• Sonuç bulunamadı

Devletler/Hükümetler

Belgede TÜRKİYE CUMHURİYETİ (sayfa 56-63)

B. Gıda Sistemleri Aktörleri

1. Devletler/Hükümetler

Gıda sistemleri faaliyetleri, doğal kaynaklar ve insanlar arasında önemli bir bağ vardır. İnsanların yaşamını devam ettirebilmesi için gıda sistemleri faaliyetleri gıda sistemleri faaliyetlerinin yürütülmesi için ise doğal kaynakların varlığı gereklidir. Bu üçlü ilişkinin herhangi bir aşamasında sorun yaşandığında diğer aşamalarda yer alanlar da

87 A.g.y.

42 doğrudan ya da dolaylı olarak bu sorundan etkilenmektedir. Dolayısıyla insanların yaşamını sürdürülebilmesi için gerekli olan gıdanın üretiminden tüketimine kadar olan bütün aşamalarının belirli bir düzen içerisinde yönetilmesi hem insanlar hem de doğal kaynaklar açısından hayati öneme sahiptir. Devletler ve devleti yöneten hükümetler de gıda sistemleri faaliyetlerinin düzenlenmesi, desteklenmesi ve denetlenmesi noktasında devreye girmektedir.

Gıda sistemlerinin etkin bir şekilde işleyebilmesi için en büyük rolü hükümetler üstlenmektedir. Gıda sistemleri faaliyetleri kapsamının geniş olmasından kaynaklı olarak sistemin her bir parçasının hükümetler tarafından desteklenmesi, iyileştirilmesi, korunması ve denetlenmesi gerekmektedir. Gıda sistemleri faaliyetleri sonucunda elde edilen ürün artışı yeterli bir başarı değildir. Bunun yanında üretilen gıdaların vatandaşların tüketimine uygun hale getirilmesi, sektördeki haksız rekabetin önlenmesi, gıdanın hareketi için fiziksel altyapının temin edilmesi, pazarlama riskinin düşürülmesi için kredi ve sigorta desteği sağlanması gibi meselelerin de ele alınması ve bu alanlara yönelik politikalar geliştirilmesi gerekmektedir. Başka bir ifadeyle, gıda sistemlerinin kusursuz bir biçimde çalışması nicel anlamda sağlanan başarıların niteliğe de yansıtılması ile mümkün olacaktır. Bu nedenle hükümetler gıda tedarik zincirinin bütün aşamalarını (üretim, işleme, dağıtım, tüketim ve bertaraf) kendi ulusal hedeflerine bağlı kalarak belirli düzenlemelere ve standartlara tabi tutmaktadır.88

Devleti temsil eden hükümetlerin gıda sistemleri içindeki en önemli rolleri gıda güvenliğinin sağlanmasıdır. Gıda sistemleri çıktılarından birisi olan gıda güvenliğinin temin edilmesi hükümetlerin sistem içindeki rollerini hakkıyla yerine getirip getirmediklerini anlayabilmek açısından bir başarı ölçütüdür. Yeterli miktarda ve kalitede gıdanın var olması, gıdaların hijyenik bir ortamda üretilmesi ve işlenmesi, gıdanın tüketicilere ulaşabilmesi için gerekli olan ulaştırma, altyapı, depolama tesisleri gibi

88 Dani, a.g.y., s. 174.

43 fiziksel koşulların tamamlanmış olması, gıdanın tüketiciye ne zaman, nerede ve nasıl ulaştırılacağına yönelik prosedürlerin belli olması, gıda fiyatlarının dalgalı bir seyir izlememesi, bireylerin ihtiyaç duyduğu kalite, tür ve miktarda gıdaya rahatça erişebilmeleri gibi hususların hepsi hükümetlerin gıda güvenliğini garanti edebilmek adına roller üstlendikleri faaliyet alanlarıdır.

Dünya genelinde gıda güvenliğinin sağlanması hususunda gelişme ve iyileşmenin yaşanıp yaşanmadığını analiz eden çalışmalarda gıda güvenliğinin henüz pek çok ülkede gerçekleşmemiş olduğu görülmektedir. Ekonomist İstihbarat Birimi’nin ‘Küresel Gıda Güvenliği İndeksi 2016’ isimli raporunda yer alan sayısal veriler durumun ne derece kritik olduğunu ve devletlerin gıda sistemlerinin işleyişi konusundaki rollerini gerektiği şekilde yerine getirmediklerini göstermektedir. Dünya çapında 113 ülkenin gıda güvenliğinin değerlendirildiği raporda gıda güvenliğinin sağlanması açısından bazı gelişmelerin yaşandığı ancak açlık ve gıda güvensizliğinin devam ettiği belirtilmektedir.

