• Sonuç bulunamadı

Türk Milliyetçiliği Tipolojilerinin Karşılaştırmalı Analizi Tablo 5 Tablo 5

BÖLÜM 2: TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ: TARİHSEL ARKA PLANI VE TİPOLOJİLER

2.2. Türk Milliyetçiliği Tipolojileri

2.2.3. Türk Milliyetçiliği Tipolojilerinin Karşılaştırmalı Analizi Tablo 5 Tablo 5

Türk Milliyetçiliği Tipolojilerinin Karşılaştırılması

Resmi-Kemalist Milliyetçilik Muhafazakar Milliyetçilik

Din Algısı Seküler İslamiyet

Tarih Algısı İslamiyet öncesi Türk ve Anadolu

Medeniyetleri

Bütüncül Tarih Anlayışı (Orta Asya, İslam, Selçuklu ve Osmanlı)

Medeniyet

Algısı Batı Medeniyeti

Türk-İslam-Osmanlı Medeniyeti

Söylemler Çağdaş Muasır Medeniyetler Seviyesi,

modernleşme, çağdaşlık vs.

Gelenek, Osmanlı, İslam, Maneviyat vs.

Türk milliyetçiliği tipolojileri arasında bir mukayese yapılacak olursa, öncelikle Resmi-Kemalist milliyetçiliğin bünyesinde barındırdığı özelliklerin, diğer tipolojilerden farklı olduğu görülecektir. Resmi milliyetçilik, ulus-devleti kuran milliyetçilik anlayışı olmasının yanı sıra, radikal denilebilecek dönüşümlerin altına imzasını atarak, tarihsel gerçeklikten farklı bir kimlik tasarımı sunma çabasına girişmiştir. Sivil-siyasi ve etnisist unsurları milliyet tanımında birarada kullanan Resmi-Kemalist milliyetçilik, Batılı-seküler bir kimlik inşa etmek istemiştir. Bu çerçevede alfabe değişiminden, Hilafetin

393

Güngör, Türk Kültürü ve Milliyetçilik, s. 67-75.

394

131

ilgasına kadar birçok değişimi gerçekleştiren Kemalist kadroların, seküler-Batılı bir Türk kimliği için bir tarih anlayışı icad ettmeye çalıştıkları söylenebilir.

Türklerin, İslamiyet öncesinde büyük bir medeniyete sahip olduğuna ve yeryüzündeki bütün medeniyetlerin asıl nüvesini oluşturduğuna ilişkin bir iddiaya sahip olan Türk Tarih Teziyle, hem Batılılar gibi medeni bir ulus olduğumuz, hem de Osmanlı-İslam tarihinin ve medeniyetinin reddiyesinin gerçekleştirilmesi mümkün hale gelmiştir. Ayrıca Türk Tarih Tezinde Anadolu’nun en eski otokton halklarının Türk kökenli olduğu iddiasıyla, Anadolu’nun en eski sakinleri olarak buradaki- Batılılara göre- “işgalci” konumumuzu sona erdirme amacından bahsedilebilir.

Bilimselliği tartışılabilecek olan bu anlayış, Kemalist milliyetçiliğin pozitivist, pragmatist ve materyalist unsurlarıyla şekillenmiştir. Mustafa Kemal Atatürk’ün ve dönemin Kemalist kadrolarının düşünceleri ve söylemleriyle şekillenen Resmi-Kemalist milliyetçilik algısı, Cumhuriyet tarihi boyunca devlet mekanizmasında, bürokrasi ve TSK da varlığını ve ağırlığını devam ettirmiştir ve ettirmektedir.

Muhafazakar milliyetçilik, İslami ve geleneksel temelli bir kimlik tasavvuruna sahip olan, Osmanlı-İslam tarihini yüceleştiren ve kültürel eksenli bir milliyetçilik algısı olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle Kemalist dönüşümün toplumda oluşturduğu hasarı restore etmeye çalışması, İslamiyetle Türk milliyetçiliğini yeniden buluşturması ve Soğuk Savaş konjonktüründe Komünizmle mücadele etmesi, önemli işlevleri arasında sayılabilir. Ayrıca milliyetçiliği bir medeniyyet tasavvuru olarak gören Muhafazakar milliyetçiliğe göre, milli kültürün ihyası ve Osmanlı-İslam tarihine ve geleneklerine uygun bir düşünce biçimiyle bu tasavvur hayata geçirilebilir.

Muhafazakar milliyetçilik, diğer milliyetçilik tipolojilerine nazaran karmaşık ve girift bir yapıya sahiptir. Liberalizm ve Anadoluculuk hareketiyle kurmuş olduğu ittifaklar ve Muhafazakarlığın, İslamcılık ve Milliyetçiliğin ortak söylem ve sembol dünyasından beslenmesi, bu karmaşıklığın başlıca nedeni olarak gösterilebilir. Bu minvalde Muhafazakar milliyetçiliğin, geleneksel Osmanlı Türkçülüğünün bir devamı mı olduğu yoksa İslamcılık tarafından Soğuk Savaş konjonktürü ve Kemalist baskılardan kurtulmak için kullanılan bir milliyetçilik anlayışı mı olduğu konusu tartışmalıdır.

