten Sonra Tarım Osmanlıdan Günümüze Çiftçinin İlgası ve Şirketleşme, Ankara, Epos Yayınları, 2014, s. 499.

222 A.g.y., s. 503.

107 genelinde hissedilmesi ve bu bağlı olarak korumacı politikaların öne çıkartılması223 bu sebeplerden bazılarıdır.

Belgede TÜRKİYE CUMHURİYETİ (sayfa 116-122)