• Sonuç bulunamadı

C. Tarihsel Geliúim

2. Türkiye Açısından

Türkiye’de sosyal hizmet uygulamalarının köklü bir geçmiúi bulunmaktadır. Bu geçmiúe bakıldı÷ında sosyal hizmetin öncelikle daha çok dini karakterli, hayırseverlik yönü a÷ır basan ve geleneksel yardımlaúma çerçevesinde vatandaúlar tarafından gönüllü bir úekilde sunuldu÷u görülmektedir. Kurumlaúma ise, daha sonra ve daha çok vakıflar çerçevesinde gerçekleútirilmiútir. Korunmaya muhtaç çocuklara yönelik sosyal hizmetlerin sunumunu, Türkiye’de Cumhuriyet öncesi ve Cumhuriyet dönemi olmak üzere iki devrede incelemek mümkündür.

a. Cumhuriyet Öncesi Dönem

Dünyanın di÷er ülkelerinde oldu÷u gibi Türkiye'de de sosyal hizmet uygulamalarının eski bir tarihi vardır165. Ancak, Türkiye’de yüzyıllar boyunca sosyal hizmet motifli eylemler, hayırsever kiúiler tarafından meydana getirilen vakıfların hizmet alanı içinde kalmıú166, devletin koruyuculu÷una ve müdahalesine gereksinim duyulmamıútır. Sosyal hizmetin geleneksel kurumları olarak hayrat vakıfları, özellikle bazı Osmanlı hükümdarlarının kurmuú oldu÷u yetimhaneler sayesinde bir

164Aysel Ekúi, “Koruma Altında Çocuklar: Dünyada Beú Kıt’anın Çeúitli Ülkelerinden Örnekler”,

Koruma Altındaki Çocuklar, Prof. Dr. Mualla Öztürk Anısına XVII. Sempozyum Sunumları, 23- 25 ùubat 2004, (Ed. Rana Uslu), Ankara, 2004 , ss .9-10., Ergün Yazıcı, “Korunmaya Muhtaç Çocuklar ve Çocuk Evleri” Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt: 9, Sayı: 18 , Hatay, 2012, s. 517.

165Erol ve di÷erleri, ss.11-12.

166Okçay, s.150., Türkiye’de sosyal hizmetlerin örgütleniúi øslâm dininin öngördü÷ü yardımlaúma

ilkesinden hareketle geliúme göstermiútir. øslâmi yapılanmada temel olan Kur’an ve Hadis hükümlerinin toplumsal örgütlenmeyi düzenlemedeki etkisi nedeniyle “yoksula yardım ve yoksulu gözetme” motifi, dinsel yaptırım olarak tabana yayılmıútır. Ancak, dinsel anlamda yardımseverlik davranıúının toplumsal boyutu, ekonomik ve toplumsal yapıyla do÷rudan iliúkili olması nedeniyle sosyal hizmetler uzun süre kurumlaúamamıú ve ilk kurumlaúmalar vakıflar aracılı÷ıyla baúlamıútır.

kısım kimsesiz ve korunmaya muhtaç çocukların korunması hususunda dini emirlerin veúefkat duygularının gere÷ine uygun hizmetler vermiúlerdir167.

Sosyal hizmet olarak eski Türk toplumlarında özellikle çocukların korunmasıyla ilgili çeúitli hususlara yer verilmiú oldu÷u yapılan arkeolojik kazılarda çıkan belgelerde görülmüútür168. Milattan önceki (M.Ö.) ça÷larda yaúamıú Sümerlere ait kalıntılarda ve yapılan kazılarda çocukların korunmasıyla ilgili hükümlere rastlanmıútır. Ayrıca, M.Ö. 1280 yılında Etilerin çocuk koruma ile ilgili ilk vakfı kurdu÷u, M.Ö. 12. Asırda ise, Uygurlar tarafından benzer nitelikte ikinci vakfın kuruldu÷u yapılan araútırmalar sonucunda ortaya çıkmıútır. Ayrıca, Hun devletlerinin de Mo÷ol istilasına kadar benzer çalıúmalar yaptı÷ı ve vakıflar marifetiyle hizmetler verdi÷i bilinmektedir169.

