• Sonuç bulunamadı

İhtiyaç Odaklı Tüketimden Kopuş

Belgede TÜRKİYE CUMHURİYETİ (sayfa 166-170)

B. Geçiş Dönemi Gıda Sistemi (1950-1980)

1. Tarımsal Yapıda Değişim Göstergeleri Yoğun Tarım Teknolojisine Geçiş Yoğun Tarım Teknolojisine Geçiş

1.4. İhtiyaç Odaklı Tüketimden Kopuş

151 demiryolu uzunluğu ise 8.397 km’ye yükselmiştir.324 Elbette ki bu artışın hem üreticiye hem de tedarik zincirinin gelişmesine önemli katkıları olmuştur.

Yukarıda verilen sayısal örneklerden de anlaşılacağı gibi geleneksel dönemde tarım ürünlerinin pazarlanmasının önünde bir engel olarak ele alınabilecek olan yol yapımı yetersizliği geçiş dönemi ile birlikte giderilmeye çalışılmıştır. Ulaşım sektörüne yapılan kamu yatırımları sonucunda üretici piyasa ekonomisi içerisine dâhil olmaya başlamış ve ilerleyen dönemlerde üreticinin piyasa ekonomisi ile olan bütünleşmesi daha da gelişmiştir.325 Görüleceği gibi yoğun tarım teknolojisine ve yoğun tarıma geçişi sağlayan kamu etkinliği burada da karşımıza çıkmaktadır. Hem üreticinin mahsulünü pazarla buluşturmasının önündeki engelleri kaldırmaya yönelik adımlar atan hem de tedarik zincirine yeni aktörlerin eklemlenmesini sağlayarak (Migros-Türk, Gima ve Tansaş gibi mağazaların tümü yerel kurumlar aracılığıyla gerçekleştirilen kamu yatırımlarıdır)326 tüketicilerin daha ucuza gıda temin etmelerinin yolunu açan devlettir.

152 tüketicilerin gıda tüketim kalıplarındaki farklılaşmayı iki sistemi ayırt etmekte kullanılabilecek dördüncü unsur olarak ele almak mümkündür.

Öncelikle belirtmek gerekir ki geçiş dönemi sürecinde tüketicilerin hangi gıda ürünlerini tercih ettikleri, bu ürünleri nereden satın aldıkları ve gıdaları nerede tükettikleri ile ilgili sorulara yanıt vermek kolay değildir. Bunun sebebi ise geçiş dönemi gıda tüketim yapısının nasıl olduğunu anlamamızı kolaylaştıracak yeterli araştırmanın olmamasıdır.

Başka bir ifadeyle, geleneksel dönemi ele alırken sıkça vurgu yaptığımız köy monografileri ve köy araştırmalarındaki çeşitlilik bu dönemde oldukça sınırlı düzeydedir.

Bu nedenle dönem içerisindeki tüketim alışkanlıklarının geleneksel döneme kıyasla nasıl bir değişim geçirdiğine ilişkin olarak kesin yorumda bulunmak güçtür. Yine de geleneksel dönem tüketici profili ile geçiş dönemi tüketici profilinin aynı olduğunu söylemek yanlış olacaktır. Bu tespitin doğruluğunu birkaç örnek üzerinden göstermek mümkündür.

Çalışmanın daha önceki başlıklarında da vurgulandığı gibi geleneksel dönemde tüketicilerin gıda tercihlerine yön veren esas etmen ihtiyaçlarıydı ve çoğunluğu tahıl ağırlıklı olarak beslenmekteydi. Hayvansal gıda ürünü tüketme gücüne sahip olanların sayısı ise çok azdı. Geçiş dönemiyle birlikte ise göreceli de olsa bitkisel ürünlerin yanında hayvansal ürünler de tercih edilmeye ve tüketilmeye başlanmaktadır. Bahattin Akşit tarafından yapılan araştırma bu saptamayı destekler niteliktedir. Akşit’in analizine göre I. köyünde örnekleme girenlerin %14’ü ve G. köyünde buna yakın bir yüzde ayda bir ya da iki-üç kere et yediklerini söylemektedir.327 Tüketicilerin et yeme oranlarının arttığını gösteren tek çalışma bu değildir. DPT tarafından yapılan çalışmada da benzer sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Bu dönem haftada bir kez et tüketenlerin oranı %12,7’dir. Yumurta, süt ve yoğurt da geleneksel döneme kıyasla daha fazla tüketilmektedir. Bu ürünleri her gün yediğini söyleyenlerin oranı ise %56,2’dir.328

