• Sonuç bulunamadı

ùekil 2: 4 Yaú Altındaki Çocukların Maruz Kaldı÷ı Kötü Muamele Türler

C. Yoksullar ve Evsizler

Yaúlılardan baúka, korunmaya muhtaç grup olarak yoksullar ve evsizlerden söz edilebilir. Yoksullar ve yoksulluk, giderek ço÷almakta ve nitelik de÷iútirmektedir. Yoksullu÷a bakıú, uzun yıllar boyunca tembellik ve engellili÷in bir sonucu olarak de÷erlendirilmiútir. Yoksulluk, faal olmayan insanların utancı sayılmıú, insanların çalıúarak yoksulluktan kurtulabilecekleri yargısıyla de÷erlendirilmiútir. Ancak, bugün gelinen noktada, aktif olarak iúgücü piyasası içerisinde bulunan bir veya birkaç iúte ve hatta di÷er çalıúanlardan daha fazla çalıútı÷ı halde yoksul durumda bulunan kiúiler, bu yargıyı tersine çevirmiú, çalıúarak yoksulluktan kurtulabilecekleri yargısının hükümsüzlü÷ünü ortaya koymuútur472.

Bugün, dünyada çok sayıda insan, kendilerini ve ailelerini yoksulluktan kurtarmaya yetmeyen iúlerde, düúük üretkenlik ve ücretlerle çalıútırılmaktadır. Dolayısıyla, artık iúsiz olmanın ço÷unlukla yoksullukla eú anlamlı oldu÷u algısı de÷iúmiú, bir iú sahibi olmanın da yoksulluktan kurtulmak anlamına gelmedi÷i anlaúılmıútır. Bu anlamda, iúsizlik kadar önemli olan bir sorun da insanların bir iúte çalıútıkları halde hem yoksul olmaları473 hem de toplumsal sistemin dıúında kalmalarıdır474. Bu durum, kısaca “çalıúan yoksullar” kavramıyla ifade edilmektedir. Bu kavramla, genel olarak istihdama katıldı÷ı halde, aldı÷ı ücretin yoksulluk sınırının altında kalmasına engel olamayan kesimler anlatılmaktadır. Artık, istihdama katılma, gelir güvencesine sahip olma, ekonomik özgürlü÷ün ve yoksulluktan kurtuluúun tek de÷iúkeni de÷ildir. Çalıúanın, çalıútı÷ı süre içinde aldı÷ı ücretle kendisini ve ailesini geçindirememesi özellikle 1980’li yıllardan sonra hız kazanan küresel de÷iúimin bir sonucudur475.

472Barıú Seçer, “Amerika Birleúik Devletlerinde Çalıúan Yoksullara Yönelik Sosyal Refah

Politikaları”, Kamu-øú, øú Hukuku ve øktisat Dergisi, Cilt: 9, Sayı: 2, 2007, ss. 138-139.

473Recep Kapar, “Uygun øú Ba÷lamında Çalıúan Yoksullar”,

http://iibf.kocaeli.edu.tr/ceko/ssk/kitap48/06.pdf, (29.12.2009)., Mehmet Karakaú, “Yeni Yoksulluk Ba÷lamında Sosyal Kimlik ve Tüketimde Eúitsizlik, Gazi Üniversitesi øktisadi ve ødari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt: 7, Sayı: 2, 2006, s. 11.

474

Sapancalı, Dıúlanma, s. 165.

475Fatih Kahraman, “Çalıúan Yoksulların Haklar øronisi: Metalaútırılmıú Çalıúanlar”, Sosyal Haklar

Ulusal Sempozyumu II Bildiriler, (Ed. Mesut Gülmez vd.), Petrol- øú Yayını, Yayın No: 113, østanbul, 2010, (Çalıúan Yoksullar), s. 163.