Türklerin yaúadı÷ı Orta Asya ve daha sonra yerleúmiú oldukları bölgelerde, kurmuú oldukları devletlerde gerek øslamiyetin kabulünden önce ve gerekse øslamiyetin kabulünden sonra, sosyal hizmetlerin daha çok dinsel etki ve vakıflar aracılı÷ı ile sunuldu÷u anlaúılmaktadır. Eski Türk devletlerinde kimsesiz terk edilmiú ve suçlu çocuklar için özel kurumlar açılmıú, söz konusu çocukların bu kurumlarda bakılma, çalıútırılma ve e÷itilme uygulamaları baúlatılmıútır. Selçuklu Devleti zamanında mahalli düzeyde kalmıú ve geniúletilememiú birçok aúevi, yetimhane ve sa÷lık yurdu açılmıú, bunların giderleri de yine vakıflar aracılı÷ıyla karúılanmıútır170.

Osmanlı Devleti’ndeki sosyal hizmetler Selçuklu döneminin devamı niteli÷indedir. Sosyal yardım ve sosyal sigorta sınırlarını aúan ve bugünkü anlamı ile sosyal güvenlik ve sosyal refah hizmetlerini birleútiren hizmetler, vakıflar aracılı÷ıyla yapılmıútır. Kapalıçarúı'daki esnaf çıraklarını, din farkı gözetmeksizin okutmak ve babasız fakir çocuklara e÷itim vermek amacı ile açılarak, ders araçlarının bedava verildi÷i Darüúúafaka da bir sosyal hizmet kurumudur171.

167

Muhlis Fer “Korunmaya Muhtaç Çocuklar”, Korunmaya Muhtaç Çocuklar, østanbul øktisadi Araútırmalar Vakfı Yayın No: 24, østanbul, 1970, s. 19.

168Taútekil, Koruyucu Aile Bakımı, ss. 52-54 vd. 169

Aydın Zevkliler, “Türk Hukukunda Korunmaya Muhtaç Çocuklar”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 25, Sayı: 1, 1968, s. 174., Türkmen, ss. 12-13.

170Taútekil, Koruyucu Aile Bakımı, ss. 52-54 vd. 171

Darüúúafaka kuruldu÷u 1872 yılından bu yana daha çok e÷itimle ilgili olarak çocuklara yönelik sosyal hizmet faaliyetlerini yürütmektedir172.

Bir baúka sosyal hizmet kurumu ise, Etfâl Hastanesidir. Söz konusu hastane, çocuklara ve darülacezeye hizmet vermek üzere kurulmuútur173. Darülaceze ise, kent yoksulları üzerindeki sosyal kontrolü artırmak, disiplini sa÷lamak ve bir hayır kurumu olarak öncelikle dilencilikle mücadele etme amacı gütmüútür. Bir baúka ifadeyle, darülaceze; kimsesiz çocuklar ile geçimini ancak dilenmek suretiyle sa÷layan sakat, hasta erkekler ve kadınları dilenmekten kurtarmak üzere inúa edilmiútir174. Kurumun içerisinde kimsesiz bebekler için ırzahane/kreú, yetimhane, çalıúacak durumda olanlara iú ve meslek kazandırmak için çeúitli imalathaneler, mekteb-i iptidai ile cami ve de÷iúik cemaatler için kiliseler inúa edilmiútir. Osmanlı Devleti baúlangıçta çok sistemli ve kurumsal yapı çerçevesinde olmasa da terk edilmiú ve kimsesiz çocuklar sorununu 19. yüzyılın baúlarından itibaren gündemine almıú ve bu soruna bir çözüm bulmak do÷rultusunda çeúitli giriúimlerde bulunmuútur. Bu giriúimler söz konusu çocukların, meslek edinmeleri ve bu yolla topluma faydalı kiúiler haline gelmelerini sa÷lamak úeklinde olmuútur175.