113 ülkeden 89’unda iyileşme kaydedildiği ama geriye kalanların halen kayda değer bir başarı sağlayamadığı vurgulanmaktadır.89 Anlaşılacağı üzere gıda sistemlerinin dinamiklerine bağlı olarak ortaya çıkan gıda güvensizliği şimdi olduğu gibi geleceğin de en önemli küresel sorun alanlarından birisi olmayı sürdürecek ve devletlerin önemli mesuliyetleri arasında yer almaya devam edecektir.

Hükümetlerin gıda sistemleri içerisindeki bir diğer rolleri tüketicileri korumaktır.

Süpermarketlerin raflarında yüzlerce ürün bulunmaktadır. Tüketicilerin bu ürünleri seçebilmeleri, üzerindeki etiketleri anlayabilmeleri ve bu etiketlere güvenebilmesi ise oldukça zordur. Medyada yer alan haberler ve gıdalar üzerinde yapılmış araştırma sonuçları, tüketicilerin piyasadaki mallara güvenmemeleri konusunda ne kadar haklı olduklarını göstermektedir. Avrupa Polis Örgütü Europol tarafından yürütülen ‘Opson V

89 The Economist Intelligence Unit, Global Food Security Index 2016: An Annual Measure of the State of Global Food Security, A Report from The Economist Intelligence Unit, 2016, s. 6.

44 Operasyonu’ isimli raporda yer alan bilgi ve veriler bu haklılığın somut bir göstergesidir.

Raporda, 57 ülkenin emniyet amirlerinin katılımıyla yapılan operasyonda bakır sülfatla boyanan yeşil zeytinden, maymun etlerine, katkı maddeli içeceklerden gübreli şekerlere kadar tonlarca yasa dışı gıda maddesinin ele geçirildiği ve bu maddelerin insan sağlığı açısından ciddi tehditler oluşturdukları belirtilmiştir.90 Raporda yer alan verilerden de anlaşılacağı üzere piyasada pek çok sahte ve hileli gıda bulunmaktadır. Bu durum ise tüketicileri gıda hilelerine karşı savunmasız hale getirmekte ve tüketicilerin korunması gıda politikaları açısından önem kazanmaktadır. Bu nedenle hükümetlerin tüketicileri korumaları gıda sistemleri içerisindeki en önemli rollerinden birisidir.

Devletlerin gıda güvenliğinin sağlanması ve tüketicilerin korunması hususundaki rollerinin ne derece önemli olduğunu en iyi kriz dönemlerinde ve olası ve beklenmedik tehditlere karşı aldıkları önlemler sürecinde gözlemleyebiliriz. Devletler kriz dönemlerinde yerli gıda fiyatlarının stabilizasyonunu sağlamak amacıyla gıda sistemleri faaliyetlerine bazı müdahalelerde bulunabilmektedir. M. Demeke, G. Pangrazio ve M.

Maetz tarafından hazırlanan çalışmada bu durumun yansımalarını görmek mümkündür.

Araştırmada, bunalım dönemlerinde gıda politikalarında çeşitli sınırlamalar getiren 36 ülkeden bahsedilmekte ve bu tepkinin ne tür sonuçları olduğu analiz edilmektedir.

Örneğin; Hindistan, Çin ve Endonezya 2007-2008 gıda krizi sırasında ihracat yasaklarını kullanarak yerli pirinç fiyatlarını istikrarlı bir şekilde tutmaya çalışmıştır. Böylece 2 milyonun üzerindeki tüketicinin yüksek gıda fiyatları ile karşı karşıya gelmesini engellemiş ve tüketicileri korumuştur.91 Buradan hareketle devletlerin kendi ticaret ve ekonomilerini etkileyebilecek boyutlara ulaşan kriz durumlarında korumacı kararlar alarak kendi vatandaşı ve tüketicilerini korudukları görülmektedir.

90Ayrıntılı bilgi için bkz: EUROPOL, “Report Operation OPSON V,”

file:///C:/Users/x/Downloads/report_opson_v_1%20(1).pdf, (Erişim 06.08.2017).

91 FAO, Country Responses to the Food Security Crisis: Nature and Preliminary Implications of the Policies Pursued, (haz.) Mulat Demeke, Guendalina Pangrazio ve Materne Maetz, 2009, s. 6.