Küreselleúme sürecinde, Yeni Dünya Düzeni; birçok ülkeye ekonomik büyüme anlamında önemli fırsat ve avantajlar sunarken, sosyal açıdan iúlerin o kadar da olumlu olmadı÷ını göstermiútir. Düzen, küresel düzeyde, yıllar boyu verilmiú mücadelelerle kazanılmıú olan sosyal ve siyasal hakları tehdit altına almıú ve sosyal sorunları daha da derinleútirmiútir. Hemen her ülkede eúitsizlik, güvensizlik, belirsizlik, dıúlanmıúlık ve özelliklede yoksulluk, çözülmesi güç bir sorun haline gelmiútir. Dünya gelirinin ülkeler arasında da÷ılımı eúit olmadı÷ı gibi ülkelerin kendi nüfusu içindeki gelir da÷ılımı da adil ve eúit olmaktan uzak bir durumda bulunmaktadır476. Küresel rekabet ortamında, iúgücü maliyetlerini düúürme e÷ilimlerinin sonucunda geliútirilen, e÷reti istihdam biçimlerinin, iúgücünün elde etmiú oldu÷u ücret gelirinde önemli ölçüde gerilemelere neden oldu÷u görülmektedir477. øúletmelerin üretim sistemlerindeki de÷iúmeye ba÷lı olarak üretken olmayan e÷reti istihdam biçimlerini yaratmaları, çalıúan yoksullu÷unun artmasına neden olmaktadır. Ayrıca, geliúmiú ülkelerde bile iúgücü piyasasındaki de÷iúmeler sonucunda esnekli÷in artması ve sosyal koruma sistemlerinde gerçekleútirilen reformlar sonucu çalıúan yoksullar önemli bir sorun olarak karúımıza çıkmaktadır478.

Bunun anlamı, iúlerin bireyselleúmesi ile her göreve uyarlanabilir birbirinin yerine geçen çalıúanların, iúlerinin süreklili÷ini yitirerek örgütlü mücadele gücünden uzaklaúacak olmalarıdır. Bu uzaklaúma, hem çalıúma dünyası hem de toplumsal dünyada yeni parçalanmalar getirmektedir. Bunun sonucunda örgütlü bir iúgücü piyasasında bulunmayan çalıúanlar düúük gelirler elde etmektedirler479. Bu kiúiler gelirlerinin büyük bir bölümünü, hatta tamamını asgari yaúam gereksinimleri için tüketmekte, e÷itim sa÷lık ve kültürel ihtiyaçları için her hangi bir pay ayıramamaktadır. Bu durum çalıúırken yoksullu÷un devam etmesine ve toplumsal yaúamla olan ba÷larının zayıflamasına neden olmaktadır480. Ayrıca, ekonomik dalgalanmaların yol açtı÷ı iúsizli÷e ra÷men hala bir iúte çalıúabilme úansına sahip olanlar, ücretlerinin geçim sınırının altında kalması nedeniyle yoksullaúmakta,

476

Sapancalı, Yeni Dünya Düzeni, ss. 131,136.

477Sapancalı, Dıúlanma, s. 165. 478

Recep Kapar, “Uygun øú ba÷lamında Çalıúan Yoksullar”, http://iibf.kocaeli.edu.tr/ceko /ssk/kitap48/06.pdf , (29.12.2009).

479

Castel, ss. 52-54.

480

toplumsal yaúamın sürekli huzursuzluk yaratan bir kayna÷ı haline gelerek481 bazen ailenin da÷ılmasına bazense kiúinin yaúamdan kopmasına yol açmaktadır.

Küresel ölçekte, çalıúarak gelir elde etti÷i halde, temel gereklerini karúılayamayan bundan dolayı yoksulluk sınırının altında kalanların sayısı giderek artmaktadır. Günümüzde, dünyanın birçok yerinde yaklaúık 610 milyon kiúi günlük 1,25 dolar olarak kabul edilen mutlak yoksulluk sınırının altında açlık ve sefalet içinde yaúamaktadır. 1 milyar 200 bin çalıúan ise, di÷er yoksulluk sınırı olan günde 2 doların altında bir gelir elde etmektedir. Çalıúan yoksullu÷u, sadece geliúmekte olan ülkelere özgü bir durum de÷il, geliúmiú ülkelerin de sorunudur. Bugün, AB’de iúgücünün % 7’si yani yaklaúık 14 milyonunu çalıúan yoksullar oluúturmaktadır. AB’de toplam yoksulların % 27’si çalıútı÷ı halde yoksuldur. ABD’de ise, 2000 yılı itibariyle, yaklaúık 6,5 milyon çalıúanın yoksul oldu÷u bildirilmiútir482.