Bu amaçla 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı Hükümetleri sanayi mektepleri biçimi altında yetim ve yoksul çocuklar için daha kurumsal sistematik ve yaygın bir uygulamaya yönelmiútir. Ancak, söz konusu dönemde devlet her ne kadar yatılı sanayi mektepleri aracılı÷ıyla kimsesiz yetim çocukları koruma altına almaya çabalamıú olsa da aile, devletin müdahale alanı dıúında kalmıútır. Bu durum, korunmaya muhtaç çocukların, Maarif Nezaretine ba÷lı olarak kurulan Darüleytam Müdüriyet-i Umumiyesi bünyesinde do÷rudan devletin koruması altına alınmasına kadar de÷iúmemiútir176.

Darüleytamların yanı sıra Osmanlı yönetim anlayıúındaki duyarlılı÷a örnek olmak üzere Darülhayr-i Ali'den de bahsedilebilir177. Küçük bir ilk “mektep” ve kimsesiz Müslüman sokak çocukları için bir tür yetimhane olan Darülhayr-i Ali'nin

172

Türkiye'de Sosyal Hizmetler, Sosyal Hizmetler Bülteni, Cilt: 3, Sayı: 11, 1987, s. 13.

173

Nadir Özbek, Osmanlı ømparatorlu÷unda Sosyal Devlet, øletiúim Yayınları, østanbul, 2002, (Sosyal Devlet), ss. 202, 214, 216.

174

Reúat Ekrem Koçu, Darülaceze, østanbul, 1974, s. 19.

175

Özbek, Sosyal Devlet, ss. 214-216

176

Özbek, Sosyal Devlet, ss. 214-216

177

açılıúı 1903 yılında gerçekleúmiútir. Darülhayr-i Ali öncelikle “iúsiz güçsüz serseri dolaúan haneberduú gençlerle, korunmaya muhtaç o÷lan çocuklar için” sanayi mekteplerine hazırlık niteli÷inde bir yetimhane olarak düúünülmüútür. E÷itim süresi bir yıl hazırlık olmak üzere yedi yıl, ö÷renime devam edecek ö÷rencilerin sayısı ise, 40 erkek ve 40 kız olmak üzere yılda seksen ö÷renci olarak planlanmıútır. Ancak, Darülhayr-i Ali iúlevsel olamamıú ve 1909 yılında kapatılmıútır. Tuna valisi Mithat Paúa, 1860 Niú'te, 1864 yılında Sofya'da 1865 yılında ise, Rusçuk'ta Müslüman ve Hıristiyan kimsesiz ve yetim çocukların tahsil ve terbiyesi ile sanat ö÷retmek maksadıyla kurumlar açmıú, bu kurumlara da ıslahhane veya sanayi mektebi ismini vermiútir178.

Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaúına girmesi ile savaúın getirdi÷i sefalet, açlık, istilaya u÷rayan yerlerdeki çocukların korunma ihtiyaçları Darüleytamları do÷urmuútur179. 1914 yılında kurulan ve 1915 yılında faaliyete geçen Darüleytamlarla Balkan ve Trablusgarp savaúlarında úehit olanların çocuklarının korunması ve yetiútirilmesi amacına yönelik hizmetler yürütülmeye baúlanmıútır180. Yetimhane, yetimler evi ya da öksüzler yurdu anlamına gelen Darüleytamlardan ilki Sait Halim Paúa tarafından kuruma ba÷ıúlanan Bebek Yalısında hizmete girmiútir. Daha sonraki yıllarda kamuoyu konuya ilgi göstererek Darüleytamları desteklemiútir. Bu ilgi ve destek kısa sürede Darüleytam’ların sayısını artırmıútır181.