327 Bahattin Akşit, Türkiye’de Azgelişmiş Kapitalizm ve Köylere Girişi, Ankara, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Öğrenci Birliği Yayınları, 1966, s. 116.

328 DPT, a.g.y., s. 233.

153 Başka bir örnek olarak Yusuf Kurhan’ın ele aldığı Eskitaşlı köyü incelemesini verebiliriz. İncelemede farklı gelir gruplarına sahip ailelerin tercih ettikleri gıda türlerine de değinilmektedir. Köyün zenginlerinden olan Hamit ağanın evinde haftada 2 kilo et, ayda iki-üç tavuk ve piliç tüketilmektedir. Orta halli ailelerden birisi olan Hüseyin Demircan’ın evinde iki-üç günde bir tavuk veya horoz kesilip yenmektedir. Fakir bir aile olan Ahmet Turgut’un evinde ise senede 3 kilo et, on tane tavuk tüketilmektedir.329 Kurhan’ın Yenibedir Köyü’nü analiz eden çalışmasında da benzer eğilimler görülmektedir. Köyün zenginlerinden olan Sabri Alparslan’ın evinde her hafta bir-iki tavuk, bir kilo et ve senede 10 kuzu yenmektedir. Orta halli Halil Çelik ve ailesinde haftada veya on beş günde bir bir kilo et, senede 25 piliç ve on tavuk tüketilmektedir.

Fakir bir aile olan Ahmet Çetinel’in evinde ise ayda bir kilo et, senede 20-25 piliç yenmektedir.330

Tüketicilerin tahıl ağırlıklı beslenme şeklinin değişmeye başladığı gerçeğine FAO’nun hazırlamış olduğu raporlarda da rastlanılmaktadır. Bu raporlardan birisinde 1965-1997 yılları arasında Türkiye’deki tüketicilerin beslenme tarzları çözümlenmeye çalışılmıştır. Raporda kişilerin günlük beslenme rutinlerinde protein, yağ ve karbonhidrat alım düzeyleri detaylandırılmakta ve söz konusu dönem içerisinde karbonhidratların payının %2,2 oranında düştüğü iddia edilmektedir.331 Bütün bu araştırma sonuçlarından da anlaşılacağı gibi geçiş dönemi sürecindeki tüketici tercihleri geleneksel dönemdekilerden farklılaşmaktadır. Geleneksel dönemde hali vakti yerinde ailelerin bile ayda bir-iki kez tüketebildikleri hayvansal ürün grupları bu dönemde fakir ailelerin de tercih edebildikleri ürünler haline gelmektedir.

329 Yusuf Kurhan, “Eskitaşlı Köyü Monografisi,” İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Dergisi, Cilt 2, Sayı 10-11, 1955, s. 46-48.

330 Yusuf Kurhan, “Yenibedir Köyü Monografisi,” İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Dergisi, Cilt 2, Sayı 10-11, 1955, s. 61-64.