Türkiye’de çalıúan yoksulların durumuna bakılacak olursa:

x Yevmiyeli, kendi nam ve hesabına çalıúan ücretsiz aile iúçileri,

x Yoksullu÷a meyilli istihdam statülerinin yaygın oldu÷u tarım ve inúaat iúlerinde çalıúanlar,

x E÷itim ve mesleki niteli÷i düúük çalıúanlar,

x Hiçbir güvencesi bulunmayan kayıt dıúı sektörde çalıúanlar, x Küçük ölçekli iúletmelerde çalıúanlar,

x Kalabalık ve nüfusu fazla ailelerde yaúayanlar, x Yabancı ve kaçak çalıúanlar,

x Çalıúan kadınlar483 ile bu sayılanlara asgari ücretle çalıúanlar da eklendi÷inde büyük bir kesimin Türkiye’de çalıúan yoksullar kategorisini oluúturdu÷u açıkça görülmektedir.

Günümüzde, korunmaya muhtaçlık ba÷lamında birçok sosyal sorunla karúılaúılmaktadır. Toplumların karúılaútı÷ı ve giderek önem kazanan sosyal sorunlardan birisi de içinde yoksullu÷u da barındıran evsizliktir. Evsizli÷in baúlıca iki nedeni bulunmaktadır. Bunlardan ilki, do÷rudan nedenler, ikincisi ise, yapısal nedenlerdir.

481Bu÷ra, s. 35.

482Sapancalı Yaúam Kalitesi, s. 182. 483Kahraman, Çalıúan Yoksullar, s. 168.

Do÷rudan nedenler içerisinde ise;

x Birlikte yaúadı÷ı, geniú aile ve arkadaúlarla anlaúmazlık, x Kira veya ipotek borçları,

x Eúlerin ayrılması,

x Ev sahipleriyle sorunlar yer alırken; Yapısal nedenler içerisinde;

x Sosyal konutların durumu,

x Konut ve sosyal güvenlik yardımlarının de÷iúmesi, x Sosyal dıúlanma,

x østihdam politikaları, aileler veya eúler gibi nedenler gösterilebilir484. Evsizlik ise, sosyal bir sorun olmakla birlikte, tanımlanması açısından çeúitlili÷i olan bir kavram ve bir olgu olarak görülmektedir. Evsizli÷in tanımı üzerinde uzlaúılmıú de÷ildir. Yapılan tanımlar, sadece di÷er insanların evsizleri anlamasını sa÷lamayı amaçlamıútır. Bu nedenle evsizlik ile ilgili tanımlar dillere, kültürlere, ülkelere, ülkelerdeki sosyal, ekonomik, siyasal yapılara göre de÷iúiklik gösterebilmektedir485. Bu anlamda “evsizlik”, bir konut veya barınakta de÷il kamuya açık mekânlarda uyumak ve yaúamaktır. Evsizlik; “uygun yerleúim koúullarının olmayıúı ve sosyal marjinalizasyon”dur486. Bir baúka ifadeyle, geleneksel konutların dıúında sokaklar, terk edilmiú evler, parklar, otobüs durakları bankamatikler, köprü altları gibi konut olarak tasarlanmamıú yerler, evsizler için uygun ama sa÷lıksız yaúam alanlarını oluúturmaktadır. Bu ba÷lamda, evsizler sabit, sa÷lıklı ve düzenli olarak barınacak ve uyuyacak yerleri olmayan kimselerdir487.

Evsizler niteliklerine dört gruba ayrılmaktadır. Bunlar:

x Süre÷en (Kronik) Evsizler: Uzun süreden beri cadde ve sokaklarda yaúayan ve bunu normal kabul ederek yaúamlarını sürdürenler,

x Epizodik Evsizler: Bunlar ev yaúantısı ve sokak arasında gidip gelen zaman zaman evsiz kalan kiúilerdir;

484Walsh ve di÷erleri, ss. 336-337.

485U÷ur Özdemir, “Evsizlik ve Evsizlere Genel Bir Bakıú” Toplum ve Sosyal Hizmet, Cilt: 21, Sayı:

2, 2010, s. 78.