Savaúlar nedeniyle yetim sayısındaki artıú devam edince buna ba÷lı olarak, Darüleytamların sayısı da artmıútır. Bir süre sonra savaúın getirdi÷i sıkıntılar artınca Darüleytamlar da ekonomik sıkıntılara düúmüú ve tedbir olarak bu kurumları mali bakımdan desteklemek için “Evladı ùüheda Vergisi” konulmuútur182. Ayrıca, bu dönemde do÷u illerinde Kazım Karabekir Paúa’nın yetim çocukların tespiti, bakımı ve korunması ile bu çocukların meslek edinmeleri için yapmıú oldu÷u çalıúmalar bulunmaktadır183. Özellikle do÷u illerindeki binlerce erkek ve kız çocu÷unun bakımı,

178

Do÷an Ça÷lar, “Türkiye'de Korumaya Muhtaç Çocuklar ve E÷itimlerine Genel Bir Bakıú”, Ankara Üniversitesi E÷itim Bilimleri Fakültesi Dergisi, Cilt: 6, Sayı: 1, 1973, s. 68.

179

Türkmen, ss. 12-13.

180

Türkiye'de Sosyal Hizmetler, Sosyal Hizmetler Bülteni, Cilt: 3, Sayı: 11, 1987, s. 13., Özbek, Güvenlik, s. 76.

181

ùenocak, Korunmaya Muhtaç Çocuklar, s. 57.

182

Özbek, Güvenlik, ss. 76-79.

183Turgay Çavuúo÷lu, “Kazım Karabekir ve Savaú Çocukları”, Sosyal Hizmetler Sempozyumu 2004:

e÷itimi ve meslek edindirilmesi için øngiliz, Fransız, Rus ve øtalyanların bıraktı÷ı okul ve di÷er kurumlara el konulup bunlar Darüleytam yapılmıútır184. Cumhuriyetin kurulmasından sonra, bir süre daha varlı÷ını devam ettiren Darüleytamlar 1926 yılında çıkarılan bir kanunla kapatılarak kullandıkları binalar okullara dönüútürülmüútür185.

Gerek Kurtuluú Savaúı ve gerekse Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında sosyal politikalara iliúkin yeni adımlar atılmıú186, Cumhuriyet seçkinlerinin, çocuk meselesini merkeze alan sosyal politika gündemlerinin uygulamaya geçirilmesinde Himaye-i Etfâl Cemiyeti önemli rol oynamıútır. Osmanlı ømparatorlu÷u döneminde østanbul Himaye-i Etfâl Cemiyeti 17 Ocak 1921’de padiúah iradesiyle kamu yararına çalıúan bir kuruluú olarak kabul edilmiútir187. Aynı yıl içerisinde Cumhuriyet Türkiyesi’nin kurulma mücadelesi verilirken, Ankara’da da korunmaya muhtaç çocuklara yönelik önemli bir adım atılmıú188 ve Atatürk’ün önerisiyle savaú ma÷durları ve úehit çocuklarının korunması amacıyla 30 Haziran 1921 tarihinde Ankara Himaye-i Etfâl Cemiyeti isimli bir dernek kurulmuútur189.

Sonuç itibariyle, Osmanlı ømparatorlu÷u döneminde dinsel kurumlar yanında sosyal güvenlik ve sosyal hizmet ile ilgili en önemli mekanizmalar, lonca gibi meslek kuruluúları ile vakıflardır190. Ayrıca, Osmanlı ømparatorlu÷u döneminde esnaf loncalarının sigorta tekni÷iyle çalıúan “orta” ve “teavün” sandıkları oluúturdukları bilinmektedir191. Bununla birlikte, Osmanlı ømparatorlu÷unda uzun yıllar sosyal yardım ve sosyal hizmet-buna çocu÷un korunması da dâhil olmak üzere- øslâm inancının sosyal adalet fikrine dayanan dini ve sosyal kurumları tarafından yerine getirilmiútir. Osmanlı devletinde bu sosyal kurumlar ço÷unlukla, yoksullara, kimsesiz, dul ve yetimlere, muhtaç ve engellilere yaúamının çeúitli evrelerinde

2004, Alanya, (Ed. Arzu øça÷asıo÷lu Çoban, Halit Koray Arslano÷lu), Haberal E÷itim Vakfı, Baúkent Üniversitesi Sa÷lık Bilimleri Fakültesi, Ankara, 2005, s. 246 vd.