45 Hükümetler yalnızca kriz dönemlerinde değil aynı zamanda gelecekte yaşanması muhtemel gıda kıtlıklarının ve beklenmedik durumların önüne geçmek konusunda yürüttükleri politikalarla da gıda sistemleri içerisinde önemli bir aktör olma durumunu sürdürmekte ve bu yolla tüketicileri korumaktadır. Gıda ile ilgili beklenmedik sonuçlar gıdanın mevcudiyetini etkileyebilmekte ve insanların yerlerinden edilmelerine kadar bir dizi sonuca sebep olabilmektedir. Bu nedenle gıda fiyatları enflasyonu hükümetlerin gıdayı stoklama ve ihracatlarını sınırlandırmak yönünde karar almalarına neden olabilmektedir.92 Örneğin, 2010 yılında şiddetli bir kuraklık ve orman yangınları sonrasında Rusya yurtiçi gıda fiyatlarındaki artışın önlenmesi için tüm tahıl ihracatını yasaklayabileceğini açıklamıştır.93 Burada yer verilen örneklerden de anlaşılacağı gibi hükümetler gıda güvenliği ve tüketicileri koruma kaygılarıyla kendi gıda piyasalarını ve üretimlerini koruma yollarına başvurabilmektedir.

Hükümetler ulusal bağlamlarına bağlı kalarak gıda sistemleri içerisinde farklı roller üstlenmektedir. Bazen düzenleyici ve kolaylaştırıcı bir rol oynamaya eğilimli iken bazen denetleyici bir rol oynayabilmektedirler. Her bir hükümet, kendi tarım politikalarına uygun olarak amaçlarına ulaşabilmek ve etkin olabilmek için çeşitli müdahale araç ve yöntemlerinden faydalanmaktadır. Bu araçlardan bazıları şunlar:94

 Mevzuat ve düzenlemeler yoluyla müdahale (veya düzenleme yokluğuyla)

 Tarımsal piyasalar yoluyla müdahale (destekleme fiyatları, dış koruma, stoklama),

 Girdiler yoluyla müdahale (kredi, gübre, ilâç, tohumluk, sulama vs.

sübvansiyonları),

92 Dani, a.g.y., s. 91.

93 Daha fazla bilgi için bkz: George Welton, The Impact of Russia’s 2010 Grain Export Ban, Oxfam Research Report, 2011, s. 12.

94 Ahmet Şahinöz, “Küresel Ekonomiden Küresel Tarım Politikalarına Uluslararası Aktörler: IMF, DB ve DTÖ,” içinde (der.) Abdullah Aysu ve M. Serdar Kayaoğlu, Köylülükten Sonra Tarım Osmanlıdan Günümüze Çiftçinin İlgası ve Şirketleşme, Ankara, Epos Yayınları, 2014, s. 415.

46

 Gelirler yoluyla müdahale (doğrudan gelir destekleri, fark ödeme, prim sistemi),

 Miktar yoluyla müdahale (ekili alan ya da üretilen miktarlara sınırlama),

 Yapısal araçlar-alt yapı yoluyla müdahale (toprak reformu, alt yapı yatırımları, eğitim ve sağlık hizmetleri).

Her bir ülke kendi ulusal koşullarına bağlı kalarak gıda sistemlerini yöneten kuralları belirleyebilmekle birlikte, gıdanın uluslararası sınırlar boyunca taşınmasından dolayı ulusal kuralların yanında bazı uluslararası mevzuat ve kurallara da tabi olduğu görülmektedir. Eğer bir ülke ürettiği gıdayı ihraç etmek veya başka bir ülkeden gıda ithal etmek istiyorsa uluslararası kurallara uymak zorundadır. Uluslararası kurallar ise ihracat ya da ithalat yapacağı ülke ile yaptığı anlaşmalara göre değişmekle birlikte genel olarak gıdanın kalitesi, hijyeni ve etiketlenme gereksinimleri gibi çeşitli konuları kapsamaktadır.

Anlaşmalarda imzacı ülkeler arasında karara bağlanan hususlar karşılıklı olarak bağlayıcı hükümler içermektedir. Yeri geldiğinde taraflardan birisi diğer tarafın ürünlerini gerekli nitelikleri taşımadığı gerekçesiyle geri gönderebilmektedir. Medyada zaman zaman bu konuyla ilgili çeşitli haberler yer almaktadır. Çin’in ABD’den ithal ettiği mısırda transgenik içerik tespit edildiği ve gıda güvenliği standartlarına uymadığı gerekçesiyle mısırları iade etmesi,95 Yunanistan’ın Türkiye’den ithal ettiği 164 ton limonda insan ve çevre sağlığına zararlı kimyasal madde olan pestisit kalıntısı belirlendiği gerekçesiyle limonları Türkiye’ye iade etmesi96 örneklerinde de görüleceği gibi, devletler ve onların temsilcisi olan hükümetlerin gıda sistemleri içerisindeki rolleri yalnızca ulusal sınırlar içerisinde geçerli değil aynı zamanda ülke sınırlarını da aşmaktadır.