486

Solmaz Türkcan ve Ahmet Türkcan, “Psikiyatri ve Evsizlik: Bir Gözden Geçirme Çalıúması” Düúünen Adam Dergisi, Cilt: 9, Sayı: 4, 1996, s. 8.

487Nesrin ølhan ve Ayúe Ergün, “ Evsizler ve Toplum Sa÷lı÷ı”, Aile ve Toplum Sa÷lı÷ı Dergisi, Cilt:

x Geçici Evsizler: Evsizlik süresi çok uzun olmayan evsizlerdir. Kendilerini tamamen toplumdan dıúlanmıú de÷il, toplumun bir parçası olarak görürler. Bu gruptaki kiúiler evlerini, iúlerini ve sosyal statülerini geri kazanmak için çaba sarf edenlerden oluúmaktadır488.

x Gizli Evsizler: Gizli evsizler daha çok, günlük ve sıra dıúı iúlerde çalıúan, otobüslerde, tır ve kamyon gibi arabalarda, barakalarda, zaman zaman da arkadaúlarının yanında yaúayan kiúilerden oluúmaktadır. Bununla birlikte potansiyel evsizler ya da evsiz kalabilme ihtimali olan kiúiler de bulunmaktadır489.

Düúük gelire sahip, yalnız aileler, iúsizler, çocuk sayısı fazla olanlar ile genç kiúiler arasında evsizli÷e daha fazla e÷ilimin oldu÷u, bu grup veya kiúilerin evsizli÷e daha çok maruz kaldı÷ı belirlenmiútir490. Evsizler arasında en önemli risk grubunu çocuklar oluúturmaktadır. Çocukların soka÷a itilmesinin baúlıca nedenleri arasında öncelikle; göç, yoksulluk, kontrolsüz nüfus artıúı, ailelerin e÷itimsiz olması, parçalanması, sokaklarda zorla çalıútırılma, aile içi úiddet ve geçimsizlik, duygusal, fiziksel-cinsel istismar, çocuklara yeterince ilgi gösterilmemesi ve sevgisizlik öncelikle gelmektedir491. Bununla birlikte, sokaklarda yaúayan ve özellikle so÷uk kıú günlerinde toplandıklarında, sayılarının gittikçe arttı÷ı görülen evsizler veya bir baúka ifadeyle “bi-mekân kiúiler” Türkiye’nin yeni yoksullarıdır492. Dünyada pek çok ülkenin sorunu olan evsiz insanlar, Türkiye’nin de sorunu haline gelmektedir. Hızla artan bu insanlar ailevi, ekonomik, ya da ruhsal nedenlerden dolayı soka÷a düúmektedir. Bunların bir kısmı halkın verdi÷i para ve yiyeceklerle ihtiyaçlarını karúılarken bir kısmı ise, çöplerden topladıkları atık yiyeceklerle beslenip, yine çöplerden topladıkları kıyafetleri giymektedirler493.

Özellikle kıú aylarının gelmesi ile birlikte evsizlerin zaten kötü olan yaúam koúulları giderek kötüleúmektedir. Evsizlerin bir kısmı, yerel yönetimlerin aldı÷ı tedbirlerle, geçici olarak spor salonlarında ve otellerde kalırken, bir kısmı ise, so÷uk kıú günlerinde sokaklarda, park ve bahçelerde kalmaktadır. Kesin istatistikî veriler olmamasına karúın, evsizlerin en çok bulundu÷u ilin østanbul oldu÷u ve østanbul

488

S. Türkcan ve A.Türkcan, s. 10.; ølhan ve Ergün, s. 81.

489 U. Özdemir, s. 79. 490 Walsh ve di÷erleri, ss. 337-338. 491ølhan ve Ergün, s. 83. 492 Karatay, s. 36. 493 http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/39620.asp, (19.12.2012).

sokaklarında 7 ile 10 bin arasında evsizin yaúadı÷ı, Türkiye genelinde ise, evsiz sayısının 100.000’e ulaútı÷ı tahmin edilmektedir494.