184

Türkmen, ss. 12-13.

185

ùenocak, Sosyal Güvenlik, s. 450.

186 Gül, s. 355. 187 Özbek, Güvenlik, s. 104. 188 Gül, s. 355. 189 Tomanbay, s. 277. 190 Kongar, s. 193.

191Süleyman Eryi÷it, Ahi Birliklerinde Yönetim ve øúletme Fonksiyonlarının Temel Yapısı, Kamu-

yardım ve hizmette bulunmak üzere kurulan vakıflardır192. Çünkü varsıl ve hayırsever kiúiler, özellikle taúınmaz mallarının gelirlerini, dini ve sosyal amaçlı hizmetlerin yerine getirilmesi için ya bu vakıflara finansman kayna÷ı olarak vermekte ya da söz konusu taúınmazları gelirleriyle birlikte vakıfların mülkiyetine bırakmaktaydılar193. Özellikle bu vakıflardan “Avarız” ve “Müessesatı Hayriye” isimlerini taúıyan vakıflar, muhtaç kiúilere yönelik sosyal yardımları düzenleyen bir karaktere sahip olmuúlardır194. Ancak vakıflar, 19. yüzyıl boyunca sosyal yardım iúlevlerini önemli ölçüde kaybetmiútir. Bu süreç boyunca Osmanlı padiúahları hayır iúleri için vakıf kurumlarına daha az ilgi göstermiúlerdir. Öyle ki, 19 ve 20. yüzyılda, 1808 ve 1918 yılları arasında iktidar olan Osmanlı padiúahları tarafından sadece 27 vakıf kurulmuútur. Bir di÷er ifadeyle, son dönem Osmanlı sosyal refah sisteminde vakıfların rolünün önemli ölçüde azaldı÷ı görülmektedir 195.

b. Cumhuriyet Dönemi

Sosyal güvenlik sistemi Türkiye’de de esas itibariyle sosyal sigorta yöntemi üzerine oturmaktadır196. Cumhuriyet döneminde ilk olarak 1923 yılında Ere÷li havzasındaki maden iúçilerine yönelik “Amele Birli÷i” adıyla ve sigorta tekni÷iyle çalıúacak bir sandık kurulmuútur197. Çocukların korunması da önce dernekler aracılı÷ıyla gerçekleútirilmiútir. Bu ba÷lamda, Osmanlı ømparatorlu÷unun son

192Ali Naim ønan, “Çocu÷un Korunması ve Polis”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi,

Cilt: 37, Sayı: 1, 1980, s. 244.

193ùenocak, Korunmaya Muhtaç Çocuklar, s. 55. 194

Ankara øl Sosyal Hizmetler Müdürlü÷ü 2008 Yılı Faaliyet Raporu, http://www.ankarashcek.gov.tr/rapor/2008%20ashm%20faaliyet%20raporu.doc, Eriúim: 25.02.2009., Türkiye'de Sosyal Hizmetler, Sosyal Hizmetler Bülteni, Cilt: 3, Sayı: 11, 1987, s. 13.

195

Özbek, Sosyal Devlet, ss. 25, 26.