Yukarıda yer alan bilgilerden de anlaşılacağı gibi hükümetler insan sağlığı, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı ve insan eylemlerinden kaynaklanan çevresel

95 “Çin ABD’den İthal Ettiği 545 Bin Ton Mısırı İade Ediyor,” https://www.haberler.com/cin-abd-den-ithal-ettigi-545-bin-ton-misiri-iade-5447047-haberi/, 2013, (Erişim 06.08.2017).

96 “Yunanistan 164 Ton Limonu Türkiye’ye İade Etti,” http://www.azinlikca.net/bati-trakya-haber/yunanistan-164-ton-limonu-turkiyeye-iade-etti-7112016.html, 2016, (Erişim 06.08.2017)

47 etkilerin hafifletilmesi gibi kamu hedeflerini belirleme, destekleme, kontrol ve takip etmekte önemli rollere sahiptir. Hükümetler çoğunlukla yasal çerçeveyi belirlemek konusunda meşru makamlardır ancak rolleri bununla sınırlı değildir. Hükümetler olumlu ve olumsuz baskılar ve teşvikler yaratarak, kamuoyu tartışmaları başlatarak, insanları, şirketleri yeni yollarla düşünmeye teşvik ederek gıda sistemlerinin işleyişine müdahale etmektedir.97 Ancak devletlerin gıda sistemleri içerisindeki bu rolleri çeşitli faktörlerden kaynaklı olarak azalmaya başlamıştır. Devletin rolünün azalmasına neden olan en önemli sebep ise neoliberal politikalar ve bu politikaların beraberinde getirdiği serbest ticaret ve özelleştirme dalgasıdır.

Neoliberal politikalar aracılığıyla mal ve hizmetlerin üretim, dağıtım ve satış gibi aşamaları üzerinde kontrol ve denetimler devletten özel sektöre geçmektedir. Devletler artık daha çok özel sektörün işleyişini kolaylaştırıcı işlere yönelmektedir. Devlet politikaları artık tarım sektöründeki gelişmeleri kontrol edebilecek, köylüyü ve küçük üreticiyi piyasaya karşı koruyabilecek kapasiteye sahip değildir. Devletler fiyat desteği veya girdi sübvansiyonları aracılığıyla üreticilerin piyasada biraz daha iyi bir konum elde edebilmelerine katkı sağlamakla birlikte bu müdahaleler efektif bir düzenleme aracına dönüştürülememektedir.98 Başka bir ifadeyle, gıda ve tarım sektöründe pazar hâkimiyetine doğru güçlü bir yapısal eğilim gözlemlenmektedir. Ancak bu devletlerin bu alandan tamamen çekildikleri anlamına da gelmemektedir. Devletler doğrudan gelir desteğini devreye sokarak, sertifikalı meyve ve sebze yetiştiriciliğine girdi sağlayarak, üretim zararlarını sübvanse ederek ve telafi edici önlemler alarak gıda sektöründeki ayrıcalıklı konumunu devam ettirmektedir. Her ne kadar devletin gıda alanında hâlen mevcut ve müdahil olduğunu gösteren pek çok gelişme yaşanmasına rağmen devletin rolünün tam yetkili bir yöneticilikten ziyade giderek daha fazla sermaye lehine

97 UNEP, a.g.y., s. 130.

98 Çağlar Keyder ve Zafer Yenal, Bildiğimiz Tarımın Sonu: Küresel İktidar ve Köylülük, Ankara, İletişim Yayıncılık, 2013, s. 39.

48 mekanizmaları tamamlayıcı, çiftçinin pazara daha avantajlı olarak girmesini hedefleyen bir unsura dönüştüğünün altı çizilmelidir.99 Yani, daha önceleri devletin kontrolünde olan gıda üretimi, işlenmesi ve pazarlanması, çiftçiye kredi temin edilmesi gibi aşamaların artık devletin kontrolünden çıkarak yeni aktörlerin özellikle de şirketlerin eline geçtiği söylenebilir.100

Belgede TÜRKİYE CUMHURİYETİ (sayfa 56-63)