D. Engelliler

DSÖ sa÷lı÷ı, sadece hastalık ve sakatlık hali olmayıp kiúinin ruhen ve bedenen de tam bir iyilik halinde bulunması olarak tanımlamaktadır495. Konuya sa÷lık açısından bakıldı÷ında engellilik sa÷lık tanımının kapsamı dıúında kalmakta ve engelli kiúilerde sosyal politika açısından korunmaya muhtaç gruplar arasına girmektedir. Engelliler de yasal, sosyal, kültürel ve ekonomik haklara, bir baúka deyiúle insan haklarına sahiptir. Bu nedenle, engellilik; sa÷lık, e÷itim, kültür, sosyal güvenlik, sosyal hizmetler gibi tüm sosyal amaçlı sektörler ile mali sektörlerin konusuna girmektedir. Türkiye’deki engellilerin sayısı ile ilgili farklı rakamlardan söz edilmektedir. Rakamsal tahminler ne olursa olsun, önemli bir düzeyde engelli bir nüfusa sahip oldu÷umuz bir gerçektir. Günümüzde, dünya nüfusunun yaklaúık % 10’undan fazlası bir baúka ifadeyle 600 milyondan fazla kiúinin engelli oldu÷u tahmin edilmektedir. Ancak, olaya sadece engelliler açısından bakıldı÷ında de÷erlendirme eksik kalmaktadır. Çünkü, engelliler aileleriyle birlikte düúünüldü÷ünde, dünya nüfusunun yarıya yakınının engellilikten etkilendi÷i görülmektedir496.

2828 sayılı SHÇEK Kanunu’nun 3. maddesinde “do÷uútan veya sonradan herhangi bir hastalık veya kaza sonucu bedensel, zihinsel, ruhsal, duygusal ve sosyal yeteneklerini çeúitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle normal yaúamın gereklerine uymama durumunda olup; korunma, bakım, rehabilitasyon, danıúmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyacı olan kiúi” engelli, olarak tanımlanmıútır. Engellilere yönelik sosyal hizmetlerde, son yıllarda olumlu bazı geliúmeler olsa da toplumun ayrılmaz

494

http://turktime.com/haber/Evsizleri-Hatirlatmak-Icin-Sokakta-Geceliyorlar/117371, (19.12.2012)., Devlet Evsizlere Sı÷ınak Yapmakla Yükümlüdür, http://bianet.org/bianet/insan-haklari/144279- devlet-evsizlere-siginak-yapmakla-yukumludur, (14.04.2013).

495Ergün Yazıcı ve Derya Alimao÷lu Yemiúci, “Engellilere øliúkin Sivil Toplum Kuruluúlarının

Sorunları: øzmir øli Bakımından Bir De÷erlendirme” II. Sosyal Haklar Ulusal Sempozyumu Bildiriler, (Ed. Mesut Gülmez ve di÷erleri), Petrol-øú Yayını Yayın No: 113, østanbul, 2010, s. 189.

496

Engelli Haklarında Sıkça Sorulan Sorular, Uluslar arası Mavi Hilal ønsani Yardım ve Kalkınma Vakfı,østanbul, 2008, s. 7.

bir parçası olan engellilerin toplumsal yaúamla bütünleútirilmesi iúlevinin tam olarak yerine getirildi÷i söylenemez.

Türkiye'de, engellilerin toplumla bütünleúmesi yönünde sorun yaúadıkları bilinmektedir. Yaúamın pek çok alanına yayılan bu sorunlar, engelli kiúilerin toplumla iúlevsel bir bütünlük içinde yaúamalarını güçleútirmektedir. Sürekli sorunlarla bo÷uúan ve sorunlarına anlamlı çözümler üretemeyen kiúiler, kendilerini mutsuz hissetmektedir. Bu durum kiúinin kendisini gerçekleútirme hakkını ortadan kaldırmakta düúük yaúam kalitesine neden olmaktadır497. Ayrıca, herkes için söz konusu olan sosyal haklar engellilerin var olan konumları de÷iúmedi÷i sürece ulaúılabilir de÷ildir. Bu nedenle farklı ihtiyaçları olan engellilerin sadece eúitlik anlayıúıyla kabul görmelerinin ötesinde desteklenmeleri de gerekir. Engelliler için seyahat özgürlü÷ü, düúünceyi açıklama ve yayma hakkı, mülkiyet hakkı engelli olmaları nedeniyle ço÷unlukla bir anlam ifade etmemektedir. Çünkü engelliler ço÷u zaman klasik ve sosyal haklara ulaúma olana÷ından bile yoksundur498.