196 Sosyal Güvenlik kurumları olarak kurulan ilk kurum, 3008 sayılı “øú Kanunu” hükümleri gere÷i,

1945 yılında oluúturulan “øúçi Sigortaları Kurumu”dur. øúçi Sigortaları Kurumunun ismi, 1964 yılında 506 sayılı Kanun ile “Sosyal Sigortalar Kurumu” olarak de÷iútirilmiútir. økinci büyük sosyal sigorta kurumu, 1950 tarihinde 5434 sayılı “Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandı÷ı Kanunu” ile kurulan “T.C. Emekli Sandı÷ı”dır. Üçüncü sigorta kurumu olarak ise, 1971 tarihinde 1479 sayılı “Esnaf ve Sanatkârlar ve Di÷er Ba÷ımsız Çalıúanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu” ile oluúturulan BAö- Kur’dur. 1983 tarihinde ise, SSK tarafından uygulanmak üzere 2925 sayılı “Tarım øúçileri Sosyal Sigortalar Kanunu”, Ba÷–Kur tarafından uygulanmak üzere de 2926 sayılı “Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalıúanlar Sosyal Sigortalar Kanunu” kabul edilerek, Türk sosyal güvenlik sisteminin sosyal sigorta açısından teúkilatlanması tamamlanmıútır. Bu úekilde, nüfusun neredeyse tamamı sosyal güvence kapsamına alınmıútır. Sonuç itibariyle, sigorta kolları bakımından en kapsamlı örgütlenme SSK tarafından gerçekleútirilmiútir.

dönemleri ve Kurtuluú Savaúı’nın ilk yıllarında çocukları korumak için kurulmuú olan østanbul Himaye-i Etfâl Cemiyeti ile Ankara Himaye-i Etfâl Cemiyetinin birleúmeleri için çaba gösterilmiú olsa da, bu çabalar sonuçsuz kalmıútır. Milli mücadelenin kazanılmasından sonra, Ankara Himaye-i Etfâl Cemiyeti, tıpkı kuruluúunda oldu÷u gibi kurulduktan sonra da Atatürk’ün deste÷ini alarak tüm ülke çapında örgütlenmiú ve faaliyetlerini devam ettirmiútir198. Himaye-i Etfâl Cemiyetinin çocuk yuvalarına; annesiz, babasız, muhtaç çocuklarla, sosyal ahlâki ve ruhi nedenlerden ötürü anne-baba korumasından yoksun çocuklar alınmıútır199. 1935 yılında dilde sadeleúme faaliyetleri çerçevesinde, Himaye-i Etfâl Cemiyetinin ismi “Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumu” olarak de÷iútirilmiú ve kamu yararına çalıúan dernek statüsünü kazanmıútır200.

Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumu, çocu÷un korunmasını daha çok kurum bakımı ile eú bir hizmet biçiminde ortaya koymuútur. Cumhuriyet dönemindeki yasal düzenlemeler çocukların korunması için bir takım hükümler getirmiútir201. Öncelikle 1926 yılında kabul edilen Medeni Kanun’da çocuklara yönelik sosyal hizmet uygulamalarını etkileyecek önemli düzenlemeler yapılmıútır202. Kanun, velayet hükümleri çerçevesindeki ana baba hak ve yükümlülüklerini belirlemiú, görevlerini yerine getirmeyen anne babalara toplum adına mahkemelerin müdahale edebilece÷ini ve ana babaya karúı çocukların korunabilece÷ini hüküm altına almıútır203. Medeni Kanun’da, ana babası olan çocukların durumu geniú olarak düzenlenmiú, ana babası olmayan çocuklar hakkında ise, vasi tayini ve vesayetle ilgili hükümler getirilmiútir204.

1930 yılında ise, 1580 sayılı Belediyeler Kanunu kabul edilmiú ve belediyelere sosyal hizmetlerle ilgili çeúitli görevler verilmiútir. Ayrıca, yine aynı yıl kabul edilen 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ile sosyal yardımlarla ilgili çeúitli konular düzenlenmiútir. 1936 yılında ise, 3017 sayılı Sa÷lık ve Sosyal Yardım

198Erol ve di÷erleri, ss. 26-27.

199Elif Gökçearslan Çifçi, “Türkiye’de ve Dünya’da Korunmaya øhtiyacı Olan Çocuklara Yönelik

Hizmetlerin Tarihsel Geliúimi”, Aile ve Toplum Dergisi, Cilt: 5, Sayı: 19, 2009, s. 61.