331 FAO, Nutrition Country Profiles: Turkey, Rome, 2001, s. 8.

154 İnceleme dönemimiz (1950-1980) içerisinde bitkisel ürünlerin yanında hayvansal ürünlerin de kullanılmaya başlanmış olması bu dönemi geleneksel dönemden ayırt etmemizi sağlayan tek faktör değildir. Bundan başka gıdaların temin edilme şekilleri de söz konusu dönemle birlikte değişime uğramaktadır. Bu duruma en iyi örnek Mübeccel Kıray tarafından ele alınan Ereğli Kasabası ile ilgili olan çalışmadır. Geçiş döneminde beslenme açısından ne oranda bir kentleşme ve değişim yaşandığını bu çalışmada görmek mümkündür. Analiz sonuçlarına göre ekmek, salça, bulgur, erişte, sebze kurusu, turşu ve benzeri gıda maddelerinin on ve daha fazlasını evinde kendi yapan ailelerin oranı

%3,5’tir. 6 ve daha fazlasını yapanların oranı %26,2’dir. Evde ekmek yapanların oranı ise %9,9’dur. Hiçbir gıda maddesini kendi evinde yapmayıp tamamını dışarıdan alanların oranı ise %6,8’dir.332 Dikkat edilecek olursa bütün bu oranlar Ereğli’de gıda hazırlama ve saklama tercihlerinin yavaş da olsa değişmeye başladığını göstermektedir. Ereğli yakınlarındaki köyler için de benzer bir durumun söz konusu olduğunu söyleyebiliriz.

Köylerde ekmek, salça, erişte, kavurma, tuzlu balık, turşu, reçel, kuru sebze ve meyve gibi gıda maddelerinin 6 ve daha fazlasını evde yapanların oranı kasabaya kıyasla bir hayli fazla (%77,9) olmasına rağmen dışarıdan hazır gıda maddeleri de alınmaya başlanmıştır. Başka bir ifadeyle, köylerde genel olarak tüketilecek olan gıda türleri köylünün kendisi tarafından hazırlanmakla birlikte kasaba ile ilişkileri arttıkça ve köylü daha fazla para kazanır hale geldikçe hazır gıda maddelerini satın almak konusunda da tereddüt etmemektedir.333

Yiyeceklerin çoğunu kendi yetiştiren tüketici gruplarından kasaba ve kentlerden hazır gıda temin eden tüketicilere doğru bir geçişin olması, elbette ki bu dönemin gıda tüketim kalıplarının geleneksel dönemdekinden tamamen kopuk bir yapıya doğru evrildiği anlamına gelmemelidir. Geçiş dönemi gıda tüketim tarzı ne eski ne de yönelmiş

332 Mübeccel B. Kıray, Ereğli: Ağır Sanayiden Önce Bir Sahil Kasabası, İstanbul, Bağlam Yayınları, 1964, s. 127.

333 A.g.y., s. 254.

155 olduğu yeni sistem bakımından net olarak bir yere oturtulamayabilir. Çünkü 1950-1980 arasındaki dönem geçiş özellikleri gösteren bir dönemdir. Bu nedenle geçiş dönemi gıda sistemi sürecinde, hem geleneksel sistemdeki (gıda hazırlama ve saklama tercihlerinin aileye ait bir fonksiyon olması) tüketim tarzına hem de modern sistemde sıkça karşımıza çıkan beslenme biçimine (hazır gıda kullanımı) eşzamanlı olarak rastlanabilmektedir.

Yine de geçiş dönemindeki tüketicilerin gıda tercihlerinin modern sistemdekilerden ziyade geleneksel sistemdekilere daha yakın bir nitelik sergilediğini ileri sürebiliriz.

Özetle ifade etmek gerekirse, geçiş döneminde tüketiciler tahıllar dışında farklı gıda maddelerine de yönelmeye başlamaktadır. Geleneksel gıda sistemi sürecinde çoğunlukla çorba, bulgur pilavı ve soğandan oluşan beslenme şekli geçiş dönemiyle birlikte yavaş da olsa değişmektedir. Bunun yanında gıdayı temin etme ve işleme yöntemleri de geleneksel sisteme kıyasla farklılaşmaktadır. Geleneksel sistemde gıdayı yetiştiren de işleyen de tüketicinin kendisidir. Geçiş sürecinde ise tüketiciler hazır gıdaları da tercih eden bireyler haline gelmektedir.

Belgede TÜRKİYE CUMHURİYETİ (sayfa 166-170)