132

Bunun yanında, Muhafazakar milliyetçiliği doktrinleştiren Erol Güngör, Seyyid Ahmed Arvasi, Nurettin Topçu, Mümtaz Turhan, Osman Turan, Osman Yüksel Serdengeçti, Necip Fazıl Kısakürek ve Remzi Oğuz Arık gibi aydınların görüşleri önem arz etmektedir. Bu mütefekkirler, muhafazakar milliyetçiliği, bir doktrin olarak gelişmesinde önemli roller üstlenmelerinin yanında, Türk düşünce dünyasındaki etkileri bağlamında bu düşüncenin yayılmasında güçlü etkileri bulunmaktadır.

Muhafazakar milliyetçiliğin, ilerleyen zamanla birlikte komünizm karşıtlığını teorik bir zeminde inşa ederek, güçlü bir milliyetçilik anlayışı oluşturması, İslamiyeti kimlik tasarımına eklemleyerek geniş bir toplumsal desteği ve zengin bir düşünce mirasını elde etmesi, diğer milliyetçilik anlayışlarından en önemli farkı olarak ifade edilebilir. Ancak bu zengin düşünce mirası ve karmaşık doğası, Muhafazakar milliyetçiliğin, her ne kadar geniş bir toplumsal desteği arkasına almasına vesile olduysa da, tam manasıyla temsil edildiği bir siyasal partiyi sahiplenişini zorlaştırdığı söylenebilir. MHP, BBP gibi milliyetçi partilerle, merkez sağ partileri (AP, ANAP, DYP, AK Parti) ve Milli Görüş partilerinin dayanmış oldukları toplumsal tabanların önemli bir bölümü ve siyasetçileriyle birlikte bu siyasal hareketlerin düşünsel perspektiflerinde, Muhafazakar milliyetçilik temsil imkanı bulmaktadır.

Görüldüğü üzere, Resmi-Kemalist milliyetçilik ile Muhafazakar milliyetçilik arasında önemli farklılar bulunmaktadır. Hatta birbirlerine çoğu nokta da zıt milliyetçilik telakkileri olduğu söylenebilir. Aslında Kemalist milliyetçiliğin inşa etmeye çalıştığı kimlik, Batılı bir kimlik olup, seküler bir karaktere haizdir. Muhafazakar milliyetçiliğinde inşa etmeye çalıştığı kimlik ise, İslamiyet eksenli, Müslüman-Türk kimliğidir. Her iki tipolojide de aslında milliyetçi bir kimlik tahayyülü bulunmamakla birlikte, burada milliyetçiliğin inşa edilmeye çalışılan kimliklerin bir uzantısı olduğu görülmektedir. Bu uzantının, yani milliyetçiliğin işlevi ise, Şenol Durgun’a göre “medenileştirme”dir. “Medenileştirmek” deyiminden kastedilen husus ise, milliyetçiliğin toplumu inşa edilmek istenilen kimlik çerçevesinde dönüştürücü bir işlev üstlenmesidir.395 Bu işlev, Kemalist milliyetçilikte Batılı, Muhafazakar milliyetçilikte ise İslam temelli bir kimlik tasarımında bulunmak maksadıyla toplumu dönüştürmeye çalışmak şeklinde kendini göstermektedir.

395

Şenol Durgun, “Türkiye’de Milliyetçiliğin Algılanış Sorunları”,

133

Genel milliyetçilik tipolojileri çerçevesinden bir değerlendirme yapılacak olursa; Kemalist milliyetçilik, hem sivil (siyasi), hem de etnik (kültürel) boyuta sahip olduğu görülmektedir. Özellikle 1930’lu yılların başına kadar Kemalist milliyetçiliğin daha çok siyasi ve Batılı bir milliyetçilik anlayışı temelinde seyrettiği ifade edilebilir. Burada, daha öncede ifade edildiği üzere, Türklük tanımın 1924 Anayasası’nda vatandaşlık bağı ile tanımlanması etkili olmaktadır. Ancak, 1930’lu yıllarda, Kemalist milliyetçiliğin etno-seküler kimlik inşası sürecinde izlediği etnisist politikalar, onu, Etnisist-Kültürel ve Doğulu bir milliyetçilik anlayışına yaklaştırmaktadır. Buna karşın Muhafazakar milliyetçilik anlayışı, kültür eksenli yaklaşımı ve etnisite ve din temelinde tahayyül ettiği kimlik anlayışı sebebiyle, Doğulu ve Kültürel milliyetçilik anlayışını yansıttığı söylenebilir.

134

BÖLÜM 3: TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ TİPOLOJİLERİNİ TEMSİL