200Özbek, Güvenlik, s. 104., ùenocak, Korunmaya Muhtaç Çocuklar, s. 57. 201

Koúar, Aile ve Çocuk, ss. 40-41.

202

Türkiyede Sosyal Hizmetler, Sosyal Hizmetler Bülteni, Cilt: 13, Sayı: 11, Yıl, 1987, s. 13

203Koúar, Aile ve Çocuk, s. 41. 204

Bakanlı÷ı Kuruluú Kanunu kabul edilmiútir205. 1941 yılında 4109 sayılı Asker Ailelerinden Muhtaç Olanlara Yardım Hakkında Kanun ile askerlik hizmetinde bulunanların muhtaç ailelerine yapılacak sosyal yardımlarla ilgili hususlar düzenlenmiútir206.

1949 yılında ise, 5387 sayılı “Korunmaya Muhtaç Çocuklar Hakkında Kanun” kabul edilmiútir. Söz konusu Kanun, bu alanda çıkarılan ilk kanun olması bakımından önemlidir207. 5387 sayılı Kanun Sa÷lık ve Sosyal Yardım Bakanlı÷ı ile Milli E÷itim Bakanlı÷ına çeúitli kanuni görev ve sorumluluklar vermiútir. Kanun, taúıdı÷ı aksaklıklar yüzünden yedi yıl gibi kısa bir süre yürürlükte kalmıútır. Söz konusu kanunun yürürlükten kaldırılmasına gerekçe olarak Milli E÷itim Bakanlı÷ının kanunla verilen görevleri yerine getirmemesi ve mahalli idarelerin de mali imkânlarının yetersiz kalması gösterilmiútir208. Dolayısıyla, 5387 sayılı Kanun korunmaya muhtaç çocukların korunma ve bakımları ile yetiútirme yurtları için Sa÷lık ve Milli E÷itim Bakanlıkları ile belediyelerin yurt açmaları için bütçelerine ödenek koymalarını kabul etmiú; ancak, ne anılan bakanlıklar ne de yerel yönetimler bu görevini yerine getirmiúlerdir209.

1957 yılında 5387 sayılı Korunmaya Muhtaç Çocuklar Hakkında Kanun, 6972 sayılı “Korunmaya Muhtaç Çocuklar Hakkında Kanun” ile yürürlükten kaldırılmıútır. 6972 sayılı Kanun ile korunmaya muhtaç çocukların korunmasına yönelik sosyal hizmetler biraz daha farklı bir anlayıú ile ele alınmıútır. 5387 sayılı Kanun korunmaya muhtaç çocuklara verilecek hizmetleri merkezi idareye ait kamu kuruluúları arasında bölüútürmüú iken, 6972 sayılı Kanun bu bölünmeye “Korunmaya Muhtaç Çocukları Koruma Birlikleri”ni de dâhil etmiútir. Buna göre, Korunmaya muhtaç çocuklara yönelik sosyal hizmetler, her ilde veya birkaç ilde ortaklaúa kurulacak Korunmaya Muhtaç Çocukları Koruma Birliklerinin direkt

205

Bu kanun, 13.12.1983 tarih ve 181 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yürürlükten kaldırılmıútır.

206“2008 Yılı Ankara øl Sosyal Hizmetler Müdürlü÷ü Faaliyet Raporu”

http://www.ankarashcek.gov.tr/rapor/2008%20ashm%20faaliyet%20raporu.doc, (25.02.2009).

207

Zevkliler, ss. 174-175.

208ùenocak, Korunmaya Muhtaç Çocuklar, s. 58. 209

sorumlulu÷u, Sa÷lık ve Sosyal Yardım Bakanlı÷ı ile Milli E÷itim Bakanlı÷ının da dolaylı sorumlulu÷u altında yürütülmeye baúlanmıútır210.

1959 yılında ise, sosyal hizmetlerin geliúmesine yönelik öneriler getirmek ve katkı sa÷lamak için ve ayrıca bu alanda e÷itim ve araútırma yapmak üzere 7355 sayılı Kanun ile Sa÷lık ve Sosyal Yardım Bakanlı÷ına ba÷lı olmak üzere “Sosyal Hizmetler Enstitüsü” kurulmuútur211. 1963 yılında 225 sayılı Kanun ile Sa÷lık ve Sosyal Yardım Bakanlı÷ı merkez teúkilatı bünyesinde “Sosyal Hizmetler Genel Müdürlü÷ü” kurulmuútur. Yaúlı ve özürlü vatandaúlara ise, ancak 07.11.1976 tarih ve 2022 sayılı Kanun ile ancak, parasal sosyal yardımlar sa÷lanabilmesi mümkün olmuútur. 07.11.1979 tarihinde ise, 2253 sayılı Çocuk Mahkemelerinin Kuruluú Görev ve Yargılama Usûlleri Hakkında Kanun kabul edilmiútir.

1982 Anayasası’nın 60. maddesinde “herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip oldu÷u”na, 61. maddesinde ise, “sosyal güvenlik bakımından özel olarak korunması gerekenler” ile “Devlet, harp ve vazife úehitlerinin dul ve yetimleriyle malul ve gazileri korur ve toplumda kendilerine yaraúır bir hayat seviyesi sa÷lar” ifadelerine yer verilmiútir. Ayrıca, 61. maddede “sakatların, çocukların ve yaúlıların” korunaca÷ını ve ayrıca yaúlılar için yapılacak “devlet yardımı ve sa÷lanacak di÷er haklar ve kolaylıkların” ise, kanunla düzenlenece÷i belirtilmiútir. Bu hükümler gere÷i, Türkiye’de de sosyal yardımlarla ilgili bazı hukuksal düzenlemeler yapılmıútır. Bu ba÷lamda, Er ve Erbaúlar ile bunların dul ve yetimlerine, Harp ve Vazife Malulleri, ùehitler ile bunların dul ve yetimlerine, muhtaç asker ailelerine, Milli Mücadele, Kore ve Kıbrıs Savaúlarına katılanlara aylık ba÷lanarak, sa÷lık hizmeti sunulmaktadır212. Bununla birlikte ayrıca, 2022 sayılı “65 Yaúını Doldurmuú Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaúlarına Aylık Ba÷lanması Hakkında Kanun”, 3294 sayılı “Sosyal Yardımlaúma ve Dayanıúmayı Teúvik Kanunu”, 4109 sayılı “Asker Ailelerinden Muhtaç Olanlara Yardım Hakkında Kanun”, 2828 sayılı “Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu” da sosyal yardımların yapılmasıyla ve korunmaya muhtaç grupların korunmasıyla ilgili düzenlemeler içermektedir. Benzer úekilde, çeúitli belediye, vakıf ve dernekler eliyle sosyal yardım

210

Ethem Çengelci, “Korunmaya Muhtaç Çocuklara Yönelik Sosyal Hizmetler ve Mülki Amirlere Düúen Baúlıca Görevler” Türk ødare Dergisi, Sayı: 378, 1998, s. 206.

211Erol ve di÷erleri, s. 37. 212

hizmetleri yürütülmekte ise de bütün bu uygulamaların ihtiyaca cevap vermekten uzak ve sınırlı bir úekilde gerçekleúti÷i görülmektedir213.

Türkiye’de kurumsal anlamda korunmaya muhtaç çocuklara hizmet veren Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumu 1983 yılına kadar dernek statüsünde gönüllü bir kuruluú olarak faaliyet göstermiútir. Söz konusu Kurum, 24.5.1983 tarih ve 2828 sayılı “Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu”nun kabulü ile dernek statüsünden çıkarılmıú ve faaliyetleri yeniden düzenlenerek sosyal hizmetler alanında